SERBEST CUMHÛRİYET FIRKASI

Cumhûriyet döneminde CHP’ye muhâlefet için kurulan ikinci siyâsî parti. Cumhûriyetin kuruluşundan îtibâren, İktidar partisi olan Cumhûriyet Halk Fırkasına karşı Fırka içinden ve dışından muhâlefet gittikçe artıyordu. Gelişen muhâlefet hareketinin resmîleştirilmesi ve yeni kurulan rejim doğrultusunda kanalize edilmesi için Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in direktifiyle yeni bir parti kurulması kararlaştırıldı. Eski başbakanlardan ve o sırada Paris büyükelçisi olan, Ali Fethi (Okyar) Beyin başkanlığında 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhûriyet Fırkası kuruldu. Partinin kurucuları arasında hepsi milletvekili olan; Nuri (Conker) Bey, Senih (Hızıroğlu) Bey, Tahsin (Uzer) Bey, Mehmed Emin (Yurdakul) Bey, Nakiyeddin (Yücekök) Bey, İbrâhim (Dalkılıç) Bey, Refik İsmail (Kakmacı) Bey, Süreyya (İlmen) Paşa, Ali Haydar (Yuluğ) Bey ve Ahmed (Ağaoğlu) Bey gibi kimseler yer aldı. Yapılan vazîfe dağılımında genel başkanlığa Ali Fethi Bey, genel sekreterliğe de Nuri Bey getirildi.

Serbest Cumhûriyet Fırkasının proğramında, Cumhûriyetçilik, milliyetçilik ve lâiklik ilkelerine bağlı kalınacağı, ekonomik konularda ise sürekli devlet müdâhalesine karşı çıkılarak yabancı sermâyenin ülkeye girmesinin özendirileceği belirtiliyordu. Programda, idârî sahada köklü düzenlemeler yapılması, tek dereceli seçim sistemine geçilmesi öngörülüyordu.

Genel merkezi İstanbul’da bulunan Serbest Cumhûriyet Fırkası, Son Posta ve Yarın gibi gazetelerin de desteğiyle kısa zamanda geniş halk kitlelerince benimsendi.

Başbakan İsmet İnönü’nün İdâresindeki Cumhûriyet Halk Fırkasının uyguladığı baskıcı idâreye ve ekonomik politikalarına yöneltilen tenkitler ve Serbest Cumhûriyet Fırkasının kısa sürede gelişmesi, CHF idârecilerini endişeye sevk etti.

Partinin kurulmasından kısa bir zaman sonra yapılan belediye seçimlerinde, bütün zorluklara rağmen Serbest Cumhûriyet Fırkası bâzı vilâyetlerde seçimi kazandı. Belediye seçimleri sonunda, Ali Fethi Beyin, seçim yolsuzlukları sebebiyle Dâhiliye Vekili (İçişleri Bakanı) Şükrü Kaya hakkında soruşturma açılmasıyla ilgili olarak verdiği önerge TBMM’de büyük gürültülere sebep oldu. Eylül 1930’da Ali Fethi Beyin İzmir gezisi sırasında çıkan olayların ardından, hükûmet Serbest Cumhûriyet Fırkasının çalışmalarını engellemeye başladı. SCF’nin iktidara ancak Cumhurbaşkanıyla çatışarak gelebileceğini kavrayan Ali Fethi Bey bunun çok acı neticeler vereceğini düşündü; “Bu şerâit (şartlar) içinde muhalif bir fırkanın teşekkülü imkânı yoktur” diyerek arkadaşlarıyla görüştükten sonra partinin fesh edilmesine karar verdi. 17 Kasım 1930’da Dâhiliye Vekâletine başvurarak SCF’nin feshedildiğini açıkladı. Böylece Serbest Cumhûriyet Fırkası yüz gün bile yaşamadan kapatıldı. Aralarında Nuri Bey, Tahsin Bey, Mehmed Emin ve Nakiyeddin Bey gibi partili milletvekillerinin bir kısmı yeniden Cumhûriyet Halk Fırkasına(CHF) döndüler. Böylece güdümlü muhâlefet, güdümlü demokrasi denemesi bir netîce vermedi. Tekrar tek parti uygulamasına geçildi. 1946’ya kadar yeni bir parti kurulamadı.

