VEKÎ’ BİN CERRÂH
Hanefî mezhebi âlimlerinden. İsmi Vekî’ künyesi Ebû Süfyan’dır. Babası Kûfe beytülmâl nâzırı el-Cerrâh idi. Aslen Nişaburlu veya Sindli olup Ruvar kabîlesine mensuptur. 744 (H.127) senesinde Kûfe’nin Feyd köyünde doğdu. 812 (H.197)de hacdan döndükten sonra aynı köyde vefât etti
İmâm-ı A’zam’ın talebelerinin ileri gelenlerinden olup, fıkıh ilmini ondan öğrendi. Ayrıca İmâm-ı A’zam’ın yüksek talebelerinden olan İmâm-ı Ebû Yûsuf ve İmâm-ı Züfer’den de ilim öğrenmiştir. Hişam ibni Urve, Süfyan bin Uyeyne, Süfyan-ı Sevrî, Evzâi, Şu’be bin el-Hâlid gibi hadis âlimlerinden hadîs-i şerîf dinlemiştir. İlmi geniş, hâfızası fevkalâde kuvvetli olduğundan işitmiş olduğu hiçbir hadîs-i şerîfi unutmamıştır. Hem ilim öğrenmeye çalışır, hem ilmi yayar, hem de gece-gündüz ibâdetle meşgul olurdu.
Hadis ilminde sika yâni güvenilir bir kimse olan Vekî’ bin Cerrâh, hadislerin tasnif edilmesinde büyük hizmet etti. Tefsir ilminde de yüksek olup, tefsir âlimlerinin ikinci tabakasına mensuptu. Fıkıhta İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’nin îtikâdına uyardı. Zamânında Kûfe’nin en fakiriydi. Abbâsî halîfelerinden Hârun Reşîd kâdılık teklif ettiyse de kabul etmedi.
Vekî’ bin Cerrâh’tan İmâm-ı Şâfiî, Ahmed bin Hanbel, Rehaveyh ibni Saîd, Ebû Hayseme, Ali bin el-Medenî, Abdullah ibni Mübârek, Yahyâ bin Muin gibi meşhur âlimler hadîs-i şerîf dinlemiş ve fıkıh ilmini öğrenmişlerdir.
Talebesi İmâm-ı Şâfiî bir gün kendisine gelip hâfızasının zayıflığından bahsetmiş, o da günahlardan kaçınmanın lüzûmunu anlatmıştır. Sonra İmâm-ı Şâfiî bunu şu şiirle dile getirmiştir.
“Şekevtül Veki’a min sû-i hıfzî
Fe evsânî ilâ terk-il-meâsî
Liennel ilme nûrun min envâr-i ilâhî
Felâ yuğtâ nûrahû ilel-âsî”
mânâsı şöyledir:
(Vekî’e hâfızam zayıftır dedim,
Bana “Her günahtan uzak dur.” dedi.
“İlim, ilâhi nûrlardan bir nûrdur.
Bu nûru âsî(ye vermez” diye söyledi.)
Dört Hak mezhebin reislerinden olan büyük âlim Ahmed ibni Hanbel buyurdu ki: “Gözlerim Vekî’nin mislini görmemiştir. O hadis ezberler, fıkıh müzâkere eder, ibâdet ve tâatle uğraşır, hepsinde güzelce muvaffak olur, kimsenin aleyhinde söz söylemezdi. Vekî’in eserlerine îtinâ ediniz. Ben ondan daha ziyâde ilmi kavramış kimse görmedim.”
İbn-i Eksem şöyle demiştir: “Ben Vekî’ ile çok berâber bulundum. O dâimâ oruç tutardı. Her gece Kur’ân-ı kerîmin üçte birini okumadıkça yatmazdı. Onu seher vakitlerinde dâimâ uyanık görürdüm.”
Buyurdu ki:
“Dünyâlığa düşkün olmayınız. Ondan sâdece ihtiyâcınız kadar alınız. O aldığınız da helâl yoldan olsun.”
“Hak ehline târif edilen yol, esas gâyedir. Ona girmek ve ötelere ulaşmak için, sâdık olmak lâzımdır. Başka türlü olmaz.”
“Helâlin hesâbı, haramın cezâsı vardır.”
“Verâ şüpheli şeylerden sakınmaktır.”
Eserleri:
Vekî’ bin Cerrâh’ın tefsir, hadis, fıkıh, ahlâk ve çeşitli ilimlere dâir yazdığı eserler şunlardır:
1) Tefsîr-ül-Kur’ân, 2) El-Cüz’, 3) Kitâb-üz-Zühd, 4) El-Müsannef, 5) El-Müsned, 6) Kitâb-üs-Sünen, 7) Kitâbü’l-Ma’rife.
Alm. Vektor (m), Fr. Vécteur (m), İng. Vector. Doğrultusu, yönü ve şiddeti (büyüklüğü) olan doğru parçası. Bir vektörün başlangıç veya etki noktası, bitim noktası, doğrultusu ve yönü dâimâ bulunur.
