PAMUKTAŞI
Alm. Trawertin (m), Fr. Travertin (m), İng. Travertine. Tabiî olarak çıkan kaynak suların diplerinde çökelerek biriken ve pamuk gibi bembeyaz bir görünüme sâhip olan silisyumlu ve kimyevî menşeli kalker şeklindeki taşlar.
Pamuktaşları, kapalı oyuklarda bulunan kaynak sularının diplerinde ve kenarlarında meydana gelir. Bu taşların meydana gelmesi, yeryüzü olaylarının en ilgi çekicilerindendir. Yeraltı suları akışlarını devam ettirirken, rastladıkları kireçli kayaları eritirler. Bu suların karbondioksit oranları çoksa kayalar daha kolay eriyerek suya karışırlar. Bu sebeple suların içindeki erimiş kalkerler çoğalır. Su yeryüzüne çıktığı zaman, içinde taşıdığı kalker parçaları kaynağın etrafına ve dibine çöker. İşte, bu şekildeki çökeltinin sonucu meydana gelen taşlara “pamuktaşı” ismi verilmektedir.
Bâzı örtülü oyuklarda bulunan kayaların, taşlaşma esnâsında çözülerek, bu hâli aldıkları bilinmektedir. Bunlara ise “Gök kireçtaşı” ismi verilmektedir. Bunlar pamuktaşlarından biraz farklı, kısa boyutlu ve yuvarlaktırlar.
Pamuktaşlarını meydana getiren kaynak suları sıcak sulu, soğuk sulu olmak üzere, iki kısımdır. Denizli vilâyeti yakınlarında bulunan “Pamukkale”, soğuk sulu kaynaktan meydana gelmiş pamuktaşlarıdır.
Pamuktaşları, özellikle yuvarlak olurlar. Bu taşların meydana geldikleri oyuklar düzgünse değeri daha çoktur. Parlak olduğu için süslemecilik sanatında kullanılmaktadır. Kaplamalarda, sütun başlarında, kubbe ve kilit taşları gibi vs. yerlerde görmek mümkündür.
Pamuktaşlarının ihtivâ ettikleri kalıntılara göre de değerleri fazladır. İtalya Tivali’deki pamuktaşlarının kalınlıkları 120-150 m arasında değişmektedir ve bunun için çok değerlidirler. Bundan başka; Roma’da San Filippa; Cezayir’de Hammâm-meskûtîn; Türkiye’de Denizli-Pamukkale pamuktaşı yatakları bakımından dünyâca ünlüdür. Buralar güzellik bakımından da görmeye değer yerlerdir.
DEVLETİN ADI |
Panama Cumhûriyeti |
NÜFÛSU |
2.515.000 |
BAŞŞEHRİ |
Panama City |
YÜZÖLÇÜMÜ |
77.082 Km2 |
RESMÎ DİLİ |
İspanyolca |
DÎNİ |
Katolik |
PARA BİRİMİ |
Balboa |
Kuzey Amerika kıtası ile Güney Amerika kıtasını birleştiren uzun ve dar bir kara köprü üzerinde bulunan bir devlet. Orta Amerika’nın en güneydoğusunda, 7° 12’ ve 9° 39’ kuzey enlemleriyle 77° 09’ ve 83° 05’ doğusunda, 05’ batı boylamları arasında yer alan ve yaklaşık olarak boylu boyunca yayılmış “S” harfine benzeyen bir şekle sâhiptir.
Târihi
Panama topraklarında, 16. yüzyılın başına kadar bir takım Kızılderili kabileleri hayat sürmekteydi. Bu Kızılderililer kendilerine has bir kültürden ziyâde, Peru ve Meksika’daki kabilelerin idâresine bağlıydılar. İspanyol Rodrigo de Bastidas, 1501 yılında ülke kıyılarına ulaşan ilk Avrupalı oldu. 1510 târihinde ülkenin şimdiki para biriminin ismini aldığı Vasco Nunez de Balboa, boğazı geçerek, Pasifik Okyanusunu bulmuş oldu. Balboa, şimdi Kolombiya’da kalan Uraba Körfezinin batısındaki Darién yerleşme bölgesini kurdu.
Panama, 1821 yılına kadar bir İspanyol kolonisi olarak kaldı. Bu târihte Kolombiya ile birleşti. 1903 yılında Kolombiya’dan yeniden ayrılarak bağımsızlığını îlân etti. Bağımsızlığını kazanmasında ABD’den büyük destek gördü ve tanındı. Buna karşılık, Panama, Kanalın kontrolünü ABD’ye bıraktı.
“Hay-Bunau-Varilla” adıyla bilinen bu antlaşma, ülkelerin bağımsızlık sonrası ilk siyâsî antlaşmasıdır. 1904 yılında ilk Panama Anayasası hazırlandı ve Manuel Amador Guerrero ilk devlet başkanı seçildi.
Bundan sonra Panama 20. yüzyıl târihinin en renkli simâsı Arnulfo Arias oldu. Ayrı ayrı zamanlarda üç defâ çeşitli yollarla başkanlığı ele geçirdi. Fakat 1968 askerî darbesiyle tamâmen ortadan kaldırıldı.
1964 yılında ülkede büyük bir ayaklanma oldu. Ayaklanmanın sebebi 1903 târihli anlaşmanın maddeleri ve bölgedeki ABD ve Panama bayrakları ile ilgiliydi. Bu olaylar en sonunda kanlı olarak bitti.
