PARA

Alm. Geld (n), Fr. Monnaie (f), argent (m), İng. Money. Eşyâya değer olabilecek kıymet ölçüsü(semen); kullanılmaya hazır satın alma gücü; ödeme aracı; servet biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan bir değer ölçüsü ve mübâdele aracı. Para, birinci olarak mübâdele aracı olması, ikinci olarak değer ölçüsü olması ve üçüncü olarak da tasarruf aracı ve sermâye unsuru olması bakımından ehemmiyet arz etmektedir.

Para çeşitleri: a) Belli ağırlıkta basılmış altın ve gümüş paralara genel olarak “Meskûkat” denir. Altın paralara “dinar”; gümüş paralara ise “dirhem” adı verilir. Gümüş mâdeni, para kıymetinde esas olmak üzere, gümüş para yerine çıkartılan ve diğer mâdenlerden basılan paralara “fülûs” denir. İktisad dilinde bu paralara “ufaklık para” da denir. Mâden değeri, resmî değerinden daha azdır.

b) İktisâdî kıymeti (kendi öz kıymeti), resmî para değerine eşit olan paralara iktisat biliminde “Mal-para” da denir. Klasik misâlini altın paralar yâni (dinar) teşkil eder.

c) Değeri altına göre tespit edilerek çıkartılan, bir nevî senet gibi düzenlenen; gerektiğinde kıymeti mâdene çevrilebilen paralara “temsîlî para” denir. Merkez bankalarınca daha önceleri çıkartılan (banknotlar) temsîlî paraya misâldir.

d) Diğer bir para çeşidini “fiyat-para” yahut “kâğıt para” veya “kaime”ler teşkil etmektedir. Bunların değerini garanti eden kıymetli mâden karşılığı yoktur. Devletin kânun kuvvetiyle desteklenerek alışkanlıkla tedâvülde kullanılan bir para çeşididir. Ayrıca piyasada kullanılan ve yukarda sayılmayan, piyasa muâmelelerinde işlem gören ve hesaplara intikâl eden bir para şekli daha vardır ki, buna da “kaydî para” adı verilir.

Paranın târihçesi: Paranın târihi, insanlık târihiyle başlar. İlk insan ve peygamber Âdem aleyhisselâmla birlikte para da tedâvüle girmiştir. İlk parayı Âdem aleyhisselâm basmıştır. Târihçilerin bildirdiğine göre, altın ve gümüş paraları yaygın olarak kullanan en eski millet, Anadolu ve Ege havzasındaki eski Yunanlılar olmuştur. Anadolu ve İtalya havzalarında M.Ö. 5 ve 4. yüzyıllarda tipleri pekçok değişiklik gösteren eski Yunanlılara âit krallar adına paraların basıldığı bilinmektedir. Genellikle bu paralar iri ve dikdörtgen şeklinde basılmaktaydı. Zamanla küçülen bu altın paralar, daha önceleri bir libre ağırlığında iken (yaklaşık 327 gr), daha sonraları üçte bir ağırlığa (109 gr), bilâhare daha da küçülerek bir ons ağırlığa (27 gr) kadar düşmüştür. Roma’ya ilk gümüş para M.Ö. 269 yılında girmiştir. Roma sikkelerinin basımı ise M.Ö. 180 yıllarına rastlamaktadır. Altın paranın Roma’ya girişi Kral Sulla devrinde olmuştur. Anadolu’da Lidya Kralı Gyges M.Ö. 7. yüzyılda yanları hafifçe yassıtılmış yumurta şeklinde birbirine eşit külçeler bastırmıştır. Kral Croesus ise, kıymeti devletçe garanti edilmiş altın ve gümüş paralar bastırmıştır. 1924 yılında, bugünkü Pakistan sınırları içinde kalan Aşağı İndus kıyılarında M.Ö. 2900 yıllarına âit paralar bulunmuştur. Asur hükümdarlarından Sennasherib’in M.Ö. 700 yıllarında bastırdığı yarım shekel ağırlığındaki (1 shekel= 224,5 gr) gümüş külçeler bulunan en eski paralardandır. M.Ö. 5. yüzyıla âit Çin (Sh) hanedanının altına resmî değer tâyin ettiği, ayrıca bakır ve kalaydan fülûs cinsinden ufaklık paralar çıkarttığı da bilinmektedir.