SERÇE (Passer)

Alm. Sperling, Spatz (m), Fr. Moineau (m), İng. Sparrow. Familyası: Serçegiller (Passeridae). Yaşadığı yerler: İnsanlara yakın çevrelerde ve tarlalarda. Özellikleri: Konik gagalı, tombul vücutlu, ötücü bir kuş. Sürüler hâlinde de bulunurlar. Tâne, meyve ve böcek yer. Göçmen değildir. Ömrü: 40 yıl kadar. Çeşitleri: Evcil serçe, bataklık serçesi, ağaç serçesi, dağ serçesi, kaya serçesi, altın serçe meşhurlarıdır.

Serçegiller familyasından, insanlara yakın çevrelerde yaşayan, göçücü olmayan, konik gagalı ötücü bir kuş. 11-12 cm boyunda, 50 kadar türü vardır. Büyük sürüler meydana getirirler. Tane, meyve ve böceklerle beslenirler. Bâzan ekinlere büyük zarar verirler. Ağaçlara, kovuklara, çatı altlarına derme çatma yuvalar yaparlar. Boş kırlangıç yuvalarına da yerleşirler.

Avrupa, Asya ve bilhassa Afrika’da büyük sürüler hâlinde dolaşırlar. Amerika ve Avustralya’ya sonradan götürülmüşlerdir. Genellikle kahverengi, siyah ve boz renklidirler. Afrika’da pirinç tarlalarına büyük zarar yapan “altın serçe” sarı tüylüdür. İnsanların çevresinde yaşayan “evcil serçe”nin, sırt ve kanatları kahverengi, karın kısmı gridir. Gerdanında siyah bir leke bulunur. Dişiler daha sönük renklidir.

Dişi, kahverengi benekli 4-5 adet beyaz yumurta yumurtlar. Kuluçka süresi 11-12 gün sürer. Yavrular Yumurtadan çıktıktan iki hafta sonra yuvayı terk ederler. Eşler bir yaz süresince 3-4 defâ yavru çıkarırlar. Tırtıl ve böcekleri yediklerinden dolayı faydalı sayılırlarsa da, ekinlere olan zararları daha fazladır.

SERDENGEÇTİ

(Bkz. Dalkılıç)

SERİ

Alm. Serie, Fr. Série, İng. Series. (an) bir dizi olmak üzere a 1+a 2+...+a n+... toplamı. Bir seri kısaca  

  a nşeklinde gösterilir. Serinin genel terimi an’dir. Bir serinin bütün terimleri pozitifse, seriye pozitif terimli seri, negatifse negatif terimli seri; bir pozitif bir negatif ise alterne seri adı verilir. s 1= a 1, s 2= a 1+a 2, s 3= a 1+a 2+a 3 ,...,s n= a 1+a 2+...+a ntoplamlarına serinin kısmî toplamları, (s 1, s 2,...,s n,...) dizisine de kısmî toplamlar dizisi denir. Bir seri

dizisi olarak da tanımlanabilir. Bu dizi yakınsak ise seri de yakınsaktır.

Dizilerde ve serilerde yakınsaklık kavramı çok önemlidir. Bir serinin sonsuz teriminin toplamı belli bir sayı ise, bu seriye yakınsak seri denir. Diğer taraftan bir seri

  dizisiolduğundan ve genel terimin limiti mevcut olan bir dizi yakınsak olacağından Lim S n= S, yâni kısmî toplamlar dizisi yakınsak olan seri de yakınsaktır.

Bir serinin yakınsaklığını araştırmak için, Sn toplamının n ¾ > için limitine bakılır. Sonlu bir sayı bulunursa, seri yakınsaktır denir. Meselâ

        1                            1       1                 1

¾ ¾ ¾ ¾   serisinde Sn = ¾ ¾ + ¾ ¾ + ….. + ¾ ¾¾

  n(n+1)                     1.2      1.3            n(n+1)

               1          1           1                               n

toplamı,   ¾ ¾¾¾ = ¾ ¾¾ ¾ ¾¾   yazılarak     ¾ ¾¾  bulunur.

             n(n+1)       n         n+1                      n+ 1

Limiti alındığında s= 1 bulunduğundan verilen seri yakınsaktır denir. Harmonik seri olarak bilinen

   

serisi ise Sn toplamı bulunamadığı için ıraksaktır.

 

 

(-1) n= -1 + 1 -1 + 1 - …….   serisinin de belli bir toplamı olmadığı için ıraksaktır.

