TAVŞAN (Leporis, Lepus)

Alm. Hase (m), Fr. Lièvre (m), İng. Rabbit, Hare. Familyası: Tavşangiller (Leporidae). Yaşadığı yerler: Antarktika hâriç, hemen hemen bütün dünyâda. Yabâni olanları dağlarda, kırlarda yaşar. Özellikleri: Gözleri iri, arka bacakları ön bacaklarından daha uzun, kuyruğu kısa, kulak ve bıyıkları uzun, otçul memelidir. Yabânî veya evcil olarak yaşarlar. Ömrü: 5-12 yıl. Çeşitleri: Âdi tavşan (Lepus europaeus), ada tavşanı (Cuniculus [oryctologus] cuniculus), kar tavşanı (Lepus timidus) meşhurlarıdır.

Tavşangiller (Leporidae) familyası türlerine verilen genel ad. Kulakları ve arka bacakları uzun, ön bacakları daha kısa olan, karada yaşayan otçul memelilerdir. Kuzey kutup dâiresinden çöller bölgesine kadar hemen hemen dünyânın her yerinde bulunurlar. Hepsi kısa kuyrukludur. Bâzıları kazdıkları tünellerde barınır. Bir kısmıysa aslâ tünel kazmaz. Satıhta barınır. Hepsinin keskiye benzeyen ve dâimî süren dişleri vardır. Kesici ön dişlerle azı dişleri arasında boşluk bulunur. Bu hususta onlar kemiricilere benzerler. Uzun süre kemiriciler takımında sınıflandırıldı. Şimdiyse Lagomorpha (Tavşanımsılar) takımının çiftdişliler (Duplicidentata) alt takımında incelenirler. Bunları Rodentia (Kemiriciler) takımından ayıran en önemli özellik; üst çenelerindeki kemirmeye yarayan bir çift kesici dişlerinin iç kısmında bir çift daha küçük dişlerin bulunmasıdır.

Âdi tavşanlar, Ada tavşanları ve pikalar (Islıklı tavşanlar) bu takımın en iyi tanınan türleridir. Yalnız Antarktika’da bulunmazlar. Ağırlıkları genellikle 1-3 kg kadardır. Yokuş yukarı çok iyi koşarlar. Pikalar tamâmen kaya altlarında barınırlar. Asya ve Amerika’da yaşarlar. Tombul vücutları ve kısa, yuvarlak kulakları vardır. Gündüz faaliyet gösterirler. Kış uykusuna yatmazlar. Fakat kuru otları kış için biriktirip kayalar altında depolarlar.

Ada tavşanlarının boyları 35-45 cm ve ağırlıkları 2-2,5 kg kadardır. Sırt ve yanları kızılımtrak sarı, karın ve ayaklarının içleri beyazdır. Çok ürkek bir hayvandır. Tehlike sezince mırıldanır gibi bir çığlık atar ve şiddetle ayaklarını toprağa vurur. Yumuşak topraklarda eştikleri tünellerde barınırlar. Yuvaları karmaşık tünellerden meydana gelir. Birkaç çıkışı, havalandırma delikleri ve daha geniş olan ana doğum odası mevcuttur. Yabânî ada tavşanı çoğu defâ âdi tavşanla karıştırılır. Ada tavşanı yuvasını toprak altına yapar. Yavrularını postundan yolduğu tüyler üstünde gözleri kapalı ve tüysüz olarak doğurur. Koşarken sıçramalarla yol alır. Kırkar gün aralıklarla yılda 4-8 defâ yavrular. Her doğumda 4-12 yavru doğurur. Yavrularını 20 gün kadar emzirir. Bir aylık olunca kendi başlarına bırakır. Yavrular on ayda tam ergenliğe kavuşurlar. 5-7 yıl kadar yaşarlar.

Âdi tavşan (Lepus europaeus) ise daha iri ve daha ince uzundur. Siyah uçlu kulakları ve uzun arka bacakları ve sarımtrak kahverengi tüyleriyle ada tavşanından ayrılır. 70 cm boyunda ve ağırlığı 3-6 kg gelenleri vardır. Yuvalarını çukur ve kuytu yerlere yaparlar. Tünel kazmazlar. Yalnızca yeri biraz eşeler ve orada kurumuş çimenlerin üzerinde iskan ederler. Dağlarda, kırlarda ve ormanlarda bulunurlar. Orta ve Güney Amerika ile Avustralya’da rastlanmaz.

Koştuğunda uzun değnekle yürüyen canbazları andırır. Bu yürüyüşü onu sıçramalarla hareket eden ada tavşanından ayırır. Münzevî, yalnız bir hayvandır. Fakat ilkbahar başlangıcında toplu görülürler. 2-4 yavru doğurur, yavrular gelişimleri ilerlemiş vaziyette, vücutları tüylü, gözleri açık ve ayaklarını derhal kullanabilecek kabiliyette doğarlar. 2-3 hafta süt emerler. Gebeliği 5-6 hafta olup, yılda 4-5 defâ gebe kalabilirler. 8-12 yıl kadar yaşarlar. Postu kürkçülükte kullanılır. İnsana çabuk alışırlar.