İslâmiyetten evvel Mekke’de, altın ve gümüş paralar Araplar tarafından kullanılmaktaydı. Bu kullanılan paralar içinde, Arapların ticâret yaptığı değişik milletlerin kullandıkları paralar da bulunmaktaydı. İslâm Devletinin kurulması ile hazret-i Peygamberimiz zamânında ve hazret-i Ebû Bekr’in halîfeliği zamânında bu paraların kullanılmasına devam edilmiştir. İslâmiyette ilk para 639 yılında, hazret-i Ömer’in halîfeliği zamânında basılmıştır. Hazret-i Ömer, Acem paralarının şeklini ve yazısını aynen bastırdı. Daha önce 20, 12 ve 10 kırâtlık olmak üzere üç çeşit dirhem (gümüş para) kullanılırken, hazret-i Ömer, bu üç çeşit dirhemin ortalamasını teşkil eden 14 kırât ağırlığında, ortalama bir dirhem yapmıştır. Önceleri çekirdek şeklinde çıkan dirhemlerin de, bilinen şekilde ilk yuvarlak baskısını yapmıştır. Bu şekilde yeni bastırdığı dirhemin on dörtte birine (1/14) bir kırât; 20 kırâta ise “bir miskâl” adını vermiştir. Hazret-i Osman’ın hilâfeti zamânında Taberistan’ın Hertek şehrinde, bu esaslar üzerinde altın ve gümüş paralar bastırılmaya devam edilmiştir. İslâm şekil ve alâmetleri ile ilk parayı ise Emevî Halîfesi Abdülmelik bin Mervân bastırmıştır.

Yakın zamâna kadar, bulunabilen paralara dayanarak Osmanlılarda ilk parayı Orhan Beyin bastığı kabul ediliyordu. Yeni bulunan bir sikkeye göre ilk paranın Osman Bey zamânında basıldığı kesin olarak tespit edilmiştir. Orhan Gâzinin bastırdığı ve akçe denilen gümüş paraların bir yüzünde “Mücâhidün-fî-Sebîlillah-es-Sultan Orhan”, diğer yüzünde ise “Duribe-fî-Bursa” yazılıydı. Bunların mevcudu kalmamıştır. Elde bulunan sikkelerin bir yüzünde “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah, Ebû Bekr, Ömer, Osman, Ali” isimleriyle diğer yüzünde, “Orhan bin Osman, Duribe-fî-Bursa” ifâdeleri yazılıdır. Bu paraların basılmasından sonra, tedâvülde olan Selçuklu paraları yavaş yavaş piyasadan çekilmiştir. Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra, bu zamana kadar kullanılmakta olan gümüş akçe yerine 1478’de 23 ayar ilk altın sikkeyi bastırmıştır. Kestirilen sikke ve akçelere, han, sultan gibi sıfatların kullanılması, Birinci Sultan Murâd devrinde başlanmıştır. Sultan Dördüncü Murâd Han zamânında Sadrazam Kemankeş Ali Paşa, akçenin yerini tutacak olan Para adında yeni sikkeler bastırmıştır. Yine aynı devirde Kuruş ismini taşıyan başka paralar da çıkartılmıştır. Sultan Üçüncü Ahmed Devrinde ilk olarak Lira tâbiri kullanılmaya başlanmıştır. Bu tâbirler günümüze kadar devam edegelmiştir.

