Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerinden. Künyesi Ebû Hakîm, lakabı ez-Zâhid, el-Hakîm, el-Verâ’dır. İsmi, İbrâhim bin Dînâr bin Ahmed bin Hüseyn bin Hâmid bin İbrâhim’dir. 480 (m. 1087)’de doğdu. 556 (m. 1161) senesinde vefât etti. Fıkıh ilmini Ebû Sa’d bin Hamze’den öğrendi. Bu ilimde yetişip, meşhûr bir âlim oldu. Ayrıca Ebû Hasen bin Alâf’dan, Ebû Osman bin Mille’den, Ebû Kâsım İbni Beyan’dan, Ebü’l-Hattâb el-Kelvezânî’den, Ebû Ali bin Şihâb’dan, İbn-i Hasîn’den ve diğer âlimlerden hadîs-i şerîf işitip rivâyet etmiştir.
Bâb-ül-Ezc denilen yerde kendi yaptırdığı medresede ders verir ve orada ikâmet ederdi. Ayrıca ömrünün son zamanlarında İbn-i Şemhal’in yaptırdığı medresede de ders verdi. Pekçok talebe ondan ders alıp ilim öğrendi. İbn-i Cevzî şöyle demiştir: “O, ilmi ile amel eden bir âlim idi. Çok ibâdet eder, çok oruç tutardı. Son derece tevâzu sahibi idi. Yumuşaklığı ve tevâzu’u ile darb-ı mesel hâline gelmiş, benzeri az bulunan örnek bir insan idi.” İbn-i Katiî, İbn-i Cevzî’den naklen şöyle demiştir: “İbrâhim Nehrevânî, geceleri namaz kılarak, gündüzleri oruç tutarak geçirirdi. Fıkıh ilminde derin âlim ve çok vera’ sahibi idi. Kendi elinin emeği ile geçinirdi. Terzilik yapardı.
Bir elbise dikip de ücreti verilince, o ücretten az bir miktarını alır, gerisini müşteriye hediye ederdi. Benim terziliğim bundan fazla değildir derdi. Kimseden birşey istemezdi.”
Hanbelî mezhebi fıkıh bilgilerine dâir ve ferâiz ile ilgili pekçok kitap yazmıştır. Hidâye kitabına yazmaya başladığı şerh dokuz cilde ulaşmıştır. Bu şerhi tamamlayamadan vefât etti. Kendisinden; İbn-i Cevzî, Ömer bin Ali Kureşî ve daha pekçok kimse hadîs-i şerîf işitip, rivâyet etmiştir.
İbn-i Cevzî şöyle rivâyet eder: “Bir kitabının üzerine bizzat kendi eliyle yazdığı bir yazıyı gördüm, şöyle yazmıştı: (545) senesi Receb ayının onuncu günü, Cum’a gecesi rü’yâmda gördüm ki, evimin ortasında bir zât ayakta duruyordu. Sen kimsin? dedim. Ben Hızır’ım, insanların canını mutlaka almak için görevlendirilmiş olan meleğin (Azrail’in) geleceği güne hazırlan dedi. Sanki benden bu yakın mı dememi ister gibiydi. Sonra bana dedi ki, senin ömründen oniki sene kaldı. O sırada ben 65 yaşında idim.” İbn-i Cevzî şöyle demiştir:
“Bunu okuduktan sonra, o seneyi beklemeye başladım. Vefât etmeden önce yirmiiki gün hasta yattı. 556 (m. 1161) senesinde vefât etti. Kitaba yazdığı nota göre daha bir sene vardı. Anladım ki, rü’yâyı gördüğü gün, senenin sonuna rastlamış ve o sene sayılmamış, işâret edilen senenin de başında vefât etti. Böylece bir sene eksik olmadı. Ya da Şemsî seneye göre işâret edilmiştir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-1, sh. 239
2) Şezerât-üz-zeheb cild-4, sh. 176
3) Mu’cem-ül-müellifîn cild-1, sh. 31