Z

Türk alfabesinin 29. harfi ve Türkçede bu harfin işâret ettiği ses. Z, bir diş ünsüzüdür.

Z, ana Türkçeden beri bütün Türk dil ve diyalektlerinde kullanılan bir sestir. Göktürk alfabesinde bu ses için bir işâret kullanılmıştır. Arap alfabesine dayalı Osmanlı yazı sisteminde ise birbirinden ayrı üç çeşit “z” kullanılmıştır.

Z, Türkçe kelimelerin içinde ve sonunda yer alır: Azı, azık, kazık, yazık, kazan, yüzük, yaz, ayaz, dokuz, yüz, ikiz, semiz, kuduz, sazan, göz, öz gibi.

Türk dil ve diyalektlerinde “z” ile başlayan bütün kelimeler diğer dillerden alınmıştır: Zaman, zamk, zehir, zemberek, zil, zımpara, zerde, zehmeri, zindan, zümrüt vs.

Günümüz Türk dil ve diyalektlerinde “z” sesi kelime içinde “azı, kazık, kızıl” örneklerinde görüldüğü gibi aynen kalmıştır. Kelime sonunda ise bâzan “s”ye dönüşmüştür.

ZAFER

Alm. Sieg, Triumph, Fr. Victoire, İng. Achievement, victory. Savaşta kazanılan başarı. Düşmanın bozguna uğratılması. Uzun bir geçmişe sâhip Türk milletinin târihe altın harflerle yazılmış zaferleri vardır. Bu zaferler, neticesi îtibâriyle Türk milletinin vaziyet ve istikbâline yön vermiştir. Her zaferin ayrı bir neticesi vardır: Talas Zaferi Türklerin Müslümanlarla tanışması; Malazgirt Zaferi Türk’e Anadolu kapılarını açıp, kazandırması; Miriye Zaferi Anadolu’nun müdâfaası ve Otuz Ağustos Zaferi Türkiye’nin kurtarılması hususiyetini taşır.

Türklerin kazandığı en önemli zaferler şunlardır:

Talas Zaferi, Çinlilere karşı 751 Temmuzunda kazanıldı.

Malazgirt Zaferi, 26 Ağustos 1071’de Bizanslılara karşı kazanıldı. Miryakefalon Zaferi, 17 Eylül 1176’da Bizanslılara karşı kazanıldı. Hattin Zaferi, 3 Temmuz 1187’de Haçlılara karşı kazanıldı.

Ayn-ı Câlut Zaferi, 3 Eylül 1260’ta Moğollara karşı kazanıldı.

Koyunhisar Zaferi, 27 Temmuz 1301’de Bizanslılara karşı kazanıldı.

Sırpsındığı Zaferi, 1363 yılında Haçlı ittifâkına karşı kazanıldı.

Çirmen Zaferi, 26 Eylül 1371’de Balkan ittifâkına karşı kazanıldı.

Birinci Kosova Zaferi, 9 Ağustos 1386’da Haçlı ittifâkına karşı kazanıldı.

Niğbolu Zaferi, 25 Eylül 1396’da Haçlı ittifâkına karşı kazanıldı.

Varna Zaferi, 10 Kasım 1444’te müttefik Haçlılara karşı kazanıldı.

İstanbul’un Fethi, 29 Mayıs 1453’te Bizanslılara karşı kazanıldı.

Otlukbeli Zaferi, 11 Ağustos 1473’te Akkoyunlulara karşı kazanıldı.

Çaldıran Zaferi, 23 Ağustos 1514’te Safevîlere karşı kazanıldı.

Mercidabık Zaferi, 24 Ağustos 1516’da Memlüklere karşı kazanıldı.

Ridâniye Zaferi, 22 Ocak 1517’de Memlüklere karşı kazanıldı.

Mohaç Zaferi, 29 Ağustos 1526’da Macarlara karşı kazanıldı.

Preveze Deniz Zaferi, 27 Eylül 1538’de müttefik Haçlı donanmasına karşı kazanıldı.