Soğuk memlekette yaşayanların mevsime göre rengi değişir. Âdi kutup tavşanı (L.areticus) ve kar tavşanı(L.timidus) kutup ve dağlık yurtlarında kışın tüy değiştirerek beyaza dönüşür.

Ada tavşanları yiyecek aramak için akşamları yuvalarından çıkarlar. Besinleri çeşitli otlar, kök, sürgün ve ağaç kabuklarıdır. Etleri yenir, postu kürkçülükte kullanılır. Etleri gâyet lezzetliyse de tünellerde yaşadıkları için avlanmaları çok zordur. Sekiz tânesi bir koyunun yediği kadar ot yer. En önemli düşmanları, tilki, gelincik ve salgın olan “Myxomatosis” hastalığıdır. Bir çift ada tavşanından üç yılda dokuz milyon tavşan üreyebilir.

On sekizinci yüzyılda Avustralya’ya götürülen iki çift ada tavşanından 2 milyardan fazla üremiş ve mer’aları koyunlarla paylaşmış, ziraat için bir âfet olmuşlardır. Bunlara karşı dışardan tilki getirilmişse de bunlar yalnız yaşlı ve hasta tavşanları avlayabilmişlerdir. Bunun üzerine genel bir tavşan avı başlatılmış, buna paralel olarak konservecilik ve tavşan deri sanâyiinde büyük gelişmeler olmuştur.

Âdi tavşanla çiftleştirilerek elde edilen melezine leporidi denir. En önemli evcil ırkı beyaz ve kırmızı gözlü olan Ankara tavşanıdır. Asıl ada tavşanından başka yarım metre boyunda “iri bataklık ada tavşanı” (Limnologus palastrigs) ile “su ada tavşanı” (L.aquaticus) vardır. İlki Güney Amerika’da ev kenarlarında, ikincisi Mississippi’de yaşar. Suya dalarlar. 6-7 yavru doğururlar.

Evcil ada tavşanı: Yıllarca süren çalışmalar sonucu birçok evcil ırklar üretilmiştir. Bunlar etleri, derileri, tüyleri veya süs için yetiştirilir. Laboratuvarlarda deney hayvanı olarak kullanılanları da vardır.

Ankara tavşanı: Beyaz ve kırmızı gözlü olan Ankara tavşanı en önemli evcil ırktır. Beyaz tüylüdür ve 2,5-3 kg gelir. Tüyü için yetiştirilir. Postu uzun ve sık tüylerle örtülüdür. Tüyleri gâyet makbul olup pamuk gibi yumuşaktır. Her kırkımda 300 gr tüy çıkar. 9 sene kadar yaşar. Her doğumda 8 yavru verir. Ankara tavşanı denmesinin sebebi tüylerinin Ankara keçisi gibi beyaz ve makbul olmasıdır. Tüyünden istifâde edilen tavşanların çoğunlukla yumurtalıkları çıkartılır. Çünkü yumurtalıkları olmayan tavşanların tüyleri daha sık ve çok olur.

Alman, Belçika ve Normandiya ırkları et için beslenir. Post için yetiştirilenlerin en önemlisi Çinçilyalardır. Postu beyaz ve siyah lekeli olan İngiliz kelebeği tavşanı, süs için beslenir. Yine postu beyaz ve kahverengi, kulakları sarkık olan Japon ırkı da süs için beslenir. Siyah-beyaz Hollanda tavşanı dayanıklı ve arkadaşlığa uygun yaradılışta olduğundan evlerde çocuklara oyun hayvanı olarak yetiştirilirler.

Tavşanlar, yedikleri nebâtî besinleri en az iki defâ sindirimden geçirirler. Gece çıkardıkları nemli ve yumuşak dışkılarını çiğnemeden yeniden yutarak tekrar sindirirler. Kalın barsakta sindirim bakterilerinin hazırladığı ve birinci dışkıyla atılan B vitaminlerinin zâyi olmasına mâni olurlar. Bu sindirim özelliğiyle yaprak ve otlardan en iyi şekilde faydalanmış olurlar. Gündüz, dışkıları katıdır. Gece, dışkısını doğrudan doğruya anüs (makat)ten alındığı için ağzıyla makat bölgesini kaşıdığı sanılır. 45 günlük bir deneyde, boyunlarına tasmalık takılarak dışkılarını yemeleri önlenen tavşanların iştahlarının düştüğü, hızla zayıfladıkları, kulaklarının içlerinde ve gözlerinin çevrelerinde yaraların meydana geldiği görülmüştür.

Tavşanlar genellikle gündüzleri dinlenir. Sabahın erken saatlerinde ve akşam vakitlerinde beslenmek için aktiflik gösterirler. Tarlalara büyük ziyanlar verirler. Tabiî düşmanları tilki, gelincik, puma, kartal gibi hayvanlardır. Mykomatosis hastalığı da bunların aşırı artışlarını önemli derecede önler. Bugün tüyleri, postları ve etleri için evcil olarak birçok tavşan ırkı yetiştirilmektedir. Tavşan eti idrar söker, fazlası uykusuzluk yapar.

