TİYAZİN
Alm. Thiazine, Fr. Thiazine, İng.Thiazine. Formülü C4H4S+Cl- olan altılı halka yapısına sâhip üç heterosiklik bileşiğin ortak adı. Bu üç izomer bileşikten en önemli olanı 1,4 tiyazindir. 1,4 tiyazinin bir türevi olan fenotiyazin çiftlik hayvanlarında solucan düşürücü ve böcek ilâcı olarak kullanılmıştır. Müsekkin olarak kullanılan klorpromaziin; uzun etkili bir antihistaminik olan prometozin hidroklorür ve parkinson tedâvisinde kullanılan dietazin hidroklorür fenotiyazin türü ilâçlar arasındadır. Ayrıca metilen mavisi gibi birçok boya maddesi fenotiyazin yapısındadır.
Alm. Thiazole, Fr. Thiazole, İng. Thiazole. Bir azot ve bir kükürt atomu bulunduran beşli halka yapısına sâhip heterosiklik bileşiklerin ortak adı. Bu bileşiklerin en basit üyesi tiyazol C3H3NS kapalı formülündedir.
Tiyamin (B1 vitamini), basitrasin ve penisilinler gibi biyolojik aktif tabii bileşiklerin yanı sıra sentez yoluyla elde edilen birçok ilâç aktif maddesi, boya ve sanâyide kullanılan bâzı kimyâsal maddeler tiyazol halkası ihtivâ eder. Yine rodanin, kırmızı renkli rodanin boyası ve sarı renkli primulin boyası tiyazol bileşikleri arasındadır. Sulfatiyazol sülfasüksidin ve promizol tiyazol grubundaki sun’î ilâç aktif maddeleridir. Kauçuğun vulkanizasyonunda kullanılan mertax da bir tiyazol türevidir.
Alm. Thioschwefel (m), Fr. Thiosulfate (m), İng. Thiosulfate. Kararsız bir asit olan tiyosülfat asidinden türeyen S2O3-2 formülüne sâhip olan eksi yüklü bir kök. Bir maddede tiyosülfat iyonunun olup olmadığını anlamak için madde üzerine asit ilâve edilir. Eğer çözeltide bulunma, yâni serbest kükürt meydana gelmesi olursa maddede tiyosülfat vardır. Ayrıca, kendine has kokusuyla kükürt dioksit gazı da meydana gelir. Bu olaylar tiyosülfatın kararsız olduğunu da gösterir:
(2H++S2O2-3 Æ( S+H2O+SO2)ÆH2S2O3)
Sodyum sülfat (Na2SO4) kükürtle ısıtılırsa sodyum tiyosülfat meydana gelir. Bundan tiyosülfat kökünde farklı fonksiyonlarda iki kükürt atomunun olduğu anlaşılıyor. Bu iyonun şeması [O-S-S)-2 şeklindedir. Ortadaki kükürt +6, ikinci kükürtse -2 değerliklidir.
Sodyum tiyosülfat, fotoğrafçılıkta, film üzerinde reaksiyona girmemiş gümüş halojenür bileşiklerini sâbitleştirmekte kullanılır. Sodyum tiyosülfat iyodometri reaksiyonlarında kullanılır. Bu reaksiyonla kemmî (kantitatif-nicel) titrasyonlar yapılır.
Alm. Thiourea, Fr. Thiourée, İng. Thiourea. Ürenin O atomu yerine S atomunun geçmesiyle oluşmuş üreye benzeyen organik bileşik. Sülfokarbamit, sülfoüre veya tiyokarbamit olarak da bilinir. Kimyâsal formülü CS(NH2)2dir. 172°C’de eriyen bir katıdır. Suda ve alkolde çözünür. Ticârî önemi pek fazla olmamakla berâber başlıca fotoğrafçılıkta, termoset reçinelerin üretiminde, böcek öldürücülerde, dokumacılıkta, bâzı boya ve ilâçlarda kullanılır. Zehirli bir maddedir.
(Bkz. Toprak Mahsulleri Ofisi)
DEVLETİN ADI |
Togo Cumhûriyeti |
BAŞŞEHRİ |
Lomé |
NÜFÛSU |
3.700.000 |
YÜZÖLÇÜMÜ |
56.785 km2 |
RESMÎ DİLİ |
Fransızca |
DÎNİ |
Putperestlik, Hıristiyanlık, İslâmiyet |
PARA BİRİMİ |
CFA frangı |
Batı Afrika’nın güneyorta kıyısında yer alan bağımsız bir devlet. Togo, batıda Gana, kuzeyde Yukarı Volta, doğuda Benin devletleriyle komşudur.
Târihi
Togo toprakları 19. yüzyıla kadar kuvvetli krallıkların bir parçası olarak kaldı. Ülkede sırayla Mossi İmparatorluğu, Ashanti Konfederasyonu ve Dahomey Krallığı hüküm sürdüler. 1884’te bir Alman temsilcisi ve Togo’nun başkanı arasında imzâlanan anlaşma sonucunda, Togo için yeni bir dönem açıldı. Almanya’nın ülke üzerindeki resmen kontrolü, 1884-1885 konferansından sonra başladı. 1897 ve 1899 yıllarında İngiltere, Fransa ve Almanya arasında yapılan anlaşmalarla bugünkü Togo’nun sınırları çizildi. Birinci Dünyâ Harbinin ilk günlerinde, Fransız ve İngiliz birlikleri başşehir Lomé’yi işgâl ettiler. Togo, 1919’dan îtibâren, ilk önce Milletler Cemiyetinin bir mandası olarak, sonra Birleşmiş Milletler adına Fransa tarafından yönetilen bir ülke hâline geldi. 27 Nisan 1960’ta Togo’da Cumhûriyet îlân edilerek bağımsız bir devlet kuruldu. 1961 seçimlerinden sonra Başkanlık sistemine geçildi ve Olympio ülkenin ilk başkanı seçildi. Olympio’nun 1963’te öldürülmesi üzerine Grunitaky seçimleri kazanarak başkan oldu. Aynı sene yürürlüğe giren anayasayla yeni bir meclis kuruldu. 1967’de Genelkurmay Başkanı Albay Gnassingbe Eyadema yaptığı bir darbeyle yönetimi ele geçirdi. 1979’da düzenlenen yeni anayasa ile ülkede tek partili sisteme geçildi ve darbeden sonra ilk genel seçimler yapıldı. Eyadema 1985’teki seçimleri de kazanarak ikinci defa devlet başkanı oldu. Eyadema’ya karşı bu arada birkaç kez başarısız darbe teşebbüsünde bulunuldu. Eyadema bu görevini hâlen sürdürmektedir (Ocak-1994).
Fizikî Yapı
Uzun dar bir şerit hâlinde 600 km boyunca Gine Körfezine uzanan Togo, azamî 120 km’lik bir genişliğe sâhiptir. Kıyı, alçak ve düz ovalarla kaplıdır. Güneybatıdan kuzeydoğuya doğru, Gana’dan Benin’e giden bir dağ silsilesi yer alır. Bu dağlar güneyde Togo Dağları, kuzeydeyse Atokara Dağları adını alır. Dağların deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 600 m’dir. Bu dağlardan birçok nehir kaynaklanır. Bunların en önemlisi Mono olup, diğer önemli nehirler Ogou ve Oti’dir.
İklim
Togo iki farklı iklim bölgesine ayrılır. Ortalama aylık sıcaklıkların 21°C ilâ 31°C arasında değiştiği güneyde sıcak ve nemli bir iklim hüküm sürer. Kıyıdan dağların yakınına kadar yıllık yağış ortalamaları 760 mm ile 1270 mm arasında değişir. En yağışlı aylar mayıs, haziran ve eylüldür. Dağların kuzeyindeyse aylık sıcaklık ortalamaları 19°C ilâ 22°C arasında değişmekte olup, iklim güneye nazaran daha soğuktur. Yıllık yağış miktarları dağların yakınından kuzeye kadar 1040 mm ilâ 1300 mm arasında değişir.