Para standartları: Allahü tâlâ altın ve gümüş mâdenlerini para olarak yarattığı için, insanlık âlemi para olarak, hep bu mâdenleri görmüş ve kabûl etmiştir. Devlet gücü ile yapılan hiçbir baskı unsuru, bu kabul edilen değer ölçüsünü değiştirememiştir. Târih boyunca bunun tersi uygulamalar, hep menfî bir sonuç vermiştir. Altın ve gümüş mâdenlerinden biri târihin değişik zamanlarında, zamanın şartlarına göre para basılmasında değer ölçüsü olarak esas alınmıştır.

Gümüş standardı: Gümüşü esas alarak para basan devletlerde, bu mâden, para kıymetine ölçü teşkil etmiştir. Altın sikkeler külçe kıymeti üzerinden muâmele görmüştür. Altın ve gümüş mâdenler arasındaki kıymet durumları, piyasadaki arz ve talep dalgalanmalarına göre teşekkül etmiştir. Devlet kuvveti yalnız nizâmî ve resmî gümüş sikkelerin kabulünü mecbur tutmuştur. Bâzı toplumlarda sikke olarak basılan gümüş paralar, daha sonraları darphânelerin ihdâsı, kurulması ile buralarda hazırlanmaya ve basılmaya başlamıştır. Gümüş standardında, devletlerin ve ekonomilerinin güçlü olduğu zamanlarda, paranın kıymetiyle mâden bedeli arasındaki fark “tuğra resmi” olarak hazîneye intikâl etmiş; ekonominin zayıfladığı, daraldığı zamanlarda ise gümüş paranın ayarında düşüş yapma cihetine gidilerek, fülûs denilen paraların basılması cihetine gidilmiştir. Bazı zamanlarda ise gümüş paranın basım işi özel kesime bırakılarak, devletin kontrolu altında para basılmasına müsâade edilmiş, sâdece hazine adına “tuğra resmi” alınmıştır. Bu şekilde fertlerin kendi getirdikleri kıymetli mâdenlerin, devlet darphânesinde paraya çevrilmesine “serbest para kesimi” denilmiştir. Bu gibi durumlarda devletin kendisi para bastığı gibi, fertlerden gelen kıymetli mâdenleri de “tuğra resmi” karşılığında para olarak basmıştır. Altın mâdeni piyasada etkili rol oynamadığı zamanlarda, gümüş standardı düzenli olarak işlemiştir.

Çift metal standardı (Bimetallizm): Altın ve gümüş sikkeler, para kıymetine esas tutulmaktadır. Her iki metal da eşit şartlarda para fonksiyonunu görmektedir. Ancak iki mâdenin üretimi ve piyasada farklı değer kazanmaları hâlinde, “Kötü para iyi parayı piyasadan kovar” kâidesi çalışmakta, bu iki mâdenden hangisi kıymetlenirse, bu mâdene âit paranın piyasadan çekildiği ve daha kıymetsiz mâdenden basılan paraların piyasaya hâkim olduğu görülmüştür. Bu sistemin 19. yüzyılda bir süre aksaklık yapmadan işlediği görülmüştür. Ancak daha sonraları altın ve gümüş mâden üretimlerindeki farklı durumlar, iki mâden arasındaki dengeyi altın lehine bozmuştur. Spekülasyon faaliyetlerinin arttığı görülmüştür. Osmanlı Devletinde 1878 yılında, bimetallizm sisteminden altın standardına dönüş hareketinin başladığı görülmektedir.

Altın standardı: Altın standardını kabul eden memleketlerde, bu metal tek para ölçüsü olarak kullanılmıştır. Bu standardda yalnız altın mâdeninden serbestçe para kestirilmesi mümkündür. Altın paranın tedâvül etmesi, gümüş para sistemine göre daha kolay olmaktadır. Gümüş standardında, altın sikkeler, mal para statüsünde ve külçe kıymetinde, resmî bir değer tâyin etmeksizin tedâvül etmekteyken, altın para standardında, gümüş sikkeler dahi resmî ödeme aracı olma niteliğini muhâfaza etmektedir. Gümüş paraya resmî bir değer de tâyin edilmektedir. Ufaklık para olarak işlem görmektedir. Bu sistemin uygulanması Birinci Dünyâ Savaşı (1914-1918)na kadar devam etmiştir.