Aritmetik ve geometrik dizilerden elde edilen seriler de vardır. Aritmetik serinin toplamı ± olduğundan dâima ıraksaktır. Çok kullanılan geometrik seri:  

   

ar n-1= a + ar + ar 2+ …..+ ar n-1+ …..

 

şeklinde olup |r|<1 için, terimlerinin sonsuz toplamı:

       α

S = ¾ ¾ olduğundanyakınsaktır.   |r| 1    için ıraksaktır.

      1- r    

Serilerin yakınsaklığını sonsuz toplamını hesaplayarak bulmak her zaman kolay değildir. Bunun için matematikçiler, pozitif terimli bir serinin genel terimi yardımıyla bâzı metodlar ( kriter, test) bulmuşlardır. (Negatif terimli seriler, pozitif terimli serilerin negatifi olarak incelenebilir.) Bunlardan birkaçı şunlardır:

a . Iraksaklık testi,

b . Karşılaştırma testi,

c . Oran testi (D’Alembert),

d . Kök testi (Cauchy),

e . İntegral testi.  

a . Iraksaklık testi:  

an serisi, an ≠ 0  ise ıraksaktır.

Meselâ              2n            

             ¾ ¾ ¾ ¾ . serisi    a n2 ≠ 0 olduğundan ıraksaktır.

                n+1

b . Karşılaştırma testi: k- serisi denilen:

         1            

¾¾ ¾ serisi, serisi , k > 1 için yakınsak, k £ 1 için ıraksaktır.

   n k

 Verilen serinin terimleri yakınsak olan k- serisinden küçük ise, seri yakınsaktır. Verilen serinin bütün terimleri ıraksak olan k- serisinden büyük ise, verilen serinin de ıraksak olduğuna karar verilir.

c . Oran testi

                           a n+1

a nserisi,      ¾¾ ¾ = L

                         a n

L bulunur. L < 1  ise seri yakınsak, L > 1 ise seri ıraksaktır. L= 1 ise bu test yetersizdir. Başka testlere başvurulur.

d . Kök testi:

                                           

a nserisi verilsin. Eğer,           =  L limiti 1 den küçükse

                  

yakınsak, 1 den büyükse ıraksaktır. L= 1 için bir hüküm verilemez.

e .         a n pozitif terimli serisi verilsin. α n f(n) düşünülerek t ϵ N+, x>t için f(x) dâima azalan olmak şartıyla f(x)   integrali mevcutsa seri yakınsak, mevcut değilse seri ıraksaktır.

Alterne seriler: Ardışık terimleri pozitif ve negatif olan

 (-1) n-1 = a 1 a 2+a 3 a 4+...+(-1) n a n+ ….

serisine alterne seri denir. Bir alterne seri, her n değeri için α n < α n+1 ve   a n =0 ise yakınsaktır. Meselâ;

                                           

         1           1       1      1

-1 n-1 ¾ = 1 ¾ ¾ + ¾ ¾ ¾ + …..

         n 2            4       9      16    

                  

serisi , her n için an<a n+1ve     a n =0 olduğundan yakınsaktır. Aynı şekilde;

                   1           1        1

(-1) n-1 ¾ = 1 ¾ ¾ + ¾  

             n             2       3

serisi de yukarıdaki iki şartı sağladığı için yakınsaktır.

Bir serinin bütün terimlerinin mutlak değerleri alınarak elde edilen seri de yakınsak ise, bu seriye mutlak yakınsak seri, aksi takdirde şartlı yakınsak seri denir. Yukarıdaki misallerden birinci seri mutlak yakınsak, ikincisi şartlı yakınsaktır.

Bir alterne seri,  (formül var) ise mutlak yakınsaktır. Bu limit 1’den büyükse ıraksaktır. Limit 1 ise bu test bilgi vermez.

Kuvvet Serileri

c nx n= c 0+c 1x+c 2x 2+c 3x 3+ ….+c nx n+…….(1)

şeklindeki seriye kuvvet serisi denir. Benzer şekilde

 c n(x-a) n= c 0+c 1(x-a)+c 2(x-a) 2+ ….+c n(x-a) n+…….(2)

şeklindeki seriye de (x-a)’nın kuvvet serisi denir. x’e değer verildiğinde sâbit terimli seri elde edilir. x’in bâzı değerleri için kuvvet serisi yakınsak, bâzı değerleri için de ıraksaktır. Bir kuvvet serisinin yakınsak olduğu x değerlerinin bulunduğu bölgeye yakınsaklık aralığı denir. (1) serisinin x= 0 için, (2) serisinin x= a için yakınsak oldukları âşikârdır. Bu serilerin yakınsaklık aralıkları, yakınsaklık yarıçapı olarak bulunan sayı kadar 0 ve a’nın komşuluğunda bulunur.

