Tâbiînden
hadîs ve kırâat âlimi. Künyesi Ebü'l-Mugîre'dir. İsmi Mansûr bin Zâzân el-Vâsıtî
es-Sekafî'dir. Aslen Vâsıtlı olan Mansûr bin Zâzân'ın doğum târihi kesin olarak
belli değildir. 129 (m. 746) yılında tâûndan vefât etmiştir.
Mansûr bin
Zâzân sika (güvenilir, sağlam) bir râvidir. Hadîs-i şerîf işitip, rivâyet ettiği
âlimler, Enes bin Mâlik, Ebu'l Âliye, Ata bin Ebî Rebâh, Muhammed bin Şirin,
Meymûne bin Ebî Şubeyb, Muâviye bin Kurre, Hâmid bin hilâl, Katâde bin Diâme,
Amr bin Dinar, Hakem bin Uteybe, Abdurrahmân bin Kâsım, Muhammed bin Velîd bin
Müslim el-Anzi ve diğer âlimlerdir. Kendisinden ise kardeşinin oğlu Müslim bin
Saîd el-Vâsıtî, Habîb bin Şehîd, Cerîr bin Hâzım, Halef bin Halife, Ebû Hamza
es-Sükkerî, Ebû Avâne ve ba'zı âlimler hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Mansûr bin
Zâzân bütün gününü ibâdetle geçirirdi. Muhalled bin Hüseyin şöyle
bildirmektedir: "Mansûr bin Zâzân her gündüz ve gece Kur'ân-ı kerîmi
hatmediyordu." Ebû Avâne ise şöyle bildirmektedir: "Mansûr bin Zâzân'a bugün
ölüm meleği kapıda denilse, yaptığı ibâdetten fazlasını yapamazdı. Çünkü o,
bütün zamanını Allahü teâlâya ibâdetle geçirirdi."
El-Iclî,
Mansûr bin Zâzân'ın sâlih bir kimse, sika ve kırâatte pek kabiliyetli bir âlim
olduğunu zikretmektedir.
Hişâm bin
Hassan şöyle anlatıyor: "Vâsıt mescidinde Cum'a günü Mansûr bin Zâzân'ın yanında
namaz kıldım, iki defa Kur'ân-ı kerîmi hatmetti. Üçüncü sefer Şuarâ sûresine
kadar okudu." Yine aynı zât şöyle anlatır: "O Ramazan ayında akşam ile yatsı
arasında Kur'ân-ı kerîmi iki defa hatmederdi. Sonra namaza durmadan önce, Şuarâ
sûresine kadar okurdu. O Ramazan ayında, yatsıyı gecenin dörtte biri gelinceye
kadar geciktirirdi."
Mansûr bin
Zâzân, câmiye gidince direğin yanında namaz kılıp, Kur'ân-ı kerîmi hatmettikten
sonra Hasan-ı Basrî ve talebelerinin yanına gider, onlarla sohbet ederdi.
Buyurdu ki:
"Vallahi, ben yanımda oturan herkesle cihad halindeyim! Onunla yanımdan
ayrılıncaya kadar savaşıyorum. Çünkü nerede ise, o, gerçek dostumla benim arama
düşmanlık sokacak veya beni gıybet etmiş birisinin gıybetini bana ulaştırmaktan
kendisini alamıyacak da, bu yüzden beni sıkıntıya uğratacak."
Mansûr bin
Zâzân birçok hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Hasan-ı Basrî'den rivâyet ettiği
hadîs-i şerîf-te Peygamberimiz (s.a.v.) "Haya
îmândandır,
îmânı olan Cennettedir. Fuhş, kötülüktür. Kötüler Cehennemdedir."
buyurdu.
Haris el-Iclî'den
rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte ise Peygamberimiz (s.a.v.): "İslâm
dîni beş şey üzerine kurulmuştur; Şehâdet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek,
Ramazan'da oruç tutmak ve hacca gitmek."
buyurdu.
Muâviye bin
Kurre'den rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte ise Peygamberimiz (s.a.v.): "Ben
ümmetimin çokluğu ile övünürüm."
buyurdu.
KAYNAKLAR
1) Hilyet-ül-evliyâ
cild-3, sh-57, 62
2) Tehzîb-üt-tehzîb
cild-10, sh-306, 307
3)
Tezkirât-ül-huffâz cild-1, sh-141, 142
|