Altın ve gümüş standartlarında banknot basılması:

a) Altın sikke sistemi: Altın sikke karşılığında banknotlar çıkartılarak (altın karşılığı senet) tedâvüle arz edilmektedir. Bu sistemde, ellerinde banknot bulunduranlar, bunları mâdenî sikkelerle değiştirmek imkânına sâhiptirler.

b) Altın külçe sistemi: Bu sistemde de altın sikke karşılığında banknot çıkartılmasına devam edilmekte; ancak her banknot getirene altın sikke ile değiştirme işlemi yapılmamaktadır. Belli bir taban sınır tespit edilerek, altın külçe bedeli kadar banknot gösterene altın külçe verilmektedir. Birinci Dünyâ Harbi sonrasında bâzı Avrupa devletlerinde kısa bir süre için bu sistemin uygulandığı görülmüştür.

c) Altın kambiyo sistemi: Para kıymeti doğrudan doğruya Merkez Bankasındaki mâden ihtiyacına göre değil, altın sikke veya altın külçe sistemini uygulayan bir başka devletin parasına bağlanmaktadır. Altın kambiyo sistemi milletlerarası ödemelerde 15 Ağustos 1971 târihine kadar uygulanmıştır.

Zamânımızda, paranın milletlerarası kıymet ölçüsü ve ödeme vâsıtası niteliğinde olan dövizlere bağlı konvertibilite rejimlerine de aynı ad verilmektedir. Zamânımızda dolar, dünyâ piyasalarında milletlerarası likidite sağlayan başlıca döviz özelliği göstermektedir.

Kâğıt para basılması: Hükümetler, doğrudan doğruya bir kıymetli mâden karşılığı olmadan veya bir karşılık göstermeden devlet gücü ile îtibârî kıymette kâğıt paralar bastırmıştır. Devletler ihtiyaçlarını karşılamak veya buhranlı zamanlarda, savaş sonraları ekonominin depresyona (ekonomik kriz) girdiği devrelerde, doğrudan doğruya kâğıt para denilen “kâime” basma cihetine gitmişlerdir. İlk uygulamaları 18. yüzyıl sonralarında Fransa’da, ihtilâl sonrasında görülmüştür. Zamânımıza kadar uygulanmışsa da; enflasyona, spekülasyonlara, ekonomi idâresinin kontrolden çıkmasına ve daha birçok zararlara sebep olduğu görülmüştür.

Devletin paraya müdâhalesi: Târih boyunca hükümetler, yürürlükteki kânunlara dayanarak paraya, resmî bir karakter vermişler, bu ödeme ve mübâdele aracının niteliklerini tâyin etmişlerdir. Devletin paraya başlıca dört sebepten dolayı müdâhale ettiği görülmektedir. Devlet;

1) Para fonksiyonunu görecek maddelerin cinsini, büyüklüğünü, ağırlığını, ayarını ve taşıyacağı alâmetleri tâyin etmek zarûreti duymuştur.

2) Mâlî çıkarlar ve siyâsî sebeplerle paranın miktar olarak basılmasını ve piyasaya sürülmesini, piyasadan çekilmesini kontrol altında tutmuştur.

3) Para basma işlerini ya kendi üzerine almış veya kontrol etmiştir.

4) Kendi alâmetini taşıyan resmî ödeme araçlarının mübâdelelerde geçerli olmasını mecbûrî kılmıştır.

Türklerde para basımı: Osmanlılarda Darphâne Emîni, kubbe vezirlerinden ve defterdarlardan tâyin edilmekteydi. Para basmayla ilgili yayınlanan bir tamimde:

“...Sikke denilen şey, her devlet tebeasının alışverişte birbirini aldatmamak ve gerek ağırlığında ve gerek değerinde bir fesat olmamak için pâdişâh adına damgalanmış altın ve gümüş parçaları demektir. Memlekette geçen sikkenin ağırlığı ve değeri bilinmek için sâhib-i mülk olan pâdişâhın sikkesi olması lâzım gelir.” denmektedir.

