Kırâat, tasavvuf ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi, edîb ve vâ’iz. Künyesi Ebü’l-Hasen olup ismi, Sa’dullah bin Nasr bin Sa’îd’dir. 482 (m. 1089) yılında Bağdad’da doğdu. Muhazzebüddîn lakabı verildi. İbn-i Decâcî ve İbn-i Hayevânî diye meşhûr oldu. 564 (m. 1169) yılında Bağdad’da vefât etti. Anne ve babasının yanına Bab-ı Harb mezarlığına defnedildi.
Küçük yaşta temel din bilgilerini ve Arabî ilimleri öğrenen Ebü’l-Hasen bin Decâcî, kırâat ilmini Ebü’l-Hattâb bin Cerrah ve Ebû Mensûr Hayyât’tan çeşitli rivâyetlerle öğrendi. Bu âlimlerden hadîs ve fıkıh ilmini de tahsil etti. Ebü’l-Hattâb Kelüzânî, Ebü’l-Hasen bin Allâf, Ebü’l-Kâsım bin Beyân, ibn-i Tayyûrî, Ebü’l-Ganâim Nersî ve daha birçok âlimden hadîs-i şerîf öğrendi. Ebü’l-Hattâb’dan öğrendiği fıkıh’ bilgileriyle Hanbelî mezhebinin inceliklerine vâkıf oldu. Ondan yazdığı “Hidâye” kitabını rivâyet etti. İbn-i Akîl’den “El-İntisâr li-Ehl-is-sünne vel-hadîs” kitabını rivâyet etti. Ebû Bekr Dîneverî ile arkadaşlıkları oldu. Bağdad’da ders verdi. Tasavvuf âlimlerinin sohbetinde bulundu. Kalbi kirlerden temizlendi. A’zâları, Allahü teâlânın rızâsına muhalif bir iş yapmaz oldu. Allahü teâlânın büyüklüğünü, ni’metlerinin Üstünlüğünü düşünmekten başka birşey aklına gelmezdi.
Allahü teâlânın kullarına O’nun dinini öğretir, insanları Cehennem ateşinden kurtarmak için gayret ederdi. Resûlullahın (s.a.v.) ahlâkıyla ahlâklandı ve halleriyle hâllendi. Selef-i sâlihînin hâl ve hayatlarını okudu, öğrendi. Va’z ve nasihatlerinde, o mübârek insanların hayatlarından örnekler verdi. Çok sayıda insan o mübârek kimselerin anılması bereketiyle onun va’zlarında tövbe etti. Pekçok kimse doğru yolu bulup, sapıklıktan kurtuldu. Nice kimseler, İbn-i Decâcî’nin okuduğu Kur’ân-ı kerîmi dinlemek ve va’zlarından istifâde etmek için uzak şehirlerden geldiler. Onun üstünlüğünü, zamanındaki âlimler şöyle ifâde etmektedirler:
İbn-i Decâcî hakkında İbn-i Haşşâb; “O, fakîh ve va’izdir. İ’tikâdı çok sağlam bir âlimdir. İbn-i Cevzî; “O, fıkıh öğrendi, ders verdi. Münâzara yaptı ve va’z etti. Latîf ve güzel sözlü idi. Vefât edinceye kadar ilim mütâlâası ile meşgûl oldu.” İbn-i Nuktâ! “O, faziletli ve güvenilir bir âlim olup, birçok âlim ondan rivâyette bulundu.” İbn-i Hüseyn, “O, güzel ahlâklı ve güzel yaşayışlı bir âlimdi. Ebû Bekr Dîneverî’nin arkadaşlarındandı. Kur’ân-ı kerîm okur ve hadîs-i şerîf öğretirdi.” İbn-i Neccâr; “O, fakîhlerin ve fâdılların tanınmışlarındandır. Va’zı güzel, sözü yumuşak ve te’sîrli, nazım ve nesirde çok başarılıydı, İbn-i Decâcî, sofilerle birlikte olmayı çok severdi” ve ibn-i Katiî; “İbn-i Decâcî, münâzaracı, vâ’iz, faziletli, fetvâ ve tasnif ehlidir” demektedirler.
İbn-i Decâcî, haram ve şüphelileri terk eder, mübahların birçoğuna da i’tibâr etmezdi. Güler yüzlü, tatlı dilli, hoşsohbet bir zât-ı muhterem idi. Kendisini herkes severdi. O da insanlara karşı çok merhametliydi. Kimseyi incitmez, kimsenin kalbini kırmazdı. Herkese yardımcı olur, elinden gelen izzet ve ikramda bulunurdu, insanlara dünyalık vererek âhıretlerini kazandırmaya çalışırdı.
Pekçok talebe yetiştirdi. Birçok kimse ondan kırâat dersleri aldı. Ondan hadîs-i şerîf rivâyet edip fıkıh ilmi öğrenen âlimler pekçoktu. Ondan ilim öğrenenler arasında; oğlu Ebû Nasr Muhammed, İbn-ül-Ahdar, İbn-i Sekine, Şeyh Muvaffakuddîn, İbn-i İmâd Harrâni, Enceb-ül-Hammâmî ve daha birçok âlim vardı.
Birçok kıymetli eserin yazarı olan Ebü’l-Hasen İbn-i Decâcî’nin “Sıft-ül-milh” ve “Rûh-üt-terk” adındaki eserleri bilinmektedir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tabakât-ı Hanâbile cild-1, sh. 302
2) Mu’cem-ül-müellifîn cild-4, sh. 216
3) İzâh-ül-meknûn cild-2, sh. 17