İnsanlara nasihat ile tasavvuf yolunu anlatan evliyânın büyüklerinden. İsmi, Muzaffer bin Ahmed bin Hamdân olup, künyesi Ebû Ahmed’dir. Tasavvuf yolunda yürümek istiyenlere bu yolun edeblerini, erkânını anlatır, sözleri kalblere te’sîr ederdi. İfâde ve ibâresi çok tatlı olup, kerâmet sahibi bir zât idi. Evliyânın büyüklerinden Ebû Sa’îd-i Ebü’l-Hayr ve diğer büyük zâtlarla görüşüp onlardan ilim öğrendi. Kendisinden de birçok kimseler istifâde etti. Hicri 5. asrın ortalarında vefât etti.
Ebû Sa’îd-i Ebü’l-Hayr (r.a.) buyurdu ki: “Biz, nefslerimizle mücâhede ederek, onun istemediği şeyleri yaparak, kulluk yoluyla bu mertebeye kavuştuk. Hâce Muzaffer bin Ahmed ise, beylik yoluyla geldi. Ya’nî biz, Allahü teâlâyı temaşa hâlini, nefslerimize muhalefet etmekle, sıkıntı ve çile çekmekle elde ettik. Ona ise, hiç uğraşmadan bunu ihsân ettiler.”
Ebû Ahmed Muzaffer hazretleri de buyurdu ki: “Ba’zılarının, sahraları ve çölleri aşarak çok zahmetler ile elde ettiklerini, bana minder ve sedir üzerinde iken, hiç uğraşmadan ihsân ettiler.”
Keşf-ül-mahcûb sahibi Ali bin Osman el-Hucviri (r.a.) buyurdu ki: “Muzaffer bin Ahmed hazretlerinin yukarıdaki sözünü yanlış anlamamalı, kibir ve öğünmek sanmamalıdır. Böyle zannetmek hased olur. O, bunu söylemekle kendi hâlini bildirmiştir: Her iyiliğin sahibi olan Allahü teâlâ, ona böyle ihsânda bulundu. Onun ihsânları pek çoktur.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Nefehât-ül-üns trc. sh. 348