VAMPİR
Alm. Vampir, Fr. Vampire, İng. Vampire. Familyası: Vampiryarasagiller (Desmodontidae). Yaşadığı yerler: Orta ve GüneyAmerika’da.Özellikleri: Uyuyan sıcakkanlı hayvan ve insanların kanını emerek beslenirler. Fâre büyüklüğündedir. Ömrü: 12-15 yıl. Çeşitleri: Amerika’da yaşayan üç türü vardır. Âdi vampir, beyaz kanatlı vampir ve kıllı bacaklı vampir.
Yarasaların Desmodontidae familyasının Güney Amerika’da yaşayan, sâdece kuş ve memelilerin kanıyla beslenen, “Desmodus”, “Diaemus” ve “Diphylla” cinsinden üç küçük türünün ortak adı. Uyumuş hayvan ve insanların kanını emdikleri için vampir adı verilmiştir. Korku filimlerinde görüldüğü gibi, insan büyüklüğünde yaratıklar değillerdir. Koyu kırmızımtrak postları vardır. Fâre büyüklüğünde olup, uzunlukları 5-9 cm, ağırlıkları 15-50 gr arasında değişir. En büyüklerinin kanat açıklığı 37 cm kadardır. En yaygın olanı, kan emici koca yarasa olarak da bilinen âdi vampir (Desmodus rotundus) dir. Sâdece 20 dişi vardır. Beyaz kanatlı vampir (Diaemus youngi) in sayısı daha azdır. Kanatlarının etrafı ve kanat zarlarının bir kısmı beyazdır. Amazon vampiri olarak da bilinir. 22 dişi olan tek türdür. Kıllı bacaklı vampir (Diphylla ecaudata) pek iyi tanınmaz. 26 dişi vardır. Kuyruk vampiri olarak da bilinir.
Ön dişleri ustura gibi keskindir. Uyuyan kümes hayvanları, at, sığır ve keçi gibi memelilerin kanını emerek beslenirler. Nâdir olarak uyuyan insanlara da musallat olurlar. Uyuyan kurbanının toplardamarını ön dişleriyle en iyi bir operatör ustalığıyla çizerek sızan kanı yalar. Küçük başlı ve sivri kulaklı yarasalardır. Burun yaprakları ve kuyrukları yoktur.
Gündüzleri mağaralarda küçük koloniler hâlinde uyur, gece ortaya çıkarlar. Kan emeceği kısmı kanatlarıyla âdeta yelpâzeler. Bu olayın o kısmı uyuşturduğuna inanılır. Tükürüğü kanın pıhtılaşmasını önler. Kan emmek için daha doğrusu yalamak için, açtıkları yaralar çabuk kapanırsa da kuduz mikrobunu bulaştırma tehlikeleri vardır.
Orta ve Güney Amerika’da yaşayan, 16 cm uzunluk ve 75 cm kanat açıklığına sâhip olan ve Vampir (Vampyrus spectrum) olarak tanınan bir yarasa türü daha mevcuttur. Adına rağmen kan emici değildir. Meyveyle beslenir ve yaprakburunlu yarasagiller (Phyllostomatidae) familyasındandır.
İlin Kimliği
Yüzölçümü : 19.069 km2
Nüfûsu : 637.433
İlçeleri : Merkez, Bahçesaray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Gevaş, Gürpınar, Murâdiye, Özalp, Saray.
Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Murad-Van bölümünde yer alan bir ilimiz. İl toprakları 42° 30’ doğu boylamlarıyla 37° 43’ ve 39° 26’ kuzey enlemleri arasında kalır. Kuzeyden Ağrı, batıdan Van Gölü ve Bitlis, güneyden Hakkari ve Şırnak, güneybatıdan Siirt illeriyle, doğudan ise İran sınırıyla çevrilidir. “Doğunun incisi” ismiyle anılan Van ilinde Türkiye’nin en büyük gölü bulunmaktadır. Trafik numarası 65’tir.
İsminin Menşei
Van Gölü kenarında bir sayfiye şehri olan (Tuşba) Turuşba’yı Urartulu kumandan Van, îmar etmiştir. Zamanla Turuşba ismi yerine Van ismi kullanılmaya başlanmıştır. Van şehrini ilk kuran Asur kraliçesi Semiramis’tir ve annesinin ismini vermiştir.
Târihi
Van bölgesinin zengin târihi 4000 sene önce Orta Asya’dan göç ederek bu bölgeye yerleşen Hurrilerle başlar. Hurrilerin bir kolu da Mitannilerdir. Hurriler Hititlerle, aynı çağda yaşadılar. Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hititler Van bölgesini Hurrilerin elinden alamadılar. Esâsen Hititler de Orta Asya menşeylidir. Asur ve Babiller hâkimiyetlerini Van Gölü güneyine kadar götürmüşlerse de, bu bölgeyi ele geçiremediler.
Orta Asya’dan gelen Urartular bu bölgeyi Hurrilerin elinden alarak Urartu Krallığını M.Ö. 9. asırda kurdular. M.Ö. 859 ile M.Ö. 612’ye kadar 247 yıl devam eden Urartu Kralığında 12 kral gelip geçti. M.Ö. 713 ile M.Ö. 612 arasında Asur İmparatorluğunun hâkimiyetini kabul ederek krallığı devam ettirdiler. Urartu Krallığının başşehri Van (Tuşba) Asur Dilinde ise (Turuşba) idi. Fakat M.Ö. 830’dan önce Urartu’nun başşehri Van Gölü kuzeynideki “Arzaşkun” idi. M.Ö. 585 senesinde Medler Urartu Krallığına son verdiler. Medlerden sonra onların yerine geçen Persler bu bölgeye hâkim oldular. M.Ö. 331 senesine kadar, Bu bölge Medler ve Perslerin kontrolünde kaldı. M.Ö. 4. asırda (331 senesinde) MakedonyaKralı İskender Pers İmparatorluğunu yenerek sona erdirdi. İskender’in ölümünden sonra Selevkoslar (Asya) İmparatorluğuna dâhil olan bu bölge, sonra Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı. Roma İmparatorluğu ile Partlar arasında bu bölge için sık sık savaşlar oldu. Bu bölgedeki Ermeni Derebeyleri bâzan Roma’ya bâzan da Partlara tâbi oldu. Fakat târihin hiçbir devrinde bağımsız bir Ermeni Krallığı kurulamadı. M.Ö. 225’te Partların eline geçen Van, M.S. 226’da Sâsânîlere devredildi.
