ORMAN

Alm. Wald, Forst (m), Fr. Forét (f), İng. Forest; thicket; wood. Ağaç, flora ve hayvânî canlılar topluluğu. Orman; belirli yükseklikteki ve büyüklükteki ağaçlar, çalı, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar ve çeşitli hayvanlarla, toprağın birlikte meydana getirdiği, aynı zamanda topluma çeşitli faydalar sağlayan bir servettir. Kendisini meydana getiren bireylerin uzun yıllar karşılıklı etkileri sonucu yerleşmiş, biyolojik bir dengeye sâhiptir. Bu denge ormanların sağlığı ve varlığı için şarttır. Bu denge olmadıkça, ormanların sağlığı ve varlığını korumak çok güç, hattâ imkânsızdır.

Orman Şekilleri

1. Tropik yağmur ormanı: Dünyânın en canlı, en kuvvetli ve yayılma kâbiliyeti en yüksek olan orman tipidir. Orman ekosistemi bu tipte en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Yüksek sıcaklık ve rutûbetin biraraya geldiği yörelerde yağmur ormanı teşekkül etmiştir. Yağış miktârı esas îtibâriyle 2000-4000 milimetre arasında değişmekle berâber bâzı mıntıkalarda 10.000 milimetreye ulaşır. Ortalama yıllık sıcaklık 20-30°Carasında değişir. En soğuk ayda 18°C’nin altına düşmez. Mevsim değişmeleri olmadığından tropik yağmur ormanı ağaçlarında, ilkbahar ve sonbahar odunu meydana gelişi görülmez.

Büyük çoğunluğu, daimî yeşil yapraklı ağaçlardan meydana gelen tropik yağmur ormanında ağaçların tepeleri zayıf, dallanma gevşek, gövde şekilleri düzensiz, ağaç kabukları parlaktır. Dallar üzerinde “epiphyt” denen eğrelti, orkide gibi konuk bitkiler, çeşitli sarılıcı ve tırmanıcı bitkiler, ormanın genel görünüşünde büyük rol oynarlar. Tırmanıcı palmiyeler 300 metreye kadar uzayabilirler. Tozlaşma, böcekler ve kelebekler yoluyla olur. Tropik yağmur ormanının bazı ağaçları gövde üzerinde de çiçeklenme yapabilirler. Olağanüstü istilâ edici bir kuvvete sahiptir. Tedbir alınmadığı taktirde yolları, telefon, telgraf vs. gibi yapıları kısa zamanda kullanılmaz hâle getirir.

Endonezya Takım Adalarında, Hindistan’da, Kamerun sâhilinde, Amazon mıntıkasında, Brezilya’nın doğu sâhilinde, Karayip Denizi sâhillerinde ve adalarında yayılış gösterir. Tropik yağmur ormanları; Mangrov tropik iğne yapraklı ormanlar  ve bambus ormanları olmak üzere üç grupta toplanır.

Mangrov ormanları: Tropiklerde birçok deniz etekleri, kendine has tipik bir orman formasyonu taşırlar. Denizin ilerlemesi hâlinde (med), yaklaşık 10 ile 20 m arasında boy yapan ağaçların yalnız tepeleri suyun üzerinde kalır. Çekilmesi hâlinde (cezir) ise ağaç gövdeleri geniş nefes alma kökleri ile birlikte görülür. Tohumun çimlenmesi ve çimlenmeden sonra meydana gelen fidecikler, tohumlar henüz ağaçta iken gelişirler ve biraz büyüyünce çamur toprağa düşerek köklenirler. Mangrov ağaçlar dâimî yeşil, derimsi yâhut tüylü yapraklar taşırlar.

Tropik iğne yapraklı ormanlar: Güneydoğu Asya’da ve Merkezî Amerika’da, çeşitli çam türlerinin meydana getirdikleri geniş ormanlar, bilhassa dağlık yerlerin fakir topraklarında yaygındır. Ağaç türleri; Pinus caribaea, Pinus ınsularis, Pinus merkusii, Agathis araucaria, Callitris podocarpus’tur.

Bambus ormanları: Bambuslar, ormanda alt tabakanın bir kısmını meydana getirirler. Geniş yayılan rizomları sâyesinde sürgün vererek çoğalırlar. Dünyâ üzerinde 60 cinsine dağılan yaklaşık 700 türü vardır. Boyları 0,15 m ile 30 m arasında değişir.