Bedâyi kitâbında diyor ki; “Abdullah ibni Abbâs buyurdu ki: Resûlullah’ın yanında oturuyorduk. Bir köylü, tavşan kebâbı hediye getirdi. Bize; “Yiyiniz!” buyurdu. Muhammed bin Safvân radıyallahü teâlâ anhümâ dedi ki: “İki tavşan yakaladım, kestim. Resûlulah’a sordum. İkisini de yememi emr buyurdu.”

Kitâb-ül-İrşâd’da diyor ki: “Tavşan kanı, kelef denilen yüzdeki çillere ve Behak denilen esmer lekelere ve Beras, yâni abraş denilen beyaz lekelere iyi gelmektedir. Kanı bu lekelere sürülür. Tavşan beyni yemek, hastalıklardan sonra hâsıl olan titremeye iyi gelir. Çocukların diş etlerine sürülünce, diş gelmesine yardım eder. Tavşan yavrusunu kesip mîdesinden çıkan “Enfiha” denilen sıvı, sirke ile karıştırılıp üç gün öğleden sonra kadın içince, hâmile kalmasını önler ve sar’a illetine ve zehirlenmelere karşı iyi gelir.”

TAVŞAN BEZELYESİ

(Bkz. Mürdümük)

TAVŞAN DUDAK

Alm. Hasenscharte (f), Fr. Bec-de-lièvre (m), İng. Harelip. Dudağın doğuştan yarık olması. Aslında yarık, tavşanlardan farklı olarak orta kısımda değil, sağda veya soldadır. Her iki tarafta birden de olabilir. Nâdiren ortada olur. Bu sebeple tavşan dudak deyimi yanlış olmaktadır. “Yarık Dudak” daha doğru bir ifâdedir. Bâzan yarık, damağa da uzanabilir. O zaman normal yutma olayı bozulacağından bebekte beslenme zorluğu ortaya çıkar.

Hastalığın sebepleri arasında irsiyet ve annenin gebelikte kullandığı ilâçlar, hastalıklar, psişik ve fizik travmalar sorumlu tutulmaktadır. Tedâvisi plastik cerrâhî müdâhaleleridir.

TAVŞAN MEMESİ (Ruscus aculestus)

Alm. Stachliger, Mäusedorn (m), Fr. Pelithoux (m), İng. Butcher’s broom. Familyası: Zambakgiller (Liliaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Trakya, Batı ve Kuzey Anadolu.

Eylül-nisan ayları arasında yeşilimsi veya açık pembemsi çiçekler açan 20-30 cm boylarında kışın yapraklarını dökmeyen çok yıllık bitkiler. Ormanlık ve dağlık bölgelerde yayılış gösterirler. Yapraklar oval şekillerde sivri uçlu, koyu yeşil renkli ve serttir. Gövdeleri dik ve çok dallanmıştır. Hatta dallar yaprak şeklinde başkalaşıma uğramışlardır. Bundan dolayı şeklen bir yaprağa benzerler. Esas yapraklar bunların üzerinde küçük ve pul şeklindedir. Her yaprağın koltuğundan 1-2 çiçek çıkar. Meyve küre şeklinde parlak kırmızı renkli olup etlidir

Kullanıldığı yerler: Kökleri uçucu yağ ve saponinler taşır. İdrar arttırıcı, kum dökücü, ateş düşürücü etkileri vardır. Meyveleri kurutularak kavrulur ve kahve olarak kullanılır.

Ruscus hypoglossum türü, “Yalova Mercanı” olarak bilinir. Akdeniz bölgesinde yetişir. Aynı şekilde kullanılır. R. hypophyllum türüyse zirmek olarak bilinir.

TAVUK (Gallus domesticus)

Alm. Huhn (n), Henne (f), Fr. Poule (f), İng. Hen. Familyası: Sülüngiller (Phasianidae). Yaşadığı yerler: Evcil olarak kümeslerde; serbest yaşayan yabâni türler de vardır. Özellikleri: Orta büyüklükte, kısa kanatlı, yerde yaşayan bir kuş. Ayakları eşelemeye ve koşmaya uygundur. Çoğunlukla nebâtî besin yer. Ömrü: 15-20 yıl. Çeşitleri: Leghom, Minorka, Dorking, Beç, Denizli, Cebeci, Gerze, İspenç tavuğu, Tepeli tavuk meşhur cinslerdir.