Roma İmparatorluğunun M.S. 395’de ikiye bölünmesi üzerine bu bölge Doğu Roma (Bizans)ın payına düştü. Bizans’la Sâsânîler bu bölge için zaman zaman savaştı ve bölge devamlı el değiştirdi. Bu bölgedeki Ermeni Derebeyleri bâzan Sâsânî bâzan da Bizans’a tâbi oldular.
M.S. 7. asırda hazret-iÖmer, İran’ı fethederek Pers İmparatorluğuna son verdi. M.S. 675’te hazret-i Ömer zamânında Van fethedildi. Bu fetihten sonra İslâm orduları Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu tamâmen, Anadolu’nun bâzı şehirlerini de kısmen fethederek bu toprakları İslâm devleti topraklarına kattılar. Van civârındaki bâzı Ermeni derebeyleri İslâmiyetle şereflendiler. Müslüman olmayanlarsa o târihte İslâm Devletinin başşehri olanBağdat’a ve halifeye bağlı kaldılar. Van civârında gerek Müslüman olan Ermeniler, gerekse bu bölgeye gelerek yerleşen Müslümanlarla Müslüman beylikler kuruldu. 975’te Mervanoğulları bölgeye hâkim oldu. İslâm devletlerinde iç savaş, iktidar kavgaları başlayıp devlet zayıflayınca Bizans fırsattan istifâde ederek bu bölgeyi yeniden işgâl etti. Bizanslılar bu bölgedeki Müslümanlara ve kendi mezheplerine girmeyen Hıristiyan Ermenilere çok zulüm yapıyorlardı. Van bölgesindeki Müslüman ve Ermeniler, Selçuklu Hâkanı Tuğrul Beyle onun yerine geçen yeğeni Sultan Alparslan’dan yardım (imdat) istediler.
Selçuklu hükümdarı Alparsan 1065 senesinde Van bölgesini fethetti. Bizans İmparatoru Romanus Diogenes büyük bir ordu ile bu bölgeye geldi. 26 Ağustos 1071’de Van Gölünün kuzeyinde Malazgirt’te Bizans ordusu yenildi ve Bizans İmparatoru esir düştü. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bu bölge Türklerin eline geçti ve Anadolu’nun kapısı açılarak, bütün Anadolu, Türklerin anayurdu oldu.
Selçuklu Devletiyle Türkleşen Van ve civarı Osmanlı hâkimiyetine kadar çoğunluğu Türk olan çeşitli devlet ve beyliklerin eline geçti. Selçuklu ve bunlara bağlı beyliklerden sonra, Musul Atabegleri (Zengiler) Eyyûbiler 1098’de Artukluların, Ermen Şahların, İlhanlılar (Türkleşmiş İran Moğolları) Celayirliler, 1284’de Karakoyunlular, 1467’de Akkoyunlular, Akkoyunluların yerine geçen İranlı Türk Safevilerin hâkimiyeti altında (1507) yaşadı.
Osmanlı Devletiyle Safevî Türk Devleti arasında bu bölge ihtilaf konusu oldu. Yavuz Sultan Selim Han bu bölgeyi fethettiyse de Çaldıran seferinden sonra Safevîler tekrar bu bölgeyi ele geçirdiler. Kânûnî Sultan Süleyman Hanın “Irakeyn (iki Irak) Seferi diye anılan İran Seferinde bütün Doğu Anadolu ve Irak ile berâber fethedildi ve 1534’te Van ve Doğu Anadolu çevresi kesin bir şekilde Osmanlı Devletinin toprağı oldu.
23 Haziran 1534’te Vezir-i âzam Dâmâd Makbul İbrâhim Paşa, Van’ı fethetti ve Suriye Beylerbeyi Hüsrev Paşayı Van Beylerbeyi yaptı. Van Beylerbeyliği Erzurum ve Diyâr-ı Bekr eyâletleri yanında İran’a karşı yapılan seferlerde büyük önem kazandı ve mühim bir sınır eyâleti oldu. Van’da Osmanlılarla Safevîler arasında birçok çarpışmalar (savaşlar) meydana geldi. Bir ara 1535’te Safevîler Van’ı ele geçirince Kânûnî Sultan Süleyman Han on birinci Seferi Hümâyunu sırasında Tebriz dönüşünde Van’ı 1548’de tekrar fethedince İskender Paşa, Van Beylerbeyi oldu.
Tanzimattan sonra da, eyâlet merkezi olan Van’da birçok değerli ve tanınmış devlet adamı beylerbeyliği (vâlilik) yapmıştır. Birinci Cihan Harbinde 20 Mayıs 1915’te Ruslar Van’ı işgâl ettiler. Rusların yardımıyla Van şehrine hâkim olan Ermeniler Ruslar çekildikten sonra burada yaşayan Müslüman ve Türklere çok zulüm yaptılar. Türkleri şehir dışına sürdüler. 2 yıl 10 ay 13 gün süren bir işgâlden sonra Türk ordusu 2 Nisan 1918’de Van’ı işgâlden kurtardı. Ruslarla işbirliği yaparak silâhlı baskın yapan Ermeniler bu bölgeden çıkarıldılar. Ruslar ve Ermeniler işgâl esnâsındaVan’ı yakıp yıkmış ve harâbe hâline getirmişlerdir.
Cumhûriyet devrinde Van aynı ismi taşıyan ilin merkezi olmuştur. 1950’den sonra hızla gelişmeye başlamıştır.
Fizikî Yapı
Türkiye’nin en yüksek bölgeleri üzerinde bulunan Van ili volkanik dağlarla kaplıdır. İl topraklarının yaklaşık olarak % 53’ü dağlardan % 33’ü platolardan ve % 14’ü ovalardan ibârettir.