Tabiî Kaynakları
Togo ormanları 39.000 km2lik bir sahayı kaplar. Ağaçların büyük çoğunluğu gemi inşaatında kullanılır. Aslan, leopar ve fil, maymun, suaygırı ve timsah ülkenin belli başlı vahşî hayvanlarıdır. Ülkede önemli mâden olarak sâdece fosfat bulunur.
Nüfus ve Sosyal Hayat
3.700.000 nüfuslu Togo halkının % 16’sı şehirlerde, geri kalanı köylerde yaşar. Ülkenin tek önemli büyük şehri 366.476 nüfuslu başşehir Lomé’dir.
Togo nüfûsunun büyük çoğunluğunu Batı Afrikalı Zenciler meydana getirir. Ülkede yaklaşık on sekiz kadar etnik grup vardır. Bunların en önemlisi ülkenin güney yarısının üçte birinde yaşayan Ewe olup, nüfûsun % 20’sini teşkil eder. Diğer önemli etnik gruplar Aloposo, Ana, Mina, Kabye, Masari, Konkomba ve Kabrai’dir. Togo halkının büyük bir çoğunluğu putperest olup, geri kalanı Hıristiyan ve Müslümandır.
Togo’nun resmî dili Fransızca olmakla birlikte günlük işlerde çok sayıda değişik kabîle dilleri kullanılır. Güneyde umûmiyetle Ewe dili konuşulur. Diğer önemli diller Kotokoli, Kabrai, Hausa, Ana ve Bassari’dir. Küçük bir ülke olan Togo’da 40’tan fazla şive vardır.
Togo’da, okuma-yazma oranı % 10 civârında olup, nüfûsun ancak % 1’i ikinci derecenin üstünde eğitim görmektedir.
Siyâsî Hayat
Togo cumhûriyetle idâre edilen bir ülke olup, 1979 anayasasına göre yürütme yetkisi yedi senede bir seçilen devlet başkanının elindedir. Millî Meclis 77 üyeden meydana gelir ve beş senede bir halk tarafından seçilir. Devlet başkanı yeniden aynı göreve seçilebilir. Hükûmet üyelerini atayan devlet başkanı, Millî meclisi dağıtma yetkisine de sâhiptir. Togo Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği Teşkilâtına üyedir.
Ekonomi
Togo’nun ekonomisi esas îtibâriyle tarıma dayanmakta olup, halkın % 78’i tarımla uğraşır. Tarım, gayri sâfi millî hâsılanın yaklaşık % 50’sini, ihrâcatın ise % 70’ini teşkil eder. Ülkenin her yerinde küçük çiftçi âileleri tarafından yiyecek bitkileri yetiştirilir. Ülkenin başlıca ihraç bitkileri kahve, palmiye ürünleri, hurma yağı özü, kakao ve pamuktur. Diğer önemli ticâret bitkileri büyük hindistancevizi ve yerfıstığıdır. Yiyecek bitkileri olarak Togo’da tatlı patates, manyok, akdarı ve pirinç yetiştirilir.
Îmâlât sanâyii, Togo ekonomisinin küçük bir parçasını meydana getirir. Ülkede tekstil ve ayakkabı sanâyii gelişmiştir. Dışardan makinalar, gıdâ maddeleri, inşaat malzemeleri, kimyâsal madde ve kâğıt ürünleri satın alır.
Togo dış ticâretin büyük bölümünü Fransa ile yapar. Diğer ticâret yaptığı önemli ülkeler Birleşik Almanya, Hollanda ve Belçika’dır.
Ülkede yaklaşık 7547 km karayolu vardır. Bunun ancak % 22’si asfalttır. Bâzı karayolları genellikle kurak mevsimde geçişe müsâittir. Demiryolu ağının uzunluğu ise 400 km’den fazladır. En işlek limanı olan Lomé’de milletlerarası bir havaalanı bulunur.
Alm. Samen (korn n) (m), Fr. Graine (f), İng. Seed. Tohumlu bitkilerin çoğalmasında rol oynayan üreme ve yayılma organı. Döllenmeden sonra olgunlaşıp, gelişmiş tohum taslağı (ovulüm) ve içerisinde meydana gelen embriyondan ibârettir. Tohumlar şekilleri, büyüklükleri ve renkleri bakımından farklı bitkilerde değişiktir. Tohumda dıştan içe doğru tohum kabuğu (testa), besi dokular (pesiperma, endosperma) ve embriyo bulunur. Testanın yüzeyi etli, sert veya kabuksu olabilir. Sert olan testanın yüzeyi düzgün ve parlak veyâhut da girintili çıkıntılı veya tüylü olabilir. Dış görünüş bakımından testa üzerindeki küçük açıklık (mikropil), tohumun bulunuş durumu îtibâriyle farklı yerlerinde olabilir ve bu özellik tohumlar için karakteristiktir. Bâzı tohumların bâzı yerleri de olgunlaşma esnâsında etlenir. Mikropil bölgesinde bulunan etlenmiş çıkıntıya karunkula denir.
Tohumlar, besin maddelerini ihtivâ eden özel bir dokunun bulunup bulunmamasına göre besi dokulu tohumlar, besi dokusuz tohumlar olarak iki kısma ayrılır. Özel bir besi dokunun bulunmadığı durumlarda tohumun çimlenmesi için gerekli olan besin maddesi embriyoda, özellikle çeneklerde toplanır (Fasulyede olduğu gibi). Besi dokulu tohumlarda genellikle küçük olan embriyo, ya besi doku içerisine gömülüdür veya bir tarafına itilmiştir.
Tohumlardaki yedek besin maddeleri nişasta, protein, yağ ve hücre çeperinde birikmiş olan selülozdan ibârettir. Besin maddesinin fazla oluşuna göre tohumlar unsu, yağsı veya sert boynuzsu özellik gösterirler.
Tohumun içerisindeki embriyonun uygun şartlar bulunca gelişerek ana bitkiye benzer bitki vermek üzere tohumdan çıkıp serbest hâle geçmesi, çimlenme olarak bilinir. Tohumlar olgunlaştıktan sonra çimlenene kadar az su ihtivâ ettiklerinden bu arada hayâtî faaliyetleri yavaş cereyan eder. Tohumun bu hâline uyku hâli denir. Bâzan senelerce uyku hâlinde kalıp, çimlenme husûsiyetlerini muhâfaza ederler.
Tohumların yayılması bitkilerin hayatlarının devamı bakımından önemlidir. Tohumların yayılmasında rol oynayan tesirler rüzgâr, su ve hayvanlardır. Rüzgârlarla dağılan bitkilerin tohumları küçük, hafif (1/200 mg) olup, uçmayı kolaylaştıran hava keseleri veya kanatlara sâhiptir. Hayvanlar aracılığıyla dağılan tohumlar, hayvanlara takılıp uzaklara iletilebilmek için tüy, diken, çengel gibi organlara sâhiptirler. Bâzan da hayvanlar tarafından yenen tohumlar, sindirim sisteminde çimlenme husûsiyetlerini kaybetmeden dışkıyla atılarak uzaklara kadar taşınabilirler. İnsanların da tarım ve ekonomik ihtiyaçlar sebebiyle tohumların yayılmasında önemli rolü vardır.
Tohum çimlenmesi için üç şartın birlikte bulunması gerekir. Bunlar: 1) Yeterli sıcaklık, 2) Yeterli nem, 3) Yeterli oksijendir.
