PEYGAMBERİMİZİN (s.a.v.) HADİS-İ ŞERÎFLERİNDEN BAZILARI
“İmân,
Allah’a ve meleklere ve kitâblara ve peygamberlere ve kıyâmet gününe ve hayrın
şerrin Allah’ın takdiri ile, dilemesi ile olduklarına inanmakdır.”
“Müslümanlık
beş şey üzerine kurulmuştur. Birincisi, Allahü teâlâya ve Muhammed
aleyhisselâmın O’nun Peygamberi olduğuna inanmak, ikincisi, her gün beş vakit
namaz kılmak, üçüncüsü senede bir kerre malın kırkda birini müslüman olan
fakirlere, zekât vermek; dördüncüsü Ramazan-ı şerîf ayında her gün oruç tutmak,
beşincisi, Mekke-i mükerreme’ye giderek ömründe bir kere hac etmek.”
“Allah’ın
kitabında ve benim sünnnetimde bulamadıklarınızı Eshâbımın sözlerinden alınız.
Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, hidâyete kavuşursunuz.
Eshâbımın birbirinden ayrılıkları rahmettir.”
“Eshâbımı
incitmekte Allahü teâlâdan korkunuz. Benden sonra, onları kötü bitmeyiniz.
Onları seven beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık
etmiş olur. Onları inciten beni incitendir. Beni inciten de Allahü teâlâya
eziyyet etmiş olur ki, buna azâb eder.”
“Benî
İsrâil, yetmişbir fırkaya ayrılmıştı. Bunlardan yetmişi Cehenneme gidip, ancak
bir fırkası kurtulmuştur. Nâsâra da yetmişiki fırkaya ayrılmıştı. Yetmişbiri
Cehenneme gitmiştir. Bir zaman sonra benim ümmetim de yetmişüç kısma ayrılır.
Bunlardan yetmişikisi Cehenneme gidip, yalnız bir fırkası kurtulur.”
Eshâb-ı kirâm bu fırkanın kimler olduğunu sorduk da,
“Cehennemden kurtulan fırka, benim ve Eshâbımın gittiği yolda gidenlerdir.”
“Allahü
teâlâ size namazı, orucu, zekâtı farz ettiği gibi, Ebû Bekri, Ömer’i, Osman’ı ve
Ali’yi sevmeyi de farz eyledi.”
Ali (r.a.)
dedi ki, Resûlullah (s.a.v.) bana buyurdu ki: “Benden sonra halîfe Ebû Bekir
olacaktır. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman, ondan sonra da sen (r.a.)
olacaksın.”
“Önce inen
kitâblar, bir harf, yani kelime idi ve bir şeyi bildirirlerdi. Kur’ân-ı kerîm
yedi harf üzerine nazil oldu. Yedi Şey bildirilmektedir: Zecr, emir, helâl,
harâm, muhkem, müteşabih ve misâller. Bunlardan helâli helâl biliniz! Haramı
harâm biliniz! Emir edilenleri yapınız! Yasak edilenlerden sakınınız! Misâl ve
kıssa olanlardan ibret alınız. Muhkem olanlara uyunuz! Mûteşabih olanlara
inanınız. Bunlara inandık. Hepsini Rabbimiz bildirmiştir, deyiniz.”
“Sözlerin en
iyisi Allahü teâlânın kitabıdır. Yolların en iyisi, Muhammed aleyhisselâmın
gösterdiği yoldur. İşlerin en kötüsü bu yolda yapılan değişikliklerdir.
Bid’atlerin hepsi dalâlettir, sapıklıktır.”
“Ümmetimin
müctehidleri arasındaki ayrılık, rahmet-i ilâhîdir.”
“Bir
müctehid âyet-i kerîmeden ve hadîs-i şerîften bir hüküm çıkarırken, isabet
ederse buna on sevab verilir. Hatâ ederse, bir sevab verilir.”
“Âdem ve
bütün peygamberler benimle öğündüğü gibi ben de ümmetim içinde, soy adı Ebû
Hanife, ismi Nu’man olan bir kimse ile öğünürüm ki, ümmetimin ışığı olacaktır,
onları yoldan çıkmaktan, cehâlet karanlığına düşmekten koruyacaktır.”
“Bu ümmetin
âlimleri iki türlü olacaktır. Birincileri ilimleri ile insanlara faydalı
olacaktır. Onlardan bir karşılık beklemeyeceklerdir. Böyle olan insana denizdeki
balıklar ve yeryüzündeki hayvanlar ve havadaki kuşlar duâ edeceklerdir. İlmi
başkalarına faydalı olmayan, ilmini dünyâlık ele geçirmek için kullananlara
kıyâmette Cehennem ateşinden yular vurulacaktır.”
“Kıyâmete
yakın ilim azalır, cehâlet artar ve ilmin azalması, âlimlerin azalması ile olur.
Câhil din adamları, kendi görüşleri ile fetva vererek fitne çıkarırlar.