Cerbe Zaferi, 14 Mayıs 1560’ta müttefik Haçlı donanmasına karşı kazanıldı.

Haçova Zaferi, 26 Ekim 1596’da Haçlı kuvvetlerine karşı kazanıldı.

Vadi-üs-Seyl Zaferi, 4 Ağustos 1578’de Portekizlilere karşı kazanıldı.

Çıldır Zaferi, 9 Ağustos 1578’de Safevilere karşı kazanıldı.

Koyunadaları Zaferi, 18 Şubat 1695’te Venediklilere karşı kazanıldı.

Çanakkale Zaferi, 18 Mart 1915 müttefik İtilaf Devletlerine karşı kazanıldı.

Sakarya Meydan Muhârebesi, 13 Eylül 1921’de Yunanlılara karşı kazanıldı.

30 Ağustos Zaferi, 1922’de Yunanlılara karşı kazanıldı.

ZAFER BAYRAMI

Başkumandanlık Meydan Muhârebesinin kazanıldığı, 30 Ağustos 1922 târihini yâd etmek için her yıl 30 Ağustosta kutlanan millî bayram. Zafer Bayramı, Türkiye’de, Kıbrıs’ta ve dış temsilciliklerinde büyük merâsimlerle kutlanır. Zaferin önem ve anlamını belirten konuşmalar yapılır. Resmî ve özel müesseselerin katıldığı merâsimde geçit resmi yapılır. Türk Silâhlı Kuvvetlerine mensup askerî birlikler de bayrama katılıp, merâsime ayrı bir hususiyet katar. Hava Kuvvetlerine âit uçaklar semâlarımızda gösteri mâhiyetinde uçuşlar yapar. Cadde ve sokaklara taklar kurulup, fener alayları düzenlenir.

ZAĞANOS MEHMED PAŞA

Fâtih Sultan Mehmed Han devrinin meşhur vezirlerinden. Doğum yeri ve târihi hakkında bilgi yoktur. Sultan İkinci Murâd Hanın kızını alarak ona dâmât ve daha sonra başka bir hanımından kızını, Fâtih Sultan Mehmed Hana vererek kayınpeder oldu. Fâtihin şehzâdeliğinde lalalık yapan Zağanos Mehmed Paşa, ona Rumca ve Lâtinceyi öğretti. Sultan İkinci Murâd Hanın vefâtından sonra pâdişâh olan Fâtih Sultan Mehmed Hanın yakını, en güvendiği devlet adamı olarak vezirliğe yükseltildi. İstanbul’un fethi için genç pâdişâhı devâmlı teşvik etti. Rumeli Hisarının yapımında bizzat çalıştı.

İstanbul kuşatmasında Cenevizlilerin harekâtına karşı bugünkü Beyoğlu sırtlarını tuttu. Haliç cephesi tamâmen Zağanos Paşa kumandasındaydı. Kuşatma esnâsında muhâsaranın kaldırılması gerektiğini ileri sürenlere karşı, büyük ve kahraman velî Akşemseddîn, Molla Gürânî, Molla Hüsrev’le birlikte muhâsaranın fethe kadar devâm etmesini istedi. İstanbul’un fethinde büyük faydası görüldü. Fetihten sonra Galata’nın Cenevizlilerden sulhla alınmasını sağlayan anlaşmayı imzâladı.

1460’ta Mora’da çıkan isyânı bastırmakla görevlendirildi. 1461’de Fâtih Sultan Mehmed Hanın Trabzon-Rum İmparatorluğuna açtığı sefere katıldı. Trabzon’un fethi üzerine buranın ilk sancakbeyi oldu. Daha sonra Gelibolu sancakbeyi ve kaptan-ı deryâlık vazifelerinde bulundu. 1469’da Balıkesir’de vefât etti. Balıkesir’de yaptırdığı pekçok eserin en önemlileri kendi adını taşıyan câmi ile çeşmesidir. Bir de hamam yaptırmıştır.

