Mâlikî mezhebinde fıkıh ve hadîs âlimlerinden. Adı, Vuhammed bin İbrâhîm bin
Sa'îd bin Abûurrahmân bin Mûsâ el-Abdî el-Bûşencî'dir. Künyesi, Ebû Abdullah'dır.
204 (m. 819) senesinde doğdu. İlim öğrenmek için doğuda ve batıda birçok
şehirleri dolaştı. Büyük âlimlerden birçoğu ile görüştü. Onlardan çok istifâde
etti. Çok ilim topladı ve öğrendiği bu ilimleri tasnif edip, kitap hâline
getirdi. 290 (m. 902) senesi Muharrem ayının ortalarında Nişâbûr'da vefât etti.
Büyük âlim Bûşencî'ye ilminin çokluğu sebebiyle "İlmin kaynağı" denmiştir.
İlimde çok yüksek bir mevkii vardı. O, Yahyâ bin Bükeyr, Yûsuf bin Adî, Muhammed
biri Sinan el-Avkî, İsmâil bin Üveys, Sa'îd bin Mensûr, Ahmed bin Yûnus, Ümeyye
bin Bistâm ve daha başka âlimlerden ilim alıp, rivâyetlerde bulunmuştur.
O, İmâm-ı Şâfiî'den de ilim aldı. Ondan birçok mes'ele hakkında nakillerde
bulundu. Kendisinden de, İmâm-ı Buhârî, Muhammed bin İshâk es-Sagânî, İbn-i
Huzeyme, Ebû Hamîd İbni Şarkî, İsmâil bin Necîd ve daha birçok âlim ilim alıp
rivâyette bulundular. Ondan en son hadîs-i şerîf rivâyet eden, İsmâil bin Necîd
olmuştur.
Dâvûd bin Ali ez-Zâhirî büyük bir âlim idi.
Bûşencî, bir defasında onun yanına gelmişti. Dâvûd-ı Zâhirî, kendisine çok
ikrâmda bulundu. Yanındakilere: "Size faydalı olacak birisi geldi. Fakat ondan
istifâde etmiyorsunuz?" dedi. İmâm-ı Buhârî, Bekara sûresi tefsîrinin sonunda,
onun rivâyetini zikr etmektedir. Ebû Abdullah da, onun hakkında: "O çok sabırlı,
hadîsde hâfız, sağlam ve emin bir âlimdi. Onun ezberinde, Zeyd bin Zerî'nin
rivâyet ettiği 6 000 hadîs-i şerîf vardı" dedi.
Hadîs ilminde büyük bir âlim olduğu gibi, Arap lisânının inceliklerine de vâkıf
olan bir dil âlimiydi. Bu sahadaki âlimlerden çok şey öğrendi. Ona Horasan'da
"Hadîs âlimlerinin üstadı" denirdi.
O'nun rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyurdu
ki:
"İki kimseye gıbta edilir: Bunlardan biri Allahü
teâlânın kendisine Kur'ân-ı kerîmi güzel okumayı ve onunla amel etmeyi, helâlini
helâl bilmeyi ve harâmını harâm bilmeyi nasîb ettiği bir kimsedir. Diğeri de,
Allahü teâlânın, mal verip de, onunla akrabasına yardımda bulunan ve onları
ziyâret eden, Allaha tâat üzere kullanan kimsedir. Onlar gibi olmayı temenni et!
Bir kimsede de, şu dört haslet bulunursa, dünyâda hiç bir şey ona zarar vermez:
1- Güzel huylu olmak, 2- İffetli olmak, 3- Doğru sözlü olmak, 4-Emâneti koruyucu
olmak."
KAYNAKLAR
1)
Tezkiret-ül-huffâz
cild-2, sh-657
2)
Şezerât-üz-zeheb
cild-2, sh-205
3)
Mu'cem-ül-müellifîn
cild-8, sh-202
4)
Tabakât-ı
Şâfiiyye cild-2, sh-43, 49
5)
Tabakât-ı
Hanâbile cild-1, sh-264
|