Endülüs’te yetişen tefsîr âlimlerinden. İsmi Abdülhak bin Gâlib bin Abdürrahmân bin Abdurraûf bin Temmâm bin Atıyye bin Hâlid bin Atıyye bin Hâlid bin Hufâf bin Eslem bin Mükrem el-Muhârikî’dir. Künyesi Ebû Muhammed-i Gırnâtî’dir. “İbn-i Atıyye” diye meşhûr oldu. Endülüs’e yerleşen Kays-ı Gaylân bin Mudır kabilesinden, Zeyd bin Muhârib bin Hasfe’nin evlâtlarındandır.
Endülüs (İspanya), müslüman Arablar tarafından fethedilince, İslâmiyet güneşi her yeri aydınlatmıştı. Çünkü çeşitli Arab kabîlelerinden birçokları, oraya, gruplar hâlinde gelerek yerleştiler ve yeni din olan İslâmiyeti, neşretmeye, ona âit ilimleri her tarafa yaymaya ve böylece hakkın bayrağını yükseltmeye çalıştılar. Bu sırada Kays-ı Gaylân bin Mudur kabilesinden olan, Zeyd bin Muhârib’in evlâtlarından Atıyye bin Hâlid bin Eslem bin Ekrem de Endülüs’e gelmiş ve oraya yerleşmişti. O, bu yerde sağlam ve temiz bir ilim ailesinin filizini dikmiş oldu. Bu aileden şöhret ve fazilet sahibi olan ve İslâm kültürünün yıldızları olup, heryeri aydınlatan büyük âlimler yetişti. Bunların meşhûrlarından ba’zıları şunlardır: Bîre halkından olan Ebû Bekr Kâsım bin Temmâm bin Atıyye el-Muhâribî Gâlib bin Temmâm bin Atıyye, Abdurrahmân bin Gâlib bin Temmâm bin Atıyye, Gâlib bin Abdurrahmân bin Gâlib bin Temmâm’dır. Sonuncusu, “İbn-i Atıyye” künyesi ile meşhûr olan Abdülhak bin Gâlib’in babasıdır. İbn-i Atıyye, Gırnata halkından olup, 481 (m. 1088) yılında doğmuş ve 542 (m. 1148) senesi Ramazan ayının onbeşinde Lûraka denilen yerde vefât etti.
İbn-i Atıyye’nin babası da büyük bir âlim ve hadîs hafızıdır. Hadîs âlimlerinin büyüklerinden olan babası, 469 (m. 1076) senesinde şark memleketlerinde ilim öğrenmek için seyahatler yaptı. O, daha Meriyye’de iken Ebû Muhammed Abdülcebbâr bin Ali bin Selmân bin Ebî Kuhâfe ile karşılaşıp, ondan hadîs-i şerîf yazarak rivâyette bulundu. Mekke’de Ebû Abdullah Hüseyn bin Ali bin Hüseyn et-Taberî ile karşılaşıp ondan hadîs-i şerîf dinledi. Bir müddet Mekke’de kalarak, orada birçok âlimden ilim tahsil edip hadîs-i şerîf rivâyet etti. Sonra 491 senesinde, hac ibâdetini yaptıktan sonra Endülüs’e döndü. Hâfız Ebû Ali el-Ceyyânî el-Gassânî’den hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. İbn-i Atıyye’nin babasının doğum tarihi 441 (m. 1049) senesi olup, 518 (m. 1124) yılında vefât etmiştir.
İlim ve fazilette her biri birer yıldız gibi olup, herkesi ve her yeri aydınlatan bir aileye mensûp olan İbn-i Atıyye, tefsîr, fıkıh, hadîs, nahiv, lügât ve edebiyat ilimlerine hakkıyla vâkıf olan bir âlimdir. Bir süre Meriyye şehrinde kadılık (hâkimlik) yapmıştır. Hem nesir, hem de şiir ile yazdığı eserleri, âlimler arasında çok i’tibâr görmüş, ilim ve fazileti övülmüştür. Hele tefsîre dâir yazdığı “El-Muharrar-ül-vecîz fî tefsîr-il-azîz” ismindeki eseriyle “İmâm-ül-müfessirîn” (ya’nî tefsîr âlimlerinin üstadı, en büyüğü) ünvanına lâyık görülmüştür. Onun bu tefsîri, bütün İslâm âleminde büyük bir rağbete mazhar olmuş ve her tarafa yayılmıştır. Bu tefsîrin birinci ve son cildi, Süleymâniye Kütüphânesi Lâleli kısmında (116-120) numaraları ile kayıtlıdır.