Zağanos Mehmed Paşa, çalışkan, sadâkatle devletine bağlı, bilgili, hayırsever bir vezirdi. Oğlu Ahmed Çelebi, Sultan İkinci Bâyezîd ile Yavuz Sultan Selim Han devirlerinde iki defâ defterdârlık vazîfesi yapmıştır.

ZÂHİD-ÜL-KEVSERÎ

Osmanlı âlimlerinden. İsmi Muhammed Zâhid bin Hasan’dır. 1878 yılında Düzce’nin Hacı Hasan Efendi köyünde doğdu. Babası doğduğu köye Kafkasya’dan göçmüş ve bu köye, âlim bir zât olan babasının ismi verilmiştir. 1951 (H.1370)de Mısır’da vefât etti.

İlk tahsilini Düzce’de babasından yaptıktan sonra İstanbul’a gelip, Fâtih Câmiinde Eğinli İbrâhim Hakkı’nın derslerine devâm etti. Sonra da Alasonyalı Ali Zeynel-Âbidin Efendinin derslerine devam edip tahsilini tamamlayarak icâzet (diploma) aldı. Kastamonulu Şeyh Hüseyin Efendi de ders aldığı hocalarındandır.

1907 senesinde Birinci Dünya Savaşına kadar Fâtih Câmiinde müderrislik yaptı. Ürgüplü Mehmed Hayri Efendinin Şeyhülislâmlığı sırasında medreselerde belâgat, aruz, mantık dersleri okuttu. Bir müddet sonra da Kastamonu’da açılan yeni bir medreseyi faaliyete geçirmekle görevlendirildi. Üç yıl Kastamonu’da kaldıktan sonra İstanbul’a döndü. İstanbul’a gelince Dârüşşafaka’ya, bir ay sonra da Medreset-ül-Mütehassisine müderris olarak tâyin edildi. Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendinin ders vekilliğini yaptı.

1922 senesinde İstanbul’dan ayrılıp, Mısır’a gitti. Birkaç ay Kâhire’de kaldıktan sona Şam’a geçip bir yıl Şam’da kalıp, Kâhire’ye döndü. Bundan sonra âilesini de Kâhire’ye götürüp, orada yerleşti.

Zamânının tefsir, hadis, fıkıh âlimi olan Zahid-ül-Kevserî Türkiye’de ve Mısır’da bulunduğu sırada birçok eser yazmış ve yüzlerce talebe yetiştirmiştir. Talebelerinin çoğunu Mısır’a gitmeden önce Türkiye’de yetiştirip, her birine icâzet (diploma) vermiştir. Mısır’a göçtükten sonra ilmî incelemeler yapması ve vaktinin çoğunu kitap yazmaya ayırması sebebiyle Mısır’da yetiştirdiği talebe sayısı, Türkiye’de yetiştirdiği talebe sayısına göre oldukça azdır. Mısır’da yazdığı eserler ve verdiği derslerle dinde reform yapmak isteyen sapık kimseleri susturdu. Onun bulunduğu mecliste konuşamaz hâle getirdi.

Eserleri:

1. Nazm-ı Avâmil-il-İ’rab (Farsçadır).

2. Esseyf-üs-Sakil.

3. El-İşfâk alâ Ahkâm-it-Talak.

4. Er-Ravdun-Nazır-ül Verdi fi Tercemet-il İmâm-ir-Rabbânî es-Serhendî (Türkçedir).

5. Irgâm-ül Merid: Tasavvuf ve tasavvuf büyükleri hakkındadır. Bu eser İhlâs A.Ş. tarafından ofset olarak basılmıştır.

6. Makâlât: Çeşitli mevzularda yüzden fazla makâlesinin toplandığı kıymetli bir eserdir.

ZAİRE

DEVLETİN ADI

Zaire Cumhûriyeti

BAŞŞEHRİ

Kinshasa

NÜFÛSU

41.150.000

YÜZÖLÇÜMÜ

2.345.409 km2

RESMÎ DİLİ

Fransızca

DÎNİ

Hıristiyanlık, İslâmiyet, Putperestlik

PARA BİRİMİ

Zaire

Güney Afrika’da bağımsız bir devlet. Zaire, batıda Kongo, kuzeyde Orta Afrika Cumhûriyeti ve Sudan; doğuda Uganda, Rwanda, Burundi ve Tanzanya; güneyde Angola ve Zambiya ile çevrili olup, 13° güney ve 5° kuzey enlemleri ile 12° ve 32° doğu boylamları arasında yer alır.