Yüzölçümü : 9958 km2
Nüfûsu : 719.251
İlçeleri : Merkez, Almus, Artova, Başçiftlik, Erbaa, Niksar, Pazar, Reşâdiye, Sulusaray, Turhal, Yeşilyurt, Zile.
Karadeniz bölgesinin orta Karadeniz bölümünde yer alan bir ilimiz. İl toprakları 35° 27’ ve 37° 39’ doğu boylamları ile 39° 52’ ve 40° 55’ kuzey enlemleri arasında kalır. Kuzeyden Samsun, doğudan Ordu, güneyden Sivas ve Yozgat, batıdan Amasya illeriyle çevrilidir. Trafik kod numarası 60’tır. Tokat’a Türkiye’nin meyve bahçesi ismi verilir.
İsminin Menşei
Tokat ismi Türkçede bildiğimiz “tokat” kelimesinden gelir. Tokat’ta bulunan kalenin ismi “Comano Pontica” idi. Anadolu’yu fetheden Selçuklu Oğuz Türkleri, bu kaleyi alınca Bizans ordusuna çok ağır bir tokat vurmuş olduğu kabul edildi. Böylece Bizans’a vurulan tokat bu şehrin ismi olarak yerleşti. Şehre “Tokat” ismi verildi.
Tokat isminin gerçek menşeiyse Bizanslılara âit “Comano Pontica” kalesini kuşatan Selçuklu ordusunun kumandanı Melik Danişmend Gâzi, kale hakkında bilgi almak için bir Türk askerini kaleye gizlice gönderdi. Kaleye giren Türk askeri, bilgi toplarken Bizanslı askerler etrâfını kuşattı. 20 Bizans askeriyle boğuşan bu yiğit, herbirini birer tokatla yere serip kaçıp kurtuldu. Bu boğuşmayı kale burcundan seyreden kale komutanı; “Türk’ün tokadı bu ise silâhı nasıl olur?” diyerek korkmaya başladı ve kalenin burçlarına teslim bayrağı çekerek teslim oldu. Zafer, kahraman bir Türk askerinin tokadıyla kazanılmış olduğundan, bu askerin hâtırasına şehre “Tokat” ismi verildi. Kale, Bizans’ın Anadolu’daki en önemli kalelerinden biri ve başta geleniydi.
Târihi
Tokat, çok eski bir yerleşim merkezidir. Tokat il toprakları Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran ve târih devrini açan Hitit İmparatorluğuna bağlıydı.
Sâmi Asurlular bu bölgeye hâkim olamadılarsa da zaman zaman nüfûzlarını bu bölgeye kadar uzattılar. Hurrilerin istilâsına uğrayan bölge, M.Ö. 8. asırda Kimmerler ve İskitlerin de istilâsına uğradı. M.Ö. 7. asırda Medler bu bölgeye kadar yaklaştılar. Onların yerine geçen Persler, Lidyalıları yenince Anadolu’nun mühim kısmı gibi, bölge de Perslerin eline geçti. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Pers Devletini yenerek İran gibi Anadolu’yu Makedonya İmparatorluğu topraklarına kattı.Makedonya Kralı İskender’in ölümü üzerine imparatorluğu komutanlar arasında taksim edildi ve bu bölge Kapadokya Krallığı ile Pontus Krallığı arasında devamlı çekişme konusu oldu.
M.Ö. 1. asırda Roma İmparatorluğu, Anadolu’da hüküm süren, Helenistik devletler (Kapadokya), Pontus ve Bergama krallıklarını ortadan kaldırarak, Anadolu’yu Roma İmparatorluğuna ilhak etti.
M.S. 395’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu, Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. 395-1071 târihleri arasında bu bölgeye İslâm orduları ve Sâsânîler akınlar yaptılar. Fakat devamlı kalamadılar.
Büyük Türk Hakanı Sultan Alparslan’ın 1071 Malazgirt Zaferinden birkaç sene sonra bu şehir, Anadolu Fâtihi ve Anadolu Türk Selçuklu Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şahın başkumandanlığındaki Selçuklu Türk Oğuz orduları tarafından fethedilmiştir.
Tokat’ı Artuk Beyin veya Danişmend Gâzinin fethettiği ihtilaflıdır. Fakat bu bölge Danişmend Gâziye verilmiş olup, Anadolu Selçuklu Türk Devletine bağlı Danişmendoğulları Beyliğinin ilk başşehri Niksar olmuştur. Tokat, Selçukluların eyâlet merkeziydi. On ikinci asırda Selçuklular Danişmendoğullarının bağımsızlığına son vererek Konya’ya, Selçuklu başşehrine bağlandı.
On üçüncü asrın ikinci yarısında bu bölge Moğolların ve Türkleşmiş İranlı Moğollar olan İlhanlıların hâkimiyeti altına girdi. 1308’de Selçuklu Hânedânı kalkınca İlhanlılar, 1335’e kadar bu bölgeleri doğrudan doğruya kendi idâreleri altına aldılar. Anadolu’nun sonuncu İlhanlı Genel Vâlisi Uygur Türklerinden Eretna Bey, başşehir Sivas olmak üzere kurduğu Orta Anadolu Devletine Tokat ve çevresini de kattı.
1308’de Selçukoğullarından Melik Rükneddîn Kılıçarslan’ın kısa saltanatından sonra bütün Eretna Devleti gibi bu bölgeler Sultan Kâdı Burhâneddîn’in hâkimiyeti altına girdi. Kâdı Burhâneddîn’in öldürülmesinden sonra iç isyanlar bölgeyi rahatsız etti. Tokat halkı toplanarak Tokat’ın Osmanlı Devletine katılma kararını aldılar. 1392’de Yıldırım Bâyezîd, bu mürâcaat üzerine Tokat’ı Osmanlı Devletine (birliğine) dâhil etti.
Tîmûr Hanın 1402 Ankara Savaşı ile Yıldırım Bâyezîd’i yenmesi üzerine Osmanlı Devleti sarsıntı geçirdi. Çelebi Sultan Mehmed bu bölgeye hâkim oldu. Akkoyunlular ve onların yerine geçen Safevîler bölgedeki halkı kışkırtarak isyanlara sebep oldular. Yavuz Sultan Selim Han bu fitneleri sona erdirdi. Osmanlı devrinde bir kültür merkezi olan Tokat ve çevresi Sivas Beylerbeyliğine (eyâletine) bağlı 8 sancaktan (vilâyetten) birine merkez olmuştur. Tanzimattan sonra da Sivas eyâletinin 4 sancağından biri olup, 4 kazâsı vardı.
Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde Tokat için şöyle denir:
“Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinde sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskıyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halkı zevk ehlidir. Gariplere dostturlar. Kin tutmaz, hile bilmez. Câmi, saray, köşk ve imâretleri o kadar metin ve güzel olur ki, buralara girenler hayran olurlar. Hacı Bektaş-ı Velî’nin hayırlı ve bereketli duâlarıyla bu eski târihî şehir âlimler konağı, fâzıllar yurdu ve şâirler yatağıdır.”
Cumhûriyet devrinde bütün sancaklar gibi Tokat da kendi adını taşıyan ilin merkezi olmuştur.
Fizikî Yapı
Tokat il topraklarının % 45’i dağlardan, % 40’ı plato ve yaylalardan ve % 15’i ovalardan ibârettir.