Bir kuvvet serisinin yakınsaklık yarıçapı oran testiyle bulunur.

     (x-2) n

¾ ¾¾¾

     n    

serisinin oran testine göre yakınsaklığı:

(formül var)

1 < x < 3 Sınır değerleri de düşünülerek yakınsaklık aralığı olarak 1 £ x < 3 bulunur.  (formül var) serisinin yakınsaklık aralığı-1<x £ 1’dir.  (formül var) serisi x’in bütün değerleri için yakınsaktır. S (x-1)n.n! serisiyse yalnız x= 1 için yakınsaktır. Yâni yakınsaklık yarıçapı sıfırdır.

Bir fonksiyonun kuvvet serisine açılımı:

Bir f(x) fonksiyonunun x= a noktasında bütün türevlerinin var olduğu kabul edilirse, (x-a)’nın kuvvet serisi olarak seriye açılabilir. Şöyle ki:

f (x)= co+ c1(x-a) + c2 (x-a)2+c3(x-a)3+...

kuvvet serisi yazılır. Ardarda türev olarak:

f’(x)= c1+2c2 (x-a) + 3 c3 (x-a)2+...

f ’’(x)= 2c2+ 6 c3 (x-a) + 12 c4 (x-a)2+...

f ’’’(x)= 6 c3 + 24 c4 (x-a) x...

bulunur . x= a için co= f (a), c1= f’(a), c2=  (formül var) katsayıları bulunur. Böylece f(x), (x-a) nın kuvvet serisine açılmış şekli.

 (formül var)

olur . Bu seriye f(x)’in Taylor serisi denir. f(x)’in x= 0 komşuluğundaki açılımı ise Mac Laurin serisi olur.

SERMÂYE

Alm. K apital, Vermögen (n), Fr. Capital, fonds (m), İng. Capital, sotck; fortune. Üretimin yapılabilmesi için gerekli üretim faktörlerinin biri. Bir ekonomide mal ve hizmet istihsâli için tabiat, emek, sermâye ve müteşebbis faktörlerine ihtiyaç vardır. Bunlardan en önemlileri emek ve sermâyedir.

Sermâye servetin sâbit ve devamlı olarak kabul edilen bölümüdür. Sermâyenin devamlılığı, durmaksızın yeniden teşkil edilmesiyle açıklanır. Sermâyede vukua gelen eksilmeye amortisman denilir.

Sermâyeyi sâbit ve döner sermâye olarak ikiye ayırmak mümkündür. Sâbit sermâye üretimde ilk kullanılışı sırasında tükenmez. Fabrika, makina, teçhizat ve diğer sâbit varlıklar bu sermâyenin örnekleridir. İlk kullanılışta yok olan para, stok ve alacak gibi sermâye türlerine döner sermâye denir.

İşletme açısından sermâye; kaynaklarına göre öz ve yabancı sermâye olarak ikiye ayrılır. Öz sermâye, işletmecinin şahsen sâhip olduğu servetinden ayırarak işletmeye kullanılmak üzere tahsis ettiği değerlerdir. Öz sermâyenin yanında işletmecinin dışardan aldığı borçlar ve kredilere yabancı sermâye adı verilir. İşletmelerin mâlî bakımdan sağlıklı olup olmadıkları; sermâyenin öz sermâye ve yabancı sermâye olarak bölünmesine ve bu sermâye kaynaklarının kullanıldığı sâbit ve döner varlık bileşimine göre tespit edilir.

SERMÂYE HAREKETLERİ HESÂBI

Alm. Kapitalbewegungsrechnung, Fr. Calcul des mouvements des capitaux, İng. Calculation of capital movements. Dış ödemeler bilançosunun ana hesap gruplarından biri. Bu hesapta, ülkeden sermâye çıkışı borçlu; ülkeye sermâye girişiyse alacaklı kaydedilir. Bunun sebebi; yabancılar üzerinde alacak hakkı doğuran işlemlerin alacaklı, ülke sâkinleri üzerinde borç doğuran işlemlerin ise borçlu kaydına ilişkin muhâsebe ilkesidir. Sermâye hareketleri, kaynağa göre resmî; özel vâdesine göre ise, kısa ve uzun vâdeli olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca, dolaylı ve dolaysız sermâye transferlerine göre de sınıflandırılabilir.