Bundan sonra 1967, 1974 ve 1977 yılında yeni anlaşmalar yapıldı. Bu anlaşmalara göre: “ABD bölgeden 1999 yılına kadar çekilecek ve kanal tedricen Panama’ya devredilecek.” Burada kanalın “geçici tarafsızlığı” garanti altına alındı. Kanal Bölgesi böylece Panama toprakları bünyesine katıldı.
Panama hükümeti kanaldan gelir elde etmek için geçiş ücretlerini düşük tutarak, bölgenin milletlerarası bir bankacılık merkezi hâlini almasını sağladı.
İç karışıklıklar ve yönetimin ABD’ye karşı tutumları yüzünden 20 Aralık 1989’da Amerika, Kanalı korumak üzere Panama’ya askerî müdâhalede bulundu. Daha sonra yapılan görüşmeler neticesinde sayıları on bine ulaşan Amerikan askeri kademeli olarak bölgeden geri çekilerek ve kanalın denetimini resmen Panama’ya bırakması kararlaştırıldı. 15 Kasım 1992’de yapılan 58 maddelik reform paketine halk güven oyu vermemesi üzerine muhâlefet, yeni bir anayasa hazırlamak üzere kurucu meclis için seçimlere gidilmesi çağrısında bulundu. Ülkede karışıklıklar hâlâ devam etmektedir (1993).
Fizikî Yapı
Panama, Orta Amerika’nın en güneydoğusunda yer alır. Doğusunda Kolombiya, güneyinde Pasifik Okyanusu, batısında Kosta Rika ve kuzeyinde Karayib Denizi bulunur. Şekil îtibâriyle uzunlamasına yayılmış “S” harfine benzer. Ülkenin ortasında yer alan Panama Kanalı, Kuzey Amerika ile Güney Amerika kıtalarının birleştiği noktadır.
Yaklaşık olarak 77.082 km2lik bir yüzölçüme sâhiptir. Ülkenin uzunluğu aşağı yukarı 670 km ve genişliği 51 ila 81 km civârındadır. Panama Kanalı, Karayib Denizinden güneydoğuya doğru Pasifik Okyanusuna akar. Ülkenin kuzeyindeki kıyılara, Atlantik Kıyıları ve Azuero Yarımadasının mevcudiyetiyle daha uzun olan güney kıyılarına ise Pasifik Kıyıları denir.
Ülkenin en önemli fizikî özelliği, Amerika kıtasını taksim eden su bölüm hattını(Continental Divide) teşkil eden dağ omurgasıdır. Bu omurganın Kosta Rika’dan Kanal’a kadar uzanan bölümüne Merkezî Cardillera denir. Batıda yaklaşık 3000 m yükseklikte olan bu dağlar Kanal’a doğru 900 m’ye kadar düşer. Kanal’ın sağından Atlantik kıyısına kadar olan bölüme Cordillera de San Blas ve daha doğudaki kısma ise Serrania del Darién denmektedir. Buradaki dağlar ortalama 1800 m yüksekliğe sâhiptir. Chiriqui (Baru) Volkanik Dağı yaklaşık 3478 m yükseklikte olup, ülkenin en yüksek yeridir. Merkezî Cordillera ile Pasifik Kıyısı arasında Kosta Rika sınırına yakın bir yerdedir.
Ülkenin diğer dağlık bölümleri Azuero Yarımadası ile güneydoğuda Darién Tepeleridir. Arâzinin % 13’ünü mevcut dağlar meydana getirir. Geri kalan % 87’si yayla görünüşündedir.
Panama, irili ufaklı 500’den fazla akarsuya sâhiptir. Bu köprü ülkenin etrâfında birçok ada mevcuttur. Bunlardan başlıca büyük olanları; kuzey kıyılarında, Bocas del Toro Takımadaları, San Blas, İnci, Taboga Adaları ve bir sürgün yeri olan Coiba Adasıdır.
İklim
Panama, umûmî olarak sıcak bir iklime sâhiptir. Bâzı zamanlar günlük veya mevsimlik ısı değişiklikleri de olur. Ülkede iki mevsim vardır: Ocaktan nisan ayına kadar kara, sıcak tropikal iklim ve mayıs-aralık arası yağışlı dönem. Ortalama sıcaklık 27°C civârı olup, oldukça nemli bir hava mevcuttur. En yağışlı ve soğuk ay kasımdır. En sıcak ay ise mayıs ayıdır.
Atlantik Kıyıları yaklaşık 10 ay yağış alır. Yıllık yağış ortalaması 2500 ilâ 3000 mm’dir. Pasifik Kıyılarında ise yağışlı dönem 8 ay kadar olup, yıllık yağış ortalama 1700 ilâ 2100 mm’dir.
Yılın değişik zamanlarında aralıklı olarak Karayip Denizinden gelen rüzgârlar ve yıl sonuna doğru nemli Pasifik rüzgârları ülkeyi dayanılamayacak derecede sıcak bir iklimden korur. Los Santos Herrera bölgeleri 1300 mm civarında aldıkları yağış ortalamasıyla, ülkenin en kurak ve az yağış alan bölgeleridir. Pasifik kıyılarındaki bâzı bölgelerinde de kuraklıklar görülür. Ayrıca ülkede bâzı zamanlar kasırgalar meydana gelir.