Sülüngiller familyasından, orta büyüklükte, vücûdu yandan basık, gagası kuvvetli, ayakları eşeleyici, kısa veya yuvarlak kanatlı dişi bir kuş. Erkeğine horoz, yumurtadan yeni çıkan yavruya civciv, bir yaşından küçüğüne piliç denir. Başının üzerinde kırmızı renkli etten bir ibik bulunur. Gaganın altında da buna benzer etli iki parça sarkar. Ayaklarında, üçü önde, biri arkada olmak üzere dört parmak vardır. Gözleri başının iki yanında olup, üçer göz kapağına sâhiptir. Üçüncü perde gözü fazla ışıktan korur. Kuyruk; horozlarda büyük, tavuklarda küçüktür. Küçük kanatlı olduklarından ancak kısa mesâfede uçuş yapabilirler. Mîdeleri diğer kuşlarda olduğu gibi üç bölümdür. Yemler önce kursağa, sonra ön mîdeye geçer. Son olarak katıda sindirilir. Tavuklar yuva yapmaz. Yerde veya ağaç dallarında tünerler. Sıcakkanlı hayvanlardır. Genel olarak vücut ısıları 40,5-42°C’dir.

Kuluçkaya yattıklarında yumurtaları çevirerek devamlı hepsine aynı ısıyı vermeye çalışırlar. 38 ve 41 derecelerde de civciv çıkabilir. En ideal ısı 39-40 derecedir. Vücutları küçük olan tavukların ısıları iri tavuklardan fazladır. Böyle tavuklar daha erken civciv çıkarır. Tavukta kuluçka müddeti genel olarak 21 gündür. Legorin tavuklarının vücutları küçük, harâretiyse fazla olduğundan 20 günde civciv çıkarırlar.

Brahma tavukları daha iri ve vücut harâretleri daha azdır. 21 günde bile civciv çıkarmazlar. Ancak bir iki gün sonra çıkarırlar. Hasta tavukların vücut ısısı genellikle düştüğünden, çoğu civciv çıkaramaz. Evcil tavuğun atası “Bankiya” tavuğudur.

Bugün yeryüzünün çoğu bölgelerinde et ve yumurtası için büyük çiftliklerde tavuk yetiştirilir. İyi bir tavuk yılda 250-300 yumurta verir. Aralık ve ocak aylarında tüy değiştirdiklerinden yumurtlamazlar. Horoz tarafından döllenmiş yumurtalardan civciv çıkar. Döllenmemiş yumurtalardan civciv çıkmaz. Yumurta besleyici bir gıdâdır. Yumurtalıkta meydana gelen yumurta sarısı, yumurtalık kanalından geçerken üst kısımdan salgılanan yumurta akına bulanır. Aşağı inerken de üstü kireçlenir. Bu yumuşak kabuk havayla temas edince sertleşir. En önemli tavuk cinsleri Minorka, Leghorn, Arden, Dorking, Beç, Nemse, Fizan ve Denizlidir. (Bkz. Horoz)

TAVUS (Pavo cristatus)

Alm. Pfau (m), Fr. Paon (m), İng. Peacock. Familyası: Sülüngiller (Phasianidae). Yaşadığı yerler: Anayurdu Hindistan ve Seylan ormanlarıdır. Özellikleri: Erkeklerinin, çoğu renkli ve yelpaze gibi açılabilen uzun kuyrukları vardır. Nebâtî besinlerle beslenirler. Çeşitleri: Hind tavusu (P.cristatus), Cava tavus kuşu (Yeşil Tavus; P.muticus), Argus tavusu (A.argus), Kongo tavusu (A.congensis) meşhur türleridir.

Sülüngiller âilesinden, Hindistan ve Seylan ormanlarında yaşayan, kuyruğunun güzelliğiyle meşhur bir kuş. Bugün dünyânın her yerinde süs hayvanı olarak beslenirler. Güzelliği herkesçe bilinen bu kuş, Büyük İskender tarafından Hindistan dönüşü Avrupa’ya getirilmiştir.

Tavusun kuyruğu gâyet uzun ve renkli olup, üstü göz gözdür. Mavi gözlerle süslü, sedefli altın ve yeşil tüylerle örtülü bu kuyruk, yelpâze gibi açılarak gözler önüne serilir. Güzelliği dillere destan olan erkek tavustur. Dişisi, pek çirkindir. Görenler bunu başka bir kuş çeşidi sanırlar. Hindiye oldukça benzer. Dişisi esmerimtrak, kül rengindedir. Tavus kuşları, tavuklar gibi beslenirler, arpayı çok severler.

Bülbülün sesinin kulağa tesiri ne derece ise, tavusun göze tesiri de aynı derecededir. Başında renkli bir sorguç bulunur. Tavusun güzelliğine karşılık çirkin bir sesi vardır. Üreme dönemlerinde erkek tavus kuşu kuyruk tüylerini açarak dişisine kur yapar. Sürü hâlinde gezerler. Bir erkeğin peşinde 5-6 dişi bulunur. Kuyruğunu açtığı zaman bütün renklerin parıltısını aksettirir. Erkeğin boyu 110-125 cm, kuyruğu da 130 cm kadardır. Dişiler erkeklerden daha küçük olurlar. Dişi 12-15 kadar yumurta yumurtlar. Kuluçka süreleri bir ay kadardır. Yavrular küçükken hindi yavrularına çok benzer. Tavusun kuyruğu yeşilimsi bir rengi andırır. Vücûdundaki tüyler ise mor, yeşil, altın sarısı ve tunç renklerinin karışmasından meydana gelmiştir. Başlaa boyun tüylerinin rengi daha koyudur. Erkeğinin rengi üçüncü senede tüy döktükten sonra tamamlanır. Dördüncü yılda erginleşirler.

