Mısır’da yetişen evliyânın büyüklerinden. Ebü’l-Feth-i Vâsıtî hazretleri, evliyânın önde gelenlerinden olup, Seyyid Ahmed er-Rıfâî hazretlerinin talebelerindendir. 580 (m. 1184) senesinde İskenderiyye’de vefât etti. Kabri orada tanınmakta ve ziyâret edilmektedir. Ahmed Rıfâî hazretleri kendisine, insanlara doğru yolu göstermesi için İskenderiyye şehrine gitmesini işâret etti. O da hemen yola çıkıp, İskenderiyye şehrine gitti. Sayısız kimseler ondan ilim ve edeb öğrendiler. Abdüsselâm el-Füleybî, Abdullah-i Beltâcî ve Behram ed-Demîrî (r.aleyhim) bunlardandır. Büyüklüğünü anlıyamayıp kendisine i’tirâz edenler, yüksekliğini inkâr edenler çıktı. Hattâ bunun için bir meclis topladılar. Kuvvetli ve kat’î delîllerle kendisine i’tirâzda bulunanları susturdu. Onlar da bu zâtın büyüklüğünü takdîr etmeye mecbûr oldular. Kendisini inkâr edip i’tirâz da en aşırı gidenlerden birisi de İskenderiyye şehrinde bulunan Attârîn Câmii’nin hatîbi olan zât idi. Bir Cum’a günü minbere çıktı. İç ezanı okunuyordu. Tam o sırada, gusletmesi icâb ettiğini, cünüb olduğunu hatırladı. Ebü’l-Feth-i Vâsıtî de o câmide idi. Hatîbin hâlini kalb gözüyle keşfedip, kolunu ona doğru uzattı. Hatîb, Ebü’l-Feth hazretlerinin cübbesinin kolunun uzun bir sokak olduğunu gördü. Hemen o sokağa girip devam etti. Sokağın içinde temiz bir su gördü. O suda gusletti. Geldi ve minbere çıkıp oturdu. Bu durumu, cemâatten hiç kimse farketmemişti. Ebü’l-Feth hazretleri, hatîbin bu hâlini cemâatin gözünden setretti, gizledi. Hatîb, Ebü’l-Feth’in (r.a.) ayrı ayrı birkaç kerâmetini bir arada görünce çok hayret etti. Şöyle ki, kendisinin cünüb olduğunu anlamıştı. Ne yapacağım diye telâşa düştüğünü anlamıştı. Kolunu uzatmasıyle, elbisesinin yeni, Allahü teâlânın izni ile bir sokak gibi olmuştu. O sokağa doğru girip gidince su görmüştü. O suda guslederek geri gelip minbere çıkmıştı. Bütün bunlar Allahü teâlânın izni ile bir anda olmuştu ve cemâatten de hiçbir kimse bu durumu farketmemişti. Ya’nî bu durum başkalarının gözlerinden setredilmişti.
Bizzat kendisinin şâhid olduğu bu hâdise karşısında hatîb, Ebü’l-Feth hazretlerinin büyüklüğünü inkâr etmekten ve ona dil uzatmaktan vazgeçip, tövbe etti ve Ebü’l-Feth hazretlerinin ileri gelen talebelerinden oldu.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 285
2) Tabakât-ül-kübrâ cild-1, sh. 202
3) Tabakât-ül-evliyâ sh. 489