Fizikte ve teknikte bâzı büyüklükler vektörlerle ifâde edilir. Kuvvet, hız, ivme, basınç gibi kavramlar vektörel büyüklüklerdir. Zîra hepsinin de bir etki noktası doğrultusu yönü ve şiddeti vardır. Bu şartları ihtivâ eden bütün teknik büyüklükler, vektörlerle ifâde edilirler. İş, güç, enerji gibi büyüklükler skaler büyüklüklerdir.
Vektörel toplam: İki vektörün vektörel olarak toplanması üçüncü bir vektöre eşittir.
→ → →
AB ve AC vektörlerinin toplamı AD ye eşittir.
→ → → →
AB+AC=AD’dir. AD vektörünün şiddeti (büyüklüğü)
ABCD paralel kenarının AD köşegen uzunluğu kadardır.
→ → → → → → →
AB + AC = AB + BD = AC + CD = AD’dir.
İki vektörün farkı da yine üçüncü bir vektöre eşittir.
→ → →
AB – AC = CB
Vektörel çarpım: İki vektörün vektörel olarak çarpımı, bu iki vektörün meydana getirdiği düzleme dik üçüncü bir vektöre eşittir.
→ → →
AB. AC= AD’dir.
→ → →
AB. AC = |AB| . |AC| . Sin a = AD
Skaler çarpımı: İki vektör skaler olarak çarpılırsa bir vektör değil bir doğru parçası elde edilir.
→ →
AB . AC = |AD|
→ →
AB . AC= |AB| . |AC| . Cos a dır.
Bir vektörün izdüşümü: Bir vektörün herhangi bir doğrultu üzerindeki izdüşümü yine bir vektördür.
→
AB vektörünün izdüşümü
→
A’B’ dür.
→
A’B’ = |AB| . Cos a
Alm. Vormundschaft, Fr. Tutelle, İng. Guardianship. Reşit olmayan veya hacir altında bulunan çocukların sâhip oldukları haklar ve mükellefiyetlere ilişkin hususlar. Bu konu Medenî Kânunda düzenlenmiştir (M.K. md.262-289).
Velâyet hakkı: Çocuklar üzerinde velâyet hakkı anne ve baba tarafından birlikte kullanılır. Ana ve baba velâyetin yürütülmesi husûsunda anlaşamazlarsa, babanın reyi mûteberdir (M.K. md.263). Çocuk küçükken ana ve babasının velâyeti altındadır, kânûnî sebep olmadıkça ana ve babadan alınamaz. Hâkim, vasi tayinine lüzum görmedikçe hacredilen çocuklar dahi ana ve babanın velâyetine tâbidirler (M.K. md.262). Karı ve kocadan birinin vefâtı hâlinde, velâyet sağ kalan eşe verilir. Boşanma hâlinde velâyet hakkı, çocukların teslim edildiği kişiye âittir (M.K. md.264).
Velâyet hakkının muhtevâsı: Çocuk, ana ve babasına riâyete mecburdur, ana ve baba kudretine göre çocuğu yetiştirmekle ve terbiye vermekle mükelleftir. Çocuğun adını ana ve babası koyar. Ana ve baba, çocuğun meslekî terbiyesini sevk ve idâre eder. Mümkün mertebe kuvvet ve kâbiliyetini ve arzularını nazara alır. Çocuğun dînî terbiyesini tâyin ana ve babaya âittir. Ana ve babanın bu husustaki hürriyetini tahdit edici her türlü mukâvele mûteber değildir. Ana ve baba çocukları terbiye etmek hakkına sâhiptir (M.K. md.264-267).
Ana ve baba, velâyet hakları devam ettiği müddetçe çocuklarının kânûnî temsilcileridir. Velâyet altındaki çocuk, ehliyet yönünden vesâyet altındaki kimse gibidir. Bir borç altına giren çocuk borcunu kendi malından ödemekle mükelleftir. Bu hususta, ana ve babanın; çocuğun malları üzerinde hâiz oldukları idâre ve intifa haklarına bakılmaz (M.K. md.268-269).
Çocukla ana ve baba arasında, yâhut ana ve babanın lehine olarak çocukla üçüncü şahıs arasında yapılacak herhangi bir tasarrufta çocuk borç altına girmişse husûsî bir vasînin iştiraki ve hâkimin tasdiki lâzımdır (M.K. md.271).
Ana ve baba, velâyet hakları devam ettiği müddetçe çocuğun mallarını idâre ederler. Hesap ve teminat vermezler. Ana ve baba vazifelerini yapmadıkları takdirde, hâkim müdâhale eder. Evliliğin sona ermesinden sonra çocuğun velâyeti kendisine verilmiş olan taraf çocuğun mâlî vaziyetini gösterir bir defter vermeye mecburdur (M.K. md.278-279).