Dağları: Tokat ilinde 3 dağ dizisi vardır. Bunlar Canik Dağları, Kelkit ve Tozanlı vâdilerini meydana getiren dağ dizisiyle Yeşilırmak Vâdisinin güneyinde uzanan dağ dizisidir. Başlıca dağlar Şehnakayası (2385 m), Geyikbaba Tepesi (2090 m), Killik Tepe (1546 m), Keltepe (1794 m), Somun Tepesi (1780 m), Gölağa Tepesi (1502 m), Erdembaba Tepesi (2181 m), Buğalı Dağı (Câmi Tepe 1945 m), Poyrazlık Tepesi (1535 m), Dönek Dağı (1820 m), İmamgâzi Tepesi (1779 m), Topçam Tepesi (1628 m), Akdağ (1900 m), Deveci Dağı (1892 m), Köroğlu Dağı (1930 m), Toraç Dağı (2112 m) ve Asmalı Dağ (2116 m)dır.
Tokat ilinde plato ve yaylalar oldukça geniş yer tutar. Kızılca Ören, Topçam, Çevreli, Seleman ve Dumanlı yaylası başlıca yaylalardır.
Ovaları: Tokat ilinde 3 büyük ova vardır. Bunlar Taşova, Kazova ve Artova’dır. Taşova’nın mühim kısmı Amasya ilinde kaldığından Tokat ilinde kalan kısmına Erbaa Ovası denir. Kazova, Tozanlı Çayı Vâdisinin genişlemesiyle ortaya çıkar ve Tokat Ovası, Turhal Ovası ve Omala Ovasının birleşmesinden meydana gelir. Artova, Çekerek Suyunun güneyinde yer alır. Kelkit Vâdisinde Reşâdiye ve Niksar ovaları vardır.
Akarsuları: Tokat ilindeki üç büyük akarsu Kelkit Çayı, Tozanlı Çayı ve Çekerek Suyu, Yeşilırmak’ın en büyük kollarıdır.
Tozanlı Çayı: Sivas’ın Köse Dağından çıkar Reşâdiye yakınında Tokat iline girer. Tokat, Pazar ve Turhal’ın yakınlarından geçerek Amasya ilinde Yeşilırmak ile birleşir. Almus ilçesi yakınındaki Almus Barajını besler. Kelkit Çayı: Reşâdiye’nin Umurca köyü yakınlarından il topraklarına girer. Niksar ve Erbaa ovalarını sular. Taşova yakınlarında Amasya il sınırını çizerek Samsun iline geçer. Çekerek Suyu: Çamlıbel (Tokat) Dağlarından çıkar. Artova’nın Alanyurt köyü yakınında Yozgat iline geçer. Bir müddet sonra bir dirsek yaparak kuzeye yönelir ve tekrar Tokat il topraklarına girer. Bir müddet sonra tekrar bir dirsek çizerek Zile’nin Gümüşkaş köyü yakınında yeniden Yozgat il topraklarına girer. Uzunluğu 256 km’dir.
Gölleri: Tokat ilinde üç tabiî göl ve bir baraj gölü vardır. Zınav Gölü (Çukurgöl), Reşâdiye ilçesine bağlı Yolüstü köyüne 3 km mesâfededir. Eni 150 m ve boyu 1000 metredir. En derin yeri 15 m’dir. Yüzölçümü 1,5 km2 olup suyu tatlıdır. İçinde çok lezzetli kızılkanat balığı bulunur. Civârının manzarası çok güzeldir. Kaz Gölü: Kazova’da Tatlıcak köyü yakınlarında küçük bir göldür. Göllüköy: Reşâdiye sınırları içinde küçük bir göldür. Almus Baraj Gölü: Almus ilçesi yakınındadır. Derinliği 95 m olup, 100 milyon m3 civârında su biriktirir. 31 km2lik bir alanı kaplar. 1966’da işletmeye açılmış olup, taşkın önleme, sulama ve elektrik üretiminde kullanılır.
İklim ve Bitki Örtüsü
Tokat ilinin iklimi, Karadeniz bölgesi iklimiyle İç Anadolu bölgesi iklimi arasında bir geçiş özelliği gösterir. Güneyde iklim daha serttir. Kıyıya yaklaştıkça bu sertlik azalır. Tokat ilinde senenin her mevsimi yağmur yağar. Senelik yağış miktarı bâzı yerlerde 385 mm iken bâzı yerlerde 485 mm’dir. Senenin 50 gününde sıcaklık 0°C’nin altında ve 40 gün +30 °C’nin üzerinde seyreder. Yazlar çukur vâdilerde oldukça sıcak geçer. Ortalama yüksekliği 1050 m olan Tokat ilinde kara ikliminin tesiri büyüktür.
Tokat il topraklarının % 50’ye yakını orman ve fundalıklarla kaplıdır. % 35’i ekili ve dikili alanlar ve % 14’ü çayır ve mer’alardan ibârettir. Ormanlar daha çok Reşâdiye ve Niksar sınırları içindedir. Başlıca ağaç türü, meşe, kayın ve karaçamdır.
Ekonomi
Tokat ilinin ekonomisi geniş ölçüde tarıma ve tarımla ilgili sanâyiye dayanır. Faal nüfûsun % 80’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Tokat’ın verimli ovalarında her çeşit ürün yetiştirilir. Hayvancılık da oldukça ileridir.
Tarım: Birbirinden dağlarla ayrılmış ovalar çok verimlidir. Her çeşit tarım ürünü yetişirse de, Artova’da tahıl, Kazova’da bağcılık ve Taşova’da tütün ekimi daha ağır basar. Tokat’ta sebze ve meyvecilik, sanâyi bitkileri ve baklagiller mühim yer tutar. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır, nohut, fiğ, şekerpancarı, yeşil mercimek, yonca, tütün, soğan, ayçiçeği ve patatestir. Başta domates olmak üzere her çeşit sebze ve meyve yetişir. Tokat için Türkiye’nin meyve bahçesi tâbiri kullanılır.
Tokat’ta yetişen tütün, kokulu ve en iyi cinstendir. Çavuş üzümüne benzeyen “narince” üzümü meşhurdur.
Hayvancılık: Tokat ili hayvancılık bakımından oldukça zengin bir ildir. Turhal Şeker Fabrikasında küspe ve melas gibi yemlerin üretilmesiyle besi hayvancılığı gelişmiştir. Sığır, manda, koyun, kıl keçisi ve hindi beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Dut ağacının yetişmesine elverişli olan Tokat’ta ipekböcekçiliğini geliştirme ve yaygınlaştırma çalışmaları yapılmaktadır.
Ormancılık: Tokat ili orman varlığı bakımından zengin bir ildir. 420 bin hektar orman ve 56 bin hektar fundalık alanı vardır. Ormanlarda değerli sedir ağacı, gürgen, ladin, köknar, dişbudak, kestâne, yabâni zeytin, meşe ve kayın bulunur. Vâdilerdeyse söğüt ve kavak ağaçları çoğunluktadır.
290 köy orman içinde ve 164 köy orman kenarındadır. Her sene 40-500 m3 sanâyi odunu ve 369.000 ster yakacak odun elde edilir.
Mâdenleri: Tokat ili mâdenler bakımından da zengin sayılır. İl dâhilinde betonit, antimon, oniks, krom ve kömür çıkarılır. Antimon yalıtıcı ve yüksek sıcaklığa dayanıklı bir mâdendir. En çok Turhal ilçesinden çıkarılır. Betonitse yağ ve şeker gibi ürünlerin arıtılmasında, kanalizasyon sularının temizlenmesinde, petrol ve su sondajlarında kullanılan çamurların hazırlanmasında kullanılır. Türkiye’nin en zengin betonit yatakları Reşâdiye ilçesinde bulunur.