Osmanlı para birimi Akçe idi. Akçe gümüş paranın adıdır (Bkz. Akçe). İlk zamanlarda bunların ayar ve ağırlığı hiç değişmezdi. Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında, altı kırat olan ağırlığı beş kırata indirildi. Bundan sonra bâzı sultanların devirlerinde değişik ağırlıklar uygulandı. Abdülmecid Han, 1840’ta sikke ayarını düzeltmek için yeni tesisler ve makinalar kurdurarak, 1843 sonlarına doğru yeni 40, 20, 10, 5 ve 1 paralık sikkeler kestirdi. 1898 senesinde bileşimi yalnız gümüş ve bakır karışımından meydana gelen 148.000 lira tutarında 10-5 paralıklar bastırıldı. Halk bunlara Metelik diyordu. Sultan Altıncı Mehmed Han devrinde 40 ve 10 paralıklar; 1840 senesinde, Kaime adı verilen 500 kuruşluk kıymetinde kâğıt paralar bastırıldı. 1851’de 10 ve 20 kuruşluk kaimeler piyasaya çıkartıldı.

Alınan bir kararla, 1863 Eylül ayında kaime basılmasına ve tedâvülüne son verildi. Bu târihten sonra tahsil ve tediye işlemleri yalnız mâdenî paralarla yapılmaya başlandı. 1876 senesinde, tekrar kaime bastırılması ve tedâvüle sokulması kararlaştırılmışsa da 1879’da tekrar tedâvülden kaldırılmasına karar verildi. Sultan Beşinci Mehmed Reşad Han zamânında 1 Nisan 1916 târihli Tevhîdi Meskûkat hakkında Kânun-i Muvakkat ile altın, Osmanlı Devletinde kıymet ölçüsü olarak kabul edildi. Bu kânuna göre gümüş ve nikelden kesilmiş paralar altının kesri olarak ufaklık para kabul edildi. Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde yürürlüğe konan Kavaim-i Nakdiye Nizamnâmesi ile para basma işi belli bir kânuna bağlandı.

Cumhûriyet devrinde, 1924 tarihli 411 sayılı kânunla 100 paralıklar çıkartıldı. 1940 târih ve 2257 sayılı kânuna göre 200 bin lira tutarında 10 paralıklar bastırıldı. 2257 sayılı kânunla gümüş paralar yürürlükten kaldırıldı. Bugün de hâlen tedâvülde bulunan kâğıt paraların üzerindeki îtibârî değerler, bir kıymetli mâden karşılığında tespit edilmezler. Kullanılmakta olan kâğıt paralar yâni banknotlar, altın paraya çevrilebilir olmaktan çıkmıştır. Birim paranın değeri, îtibârî bir özellik almıştır. Banknotların karşılığı, bir nevî Türk Lirasının mal satın alabileceği değer “satın alma gücü” olmuştur. Buna paranın iç değeri de denir. Bir de paranın dış değeri vardır ki, başka memleketlerin mal ve hizmetlerini satın alabilme gücü ile ölçülür; buna paranın dış değeri denir. Kâğıt para çıkartılması bir kânunla 1999 yılı sonuna kadar Türkiye Cumhûriyeti Merkez Bankasına bir imtiyaz olarak verilmiştir. İmtiyaz süresi, bitimine beş yıl kalıncaya kadar uzatılabilir. Paranın istikrârı konusunda da Merkez Bankası vazifelidir.

1983’ten sonra çıkartılan kânun hükmündeki kararnâmelerle, Türk Parasını Koruma hakkındaki kânun hükümlerinde, milletlerarası liberal sistemin uygulanması yönünde, bâzı yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Türkiye’de 11 Ağustos 1989 târihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ile Kambiyo Rejimine geniş ölçüde serbesti getirilmiştir. Paranın kullanılma alanını genişletmeyi amaçlayan bu karar ile, konvertibilite için gerekli olan kânûnî çerçeve büyük ölçüde sağlanmıştır.