Ana ve baba velâyet hakları devam ettiği müddetçe rüşt yaşına gelinceye kadar çocuğun mallarından istifâde hakları vardır. Çocuğun geliri ilk önce kendi geçimi ve terbiyesine sarf olunur; kalanı, karı kocadan hangisi âile masrafıyla mükellefse ona âit olur. Aksine bir şart konulmuşsa ana ve baba çocuğa bağışlanan mallardan istifâde edemez, yine aksine bir şart konulmamışsa bu mallar üzerinde de ana ve babanın idâresi mevcuttur. Küçüğün kazancı, yanlarında yaşadıkça ana ve babaya âittir. Bir meslek veya sanat için ana ve baba tarafından çocuğa, mallarından verilen kısmın idâresi ve ondan istifâde hakkı çocuğundur (M.K. md.280-284).
Ana ve baba, vazifelerini îfâ etmedikleri takdirde hâkim, çocuğun himâyesi için gerekli tedbiri alır (M.K. md.272). Çocuğun malları tehlikeye düşerse, hâkim vasîler üzerinde hâiz olduğu murâkabeyi ana baba hakkında tatbik eder veya onlardan teminat talep eder ve çocuğun menfaatini korumak için kayyım da tâyin edebilir (M.K. md.285).
Velâyet hakkının kaldırılması: Velâyeti îfâdan âciz veya mahcur olan, yâhut nüfûzunu ağır sûrette suistimal eden veya fâhiş ihmalde bulunan ana ve babadan, hâkim velâyet hakkını kaldırır. Ana ve babadan velâyet hakkı kaldırılınca çocuğa bir vasî tâyin olunur. Doğacak çocuklar üzerinde de ana ve babanın velâyet hakkı kalkmış olur. Velâyeti hâiz olan ana ve baba yeniden evlenince çocuğa bir vasî tâyin olunur. Velâyetin kaldırılması sebebi ortadan kalkarsa velâyet hakları ana ve babaya geri verilir. Fakat bir sene dolmamışsa bu hakları geri verilmez. Velâyet hakları ellerinden alınan ana ve baba evvelce olduğu gibi çocuğun iâşe ve eğitim masraflarını karşılamak zorundadırlar (M.K. md.274-277).
Velâyet hakkının sona ermesi: Çocuk reşid olursa ve mahcuriyeti kaldırılmışsa velâyet hakkı da sona erer. Ana ve babanın idâre hakkının sona ermesi durumunda, mallar reşid olan çocuğa veya vasisine hesap görülerek teslim olunur. Ana ve baba, çocuğun mallarını iâde ederken intifa hakkı sahibi gibi sorumludur; hüsnüniyetle sattıkları malların semenini verirler. Ana ve baba, çocuğun malından onun menfaati için, yetkileri dâiresinde yaptıkları harcama ve masraflardan sorumlu tutulmazlar. Ana ve baba haciz ve iflas durumunda iseler, çocuk imtiyazlı alacaklı durumundadır (M.K. md.287-289).
(Bkz. Evliyâ)
Alm. Die Venezianer (pl.), Fr. Les Vénitiens (pl.), İng. The Venetians. Venedik ahâlisi. İtalya’nın Venedik şehrinde oturup, daha çok gemicilikle meşgul olurlardı. Ortaçağın en meşhur kolonicisi ve korsanları olup, Haçlılarla birlikte İslâm devletleri, Türkler ve Osmanlıları târih boyunca çok meşgul etmişlerdir.
Venedikliler, Roma İmparatorluğu zamânında şehre geldiler. Avrupa Hunlarının Roma İmparatorluğunu tazyik etmesiyle, asıl yurtları olan Adriyatik kıyılarından Venedik’e sığındılar. Pia ve Adiye nehirlerinin ağızlarında bulunan bu adacıkları, 170 kanal ve 400 kadar köprüyle birleştirdiler. Bulundukları mevki îtibârıyla gemicilik ve ticâretle uğraştılar. Korsanlıkta meşhur olup, Akdeniz, Adriyatik, Ege ve Karadeniz sâhillerine koloniler kurarak ticâret yaptılar. Çok