Sanâyi: Tokat ilinde faal nüfûsun ancak % 5’i îmâlat sanâyiinde çalışır. 10 ve daha fazla işçi çalıştıran işyeri sayısı 100’e yakındır. Tütün, gıdâ, taş ve toprağa dayalı sanâyi ve kimyâ sanâyi dalı işyerlerinin mühim kısmını teşkil eder. Turhal Şeker Fabrikasında 3000 kişi çalışmakta ve günde 2550 ton pancar işlenmektedir. Tokat Sigara Fabrikasında yaklaşık 2400 işçi çalışmaktadır. Takım Tezgahları Aksesuarı Fabrikası, Dimes Meyve Suyu Fabrikası, un fabrikaları, kiremit tuğla fabrikaları, Samaş Bentonit Fabrikası, Yem Fabrikası, Kereste Fabrikası, Alüminyum, Bakır İşleme Atölyesi, Ziraat Âletleri Îmâlâthânesi ve Lastik AyakkabıFabrikası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. Organize sanâyi bölgesinin kurulmasıyla, çeşitli sanâyi kuruluşları bölgede yatırım yapmaya başladılar.
Ulaşım: Eski çağlardan beri kervan yollarının uğradığı Tokat bugün de karayolunun önemli merkezlerinden biridir. Samsun-Sivas karayolu Amasya’nın güneyinden il sınırlarına girer. Turhal’dan sonra Sivas vâsıtasıyla ülkenin her tarafıyla irtibat sağlar. İl sınırları içinde 382 km devlet yolu ve 315 km il yolu vardır. Köylerin dörtte üçünün yolu vardır.
Demiryolu il sınırları içinde 105 km’dir. Samsun-Sivas demiryolu hattı Tokat’ın batısından geçer ve Turhal-Zile ve Artova ilçelerine uğrar. Turhal İstasyonu en işlek olanıdır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
1990 sayımına göre toplam nüfûsu 719.251 olup, 308.304’ü ilçe merkezinde, 410.947’si köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 9958 km2 olup, nüfus yoğunluğu 73’tür.
Örf ve âdetleri: Tokat il topraklarında târih boyunca muhtelif milletler, kültürler ve medeniyetler gelip geçmiştir. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra hızla Türkleşen Tokat’ta diğer kültürler unutulmuş ve Türk-İslâm kültürü yerleşmiştir.
Tokat’tan çok sayıda ilim ve devlet adamı yetişmiştir. İbn-i Kemâl, Abdülmecîd Şirvânî, Sinânüddîn Yûsuf, Molla Lütfi, Molla Hüsrev, Hekim Mustafa, Seyyid Hasan Paşa ve Plevne Kahramanı Gâzi Osman Paşa bunların başlıcalarıdır.
Halk oyunları ve müziği: Tokat ili halk müziği ve halk oyunları bakımından en zengin illerimizden biridir. Halk oyunlarında halay hâkimdir. Karşılama ve semahlar da vardır. Halaylar, ağırlama ve yeldirme bölümlerinden meydana gelir. Başlıca oyunlar, Tokat Ağırlaması, Kazova Halayı, Ellik, Lâlelim, Hoş Bilezik, Grat, Üç Ayak, Tozanlı Halayı, Hanım Kızlar, Alaçam, Garkın Halayı, Omuz Halayı, Koççari, Sinsin, Kartal Halayı, Sarsı, Ters Bico ve Karadut’tur. Tokat ilinden çok sayıda halk şâiri yetişmiştir.
Mahallî kıyâfeti: Kadınlar başlarına fes giyerler. Bu fesin kenarları gümüş paralarla süslü, üzeri yemeniyle örtülüdür. Gövdeye giyilen iç gömleğe “İç göynek” denir. Onun üzerine cepken, en üste saya giyilir. Sayanın ön uçları bele bağlanır ve kuşağın arasına sokulur. Alt kısma iri desenli renkli pâzenden yapılmış bir şalvar, ayaklara yün çorap ve çarık giyilir.
Mahallî yemekleri: En meşhur olanları Tokat kebabı, madımak, bat, köme (cevizli sucuk), Zile pekmezi, ciğer çorbası, keşkek, katmer, bacaklı çorba, mantı, patlıcan peklizi ve un helvasıdır.
İlde el sanatlarından yazmacılık, halıcılık ve bakırcılık yapılmaktadır. On dördüncü asırdan beri il, yazmacılığın merkezi hâlindedir. Halıcılık daha çok köylerde yapılmaktadır. Ergani ve Küre’de çıkarılan bakırın, Tokat Kalhanelerinde eritilmesi 18. asrın ilk yarısından başlayarak ili, bakır sanâyiinin ticâret merkezi hâline getirmiştir. Süs bitkileri ve hamam tasları, il bakırcılığının en güzel örneklerindendir.
Eğitim: Okur-Yazar nispeti % 95’tir. Okulsuz köy yoktur. İlde 20 Anaokulu, 840 ilkokul, 39 ilköğretimokulu, 1 Körler okulu, 41 Ortaokul, 6 Ticâret Lisesi, 6 Kız Meslek Lisesi, 6 Endüstri Meslek Lisesi, 5 Sağlık Meslek Lisesi, 1 Anadolu Otelcilik Turizm Lisesi, 1 Anadolu Öğretmen Lisesi, 6 İmam-Hatip Lisesi, 3 Anadolu Lisesi, 15 Genel Lise vardır. 1992 târihinde kurulan Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesine bağlı Ziraat Fakültesi Fen ve Edebiyat Fakültesi, Meslek Yüksekokulu, Niksar Meslek Yüksekokulu, Zile Meslek Yüksekokulu, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erbaa Fen Bilimleri Enstitüsü vardır (1994).
İlçeleri
Tokat ili; merkez ilçe (Tokat), Almus, Artova, Başçiftlik, Erbaa, Niksar, Pazar, Reşâdiye, Suluçay, Turhal, Yeşilyurt ve Zile ilçelerinden ibârettir.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 150.771 olup, 83.058’i ilçe merkezinde, 67.713’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 68, Çallıbel bucağına bağlı 21, Gökdere bucağına bağlı 26 köyü vardır. Yüzölçümü 1968 km2 olup, nüfus yoğunluğu 77’dir
İlçe merkezi, Yeşilırmak’ın bir kolu olan Belmat Deresinin Yeşilırmak’la birleştiği yere yakın bir mevkide kurulmuştur. Akdağ ile Çamlıbel Dağı arasında kalan dar bir vâdide yayılan şehrin doğusu ve batısı sarptır. Tarıma elverişli düzlükler ilçe merkezinin kuzey ve güneyinde yer alır. Denizden yüksekliği 650 metredir.
İlçe ekonomisi tarıma dayalıdır. Meyve, sebze yetiştiriciliği ve bağcılık yaygındır. İlçede tarım ürünlerinin işlenmesine dayalı gıdâ sanâyii gelişmiştir. İlin sanâyi kuruluşlarının çoğu merkez ilçededir. Afganistan göçmenlerinin gelmesinden sonra deri konfeksiyonculuğu hızla gelişerek ilçe ekonomisine önemli katkılarda bulunmaktadır.
Almus: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 36.328 olup, 5901’i ilçe merkezinde, 30.427’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 32 köyü vardır. Yüzölçümü 704 km2 olup, nüfus yoğunluğu 52’dir.
İlçe toprakları dağlık ve engebelidir. Yeşilırmak’ın önemli bir kolu olan Tozanlı Çayı ilçenin kuzey sınırını çizer. Almus Çayı üzerinde kurulu olan Almus Baraj Gölü ilçe topraklarının içinde kalır.
Ekonomisi tarıma dayılıdır. Tarıma elverişli arâzinin az olması sebebiyle üretim azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday ve arpadır. Akarsu boylarında sebzecilik yapılır ve az miktarda pancar ekilir. Baraj Gölünde tatlı su balıkçılığı yapılır. Hayvancılık gelişmiştir.