Lezzetli olduklarından Cava ve Seylan adalarında yerliler tarafından avlanır. Hindistan’ın bâzı bölgelerinde kutsal sayılırlar. Tavus kuşu, hazret-i Süleyman zamânından beri bilinirdi. Roma İmparatorluğu zamânında büyük ziyâfetlerde tavus kuşu ikram edilirdi. Tavus kuşunun derisi yüzülerek eti pişirildikten sonra tekrar derisi üzerine geçirilip sofraya tüyleriyle berâber konurdu.

Tavusun birkaç çeşidi vardır. Malezya, Sumatra ve Borneo ve çevresinde yaşayan Argus tavusu (Argusianus argus), kuyruğuyla berâber 160 cm kadar uzunluktadır. Vücut tüylerinde kestâne rengi sarı ve siyah lekeler göze çarpar. Mâdenî parıltısı olmayan yeşil benekleri boyuna çizgilerle süslüdür. Afrika’da yaşayan Kongo tavusunun kuyruğu diğer türlerden daha kısadır. Erkek, parıltılı mavi ve yeşil renklidir. Başında beyaz tüylü bir sorgucu vardır. Bu tür 1936 yılında bulunmuştur. Tavus kuşları kovalanınca kaçar. Yüksekçe bir yer gelince ancak havalanabilirler. Bununla berâber fazla uzağa uçamazlar. En korktukları düşmanları parstır. Parsla karşı karşıya gelince âdeta felç geçirerek donakalırlar.

TAYF

(Bkz. Spektroskopi)

TAYLAND

DEVLETİN ADI

Tayland Krallığı

BAŞŞEHRİ

Bangkok

NÜFÛSU

56.800.000

YÜZÖLÇÜMÜ

518.000 km2

RESMÎ DİLİ

Tay dili (İngilizce, Çince, Malayca)

DÎNİ

İslâm, Budizm

PARA BİRİMİ

Baht (=100 stang)

Güneydoğu Asya’da, 5° 32’ -20° 28’ kuzey enlemleri ve 97° 21’-105° 38’ Doğu boylamları arasında yer alan, kuzeyden Burma ve Laos, doğudan Laos, Kamboçya ve Siyam Körfezi, güneyden Malezya ve batıdan Burma ve Andaman Deniziyle çevrili, eski adı Siyam olan, mevki îtibâriyle büyük stratejik önemi hâiz bir krallık.

Târihi

Ülkenin ilk yerlileri Güney Çin’den göç eden insanlardır. Taylandlılar, 11. yüzyılda bölgeye gelerek bir krallık kurdular. Tayland kurulduğundan bu yana Avrupalı güçlerin istilâsına ve sömürgeciliğine uğramayan Güneydoğu Asya’nın biricik ülkesidir. Şüphesiz bunda, Tayland Kralı Mongkut’un rolü büyüktü. Bundan sonra yerine geçen oğlu Kral Chulalongkorn da aynı siyâsetle bu durumu devam ettirdi. Kral Chulalongkorn 1851 yılından 1910 târihine kadar tahtta kaldı. Ülkesinin gelişme ve kalkınmasında büyük çaba sarfetti. İngiltere ve Fransa ile çeşitli ticârî anlaşmalar imzâladı.

Tayland’da 1932 yılında monarşik idâreyi sınırlayıcı kansız bir ihtilâl oldu. 1941 yılında ülke Japonlarca işgâl edildi. Harpten sonra batı siyâseti gütmeye başlayan Tayland, Vietnam’a 11.000 kişilik bir askerî birlik gönderdi. 1972 yılında bu birliklerini tekrar geriye çekti.

1976 yılında yeni bir ihtilâl oldu. Bu sefer ihtilâl kanlıydı. Bunu 1977 ihtilâli tâkip etti. 1983 yılında Vietnam askerî birlikleri, Tayland, Kamboçya sınırı yakınlarında Kamboçya mülteci kamplarına saldırdı. 30.000’e yakın mülteci Tayland’a sığındı. Bunun üzerine Vietnamlılar ülkeye girdiler. Fakat çok geçmeden Taylandlılar saldırganları geri püskürttü. 1988’de seçimleri kazanarak başbakan olan Tümgeneral Chatichai, 25 Şubat 1991’de yapılan askerî darbeyle yönetimden uzaklaştırıldı. Darbecilerin lideri General Suçinda Kraprayun’dır. Askerî Cuntanın hazırladığı anayasa gereğince Millî Meclisin 360 üyesinin belirleneceği seçimler 22 Mayıs 1992’de yapıldı. Seçimlerde hiçbir parti tek başına iktidâra gelecek sandalye sayını elde edemedi. Generallerin desteklediği Erdem Birliği Partisi, Cuntanın yolsuzlukla suçlayarak iktidardan uzaklaştırdıkları partilerle bir koalisyon hükümeti kurdu. Fakat bir süre sonra çıkan olaylardan sonra hükümet krizi yaşanmaya başlandı. Kurulan geçici hükümetin ardından 13 Eylülde yapılan seçimler netîcesinde muhâlefet partileri 185 sandalye elde ederek yeni hükümeti kurdular (Ocak 1994).