zenginleşip, siyâsî hâdiselerde de faal rol oynadılar. Roma İmparatorluğundan sonra Bizans İparatorluğuna bağlandılar. Venediklilerin Bizans’a bağlılığı görünüşteydi. Doj adı verilen Düklerinin başkanlığında federal bir cumhûriyet idâresine sâhiptiler. Venedikliler Hıristiyan olup, Katolik mezhebine mensuptular. Hıristiyanların İslâm ülkeleri ve Türkler üzerine başlattıkları Haçlı Seferlerine katıldılar. Dördüncü Haçlı Seferinde Doj Dondolu, Kudüs’e gitmeyip, Bizans İmparatorluğunun merkezi olan İstanbul’da kaldı. İstanbul’a hâkim olup, Lâtin İmparatorluğunu kurdu. İstanbul’un zenginliğini yağma ettiler. Ege Denizindeki ada ve bölgenin şehirlerine hâkim oldular. Ticârî menfaatlar sebebiyle Cenovalılarla mücâdele ettiler. Cenovalıları yendiler. Osmanlıların Anadolu’ya hâkim olup, Balkanlarda fetihlerde bulunmasıyla Osmanlı-Venedik münâsebetleri başladı. Osmanlıların Fetret Devrinde Ege sâhilleri ve Marmara çevresinde korsanlık yaptılar. Sultan İkinci Murâd Han (1421-1451) Venediklilerle mücâdele etti. Osmanlılar Venediklilerin elindeki Mora, Adriyatik, Makedonya veEge kıyılarındaki şehirleri aldı. Venedikliler, Osmanlılara karşı Akkoyunlularla ittifak kurdular. Fâtih (1451-1481) ve oğlu Sultan İkinci Bâyezîd Han (1481-1512) zamanlarında Venediklilerle mücâdele edildi. Cem Sultan hâdisesine karıştılar. Osmanlılar, Venediklilerin elindeki İnebahtı, Modon, Koron ve Adriyatik kıyılarındaki Orag’ı fethettiler.Sultan Süleyman Han (1520-1566) zamânındaki Avrupa ve Doğu seferlerinde iki yüzlü siyâset tâkip ettiklerinden cezâlandırıldılar. Meşhur denizci Kaptan-ı derya Barbaros Hayreddin Paşa, Venediklilerle harp etti. Venedikliler, 1571’de İnebahtı’da Osmanlı Donanmasını yaktılarsa da, 1572’de cezâlandırıldılar. Kıbrıs Adası, Venediklilerden alındı. Girid Adası için mücâdele edilip, 1669’da ada fethedildi. Venedikliler, İkinci Viyana felâketinden sonra Osmanlılara karşı yapılan ittifaka katıldılar. Avusturya ve Rusya ile Osmanlılara karşı savaştılar. 1699 Karlofça Antlaşmasıyla Mora ve Dalmaçya sâhillerini aldılar. Buraları, 1715’te Osmanlılara tekrar verdiler. 1716’dan sonra Osmanlı-Venedik münâsebetleri dolaylı olarak Avusturya ile devam etti. On sekizinci yüzyılın sonunda, Napolyon, Venedik’i alınca şehir Fransa’ya geçti. Fakat, 1797 Campoformio Antlaşmasıyla Venedik Avusturya’ya verildi. Napolyon, Venedik’i tekrar almışsa da, 1815’te Venedik yine Avusturya’ya verildi. 1848’de İtalya’nın Piyemonto Hükümeti Venediklileri Avusturya’ya karşı kışkırttılar. Avusturyalılar isyanı bastırıp, Venediklileri ağır şekilde cezâlandırdılar. Avusturya, Prusyalılara 1866’da yenilince Venedik ve Venedikliler, İtalya’ya verildi. Venedikliler, hâlâ İtalya’nın hâkimiyetindedir. (Bkz. İtalya)
DEVLETİN ADI |
Venezuela Cumhûriyeti |
BAŞŞEHRİ |
Caracas |
NÜFÛSU |
20.184.000 |
YÜZÖLÇÜMÜ |
912.050 km2 |
RESMÎ DİLİ |
İspanyolca |
DÎNİ |
Hıristiyanlık |
PARA BİRİMİ |
Bolivar |
Güney Amerika’nın kuzeyinde yer alan bir devlet. Kuzey’de Karayib Denizi ve AtlasOkyanusu, doğuda Guyana, güneyde Brezilya ve batıda Kolombia ile çevrilidir.