Daha sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) ile teknik düzeyde bâzı görüşmeler yapılmış 22.3.1990 târihinden îtibâren, Türkiye’nin 14. madde (IMF Anlaşması) statüsünden 8. madde statüsüne geçtiği ve bu maddenin yükümlülüklerini kabul etmekte olduğu IMF’ye resmen bildirilmiştir. Türkiye’nin bu kararı Fon İcra Direktörleri Kurulunca tescil edilmiş ve durum 3.4.1990 günü IMF’nin bir basın bildirisiyle açıklanmıştır. Böylece Türkiye’nin kambiyo rejimi büyük bir serbestiye kavuşturulmuştur. Mevcut kambiyo rejiminin (1993 yılı îtibâriyle) birçok OECD ülkesinin (meselâ; İtalya, Fransa, İspanya, Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İzlanda) kambiyo rejiminden daha liberal olduğu söylenebilir.

Başlıca Para Birimleri

Ülkeler

Para Birimleri

Afganistan

Afgani-100 Pul

Almanya 

Alman Markı-100 Fenik

ABD 

Amerikan Doları-100 Pens

Arabistan 

Riyal-22 krş.

Arjantin 

Arjantin Pezosu-100 Sentavos

Arnavutluk

Arnavutluk Leki-100 Kentar

Avustralya 

Avustralya Doları-100 Sent

Avusturya

Avusturya Şilini-100 Groşen

Belçika

Belçika Frangı-100 Santim

Birleşik Arap Cum

Mısır Lirası-100 Kuruş

BDT 

Rus Rublesi-100 Kopek

Birmanya

Birmanya Kıyatı-100 Pya

Bolivya

Bolivya Pezosu-100 Sentavos

Brezilya

Yeni Brezilya Kuzeyrosu-100 Sentavos

Bulgaristan

Bulgar Levası-100 Stotinki

Burundi 

Burundi Frangı-100 Santim

Büyük Britanya

Sterlin-20 Şilin

Cebelitarık

Cebelitarık Lirası-20 Şilin

Cezayir 

Cezayir Dinarı-100 Santim

Çekoslovakya

Çekoslovak Kronu-100 Heller

Çin Halk Cum.

Çin Juanı-10 Tsjao

Çin (Milliyetçi) 

Yeni Taivan Doları-100 Sent

Danimarka

Danimarka Kronu-100 Öre

Dominik Cum.

Dominik Pezosu100 Sentavos

Ekvador 

Ekvador Sükrü-100 Senta

Fas 

Dirhem-200 Fas Frangı

Filipinler

Filipin Pezosu-100 Sentavos

Finlandiya 

Finlandiya Markkası-100 Pennia

Fransa

Fransız Frangı 100 Santim

Gambia 

Gambia Lirası-20 Şilin

Gana 

Yeni Gana Sedisi-100 Peseva

Gine 

Gine Frangı-100 Santim

Guatemala 

Guatemala Ketzali-100 Sentavos

Güney AfrikaCum. 

Güney AfrikaRandı-100 Sent

Habeşistan

Habeşistan Doları-100 Sent

Haiti

Haiti Gurdu-100 Santim

Hindistan 

Hindistan Rupisi-100 Paisa

Hollanda 

Hollanda Florini-100 Sent

Hollanda Antilleri 

Hol. Antilleri Florini-100 Sent

Honduras 

Honduras Lempirası-100 Sentavos

Honduras (İngiliz) 

Honduras Doları-100 Sent

Irak 

Irak Dinarı-1000 Fils

İndonezya 

Rupi (Rupiya)-100 Sen

İran 

İran Riyali -100 Dinar

İrlanda

İrlanda Dinarı-20 Şilin

İspanya

İspanyol Pezetası-100 Sentimos

İsrail

İsrail Lirası-100 Agorot

İsveç

İsveçKronu-100 Öre

İsviçre

İsviçre Frangı-100 Santim

İtalya

İtalyan Lireti-100 Çentezimi

İzlanda 

İzlanda Kronu-100 Orar

Japonya 

Japon Yeni-100 Sent

Kamboçya

Kamboç Riyali-100 Sen

Kanada

Kanada Doları-100 Sent

Katar 

Dubai Riyali-100 Dirhem

Kenya

Kenya Şilini-100 Sent

Kıbrıs

Kıbrıs Lirası-1000 Mils

Kolombiya

Kolombiya Pezosu-100 Sentavos

Kore (Güney)