Dağları: Van ili toprakları yüksek bir yayla görünümünde olup, ortalama yükseklik 2200 m’dir. Dağların tepeleri düz, yamaç ve etekleri parçalanmış durumdadır. Başlıca yüksek dağları: Aladağ (3356) Tendürek Dağı (3660) Yumru Dağı (3354), Mengene Dağı (3412 m), Yiğittepe (3628 m), Başet Tepe (3684 m), Hasabeşir Tepe (3503 m), Cat Dağı (3146 m), İsabey Dağı (2837 m), Kuş Dağı (3529 m), Yedi Tepe (3162 m), İspiriz Dağları (3668 m), Kazan Dağı (2890 m), Çadır Dağı (3537 m), Calban Dağı (3250 m),Vaviran Dağları 3550 m), Erek Dağı (3200 m)’dir.
Plato ve Yaylaları: Dağların arasında yer alan yayla ve platolar hayvancılığa çok müsâittir. Başlıca yaylalar Hoşap Suyu ile Memedik Çayı arasında kalan yaylalar, Erçek Gölü kuzeyindeki yaylalar, Manda Dağı eteklerindeki yaylalarla Norduz Yaylasıdır.
Ovaları: Van ili çok verimli ve oldukça geniş ovalara sâhiptir. Başlıcaları: Çaldıran Ovası(Abuğa Düzü), Yüzölçümü 315 km2dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 2000 m’dir. Kışın kar altında kalan bu ova ilkbaharda bataklık hâlini alır. Murâdiye Ovası: Bendimahi Suyunun, Van Gölüne döküldüğü yerde meydana gelmiştir. Yüzölçümü 115 km2dir. Karasu Vâdisinin genişlemesiyle meydana gelen ovalar ise Tarhani Düzü 5 km2, Noşar Düzü 80 km2 ve Akbulak Düzüdür. Hoşap Vâdisinin genişlemesiyle meydana gelen ovalar Hoşap Ovası 180 km2 ve Havasor Ovası 190 km2’dir. Memedik Vâdisinde bulunan ovalarsa Saray Düzü, Karahalk Düzü, Erçek Düzü, Van şehrinin kurulduğu Van Ovası ve Erciş’in kurulduğu Erciş Ovasıdır.
Akarsuları: Van il topraklarında çok sayıda küçük akarsu vardır. Bunların çoğu Van Gölüne dökülür. Memedik ÇayıErçek Gölüne dökülür. Başlıcaları Zilan Suyu, Bendimahi Çayı, Hoşap Suyu, Karasu, Arpak Çayı ve Memedik Çayıdır.
Gölleri: Van ilinde irili ufaklı çok göl vardır. Bunların en önemlisi Van Gölü ve Erçek Gölüdür. Van Gölü: Türkiye’nin en büyük gölüdür. Yüzölçümü 3713 km2dir. Üçgen şeklindedir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1647 m’dir. Kıyıları çok girintili çıkıntılı olup, manzarası fevkalâde güzeldir. 250 m’den derin yerleri vardır. Gölde Akdamar, Adır, Çarpanak ve Kuş Adaları vardır. Göl tuzlu ve sodalı olduğu için sâdece inci kefalı vardır. Van Gölüne mahsus olan bu balık yörenin en büyük besin kaynaklarındandır. Yılın büyük bölümü gölün derinliklerinde yaşar. İlkbahar aylarında yumurtlamak için göle dökülen dere ağızlarına akın ederler. Dere ağızlarında yakalanan balıklar İl merkezi ve ilçelerde satılır. Halk balığın bir kısmını kış aylarında tüketmek için kurutur. Van Gölünün kirlenmesi ve bilinçsiz avlanma balığın neslinin azalmasına sebep olmuştur.
Erçek Gölü: Van Gölünün doğusundadır. Yüzölçümü 100 km2dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1803, derin yeri 15 m’dir. Erçek Gölünün tuz ve soda oranı Van Gölüne oranla daha fazladır. Burada balık yaşamaz. Ancak son zamanlarda Van Gölündeki İnci kefalinin bu gölde de çoğaltılması için çalışmalar sürmektedir. Göl çok az sayıda tatlı su kaynağıyla beslenir. Diğer göller: Van Gölü ile İran sınırı arasında 11 küçük göl vardır. Bu göllerin deniz seviyesinden yüksekliği 2000 m’den fazladır.
İklim ve Bitki Örtüsü
İklimi: Van ilinde kara iklimi hüküm sürer. Kışlar sert ve uzun geçer. Çok yüksek bölgelerinde, kışın daha az sert geçmesini Van Gölü temin eder. Kışın 150 güne yakını 0°C altında geçer. Yazın ise 20 gün +30°C’nin üstündedir. Toprak 80 gün karla örtülü kalır. Senelik yağış miktarı ilçelere göre 370 mm ile 570 mm arasında değişir. Yazlar az yağışlı ve çok sıcak geçer. Sıcaklık -26,9°C ile +36°C arasında seyreder.
Bitki Örtüsü: Van Gölü civarı ve vâdiler zengin bitki örtüsüyle kaplıysa da, dağlar genel olarak ağaçsızdır. İl toprakları bir bozkır manzarası arz eder. İl topraklarının % 70’i çayır ve mer’alarla, % 23’ü ekili ve dikili alanlarla ve % 2’si orman ve fundalıklarla kaplıdır.
Ekonomi
Van ekonomisi tarıma, küçükbaş hayvancılığa ve hayvan ürünlerini işleyen sanâyiye dayanır. Faal nüfûsun % 77’si tarım sektöründe çalışır.
Tarım: Van il topraklarının engebeli olması, kışın uzun ve sert geçmesi sebebiyle bitki üretimi sınırlıdır. Van Gölü çevresinin iklimi daha az soğuk geçtiği için tahıl ve sebze ekimi burada yapılır. Ekime müsâit alanların ancak % 20’sinde sulama yapılmaktadır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, çavdar, fasulye, şekerpancarı ve patatestir. Van Gölü civârında domates, tâze fasulye, karpuzve kavun yetişir. Van Gölü civârında meyvecilik de yapılır. En çok ceviz yetişir. Elma, armut, kayısı da yetiştirilir.