Târihi
Venezuela 1498’de Chistophes Colombus (Kristof Kolomp) tarafından keşfedilinceye kadar, ülke nüfûsunu Carib yerlileri meydana getiriyordu. İspanyollar için Venezuela’nın fethi, yerlilerin şiddetli mukâvemet göstermeleri sebebiyle zor ve yavaş oldu. Ülkede birçok kasaba kuruldu. Caracas 1567’de kurularak 1577’de başşehir oldu. Venezuela, İspanya İmparatorluğunun nispeten önemsiz bir parçası kabul edildiğinden diğer sömürgelerin idâresine verildi. Önce bugünkü Dominik Cumhûriyeti olan Santo Domingo’ya, sonra Yeni Granada Genel Vâliliğine bağlandı. 1776’da ABD’nin bağımsızlığını îlân etmesi ve 1789 Fransız ihtilâli, bağımsızlık için bir misâl teşkil etti. Napolyon’un, İspanya’ya savaş açması Nisan 1810’da sömürge devrinin sonunu getirdi. Kreollar (ülkede doğan beyazlar) İspanyol yöneticiyi azlederek bir cunta kurdular. 5 Temmuz 1811’de bağımsız konfederasyon îlân edildi. Bu îlân kraliyet kuvvetleri ve Kreollar arasında 10 yıl devam eden bir savaşa sebep oldu. 24 Haziran 1821’de Carababo Muhârebesinde İspanya’ya karşı kesin zafer elde edildi. Anlaşmazlık sonucunda 1830’da Venezuela birçok Güney Amerika ülkesini ihtivâ eden konfederasyondan ayrılarak bağımsız bir cumhûriyet oldu. 1830’dan 19. yüzyıl sonuna kadar büyük krizler birbirini tâkip etti. Yirminci yüzyılın büyük bölümünde ülkeyi askerî diktatörler idâre etti. Bunlar petrol sanâyiini geliştirdiler, birçok sosyal reformlar yaptılar. 1959’dan îtibâren ülke demokratik seçimlerle işbaşına gelen hükümetler tarafından idâre edilmeye başladı. Essequibo sınır bölgesinde Guyana ile olan anlaşmazlık 1982’de tekrar başladı. 1989’da ikinci kez başkanlığa seçilen Pérez’in açıkladığı ekonomik tedbirler, sokak gösterilerine sebep oldu. Halk yağma işine başlayınca askerî birliklerin müdâhalesi üzerine çok sayıda insan öldü. Aralık 1993’te yapılan seçimlerde devlet başkanlığına Rafael Caldera oyların çoğunluğunu alarak seçildi. Rafael Celdera 25 yıldan sonra ikinci defâ devlet başkanlığına geldi. 6 Aralık 1993’te göreve başladı.
Fizikî Yapı
Venezuela dört farklı tabiî bölgeye ayrılır: Maracaibo alçak arâzileri, kuzey dağlık bölgesi, Orinoco alçak arâzileri ve Guyana Yaylası. Kıyıların uzunluğu 2815 km olup, ülke topraklarına Karayib Denizindeki irili-ufaklı 72 ada da dâhildir. Bu adaların en büyüğü Margorita’dır.
Maracabio alçak arâzileri, Maracabio Gölü ve Venezuela Körfezi etrâfında 52.000 km2lik düz ovaları ihtivâ eder. Bu bölgeye Paraguana Yarımadası da dâhildir. Burası ülkenin kalan kısmından güney doğuda Cardillera de Mérida ve kuzeydoğuda Segovia yüksek arâzileriyle ayrılmıştır.
Kuzeydeki dağlık bölge, Kolombiya Andlarının bir kolu olan Sierra de Périja ile başlar. Andların diğer bir kolu olan Cordillera de Mérida kuzeydoğu istikâmetinde kıyıya doğru uzanır. Bu dağların genişliği 13 ilâ 64 km arasında değişmekte olup, en yüksek noktası Pico Bolivar’dır (5007 m). Bütün sene boyunca yalnız bu dağların üzerinde devamlı kar bulunur.
Kuzeydeki dağların güneyinde Orinoco Ovaları bulunur. Bu ovalar Kolombiya sınırından Atlas Okyanusu kıyısındaki Orinoco Deltasına kadar uzanır. Ovalar, nehirler arasında doğuya doğru daralarak genişlikleri 400 km’den 80 km’ye düşer. Sonra Orinoco Deltasında tekrar genişler.
Guyana Yaylası, Orinoco Nehrinin güneyinde yer almakta olup, Venezuela topraklarının yarıdan fazlasını ihtivâ eder. Geniş yaylalar 762 m’lik sarp kayaların ucunda âniden kesilir. Yükseklikler dik olarak tabanlarından yükselen kitle hâlindeki düz tepelerde 2180 m’ye ulaşır. Auyáan-Tepui’den dünyânın en yüksek şelâlesi olan Angel çağlayanları (979 m) dökülür.
Ülke büyük bir nehir ağıyla örülmüştür. Orinoco Nehri 436 kolu ile birlikte kuzeydeki dağların güney yamaçları, ovaları ve Guyana Yaylasını sular. Orinoco, Brezilya sınırındaki kaynağından önce kuzeye, sonra doğuya doğru yönelerek geniş bir delta meydana getirir. Atlas Okyanusuna dökülür. Bu güzergah boyunca uzunluğu 2736 km’dir. Maracaibo, Lâtin Amerika’nın en büyük gölü olup, 121 km genişliğinde, 230 km uzunluğundadır. Yüzölçümü 13.000 km2dir.
İklim
Venezuela’da tropikal bir iklim hüküm sürer. Kuzeydoğudan senenin büyük bölümünde nispeten soğuk ve kuru alizeler eser. Sıcaklık yüksekliğe bağlı olarak değişir. Alçak kıyı kesimi ve iç bölgedeki nehir vâdileri sıcak ve nemlidir. Yüksek arâziler gündüzün genellikle ılıman, geceleyin soğuktur.