Güney Kore Vonu-100 Çon

Kore (Kuzey) 

Von-100 Çon

Kosta Rika

Kosta Rika Kolonu-100 Sentimos

Kuveyt 

Kuveyt Dinarı-10 Dirhem

Küba

Küba Pezosu-100 Sentavos

Laos

Laos Kipi-100 At

Lesotha 

GüneyAfrika Randı-100 Santim

Liberya

Liberya Doları-100 Sent

Libya

Libya Lirası-100 Kuruş

Lübnan 

Lübnan Lirası-100 Kuruş

Lüksemburg

Lüksemburg Frangı-100 Santim

Macaristan

Macaristan Forinti-100 Filter

Madagaskar

Malgaş Frangı-100 Santim

Malavi

Malavi Lirası-20 Şilin

Malaysia

Malaya Doları-100 Sent

Maldiv Adaları

Maldiv Rupisi-100 Sent

Mali 

Mali Frangı-100 Santim

Malta 

Malta Lirası-20 Şilin

Meksika

Meksika Pezosu-100 Sentavos

Nepal

Nepal Rupisi-100 Pis

Nijerya

Nijerya Lirası-20 Şilin

Nikaragua 

Nikaragua Kordobası-100 Sentavos

Norveç 

Norveç Kronu-100 Öre

Pakistan 

Pakistan Rupisi-100 Paisa

Panama

Panama Balboası-100 Sentisimos

Paraguay

Guarani-100 Sentimos

Peru

Sol-100 Sentimos

Polonya

Polonya Zlotisi-100 Groszi

Portekiz 

Esküdo-100 Sentavos

Romanya 

Romen Leyi-100 Bani

Seylan Seylan

Rupisi-100 Sent

Sierra Leone

Leon-100 Sent

Singapur

Singapur Doları-100 Sent

Somali

Somalı Şilini-100 Sent

Sudan

Sudan Lirası-100 Kuruş

Suriye

Suriye Lirası-100 Kuruş

Şili 

Şili Esküdosu-100 Sentimos

Tanzanya 

Tanzanya Şilini-100 Sent

Tayland 

Tayland Bahtı-100 Satang

Tonga Adaları

Tonga Paangası-100 Senti

Trnidat ve Tobago 

Trin ve Tobago Doları-100 Sent

Tunus

Tunus Dinarı-1000 Milyem

Türkiye

Türk Lirası-100 Kuruş

Uganda

Uganda Şilini-100 Sent

Uruguay 

Uruguay Pezosu-100 Sentisimos

Ürdün 

 Ürdün Dinarı-1000 Fils

Venezuela

Venezuela Bolivarı-100 Sentimos

Vietnam (Güney) 

Vietnam Kuruşu-100 Sent

Vietnam (Kuzey) 

Vietnam Dongu

Yugoslavya

Yugoslav Dinarı-100 Paras

Yunanistan

Drahmi-100 Lepta

Zambiya 

Zambiya Kıvaçası-100 Ngwee

PARABOL

Alm. Parabel (f), Fr. Parabole (m), İng. Parabola. Bir düzlemde alınan sâbit bir d doğrusu ile sâbit bir F noktasından eşit uzaklıktaki noktaların geometrik yeri.

Sâbit F noktasına parabolün odağı, d doğrusuna da parabolün doğrultmanı denir.

KF doğrusuna parabol ekseni denir. Parabol, bu eksene göre simetrik iki koldan ibârettir.