İntanları doğru yoldan saptırırlar.”
“Allahü
teâlânın en üstün dediği kimse dinde fakih olan kimsedir.” “İlim Çin’de de olsa
alınız.” “Namaz dinin direğidir. Namaz kılan kimse dinini kuvvetlendirir.”
“Namaz
kılmayan elbette dinini yıkar.”
“Namaz,
mü’minin miracıdır.” “Mü’min tüccara benzer. Tüccar sermayesini kurtaramadıkça
kâr edemez. Bunun gibi farzı, kılmayıp kazası olan kimse, kazâsını kılmadan
nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse kazasını ödemedikçe,
Allahü teâlâ onun namazlarını kabul etmez.”
“Amelsiz söz
kabul olmaz. Niyyetsiz amel kabul olmaz. Sünnete uygun olmazsa hiçbiri kabul
olmaz.”
“Birbirinize
müslümanlığı öğretiniz. Emr-i marufu bırakır iseniz, Allahü teâlâ en kötünüzü
başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.”
“Günâh
işleyeni eliniz ile men ediniz. Buna kuvvetiniz yetmezse söz ile mâni olunuz.
Bunu da yapamaz iseniz, kalbiniz ile beğenmeyiniz. Bu ise îmânın en aşağısıdır.”
“Fitne veya
bid’at yayıldığı ve Eshâbım kötülendiği zamanda hakkı bilen, bilgisini
müslümanlara duyursun. Hakkı, yani doğru yolu bildiği hâlde, müslümanlara
duyurmayanlara Allahü teâlâ ve melekler ve bütün insanlar lanet eylesin. Allahü
teâlâ bu kimsenin farzlarını ve nafile ibâdetlerini kabul etmez.”
“Beş şey
gelmeden evvel beş şeyin kıymetini biliniz: Ölmeden önce hayâtın kıymetini,
hastalıktan önce sıhhatin kıymetini, dünyâda âhireti kazanmanın kıymetini,
ihtiyarlamadan gençliğin kıymetini, fakirlikten evvel zenginliğin kıymetini.”
“Acele etmek
şeytandandır. Beş şey bundan müstesnadır. Kızını evlendirmek, borcunu ödemek,
cenaze hizmetlerini çabuk yapmak, misafiri doyurmak, günâh yapınca hemen tevbe
etmek.”
“Müslümanın
müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak,
cenazesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp elhamdülillah diyene,
yerhamükellâh diyerek cevap vermek.”
“Müflis
kimdir, biliyor musunuz?”
buyurdu. (Bizim bildiğimiz müflis, parası, malı olmayan kimsedir) dediler.
“Ümmetimden müflis şu kimsedir ki, kıyâmet günü namazları ile, oruçları ile ve
zekâtları ile gelir. Fakat kimisine sövmüştür, kiminin malını almıştır, kiminin
kanını akıtmıştır, kimini dövmüştür. Hepsine bunun sevablarından verilir.
Haklarını ödemeden önce sevabları biterse, hak sahiplerinin günâhları alınarak
buna yüklenir. Sonra Cehenneme atılır.”
“Yâ Ebâ
Hüreyre! Allah’dan başka hiçbir şeye ümid bağlama! Allah’a tevekkül eyle. Bir
arzun varsa Allahü teâlâ hazretlerinden iste! Allahü teâlânın âdeti ilâhiyyesi
şöyle carî olmuştur ki, her şeyi bir sebep altında yaratır. Bir iş için sebebine
yapışmak ve sonra Allahü teâlânın yaratmasını beklemek lâzımdır. Tevekkül de
bundan ibarettir.”
“Akıllı şu
kimsedir ki, günü dörde ayırıp, birincisinde yaptıklarını ve yapacaklarını hesap
eder. İkincisinde, Allahü teâlâya münacaat eder, yalvarır. Üçüncüsünde bir
sanatta veya ticârette çalışıp helâl para kazanır. Dördüncüsünde istirahat eder
ve mubah olan şeylerle kendisini eğlendirip harâm şeyleri yapmaz ve onlara
gitmen, “
“Ticâret
yapınız! Rızkın onda dokuzu ticârettedir.”
“Yarın
ölecekmiş gibi âhirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünyâ işlerine çalışınız.”
“Dünya sizin
için yaratıldı. Siz de âhiret için yaratıldınız. Âhirette ise Cennetten ve
Cehennem ateşinden başka yer yoktur.”
“İki gün
aynı hâlde bulunan” yani her gün ilerlemeyen, bir şey öğrenmeyen, aldandı ziyan
etti.”
Hurma
ağaçlarını nasıl aşılamalarının uygun olacağını soran Eshâb-ı kirâma;
“Tecrübe edin: Bir kısım ağaçları, babalarınızın usûlü ile, başka ağaçları da
Yemen’de öğrendiğiniz usül ile aşılayın. Hangisi daha iyi hurma verirse, her
zaman o usûl ile yapın.” buyurmuştur.