Tabiî Kaynaklar
Panama, dünyânın en sık ormanlarının mevcut olduğu ülkelerden biridir. Karayib Kıyısının sık tropikal ormanları, Pasifik boyunca yapraklarını döken ormanlara kadar uzanır. Dağlar yüksek yağıştan dolayı yoğun bir bitki örtüsüyle kaplıdır. Mevcut bu bitki örtüsü içerisinde yaklaşık 2000 çeşit tropikal bitki yetişir. Tropikal ormanların ağaçları bir çeşit kırmızı ve hoş kokulu tropikal ağaç olan gülağacı ve mahun gibi oldukça kıymetli odunu olan ağaçlardan meydana gelmiştir.
Panama, çok sayıda nehre sâhiptir. Bunlardan ve mevcut su potansiyelinden hidroelektrik enerji ve balıkçılık gibi önemli gelirler elde edilmektedir.
Panama’da geniş mineral kaynakları vardır. Bunlardan en önemlisi Cerro Colorado’da çıkarılan bakır mâdenidir. Diğer önemli mineral, çimento îmâlinde kullanılmakta olan kireçtaşıdır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Panama, yaklaşık olarak 2.515.000 civârında bir nüfûsa sâhiptir. Nüfus artışı % 3 civârındadır. Nüfûsun % 52’si şehir merkezlerinde yaşar. Panama nüfûsunun % 70’i Mestizo, % 5’i Kızılderili, % 15’i batılı Kızılderili ve % 10’una yakın bir bölümü de Asyalı Kafkasyalılardan meydana gelir. Ayrıca bir miktar beyaz da mevcuttur. Büyük bölümü meydana getiren Mestizolar İspanyol-Kızılderili melezi insanlardır. Nüfûsun zenci kesiminin % 60’ı Jamaika ve diğer adalardan getirilen esir insanların devamıdır. Kızılderililer ise, esas olarak üç ana kabîleye ayrılırlar: Cuna, Guayami ve Choco kabîlesi.
Ülkede resmî dil İspanyolcadır. İngilizce oldukça yaygın bir dildir. Kızılderililerin bir kısmı yerli dillerini kullanırken, diğer kısmı İngilizce konuşmaktadır.
Panamalıların % 90’ı Katolik ve % 6’sı Protestandır. Ayrıca bir miktar Müslüman da mevcuttur. Yerli kabîle dinleri hemen hemen kalmamıştır.
Halkın çoğu Pasifik kıyılarında yaşar. Atlantik kıyıları ise, verimli toprakları olan Chiriqui Yüksek Yaylası hâriç, seyrektir.
Halkın % 85’e yakın bir bölümü okur yazardır. Panama Üniversitesi ve Özel Santa Maria la Antigua adlı iki üniversite mevcuttur.
Panama City, ülkenin başşehri olup en büyük kültür ve ticâret merkezidir. Diğer önemli şehirleri Colon ve David şehirleridir. Panama City, Orta Amerika târihini aksettirecek yapılarla ve târihî müzelerle doludur. Ayrıca şehir Kolombiya idâresinin izlerini de taşır.
Panama, kullanma hakkını elde ettiği Panama Kanalı vâsıtasıyla hayat standardı yükselmiş bir ülkedir. Hem şehirli ve hem de kır hayâtı yaşayan nüfûsun ekonomik geliri nispeten yüksektir.
Siyâsî Hayat
Panama’nın hükümet tipi, Merkezî Cumhûriyettir. Devlet Başkanı aynı zamanda hükümet başkanıdır. Milletvekillerinden (şehir temsilcilerinden) teşkil edilmiş bir Millet Meclisi bulunur. İdârî sistem, dokuz il ve bir serbest bölgeden meydana gelir. Bunlar batıdan doğuya doğru sırasıyla Bocas del Toro, Chiriqui, Veraguas, Los Santas, Herrera, Coclee, Colon, Panama City ve Darién’dir. San Blas Kızılderililere tahsis edilmiş ayrı bir bölge olup ülkenin kuzeydoğusunda yer alır. Panama BM’ye üye bir ülkedir. ABD ile yaptığı 1977 anlaşmasına göre, Panama Kanalının kullanma hakkını elde etmiştir.
Ekonomi
Panama iki ekonomiye sâhip bir ülkedir: Birincisi iç bölgelerde gelişmiş tarım ekonomisi, diğeri ise Kanal’ın terminal merkezleri olan Panama City ve Colon’da gelişmiş ticâret ekonomisidir.
Çalışan nüfûsun % 30’u tarım alanında uğraşır. Topraklarının sadece % 7’si tahıl üretimine müsâittir. Ayrıca % 16’ya yakın bir bölümü çayır ve otlak arâzidir. Diğer çalışan nüfûsun % 30’a yakın bir bölümü de endüstri ve ticâret alanında çalışır. Ekilebilir arâzi ancak % 5’tir. Yetiştirilen başlıca ürünler; muz, şekerkamışı, kahve, portakal, domates, yerelması, kakao, mısır ve kokanattır. Hayvancılık bakımından çoğunlukla sığır yetiştirilir. Balık üretimi her geçen sene artmaktadır. En çok karides avlanır.
Panama, bir milletlerarası bankacılık merkezidir. Panama Kanalı, petrol gemilerinin kısa sürede yerine ulaşabilmesi için lüzumlu en kısa yol üzerindedir. Dolayısıyle ülke kanaldan ve petrol rafinerilerinden büyük gelirler elde etmektedir. İmâlât sanâyiinin yerli üretime katkısı% 50 civarındadır. En büyük imâlât endüstrisi petrol rafinericiliğidir. Ayrıca gıdâ, meşrubat ve tütün endüstrileri de mevcuttur.