SERTLİK

Alm. Hârte (f), Fr. Dureté (f), İng. Hardness. Sertlik, bir cismin, bir diğerinin batmasına gösterdiği direnç, mukâvemetle ölçülür. Sertlik, bağlı bulunduğu şeye göre değişir; izâfidir. Aşınma, korozyon, karıncalanma ve plâstik deformasyonlara karşı koyacak şekilde, seçilmesi gereğinde en mühim özellik sertliktir.

Sertleştirme yapabilmek için, çeliğe su verme ısıl işlemi yapılır. Çeliğin kritik sıcaklığa kadar ısıtılıp, sonra yağda veya suda su verilmesi sûretiyle yüksek sertlik ve aşınmaya karşı mukâvemet artışı elde edilir. Temperleme işlemiyse, su verme işlemini tâkip eder. Su verme işlemi esnâsında parçadaki iç gerilmeleri gidermek için yapılır.

Çeliğin sertliği karbon miktarına göre değişir. Sertleştirme yapabilmek için çeliğin karbon miktarının yüksek olması gerekir. Onun için karbon miktarı az olan bir çeliği (% 0,15-0,25) karbonlu yapmak için sementasyon işlemi yapılır. Sementasyon, katı haldeki çeliğin, yüzeyine karbon vermek demektir. Sementasyon işleminden sonra çelik, daima su verilerek sertleştirilir. Su verme işleminden sonra da iç gerilmelerin giderilmesi için meneviş fırınında, tavlama ve ısıl işlemler yapılır. İnce tâneli, krom-molipdenli çelikler bu usûlle iyi sertleşirler. Tâne büyümesi meydana gelmez. İçte ve dışta yüksek mukavemet elde edilir.

Üç türlü sertlik ölçme metodu vardır:

1) Brinell sertliği: Muâyene edilen malzeme yüzeyine sert çelikten bir bilya bastırılarak açılan çukur yüzeyinin her bir mm2sine düşen basma kuvvetidir. 2) Rockwell’e göre, sert malzeme üzerine sert elmas bir koniyle basma kuvveti tatbik edilir. Sertlik sayısı, açılan çukurun derinliğiyle ifâde edilir. 3) Vickers’e göre, piramit şeklinde elmas bir uç, muayene edilen malzeme yüzeyine batırılır. Sertlik değeri, kg olarak ifâde edilen yükün, meydana gelen iz alanına (mm2 ) bölümüne eşittir.

Genel bir kâide olarak, bir malzemenin sertlik ve mukâvemeti artınca sünekliği veya şekil değiştirme ve uzama miktarı azalır. Fakat pirinç metali müstesnâdır. Pirincin sertlik ve mukâvemeti artınca, sünekliği de artar.

SERUM

Alm. Serum (n), Fr. Sérum (m), İng. Serum. Kan bekletilip, pıhtılaştırıldığı zaman, ortaya çıkan berrak sıvı. Kan vücut dışına alınıp bir cam kaba konulduktan bir süre sonra pıhtılaşır. Bu durum, kanın içinde erimiş halde bulunan ve fibrinojen denilen plazma proteininin erimeyen fibrin hâline dönüşmesindendir. Kan içindeki hücreler bu fibrin içinde kalır. Büzülen fibrin sebebiyle ortaya berrak bir sıvı çıkar ki, buna serum denir. Pıhtılaşmamış kandan hücre elemanlarının ayrılmasıyla elde edilen sıvıya ise, plazma adı verilir. Serumda fibrinojen ve diğer bâzı pıhtılaşma faktörleri bulunmadığı halde, plazmada bu sayılan maddeler de mevcuttur.

Kan serumundan, bâzı hastalıkların mikroplarını kapmış kimselerin tedâvisinde faydalanılır. Bu maksatla kullanılacak serumların hazırlanışı şöyledir:

Önce hastalık mikroplarının kuvveti azaltılarak beygir, inek gibi hayvanlara aşılanır. Hayvanlar bu mikropların etkisiyle hasta olurlar. Vücutlarında bu mikroplara karşı koruyucu maddeler antikorlar meydana gelir. Bu koruyucu maddeler yeterli dereceyi bulunca, hayvanın kanı alınır, serumu ayrılır. İşte bâzı hastalıklarda kullanılan serumlar, içinde koruyucu cisimleri çoğalmış bu serumlardır.

