ÜMMÜ RÛMÂN (r.anha)

Kadın Sahâbîlerden olup, Resûlullah’ın (s.a.v.) kayınvâlidesi. İsmi Zeyneb, künyesi Ümmü Rûmân olup, bununla meşhûrdur. Nesebi; Ümmü Rûmân Zeyneb binti Âmir Kinâniyye-i Firâsiyye’dir. Kinâne kabilesinin Benî Firâs koluna mensûbtur. Yemen’lidir. Bi’setten önce doğup, hicretin onaltıncı yılında Hudeybiye musâlahasından sonra Medine-i Münevvere’de vefât etti.

Hazreti Ebû Bekir’den önce Yemen’de Abdullah bin el-Haris-i Ezdî ile nikahlandı. Bisetten önce Yemen’in Serat şehrinde Mekke’ye göç ettiler. Kocası müşrik olarak vefât etti. Bundan Tufeyl adında bir oğlu oldu. Bundan sonra Hazreti Ebû Bekir ile evlendi. Bu evlilikten Hazreti Âişe-i Sıddîka ve Abdurrahmân adında iki çocuğu oldu. İslâm dîni tebliğ edilmeye başlayınca, kocası Hazreti Ebû Bekir ile beraber müslüman oldu. Kızı Âişe (r.anha), Resûlullah (s.a.v.) ile nişanlandı. Hicret-i Nebevî’den sonra Medine-i Münevvere’ye hicret ettiler. Kızı Âişe (r.anha) burada Resûlullah (s.a.v.) ile evlendi. Peygamber efendimizin (s.a.v.) kayınvâlidesi olmakla şereflendi. Hicretin dokuzuncu (m. 630) senesinde Medine-i Münevvere’de vefât etti. Resûlullah (s.a.v.) cenâze namazını kıldırıp, defninde bulundu. Kabre bizzat Resûlullah (s.a.v.) indirdi. Ümmü Rûmân’ın faziletleri çoktur Peygamber efendimiz (s.a.v.) O’nu Cennetle müjdelemiş ve buyurmuştur ki: “Her kimi, Cennet hûrîlerinden birine bakmak sevindirirse, Ümmü Rûmân’a baksın” buyurdu. Yine hakkında mağfiret diledikten sonra; “İlâhi! Ümmü Rûmân’ın Sen’in yolunda ve Resûlünün uğrunda çektiği sıkıntılar San’a hafi (gizli) değildir.” buyurdu.

Ümmü Rûmân (r.anha), Resûlullah’ı (s.a.v.) çok severdi. Kızı Âişe’nin, Resûlullah’a (s.a.v.) gelin olmasına pek taraftar olup, gerçekleşmesine de çok memnun oldu. İslâmiyyet’in ilk günlerindeki müşriklerin zulüm ve işkencesinde Ebû Bekr-i Sıddîk’in (r.a.) büyük destekçilerindendi. Çok iyilik ve ikram severdi. Hadîs-i şerîf ile övüldü.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) El-İsâbe cild-4, sh. 451

2) El-İstiâb cild-4, sh. 448

3) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-8, sh. 276

4) Metâli-ün-nücûm cild-2, sh. 329

5) Eshâb-ı Kirâm sh. 310