Karides, tonbalığı gibi çeşitli deniz ürünleri, şeker, muz en önemli ihrâcât ürünleridir. Ayrıca süt, meyve, kahve, meşrubat, et, kümes hayvanları, domates ve sigara da satılmaktadır.
Ham petrol en önemli ithâl maddesidir. Bundan başka makine, otomobil, çeşitli gıdâ maddeleri ve ilâç diğer önemli ithâl ürünleridir. Daha çok Venezuella, Ekvador ve ABD ile ticârî münâsebetlerde bulunur.
Panama, turizmden büyük gelirler elde eden bir ülkedir. Stratejik coğrafî mevkii ve Panama Kanalının bunda büyük rolü vardır. İki uzun kenarının iki büyük okyanusla örtülmesi ve kıyıların deniz sporlarına müsâit oluşu, Panama City’nin bir milletlerarası yerleşim merkezi hâlinde oluşu, turist akınının artmasının en önemli sebepleridir.
Panama, dünyanın en büyük deniz ticâret filolarından birine sâhiptir. Fakat gemilerin çoğu yabancı bandıralıdır. Çok gelişmiş bir hava ulaştırma sistemi vardır. Demiryolları azdır. Ülkeyi baştanbaşa kateden iki büyük karayolu oldukça gelişmiştir. Karayollarının uzunluğu 10.015 km olup, bunun 2150 km’si asfalt, 850 km’si ise otobandır. Demiryollarının uzunluğu 402 km’dir.
Orta Amerika’da Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusunu birleştiren kanal. On dokuzuncu asırda sömürgelerini artırmak, yeni menfaat bölgeleri elde etmek düşüncesinde olan Fransa, 1879’da Panama Kanalını yapmayı düşündü. Süveyş Kanalını açan Ferdinand de Lesseps bu işi bir şirket halinde yürütmek için teşebbüse geçti. Fakat bu işi başaramayarak, kurulan ortaklık iflâs etti. 1894’te ortaklık Amerika Birleşik Devletleri ile işbirliği yaparak tekrar faaliyete geçti. Fransa, karşılaşılan siyâsî ve mâlî güçlükler sebebiyle Panama demiryolu ile kanal çalışmalarındaki hakkını Amerika’ya satmak mecburiyetinde kaldı. ABD karşılaşılan bütün güçlüklere rağmen 1904’te başlattığı kanal çalışmalarını on yıl içinde bitirdi. Kanal, 1915 yılının Ağustos ayında işletmeye açıldı.
Panama Kanalının inşaatı sırasında iş kazâları ve hastalık yüzünden 6000 kadar işçi ölmüştür. Kanalın uzunluğu 81.300 m, genişliği en dar yerinde 91 m, en geniş yerinde 300 m, derinliği ise 12,5-13,7 m arasındadır. Panama Kanalı açılınca gemiler GüneyAmerika’nın en güneyindeki Horn Boğazını dolaşmadan, bir okyanustan diğerine geçebilmektedir. Bu bakımdan çok önemli olan Panama Kanalı, Amerika’nın iki okyanus kıyıları arasındaki deniz yolunu 15.000 km kısaltmıştır. Aynı zamanda Güney ve Kuzey Amerika’nın Büyük ve Atlas Okyanusu kenarlarındaki yolculukları da kısalmıştır.
Panama Kanalı, Süveyş Kanalı gibi olmayıp, orta kısımda deniz seviyesinden yüksek Gotun Gölü vardır. Bu göl sun’î olup, Gotun Barajı yapımında meydana gelmiştir. Bu gölün su yüzeyi iki okyanustan da yüksektir. Okyanustan gelen gemi, kademeli olarak havuzlar vâsıtasıyla göl seviyesine kadar yükseltilir. Yolun büyük bir kısmı bu gölde olup, sonra tekrar havuzlar yardımıyla kademeli olarak diğer okyanusun seviyesine indirilir. Kanaldan yılda ortalama 15-20 bin civarında gemi geçmektedir. Dünyanın en büyük gemileri rahatlıkla bu kanaldan geçebilmektedir. Halbuki Süveyş Kanalından büyük gemiler geçemezler. Uçak gemileri dâhil, ABD donanması Büyük ve Atlas Okyanusuna bu kanaldan rahat geçtiğinden stratejik önemi artmaktadır.
Târihi
ABD ve Panama, ilk defâ 1903 yılında Hay-Bunay-Varilla Antlaşmasıyla bölgenin kurulmasına karar verdiler. Bu antlaşmaya göre, ABD, Kanal Bölgesinin 8 km’lik bir alanını “dâimî” kontrolüne alıyordu. Buna karşılık Panama’nın bağımsızlığını garanti altına alacaktı. Ayrıca Panama’ya 10 milyon dolar ödeyecek ve 250 milyonluk bir tahsisât ayıracaktı. 1936’da Hull-Alfaro ve 1955’te Chapin-Fabrega Antlaşmalarıyla bu tahsisât arttırıldı. 1962 yılında kanal üzerine Thatcher Ferry Köprüsü yapıldı. 1964 yılında bölgede ayaklanmalar başgösterdi. 1971 ve 1974 antlaşmalarıyla yeni düzenlemeler getirildi. Son olarak imzâlanan 1977 târihli anlaşmaya göre Kanal Bölgesinden, ABD tedricen çekilecek ve 1999 yılına kadar bölge Panama Cumhûriyetine teslim edilmiş olacaktır.