Fizikî Yapı

Tayland mevki îtibârıyle güneydoğu Asya’da, Malay Yarımadası ve Hint-Çin’i üzerinde yer alan bir ülkedir.

Ülke şekil îtibâriyle sap kısmı, Malay Yarımadası üzerinde bulunan açılmış bir çiçeğe benzer. Çiçeğin sap kısmının doğusunda Siyam Körfezi ve batısında Andean Denizi bulunur. Bir bakıma ülke şekil bakımından küçük bir baltaya da bezer Kuzey-güney noktaları arası yaklaşık 1650 km ve doğu-batı noktaları arası ise 800 km kadardır. En dar bölge 64 km olan Kra İstnumus’tur.

Ülkenin yüzölçümü yaklaşık 518.000 km2dir. Bu geniş toprakların kuzeydoğusunda toplam yüzölçümün üçte birine yakın genişlikte bir yayla mevcuttur. Yayla ortada Chao Phraya Nehrinin verimli alüvyonlu vâdisine doğru gittikçe alçalır.

Tayland beş coğrafî bölgeye ayrılabilir: Chao Phraya Menam (Merkezi Platolar bölgesi), Korat Yaylası, Güney Tayland (Yarımada bölgesi), Kuzeybatı bölgesi ve Dvaravati bölgesi (Güneydoğu bölgesi).

Chao Phraya Nehri Bölgesi, küçüklü büyüklü nehir ve kanallarla doludur. Kuzeybatı bölgesinde Ping, Wang, Yom ve Nan adlarında dört nehir bulunur. Bölge aynı zamanda dağlıktır. Ülkenin en yüksek noktası 2756 m’lik Inthanon Tepesidir. Başşehir Bangkok, güneydoğuya doğru uzanan Dvaravati bölgesindedir. Dördüncü bölge Korat Yaylası, Mekong Nehrinin suladığı geniş bir bölgedir. Sonuncu bölge olan Güney Tayland, Malay Yarımadası üzerinde dar bir bölgedir. Ülkedeki mevcut ovalar umûmiyetle alüvyonludur. Sâhiller ise kumluk ve düzensizdir.

İklim

Tayland’ın iklimi bütün yıl hemen hemen sıcak ve nemlidir. Orta bölgelerde yer alan ovalarda sıcaklık nâdir olarak 18°C’nin altına iner. Kasım ve şubat aylarında hava sıcaklığı aşağı yukarı bu miktardadır. Mart ve mayıs aylarında ise bu rakam 38°C’ye kadar yükselir. Ortalama sıcaklık 28°C civârındadır.

Orta bölgedeki ovalar yağışlı bir atmosfer içerisindedir. Fakat, Barmese Dağları buralara gelecek nemli rüzgârları keserek yağış miktarını düşürür. Güney kıyı bölgeleri ortalama 5600 mm’lik yağış alırken, diğer bölgelerdeki yıllık yağış ortalaması 1000 mm civârındadır. Haziran ayından ekim ayına kadar yaz musonları ülkeye şiddetli yağışlar getirir. Tayland’da üç mevsim vardır. Mart-mayıs ayları sıcak, Haziran-ekim ayları yağmurlu ve Kasım-şubat ayları serindir.

Tabiî Kaynakları

Ülkenin bitki örtüsü oldukça zengindir. Baştanbaşa bütün topraklar yeşile bürünmüştür. Burma sınırında yer alan Salween Nehri civarı bölgeler, kıymetli “tik kerestesi” elde edilen tik ağaçları ve diğer bölgeler teng, yangı ve tekian gibi ağaçlarla kaplıdır. Bundan başka mangrov ve cevzülcinan cins ağaçları pekçoktur. Muson mevsimindeki sık yağışlarla bir tropik ülke olan Tayland, tropik bitki yetişmesi için çok elverişlidir. Sert ve yumuşak ormanların çeşitli yerli türleri ve geniş miktarda bambu ve Hint kamışı vardır.

Tayland’da en çok ve meşhur olan hayvan fildir. Öyle ki Tay hânedanlığının sembolü olmuştur. Maymun, Siyam kedisi, geyik, tapir, uçan maki, papağan, sincap, gibbon ülkede yaşayan diğer hayvanlardır. Ayrıca nesli tükenen kooprey (bir cins vahşi öküz) ve hog geyiği gibi nâdir bulunan hayvanlar da yaşamaktadır. Ülkede pekçok çeşitli tropikal kuş cinsi mevcuttur. Serçe, ötleğen, güvencin, bıldırcın, tavuskuşu, kumru, sülün ve leylek bunların başlıcalarıdır.