Parabole âit herhangi iki noktayı birleştiren doğru parçasına kiriş; odakta eksene dik olan (MN) kirişinin yarısına parametre denir ve “p” ile gösterilir. Parabolün, ekseni kestiği noktaya (A noktasına) köşe adı verilir. Parabol üzerindeki her noktanın odak noktasına olan uzaklığı, doğrultmana olan uzaklığına eşittir. Yâni |MF|= |ML|’dir.

Parabolün simetri ekseni X ekseni ve A köşesi (oo) noktası (yâni başlangıç noktası) alınırsa parabolün standart denklemi y2=2px olur (p parabolün parametresidir). Odağın koordinatları F(P/2, o) olur.

Doğrultman denklemi X= p/2 şeklinde olur.

Eğer parabol eksenini OX ekseni değil de OY ekseni olarak alınırsa ve köşesi de yine 0(o,o) noktası olursa Parabolün denklemi x2= 2py olur. Doğrultman denklemi y= -p/2’dir. Bu durumda parabolün şekli aşağıdaki gibidir:

PARAFİN MUMU

Alm. Paraffinwachs (n), (Das feste paraffin), Fr. Paraffine (f) solide, İng. Paraffin wax. Petrolden elde edilen renksiz, kokusuz bir mum çeşidi. Parafin mumu ilk defâ 1829 yılında Reinchenbach tarafından odun katranından; daha sonra bütümlü tabakalardan; 1867’den sonra da petrolden elde edildi. 1947’de de sentetik parafin mumu yapıldı.

Petrolün bir yan ürünüdür. Ayrıca ham petrolün, parafininin giderilmesi gerekir. Ham petrolün rafinasyonunda yan ürün olarak elde edilen yağlı parafin önce sıcakta eritilir, sonra da soğutularak yalnız parafinin donması sağlanır ve donan posa şeklindeki parafin yağlı kısımlarından süzülerek ayrılır. Bugün modern olarak çalışan parafin îmâlâthâneleri de, yukardaki esasa dayanarak parafin mumunu üretir. Yeni metodlara göre yapılan parafin mumları % 20 kadar yağ ihtivâ eder. Bâzı durumlarda yağ miktarı% 3’e kadar düşürülür. Daha ileri saflaştırma ile renk, koku ve tadı daha iyileştirilir. Saflaştırma işleminde sülfat asidi ve kil kullanılır. Parafin mumları, Poennsylvania ham petrolü gibi parafin esaslı petrol türlerinden elde edilir. Ham parafin mumunun erime noktası 37 ile 48°C tam rafine edilmiş parafin mumunun erime noktası ise, 48 ile 66°C arasında değişir. Erime noktası yüksek olan parafin mumu çoğunlukla 26-30 karbonlu alkanlardır.

Sentetik parafin mumu, İkinci Dünyâ Savaşından sonra Fischer-Tropsch tekniğiyle elde edildi. Bu metodda ham madde kömürdür. Kömürden elde edilen karbon monoksit ve H2 karışımından manyetik demirin katalitik etkisiyle hidrokarbonlara dönüşür. Elde edilen ürünlerden bir kısmı parafin mumudur. Bunlar çok beyaz olup, petrolden yapılan parafin mumlarından daha serttir. 50-55 karbon bulunduran sentetik parafinlerin molekül ağırlığı ortalama 750 civârındadır. Bâzı özelliklerden dolayı petrolden yapılan mumların yerine kullanılır.

Parafine batırılmış veya parafinle kaplanmış kâğıt ve karton, sıvı ve katı yiyeceklerin saklanmasında kullanılır. Çünkü parafin mumları reaksiyona girmez.

Çeşitli sanâyi dallarında kimyevî ve elektrikî yalıtma maddesi olarak kullanılır. Tekstilde, eczâcılıkta, kozmetik sanâyiinde plâstik, patlayıcı madde ve elektrik malzemelerinin îmâlinde kullanılır. Mum îmalâtında bal mumunun yerini almıştır.

PARAFİNLER (ALKANLAR)

(Bkz. Hidrokarbon)