Târihi

Bugünkü Zaireliler muhtemelen Nijerya’nın güneydoğu kısmından göç eden Bantu kabilesinden meydana gelmektedir. Bunların çoğu M.S. 800 yıllarında Kongo havzasına geldiler. Bantulular ülkenin asıl yerlileri olan Pigmeler’i (Çok kısa boylu Orta Afrika Zencileri) ülkenin ulaşılması güç olan yerlerine sürdüler.

On üçüncü ve on dokuzuncu yüzyıllar arasında tropikal orman kuşağının güneyinde birçok büyük devletler ortaya çıktı. Bunların en meşhuru Kongo Krallığıydı. Atlantik kıyısındaki bu krallığı ilk ziyâret eden Avrupalılar, 1482’de Portekizli denizciler oldu. Sonraki yıllarda diğer Avrupalılar da Kongo kıyılarına gemiler gönderdi. Burada kurulan önemli devletler bugünkü Zaire’nin güneyinde, Angola ve Zambiya’da hüküm süren Bakuba, Luba ve Lunda krallıkları, kuzeydeki Savana kuşağındaki Azande ve Mangbetu devletleriydi.

On beşinci ve on dokuzuncu asırlarda Avrupalılar Orta Afrika içlerine pek giremediler. Kıyıda kalmakla iktifa ederek, iç kesimden yerli tüccarlar vâsıtasıyla gelen mal akışını yönlendirdiler. Bunlar sâdece mal almakla kalmayıp, köle de satın aldılar. Köle ticâreti 19. yüzyılın ilk yarısında zirveye ulaştı. Her yıl aşağı yukarı 150.000 köle, büyük çoğunluğu Amerika’ya gönderilmek üzere gemilere yüklendi.

Avrupalılar, 19. yüzyıl yarısında Orta Afrika’da sistematik olarak keşfe başladılar. Belçika Kralı İkinci Leopold, Henry Stanley’i anlaşmalar yapması için bugünkü Zaire topraklarına gönderdi. Stanley, Afrikalı şeflerle kralın kefil olduğu bir teşkilât nâmına anlaşmalar imzâladı. 1884-1885 Berlin Konferansında ülke Leopold’un hükümranlığına ve mülkiyetine verildi. Ülkenin adı Serbest Kongo Devleti oldu. Leopold’un hükümet görevlileri Müslüman tüccarları ülkenin doğu kısmından çıkardı. Bunlara çok acımasız ve insânî olmayan davranışları ve faaliyetleri, milletlerarası bir skandala sebebiyet verdi. Leopold, Kongo bölgesinin kontrolünü Belçika’ya teslim etmek zorunda kaldı ve böylece sömürge dönemi başlamış oldu.

Sömürge devrinde ülkede büyük şehirler kuruldu ve modern ulaşım imkânları getirildi. Fakat bütün bunlar sömürge iktidarının ihtiyaçlarına cevap verebilmek içindi. Ancak birçok sebepten dolayı pek az Belçikalı devamlı olarak toprak sâhibi olabildi. Dolayısıyla arâzinin ekseriyeti Afrikalıların elinde kaldı. 1950 yıllarının ortasına doğru yerli halk yönetime katılmayı arzulayarak siyâsî partiler kurmaya başladılar. Belçikalılar ekonomik kontrolü ellerinde tutacaklarından emin olduklarından siyâsî iktidarı Kongolulara vermeye râzı oldular. 30 Haziran 1960’ta Demokratik Kongo Cumhûriyeti kuruldu.