Fizikî Yapı
Panama Kanalı bölgesi kanalın her iki kenarından 8 km içeriye girmiş durumuyla, yaklaşık olarak 16 km. genişliğindedir. Kanal Bölgesinin, Panama Kanalı ve geçiti boyunca devam eden uzunluğu ise 64 km civarındadır. Bölgenin yüzölçümü yaklaşık 1432 km2dir. Bölgede tropikal iklim hüküm sürer. Ocak ayından mayıs ayına kadar kurak ve mayıs ayından aralık ayına kadar yağışlı geçer. Yıllık yağış ortalaması Atlantik Kıyılarında 3308 mm ve Pasifik kıyılarında 1730 mm’dir. Ortalama hava sıcaklığı 23 ilâ 32°C arasında değişir.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Yaklaşık olarak 55.000 nüfuslu bir bölgedir. bunun üçte ikisi Amerikalıdır. Nüfûsun 45.000’ine yakın bir bölümü sivil, geri kalanı ise ABD ordusunda, Kanal Bölgesi Hükümetinde veya Panama Kanal Şirketinde çalışır. Kanal Bölgesinin başlıca kasabaları Cristobal, Balboa ve Ancon’dur.
Siyâsî Hayat
Kanal Bölgesi Hükümeti, ABD’ye âit, Panama Kanal Şirketiyle yakından alâkalı olan bir idâredir. 1951’de kurulan bu şirket, Panama Kanalını ve Panama Demiryolunu işletir. Kanal Bölgesi bir vâli tarafından yönetilir. Bu vâli ABD Başkanı tarafından tâyin edilir. Vâli, aynı zamanda Panama Kanal Şirketinin de otomatik olarak başkanı olur. Vâli, bölgedeki eğitim ve öğretim, polis, itfâiye, posta hizmeti ve halk sağlığı konularında başlıca sorumludur. Bu hususlardan dolayı ABD kânunlarına tâbi tutulur ve ordu sekreterliği vâsıtasıyla, ABD başkanına bağlıdır.
Alm. Handelsmesse (f), Fr. Faire le Commerce (de), İng. Tradefair. Bir yerde belli zamanlarda birkaç gün veya daha fazla sürmek üzere ticâret maksadıyla kurulan büyük pazar. Cemiyet hâlinde yaşamaya mecbur olan insanlar, ellerindeki malları tanıtmak ve birbirleriyle değiştirmek için çok eski zamanlardan beri panayırlar kurardı. Eski kavimler birbirleriyle alış veriş yapabilmek için belli yerlerde toplanırlar, getirdikleri malları değiştirmek sûretiyle ihtiyaçlarını karşılarlardı. Kavimler, kabileler, panayır zamânında savaş hâlinde olsalar bile barış yapıp, alışverişte bulunurlardı.
Peygamberimizden çok önceki yıllarda Mekke’ye dînî sebeplerle gelenler burada kurulan panayıra katılırdı. Büyük kervanlarla gelen mallar, burada toplanan insanlara tanıtılır ve satılırdı. Eski Mısır’da da bilhassa mezarlara yakın panayırların kurulduğu bilinmektedir.
Romalılar ve Yunanlılarda da panayırlar kurulur, halkın yaptığı eşyâlar buralarda satılırdı. Olimpiyatlar böyle panayırların olduğu zamana rastlatılırdı.
Panayırlar, 19. yüzyıla kadar gerek Avrupa’da, gerekse bizde ekonomik bir müessese olarak sürüp geldi. Bu asrın sonlarında ise panayırlar iş adamlarının mallarının incelenip sipârişler yapılır duruma getirildi. Bunlardan 1894 yılında Leipzig’de milletlerarası bir hüviyette açılan panayır en önemlisiydi. Yirminci asrın başlarında pekçok Avrupa devleti örnek panayırlar kurdular. Bunlar millî karakter taşıdığından devlet tarafından teşvik edilirlerdi. Zamanla bu panayırlar fuar ismini aldı. Bugün milletlerarası olanlara ve büyük panayırlara fuar adı verilmektedir. (Bkz. Fuar)
Trakya ve Anadolu’nun pekçok yerinde asırlardır devam eden panayırlar, iktisâdî ihtiyaçları karşılamak için kurulurlardı. Bunlar ya eşyâ veya hayvan panayırı şeklinde olurdu. Hayvan panayırlarında, koyun, keçi, sığır, eşek, at, deve gibi hayvanlar satılır. Panayır günlerinde bölgenin iktisâdî hayâtında canlılık olur, buraları âdetâ bir bayram yerine döner.
Günümüzde Anadolu ve Trakya’nın bâzı kasabalarında panayırlar kurulmakta, buralarda hayvan ve eşyâ satışı yapılmaktadır. Bizim geleneklerimizde ilk mahsullerin tanıtılması, hayvanların teşhir edilmesi maksadıyla ticârî mânâda yer alan panayır, son asırda Türk cemiyetinin Batı hayranlığı ve taklitçiliği doğrultusunda etimolojik ve sosyolojik yönden yerini festivale bırakmıştır. Böylece, ilk mahsullerin teşhiri olan panayır, günümüzde “Karpuz festivali, üzüm festivali, kiraz festivali” gibi değişik isimlerle anılır olmuştur. Vilâyetlerimizde ise bunların yerine çeşitli fuarlar açılmaktadır (Giyim, Kitap Fuarı vs. gibi).