Serum bir çeşit ilâçtır. İğne, enjeksiyonile vücuda verilen serum sâyesinde birçok hastalık iyi edilir. İmmunoloji ( bağışıklık bilimi) de serumlar, ihtivâ ettikleri globulin ( bir cins protein)ler bakımından normal serumlar ve bağışık serumlar diye iki grupta toplanabilirler.

1. Normal serumlar: Kanı alınan hayvan, evvelce insanlar için zararlı olan hiçbir hastalıkla karşılaşmamışsa, bu hayvanlardan elde edilen serum özel antikor taşımaz, normal serumdur. Bu tür serumlar, laboratuvarlarda mikrop besi yerlerinin hazırlanmasında kullanılırlar.

2. Tedâvi edici serumlar: Bunlar immun globulin (serum globulininin en ziyâde antikor ihtivâ eden bölüm)leri ihtivâ eden serumlardır. Hastalık yapan mikroplar ve bunların zehirleriyle önceden özel işlem görmüş, bağışıklanmış hayvanlardan veya insanlardan elde edilen serumlardır. Bunların pratikte koruyucu ve tedâvi edici olarak geniş kullanma alanları vardır. Genellikle bağışık serum üretiminde beygirler kullanılmakla berâber, sığır, koyun, katır ve merkep gibi hayvanlar da kullanılırlar. Serum etiketinde hayvan türü özellikle yazılır.

Serumlar ihtivâ ettikleri antikorların türüne göre, antitoksik, antibakteriyel, antiviral v e a ntivenom olmak üzere başlıca dört grupta toplanabilir. Son zamanlarda tetanoz aşısı yapılarak bağışık olması sağlanan insanlardan tedâvi edici ve koruyucu olarak kullanılan Tetanoz Antitoksik insan serumu üretilmiştir. Aynı usûl kullanılarak kızamığa, boğmacaya, kuduza vb. ne karşı globulinler yapılabilmektedir.

Serumların yan tesirleri: Hayvan kökenli serumlardaki proteinler insan vücudu için yabancı olduklarından, bu gibi serumlar insanlara uygulandıklarında, yabancı proteinlerin bir an önce atılmalarını sağlamak gâyesiyle insan vücûdu içinde bir seri karışık immunolojik olaylar gelişir. Bu olayların sonucu bâzı kişilerde klinik belirtiler ortaya çıkabilir. Bunların tamâmına serum reaksiyonları veya serum yan tesirleri denilmektedir. Klinik belirtileri birbirine benzeyen bu yan tesirler:

a) Anafilâktik şok ( âni allerjik tezahür): Az rastlanılmakla berâber, bu tip etki, serum enjeksiyonunutâkip eden bir iki dakika veya en geç yarım saat içinde ortaya çıkar. Kişide tansiyon hızla düşer, hasta güçlükle nefes alır, gözbebekleri genişler, şuur kaybolur, bâzan ödem, kurdeşen ve ishal görülür. Zamânında yardım edilmezse, kalp durması sonucu hasta ölebilir.

b) Serum hastalığı ( geç tepki): Çoğunlukla tetanoz, botülizm veya yılan zehirlenmesi gibi hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak maksadıyla kana şırınga edilen seruma karşı, hasta vücûdunun gösterdiği allerjik tepkidir. Ateş, eklem ağrıları, deri döküntüleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Belirtiler genelde serumun vücûda şırınga edilişinden iki hafta kadar sonra ortaya çıkar ve birkaç gün sürer.

İmmünoglobülinler bakımından iyice saflaştırılmış serumlar kullanıldığında, serum hastalığı sözkonusu değildir.

c) Arthus fenomeni tipinde lokalreaksiyon: Çok az rastlanır. Birkaç defâ serum almış kimselerde, serum uygulanmasından 24-48 saat sonra enjeksiyonyerinin şişmesi, sertleşmesi ve aynı yerdeki cilt, cilt altı dokularının bir süre sonra ölümüyle karakterize klinik tablodur. Genel reaksiyon yoktur. Tehlikeli sonuçlar vermez.

Ciddiyet göstermeleri sebebiyle serum yan tesirlerinden hastayı korumak için; geçmişinde bir defâ serum tedâvisi uygulanan yâhut anaflaktik reaksiyonlara hassas olduğundan, şüphe edilen bir kişiye serum yapmak gerekiyorsa aşağıdaki biçimde hareket edilir:

Uygulanacak serumun 1/10 sulandırılmış numûnesinden, ön kolun cilt içine, 0,1 ml enjekte edilmesinden 15 dakika sonra, kurtdeşen tipinde bir kabarcığın meydana gelmesi, kişinin hassas olduğunu belirtir. Bu durumda, başka bir hayvan türünde hazırlanmış serumla aynı işlem yapılır. Yeni seruma karşı hassasiyet hasılolmazsa bu serumun gerekli miktarı cilt altına veya adale içine enjekte edilir.

Bağışık serumların isimlendirilmelerinde “antitoksik” kelimesi ortaya konarak, bu kelimenin başına etken mikroorganizmanın adı ve sonuna üretildiği hayvan türü yazılır. Misal Difteri antitoksik beygir serumu gibi.Yurdumuzda, insan sağlığında kullanılmak gâyesiyle, aşağıda isimleri sıralanan bağışık serumlar üretilmektedir.

1. Antitoksik serumlar: a )Difteri antitoksik beygir serumu, b) Tetanoz antitoksik beygir serumu, c) Gazlı Gangren Antitoksik beygir serumu, d) Akrep Antivenom beygir serumu.

2. Antibakteriyel serumlar: Şarbon Antibakteriyel beygir serumu.

3. Antiviral serumlar: Kuduz Antiviral merkep veya beygir serumu.

Serumla aşının farkı:

Aşılar, vücûda verilen kuvveti azaltılmış mikroplar veya toksinlerdir. Bu zayıf mikroplar vücûda girince kanda “antikor”lar meydana gelir. Antikor vücûda giren mikropları zararsız hâle getirmek için, uzviyetin çıkardığı bir maddedir. Bu sâyede o hastalığa karşı bağışıklık kazanılır.

Serum ise, başka bir uzviyetin meydana getirdiği antikorların insan vücûduna aktarılmasıdır. Bu bakımdan aşı, hastalığa yakalanmadan, serum ise, hastalık mikroplarını aldıktan sonra yapılır. Aşı, hastalığı iyileştirmez, önler; serum ise verilen ilâve antikorlarla hastanın direncini kısa sürede artırarak hastalığı iyileştirir, yâni bir çeşit ilâçtır.

Bir de birçok hastalığın tedâvisinde, destekleyici olarak kullanılan ve genel olarak serum diye bilinen sıvılar vardır. Bunlar arasında binde dokuzluk tuzlu su eriyiği olan serum fizyolojik, şekerli su eriyiği olan serum glikoze en çok bilinenlerdir.

SERVET-İ FÜNÛN

Tanzimat döneminde, Batı edebiyatına yöneliş hareketinin en aşırı safhası olan bir edebî akım. Tanzimattan bugüne kadar, Batıya en aşırı bağlananlar Servet-i Fünûncular olmuştur. Bu edebiyat topluluğu Edebiyat-ı Cedîde diye de bilinir.

Servet-i Fünûn, bir mecmua olarak, 1891 senesinden 1944’e kadar, bâzı aralıklarla İstanbul’da varlığını devam ettirdi. Başta Servet-i Fünûn (Edebiyat-ı Cedîde) olmak üzere, Fecr-i Âti, Millî Edebiyat taraftarları, Yedi Meş’aleciler ve daha sonraki edebî topluluklar etrâfında toplanarak fen, sanat, edebiyat ve magazin sahalarındaki yazılarıyla 2464 sayı yayınlandı.

Servet-i Fünûn Mecmuası ’nı, Recâizâde Ekrem’in öğrencisi Galatasaray Sultânîsi mezunlarından Ahmed İhsan (Tokgöz) (1844-1942) çıkardı. D. Nikolaidi’nin sâhibi olduğu Servet Gazetesi’ nin haftalık ilâvesi olarak 27 Mart 1891 târihinde ilk sayısı çıkan Servet-i Fünûn Mecmuası , önceleri fen, sağlık gibi konuları işliyordu.

Ahmed İhsan Bey, baskı tekniğini ilerletmek için Viyana, Berlin ve Paris’e gitti. Klişe için Fransa’dan bir hattat getirtti. Hattâ Devlet-i Osmânî’den de para yardımı görünce, mecmuanın rahatça çıkmasını temin etti.

Bu derginin tercüme dâhil bütün yazılarını, Ahmed İhsan Bey yazıyordu. 1892’den îtibâren Mahmûd Sadık ve Dr. Besim Ömer, Servet-i Fünûn ’da devamlı yazı yazmaya başladılar. 1893 senesinde bunlara Hâlid Ziya Uşaklıgil ve 1895’te de Recâizâde Mahmûd Ekrem katıldı. Servet-i Fünûn ’u bir sanat dergisi hâline sokmak gâyesiyle, Tevfik Fikret “Edebî kısım başyazarlığına” getirildi. Hemen ardından Cenab Şehabeddin, Mehmed Rauf, Hüseyin Cahit, Süleyman Nazif, Ahmed Hikmet Müftüoğlu, İsmâil Safâ, Mehmed Emin Yurdakul gibi edip ve şâirler yazı âilesine katıldılar. Servet-i Fünûncular, takım hâlinde ancak altı yıl çalışabildiler. Hüseyin Cahit’in 1901’de yazdığı “Edebiyat ve Hukuk” adlı makâlesi yüzünden dergi kapatıldı. Akımı temsil edenler 1908’e kadar sustular. Meşrûtiyetten sonra bir daha toplanmak mümkün olmadı.

1910’da “Fecr-i Âti” ismiyle ortaya çıkan yeni bir edebiyat topluluğunun mecmuası olarak yeni bir edebî hüviyet aldı. Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ahmed Aykaç gibi yazarlarıyla Birinci Cihan Harbine kadar yayınına devam etti.

1928’de yeni Türk harflerinin kabûlü üzerine Servet-i Fünûn , 1681. sayısından îtibâren Uyanış adıyla çıkmaya başladı. Bu dönemde altına “Servet-i fünûn yerine çıkar” diye bir de not ilâve edilmişti. 1931’de Ahmet İhsan Bey mebus olunca, dergi Halid Fahri Ozansoy’un idâresinde devam etti. Bu devrede Ziya Osman Saba veCahit Sıtkı Tarancı’nın yazıları çıkmaya başladı. 1942’de Kurucusu Ahmed İhsan Tokgöz öldü. Mecmua bir müddet daha devam ettiyse de, 26 Mayıs 1944’te çıkan 2464. sayı ile Servet-i Fünûn ’un hayâtı son buldu.

Servet-i Fünûn nesrinin özelliği: Servet-i Fünûncular halkın anlayamadığı süslü ve sanatlı yazılar yazmışlardır. “Sanat, sanat için” prensibini benimsemişlerdir. Fransızca’da gördükleri yeni kavram, hayâl, buluş ve mecazları şiir ve nesirlerine aktarmak isterken, asla Türkçeden veya halk dilinden karşılık aramadılar. Fars ve Arap kelimelerinin o güne kadar hiç duyulmamış olanlarını bile kullandılar. Çok süslenmiş bir nesir üslûbu kurdular.

Roman ve hikâyede: 1 )Toplumla, yerli hayatla ilgisi olmayan hayâlî, yapmacık konular işlendi. 2) Olaylar İstanbul’dan; kahramanlar, aydınlar arasından seçildi. 3) Batı örnek alınarak yerli hayatımız ve kadınlar anlatılmaya çalışıldı. 4) Teknik, Tanzimata göre daha geliştirildi.

Servet-i Fünûn şiirinin özellikleri: Servet-i Fünûn şiirinde konu ve tema birliği fikri çok uygulanan bir kâide hâline getirilmiştir. Parça yerine bütün güzelliği esas tutuldu. Abdülhâk Hâmid’in getirdiği kuralsız nazım şekillerini benimseyip uyguladılar. Ayrıca, Batıdan “sone” ve “terzarima” gibi kurallı nazım şekillerini getirdiler. Servet-i Fünûncular aruz veznini ısrarla kullandılar. “Kâfiye kulak içindir” görüşünü benimsediler. Vezne önem verdiler. Türkçe kelimeleri bozmadan aruza uydurmaya çalışmışlardır.

Bu edebiyatın baş teması “hayâl-hakîkat” çarpışmasıdır. Şâir, maddî düzenden hayâl âlemine sığınır. Tabiatın kucağına çekilmek, avunmayı ufuklarda aramak, yalnızlık ve sessizliğe sığınmak Servet-i Fünûnun baştacı ettiği temalardır. Hastalık, tasa, üzüntü âdetâ şâirin ilham kaynaklarıdır.