Sovyet bilgini Shutavsky’ye göre kavunun ana vatanı Van’dır. Van ve Diyarbakır’da yetişen cep kavunu, külahlı kavun, seyhan kavunu 16. asırda Anadolu’dan İtalya’ya gönderilmiş ve Papa Cantaluppı’nin çiftliğinde yetiştirilmiş bu sebeple “Cantalupp” ismini alan yuvarlak, basık dilimli, kabuğu hafif pürtüklü, turuncu renkte ve ananasa benzeyen kokusu olan bu kavun türü dünyâya Van’dan yayılmıştır.
Hayvancılık: Van ili en çok hayvan besleyen illerden biridir. Koyun sayısı Konya’dan sonra ikinci sırada yer alır. Mer’a hayvancılığı yapılır. Geniş mer’a ve çayırlara sâhiptir. Türkiye’deki koyun varlığının % 5,5’i Van’dadır. En çok koyun beslenir. Arıcılık gelişmiştir.
Balıkçılık: Van ilinde büyük göller olmasına rağmen bu göllerin sodalı oluşu sebebiyle balık türleri ve miktarı azdır. Akarsularda sazan, karabalık, kayabalığı ve Van Gölünde inci kefali bulunur.
Ormancılık: Van ili orman bakımından oldukça fakir sayılır. İl topraklarının ancak % 2’si orman ve fundalıklarla kaplıdır. Sanâyi ve yakacak odunu üretilmez.
Mâdencilik: Van ilinde çıkarılan mâdenler demir, soda, tuz, perlit, jips, kömür ve kükürttür. Rus işgâli sırasında Ruslar Muradiye ilçesi yakınlarında Korzot köyünde günde 1 ton petrol çıkarmışlardır.
Van’ın Özalp ve Erçek bölgelerinde hâlen petrol arama çalışmaları devam etmektedir.
Sanâyi: Sanâyi yeni yeni gelişmeye başlamıştır. Mevcut fabrikalar tarım ve hayvan ürünlerini işleyen tesislerdir. 10 veya daha fazla işçi çalıştıran iş yeri sayısı 40’a ve 2-9 arasında işçi çalıştıran işyeri sayısı 400’e yakındır. Başlıca fabrikaları: Van Çimento Fabrikası, yem fabrikası, et kombinası, Van Peynir Tereyağ Fabrikası, çivi fabrikası, plastik boru fabrikası, Özalp Mandıra İşletmesi, tuğla fabrikası, yün ipliği fabrikası, un fabrikaları ve tuz, linyit işletmeleridir.
Hayvancılık ve tarımdan sonra en faal sektör ticârettir. İran, Irak, Kuveyt ve BDT’ye et ve canlı hayan ihraç edilir. İran’la sınır ticâreti son dönemlerde önemli gelişmeler göstermiştir.
Ulaşım: Kara, hava ve demiryolu ulaşımından istifâde eder. Doğu Anadolu Bölgesindeki karayolu ağının kavşak noktasıdır. Türkiye-İran yolu üzerindedir. İran transit ticâretinin önemli bir merkezidir. Karayolu: Van Gölü güneyindeki bir yolla Bitlis-Muş-Bingöl, Elazığ yolu ile İç Anadolu ve Akdenize bağlanır. Van Gölünün doğu kıyısını tâkip eden bir yolla Erzurum-Kars yoluna bağlanır. Böylece Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve BDT’ye ulaşır. Gürpınar-Başkale üzerinden Hakkari ve İran’a ulaşır.
Demiryolu: Malatya-Elazığ-Muş-Bitlis demiryolu Tatvan’dan sonra feribotla Van İskelesine buradan da İran’a ulaşır. İl içinde 10 istasyon vardır. Van İskelesi-İran sınırı arası 114 km’dir.
Havayolları: Van’a 8 km mesâfedeki havaalanının pisti 2600 m’dir. Büyük uçaklar inebilir. Van-İstanbul arasında Ankara üzerinden her gün sefer yapılır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfus: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 637.433 olup, 258.967’si ilçe merkezlerinde 378.466’sı köylerde yaşamaktadır. Senelik nüfus artışı binde 40.49’dur. Yüzölçümü 19.069 km2 olup, nüfus yoğunluğu 33’tür.
Örf ve âdetleri: Van ve çevresi çok eski bir yerleşim merkezidir. En az 4000 senelik bir târihe sâhiptir. Bölgeden birçok medeniyet ve milletler gelip geçmiş ve bunların sâdece mîmârî eserleri ve eski şehir kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Diğer kültürler unutulmuş olup; 11. asrın ortalarından îtibâren Türk egemenliğine geçmiş olan bu bölgede Türk sanat ve kültürü bölgeye yerleşen Orta Asya’dan gelen Türkler sâyesinde bütün kültürlerin üstüne çıkmış; Van ve civârıOrta Asya menşeyli Türkler sâyesinde başta nüfus olmak üzere her bakımdan Türkleşmiş ve 11. asırdan bu yana Van’da Türk-İslâm kültürü hâkim olmuştur. Van ve civârında Oğuz Türklerinin gelenek ve görenekleri hayâtın her safhasında görülür.
Mahallî halk oyunları: Van ve çevresi folklor bakımından en zengin illerden biridir. Doğu Anadolu’nun orta ve güney kısmına âit halk oyunlarıve halk mûsikisi bu bölgede etkilidir. Bar oyunları oynanır. Oyunlar hareketli ve kıvraktır. Âşıklık geleneği ve bağlama kültürü devam etmektedir.
Halk türküleri sayılamayacak kadar çoktur. Bar oyunları yanında zeybek, horon ve kaşık oyunu da oynanır. Başlıca oyunlar: Çayda Kumlar Kaynaşır, Dezvır, Hırhır, Kersi, Sunalar Halayı, Pencerede Şişesin, Baso, Yar Güzeli Papuri, Koçeri, Çokeri, Goşınık, Hıleyli, Kız Oyunu, Van Koçerisi, Lezgi Oyunu, Hoş Bilezik, Tuyenler, Şirvan, Havasor, Govend ve Temir Ağadır.
Mahallî kıyâfet: Kadın kıyâfeti çok teferruatlıdır. Başlarına “kofik” denilen püsküllü yazma, “leçek” denilen oyalı yazma, “Ağvan” denilen fes giyerler. Kofi üzerine “heft” denilen ve yedi renk mânâsına gelen çok renkli örtüler bağlarlar.