“Yabancı dil
öğrenin, düşman şerrinden böyle kurtulursunuz.”
“Beş şeyi
yapan kadın Cehennemden kurtulur: Beş vakit namazını kılar, Ramazan ayında oruç
tutar, zevcini, anasını, babasını üzmez. Yüzünü ve saçlarını yabancı erkeklere
göstermez. Dünya sıkıntılarına sabreder.”
“Müslümanların en iyisi, en faydalısı, zevcesine karşı iyi ve faydalı olandır.”
“Hepiniz bir
sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve
emirleriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız. Onlara müslümanlığı
öğretmelisiniz, öğretmez iseniz mes’ûl olacaksınız.”
“Sonra
yaparım diyenler helâk oldu.”
“Günahına
tevbe eden hiç günâh yapmamış gibidir.”
“Şüphe
edilen altını, ateşle muayene ettikleri gibi, Allahü teâlâ, insanları dertle,
belâ ile imtihan eder. Bazısı belâ ateşinden hâlis olarak çıkar. Bazısı da bozuk
olarak çıkar.”
“Allahü
teâlâ, insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir
etmiştir.”
“Eshâbım
hasta olmaz, İslâm dîni hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshâbım temizliğe çok
dikkat eder, acıkmadıkça birşey yemez ve sofradan doymadan önce kalkar.”
“Allahü
teâlâ harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır.”
“Vatan
sevgisi îmândandır.”
“Cennet
ana-babanın ayağı altındadır.”
‘‘Baba hakkı
için diyerek yemin etmeyiniz. Yemin, Allah ismi ile olur.”
“Kolaylaştırınız, zorluk çıkarmayınız.”
“Kader,
tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan dua, o belâ gelirken korur.”
“Aklın
alâmeti nefse galip ve hâkim olmak ve öldükten sonra lâzım olanları
hazırlamaktır. Ahmaklık alâmeti, nefse uyup Allah’tan af ve merhamet
beklemektir.”
“Ben, lâ’net
etmek için, insanların azâb çekmesi için gönderilmedim. Ben herkese iyilik etmek
için, insanların huzura kavuşması için gönderildim.”
“İyi huyları
tamamlamak, iyi ahlâkı dünyâya yaymak için gönderildim.”
“Allahı en
iyi tanıyanınız ve O’ndan en çok korkanınız benim, “
“Beni
ziyâret için gelip, başka bir iş yapmayarak yalnız ziyâret edene kıyâmette
şefaat etmek bende hakkı olur. Bana selâm verene ben de selâm veririm.”
“Şefaatime
inanmayan O’na kavuşamaz.”
“İnsanın
dîni arkadaşının dîni gibidir.”
“Din bilgisi
iki kısımdır: Biri kalbde olan faydalı bilgilerdir. İkincisi dil ile anlatılan
zahir bilgileridir.”
“Her yüz
senede bir müceddit gelir. Bu dîni kuvvetlendirir.”
“İnsanın
bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü
olursa, bütün organlar kötü olur. Bu kalbdir.”
“Şirkten
sakınınız. Şirk karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.”
“Zikrin en
kıymetlisi (Lâ ilâhe illallah) demektir.”
“Sıcak su
buzu erittiği gibi, iyi huy da hatâları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü
huy, hayratı ve hasenatı yok eder.”
“İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel kıyâmet günü sana
yetişir.”
“Mü’min
vekâr sahibi olur, yumuşak olur.”
“Kişi
sevdiği ile beraberdir.”
“Bir kimse
Allahü teâlâya kavuşmayı severse, Allahü teâlâ da ona, kavuşmayı sever.”
“Evliya ol
kimsedir ki, onlar görülünce Allah hatırlanır.”
“Fitne
uykudadır. Bunu uyandırana Allah lâ’net eylesin!”
“Üç kimse
imânın tadını bulur: Allah’ı ve Resûlünü (s.a.v.) herşeyden daha çok sever.
Yalnız Allah’ın sevdiği kimseleri sever. İmâna kavuştuktan sonra kâfir olmaktan
korkması, ateşte yanmak korkusundan daha çok olur.”
“Ey eshâbım!
Siz öyle bir zamanda geldiniz ki, Allahü teâlânın emirlerinden onda dokuzunu
yapıp, birini yapmazsanız, helâk olursunuz. Cehenneme gidersiniz. Bir zaman
gelecek ki, o zamanın mü’minleri emirlerin birini yapabilip, dokuzunu
bıraksalar, Cehennemden kurtulurlar. O zamanda îmânı olanlara müjdeler olsun.”
“İslâmiyet
garip, kimsesiz olarak başladı. Son zamanlarda başladığı gibi garip olarak geri
döner. Garip olan müslümanlara müjdeler olsun.”
“Müslümanlık, Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek ve Allahü teâlânın
mahluklarına acımaktır.”
|