Bağımsızlığı müteakiben başlayan yaygın şiddet eylemleri Avrupalıların ülkeyi terk etmesine sebep oldu. BM Güvenlik Konseyi 9 Ağustos 1960’ta Belçika’nın birliklerini geri çekmesini istedi ve bir grup BM askeri gönderdi. Başbakanlıktan azledilen Lumumba iktidarı tekrar ele geçirmek için mücâdeleye girişti, fakat 1961’de öldürüldü.

Son BM kuvvetleri 30 Haziran 1964’te Kongo’yu terk etti ve Moise Tshombe başkan oldu. 7 Eylül 1964’te solcu isyancılar Stanleyville’de Halk Cumhûriyeti kurdular. Tshombe yabancı paralı askerler tuttu ve Kongo ordusunu yeniden kurmaya çalıştı. Solcular, 1964 yılı Kasım ve Aralık aylarında çok sayıda beyaz rehine aldılar ve binlerce Kongolu’yu öldürdüler. ABD yolcu uçaklarından Belçikalı paraşütçü askerler indirildi. 1965 yılı Temmuz ayı sonuna doğru solcu isyancılar tesirlerini kaybettiler.

1965’te General Joseph D. Mobutu başkan oldu. Sonra ismini Mobutu Sese Seka’ya çevirdi. 27 Ekim 1971’de ülkenin ismi Zaire Cumhûriyeti olarak değiştirildi. 1972’de halkın Hıristiyan isimleri yerine Afrikalı isimler kullanması istendi ve Avrupalıların koyduğu coğrafî isimler Afrikalı isimlerle değiştirildi.

1977 ve 1978’de Angola’daki Katangalı sürgünler Katanga’yı (Shaba) istilâ etti. Bunlar açıkça Sovyetler ve Küba tarafından desteklendi. İstilâ hareketleri Fransız ve Belçikalı birlikler yardımıyla geri püskürtüldü. Fakat savaşlar çok can ve mal kaybına sebep oldu. Günümüzde Mobutu Sese Seko devlet başkanlığını sürdürmektedir. Ülkede zaman zaman iç karışıklıklar olmaktadır.

Fizikî Yapı

Zaire’nin büyük bölümü Kongoe (Zaire) nehir havzasında bulunur. Ülkenin kuzey orta kısmı alçak yaylalarla kaplıdır. Bu arâzi batıdan dağlık taraçalarla kuşatılmıştır. Güneyde ve güneybatıda ovalara karışıp birleşen yaylalarla çevrilidir. Kuzeybatıda geniş otlaklar bulunur. Ülke sınırlarının küçük bir parçası Atlas Okyanusuna bakar. En yüksek dağlar Kongo-Uganda sınırında, Great Rift Valley olarak bilinen kuzey-güney hattı boyunca bulunur. Aynı zamanda burada ülkenin en büyük gölleri vardır (Albert, Edward, Kivu ve Tanganika gölleri). Bölgedeki iki büyük dağ silsilesi, Ruwenzari ve Virunga sıradağlarıdır. Ülkenin en yüksek noktası olan Margherika Dağı 5119 m yüksekliğindedir. Virunga Dağlarında hâlâ bâzıları faal olan sekiz büyük volkan bulunmaktadır. Ülkenin en büyük nehri olan Zaferi (Kongo) istikrarlı bir su seviyesine sâhiptir ve 2736 km’si bütün yıl boyunca ulaşıma elverişlidir. Toplam uzunluğu 4348 km’dir.

İklim

Zaire’de sıcaklık devamlı olarak yüksektir. Bununla berâber yağış, yüksekliğe bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Bütün ülkedeki ortalama yıllık sıcaklık 27°C’ye yakındır. Zaire ekvator tarafından ikiye bölünür. Ekvator boyunca bütün yıl yağışlı geçer ve yıllık yağış ortalaması 1500 mm civârındadır. Ekvatorun kuzeyinde yağış esas îtibâriyle mayıs-ekim döneminde düşer ve yılda ortalama 1500-2000 mm arasında değişir. Ekvatorun güneyinde yağış en çok eylül ve mayıs ayları arasında olur ve yılda ortalama 1000 mm civârındadır.