Alm. Mangold, Zuckerrübe (f), Fr. Betterave, bette (f), İng. Beet. Familyası: Ispanakgiller (Chenopodiaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Anadolu ve Trakya’da.
Doğu Akdeniz sâhillerinde yabânî olarak yetişen, ince köklü, bir veya iki yıllık otsu bir bitki. Yaprakları etli, alt kısımlarda saplı ve büyük, üst kısımlarda ise sapsızdır.
Bu bitkiden elde edilmiş olan kültür şekilleri şunlardır:
Şekerpancarı (Beta vulgaris var altissima): Kökleri büyük, etli bir yumrudur. % 12-20 oranında sakkaroz taşır. Memleketimizde kültürü yapılarak, şeker eldesinde kullanılır. (Bkz. Şeker)
Şekerpancarının iklim ve toprak istekleri: Bu bitki, ılıman serin ve yağışlı iklimden hoşlanır. Yurdumuzun her bölgesinde ve 10 ila 1900 metre arasındaki yüksekliklerde üretilmektedir. Aslında şekerpancarı yüksek rakım isteyen bir bitkidir. Yağışın az olduğu ve sulama imkânı bulunmayan yerlerde yetiştirilmesi ekonomik değildir.
Ekim nöbeti (Rotasyon): Şekerpancarını aynı tarlada arka arkaya yetiştirmek çok mahzurlu olduğundan, ekim, dört yılda bir yapılmalıdır. Şekerpancarı yetiştiriciliği yapılan yerlerde dörtlü ekim nöbeti yaygın durumdadır. Buna göre şekerpancarı ekilen bir tarlaya, üç yıl tahıl, baklagil, sanâyi bitkileri vs. ekildikten sonra, dördüncü yıl pancar ekim nöbeti gelir. Bu nöbetleşme, şeker fabrikalarının tarım teşkilatı tarafından yapılarak çiftçilere duyurulur.
Tarla hazırlığı ve ekim: Genellikle, tahıl hasat edildikten sonra 10-15 cm derinlikte anız bozulur. Sonbaharda yağan yağmuru müteakip çıkan ilk tavda 25-30 cm derinlikte birinci sürüm yapılır. Bundan sonra toprağa gübre vermek gerekir. Gübre karıştırıldıktan sonra tarla kışı geçirir ve bahara kadar bir işlem yapılmaz. Mart başında havalar ısınıp toprakta tav görülünce şekerpancarı tohumunun ekim hazırlığına geçilir.
Ekim hazırlığı sırasında taşlar ve ayrık gibi otlar temizlenir. Sürgü ve merdâne âletleriyle tarla yüzü düzeltilir. Tarlaya hafif tırmık çekilir ve böylece tarla hazırlığı tamamlanmış olur. Bundan sonra şekerpancarı tohumu ekimine geçilir.
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ce sağlanan tohum, şirketin ekim makinaları ile yukarıda açıklandığı gibi hazırlanmış olan tarlalara ekilir. Bütün tarlalar çoğunlukla hayvanla çekilen ekim makinalarıyla 40 cm aralıkla ekilmektedir. Tohum, genellikle 2-5 cm 3-7 cm mesâfe ile ekilir ve dönüme 1,5-2 kg tohum düşer.
Şekerpancarının bakım işleri: Bitkilerin çabuk gelişip iyi bir ürün vermesi için sâdece sıra araları 2-5 cm derinlikte olmak üzere el âletleriyle çapalanır. Bu işleme, ara çapası adı verilir. Ara çapası işinden 3-5 gün sonra, sık olan pancar sıraları el âletleriyle teklenip seyreltilirken ikinci defâ çapalanır. Aradan 5-10 gün geçtikten ve pancar 8-10 yapraklı hâle geldikten sonra, tarla 5-10 cm derinlikte çapalanır. Bu işlemden sonra tarla, tamamen bitki yaprakları ile örtülmüş olur. Bu dönemde tarla, duruma göre 1-2 defâ daha çapalanır. Bu çapa işlemleri yapılırken şekerpancarı için zararlı olan böceklerle mücâdele yapılır.
Yurdumuzdaki yıllık yağış miktarı yetersiz ve vejetasyon dönemindeki dağılışı da düzensiz olduğundan şekerpancarının sulanması gerekmektedir.
Şekerpancarının hasadı ve pazarlaması: Şekerpancarı, tohumun çimlenmesinden îtibâren geçen 150-180 günlük sürede olgunlaşarak hasat durumuna girer. Bitki köklerindeki şeker oranı genellikle ağustos ayı sonlarında en yüksek seviyeye ulaşır ve bu durum eylül ayının yarısına kadar devam eder. Böylece, olgunlaşan şekerpancarının hasadına geçilir.
Şekerpancarı ürünü, sökülmüş olarak fazla beklemeğe dayanıklı değildir. Bu sebeple olgunlaşan pancarlar hemen sökülmez. Fabrikaların günlük işleyebileceği pancar miktarı da belirli olduğundan söküm işi, bir program dâhilinde yürütülür.