İlçe merkezi, Almus Deresinin Yeşilırmak’a döküldüğü yerde Almus Baraj Gölü kıyısında kurulmuştur. İl merkezine 35 km uzaklıktadır. 1954’te ilçe olmuştur. İl merkezine yakınlığı sebebiyle sanâyii gelişmemiştir.
Artova: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 17.688 olup, 4429’u ilçe merkezinde, 13.259’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 26 köyü vardır.
İlçe toprakları genelde düzdür. Kuzeybatı-güneybatı istikâmetinde uzanan Deveci Dağları Çekerek Çayı tarafından derin biçimde bölünmüştür. İlçenin güneyinden geçen Çekerek Çayının topladığı alüvyonlardan verimli Artova Ovası meydana gelmiştir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve patatestir. Hayvancılık gelişmiş olup, ilçe topraklarında mâden kömürü çıkarılır.
İlçe merkezi Sivas-Samsun demiryolu üzerinde kurulmuştur. 1923’e kadar ilçe merkezi Sulusaray diye bilinirdi. O seneki zelzelede ilçe büyük zarar gördü. Bunun üzerine ilçe merkezi önce Çamlıbel’e sonra 1944’te şimdiki yerine taşındı. İl merkezine 38 km uzaklıktadır.
Başçiftlik: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 6477 olup, 3722’si ilçe merkezinde, 2755’i köylerde yaşamaktadır. Niksar’a bağlı belediyelik bir köyken 9 Mayıs 1990’da ilçe oldu. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Ormancılık ve halıcılık ekonomide önemli yer tutar. Ev tezgahlarında Hereke cinsi halı dokunur. Hemen hemen her evde bir halı tezgahı vardır. İl merkezine 85 km mesâfededir.
Erbaa: 1990 sıyımına göre toplam nüfûsu 99.596 olup, 33.554’ü ilçe merkezinde, 66.042’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 29, Doğanyusuf bucağına bağlı 17, Karakaya bucağına bağlı 13 ve Kozlu bucağına bağlı 14 köyü vardır. Yüzölçümü 1111 km2 olup, nüfus yoğunluğu 90’dır.
İlçe toprakları genelde ovalıktır. Çoruh-Kelkit Vâdisinin batısı ilçe sınırları içinde kalır. İlçenin güney ve kuzeyinde yer alan dağlar arasından Kelkit Çayı akar. Dağlardan akan sularla beslenen Kelkit, ilçenin batısında Yeşilırmak ile birleşir. Kelkit Çayının taşıdığı alüvyonlardan meydana gelen Erbaa Ovası çok verimlidir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Sebze ve meyvecilik gelişmiş olup, en çok domates üretilir. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, arpa, mısır, elma ve nohuttur. Hayvancılık ilçe ekonomisinde önemli yer tutar. En çok koyun ve sığır beslenir. Kelkit Çayında tatlı su balıkçılığı yapılır. İlin en zengin ilçesidir. İlçede tuğla ve kiremit fabrikaları vardır.
İlçe merkezi Kelkit Çayının kıyısında kurulmuştur. 1942’deki zelzelede büyük hasar gören ilçe bugünkü yeri olan Ardıçlık’ta yeniden kurulmuş olup, Niksar-Taşova-Samsun karayolunun iki tarafında gelişmiştir. İl merkezine 82 km uzaklıktadır. Erbaa belediyesi 1868’de kurulmuştur.
Niksar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 84.932 olup, 35.201’i ilçe merkezinde, 49.731’i köylerde yaşamaktadır. İlçe topraklarının kuzey ve kuzeydoğusunda Canik Dağları, güneyindeyse Köse Dağları yer alır. Çoruh-Kelkit Vâdisinin ilçe merkezi yakınında genişlemesiyle meydana gelen Niksar Ovası verimli tarım alanıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Zengin tarım toprakları, elverişli iklim özellikleri ve sulama imkânlarıyla ilçe, tarım ürünleri üretimi yönünden önde gelen ilçelerdendir. Şekerpancarı, buğday, zeytin, pirinç, mısır, patates, tütün başlıca tarım ürünleridir. Meyve ve sebzecilik de gelişmiştir. En fazla domates, fasulye, elma, üzüm yetiştirilir. İlçe ilin orman varlığı yönünden de en zengin ilçesidir. Ormancılık, ekonomide önemli yer tutar. Hayvancılık gelişmektedir.
İlçe merkezi Kelkit Çayının kollarından olan Çanakçı Deresi Vâdisinin yamaçlarında ve Erzincan-Amasya karayolunun 9 km kadar kuzeydoğusunda kurulmuştur. İlçe merkezinden Tokat-Ünye karayolu geçer. İl merkezine 55 km mesâfededir. Niksar belediyesi 1876’da kurulmuştur.
Niksar, târih ve kültürümüz bakımından önemli birikime sâhip bir ilçedir. Güçlü bir Bizans şehriyiken 1071 târihinden sonra Melik Ahmed tarafından fethedildi ve Danişmend beyliğinin başşehri Sivas’tan Niksar’a nakledildi. Niksar’ın başşehir olmasıyla şehir îmâr edildi ve günümüze kadar ulaşan kalıcı eserler bırakıldı. İlk medrese Niksar’da kuruldu. Fâtih Sultan Mehmed Han, Trabzon Rum Krallığına son vermek için çıktığı seferde son hazırlıkları Niksar’da yaptı.
Pazar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 21.625 olup, 5669’u ilçe merkezinde, 15.956’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 17 köyü vardır. Turhal’a bağlı bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu.
İlçe toprakları genelde düzdür. Kazova verimli topraklara sâhiptir. Ovanın çukur kesiminde suların birikmesiyle meydana gelmiş Kaz Gölü daha sonra kurutularak tarım alanı yapılmıştır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı ve elmadır. Hayvancılık gelişmiştir. İl merkezine 28 km uzaklıktadır.
Reşâdiye: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 61.166 olup, 12.321’i ilçe merkezinde, 48.845’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 94, Bereketli bucağına bağlı 12 köyü vardır. Yüzölçümü 1481 km2 olup, nüfus yoğunluğu 41’dir.
İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzeyinde Canik Dağları, orta kesimde Küre Dağları güneyindeyse Asmalıdağ yer alır. Dağlardan kaynaklanan sular Kelkit Çayı ve Yeşilırmak’ın başlangıç kolu olan Tozanlı Çayında toplanır. Canik-Kelkit Vâdisi ilçe topraklarını ikiye böler. İlçede Çukurgöl ve Göllüköy Gölü adıyla bilinen iki küçük göl vardır.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tarıma müsâit alanları azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve şekerpancarıdır. Ayrıca az miktarda elma, mısır, armut, şeftali ve baklagiller yetiştirilir. Hayvancılık, tarımın yanında daha çok gelişmiştir. Çok miktarda koyun, sığır ve manda yetiştirilir. İlçe topraklarında bentonit yatakları vardır.
İlçe merkezi Kelkit Vâdisinin kuzey kesiminde kurulmuştur. İlin en fakir ilçesidir. İl dışına en çok bu ilçeden göç olur. İl merkezine uzaklığı 100 km olup, Amasya-Erzincan karayolu ilçeden geçer. Reşâdiye belediyesi 1907’de kurulmuştur.
Sulusaray: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 17.945 olup, 4377’si ilçe merkezinde, 13.568’i köylerde yaşamaktadır. Merkez’e bağlı 19 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Kuzeyini Deveci Dağları engebelendirir. Başlıca akarsuyu Çekerek Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve patatestir. Hayvancılık gelişmiştir. İlçe merkezi Çekerek Çayı kenarında kurulmuştur. Artova’ya bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe olan Sulusaray belediyesi 1987’den beri faaliyetine devam etmektedir. İl merkezine 67 km uzaklıktadır.