Gövdede kadife, canfes veya yün kumaştan yapılmış fistan giyilir. Bunun altına ayak bileklerinde düğmeli “tuman” denilen şalvar bulunur. Bele gümüş kemer takılır. Fistan üzerine boncuklarla işlenmiş renkli yelek giyilir. Ayaklara desenli yün çorap “galoş potin” denilen ayakkabı giyilir. Evden dışarı çıktıklarında üzerlerine çeşitli renkte çarşaflar örterler.
Erkek kıyâfeti oldukça sâdedir. Başa takke giyilir. Takkenin etrâfına “Ahmediye” denilen sarık sarılır. Vücûda ise şalvar, çepken, uzun kollu, düğmeli ve yakasız gömlek, kışın “sako” denilen palto giyilir. Ayaklara yün çorap, çarık veya yemeni giyilir.
Van ilinin simgesi olan “Van kedisi” nesli tükenmek üzeredir. Özel bir ilgiye ihtiyaç vardır. Uzun beyaz tüylü, uslu, temiz, sevimli ve gâyet uzun ömürlü, bir gözü mavi bir gözü sarı ve son derece avcı olan bu kedi türü hızla azalmaktadır. Van kedisinin en büyük özelliği insanlarla berâber yaşamasıdır. İnsan sevgisi ve şefkati olmadan yaşıyamazlar.
Mahallî yemekler: Cılbır, ayranaşı, keledoş, çınğırdak, kabak bastı, kaz lokması, kellebaş, helise, yumurta tatlısı, kavut, murtuğa, sengeser ve Van’a mahsus tandırıdır. Van’ın kokulu balı, kavunu ve otlu peyniri ve ince kabuklu “Aslik elması” meşhurdur.
El san’atları olarak köylerde el tezgahlarında kilim dokunur. Çok meşhur olan Van kuyumculuğu gerilemiştir. Van’ın gümüş işlemeciliği eskiden çok meşhur idi. Yeniden geliştirilmesi için vâlilik tarafından atölyeler kurulmaktadır.
Eğitim: Okur-Yazar nispeti son senelerde hızla artmış ve % 80’e ulaşmıştır. İl dâhilinde 27 okul öncesi eğitim kurumu, 734 ilkokul, 48 ortaokul, 2 meslekiî ve teknik ortaokul, 25 lise vardır. Van, Üniversite bulunan iller arasındadır. 20 Temmuz 1982’de “100. Yıl Üniversitesi” kurulmuş olup, bu üniversiteye Fen-Edebiyat, Veteriner, Eğitim, Tıp, İlâhiyat, Ziraat Fakültesi, Sosyal Bilimler ve Fen İlimleri Enstitüleri bağlıdır. Yeni tesislerle üniversite gelişmektedir. Van Gölü çevresindeki il ve ilçelere meslek yüksek okulları açılmıştır.
İlçeleri
Van ili, Merkez (Van) Bahçesaray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Gevaş, Gürpınar, Muradiye, Özalp ve Saray ilçelerinden meydana gelmiştir.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 207.870 olup, 153.111’i ilçe merkezinde, 54.759’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 23, Erçek bucağına bağlı 20, Timar bucağına bağlı 47 köyü vardır.
İlçe toprakları genelde dağlık ve engebelidir. İlçenin başlıca düzlükleri, Erçek düzlüğü ile buna açılan küçük ovalar ve Van Ovasıdır. Van Ovası aynı zamanda ilin en büyük ovasıdır. İlçede yerleşim merkezleri bu ova ve çevresinde toplanmıştır.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Ovalarda ve göle dökülen akarsu ağızları çevresinde tarım yapılır. Buralarda tahıl, sebze ve meyve yetiştirilir. İlçede en çok küçükbaş hayvan beslenir.
İlçe merkezi Van Gölünün 7 km kadar doğusunda kale ve kalenin güney eteklerinde kurulmuştur.
Bahçesaray: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 17.246 olup, 3116’sı ilçe merkezinde, 14.130’u köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 16 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. İlçenin en önemli düzlüğü Bahçesaray Deresinin meydana getirdiği vâdidir. İlçe nüfûsu daha çok buralarda toplanmıştır. İlçede yer alan dağlar ulaşımı büyük ölçüde etkiler. Bölgeye ilk karın yağmasından yaz başına kadar çevresiyle bağlantısı kesilir.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. En çok küçükbaş hayvan beslenir. Bahçesaray Deresi Vâdisinde tarım yapılır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa ve cevizdir. Önemli ölçüde bal üretimi yapılmaktadır.
İlçe merkezi Bahçesaray Deresi Vâdisinde kurulmuştur. Eski ismi Müküs’tür. Gevaş’a bağlı bir bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu.
Başkale: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 55.597 olup, 16.418’i ilçe merkezinde 39.179’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 40, Albayrak bucağına bağlı 21 köyü vardır. Yüzölçümü 2599 km2 olup, nüfus yoğunluğu 21’dir.
İlçe toprakları ilin en yüksek bölümü olan güneydoğu kesiminde İran sınırında yer alır. İlçe sınırları içinde kalan İspiriz Dağı (3668 m), ilin en yüksek dağıdır. Yiğit Dağı, İran sınırında, Gökdağ ve Mordağ güneyinde, Mengene Dağı ise kuzeybatısında yer alır. İlçe merkezinin kuzeyini Başkale Dağı, güneyiniyse Merkez Dağı çevreler. Bu dağların eteklerinde ve aralarında geniş platolar vardır. İlçenin düzlükleri Çığlı Suyu Vâdisinde toplanmıştır.
Ekonomisi hayvancılığa dayanır. En çok koyun beslenir. İç ve dış pazarlara canlı hayvan satılır. Tarıma elverişli bölgelerde arpa buğday ve patates yetiştirilir.
İlçe merkezi İspiriz Dağı eteğinde Çığlı Suyu Vâdisinde kurulmuştur. Van-Yüksekova yolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 112 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1926’da kurulmuştur.
