Tâbiînden fıkıh âlimi. Hz. Hüseyin'in torunu ve İmâm-ı Zeynel'âbidîn'in oğludur.
Ya'nî, Zeyd bin Zeynel'âbidîn Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebû Tâlib'dir (r.anhüm).
Künyesi, Ebu'l-Hüseyin olup, Hâşimî ve Kureşî nisbetleri verildi. Medine'de 79
(m. 698) yılında doğdu. Emevî halifesi Hişâm bin Abdülmelik zamanında, kendisine
taraftar gözüken münafıkların kışkırtması neticesinde, halifenin askerleriyle
yaptığı savaşta şehîd oldu. Şehâdeti, 122 (m. 740) yılında olmuş, cesedi Kûfe'ye,
başı Mısır'a defn edilmiştir.
İlk önce babası Ali Zeynel'âbidîn bin Hüseyin'den ders almaya başlayan Zeyd bin
Ali Zeynel'âbidîn, ağabeyi Muhammed Bâkır, Ebân bin Osman, Urve bin Zübeyr,
Abdullah bin Hasan, Abdullah bin Ebî Râfi' ve daha birçok âlimden ilim öğrenip
hadîs-i şerîf rivâyet etti. Medine'den başka diğer İslâm memleketlerini de
dolaşarak oralarda ilim tahsil etti. Resûlullahın (s.a.v.) Eshâbından
ba'zılarını gördü. Fıkıhta ve kırâat ilminde zamanının bir tanesi idi. Hitâbette
eşi yoktu. Güzel konuşmaları ile etrafındaki-lerin dikkatini çeker, dinleyenlere
sözleri te'sîr ederdi.
Zamanındaki bölücüler, Zeyd'in (r.a.) değişik memleketlere ilim için yaptığı
seyahatleri bahane ederek Halife'yi aleyhine kışkırttılar. O'nun ilim için
dolaşmayıp, hilâfete geçmek için çevresine adam topladığını söylediler. Halife
de O'nun Medine dışına çıkışını yasakladı. Fakat Zeyd (r.a.) bir fırsatını
bularak Kûfe'ye gitti. Orada Ehl-i beyt taraftan gözüken bölücülerin kışkırtması
ve Halife'nin yakalattıracağı korkusuyla savaş için hazırlanmaya başladı.
Kendisine binlerce kişi bîat etti. Başka şehirlerden de yardım va'd ettiler.
Halife'nin askerleri Kûfe'ye yaklaştıkları sırada taraftarları kendisine "Ebû
Bekir ve Ömer'e düşman ol" dediler. O da, "Büyük dedem olan Resûlullahın
(s.a.v.) sevdiği iyi kimselere düşmanlık edemem" dedi. Bunun üzerine dörtyüz
kişi hariç, diğerleri O'nu savaş alanında terk ettiler. Zeyd, bunlara "ve kad
rafadûnî" dedi. "Beni terk ettiler." ma'nâsına gelen bu kelimeden dolayı,
hıyânet edenlere Râfızî denildi. Hz. Zeyd'in yanında kalanlara ve sonradan
onların yolunda olduklarını söyleyip sapıtanlara da Zeydî denildi. Burada
yapılan savaşta Zeyd (r.a.) şehîd edildi. Daha sonra oğlu Yahyâ, Horasan
taraflarına gitmiş, fakat O'nun da sonu şehâdetle neticelenmiştir.
Vaktini ilim öğrenmek ve yaymak, ibâdet ve Kur'ân-ı kerîm okumakla geçiren bu
mübârek zât için, İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe (r.a.), "Zeyd bin Ali Zeynel'âbidîn
zamanında ondan daha büyük fıkıh âlimi, sorulara ondan daha seri cevap veren ve
daha açık konuşan kimse görmedim" buyurdu.
Fıkıh ilminde ilk kitap yazan kişi olarak bilinen Zeyd bin Zeynel'âbidîn, birçok
âlime ilim öğretti. Bunlardan, oğulları Hüseyin ve Îsâ, kardeşinin oğlu Ca'fer-i
Sâdık, Zührî el-A'meş, eş-Şu'be, İsmâil esSüddîgibi âlimler en meşhûrlarıdır.
Yazmış olduğu kitab, "Mecmu-ul-kebîrfi'l-fıkh" adlı kıymetli eserdir.
KAYNAKLAR
1)
Tehzîb-üt-tehzîb,
cild-3, sh-419
2)
Vefeyât-ül-a'yân
cild-5, sh-120, 122, cild-6 sh-110, 111, cild-7, sh-105, 106, 341
3)
El-Milel ve'n-nihâl, cild-1, sh-154
4)
El-A'lâm, cild-3, sh-59
5)
Fevât-ül-vefeyât
cild-2, sh-35
6)
Hak Sözün Vesikaları sh-50
7)
Mu'cem-üt-müellifîn
cild-4, sh-190
|