Pancarın tek alıcısı şeker fabrikalarıdır. Çiftçi önceden sözleşme ile şeker fabrikalarına pancar yetiştirip teslim etmeyi üstlendiğinden, pazarlama meselesi söz konusu değildir. Yurdumuzda şeker pancarı tarımı Cumhûriyetle başlamıştır. Şeker sanâyiinin kuruluş yıllarında ülkemizde tarım tekniği çok geri ve topraklar da verimsizdi. Bir dönümden ortalama olarak ancak 1000 kg ürün alınabiliyordu. Bugün ise ülke ortalaması 4000 kg’a ulaşmıştır.
Kırmızı Pancar (Beta vulgaris var. esculenta): Kökleri yuvarlak bir yumru şeklindedir. Antosiyan bakımından zengindir. Sebze olarak kullanılır.
Pazı (Beta vulgaris var. Cicla): Yaprakları büyük olan bir sebze bitkisidir. Aynı ıspanak gibidir. Sindirimi kolay ve bol vitaminli olduğundan besleyicidir.
Yem Pancarı (Beta vulgaris var. rapa): Kırmızı pancara benzer. Besin değeri azdır. Daha çok hayvan yemi olarak kullanılır.
Pancar ekimi ilkbaharda veya sonbaharda yapılır. Genellikle kumlu-killi toprakları sever. Bol gübre ve su ister.
Alm. Panda, Fr. Panda, İng. Panda. Familyası: Küçük-ayıgiller (Procyonidae). Yaşadığı yerler: Büyük panda Tibet ve Batı Çin’de küçük panda ise Himalayalarda yaşar. Özellikleri: Çoğunlukla bambu kamışının filizleriyle beslenen, sık ve yumuşak tüylü, sevimli memeli hayvanlardır. Büyük panda ayıya, küçük panda kediye benzer. Çeşitleri: Büyük veya dev panda (Ailuropoda melanoleuca) ve küçük panda (Ailurus fulgens) olmak üzere iki türü mevcuttur.
Hindistan ve Çin’in bambu koruluklarında yaşayan memeli hayvanlardan iki türün ortak adı. Büyük pandanın vücut yapısı ayıyı andırdığından “bambu ayısı” olarak da anılır. Küçük panda ise daha çok kediye benzediğinden “kedi pandası” olarak bilinir.
Büyük panda veya dev panda, bugünkü memeli hayvanların en ilginçlerinden ve sevilenlerindendir. Tibet ve Batı Çin’in kar ve sisle örtülü yüksek kesimlerindeki bambu ve Alp Gölü koruluklarında yaşar. Ayılara çok benzer. Uzunluğu 1-1,6 metre, ağırlığı 75-180 kg dolaylarındadır. Sık tüylü postunun rengi, kısmen beyaz veya kremdir. Kısa ve kalın bir kuyruğu vardır. Bacaklarında, omuzlarında, kulaklarında ve göz çevresinde siyah renkler hâkimdir. Ağaçlardan çok, yerde gezinir.
Genellikle yeni filizlenmiş bambu kamışı yer. Önceleri pandanın sâdece bambu yiyerek yaşadığı sanılıyordu. Hakikatte ise uzun süre bambusuz yaşayabilir. Bambunun bulunmadığı şartlarda sulu bitkilerle beslenir. Bâzan da böcek ve kuş yumurtaları yerler. Esârette zaman zaman pişmiş et bile yer. Hür olarak yaşarken bambu kamışı filizleri asıl yiyeceğini teşkil eder. Yemini oturarak ve ön ayaklarıyla tutarak yer. Bu esnâda dikkati çekcek şekilde ön ayağının baş parmağı ile besini kavrar. Hakikatte bu onun altıncı parmağıdır. Baş parmak görünüşünde ve hareketliliğindedir. Bununla besinlerini koparır. Böyle altı parmağı olan tek memeli hayvandır. (Küçük pandada da bu altıncı parmak mevcuttur.) Bu parmak el ayası kemiğinin uzantısıdır.
Öğütücü dişleri yassı ve geniştir. Çene kasları, sert yiyeceklerin çiğnenerek lapa hâline gelmesini sağlayacak şekilde kuvvetlidir. Bitkisel gıdâsı çok az protein ihtivâ ettiğinden yeterli besin almak için günde 12 saat beslenmek mecburiyetindedir. Yavaş ve salınarak hareket ederler. Kemikleri kırabilecek derecede güçlü dişleri onun savunma silahıdır. Kürkünün çevreye uyum sağlayan renkleri de gizlenmesini kolaylaştırır.
Dev panda, üreme devresinin dışında yalnız dolaşır. Genellikle nisan, mayıs aylarında eşleşir. 120-140 gün kadar sonra dişi iki yavru doğurur. Her yavru takriben 140 gr gelir. Bu ağırlık yetişkin panda ağırlığının sekiz yüzde biridir.
Küçük panda veya kedi pandası, Himalayaların 2300-4000 m yüksekliklerinde sık bambu kamışı koruluklarında yaşar. Dev pandadan daha geniş bir alana yayılmış olup Himalayalardan Nepal’e kadar uzanan bölgelerde rastlanır. Çin’de “ateş tilkisi” olarak anılır. Yumuşak, parlak, sık ve uzun tüylü kestâne kırmızısı kürkü vardır. 60 cm uzunluğundaki kuyruğu, bol tüylü, mat portakal ve altın sarısı halkalarla süslüdür. Yüzü açık kahverengidir. Geniş ve tüylü tabanları ve yarı kıvrık pençeleriyle sert hava şartlarına iyi uyum sağlar. Ağaçlara tırmanabilir, buz tutmuş kayalara tutunabilir. Ağırlığı 3-5 kg, kuyruğu ile berâber uzunluğu 80-112 cm’dir. Gececi bir hayvandır.