İbn-i Atıyye; babası Hâfız Ebû Bekr Gâlib, Ebû Ali el-Gassânî, es-Sadefi, et-Talâ’in azâdlısı Ebû Abdullah Muhammed bin Ferec, Ebü’l-Mutrif eş-Şa’bî, Ebü’l-Kâsım Mukrî, Ebü’l-Abbâs Ahmed bin Osman bin Mekhûl, Ebü’l-Kâsım bin Ömer el-Hûzenî (el-Hirevî), Ebû Bekr Abdülbâkî bin Muhammed el-Hicâzî, İbn-i Bürrâl, Ebi Muhammed Abdülvâhid bin Îsâ el-Hemedânî ve daha birçok büyük âlimden hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuştur. Kendisinden ilim öğrenip rivâyette bulunan âlimlerin sayısı da pekçoktur. Talebelerinden başlıcaları şunlardır: Oğlu Hamza, Ebü’l-Kâsım Abdurrahmân bin Muhammed el-Ensârî el-Endülüsî (İbn-i Hubeyş künyesi ile meşhûr olup, “İktidâb-ı Sılat-ı İbn-i Büşkevâl” isminde eseri vardır), Abdülmelik bin Muhammed el-Gâfikî, Abdülmünîm bin Muhammed el-Hazrecî (İbn-ül-Fers künyesi ile meşhûrdur), Ebû Ca’fer. Ahmed bin Hasen el-Kadâ’î (Merrâkeş’te vefât etti), Ahmed bin Muadd et-Tecîbî (İbn-ül-İklîşî künyesi ile meşhûrdur), Ali bin Ahmed eş-Şekûrî, (İbn-i Atıyye’den en son rivâyette bulunan kimsedir), Abdullah bin Muhammed el-Hacerî, Muhammed bin Ca’fer bin Hâmid el-Belensî, Muhammed bin Ahmed el-Musrî, Muhammed bin Abdülmelik el-Kaysî, Muhammed bin Ali el-Ensârî, Ebû Bekr Muhammed bin Hayr el-İşbîlî, Ahmed bin Talhâ el-Muhâribî, Ahmed bin Abdurrahmân bin Mada’ el-Lahmî, Ahmed bin Abdurrahmân bin Muhammed el-Ensârî el-Hazrecî, Ahmed bin Muhammed el-Ensârî el-Vâdî, Abdullah bin Gâlib el-Gırnatî, Ahmed bin Muhammed bin Abdullah el-Ensârî (İbn-ül-yetîm künyesi ile meşhûrdur), Ebû Ali, Mensûr bin Humeys el-Lahmî.
Tefsîr sahibi olan İbn-i Atıyye, ayrıca büyük bir fıkıh âlimidir. Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin ahkâm (emir ve yasaklara âit hükümlerini) iyi bilen derin bir âlimdir. Arab dili ve edebiyatında, nesir ve şiirde üstün mehâreti vardı. Nesirleri seci’ san’atı ile doludur. Zamanındaki devlet başkanlarından Abdullah bin Müzdelî’nin kardeşi Muhammed’in, Nebre’deki bir savaşta şehîd düşmesi sebebiyle gönderdiği ta’ziye (başsağlığı) mektûplarını seci’ üslûbu ile yazmıştır.
Eserleri: 1. El-Muharrar-ül-vecîz fî tefsîri kelâm-il-vecîz: Bu tefsîr kitabı, Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebine uygun olarak yazılmış olup, içinde kırâat vecihlerini (kırâat âlimlerinin okuyuş tarzlarını), ba’zı fıkıh mes’elelerini (meselâ akrabaya, anne ve babaya olan vasıyyetleri) ve kısas hakkındaki fıkıh âlimlerinin ictihâd farklılıklarını bildiren faydalı bilgiler vardır.
İbn-i Atıyye, tefsîrinin mukaddimesinde diyor ki, “Ben bu tefsîri, Selef-i sâlihînin yoluna tâbi olarak yazdım. Bozuk inançları sebebiyle dinden ayrılmış olan ilhad ehlinin sözlerinden kaçınıp, gereken yerlerde onların sözlerini red ettim. Kur’ân-ı kerîmin mübârek lafızlarının açıklanması husûsunda elimden gelen cehdi, gayreti esirgemedim.”
Ayrıca bu tefsîrin mukaddimesinde, tefsîr ilmine, müfessirlerin mertebelerine (tabakalarına) ve Arab kabilelerinden hangilerinin lisanlarını muhafaza edip, hangilerinin muhafaza edememiş olduğuna dâir geniş bilgiler vardır.
Sonra Kur’ân-ı kerîmde Arabca olmayan lafızlar var mıdır, yok mudur? Mes’elesinde de, çeşitli müfessirlerin beyanları zikredilerek bilgi verilmektedir.
İbn-i Haldûn ve “El-Bahr-ül-muhît” ismindeki tefsîr kitabının sahibi Ebû Hayyân, İbn-i Atıyye’nin bu tefsîrini medhetmekte, takdîr ile yâd etmektedirler. Hattâ Ebû Hayyân, onu meşhûr tefsîr âlimi Zemahşerî ile mukayese ederek, bu tefsîrin daha çok mes’eleleri içine almakta olduğunu, daha hâlis ve rivâyet yoluna uygun bulunduğunu bildirmektedir.
Bütün tefsîr âlimleri; bu tefsîre, daha önce yazılan tefsîr kitaplarından daha çok i’timâd edileceğini bildirmektedirler.
2. Fihrist-i İbn-i Atıyye: Kendisinden ilim öğrendiği ve rivâyetlerde bulunduğu hocalarından otuz (30) kadarı hakkında kısa bilgiler vermektedir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 93
2) Bugyet-ül-vuât cild-2, sh. 73
3) Ed-Dîbâc-ül-müzehheb sh. 174, 175
4) Tabakât-ül-müfessirîn (Dâvûdî) cild-1, sh. 260
5) Tabakât-ül-müfessirîn (Süyûtî) sh. 16
6) Fihrist-i İbn-i Atıyye sh. 9
7) Keşf-üz-zünûn sh. 1613