Tanınmış hadîs âlimlerinden. Künyesi Ebû Urve’dir. Kûfe’de doğdu. Ancak, doğum târihi bilinmemektedir. 100 (m. 718) yılında vefât etti. Ticâretle geçimini temin ederdi. Şam’a gidip yerleşti. Orada vefât etti. Abdullah bin Amr bin Âs, Ebû Saîd el-Hudrî, Ebû Ümâme, Ebû Meryem el-Ezdî, Alkame bin Kays, Ebû Bürde bin Ebî Mûsâ, Abdullah bin Akîm, Şureyh bin Hânî, Süleymân bin Büreyde ve başkalarından (r.anhüm) hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden de, Ebû İshâk Sebîî, Semmak bin Harb.
Abdurrahmân bin Yezîd bin Câbir, Hakem bin Uteybe, Mûsâ bin Süleymân (r.anhüm) hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Kâsım bin Muhaymire, ilmiyle amel eden bir zâttı. Az ile kanâat ederdi. Ömer bin Abdülazîz’in yanına gitmişti. Ömer bin Abdülazîz, onun yetmiş dinarlık borcunu ödediği gibi, elli dinarlık da bir maaş tahsis etti. Ayrıca yanına hizmetçi verdi. Bunun üzerine Kâsım bin Muhaymire (r.a.), Ömer bin Abdülazîz’in (r.a.) bu ihsânları karşısında Allahü teâlâya hamd etmiştir.
Kâsım bin Muhaymire’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları:
Ebû Humeyd’den rivâyet etti: “Bir mü’minin başı ağrır veya ona acı veren bir diken isâbet ederse, Allahü teâlâ bu yüzden kıyâmet gününde ona karşılık hem bir derece verir ve hem de günahına keffâret yapar.”
Şüreyh bin Hânî’den rivâyet etti; Hazreti Âişe’ye, mest üzerine meshi sordum. “Ali’ye git” dedi. Hazreti Ali’ye gittim. Ona sorunca, Resûlullah (s.a.v.) bize “Mukîm olunca, bir gün ve gece, mest üzerine mesh yapabileceğimizi, bu müddetin, yolcu için üç gün üç gece olduğunu.” buyurdu, dedi.
Abdullah bin Ömer’den rivâyet etti: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Müslümanlardan birinin vücûduna bir rahatsızlık gelirse, Allahü teâlâ, onu koruyan hafaza meleklerine, bu kulumun daha önce yapıp da, hastalığı sebebiyle yapamadığı, her gün ve geceki amellerini yapmış gibi yaz, buyurur.”
Buyurdular ki:
“Soframda iki çeşit yemek bulunmamıştır.”
“Kendi görüşünü beğenip, onu kabûl ettirmek için münâkaşa eden ve bunda ısrar eden bir kimseyi görürseniz, onun hüsrana uğraması tamam olmuş demektir.”
“Bir kimse câmiye gittiği zaman, her adımı onun hem bir derece yükselmesine ve hem de, bir günâhının yok olmasına sebeb olur. Aynı zamanda, câmiye kendisinden sonra gelen herkesten, onun için bir miktar sevâb yazılır.”
Anlatılır ki, “Bir kimse insanların başına geçer ve onların ihtiyâcını giderirse, Allahü teâlâ da kıyâmet günü ona yardım eder, sıkıntısından kurtarır.”
Amr bin Şurahbil eş-Şa’bî bildirdi: Eshâb-ı kiramdan Sa’d bin Ubâde’nin oğlu Kays (r.a.) buyurdu ki: “Bize, zekât farz olmadan önce, fıtra verir, Ramazan-ı şerîf orucu farz olmadan önce Aşûra orucu tutardık.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) El-A’lâm cild-5, sh. 185
2) Tehzîb-üt-tehzîb cild-8, sh. 337
3) Hilyet-ül-evliyâ cild-6, sh. 79
4) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh. 122