Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. Künyesi Ebü’l-Kâsım olup, adı Ali bin Muzaffer bin Hamza bin Zeyd bin Hamza bin Muhammed el-Hüseynî ed-Debbûsî’dir. Ed-Debbûsî hazretleri Buhârâ ve Semerkand arasında kalan Debbûsiyye köyündendir. Ebü’l-Kâsım Zeynel Âbidîn bin Ali hazretlerinin en küçük oğlu Hüseyn’in soyundandır.
Ali bin Muzaffer, kadrü kıymeti yüksek bir zât olup; fıkıh, usûl-i fıkıh, lügat, nahiv ve daha birçok ilim dallarında âlim idi. Bağdad’da, kendisi için kurulmuş mecliste hadîs-i şerîf öğretti. Daha sonra 479 (m. 1086) senesi Cemâzil-evvel ayında ilim tahsil ettiği Nizamiye Medresesi’nde ders vermeye başladı. Vefâtına kadar orada kaldı. Zamanın fen ilimleriyle beraber din ilimlerinde de âlim olan ed-Debbûsî 487 (m. 1094) senesi Cemâzil-âhır ayında vefât etti.
Ed-Debbûsî hazretleri, Ebû Anir Muhammed bin Abdülazîz el-Kantârî, Ebû Sehl Ahmed bin Ali Ebyurdî, Ebû Mes’ûd Ahmed bin Muhammed el-Becelî ve birçok âlimden ilim öğrenip hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden ise; Abdülvehhâb el-Enmâtî, Ebû Gânim Muzaffer el-Burucirdî, Ebü’l-Berekât İbnüs Sekatî ve birçok âlim ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf rivâyet etti.
Ebü’l-Berekât İbnüs Sekatî onun için: “O, Şafiî mezhebinde büyük bir âlimdir. Nizamiye Medresesi’nde okudu. Kur’ân-ı kerîm, hadîs, fıkıh, usûl-i fıkıh, lügat ilimlerini tahsil etti. İctihâd makamına yükselip, mes’elede müctehid oldu. Münâzara ilminde mütehassıs idi. Son derece güzel ders verirdi” demektedir.
İbn-ün-Neccâr ise: “Ed-Debbûsî fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. Fıkıh ve usûl-i fıkıhta mütehassıs olup, münâzara ilmi âlimi idi. Son derece kerem sahibi, tertemiz yaradılışlı ve huyu güzel bir zâttı” demiştir.
Ed-Debbûsî hazretleri buyurdu ki: “Ey insanoğlu, sana nasihatim şu olsun. Hayatın boyunca iyilik üzere ol. İmânı, İslâmı öğren ve öğret. Hem kendine, hem başkalarına iyilik et, yardımcı ol. Çünkü birgün gelecek, sen de ölecek, bu dünyâdan ayrılacak, âhırete gideceksin. Zenginlik hâlinde iyilik yapmayan, Allahü teâlânın ihsân ettiği mal ve beden zenginliğini yerinde kullanmayan, bunların elden gitmesi hâlinde, şüphesiz çok pişmanlık çekecektir, İşte, Allahü teâlânın sana verdiği bu sıhhat ve zenginlik hâlinde, O’nun rızâsı olan işlere koş. Bu hâlini ganîmet bil. Vakit geçirmeden, kendin için ve başkaları için emrolunanları yap. Zîrâ, ileride çok zor günler gelecektir. Âhırette ise, dünyâda iken yaptıkların karşına çıkacaktır.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-5, sh. 296