Tabiî Kaynakları

Kuzey orta kısımda yer alan geniş yaylalar tropikal cengellerle (sık ağaçlıklı ormanlar) kaplıdır. Güneyde ve güneydoğuda savanalar, kuzeybatıda otlaklar bulunur. Ülkenin önemli vahşi hayvanları goril, şempanze fil, aslan, zürafa, leopar, antilop, sırtlan ve gergedandır. Kobalt, bakır, kadmiyum, altın, gümüş, kalay, germanyum, çinko, demir, manganez, uranyum ve radyum ülkenin başlıca yeraltı zenginliklerini teşkil eder. Dünyâ kobalt rezervlerinin % 60’ı Zaire’dedir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

41.150.000 nüfûsa sâhip olan Zaire’de halkın % 30’u şehirlerde, geri kalanı köylerde yaşar. Nüfus dağılımı düzensizdir. Nüfus yoğunluğu Zaire-Kasai-Sankuru nehir sisteminin güneyinde ve ülkenin doğu sınırı boyunca yüksek olup, yaklaşık 14’tür. En büyük yerleşim merkezleri 3.800.000 nüfuslu başşehir Kinşasa ve 739.082 nüfuslu Lubumbashi’dir.

Nüfûsun % 80’ine yakınını Bantu kabîleleri meydana getirir. Sudan ve Nil yöresi insanları ülkenin kuzey ve doğu kenarlarında bulunur. Ayrı bir etnik grup olarak ülkede cüce Pigmeler mevcuttur. Bantu kabileleri dışındaki kabileler yaklaşık 200 çeşittir.

Zairelilerin çoğu Bantu dillerini konuşur. % 10 civârında Sudan dillerini konuşanlar mevcuttur. Resmî dil olan Fransızca, tahsilli Zairelilerin hepsi tarafından kullanılır.

Halkın % 70’i Hıristiyan, % 10’u Müslüman, kalanı Putperesttir.

Eğitim Hıristiyan misyonerlerin kontrolü altındadır. İlkokula giden çocukların üçte ikisi Katoliklerin idâre ettiği okullara, % 25’i Protestanların yönettiği okullara devam eder. Yüksek tahsil yapan öğrencilerin sayısı 10.000 civârındadır. Bunların % 60’ı ülkenin üç üniversitesine kayıtlıdır. Kinshasa Lovanium Üniversitesi Katolik, Lumumbahsi Devlet Üniversitesi ve Serbest Kongo Üniversitesi Protestanların kontrolü altındadır. Erkeklerin % 40’ı, kadınların % 15’i okuma yazma bilmektedir.

Zaire tek partili sistemle yönetilen bir cumhûriyettir. Ülkenin tek partisi, Başkan Mobutu’nun kurduğu Mouvement Populaire de la Révolution’dir (MPR). MPR’nin icrâ komitesi ile hükümet 1972’de birleştirilerek Millî İcrâ Konseyi meydana getirilmiştir. Yasama organı Millet Meclisidir. Zaire, 9 idârî bölgeye ayrılmıştır. Ülke, Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği teşkilâtlarına üyedir.

Ekonomi

Zaire ekonomisinin belkemiğini mâdencilik teşkil eder. Mâdenler ülke ihrâcâtının % 85’ini meydana getirir.

Çalışan nüfûsun % 75’i tarımla uğraşmaktadır. Ülkede yetiştirilen belli başlı bitkiler kahve, pamuk, pirinç, şekerkamışı, muz, büyük hindistancevizi, manyok, hintkirazı (monyo), çay, kakao ve hurmadır. Doğudaki yaylalarda sığır yetiştirilmektedir. Balıkçılık, avlanma, keçi ve kümes hayvancılığı iyi durumdadır.

Zaire gelişmekte olan ülkelerden biridir. Ülkede tekstil sabun, kundura, yapı malzemeleri, sigara, boya, vernik, otomobil ve bisiklet malzemeleri ve plastik fabrikaları mevcuttur.