Sıcaklık ortalama olarak 800 m yüksekliğe kadar 24°C civârındadır. 800 ilâ 2000 m yüksekliklerde 10 ilâ 27°C arasında değişir. 2000 m’nin üstündeki yerlerdeyse 18°C’dir. Paraguana Yarımadasında yıllık yağış miktarı 508 mm’dir. Güney Maracaibo Ovalarında ve Orinoco Deltasında yılda düşen yağış miktarı yüksek olup, 2032 mm civârındadır. Guyana Yaylasının yüksek yerleri ve kuzeydeki dağlar arasındaki merkezî vâdi, orta miktarda yağış alır. Caracas’a yılda 787 mm’lik yağış düşer.
Tabiî Kaynaklar
Venezuela’nın yaklaşık % 40’ı ormanla kaplıdır. Maracaibo alçak arâzilerinde, Cardillera de Mérida’nın aşağı yamaçlarında ve Guyana yüksek arâzilerinin güneybatı dağ eteklerinde cengeller (sık orman) bulunur. 1800 m’nin üstünde ormanlar seyrekleşerek yavaş yavaş yerini otlara bırakır. And Dağlarının yüksek eteklerinde Alp tipi çeşitli küçük çalı ve likenlerden meydana gelen paramó bitki örtüsü vardır. Orinoco alçak arâzilerinde nehir kıyıları boyunca yaprakları dökmeyen ağaçlar vardır. Orinoco deltası sık mangrov çalılıklarıyla kaplıdır. Ülkede bulunan belli başlı vahşi hayvanlar büyük yabankedisi, jaguar, puma, ayı, geyik, tapir ve maymundur. Venezuela’da petrol, demir ve altın çıkarılmaktadır. Petrol üretiminde dünyâda beşinci sıradadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
20.184.000 nüfuslu Venezuela halkının dörtte üçü şehirlerde yaşar. Büyük şehirleri başşehir Caracas (2.265.874), Maracaibo, Barquisimeto veValencia’dır.
Nüfûsun % 69’unu melezler, % 20’sini beyazlar (İspanyol, Portekizli ve İtalyan), % 9’unu zenciler ve % 2’sini yerliler meydana getirir. Her ne kadar melezler çoğunluğu teşkil ediyorlarsa da, beyazlar sosyal ve kültürel hayâta hâkim durumdadırlar. Beyazlar gelirlerin çoğunu ticâret yaparak kazanır. Melezler ve zencilerin çoğu zirâatle uğraşır veya işçidir. Melezler ülkenin her tarafına dağılmışlardır; beyazlar şehirlerde toplanmıştır. Çoğu zenciler kuzeydeki kıyıda yaşar. Kabîleler hâlindeki yerlilerse genellikle güneyde veya Kolombiya sınırında bulunur.
Venezuelalıların % 96’sı Katoliktir. 1961 Anayasasına göre Katoliklik ülkenin resmî dînidir. Nüfûsun yaklaşık % 2’si Protestandır. Büyük şehirlerde küçük Müslüman ve Yahûdî toplulukları bulunmaktadır. Ormanlarda ve Güney Venezuela’da yaşayan yerliler putperesttir.
Eğitim ücretsiz ve 14 yaşına kadar mecbûrîdir. Nüfûsun % 86’sı okuma-yazma bilmektedir. Başlıca yüksek tahsil kuruluşları Caracas, Maracaibo ve Mérida şehirlerindedir. Hemen hemen herkes resmî dil olan İspanyolcayı konuşur. İngilizce, işadamları arasında ikinci bir dil olarak kullanılır. Portekizce ve İtalyanca, göç edenlerin önemli bir kısmının ana dilidir. Yerliler kendilerine has kabîle dillerini konuşurlar.
Siyâsî Hayat
Venezuela bir federal bölge, iki federal memleket ve 20 eyâlet ve Karayib’deki bâzı adalardan meydana gelen federal bir cumhûriyettir. Cumhurbaşkanı eyâlet yöneticilerini tâyin eder. Bütün kânunları Millî Kongre koyar. Cumhurbaşkanı direk halk oyu ile beş yıllık süreyle seçilir ve ard arda gelen dönemlerde başkanlık yapamaz. Kongre bir senato ve Millet Meclisinden meydana gelir. Her eyâlet iki senatör seçer, milletvekilleri nüfusla orantılıdır. Millî kongre seçimleri beş senede bir yapılır. Oy verme mahkûmlar ve askerler hâriç 18 yaş ve yukarısı için mecbûrîdir. Venezuela Birleşmiş Milletler ve Amerika Devletleri Teşkilâtının bir üyesidir.
Ekonomi
Venezuela ekonomisi büyük ölçüde petrol ürünlerine bağlıdır. Petrol, ihrâcâtın % 95’ini ve Gayri millî hâsılanın % 30’unu meydana getirir. Petrol sanâyii, demir madenciliği, çelik üretimi ve diğer temel sanâyiler hükümetin kontrolü altındadır. Venezuela pek az tarım ürünleri ihraç eder. Yiyecek ve kereste ithâl eder. Tüketim malzemeleri îmâlâtı çok pahalıya mâl olduğundan, sınırlı bir iç pazara sâhiptir. Îmâlâtla ilgili olarak, başlıca gıdâ, tütün, tekstil, kâğıt ve plâstik sanâyileri bulunur. İnşaat sektörünün yarısı özel sektörün elindedir. Yetiştirilen belli başlı bitkiler kahve, pirinç, meyveler ve şekerdir. Hükûmet tarım ürünlerini artırmak için çaba sarfetmektedir. Dışarıdan makine ulaşım araçları, kimyâsal maddeler ve gıdâ ürünleri alır.