Gündüzleri kıvrılarak bir ağaç dalının çatalında veya bir dal uzantısında yatar. Akşamları yiyecek için ağaçtan inerek bambu korularına gider. Genç filizleri, meyveleri ve rastladığı zaman küçük hayvan, böcek ve kuş yumurtalarını yer. Yeme şekli bambu ayısı gibi olup oturarak yer. Dişi 130 günlük gebelik devresinden sonra, bir ağaç kovuğunda veya bir kayanın girintisinde 1-2 yavru doğurur. Yavrular bir gebelik devresinden sonra, ay boyunca göremediğinden anneleri onları yalnız bırakmaz. Uysal bir hayvandır. Yalnız kendini savunmak için saldırabilir.
Alm. Schuppentier (n), Fr. Phatoginus (m), İng. Pangolin. Familyası: Pullumemeligiller (Manidae). Yaşadığı yerler: Asya, Afrika ve bâzı Pasifik adalarında. Özellikleri: Vücutları pullu, dişsiz memeliler. Toprak veya ağaçlar üzerinde yaşar. Karınca ve termitlerle beslenir. Tehlike ânında yuvarlak olurlar. Ömrü: 3-5 yıl kadar. Çeşitleri: Yaşayan yedi türü vardır.
Pullumemeligiller familyasından, Asya ve Afrika’nın tropik bölgelerinde yaşayan dişsiz memeli türlerin genel adı. Pullu karınca yiyenler de denir. Vücutları uzaktan kertenkeleye benzer. Yerde veya ağaçlar üzerinde yaşar. İplik şeklinde ince uzun yapışkan dilleriyle termit ve karınca yiyerek beslenirler. Gövdelerinin üstü birbiri üstüne kiremit gibi sıralanmış keskin ve sert pullarla örtülüdür. Yüzün yanları, karınaltı ve bacakların iç kısmı pulsuzdur. Asya’da yaşayanların pulları arasında kıllar bulunur.
Bir tehlike ânında yuvalanarak topaç hâline gelir ve keskin, hareketli pullarını kabartır. Bu korkunç görünüşleri ve tıslama sesiyle düşmanını ürkütmeye çalışır. Sağa sola salladığı keskin pullu kuyruklarıyla öldürücü yaralar açarlar. Malay dilinde “pangolin”, toparlanan hayvan demektir. Gündüzleri toprak inlerinde veya ağaçlar üzerindeki yuvalarında tortop olarak uyur, gece avlanmaya çıkarlar. Göz ve dış kulakları küçüktür. Hassas koku alma duyularıyla termit ve karınca yuvalarını bularak, güçlü ön pençeleriyle dağıtır, yapışkan dilleriyle böcekleri toplayarak yutarlar. Bir gecede yarım kilogramdan fazla böcek yiyenleri vardır. Çiğneme işini boynuzsu dişlerle bezenmiş mîde yapar. Ağaçta yaşayanların uzun kuyruklarının ucu çıplak olduğundan, dallara sarılarak asılabilirler. Toprakta yaşayanların bâzı türleri de ağaçlara tırmanabilir. Çoğunun boyları 50-60 cm, kuyrukları ise 30-40 cm kadardır.
Afrika’nın dev pangolini 180 cm’yi bulur. Pulları siyah kahverengimsidir. Bâzıları kokarcalar gibi pis bir koku fışkırtır. Demiri bile çizebilecek sertlikte olan pullarını, yerliler mızraklarının ucuna takarlar.
Afrika’da yaşayanlar tek, Asya’dakiler ise 2-3 yavru doğurur. Yavruların pulları yumuşak ve elastikî olup, zamanla sertleşir. Küçükken evcilleştirilebilirler. Yavru, annesinin kuyruğuna veya göğsüne tırmanarak yol alır. Tehlike ânında topaç hâline gelen anne, karnının altında yavrusunu da gizler. Üreme dönemlerinin dışında genellikle yalnız yaşarlar. Ömürlerinin 3-5 yıl olduğu sanılır. Ürkek ve tedbirli hayvanlardır. Mecbur olmadıkça dövüşmezler.
Alm. Panikbefallen (n), Fr. Attaquer (n) de Panique, İng. Panic attack. Had, aşırı ve normalin dışına taşmış korku hâli. Âniden başlayan otonom (Sempatik-Parasempatik) sinir sistemi aktivitesiyle birlikte baş dönmesi, çarpıntı, titreme, sararma, terleme, kusma, idrar yapma ve dışkılama arzusu söz konusudur. Ânî başlayan nöbetin süresi genellikle sınırlı olmakla birlikte, birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürebilir. Bu süre içinde kontrollü zihnî faaliyet imkânsızdır ve hasta gâyesizce dolaşır durur. Şahsiyetini kaybetmiş gibidir ve gerçekleri değerlendirme kâbiliyeti kalmamıştır. Nöbet, hastayı takatsiz bırakır.
Tedâvide, çabuk etkili bir müsekkini damardan vererek, nöbet kolaylıkla sonlandırılabilir. Başka tedâvilerin başlatılmasından önce durumun sebebi araştırılmalı ve tedâviye ona göre yön verilmelidir.