Çaldıran: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 41.879 olup, 4780’i ilçe merkezinde, 37.099’u köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 65 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Bendimahi Çayı Vâdisinde yer alan Çaldıran Ovası ilçenin en büyük düzlüğüdür. Denizden yüksekliği 2000 m civârındadır. Ova, ilçe merkezine doğru hafif bir eğimle alçalır. Ovayı Bendimahi Çayı sular. Kışın kalın bir kar tabakasıyla örtülü olan ova, karların erimesiyle yer yer bataklık görünümü alır.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Çaldıran Ovasının büyük bölümü otlak ve mer’a olarak kullanılır. Ovanın sulanabilen kısımlarında arpa ve buğday yetiştirilir. İlçe merkezi, ovanın kuzey batı kesiminde, Bendimahi Çayının bir kolu kenarında kurulmuştur. Özalp ilçesine bağlı bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe oldu.
Çatak: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 21.755 olup, 4270’i ilçe merkezinde, 17.485’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı, 19, Narlı bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 1826 km2 olup, nüfus yoğunluğu 12’dir.
İlçe toprakları dağlıktır. Dağların yükseklikleri genelde 3000 metrenin üzerindedir. Bu dağlar arasında kuzey-güney istikâmetinde akan Çatak Deresi, birçok kollarla beslenir. İlçenin tek düzlüğü Çatak Deresi boyunca doğuya doğru genişleyen küçük bir bölgedir.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. En çok koyun beslenir. Hayvancılıkla uğraşanlar yazın gür çayırlarla kaplı yaylalara çıkarlar. Yaylalarda kurulan mandıralarda Van’ın ünlü otlu peyniri sâdece bu ilçede îmâl edilir. Hayvancılığa bağlı olarak deri ve yapağı üretimiyle dokumacılık gelişmiştir. Tarım sâdece Çatak Deresi Vâdisinde yapılır. Başlıca tarım ürünleri tahıldır. Meyvecilik gelişmiş olup, armut ve ceviz üretimi önemlidir.
İlçe merkezi Çatak ve Norduz derelerinin birleştiği dar bir vâdide kurulmuştur. Köy görünümünde küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 82 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1937’de kurulmuştur.
Edremit: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 13.989 olup, 3853’ü ilçe merkezinde, 10.136’sı köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 10 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Gölün kıyısında ise düzlükler olup, doğu kesimlerde Erek Dağı yer alır. Yerleşim merkezleri gölün kıyısındaki düzlükte toplanmıştır.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Ovalık kesimde tarım yapılır. Burada tahıl, sebze ve meyve yetiştirilir. İlçede en çok küçükbaş hayvan beslenir.
İlçe merkezi Van Gölü kıyısında Bitlis-Van karayolu üzerinde kurulmuştur. Merkez ilçeye bağlı bucak merkeziyken 1990’da ilçe oldu. Eski ismi Gümüşdere’dir. Tabiî güzelliği çok meşhurdur.
Erciş: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 99.754 olup, 40.481’i ilçe merkezinde, 59.273’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 35, Deliçay bucağına bağlı 14 ve Kocapınar bucağına bağlı 30 köyü vardır. Yüzölçümü 2115 km2 olup, nüfus yoğunluğu 47’dir.
İlçe topraklarının kuzeyi ve doğusunda yüksekliği 3000 metreyi aşan dağlar yer alır. Güneyindeyse gölle aynı yüksekliğe sâhip geniş bir ova vardır. Dağlardan doğan akarsuların göle döküldüğü kesimde yer alan alüvyonlu ova üç taraftan dağlarla çevrili olduğundan tarıma elverişli bir iklime sâhiptir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve patatestir. Meyvecilik gelişmiş olup, elma, armut, kayısı ve üzüm yetiştirilir. Sebzecilik gelişmiştir. Dağ köylerinde hayvancılık yapılır. En çok koyun beslenir. Sığır besiciliği ve deri üretimi ekonomide önemli yer tutar. İlçe topraklarında perlit, ponza taşı ve linyit yatakları vardır.
İlçe merkezi Van Gölünden 5 km içeride Sulu Ova denilen düzlükte kurulmuştur. İl merkezinden sonra en büyük yerleşim merkezidir. Ağrı-Van karayolu üzerinde yer alan Erciş, il merkezine 96 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 1750 metredir. Van’ın en yeşil ve büyük ilçesidir.
Gevaş: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 32.119 olup, 9994’ü ilçe merkezinde, 22.125’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 34 köyü vardır. İlçe topraklarının büyük bir kesimi dağlıktır. Kuzey bölgesinde Bitlis Dağlarının bir bölümü yer alır. Bu dağlar kışın ulaşıma imkân vermez. İlçenin en önemli akarsuyu Van Gölüne dökülen Hoşap Suyudur. Van Gölü kıyısında düzlükler vardır.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. En çok koyun beslenir. İlçede aşiret düzeni hâkim olduğundan yazın bunlar sürülerini yaylalara çıkarırlar. Canlı hayvan ticâ reti yaygın olduğu için hayvânî ürünler azdır. Süt, peynir, yapağı ve deri en önemli hayvânî ürünlerdir. Bölgenin otlu peyniri meşhurdur. Göl kıyısındaki düzlüklerde tarım yapılır. En fazla elde edilen tarım ürünü şekerpancarıdır. Ayrıca az miktarda buğday, arpa, patates, ceviz, elma elde edilir. İlçede arıcılık gelişmiştir.
İlçe merkezi Çadır Dağının kuzey eteklerinde, göl kıyısının 3 km güneyinde kurulmuştur. Muş-Bitlis-Van karayolu ilçenin 2 km yakınından geçer. İl merkezine 39 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur. Bitlis’in Ahlat ilçesinden sonra bölgenin en önemli Selçuklu mezarlığı bu ilçededir.
Gürpınar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 42.947 olup, 3994’ü ilçe merkezinde, 38.953’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 9, Güzelsu bucağına bağlı 27, Kırkgeçit bucağına bağlı 17, Yalınca bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 4063 km2 olup, Nüfus yoğunluğu 11’dir. Yüzölçümü bakımından ilin en büyük ilçesidir.