Zaire’nin ticâret dengesi eskidenberi iyi durumdadır. Ülke ihrâcâtı bakır, kobalt, manganez, elmas, kereste, sebze yağları, kauçuk, hurma ve kahveye dayanır. Ana ithal malları makinalar, ulaşım malzemeleri, petrol ve kimyâ ürünleri, giyecek ve içeceklerdir. Zaire’den en çok alışveriş yapan ülke Belçika’dır.

Zaire 5000 km’lik demiryolu ve 16.000 km’lik su yoluna sâhiptir. Bu yollar ihrâcâta yönelik ekonominin ihtiyaçlarına cevap verecek durumdadır. Zaire 145.000 km’lik karayolu ağına sâhiptir. Bağımsızlığı tâkip eden yıllarda ülkedeki kargaşa karayolu ağında ciddî tahriplere sebep olmuştur. Kinshasa ve Lubumbashi arasındaki yolun asfaltlanması projesi pek az gelişme göstermiştir. Uçak en yaygın yolcu taşıma vâsıtasıdır. Ülkede târifeli seferler yapılan 24 havaalanı vardır.

ZAKKUM-ZIKKIM AĞACI (Nerium oleander)

Alm. Oleander, Rosenlorbeer (m), Fr. Laurier (m) rose, İng. Orleander. Familyası: Zakkumgiller (Apocynaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Batı ve Güney Anadolu.

Haziran-eylül ayları arasında beyaz veya pembe renklerde çiçekler açan 2-5 m yüksekliğinde, süt ihtivâ eden, dere yataklarında ve su kenarlarında yetişen ve kışın yapraklarını dökmeyen, ayrıca bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen çalı tipinde ağaççıklar. Gövdeleri dik, esmer renkli ve silindir şeklindedir. Yaprakları mızrak şeklinde, kısa saplı, karşılıklı veya üçlü dâirevî durumlarda dizilmiştir. Çiçekler, yalancı şemsiye durumunda toplanmış, güzel kokulu, büyük çiçeklerin sapları tüylü ve oldukça kısadır. Bitki zehirlidir.

Kullanıldığı yerler: Bitki kardiotonik glikozitler taşır. Dâhilen idrar arttırıcı ve kalp kuvvetlendirici etkisi vardır. Fazla miktarda alındığında zehirlenmelere sebep olur. Hâricen zeytinyağı ile yoğrulmuş olan yapraklar bilhassa uyuza karşı kullanılır. Bir gram kuru yaprak, insanlarda tehlikeli zehirlenmelere yol açar. Zehir etkisi kurutma ve kaynatmayla ortadan kalkmaz. Bu bitkiyi yiyen ölmüş hayvanların etleri de zehirlidir.

ZAKKUMGİLLER (Apocynaceae)

Alm. Hundsgiftgewächse, Apozynazeen pl. Fr. Apocynacées, apocynées pl., İng. Apocynaceae. Çoğu tropikal bölgelerde yetişen, süt taşıyan, yaprak dökmeyen ağaç ve çalılar. Yapraklar karşılıklı veya üçlü dâirevî durumlarda veya tepede yayık 5 lopludurlar. Çoğu türleri güzel çiçeklerinden dolayı süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Memleketimizde 4 cins ve 7 türü bulunur. Bu familyaya âit bâzı bitkiler şunlardır: Zakkum, Cezayir menekşesi, Japon sarmaşığı, hünkâr beğendi gibi.

ZALOĞLU RÜSTEM

İran efsânevî kahramanlarından. Ünlü İran şâiri Firdevsî’ye âit olan Şehnâme adlı eserde büyük bir kahraman olarak gösterilir. Rüstem, Türk Edebiyatında Rüstem-i Zal, halk ağzında da Zaloğlu Rüstem diye anılır. Bilhassa İranlılar ile Turanlılar arasındaki mücâdelelerde kahramanlık, güçlülük ve yiğitlik göstermiştir. Bu yüzden pehlivan, yiğit, hükümdar gibi şahısları övmek için Zaloğlu Rüstem’in adı kullanılır.