MÜNZİR BİN MÂLİK

Tabiînin büyüklerinden. Adı, Münzir bin Mâlik bin Kuta’a, künyesi Ebû Nadra el-Abdî’dir. Basra’da yetişen âlimlerden olduğu için “el-Basrî” de denilmiştir. Eshâb-ı kiram ile görüştü ve ilim aldı. Doğumu hakkında bir bilgi yoktur. 108 veya 109 (m. 727) târihinde, Hazreti Hasan’dan önce vefât etti. Namazını, Hazreti Hasan’ın kıldırmasını vasıyyet etti. Ömrünün sonuna doğru felç olmuştu. Vefât ettiği zaman Hazreti Hasan namazını kıldırdı. Eshâb-ı kirâm’dan Talha (r.a.) ile görüştü. Ondan ilim aldı. Bundan ve Hazreti Ali bin Ebî Tâlib, Ebû Mûsâ el-Eş’arî, Ebû Zer el-Gıfârî, Ebû Hureyre, Abdullah İbni Abbâs, Abdullah İbni Zübeyr, Abdullah İbni Ömer ve daha pekçok sahâbîden (r.anhüm) hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Tabiînin büyüklerinden İmrân bin Husayn, Semure bin Cündeb, Kays bin İbâd ve daha birçoklarından rivâyette bulunmuştur. Kendisinden de, Süleymân-ı Teymî, Ebû Müslim Saîd bin Yezîd, Abdülazîz bin Sahîb, Hamîd-üt-Tufeyl, Katâde bin Diâme ve daha birçok kimse hadîs-i şerîf nakletmişler ve ilim almışlardır.

Münzir bin Mâlik’in büyüklüğünü, ilimdeki üstünlüğünü birçok âlim haber vermiştir. Sâlih bin Ahmed, babasının: “Ondan daha hayırlısını, iyisini bilmiyorum” dediğini bildirdi. İshâk bin Mansûr da, İbn-i Maîn’in: “O sika (güvenilir, sağlam) bir râvidir” dediğini haber verdi. Ebû Zur’a, İmâm-ı Nesâî ve Ebû Hatim de böyle söylemişlerdir, İbn-i Sa’d da: “O, sika bir râvi olup çok hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir” dedi. İbn-i Hıbbân da, “Kitâbüs-sikât’ında, onu sika râviler arasında zikretmektedir. Ahmed bin Hanbel, sika bir râvi olduğunu söyledi. O, insanların en fasîh konuşanlarından idi. Sözleri açık ve te’sîrliydi.

Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları şöyledir:

Abdullah İbni Abbâs bildiriyor ki: Resûlullah (s.a.v.), namazda rükû’a eğildiği zaman mübârek sırtları dümdüz olurdu.

Eshâb-ı kiramdan Câbir (r.a.) şöyle bildirdi. Resûlullah efendimiz, Veda Haccı’nda iken teşrik günlerinde bize şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Dikkat ediniz! Şüphesiz Rabbiniz birdir. Dikkat ediniz! Rabbiniz birdir. Bir Acemin Araba, bir siyahın kırmızıya, bir kırmızının siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük, ancak takvâ iledir, ya’nî Allahtan korkup haramlardan sakınmak iledir. Sizin, Allah katında en üstününüz, takvâsı en çok olanınızdır. Dikkat ediniz, size tebliği mi yaptım mı?”

“İnsanlardan korkmak, bir kimsenin gördüğü ve bildiği doğruyu söylemesine asla mani olmasın!”

“Ey Kureyş gençleri! Zinâ etmeyiniz. Ferclerinizi (namuslarınızı) koruyunuz. Dikkat edin! Kim fercini zinâdan korursa, ona Cennet vardır.”

“Hangi müslüman çıplak bir müslümana bir elbise giydirirse, Allahü teâlâ ona Cennetin yeşil elbiselerinden giydirecek, hangi müslüman aç olan bir müslümana yemek yedirirse Allahü teâlâ ona Cennet meyvalarından yedirecek ve hangi Müslüman susayan bir müslümana su verirse, Allahü teâlâ onu Cennet şarabıyla sulayacak.”

Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:

“Bir kimsenin, Kur’ân-ı kerîmden “O memleketlerin kâfir olan halkı, geceleyin uyurken azâbımızın kendilerine inivermesinden emîn mi oldular.” A’râf sûresi 97. âyet-i kerîmesini okuyunca sesini yükseltmesi, müstehab olur.”

“Biz İslâmın ilk zamanlarında, birbirimize şu dört şeyle nasîhatta bulunurduk: 1-Boş zamanında, meşgûliyetin arttığı zaman için çalış! 2- Sıhhatli iken, hasta olduğun zaman için hazırlık yap! 3- Gençliğinde, ihtiyârlığın için hazırlan! 4- Daha hayatta iken, ölümden sonra sana lâzım olacak işleri yap!”

“Bir kimse, bir gecede Kur’ân-ı kerîmden bin (1000) âyet-i kerîme okursa, sayılamıyacak kadar çok sevâbla sabahlamış olur.”

“İçindeki yazıları bozuk olan bir kitabın okunmasından daha çok kalbe haşvet (ağırlık ve sıkıntı) veren bir şey yoktur.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Tehzîb-üt-tehzîb cild-10, sh. 302

2) Hilyet-ül-evliyâ cild-3, sh. 97