İlçe topraklarının doğusunda Koçlular, güneyinde Hakkari batısında, Kavuşşahap Dağlarının uzantısında yüksek yaylalar yer alır. Hoşap Suyu boyunda Hoşap ve Havasar Ovaları vardır. Yarısı ilçe topraklarında kalan Keşiş Gölü, Erek Dağından kaynaklanan küçük bir akarsu vâdisinin sulama için kapatılmasıyla meydana gelmiş sunî bir göldür.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Mer’a hayvancılığı yapılan ilçede en çok koyun ve kıl keçisi beslenir. Süt, peynir, tereyağı, et, yapağı ve deri önemli hayvânî ürünlerdir. İlçenin kuzeyindeki düzlüklerde tarım yapılır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, yem bitkileri, patates, soğan, fasulye, ceviz ve elmadır.
İlçe merkezi Hoşap Suyu kenarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 1740 metredir. Van-Hakkari karayolu ilçenin 3 km kuzeyinden geçer. İl merkezine 21 km mesâfededir. İlçe merkezi 1936’da bugün Kırkgeçit bucağının olduğu yerde kurulmuştu. 1954’te bugünkü yerine nakledilmiştir. İlçe belediyesi 1954’te kurulmuştur.
Murâdiye: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 40.040 olup, 11.167’si ilçe merkezinde, 28.873’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 36 köyü vardır.
İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzey ve doğu bölgelere gidildikçe yükseklik artar. Dağlardan kaynaklanan suları Bendimahi Çayı toplar. Bu çayın göle döküldüğü bölgede Muradiye Ovası yer alır.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Muradiye Ovasında tarım yapılır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday ve arpadır. Dağlık bölgelerdeki yaylalarda çok sayıda koyun ve kıl keçisi beslenir. Yaylalarda yazın kurulan mandıralarda tereyağ ve bölgeye âit otlu peynir üretilir.
İlçe merkezi Bendimahi Çayının doğusunda bir vâdinin yamacında kurulmuştur. Doğubeyazıt-Van karayolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 78 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 1735 metredir. Eski ismi Bargiri’dir. İlçe belediyesi 1935’te kurulmuştur.
Özalp: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 46.453 olup, 4920’si ilçede merkezinde, 41.533’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 28, Doruntay bucağına bağlı 24 köyü vardır.
İlçe toprakları genelde dağlıktır. Dağları Karasu’nun kolları olan Memedik Suyu ve Yeniçay Deresinin açtığı vâdilerle parçalanmıştır. Bu vâdilerde küçüklü büyüklü düzlükler meydana gelmiştir. Dağ eteklerinde hayvancılık bakımından önemli çayırlarla kaplı sulak yaylalar vardır.
Ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayalıdır. Yaylacılık yöntemiyle çok sayıda koyun yetiştirilir. Küçük düzlüklerde tarım yapılır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve patatestir.
İlçe merkezi Memedik Çayı Vâdisinde kurulmuştur. Eski ismi Mahmudi’dir. Van’ı İran’a bağlayan kara ve demiryolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 61 km mesâfededir. Gelişmemiş ve küçük olan ilçenin belediyesi Cumhûriyetten önce kurulmuştur.
Saray: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 17.784 olup, 2863’ü ilçe merkezinde, 14.921’i köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 23 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Memedik Vâdisinde bulunan Saray Ovası ilçenin tek düzlüğüdür. Saray Ovası 45 km2lik alanı kaplar. Denizden 2100 m yüksekliktedir.
Ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayalıdır. Yaylacılık sistemiyle çok sayıda koyun beslenir. Saray Ovasında tarım yapılır. Başlıca tarım ürünü tahıldır. Ayrıca az miktarda patates yetiştirilir.
İlçe merkezi Saray Ovasının en doğusunda yamaçlara doğru kurulmuştur. Van-İran karayolu ilçe yakınından geçmektedir. Özalp’a bağlı bucakken 1990’da ilçe oldu.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Van ili târihî ve tabiî güzellikleri çok zengin bir ildir. Başlıca târihî eserleri şunlardır:
Ulucâmi: 1389-1400 seneleri arasında Karakoyunlu Kara Yûsuf zamanında yapıldığı mimari tarz ve bezemelerinden anlaşılmaktadır. Yıkık vaziyettedir. 1970-1973 arasında yapılan kazılarla câminin toprak altındaki bölümleri ortaya çıkarılmıştır.
Hüsrev Paşa Câmii: Kânûnî Sultan Süleyman Hanın vezirlerinden Koca Hüsrev Paşa tarafından 1567’de yaptırılmıştır. Mîmar Sinân’ın eseri olup, beş kubbelidir. İki renkli kesme taşlarla değişik görünüşlü ve göz alıcıdır. Yapı günümüzde yıkıktır.
İzdipar Câmii: Van beylerbeyi İzzeddin Şir Beyin yaptırdığı tahmin edilmektedir. Tâmir edilen kesme taştan yapıyı, medrese odalarının sıralandığı avlu çevreler.
Van Kalesi: M.Ö. 9. asırda Birinci Sarduri tarafından yaptırılmıştır. Defâlarca tâmir edilmiştir. Van Gölüne 2 km uzaklıkta Van şehri yakınında yalçın kayaların üzerinde kurulmuştur. Çekici ve muhteşem bir görünüşü vardır. Uzunluğu 1800 m, genişliği 120 m, yüksekliği gölden 80 metredir. Kale içinde cami, depolar, kuyular, dükkanlar ve kışla bulunmaktadır. Kaleden aşağıya bin basamaklı bir merdivenden inilir.
Norgûh Kalesi: Gürpınar ilçesinin 10 km kuzeydoğusunda Erek Dağlarının alçak uzantılarından biri üstündedir. Sitadel veAşağı kent olarak iki bölüme ayrılır.
Hoşap Kalesi: Gürpınar ilçesindeki kitâbesinden 1643’te Sarı Süleyman Mahmudi Bey tarafından yaptırılmış Selçuklu eseri olduğu anlaşılmaktadır. Başkale yolu üzerindedir. Kalenin altından ve kayalar arasından Hoşap Suyu akar. Kalenin içinde 360 hücre, iki câmi, üç hamam, zindan ve kuyular vardır. Üç surla çevrilidir.
Toprak Kale: Van şehrinin kuzeyinde olup, aynı yerde Urartu şehir kalıntıları vardır. M.Ö. 734’ten Urartuların yıkılışına kadar başşehirlik yapmıştır. Kalede mâbet ve taş merdivenle inilen sarnıç vardır.