Sık nüfuslu Maracaibo ve kuzeydeki dağlık bölgelerde ulaşım ağı oldukça gelişmiştir. Ekspres anayollar, Caracas’ı, Valencia, La Guaria ve Puerto Cabello limanlarına irtibatlar. Karayollarının uzunluğu 100.571 km olup, bunun yaklaşık 33.188 km’si asfalt kaplıdır. Önemli demiryolları Puerto Cabello ile Barquisimeto arasında ve Ciuadad Guyana ile Cerro Bolivar’daki demir mâdenleri arasındadır. Petrol boru hatları ana kuyulardan limanlara ve önemli şehirlere kadar uzanır.
Venezuela en çok ABD, Birleşik Almanya ve Japonya ile ticâret yapar. Ayrıca komşu Lâtin Amerika ülkeleriyle ticârî münâsebetlerini sıklaştırmaya çalışmaktadır. Lâtin Amerika Serbest Ticâret Birliğine üye ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) kurucularındandır.
Yunan devlet adamı. 23 Ağustos 1864’te Crete’de doğdu ve 18 Mart 1936’da Paris’te öldü. Syros ve Atina Üniversitelerinde hukuk tahsili yaptıktan sonra Crete’de çalışmaya başladı. Yunanistan’daki Türklere karşı olan hareketlerde aktif rol oynadı. Hemen akabinde meclise seçilerek Adâlet Bakanlığı görevi verildi. Prens Georgei’nin Crete’yi tam olarak merkezî hükümete bağlamak fikrine karşı ve bölge idâresini savunmasıyla etkisi daha da artarak 1910 senesinde Başbakanlık görevine yükseldi.
Venizelos, Cumhuriyetçi olmasına rağmen icraatında dâima revizyonist yol tutmuştur. Zamânında orduya çeki düzen vermiş, vergileri ayarlamış, memlekette politik bir denge kurmuştur. Bulgarlarla anlaşma yaparak Türkiye’ye Birinci Balkan Savaşında çok zarar vermiştir. Birinci DünyâSavaşında kraliyetin Almanları destekleme isteklerine rağmen Yunanistan’ı Almanlara karşı savaşa sokmayı başarmış ve 1920 senesinde imzâlanan Sevr Antlaşması ile Ege Adalarından çoğunu, Doğu Trakya, İzmir gibi Türklerin elinde bulunan toprakları sınırlarına katmıştır. Daha da ileri giderek BatıAnadolu’yu işgâl etmişse de İstiklâl Savaşının kazanılması neticesinde 1922-1923 senelerinde Lozan Konferansında İzmir ve Doğu Trakya’yı tekrar Türkiye’ye bırakmak zorunda kalmıştır. Venizelos 1924-1930 seneleri arasında da Başbakanlığa devam etmiş ve içerde yaptığı reformlar başarısızlıkla neticelenirken dışarda İtalya ve Yugoslavya ile yaptığı anlaşmalarla denge sağlamaya uğraşmıştır. 1930’larda Türkiye ile de münâsebetlerini düzelterek aradaki gerginlikleri ortadan kaldırmayı başarmıştır.
1932 senesinde kendi isteğiyle istifâ etmişse de 1933 Haziranına kadar Başbakanlık görevine devam etmiştir. Bu târihte Cumhûriyetçi subaylar Venizelos’u devirerek idâreyi ele almışlardır. Venizelos 1935 senesinde bir karşı devrim yapmak istemiş, muvaffak olamayınca Paris’e sürgüne gönderilmiş ve 1936’da Paris’te ölmüştür.
Alm. Venus (f), Fr. Vénus (f), İng. Venus. Güneş sisteminde güneşe en yakın ikinci yörüngede dönen bir gezegen. Akşam karanlığında gökyüzünde Aydan sonra en parlak ışığa sâhiptir. Venüs’e Zühre yıldızı da denir. Güneş ve ay dışında âletsiz gündüz görülebilen tek gök cismidir.