Ülkenin yeraltı kaynakları oldukça zengindir. Başlıca mevcut mineraller; antimon, kalay, petrol, gaz, kurşun, tungsten, manganez, demir, tuz, volfram, çinko, linyit ve alçıtaşıdır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Tayland yaklaşık 56.800.000 kişilik bir nüfûsa sâhiptir. Bunun % 80’lik bir ekseriyeti Tay soyu, geri kalanıysa Çinli ve Asyalı milletlerden teşekkül etmiştir. Ülkenin nüfus artışı % 3 civârındadır.

Sınır dağları ve en güney uç bölgesi üzerinde yaşayanlar hâriç, ülke insanları homojen yapıdadır. Tay halkı esas olarak Moğol asıllıdır. Taylılar Tay lisanını kullanırlar. Tay lisanı, ülkenin resmî dilidir. Ayrıca İngilizce yaygındır. Nüfûsun % 10’una yakın bir bölümünü meydana getiren Çinlilerse kendi dilleri olan Çinceyi kullanırlar. Tay ve Çin asıllı bu insanlar genellikle budisttirler. Ülkedeki Müslüman nüfusu % 7 dolayındadır. Tayland’da 200 Müslüman okulu ve 1500 câmi vardır. Daha çok, etnik olarak üçüncü büyük grup olan Malaylar Müslüman olmakla şereflenmişlerdir. Ülkede bir miktar Mon (Pegun), Kamboçyalı, Vietnamlı ve batılı insanlar da vardır.

Tay toplumu klan veya sıkı sınıf ayrılıkları taşımayan gevşek bir yapıdadır. Monogami âileler temel sosyal birim kabul edilir. Çoğunlukla köylerde yaşar ve tarımla uğraşırlar. Genellikle iç ticâret ve el sanatları bunların elindedir. Yalnız uzak mesâfelere yapılan ticâret Çinli tüccarların kontrolü altındadır.

Bangkok, ülkenin en büyük ve en gelişmiş şehri olup, Tayland’ın başşehridir. Yaklaşık iki milyonun üzerinde bir nüfûsa sâhiptir. Bangkok ile Tayland’ın diğer köyleri ve şehirleri arasındaki kültür ve ekonomik farklılık oldukça büyüktür. Tayland’ın diğer önemli şehirleri Ayuttuya, Korat ve Çiengmai’dir.

Tayland halkının yaklaşık % 84’ü okur yazardır. Özellikle 1950 yılından sonra eğitim ve öğretime önem verilmiştir. Yerli okullar yanında, birçok İngilizce öğretim yapan yabancı okullar mevcuttur. Ülkede yüksek öğrenim olarak, toplam 18 üniversite vardır. Eğitimle birlikte sağlık ve sosyal hayatta da önemli gelişmeler 1950 yıllarından sonra kendini göstermiştir. Uzun yıllar pekçok insanın ölümüne sebep olan sıtma hastalığı son yıllarda tamâmen kontrol altına alınmıştır.

Siyâsî Hayat

Tayland krallıkla idâre edilen bir ülkedir. Ülke, bir anayasaya sâhip monarşik bir yönetim sistemi içindedir. İdârî olarak 72 eyâlete (Changwat) ayrılmıştır. Tayland’da her eyâlet bir vâli tarafından idâre edilir. Eyâletler, bölgelere (Amphoe), onlar da küçük bölgelere (Tambol) ve bunlar da köylere (Muban) ayrılır. Önceki kral, aynı zamanda hükümet başkanlığı da yapıyordu. Sonraları bu görevi ortadan kaldırıldı. Yasama yetkisi 360 üyeli Millî Meclisin elindedir. Meclis üyeleri dört yılda bir halk tarafından seçilir. Tayland, Güneydoğu Asya ülkeleri teşkilâtı ASEAN (Association of Southeast Asion Nations) üyesi bir ülkedir.

Ekonomi

Tayland ekonomisi esas îtibâriyle tarıma dayanır. Toprak ve toprak mülkiyeti ülkede çok önemlidir. Orta bölgelerde yer alan ovalar, ülkenin ekilebilen en müsâit topraklarıdır. Başlıca tarım ürünleri mısır, pancar, meyve-sebze, pirinç, şekerkamışı, kokonat, tütün, biber, baharat, jüt, manyok kökü, hindistancevizi, fasulye ve pamuktur. Pirinç ülkenin dış ticâretinde en önemli üründür.

Tayland’ın toplam yüzölçümünün beşte üçüne yakın bir bölümü ormanlıktır. Kereste çok önemli bir gelir kaynağıdır. Diğer orman ürünleri arasında tik ağacı, mangal kömürü, hezaren (hintkamışı), lâk ve reçine (çam sakızı) de üretilir.