Çavuştepe Harâbeleri: Hoşap yolu üzerindeki bu tepede Urartulardan kalma bir şehir kalıntısı vardır. 1963’te bulunan bir kitâbede şehrin Kral İkinci Sarduri tarafından kurulduğu yazılıdır. Bu kalıntılar arasında kaleler, saraylar ve çeşitli kalıntılar vardır.
Şamran Kanalı: Urartular zamânında yapılmış olup, Gürpınar ilçesinden Van Gölüne kadar uzanır ve 56 km uzunluktadır.
Akdamar Adasındaki târihî Manastır: M.S. 915-921 yılları arasında Gagik tarafından yaptırılmıştır. İçinde freskler ve dışında kabartmalar vardır. Kilisede Bizans sanatından çok doğu etkisi görülür.
Anzaf (Ansaf) Kalesi: Târihî bir açık hava müzesidir. Urartulardan kalmadır. Van şehrini korumak için yapılmış bir kaledir. Van-Özalp karayolu üzerindedir.
Hoşap Köprüsü: Hoşap Suyu üzerinde 1671’de yapılmıştır. Üç gözlü olup, ortadaki büyük yandakiler küçüktür. Yapıda iki renk taş kullanılmıştır.
Türbeler: Van ilinde bulunan türbelerin başlıcaları şunlardır: Seyyid Fehîm-i Arvâsî hazretlerinin türbesi. Müküs’ün Arvas (Doğanyayla) köyündedir. İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. Binlerce mâsumun şehit edildiği Zeve şehitleri Sultan-ı Yekpa Türbesi, Başeti Mehendan Türbesi, Van Kalesi yanında Şeyh Abdurrahmân Baba Türbesi, Güzelsu’da Seyyid Abdurrahman-ı Kutp, Görentaş köyünde Şeyh Muhammed Tayyar Türbesi.
Mesire Yerleri: Van ili tabiî güzellikler bakımından oldukça zengindir. Bölgede bulunan çok sayıdaki göl, ilin tabiî, güzelliğini arttırmaktadır. Mesire yerleri bakımından Van ili Doğu Anadolu bölgesinin en zengin illerindendir. Başlıca mesire yerleri şunlardır:
Van Gölü: Türkiye’nin en büyük gölü olup, çevresinin tabiî güzelliği çok fevkalâdedir. Gür yeşilliklerle mavi sular âdetâ kucaklaşır.
Bendimahi Çağlayanı: Van Gölüne dökülen Bendimahi Suyu üzerindedir. Çağlayanın çevresi eşsiz bir güzelliğe sâhiptir. İl merkezine 100 km mesâfededir. Murâdiye-Çaldıran yolu üzerindedir.
Akdamar Adası: Gevaş ilçesine iki km uzaklıkta, Van Gölünde bulunan bir adadır. Ada, bâdem ağaçları ve fundalıklarla kaplıdır. Adada eski bir târihî kilise vardır. Yaz aylarında düzenli gemi seferleri yapılır.
Çatak: Tabiî güzelliği bakımından dünyânın en güzel yerlerinden biridir. Çatak Deresi kenarı meşe, ceviz, meyve ağaçları ve ormanlarla süslü bol av hayvanı bulunur.Çatak girişindeki Ganisipi Şelâlesi haziran sonuna kadar akar.
Amik: Van-Erciş karayolunun 20. kilometresinde ayrılan yollarla ulaşımı sağlanan Amik Gölü kıyısında bir dinlenme yeridir Süphan Dağına bakan meyve bahçeleri ve tabiî plajlarıyla meşhurdur.
Kaplıca ve İçmeler: Van yeraltı su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Hemen hemen ilin her bölgesinde şifâlı su kaynağı vardır. Fakat bunların bir çoğunda tesis yoktur ve ulaşım imkânı olmadığından sâdece bölge halkı tarafından kullanılır. İldeki başlıca mâdensuları ve kaplıcalar şunlardır: Erciş Hasanabdal Zilan Kaplıcası, Başkale Hagi Mâdensuyu, Başkale Kanlıbudak Mâdensuyu, Başkale Kiloğlan Kaplıcası, BaşkaleZereni Kaplıcası, Erciş Akbaş Köyü Mâdensuyu, Gürpınar Yoldüştü Köyü Mâdensuyu, Murâdiye Aşağı Şerefhâne Mâdensuyu, Muradiye Deftriş Kaplıcası, Murâdiye Dergezin Kaplıcası Özalp Bolbölük Mâdensuyu.
Ünlü bir ressam. Hollanda’nın Brabant eyâletindeki, Groot-Zundert kasabasında 1852 yılında doğdu. Babası râhip olan Van Gogh, küçük yaştayken tablo ticâretiyle uğraşan bir firmada çalıştı. 1876 senesinde sanat öğretmenliği ve râhiplik yaptı. 1877-1878 senelerinde Amsterdam’da ihtisas yaptıktan sonra mâden işçileri arasında râhipliğe devam etti. 1880 senesinde resim dalında ihtisas görmek için Brüksel’e gitti.
Bir ara ağabeyinin dâveti üzerine Paris’e gitti. Burada kaldığı süre içerisinde empresyonist ve neo-empresyonist ressamların tesiri altında kaldı. Şöhretinin temeli olan resimlerini burada yapmaya başladı. Resimlerinde kullandığı renkler giderek daha aydınlık olmuş ve en bâriz özelliği olan güneş sarıları tablolarında yer almaya başlamıştır. 1888 yılında Paris’ten Arles’e taşınmış ve burada düşmüş olduğu bunalım yüzünden sol kulağının bir kısmını kestirmiştir. 1889 senesinde bir akıl hastânesine yatırılmış ve bir yıl sonra intihar etmiştir.
Van Gogh, resimlerinde genellikle kır manzaralarını ve köy hayâtını işliyordu. Râhiplik yıllarında yaptığı “Patates Yiyenler”, “Dokumacı”, Paris’te yaptığı “Tanguy’nin Portresi”, “Hapishâne” ile Arles’te yaptığı “‘Köylü Kızı”, “Odacı Rolin” tabloları en meşhurlarıdır.