Kütlesi |
5,3x1012 ton |
Hacmi |
9,3x1020m3 |
Yoğunluğu |
5,1 gram/cm3 |
Çapı |
12100 km. |
Yüzey çekimi |
8,6 m/sn |
Kaçma hızı |
10,4 km/sn |
Yörünge hızı |
35 km/sn |
Eksenin eğimi |
0° |
Güneşe ortalama uzaklığı |
108 milyon km |
Dünyâya en uzak mesâfesi |
252 milyon km |
Dünyâya en yakın mesâfesi |
40 milyon km |
Kendi etrâfında dönüş süresi |
243 dünyâ günü. |
Güneş etrâfındaki dönüşü |
225 dünyâ günü. |
Işığı yansıtıcılığı |
1.70 |
Atmosferik yüzey basıncı |
90 bar |
Yüzey sıcaklığı |
475°C |
Uyduları |
Yok |
Venüs gezegeninin tâkip ettiği yol Merkür gezegeni ve Dünyâ arasında yer alır. Diğer gezegenler gibi Venüs de yansıyan güneş ışıklarıyla parlar. Dünyâdan görüldüğü kadarıyla Venüs diğer bütün gezegen ve yıldızlardan daha parlak ışıl ışıldır. Bu hem Dünyâya yakın olmasından, hem de yüksek yansıma güçlü bulutlarla kaplı olmasından ileri gelir.
İlim adamları güneş sistemindeki Venüs ve diğer gezegenlerin 4,5 milyar yıl önce toz, duman ve gaz bulutlarından meydana geldiklerini söylemektedirler. Diğer gezegenler arasında dünyâya ağırlık ve biçim bakımından en çok benzeyeni Venüs gezegenidir.
Ağırlığı Dünyâ’nınkinin % 81’i, yoğunluğu ise % 90’ı kadardır. Venüs’ün yüzeyindeki yerçekimi dünyânınkinin % 88’i kadardır. Böylece dünyâda 45 kg ağırlığı olan bir madde, Venüs gezegeninde 40 kg ağırlıktadır. Çok zayıf olduğu anlaşılan Venüs’ün manyetik alanı hemen hemen yok gibidir.
Güneş sisteminin yukarısından bakıldığında, Venüs ve diğer gezegenlerin güneşin etrâfında saat yelkovanları gibi döndükleri görülür. Venüs’ün dâiresi üzerinde sâniyedeki hızı 25 km’dir. Dünyâ’nınki ise 298 km’dir. Bu gezegenin Güneş’e en yakın noktası Güneş’ten 107.5 milyon km uzakta, Güneş’e en uzak noktası da Güneş’ten 108.9 milyon km uzaklıktadır. Venüs gezegeni Dünyâ’ya diğer bütün gezegenlerden daha çok yaklaşır. Dünyâ’ya en yakın olduğu zaman dünyâdan 40 milyon km uzakta olan Venüs gezegeni, Dünyâ ile Güneş’in arasında yer alır. Güneş, Dünyâ ile Venüs’ün arasına girdiği zaman ise bu iki gezegen arasındaki uzaklık en son haddini bularak 252 milyon km olur.
Venüs’ün atmosferi ve yüzey yapısı hakkında geniş bilgi Amerikan ve Sovyet uzay araştırma çalışmaları neticesinde elde edilmiştir. 1962 senesiyle 1982 seneleri arasında Venüs’e 16 adet uzay aracı gönderilmiştir. Venüs’e gönderilen uzay araçları (Mariner ve Venera serileri) ile elde edilen neticelerin özeti şöyledir:
Venüs’e gönderilen uzay araçlarının sağladığı bilgilerden Venüs’ün jeokimyevî yapısının Ay, Mars ve Dünyâ’dakine benzer olduğu; dolayısıyla Güneş sistemi gezegenlerinin de aynı şekilde meydana geldiği anlaşılmıştır. Fotoğraf, manyetik kayıtlara göre bulut parçalarının üstündeki sis ve duman tabakası bu gezegeni kabuk gibi sararken, bulut parçalarının yükseklikleri yüzeyden 80-64-40 km yüksekliktedirler. Bulut tabakası saatte 320 km hızla gezegenin etrâfında, gezegenin döndüğü yönde döner. Bulutların altındaki Venüs atmosferi % 95 karbondioksit, biraz nitrojen ve % 0.1 oranında buhardan meydana gelir. Bulutların üstündeki sıcaklık -33°C iken altlarındaki sıcaklık 325°C’dir. Atmosferin daha dikine doğru gittikçe sıcaklık da artar. Venüs, Güneş’e Merkür’den daha uzak olmasına rağmen yüzeyindeki sıcaklık Merkür’ün sıcaklığından daha fazladır. Bunun sebebi kalın ve yoğun atmosfer tabakasıdır. Atmosferdeki gaz karbonik ısıyı tutmakta ve Venüs’ü fırın hâline getirmektedir.
Venüs gezegeninin yüzey sıcaklığı 475°C, yüzeydeki atmosfer basıncı ise Dünyâ’dakinden 95 defâ daha fazladır. Bu gezegenin yüzeyi radarla görüldüğü kadarıyla tepelik, dağlık olup, kraterler vardır.
Bitki ve hayvanların Venüs’te yaşamaları mümkün değildir. Bunun sebebi yüzeyin çok sıcak olması, su ve oksijenin olmamasıdır.
(Bkz. Baldırıkara)