Turhal: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 106.014 olup, 68.384’ü ilçe merkezinde, 37.630’u köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 45, Dökmentepe bucağına bağlı 7 köyü vardır.
İlçe toprakları kuzeyde Buzluk ve Sakarat dağları, doğuda Yaylacık Dağı, güneyde Deveci Dağlarıyla çevrilidir. Dağların sularını Yeşilırmak’a kavuşan Kurucuk ve Keçeci dereleri toplar. Tabiî bitki örtüsü step olup, dağlık bölgelerde meşe ve kayın ormanları vardır. Toprakları genelde düzdür.
Ekonomisi tarım ve tarıma bağlı sanâyiye dayanır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, arpa, üzüm, ayçiçeği, baklagiller ve elmadır. İlçedeki diğer bir ekonomik faaliyet de sığır besiciliğidir. İlçenin en önemli sanâyi kuruluşu Şeker Fabrikasıdır. Bunun yanında bu fabrikaya bağlı ispirto ve makina fabrikaları da vardır. İlçe topraklarında atimon, kireçtaşı ve traverten yatakları olup, Türkiye’nin en yüksek kaliteli antimon yatağı bu ilçededir.
İlçe merkezi Kazova’nın kuzeybatısında Yeşilırmak’ın kenarında kurulmuştur. Önceleri küçük bir yerleşim merkeziyken şeker fabrikasının kurulmasıyla hızla gelişmiştir. Zile ile Amasya’yı Tokat’a bağlayan yolların birleştiği noktada bulunur. Sivas-Samsun demiryolu ilçeden geçer. İl merkezine 45 km uzaklıktadır. Turhal belediyesi 1892’de kurulmuştur.
Yeşilyurt: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 8736 olup, 5598’i ilçe merkezinde 3138’i köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 12 köyü vardır. Artova’ya bağlı belediyelik köyken, 19 Haziran 1987’de 3362 sayılı kânunla ilçe oldu. Yeşilyurt belediyesi 1972’de kurulmuştur. Afganistan’dan göç eden Türkmenlerin mesleği olan “Dericilik” ilçe ekonomisinde önemli yer tutar. Deri ürünlerinin ihrâcâtı yapılmaktadır. İl merkezine 55 km uzaklıktadır.
Zile: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 107.973 olup, 46.090’ı ilçe merkezinde, 61.883’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 45, Boztepe bucağına bağlı 36, Iğdır bucağına bağlı 33 köyü vardır. Yüzölçümü 1511 km2 olup, nüfus yoğunluğu 71’dir.
İlçe topraklarının kuzey ve batısında Buzluk Dağı, güneyindeyse Deveci Dağları yer alır. Geri kalan kısmı genelde düzdür. Arazi yüksekliği hiçbir yerde 2000 metreyi geçmez. İlçe topraklarından kaynaklanan Çekerek ve Zile çayları Yeşilırmak’a karışır. Zile Çayı Vâdisinin genişlediği kısım Zile Ovası olarak anılır. Genelde bitki örtüsü bozkır görünümündedir. Dağlık bölgelerde meşe, kayın ve sarıçam ormanları vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, arpa, mercimek, nohut, üzüm, ayçiçeği ve elmadır. Zile’nin pekmez ve leblebisi meşhurdur. Hayvancılık gelişmiştir. Koyun, keçi ve Ankara keçisi beslenir. Arıcılık gelişmiştir.
İlçe merkezi Buzluk Dağı eteklerinde, Zile Ovasının batı ucunda kurulmuştur. Bahçeli evler düzeninde geliştiği için geniş bir alana yayılır. İl merkezine 67 km mesâfededir. İlçe merkezinde demiryolu istasyonu yoktur. Demiryolu ulaşımını 20 km mesâfedeki Boztepe istasyonundan sağlar, Zile belediyesi 1872’de kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Verimli ovalar ve önemli yollar üzerinde olan Tokat ili târihî ve turistik eserleri bakımından zengin bir ilimizdir. Başlıca târihî eserleri şunlardır:
Garipler Câmii: Tokat’ın en eski câmisi olan bu eser Danişmendoğulları zamânında Danişmend Ahmed Gâzi tarafından 1167’de yaptırılmıştır.
Alaca Mescid: İlk defâ 1301’de yaptırılan mescit yıkılınca 1505’te yeniden yaptırılmıştır. Tuğladan bezemeli minâresi Selçuklu mîmârî özelliğini taşır.
Hâtuniye Meydan Câmii: Meydan Mahallesinde, Sultan İkinci Bâyezîd Han, annesi Gülbahar Hâtun adına 1485’te yaptırmıştır. Câmi tek kubbeli ve minârelidir. Kapısının işlemesi çok güzel olan câmi 1939 ve 1943 zelzelelerinde büyük zarar görmüştür. Daha sonraları tâmir edilmiştir.
Hamza Bey Câmii: Bicaroğlu Hamza Bey tarafından yaptırıldığı kitâbesinden anlaşılmaktadır. Moloz taştan yapılan câmi, Bicar âilesinin eviyle içiçedir. Câmi, kubbeli ana mekanla yanlarda tonozlu bölümlerden meydana gelir.
Ali Paşa Câmii: 1572’de yapılmış bir Osmanlı eseridir. Kare plânlı kesme taştan, yüksek kubbeli ve tek minârelidir. Mihrabı ve minberi taştandır. Avluda Ali Paşa, eşi ve oğlu Mustafa Beyin türbesi vardır.
Behzat Câmii: Behzat Caddesinde Hoca Behzat bin Fakih Şirvan tarafından 1535’te yaptırılmıştır. Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde bâzı ekler yapılan câmi 1939 zelzelesinde büyük zarar görmüş ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce tâmir edilmiştir.
Ulu Câmi: 1679’da yapılan câmi, dikdörtgen plânlı kesme taştan olup, çatısı kiremitle kaplıdır. Kemer sütunları ve iç süslemesi büyük bir sanat eseridir.
Sefer Beşe Mescidi: Ulu Câmi yanında olup, 1251’de yaptırılmıştır. Kitâbesi Tokat Müzesindedir. Mescit günümüzde yıkılmış olup, yanında bulunan türbenin kubbesi sekiz köşeli piramit şeklindedir. Kesme taştan yapılmıştır.
Silahtar Ömer Paşa Câmii: Erbaa ilçesindedir. Yapım târihi kesin olarak bilinmemektedir. Süsleme tarzından 17. asrın sonlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Kalem işi süslemeleri çok güzeldir. Eserin dışı yalın, içiyse çok güzel süslemelerle doludur.
Ulu Câmi: Niksar ilçesinde, Danişmendoğulları tarafından 1145’de yaptırılmıştır. Niksar’ın en eski câmiidir. Melik Gâzi Câmii de denir. Osmanlılar zamânında tâmir ettirilmiştir.
Çöreği Büyük Câmii: Niksar ilçesinde İlhanlılar tarafından yapılmıştır. Giriş kapısı geometrik bitki motifleriyle süslüdür. Câmi, adını kapısının sağ ve solundaki çöreğe benzer iki büyük diskten aldığı zannedilmektedir.
Ulu Câmi: Zile ilçesindedir. Mehmed Zakuli bin Ebû Ali tarafından 1267’de yaptırılmıştır. 1909’da Kaymakam Necmeddîn Beyin yardımlarıyla tâmir ettirilmiştir.
Boyacı Hasan Ağa Câmii: Zile ilçesinin Sakiler Mahallesindedir. Ali bin Sultan Hoca tarafından 1497’de yaptırılmıştır. 1640’ta Boyacı Hasan Ağa tarafından tâmir ettirilmiştir.