Tayland mâden bakımından çok zengin bir ülkedir. Dünyâda kalay üreten ülkeler arasında beşinci büyük ülkedir. Antimon, tungsten, demir ve manganez diğer önemli minerallerdir. Ülkede tabiî gaz üretimi gelişmiştir. Ayrıca petrol bulma çalışmaları son yıllarda artmış ve kıyı bölgelerde petrol bulunmuştur. Ülke tuz yönünden çok zengindir.

Tayland’da başlıca endüstri dalları; çimento, kâğıt, lastik, gıdâ, çelik, dokuma, elektronik, plastik, tahta, seramik, otomobil, montaj, ilâç, tekstil, elektrik âletleri, kereste, şeker, pamuk, tütün, ipek ve ipekli dokumadır. Son yıllardaki hükümet harcamaları geniş ölçüde, gübreleme, çimento, kalay tasfiyeciliği, petrol rafinerileri, asfalt yapımı, askerî güç üsleri, sulama kanalları ve havayolu ulaşımı alanlarına yapılmaktadır. Cam ve kâğıt endüstrileriyse gelişme yolundadır.

Tayland’ın en büyük ihraç maddesi pirinçtir. Bundan başka çeşitli tarım ve orman ürünleri de satar. Ticâreti daha çok, Japonya, ABD, Suudi Arabistan, Hollanda ve Singapur iledir. Turizm, ülkenin büyük bir gelir kaynağıdır.

Ülkenin güney bölgeleri Siyam Körfezine ve Andeman Denizine açıktır. Dolayısıyla bir kısım ticâretini Bangkok ve Sattahip limanlarından deniz yoluyla yapar. Ülkenin en işlek limanı Bangkok’tur Kanalların bulunduğu alanlarda gemi servisleri mevcuttur. Yaklaşık 84.764 km karayolu mevcut olup bunun % 40’ı asfalttır. Demiryolları yaklaşık 4000 km’dir. Ülkede târifeli sefer yapılan 23 havaalanı olup, Bangkok yakınlarındaki Don Muang Havaalanı milletlerarasıdır.

Balıkçılıkta, hem tatlı su hem de denizde balık avlanmasının geliştirilmesi hedef alınmıştır. Ormancılığın geliştirilmesi için ormanların sürekli bir program içinde çoğaltılmasına çalışılmaktadır.

TAYLOR, Frederick Wilslow

Amerikalı mühendis, kâşif ve endüstriyel idâre uzmanı. Taylorizm olarak bilinen görüşün kurucusudur.

20 Mart 1826’da Pennsylvania eyâletinin Germantown şehrinde doğdu. Fransa, Almanya ve Philip Exter Akademisinde eğitim gördü. 1874’te Harvard Hukuk Okulundan mezun oldu. Gözünün bozulması, hukuk kariyerini tamamlamasına mâni oldu.

1874’ten 1878’e kadar doğduğu eyâletin Philedelphia şehrinde pompa îmâlât teknisyeni olarak çalıştı. 1878’de buradan çıkarak kendi arzusuyla Midvale Çelik Şirketine işçi olarak girdi. Burada, bilgisi ve kültürüyle kısa bir müddet zarfında yükseldi. 1894’te başmühendis oldu. Bu arada Stevens Teknoloji Enstitüsünü bitirerek mekanik mühendisi oldu. Hayatı boyunca üzerinde durduğu projelerden yüz kadarının patentini aldı. Değerini anlayan Midvale Şirketi onu işçi ve mühendislikten çıkararak idâreci statüsüne soktu. Kendisine çalışmaları için her türlü imkân sağlandı. Çalıştığı şirketin, Taylor’un, “Üretimin arttırılması, ürün fiyatlarının düşürülmesi ve işçi ücretlerinin arttırılması.” fikrini benimseyerek dev bir kurum hâline gelmesi, Taylorizm’in hızlı bir şekilde yayılmasına sebep oldu. İktisat târihçileri ABD’nin gelişmesinde Taylorizm’e borçlu olduğunu iddiâ ederler.

1901’de Bethlehem çelik şirketine girdi. 1911’de İlmî İdârenin Prensipleri kitabını yayınladı. 21 Mart 1915’te Philedelphia’da öldü.

TAYLOR SERİSİ

Bir fonksiyonun seriye açılımı. f(x) fonksiyonu sürekli ve her mertebeden türevli olsun. f(x) in x= a noktasındaki Taylor serisi:

şeklindedir. f(x) in x=a komşuluğundaki değeri:

Taylor formülü olur. Buradaki Rn(x,a) ya açılımın kalanı veya hatâ terimi denir. Bu kalanlar Lagrange ve Cauchy formülleri yardımıyla hesaplanır.

a= 0 için Taylor formülü basit bir şekil alır. Kalan sıfır olur. f(x) in x= 0 komşuluğundaki açılımına Mac Laurin (Mak Loren) serisi denir. Mac Laurin serisi yardımıyla fonksiyonlar kolayca seriye açılırlar. Yaklaşık değer bulmada, limit ve integralde Mac Laurin serisinden çok faydalanılır. Aşağıda birkaç fonksiyonun Mac Laurin serisine açılımları verilmiştir: