SAİD PAŞA (Küçük Mehmed)
Osmanlı sadrâzamlarından. 1838 yılında Erzurum’da doğdu. Babası Seb’a-zâde Ali Nâmık Efendidir. Zamânın Bahriye Müşîri Eğinli SaidPaşadan ayırmak için “Küçük” lakabı takılmıştır.
Öğrenimine Erzurum’da başladı ve İstanbul’da devam etti. Meclis-i vâlâ mazbata odasına kâtip yardımcısı olarak girdi. Bu sırada Fransızcayı öğrendi. Sırasıyla, Şûra-yı Devlet üye yardımcılığı, Takvimhâne Müdürlüğü, Tahrîr-i Emlâk Müdürlüğü, Ticâret Nezâreti Mektupçuluğu ve SadâretMektupçuluğu vazifelerinde bulundu. Sultan İkinci Abdülhamîd Han, tahta geçtikten sonra, Mabeyn-i Hümâyûn Başkâtipliğine tâyin olundu. Bundan sonra vezir pâyesini alarak, Meclis-i Âyân üyesi, Hazîne-i Hassa Nâzırı ve Dâhiliye Nâzırı vazifelerinde bulunduktan sonra, 18 Ekim 1879’da Sadrâzam oldu. Sadâret makamına geldiğinde kırk bir yaşında idi. Said Paşa, dokuz defâ sadrâzamlık makâmına tâyin edildi. Sadrâzamlığı yedi yıl, bir ay yirmi dokuz gündür.
Meşrûtiyete karşı olmakla berâber çekingen ve sorumluluktan kaçan bir karaktere sâhip olduğu için, 31 Mart hâdisesinde pasif kalmıştır. Said Paşa, İkinci Meşrutiyette Meclis-i Âyân Reisi oldu. Mahmûd Şevket Paşanın kabinesinde nâzırlık vazifesinde bulundu. 1914’te yetmiş altı yaşında vefât etti. Mezarı Eyüp Türbesinin girişindedir.
Said Paşa, Doğu ve Batı kültürüne sâhip olup, kitaplara karşı büyük bir merakı vardı. 1965’te zengin kütüphânesi bir banka tarafından satın alınmıştır. Sadrâzamlığı zamânında ilmî, siyâsî, ekonomik alanlarda alınan bütün iyi kararları kendisine mâl eden bir hatıra yazmıştır. Halbuki yaptığını ileri sürdüğü bütün işler, bizzat Sultan İkinci Abdülhamîd Hanın emirleriyle yerine getirdiği hususlardır.
Alm. Wassertager (m), Fr. Porteur d’eau (n), İng. Water Carrier. Çeşme, sarnıç gibi yerlerden su alıp taşıyan kimse. Osmanlılar zamânında her şehirde, sakalık yapan bir esnaf grubu bulunur ve saka kethüdâsı bunlara nezâret ederdi. Herkesin su doldurup, satmasına müsâade edilmezdi. Sakalar, suyu “saka meşki” adı verilen tulum ve kırba gibi kaplarda taşırlardı. Teklileri sırtlarında, çiftlileriyse hayvanlarla taşırlardı. Selmân-ı Kûfî’yi mesleklerinin pîri kabul ederlerdi.
Yeniçeri ocağı neferleri arasında bulunan sakalar ise, her odanın su ihtiyâcını sağlamakla vazîfeliydiler. Sim sakaları ise, Bâbü’s-sâade ağasının emrindeydiler. Bunlara Sakabaşı ve Sakalar Kethüdâsı nezâret ederdi. Topkapı Sarayında vazîfeli Sim sakaları ise, gümüş kaplar içinde taşıdıkları suyla Hırka-i Saâdet Dâiresinin taşlığını yıkarlardı. Sakabaşı dîvân toplantılarında üyelere yazın şerbet, kışın kokulu mâcunlar ikrâm ederdi. Sim sakaları, yemekte sadrâzam, vezirler ve diğer dîvân üyelerine rütbelerine göre hizmet ederler, leğen, ibrik, havlu tutarlardı. Bunların sayıları ilk önceleri on ikiyken, sonradan otuz beşe kadar çıkmıştır.
Alm. Stieglitz (m), Fr. Chardonnoret (m), İng. Goldfinch. Familyası: İspinozgiller (Fringillidae). Yaşadığı yerler: Avrupa, Kuzey Afrika ve Sibirya’nın ağaçlık bölgelerinde. Özellikleri: 13 cm boyunda, hoş renkli ve güzel ötücü bir kuş. Tâne ve böcek yer. Ömrü: 20-25 yıl. Çeşitleri: Tek türdür. Kanarya ile eşleşmesinden meydana gelen melezleri de vardır.
İspinozgiller âilesinden, serçe iriliğinde, renkli ve güzel sesli bir kuş. Kafeste gagası ile su sıçrattığından saka kuşu adı ile anılır. Ökse kuşu olarak da bilinir. Baş ve boynu kırmızı, sırtı kahverengi tüylüdür. Kanat ve kuyruğu siyah, karın altı beyazdır. Hafif çatallı kuyruğunun üstünde beyaz çizgiler bulunur.
Dalgalı bir uçuşu vardır. Tabiatta koruluk ve meyve bahçelerinde yaşar. Böcek, tohum ve yaprak diplerini yer. Ökseotu ve devedikeni tohumlarına düşkündür. Orta Anadolu’da çalılık ve ağaçlık bölgelerde bol rastlanır. Sürü ile gezerler. Uçarken de öter. Ağaç tepelerinde bitki saçaklarından gizli yuvalar yapar. Yılda iki defâ, her seferinde 5 yumurta yumurtlar. Yalnız dişişi kuluçkaya yatar 13-14 günde yavrular çıkar. İki hafta sonra yuvayı terk ederler.
Peygamber efendimizin mübârek sakal-ı şerîflerinden Müslümanlar tarafından alınıp, teberrüken (bereketlenmek için) saklanan ve günümüze kadar gelen mukaddes emânete verilen ad. “Lıhye-i seâdet” ve “Lıhye-i şerîf” diye de bilinen sakal-ı şerîf mübârek ay, gün ve gecelerde Müslümanlar tarafından ziyâret edilmektedir.
Eshâb-ı kirâmın (radıyallahü anhüm) hepsi Peygamber efendimizi çok severdi. Bu sebeple O’nun bildirdiklerine göre, yaşamaya gayret ederler; O’nun hâtırası olan şeyleri muhâfaza ederek mübârek sayarlardı.
Resûlullah efendimizi Hudeybiye Gününde Hıraş bin Ümeyye el-Huzâî, Vedâ Haccında da Ma’mer el-Adeviyye bin Ebû Süfyan tıraş ettiler. Başka zamanlarda da Peygamber efendimizi tıraş edenler oldu. Eshâb-ı kirâma da saç ve sakallarını kestirmelerini emir buyurdu. Bu emri yerine getirenler için de: “Ya Rabbî! Saç ve sakalını kestirenlere sen rahmet eyle.” diye duâ buyurdu. Tıraş olduğu zaman saç ve sakal kıllarının Eshâb-ı kirâma dağıtılmasına izin verdiler. Tirmizî’nin rivâyetine göre, Resûlullah efendimiz önce sağ tarafını tıraş ettirdi ve bu sakallarını Ebû Talha’ya verdi. Sol tarafını da tıraş ettirerek diğer Eshâb-ı kirâma dağıtılmasına izin verdi.
Eshâb-ı kirâm Peygamberimizden bir nişâne ve alâmet taşımakta büyük gayret ve istek gösterirlerdi. Hâlid bin Velid radıyallahü anh, Ebû Talha’dan Peygamber efendimizin kesilen saç ve sakallarının bir tutamını aldı. Bu mübârek kılları bir muhâfaza içine koyarak başlığı içinde vefâtına kadar taşıdı. Gazâlardaki muvaffakiyetinin ve muzafferiyetinin sırrı sorulunca da bu mübârek kıllar olduğunu söylerdi.
Başta Eshâb-ı kirâm olmak üzere diğer Müslüman devlet adamları, vezirler, kumandanlar ve Müslüman ahâli bu geleneği devam ettirdiler. Ellerinde bulunan sakal-ı şerîflere kıymetli ve sanatlı muhâfazalar yaptırdılar. Bu muhâfazalar içinde saklanan ve husûsî mekânlarda muhâfaza edilen sakal-ı şerîfler Müslümanlar tarafından bereketlenmek maksadıyla ziyâret edildi. BilhassaHorasan, Anadolu, Mısır ve Cezâyir’de yaşayan Müslüman ahâlî sakal-ı şerîflere özel îtinâ gösterdiler. Bu ülkelerde köy mescitlerinde hattâ bâzı zengin konaklarında sakal-ı şerîf bulunduruldu.
Sakal-ı şerîflerin muhâfazası daha ziyâde iki ucu balmumu ile kapatılmış silindir şeklindeki şişelerde olmaktadır. Bunların kenarları altın çerçeveli, zebercet, zümrüt, elmas taşlı sanatlı olanları da vardır. Bu muhâfazalar kırk kat bohça içinde bir kutuya konur. Bu kutular yine kırk kat bohçaya sarılarak özel olarak yapılmış olan sandukada saklanır. Sanduka üzerine yeşil bir örtü örtülerek bulunduğu binanın en saygıdeğer köşesinde, câmilerde minberlerin son basamağından sonraki sahanlıkta yüksekçe bir rahle üzerinde muhâfaza edilir.
Sakal-ı şerîf ziyâretleri mevlit kandillerinde, kadir gecelerinde, yatsı ve terâvih namazlarından ve Cumâ günlerinde cumâ namazından sonra yapılır. Salâtü selâmla bulunduğu yerden alınarak, mihrâbın önünde yüksek bir sehpa üzerine konur. İmam Efendi ve mahallenin güzel sesli hâfızları berâberinde tehlil ve salâtü selâm okunarak önce erkekler tarafından ziyâret edilir. Daha sonra da kadınlar ve çocuklar ziyâret eder. Ekseriyetle sakal-ı şerîf bohçasının kenarının öptürülüp başa konulmasıyla ziyâret tamamlanır ve yine aynı saygı ile eski yerine konur. Sakal-ı şerîf bulunmayan yerlere, geçici olarak götürülmesinde ve ziyâret edilmesinde bir mahzûr yoktur.
Bugün İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Mukaddes Emânetler bölümünde Hırka-i Seâdet dairesinde altmışa yakın sakal-ı şerîf bulunmaktadır. Bunlardan yirmi dört kadarı altın ve kıymetli taşlarla süslü muhâfazalarda veya sedef kakmalı kutularda saklanmaktadır. Bu sakal-ı şerîflerden başka gerek Anadolu’nun, gerekse diğer İslâm memleketlerinin pekçok yerinde bulunan sakal-ı şerîfler Müslümanlar tarafından saygı ve hürmetle korunmakta, mübârek gün ve gecelerde ziyâret edilerek bereketlenilmektedir.
Alm. Sacharin (n), Fr. Saccharine (f), İng. Saccharine. Tatlandırıcı olarak kullanılan organik bir bileşik. Kimyâsal formülü C7H5NO3S olup, orto-sülfobenzoik asit imit olarak da bilinir. Tabiî halde mâden kömürü katranından elde edilebilen beyaz bir tozdur. Sakarinin tatlandırıcı kuvveti çay şekerininkinin 500 katıdır. Sakarinin kendisi suda zor çözündüğünden sodyum dihitrat tuzu hâlinde kullanılır.
Sakarin daha ziyâde çay, kahve gibi içeceklere katılır. Tatlandırıcı olmasına rağmen hiçbir besin değeri taşımaz. Vücutta metabolizma hâdiselerine katılmaz ve değişikliğe uğramadan dışarı atılır. Sakarin şeker hastaları ve zayıflama rejiminde olanlar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Sakarinin kanserojen olup olmadığı uzun süre tartışıldığı ve deneyler yapıldığı halde kesin bir neticeye varılamadı. Bilhassa şeker hastalarının sakarin kullanması uzmanlarca uygun bulunmaktadır. Ancak gıdâ maddeleri tüzüğüne göre tatlılara karıştırılması yasaktır.
Piyasada ortalama 16,25 miligramlık tabletler hâlinde satılan sakarinin her bir tableti bir kesme şeker kadar tatlılık verir.
Alm. Kohlenhydrate, Fr. Hydrate de carbon, İng. Carbohydrate. Canlıların bünyesinde bulunan, karbon, hidrojen ve oksijenden meydana gelmiş bileşikler. Bunlara glüsit veya karbonhidratlar ismi de verilir. Çeşitli gruplandırma şekilleri vardır. Meselâ bir gruplandırma şekli, bileşiklerin bünyesinde bulunan aldehid veya keto grubuna göre sınıflandırılmadır. Aldehid grubu bulunduranlara aldozlar, keto grubu bulunduranlara ketozlar denir.
Diğer sınıflandırma türü de, monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler şeklindedir. Bu sınıflandırmalar çok çeşitli ve bâzıları da eş mânâlıdır. (Bkz. Karbonhidratlar)
İlin Kimliği
Yüzölçümü : 4817 km2
Nüfûsu : 683.061
İlçeleri : Merkez, Akyazı, Ferizli, Geyve, Hendek, Karapürçek, Karasu, Kaynarca, Kocaali, Pamukova, Sapanca, Söğütlü, Taraklı.
Marmara bölgesinin Kocaeli-Sapanca bölümünde yer alan bir ilimiz. İl toprakları 29° 57’ ve 30° 53’ doğu boylamları ile 40° 17’ ve 41° 13’ kuzey enlemleri arasında yer alır. Doğudan Bolu, güneyden Bilecik, batıdan Kocaeli, kuzeyden Karadenizle çevrilidir. Trafik numarası 54’tür.
İsminin Menşei
Bu il adını Sakarya Nehrinden alır. M.Ö. 7. yüzyılda bu bölgeye sâhip olan Frigyalılar, nehre kendilerince kutsal tanıdıkları “Sangari” ismini vermişlerdir. Daha sonraki devirlerde “Sengarios” (Sangarius) ve“saldırgan” mânâsına gelen “Zakharion” isimleriyle anılmıştır.
Selçuklu Türkleri, Anadolu’nun tamamını ve bölgeyi fethedince bu nehre ve etrâfındaki bölgeye “Sakarya” demişlerdir. Sakarya ismi, Türkler tarafından verilmiş husûsî bir isimdir. Daha önceki isimlerinden ayrı, şahsına mahsus bir isimdir.
İl merkezi olan Adapazarı ise, Orhan Gâzinin kumandanlarından Konur Alp tarafından “Tığcılar” ismiyle köy olarak kuruldu. Sonradan Sakarya’nın iki kolu arasında bir ada durumunda olduğu için Adaköy (Ada Karyesi), pazar kurulduğundan dolayı da Adapazarı dendi.
Târihi
Sakarya ilinin bilinen târihi Hititlerle başlar. Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hititler, bu bölgeyi sınırları içinde bulundurmuşlardır. Hitit Devleti iç karışıklıklar ve bölünmeler neticesi yıkılınca, bu bölge Friglerin eline geçti. Dış güçlerin tahrikiyle iç karışıklıklar ve bölünmelerden sonra yıkılan Friglerin yerine bölgeye Lidyalılar hâkim oldular. Persler, M.Ö. 6. asırda Lidya Devletini yenerek Anadolu’nun mühim kısmını işgal ettiler. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralıİskender, Pers Devletini yenerek İran’ı ele geçirdi. İskender’in ölümü üzerine bu bölge, halefleri arasında ihtilaf konusu oldu. Bitinya Krallığı, Makedonya Krallığına karşı İskender’in ölümünden sonra iç bağımsızlığını ilânetti ve bu bölgeye hâkim oldu. M.Ö. 1. asırda Romaimparatorluğu, Bitinya Krallığı ile birlikte bu bölgeyi alarak kendi topraklarına kattı.
M.S. 365’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu’nun diğer kısımları gibi Bitinya bölgesi de, Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü.
Altıncı asırda Justinianus, Bitinya bölgesine önem verdi. İslâm orduları, zaman zaman ve bilhassa İstanbul’un fethi için, bölgeden geçerken buraları fethetmişlerse de, uzun müddet kalmadılar. Ayrıca Sâsâniler de zaman zaman bölgeye akınlar yaptılar.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra, Anadolu Fâtihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah emrindeki Türk ordusu, bütün Anadolu gibi Sakarya bölgesini de fethetti. İznik başşehir yapılarak, Büyük Selçuklu Devletine bağlı Türkiye Selçukluları Devleti kuruldu. Bunun üzerine Bizans’ın teşvikiyle Haçlı Seferleri başladı. Birinci Haçlı Seferinde İznik terk edilerek başşehir Konya’ya taşındı. Bu bölge (Sakarya) ve Kocaeli yeniden Bizans’ın eline geçti. On dördüncü asırda Orhan Gâzi devrinde, Kocaeli ve Sakarya bölgesi, ikinci defâ fetholunarak Osmanlı Devletinin sınırları içine alındı ve o târihten bu yana Türk hâkimiyetinde kaldı.
Kânûnî Sultan Süleymân Han, İzmit Körfezini SakaryaNehri vâsıtasıyla Sapanca Gölüne bağlayıp, dünyânın en büyük iç limanını meydana getirmeyi düşünmüştü. Bu işi Mîmar Sinân yapacaktı. Seferler sebebiyle bu plân gerçekleşemedi. Sultan İkinci Mahmûd Han, bu plânı yeniden ele aldı. 30 bin işçi temin edildi. Fakat dış gâileler sebebiyle bu plân gerçekleşemedi.
1921’de Yunan ordusunun işgâline uğrayan Sakarya, Millî Mücâdelede çok önemli rol oynamış olan bir şehirdir. Adapazarı, Karasu, Kandıra ve Geyve çarpışmaları Sakarya ilinin kahraman evlatları sâyesinde zaferle neticelendi. 25 Mart 1921’de başlayan işgal, 21 Haziran 1921’de sona erdi.
Adapazarı; Tanzimattan sonra kurulan, müstakil sancak hâline getirilen Kocaeli sancağına, Cumhûriyet devrinde de 1954’e kadar Kocaeli’ne bağlı kaldı.
1954’te Kocaeli ilinden ayrılan bir bölüm, Adapazarı il merkezi olmak üzere Sakarya ili kuruldu. Kocaeli’nin doğu yarısında kalan ilçeleri Sakarya iline bağlandı.
Fizikî Yapı
Sakarya il topraklarının % 34’ü dağlardan, % 44’ü platolardan ve % 22’si ovalardan ibârettir. Güneyden kuzeye doğru uzanarak Karadeniz’e açılan il alanı jeolojik üçüncü zaman sonları ile dördüncü zaman başlarında son şeklini almıştır. Bu jeolojik devirlerde meydana gelen büyük kıvrılma ve kırılma hareketleriyle Trakya’nın güneye, Kocaeli Yarımadasının kuzeye doğru farklı yönlerde çarpılmasına sebep olmuştur. Bu çarpılma sonucu biri Karadeniz’e öteki Marmara Denizine açılan iki vâdinin çökmesiyle İstanbul Boğazı meydana gelerek, Akdeniz’le Karadeniz’in birleştiği tahmin edilmektedir. Çarpılmanın etkisi Sakarya ilinde daha güçlü olmuş ve il alanı Karadeniz’e doğru eğim kazanmıştır. Sakarya Nehri, İç Batı Anadolu platolarından taşıdığı toprağı bu bölgeye yığarak Alüvyonlu (alüvyal) ve killi (kolüvyal) ovaları meydana getirmiştir.
Dağları: Sakarya ilinde yüksek dağlar yoktur. Yüksek ve sarp olan tepeler güneydedir. Orta ve kuzeydeki yüksekliklerse Kocaeli Platosunun uzantısı durumundadır. Yer yer rastlanan ve yüksek olmayan tepeler dışında genellikle düz ve alçak bir yapıdadır. En önemli yükseklikler güneyde yer alan Samandağları’dır. Akyazı’dan Sapanca Gölüne kadar uzanan bu sıradağların en yüksek yerleri Keremali Dağı (1543 m), Karadağ (1467 m) ve Dikmentepe (1387 m)dir. Doğudaki ovalık bölgede en yüksek tepe Çamdağ Tepesi (1880 m)dir.
İl topraklarının büyük kısmında platolar hâkimdir. Bu platoların çoğu yayla olup, bâzıları ormanlarla, bâzıları ise otlaklarla kaplıdır. En önemli plato Kocaeli Platosu olup, bunun yüksek yerleri ormanlarla kaplıdır. Bitki örtüsü zengindir. Ayrıca il topraklarında Ziyârettepe, Turnalık, Gındına, Keremali, Katırözü, Acella, Dikmen, Soğucak, Çiğdem ve Çataltepe platoları vardır.
Ovaları: Sakarya ilindeki ovalar çok verimlidir.
Adapazarı (Akova) Ovası; Sakarya Vâdisi Türkiye’nin önemli ve büyük vâdilerinden biridir. İç Batı Anadolu platoları üzerinde yükselen Emir ve Türkmen dağlarında başlayan Sakarya Vâdisi; doğudan batıya geniş bir yay çizer. Porsuk ve Ankara çayı vâdileriyle birleşir. VâdiCambaz Boğazından sonra genişler. Pamukova’yı meydana getirir. Geyve Boğazında uzun ve derin bir oluğa dönüşür. Sonra birden genişleyerek, Adapazarı (Akova)nı meydana getirir. Birçok vâdiyle birleşen Sakarya Vâdisi, Karasu yakınlarında Karadeniz’e açılır. Uzunluğu 27 km, genişliği 23 km olan Adapazarı Ovası, Aşağı Sakarya Vâdisinde, Sapanca Gölü ile Adapazarı’nın doğusunda yer alır. Marmara ovalarının en büyüklerindendir. Alanı 620 kilometre karedir. Sakarya Nehrinin taşıdığı kalın bir alüvyon tabakasıyla kaplı olduğundan çok verimlidir. Yüksekliği deniz seviyesinden 30 m’dir. Bu ova içinde Erenler Tepesi (75 m), Alibey Tepesi (112 m) ve Tersiye Tepesi (85 m) bulunmaktadır.
Pamukova: Sakarya Vâdisinin Akova’dan sonra ikinci büyük ovasıdır. Yüzölçümü 170 km2, uzunluğu 28 km, genişliği 6 km’dir. Adapazarı sınırına nazaran daha yüksek olduğundan Sakarya Nehri daha hızlı ve derinden akar. İklimi Adapazarı Ovasına nazaran daha serttir. Alüvyonların birikmesiyle meydana gelmiş verimli bir ovadır.
Söğütlü Ovası: ortalama yüksekliği 16 m olup ilin en alçak kısmını teşkil eder. 30 km uzunluğunda ve 20 km genişliğinde olup bataklık ve sazlık olan bu ovanın tarım alanı hâline getirilmesi için çalışmalar yapılmaktadır.
Akarsuları: Sakarya ilinin en önemli akarsuyu buraya adını veren Sakarya Nehridir. Sakarya, Eskişehir’in Çifteler ilçesindeki Sakarbaşı denilen yerden doğar. Eskişehir’den gelen Porsuk Çayını alarak büyür. Bilecik ilini geçip Pamukova yakınlarından Sakarya iline girer. Sakarya Irmağının 159,5 km’lik kısmı il dâhilindedir. Geyve Suyunu alıp dar ve derin Geyve Boğazına girer. Boğazdan çıktıktan sonra Alaçam Deresini alır. İl topraklarını ikiye bölerek kuzeye doğru akmaya başlar. Mudurnu Çayı, Sapanca Gölünün ayağını meydana getiren Çark Suyu ile birleşir. İrili ufaklı derelerin hepsi Sakarya’ya akar. Karasu yakınlarında Karadeniz’e dökülür. 58.000 km2lik bir bölgeden su toplar, fakat üçte biri kadar bölgeden su toplayan Seyhan’ın suyu daha boldur. Sakarya’nın sâniyede taşıdığı su miktarı 30 m3 ile 100 m3 arasında değişir. Denize açıldığı yerde balıkçılık yapılır ve hayvan yetiştirilir. Târihî kayıtlara göre, Sakarya’nın denize döküldüğü yerden giren gemiler Adapazarı’na kadar gidip yükledikleri malı İstanbul’a getirirlerdi.
Diğer akarsular: Mudurnu Çayı (65 km), Dinsiz Çayı (34 km), Mudurnu Çayının bir koludur. Fabrika Deresi, Balıklı Deresi,Bıçkı Deresi ve Gürcü Deresi Mudurnu Çayına katılır. Darıçay (33 km), Kocatöngel Deresi bâzı derelerle birleşerek bu ismi alır. Tuzla yakınından Sakarya Irmağına katılır. Mâden Deresi (30 km), Kabalık Deresi, Yayla Deresini alarak Karasu adını alır ve Karadeniz’e dökülür. Melen Deresi(30 km) olup Karadeniz’e dökülür. Karaçay (29 km); Seve Deresi, sonra da Karaçay Deresi ismini alır. Karakaya Deresi ile birleştikten sonra Sakarya’ya katılır. Yırtmaç Deresi, Acarlar Gölüne dökülür. Büyükdere ve Kemer Deresi kollarıdır. Değirmendere Karaboğaz bölgesinden denize dökülür.
Gölleri: Sakarya il topraklarında irili ufaklı çok sayıda göl vardır. Kırılma ve kıvrılmalar sonucu il alanı Karadeniz’e doğru kuzey yönünde sıkıştırılmıştır. Sıkıştırılmadan sonra Marmara Deniziyle su bölüm çizgisi meydana getiren bu setin Karadeniz’e eğimli olan kısmında çöküntü alanlarının dolmasıyla göller meydana gelmiştir.
Sapanca Gölü: 42 km2 lik Sapanca Gölünün 5/6’lık büyük kısmı bu il sınırları içindedir. İzmir körfezinin doğusunda yığılmalar sonucu Marmara Deniziyle bağlantısı kesilerek meydana gelen Sapanca Gölü, İzmit Körfezi ve İznik Gölünün devamıdır. Uzunluğu 16 km genişliği 5,5-6 km’dir. Göl, elips biçimindedir. En derin yeri 61 metre, yüksekliği 30 m’dir. Kuzey ve güneyden bu göle katılan dereler ve dipten kaynayan su ile tatlı sulu bir göldür. Sazan, alabalık ve yayın balığı bulunur. Suyu berrak, etrâfının manzarası çok güzeldir. Derelerin taşıdığı alüvyonlarla civârı verimli meyve ve sebze bahçeleriyle süslüdür. Turizm bakımından bu göl çok güzeldir.
Gökçeören Gölü: İl merkezine 7 km mesâfede basık sırtlarla çevrili, 25 hektarlık tatlı sulu bir göldür. “Aralık” ve “Meşe” isimleriyle de bilinir. Bu gölün devâmı olan Dipsiz Göl sığdır. Yağmur ve kaynak sularıyla beslenir. Suların çekilmesiyle ortaya çıkan alana mısır, kavun, karpuz ve fasulye ekilir. 1950’den önce Gökçeören’in fazla olan suları bu göle boşalırdı. Gökçeören Gölünün önü yarılarak bu önlenmiştir. Her iki gölde bol sazan balığı bulunur.
Poyrazlar (Teke) Gölü: Yüzölçümü 60 hektardır. Sakarya Irmağının eski yatağında meydana gelmiştir. Göl oldukça derindir. Güney kıyılar sığ ve sazlıktır. Gölde tatlı su balıkları bulunur.
Taşkısık Gölü: Yüzölçümü 90 hektardır. Dipten kaynayan sularla beslenir. Gölde sazan ve tatlı su balığı bulunur. Kenarı sazlık ve bataklıktır.“Çaltıcak Gölü” de denir.
Küçük Akgöl: Yüzölçümü 20 hektardır. Göl dipten kaynayan sularla beslenir. Fazla suları Çark Suyuna boşalır. Suyu tatlı, fakat bulanıktır. Tatlı su balığı bulunmaz.
Büyük Akgöl: Yüzölçümü 190 hektardır. Sazlık ve bataklık kısmı çoktur. Gölde bol balık ve civarında yaban kaz ve ördeği bulunur.
Acarlar Gölü: Yüzölçümü 1562 hektardır. 261 hektarı bataklıktır. Fazla suları Sakarya Irmağına boşalır. Civârındaki ormanlar bu gölün bataklık kısmına kadar uzanmıştır.
İklim ve Bitki Örtüsü
İklimi: Sakarya ili Karadeniz ve Marmara bölgesinde hüküm süren iklim şartlarının tesiri altındadır. Karadeniz kıyısı ve doğusunda Karadeniz iklimi, Batı ve güneyde Marmara bölgesi iklimi görülür. Senenin, azamî 40 gününde sıcaklık 0°C’nin altında ve azamî 30 gününde +30°C üstünde seyreder. Yağış ortalaması bâzı yerde 632 mm, bâzı yerde 900 mm’dir.
Bitki örtüsü: Sakarya ilinde, dağlar gür ormanlarla, platolar makilerle kaplıdır. Ova ve vâdiler tarım alanlarıdır. Dağlar gibi Karasu bölgesi de ormanlıktır. Orman ve fundalıklar il topraklarının % 45’ini, ekili-dikili alanlar % 47’sini, çayır ve mer’alar ise % 3,5’ini teşkil eder. 700 metre yüksekliğe kadar kayın, gürgen, ıhlamur, kestâne, kavak, çınar ve meşe ağaçlarına rastlanır. Daha yükseklerde iğne yapraklı ağaçlar bunların yerini alır.
Ekonomi
Sakarya’nın ekonomisi tarım ve sanâyiye dayanır. Faal nüfûsun % 65’i tarım sektöründe % 15’i sanâyi sektöründe, gerisi diğer sektörlerde çalışır. Türkiye’nin hızla gelişen bir ilidir.
Tarım: Sakarya ilindeki ovalar yurdun en verimli tarım alanları arasında yer alır. Modern tarım yapıldığı için verim fazladır. Çok çeşitli tarım ürünleri yetişir. Başlıca tarım ürünleri: Buğday, arpa, mısır, fasulye, şekerpancarı, ayçiçeği, patates, soğan ve tütündür.
Sebze üretimi bol ve çeşitlidir. İstanbul’un sebze ihtiyacının çoğunu bu bölge karşılar. Yazlık, kışlık ve turfanda sebzeleri çoktur. Meyve de bol ve çeşitlidir. Başlıcaları; elma, armut, ayva, erik, kiraz, şeftali, ceviz, fındık, kestâne, çilek, üzümdür. Sapanca’da meyvecilik Geyve’de bağcılık ileridir. Sakarya ili Türkiye tarımında önemli bir yere sâhiptir. Patates ve şekerpancarı iki önemli ürünüdür. Patates denilince akla Adapazarı gelir.
Aşağı Sakarya Havzası bol yağmur alır. Ormanlar bakımından zengin olduğundan bu su depolanır ve akarsular düzenli beslenir. Ortalama su hacmi 4 milyar m3tür. Sakarya havzasında 2 milyon 75 bin hektarlık ovalık alanın, 1 milyon 671 bin 600 hektarı sulanabilir özelliktedir. Şekerpancarında verim yüksektir.
Hayvancılık: Sakarya ili hayvancılık bakımından da oldukça zengindir. Mer’aların azalmasıyla koyun ve keçi miktarı azalmış, fakat sığır sayısı artmıştır. 200 köyde ipekböcekçiliği yapılır. Bu bölgede dut ağacı boldur. Koza yetiştiriciliği Akyazı, Geyve ve Kayalar bölgesinde ikinci bir gelir kaynağıdır. Sakarya ilinin Karadeniz kıyıları balık bakımından çok zengin sayılmaz. Buna rağmen kalkan, palamut, hamsi, mersin ve lüfer balığı avlanır.
Sapanca Gölünde 14 çeşit balık bulunur. Senede 100 tona yakın balık avlanır. Tatlı su levreği, yayın, turna ve sazan balığı başlıcalarıdır. Ayrıca kerevit de avlanır.
Ormancılık: Sakarya ili çok zengin bir orman varlığına sâhiptir. İl topraklarının yarısına yakını (% 45) orman ve fundalıklarla kaplıdır. Ormanlar 200 bin hektar, fundalıklar 20 bin hektardır. Ormanlar gür ve verimlidir. Ormanlarda çam çeşitleri, kayın, gürgen, meşe, dışbudak, kestâne, çınar ağaçları çoğunluktadır. İl ormanlarından senede 300 m3 sanâyi odunu, 240 bin ster yakacak odunu elde edilir.
Mâdenler: Sakarya ilinde çeşitli mâdenler vardır. Ama bunların bir kısmı işletmeye açılmış değildir.
İlin en önemli mâdenlerinden biri olan demir, Karasu ilçesinin Aktaş köyü çevresinde geniş yataklar meydana getirir. Toplam rezervi 110 milyon tona yaklaşan bu yataklar işletmeye açılabilmiş değildir.
İldeki ikinci önemli mâden ise mermerdir. Merkez, Sapanca ve Akyazı ilçelerinde büyük mermer rezervleri vardır. Akyazı-Harmantepe yöresindeki mermer yataklarının rengi, koyu, kırmızıdan menekşeye kadar değişmektedir. Bu yatakların kalınlığı 50-150 m arasındadır. Büyük bloklar hâlinde çıkarılmaya elverişli olan yataklar iç dekorasyon çalışmaları için çok uygundur. Akyazı-Dokurcum yöresindeki siyah mermerler de kalitelidir. Merkez ilçe-Taşkısığı yöresinde işletilen 50 milyon m3 toplam rezervli yataklardan siyah mermer çıkarılır. Sapanca-Erdemli köyü yakınlarındaki mermer yatakları da zaman zaman işletilir. Bu yataklardan gri-siyah renkli iki vasıflı mermer çıkarılmaktadır.
Sakarya’da demir ve mermer dışında, bakır, manganez, asbest, talk ve kil yatakları vardır. Hendek ilçesinin Hüseyinşeyh köyü çevresindeki bakır yataklarının rezerv tespit çalışmaları henüz tamamlanmamıştır. Geyve ilçesindeki manganez yatakları % 40 cevher ihtivâ eder. Bu yataklar için işletme ruhsatı alınmış durumdadır. Sakarya’da geniş alanlar kaplayan kil yatakları ise, tuğla ve kiremit yapımında kullanılmak gâyesiyle işletilmektedir. Merkez, Akyazı, Geyve ve Karasu ilçelerindeki kil yataklarının toplam rezervi 100 milyon ton dolayındadır.
Sanâyi: Adapazarı’nda ekonomik gelişme 19. asır sonlarında Anadolu demiryolunun yapılmasıyle görülür. 1950 başlarında vagon ve şeker fabrikası ile sanâyileşme başlamış; 1960’tan sonra özel sektör yatırımları ile hızını arttırmış; 1970’ten sonra çok faal duruma gelmiştir. Sanâyi daha ziyâde tarım, kereste ve îmâlât sanâyii olarak gelişmiştir. 10 ve daha fazla işçi çalıştıran iş yeri 250’ye ve 2-9 kişi çalıştıran iş yeri sayısı 1500’e yaklaşmıştır. Başlıca sanâyi kuruluşları; Şeker, vagon, nişasta, yağ, lâstik, pipo, vinç ve palanga, tel, dişli, otomobil, yedek parça, metal, gıdâ, hayvan yemi, kimyevî maddeler, kauçuk, orman ürünleri, süt, kiremit, tuğla, mermer, kireç ve ondulin fabrikalarıdır.
Ulaşım: Sakarya, karayolu ağının en önemli transit merkezlerinden biridir. Edirne-İstanbul-İzmit istikâmetinden gelen, Ankara-Adana istikâmetine giden E-5 karayolu buradan geçer. E-5 karayolu ise Türkiye’nin en işlek karayoludur. İstanbul-Şile-Kandıra devlet yolu ile Zonguldak-Akçakoca-Karasu devlet yolu Adapazarı’nda birbirine bağlanır.
Eskişehir-Bilecik hattından gelen devlet yolu Adapazarı’nda E-5 karayolu ile birleşir. Ankara-İstanbul otoyolu Sakarya topraklarından geçer. Şehir merkezi bütün ilçelerine asfalt yolla bağlıdır.
İlin havaalanı ve Karadeniz kıyısında limanı yoktur. İzmit Limanından faydalanır. Haydarpaşa’dan gelen Ankara istikâmetine giden demiryolu hattının üzerindedir. İl sınırlarına Sapanca’dan giren demiryolu Arifiye’den güneye Bilecik-Eskişehir-Ankara’ya doğru ilerler. Arifiye ile Adapazarı 8 km’lik bir hat ile birleştirilmiştir. Haydarpaşa-Adapazarı arasında hergün devamlı karşılıklı seferler vardır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
1990 sayımına göre toplam nüfûsu 683.061 olup, 297.759’u ilçe merkezlerinde, 385.302’si köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 4817 km2, nüfus yoğunluğu ise 142’dir.
Örf ve âdetleri: Bölge Hititler, Frigler, Traklar, Lidyalılar, Bitinyalılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslıların hâkimiyeti altında kalmışsa da, 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bölgeyi Türkler fethetmiş ve o târihten bu yana Türk-İslâm kültürü hâkim duruma gelerek diğer kültürler tamâmen unutulmuştur. Bölge halkının çoğunluğunu asılları Balkanlar ve Kafkasya’dan gelen göçmenler teşkil eder.
Mahallî oyunları: Bölgede zeybek, horon ve Kafkas oyunları yaygındır.
Mahallî yemekleri: Çerkez tavuğu, çerkez pastası, balkabağı dolması ve sütlü patates, ıslama köftedir.
Sakarya bölgesi güreşte olimpiyat ve Avrupa şampiyonları ve dünyâ ikincileri yetiştirmiştir: İrfan Atan, Âdil Atan, Midhat Bayrak, Osman Kanbur burada yetişen şampiyon güreşçilerdir.
Eğitim: Sakarya eğitim bakımından oldukça gelişmiş bir ildir. Okur-yazar nispeti % 85’e yaklaşmıştır. Okulsuz köy yoktur. İlde 13 ana okulu, 732 ilkokul, 78 ortaokul, 47 lise ile Sakarya Üniversitesi bünyesinde çeşitli fakülteler vardır (1994).
İlçeleri
Sakarya’nın biri merkez olmak üzere on üç ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 316.307 olup, 171.225’i ilçe merkezinde, 145.082’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 86, Kâzımpaşa bucağına bağlı 12 köyü vardır. İlçe toprakları tamâmıyla düz olup, Sakarya Ovasında yer alır. Sapanca Gölünün bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Taşkısık ve Küçük Akgöl başlıca gölleri, Sakarya Irmağı ve Çark Suyu da başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Zengin tarım topraklarına sâhip olan ilçede patates, şekerpancarı, tahıl, mısır başlıca yetiştirilen ürünler arasında yer alır. Türkiye Vagon Sanayi, TZDK Zirâat âletleri ve Makina Fabrikası, süt fabrikası, lastik, orman ürünleri, patates işleme, un, nebâtî yağ, tuğla ve kiremit fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi Sakarya Irmağı kıyısında düz bir alanda kurulmuştur. Ankara-İstanbul karayolu, ilçenin güneyinden geçer. İstanbul’a 153, Ankara’ya ise 308 km mesâfededir. Arifiye’den ayrılan bir hatla Haydarpaşa-Ankara demiryoluna bağlanır. İstanbul-Adapazarı arasında düzenli seferler yapılır. İlin, ticâret ve sanâyi bakımından merkezidir. İlçe hızla gelişmektedir. İlçe belediyesi 1869’da kurulmuştur.
Akyazı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 63.884 olup, 19.331’i ilçe merkezinde, 44.553’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 42, Dokurcun bucağına bağlı 17 köyü vardır. İlçe toprakları doğu ve güneyi dağlık, diğer kısımları düz olan bir arâziden meydana gelir. Doğu ve güneyinde Samanlı Dağı, kuzey ve batısında ise Akyazı Ovası yer alır. Dağlar ormanlarla kaplı olup, yüksek kesimlerinde otu bol olan yaylalar vardır. Mudurnu Çayı başlıca akarsuyudur.
Ekonomisi ormancılık ve tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri; pirinç, mısır, fasulye ve patatestir. Dağ köylerinde ormancılık ve hayvancılık başlıca geçim kaynağıdır. Ormanlardan bol miktarda kereste elde edilir. Süt ürünleri fabrikası başlıca kuruluşudur.
İlçe merkezi Adapazarı-Mudurnu karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 29 km mesâfededir. Târihi, Hititlere dayanan ilçe, Osmanlı komutanlarından Konuralp tarafından fethedilmiştir. 1954’te ilçe olan Akyazı’nın belediyesi 1941’de kurulmuştur.
Ferizli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 16.086 olup, 5058’i ilçe merkezinde, 11.028’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 15 köyü vardır. İlçe topraklarının hepsi Sakarya Ovasında yer alır. Topraklarını Sakarya Irmağı sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri patates, şekerpancarı, tahıl ve mısırdır. İlçe merkezi Adapazarı-Karasu karayolu üzerinde yer alır. Söğütlü ilçesine bağlı bir köyken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Geyve: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 41.331 olup, 13.405’i ilçe merkezinde, 27.926’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 52, Doğançay bucağına bağlı 12 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düzdür. Kuzeyinde Samanlı Dağları vardır. Başlıca akarsuları Sakarya Irmağı ve Geyve Suyudur.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Toprağın verimliliği, iklim uygunluğu yüzünden tarım üretimi çok gelişmiştir. Başlıca tarım ürünleri üzüm, soğan, buğday, şekerpancarı, elma, armut ve patatestir. Sakarya Nehri kıyılarında yetiştirilen sebzeler İstanbul’da pazarlanır. Hayvancılık, ormancılık ve ipekböcekçiliği önemli gelir kaynaklarıdır. En çok sığır ve koyun beslenir.
İlçe merkezi Sakarya Irmağının kıyısında kurulmuştur. Ankara-İstanbul demiryolu ve Eskişehir-Adapazarı karayolu ilçenin 3 km kuzeyinden geçer. İl merkezine 31 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1908’de kurulmuştur.
Hendek: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 60.268 olup, 23.397’si ilçe merkezinde, 36.871’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 59, Karadere bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 581 km2 olup, nüfus yoğunluğu 104’tür. İlçe topraklarının büyük bölümü Hendek Ovasında yer alır. Güneyini Samanlı Dağları, kuzeyini Çam Dağları engebelendirir. Dağlık kesim çam ormanları ile kaplıdır. Başlıca akarsuları Mâden Deresi, Karasu, Mudurnu Çayı ve Sakarya Irmağıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, mısır, buğday, şekerpancarı, fındık, patates, elma olup ayrıca az miktarda soğan yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Düzlüklerde sığır, yaylalarda koyun beslenir. Orman yönünden zengin olduğundan ormancılık gelişmiştir. Orman ürünlerini işleyen çok sayıda atölye vardır.
İlçe merkezi Ankara-İstanbul karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 32 km mesâfededir. Ana yol üzerinde olması yüzünden hızla büyüyen ilçe merkezlerinden biridir. Târihi, Hititlere dayanır. Selçuklular zamânında Türkistan’a bağlı Cürcan’da bulunan Hendek isimli halk buraya yerleştirilmiştir. Osmanlı komutanlarından Konuralp tarafından fethedilmiştir. Eski ismi Konuralp idi. Cumhûriyetle birlikte ilçe olan Hendek’in belediyesi 1907’de kurulmuştur.
Karapürçek: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 13.473 olup, 3211’i ilçe merkezinde, 10.262’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 17 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Güneyinde Samanlı Dağları yer alır. Başlıca akarsuyu Mudurnu Çayıdır.
Ekonomisi, tarım ve ormancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri pirinç, mısır, fasulye ve patatestir. Dağ köylerinde ormancılık ve hayvancılık başlıca gelir kaynağıdır. İlçe merkezi, Samanlı Dağları eteklerinde düz bir alanda kurulmuştur. Akyazı ilçesine bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Karasu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 47.973 olup, 14.500’ü ilçe merkezinde, 33.473’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 29, Ortaköy bucağına bağlı 9 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Başlıca akarsuyu Sakarya Irmağıdır. Acarlar Gölünün bir bölümüyle Akgöl, ilçe sınırları içindedir. Acarlar Gölünün çevresi ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Fındık, mısır, ayçiçeği ve patates en fazla yetiştirilen tarım ürünleridir. Ormancılık ve balıkçılık önemli gelir kaynağıdır. İlçe merkezi Karadeniz kıyısında kurulmuştur. İl merkezine 49 km mesâfededir. Gür ormanları ve güzel kumsalları vardır. Havyarı meşhurdur. Sakarya Nehri, hemen Karasu’nun yanından denize dökülür. Sakarya ağzı, balıkçı tekneleri için tabiî bir limandır. Osmanlı kumandanlarından Konuralp ve Akçakoca tarafından fethedildi. 1933’te ilçe merkezi olan Karasu’nun belediyesi aynı sene kurulmuştur. Önceleri Kocaeli’ne bağlıyken, 1954’te Adapazarı’na bağlandı.
Kaynarca: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 24.435 olup, 3257’si ilçe merkezinde, 21.178’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25 köyü vardır. Yüzölçümü 360 km2 olup, nüfus yoğunluğu 68’dir. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Acarlar Gölünün bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Başlıca akarsuları Değirmendere’dir. Acarlar Gölünün çevresi ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday ve mısır olup, ayrıca az miktarda ayçiçeği, fındık, patates, elma ve arpa yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiştir. Koyun ve sığır beslenir.
İlçe merkezi Kocaeli sınırına yakın, Kandıra-Adapazarı karayolu üzerindedir. Gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. Karadeniz kıyısı boyunca tabiî kumsallara sâhiptir. İl merkezine 30 km mesâfededir. Belediyesi 1958’de kurulmuştur. Kocaeli’ne bağlıyken 1966’da Sakarya’ya bağlandı.
Kocaali: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 28.405 olup, 10.131’i ilçe merkezinde, 18.274’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düzdür. Güneyinde Çam Dağı yer alır. Başlıca akarsuyu Karacasu’dur.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Ayçiçeği, fındık ve patates yetiştirilir. Hayvancılık ve balıkçılık gelişmiştir. Koyun ve sığır beslenir. İlçe merkezi Karadeniz kıyısında kurulmuştur. Karasu-Akçakoca karayolu ilçeden geçer. Karasu ilçesine bağlı bir bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu.
Pamukova: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 21.023 olup, 10.088’i ilçe merkezinde, 10.935’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 30 köyü vardır. İlçe toprakları dağlarla çevrili Sakarya Vâdisinde yer alır. Vâdideki geniş düzlük, Pamukova’yı meydana getirir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, patates, soğan, üzüm, şekerpancarı, elma, armuttur. Sakarya Nehri kıyısında yetiştirilen sebzeler İstanbul’da pazarlanır. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok sığır ve koyun beslenir.
İlçe merkezi Adapazarı-Bilecik-Eskişehir karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 43 km mesâfededir. Ankara-İstanbul demiryolu ilçeden geçer. Geyve’ye bağlı bir bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1947’de kurulmuştur.
Sapanca: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 25.167 olup, 14.124’ü ilçe merkezinde, 11.043’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 20 köyü vardır. Yüzölçümü 140 km2 olup, nüfus yoğunluğu 179’dur. İlçe topraklarının büyük bölümü dağlıktır. Güneyinde Sapanca Dağları yer alır. Sapanca Gölü ilçe sınırları içinde kalır. Dağlardan kaynaklanan küçük akarsular Sapanca Gölüne dökülür.
Ekonomisi tarım ve turizme dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, mısır ve elma olup, ayrıca az miktarda buğday ve fındık yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok sığır beslenir. Tabiî güzellikler bakımından zengin olan göl kıyısında birçok turistik tesis ve yazlık ev vardır. Kurtköy kıyısında alabalık üretim tesisleri bulunur. İlçe topraklarında talk yatakları yer alır.
İlçe merkezi, SapancaGölü kıyısında düz bir alanda kurulmuştur. İstanbul-Ankara demiryolu ve İstanbul-Adapazarı paralı otoyol ilçeden geçer. İl merkezine 17 km mesâfededir. 1957’de ilçe olan Sapanca’nın belediyesi 1873’te kurulmuştur.
Söğütlü: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 13.610 olup, 4839’u ilçe merkezinde, 8771’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 15 köyü vardır. İlçe toprakları düz bir alanda yer alır. Başlıca akarsuyu Sakarya Irmağıdır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Şekerpancarı, tahıl, mısır, patates en çok yetiştirilen tarım ürünleridir. Hayvancılık ikinci derecede geçim kaynağıdır. İl merkezi Adapazarı-Karasu karayolu üzerinde yer alır. Merkez ilçeye bağlı bir bucakken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1956 yılında kurulmuştur.
Taraklı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.099 olup, 5193’ü ilçe merkezinde, 5906’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 23 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Göynük Suyu Vâdisinde tarıma elverişli düzlükler vardır. Samanlı Dağları, toprakların büyük kısmını engebelendirir.
Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri üzüm, soğan, buğday, elma ve armuttur. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun beslenir. Dağlar ormanlarla kaplı olduğundan orman ürünlerini işleme yaygındır. İlçe merkezi Göynük Suyu kenarında kurulmuştur. İl merkezine 67 km mesâfededir. Gölpazarı-Göynük ve Geyve-Göynük karayolları ilçeden geçer. Geyve’ye bağlı bir bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe belediyesi 1954’te kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Sakarya ili, tabiî güzellikleriyle zengin bir ilimizdir. İl toprakları zelzele bölgesinde ve târihî istilâ yolları üzerinde olduğu için târihî eserlerinden mühim kısmı zamânımıza ulaşamamıştır. Başlıca târihî eserleri şunlardır:
Rüstempaşa Câmii ve Hamamı: Sapanca ilçesindedir. 1553’te Kânûnî Sultan Süleymân Hanın vezirlerinden Rüstem Paşa adına, Mîmar Sinân tarafından yapılmıştır.
Orhan Gâzi Câmii: Orhan Gâzi zamânında 1317’de yapılmıştır. Merkez ilçededir. Sultan Abdülhamîd Han tarafından yeni baştan yapılmıştır. Dernekkırı Osman Câmii de denir.
İmâret Câmii: Taraklı ilçesindedir. Yavuz Sultan Selim Han, Ridâniye Seferinden önce burada kışlamış ve onun veziri Yunus Paşa yaptırmıştır.
Şeyh Muslihiddin Câmii: Kaynarca ilçesinin, Küçük Kaynarca köyündedir. Fâtih Sultan Mehmed Hanın mîmarlarından Şeyh Muslihiddin adına yapılmıştır.
Elvan Bey İmâreti: Geyve ilçesindedir. On beşinci asırda kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Avlusunda Elvan Beyin türbesi vardır.
Sakarya Köprüsü: Geyve ilçesindedir. On beşinci asırda yapılmıştır. On dört kemerli taş köprünün, yıkılan iki kemeri demirdendir. Günümüzde de kullanılmaktadır.
Eski eserler:
Başköprü (Justinianus Köprüsü): Bizans İmparatoru Justinianus tarafından 6. asırda yapılmıştır. Adapazarı’ndadır. Sekiz gözü olan bu taş köprünün uzunluğu 429 metredir. Bizanslılardan kalma Pontogephyra, Zampi ve Tantaendie köprüleri de vardır.
Harmantepe Kalesi: Harmantepe köyündedir. Adapazarı’na 12 km mesâfededir.
Çobanlar Kalesi: Sakarya Nehri kenarında ve Geyve’ye yakın bir yerdedir.
Paşalar Köyü Kalesi: Pamukova’nın Paşalar köyündedir.
Adliye Kalesi: Adliye köyündedir.
Söğütlü Kalesi: Çark Suyunun Sakarya Nehrine döküldüğü yere yakın bir yerdedir.
Seyitler Kalesi, Kurt Köy Kalesi, Kanlıçay Kalesi, Karapürçek Kalesi eski kalelerden bâzılarıdır.
Ali Fuat Paşa Köprüsü: Geyve Boğazındadır. Târihî bu köprüyü 1497’de İkinci Bâyezîd Han tamir ettirmiştir.
Zafer Takı: Justinianus Köprüsünün bir ucundadır. Yıkıntı hâlindedir.
Akyazı Tümülüsü: Küçücek Köyü yakınlarındadır. Roma devrinden kalma târihî eserler bulunmuştur.
Roma Anıt Mezarı: Pamukova-Bilecik yolu üzerindedir.
Bitinya Mezarları, Ayvalıkdere Çeşmesi ve Kadı Köprüsü eski çağlardan kalma diğer eserlerdir.
Mesire yerleri: Karadeniz iklimiyle Akdeniz iklimi arasında bir geçiş iklimine sâhip olan Sakarya’da çok sayıda mesire yeri vardır. Bunlar genellikle göl kıyılarıyla ormanlık arâzide ve Karadeniz kıyılarında toplanmıştır. Başlıcaları şunlardır:
Hasan Dağı: İstanbul-Ankara karayolu üzerinde Sapanca Gölü kıyısındadır. Sedir ve çam ağaçları arasında güzel manzaralı bir mesire yeridir. Temiz ve tatlı suları meşhurdur.
Çark Mesiresi: Adapazarı’na çok yakın Çark Deresi kıyısında bir mesire yeridir. Sapanca’dan çıkan Çark Suyunun etrafı çok güzeldir. Yeniden düzenlenerek halkın hizmetine sunulmuştur.
Akgöl: İl merkezine 12 km mesafede Karasu karayolu üzerindedir. Gölün kenarında küçük koru piknik alanıdır. Gölde her türlü tatlı su balığı yaşar. Ayrıca göl çevresinde tavşan, keklik ve yaban ördeği avlanır.
Sakarya Ağzı: Sakarya Nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yerdedir. Plajı, tatlı suyu ve mağaraları ile ilgi çeker. Soğuk suyu ile meşhur, Ayı İni mağarası buradadır.
Sapanca Gölü: Manzarası çok güzeldir. Gölde tatlı su balıkları bulunur. Av hayvanları bakımından da zengindir. Kıyısında turistik tesisler vardır.
Mâden Deresi: Derenin iki tarafı ormanlık ve fidanlıktır. Yukarı kısımlarındaki çağlayanlar ilgi çeker. Mesire yerinde bir av evi bulunur.
Domdom Kaya: Geyve’nin Hırka köyündedir. 476 m yükseklikte bir kayadır. Geyve civarı ve Pamukova’ya hâkimdir. Kayanın altındaki mağaradan Güreyik Suyu çıkar.
Acarlar Gölü: Kaynarca ilçesindedir. Gölün çevresi dişbudak asmalarıyla çevrilidir. Güzel bir piknik yeridir.
İçme ve kaplıcalar: Sakarya ilinde pekçok kaplıca ve içme vardır. Bazıları şunlardır:
Kuzuluk Kaplıca ve Mâden Suyu: Akyazı ilçesine 8 km uzaklıkta Kuzuluk köyündedir. Tesisleri mevcuttur. Kaplıca suyu banyo ile romatizma, nevralji, nefrit ve kadın hastalıklarına; içme ile mîde rahatsızlıklarına, karaciğer ve safra yolları hastalıkları, şeker hastalığına, ekzama ve sedef gibi cilt hastalıklarına iyi gelir.
Ilıcaköy İçmesi: Geyve ilçesine 15 km uzaklıkta, Ilıcaköy ilçesindedir. Beş musluklu çeşme hâlinde olup, konaklama tesisleri yoktur. Mîde rahatsızlıklarına iyi gelir.
Kıl Hamamı: Pamukova ilçesinin Paşalar köyündedir. Tesisleri yetersizdir. Kaplıca suyu romatizma, nevralji, nefrit, kadın hastalıklarına, nevrasteni ve sinirli hastaları için tavsiye edilir.