Çukur Medrese: Yağıbasan Medresesi adıyla da bilinen eseri, Danişmendoğullarından Nizâmeddîn Yağıbasan tarafından 1164’te yaptırılmıştır. Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından 1248’de tâmir ettirilmiştir. Moloz taştan tek katlı medresenin kapı ve kemerleri tuğladandır.
Hâtuniye Medresesi: Hâtuniye Câmiinin yanında olup, oldukça yıkık vaziyettedir. Sultan İkinci Bâyezîd, annesi Gülbahar Hâtun adına 1485’te yaptırmıştır.
Pervâne Dârüşşifâsı: Gök Medrese adıyla da bilinir. Meydan Mahallesinde Selçuklu Veziri Nûreddîn Pervâne tarafından 1275’te yaptırılmıştır. Avluya bakan yüzü Selçuklu çinileriyle süslüdür. Sivil Selçuklu eserlerinin en eskilerinden biridir. Siyah ve Türk mavisinin hâkim olduğu süslemeler Selçuklu sanatının şâheseridir. 1926’da tâmir ettirilen Dârüşşifâ günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Yağıbasan Medresesi: Niksar ilçesindedir. Günümüzde oldukça yıkık vaziyettedir. Çukur Medreseyle aynı zamanda yapıldığı tahmin edilmektedir.
Ebü’l-Kâsım Türbesi: Ebü’l-Kâsım bin Ali et-Tûsî tarafından 1234’te yaptırılmıştır. Mor, firuze, lâcivert çinilerle yapılmış kûfî yazılar geometrik geçmeler Selçuklu sanatının orijinal örneklerindendir.
Sümbül Baba Türbesi: Gaziosmanpaşa Caddesinde; türbe, tekke ve mescit olarak 1292’de yapılmıştır. Türbenin taş işçiliği büyük sanat eseridir. Hacı Sümbül tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu mîmârisi tarzındadır.
Kırk Kızlar Kümbeti: Niksar ilçesinde olup, 13. asır Selçuklu eserlerindendir. Yapım târihi ve kime âit olduğu belli değildir. Yapının kâidesi taştan, sekizgen gövdesi tuğladandır.
Melik Gâzi Türbesi: Niksar ilçesinin çıkışındadır. Danişmendoğulları devrinde yapılmıştır. Câmi plânındadır. İçten bütün eseri dolaşan yazı kuşağı devrin ustalığını yansıtır.
Tokat Köprüsü: Şehrin girişinde Yeşilırmak üzerindedir. Selçuklu eseri olup, 1250’de yapılmıştır. Boyu 150, eni 7 metre olup, 5 gözlüdür. Osmanlılar devrinde tâmir gören köprü son şeklini almıştır.
Talazan Köprüsü: Niksar ilçesine 15 km mesâfede, Niksar-Erbaa karayolu üzerindedir. 1200-1220 arasında yapıldığı tahmin edilen köprü günümüzde yıkık vaziyettedir.
Saat Kulesi: Sultan Abdülhamîd Hanın tahta çıkışının 25. yıldönümü için 1902’de yaptırılmıştır. Kulenin girişi güneyinden olup, kuzeyinde bir dükkan vardır. Yüksekliği 33 metredir. Kesme taştandır.
Turhal Kervansarayı: Turhal-Pazar karayolu üzerindedir. Anadolu’da bulunan Selçuklu eserlerinin en güzellerindendir. Fakat hâlen bakımsız ve harap bir haldedir. Selçuklu Sultanı Alâeddîn Keykubat devrinde 1237’de yapılmıştır.
Sulu Han: Osmanlılar devrinde yapılmıştır. Günümüzde restore edilip, öğrenci yurdu olarak kullanılmaktadır.
Tokat Kalesi: Ortaçağda sivri ve kayalık bir tepe üzerinde yapılmıştır. Selçuklu ve Osmanlı devrinde tâmir görmüştür. Kalenin 28 burcundan günümüzde bir tânesi kalmıştır. Diğer kısımları harâbe hâlindedir. Tepe üzerindeki kulesine 362 basamakla çıkılır. Sarnıç, ambar, cephânelik ve muhâfızlar için binâlar vardır.
Turhal Kalesi: Bugün yalnız birkaç burcu kalan bu kale çok eski çağlardan kalmadır. Son şeklini Osmanlı devrinde almıştır.
Niksar Kalesi: Ortaçağdan kalmıştır. Fakat bugünkü şeklini Selçuklu ve Osmanlı devrinde almıştır.
Zile Kalesi (Nama Hisarı): Eski bir eserdir. Sur şekli Osmanlılara âittir. Roma İmparatoru Sezar’ın târihe geçen “Geldim, gördüm, yendim” (Veni, Vidi, Vici). Lâtince yazıların kazılı olduğu sütunun da bulunduğu kale bakımsızlıktan yıkılmak üzeredir. Osmanlı devrinde depo olarak kullanılmıştır. Kaleden Bodrum ve Sekerap Suyuna inen gizli tünellerin bulunduğu rivâyet edilir.
Nikopolis: Artova ilçesinin Sulusaray bucağında bir Roma çağı şehrinin kalıntıları toprak altındadır.
Neokaseria (Kaberie): Bugünkü Niksar şehrinin bulunduğu yerde eski bir Roma şehrinin kalıntıları vardır. Kale, sur ve yılanlı köprü kısmen ayaktadır.
Tokat Müzesi: Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine âit eserler sergilenir. Osmanlı devrine âit olanlar arasında mahkeme sicilleri, mühürler, sikkeler, tabletler, tekke eşyâsı ve giyim-kuşama âit eserler çoğunluktadır.
Mesire yerleri: Tokat tabiî güzellikleri bakımından yurdumuzun zengin bölgelerinden biridir. Ormanlar ilde geniş bir yer kaplar. Bu yüzden birçok orman içi dinlenme yeri vardır. Bâzı mesire yerleri şunlardır.
Câmiiçi: Niksar ilçe merkezine 17 km uzaklıkta, Niksar-Ünye karayolu üzerinde bir ormaniçi dinlenme yeridir.
Zinav Gölü: Çukurgöl olarak da bilinen bu mesire yeri Reşâdiye ilçesine 25 km uzaklıktadır. Göl ve ormanların iç içe olduğu bir mesire yeridir. Gölün suyu tatlıdır.
Göllüköy: Reşâdiye ilçesine bağlı Göllüköy yakınındadır. Gölün suyu tatlı olup, etrâfının manzarası güzel bir mesire yeridir.
Kaplıca ve içmeler: Tokat içmeler ve kaplıca bakımından zengin bir ilimizdir. Sulusaray Kaplıcası, Reşâdiye Çermiği, Başören mâdensuyu, Reşâdiye mâdensuyu ve Ayvaz suyu ilin önemli şifâlı su kaynaklarıdır.
Sulusaray Kaplıcası: Sulusaray ilçesine 3 km uzaklıkta Ilıca köyündedir. Tesisleri mevcut olan kaplıcanın suyu romatizma, nevralji ve cilt hastalıklarına iyi gelmektedir.
Reşâdiye Kaplıcası: Reşâdiye ilçesinin 1.5 km batısındadır. Yeterli tesisleri olmayan kaplıca suyu romatizma, nevralji ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.
Başören İçmesi: Merkez ilçeye bağlı Başören köyündedir. Sarılık suyu olarak da bilinir. Su, içme olarak mîde, karaciğer ve safra yolları rahatsızlıklarına, böbrek taşlarının düşürülmesinde faydalıdır.
Ayvaz Suyu: Niksar ilçesine 2 km uzaklıkta çıkar. Sertliği 0 derece olan su, şişelenerek diğer illere gönderilir. Su, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarıyla yüksek tansiyon ve barsak rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.