2. Yağmur yeşili yapraklı orman (kış ormanı): Tropik memleketlerin, yazları periyodik kurak ve çok sıcak, kışları yağmurlu iklim mıntıkalarında görülür. Bu orman şeklinin tipik özelliği, yaprak dökümünün sıcak ve kurak mevsime, esas ve jetasyon zamânında yapraklı durumla kışa rastlamasıdır. Kış ormanı sonbaharda yeşillenir ve ilkbaharda tekrar yaprağını döker. Ağaçların boyları kısa ve büyümeleri çok yavaştır.

Hindistan, Afrika ve Güney Amerika’nın geniş sahalarını kaplarlar. Maymun, ekmek ağacı ve şemsiye akasyaları bu ejetasyonun tipik ağaçlarıdır. Arka Hindistan ve Doğu Cava ormanlarının en değerli ağacı, yaprakları (30x50) cm büyüklüğünde olan Tectonia grandis diatidir.

3. Sert yapraklı orman: Sert yapraklı orman, yazları sıcak ve yağışça fakir, kışları ılıman, fakat yağışça zengin yörelerde yayılış gösterir. Dâimî yeşil yapraklı olması, sert yapraklı ormana çok serin zamanlarda hatta kışın bile fotosentez imkânı verir. Bunun yanında yaz mevsiminin kuraklığı sebebiyle bilhassa kuru topraklarda büyümede bir nevi duraklama periyodu hâsıl olur.

En tipik ağaç türleri; defne (Laurus nobilis), yabânî zeytin (Olea europaea), mantar meşesi (Quercus suber), fıstık çamı, (Quercus ilex-Quercus coccifera-Eucalyptus-Cupressus semperviren-Pinus pinea), kızılçam, Pinus brutia), Halep çamı (Pinus halepensis)dır.

Sert yapraklı ormanın ana mıntıkaları, başta Akdeniz iklim rejyonu olmak üzere dar bir şerit hâlinde Kalifornia ve Şili’dir.

Maki dediğimiz bitki formasyonu da sert yapraklı orman şekli içinde yer alır. Boylu veya bodur çalı görünümündeki maki Akdeniz ve kısmen Karadeniz kıyılarında, denizle dağ etekleri arasında yaygındır. Bulunduğu arâziyi örtmesi ve toprağı girift olarak kaplaması erozyonu önleme ve toprak koruması bakımından büyük değer taşır.

Makinin başlıca elemanları: Yabani zeytin, defne, mersin, kocayemiş, sandal, funda, sumak, filarya, sakız, zakkum, laden, katırtırnağı, ardıç, ılgın, harnuptur.

4. Yazın yeşil yapraklı orman (Yaz ormanı): Kuzey yarı kürenin belirli derecede serin kışlara sâhip olan ve yazlarla kışlar arasında mevsim farkları gösteren enlemlerinde görülür. İnce ve yumuşak olan yaprakların sonbaharda dökülmesi kış soğuğundan ziyâde, toprağın donması hâlinde hâsıl olabilecek kuraklık tehlikesine karşı alınan bir tedbirdir.

Yaz ormanları bilhassa Orta Avrupa’da, yazları zengin yağışlı mıntıkalarda görülür. Türkiye’de, denizden yüksek olmayan yerlerde yaygındır.

Yazın yeşil yapraklı ormanın ana türleri; kayın (Fagus), meşe (Quercus), akçaağaç (Acer), ıhlamur (Tilia) karaağaç (Ulmus), gürgen (Carpinus), huş (Betula), kısmen de kestane (Castanea), ceviz (Juglans) ve caryadır.

5. İğne yapraklı orman: Yayılış sahası, Kuzey yarı kürenin kışları sert, düzenli kar ve don mevsimleri gösteren yüksek enlemleridir. Yaz, kış yeşil iğne şeklini almış olan asimilasyon organları, kısa ve jetasyon devresinde, sıcaktan maksimal derecede faydalanmayı mümkün kılar. İğne yapraklı ormanların çoğunda gövdeler devamlı, düz ve dalsızdır. Ağır olmayan gövde odunları, bıçkı kerestesi ve yapı ağacı olarak çok kıymetlidir. Bu orman tipi, Kuzey Avrupa ve Asya’dan Kuzey Amerika’nın kuzeyine kadar, 20 enlem genişliğindeki bir şerit hâlinde yayılış gösterir.

6. Galeri ormanları: Afrika, Güney  Amerika ve İç Anadolu’nun yağmurca fakir, kurak mıntıkalarında nehirler boyunca, dar veya geniş şeritler hâlinde oldukça kuvvetli büyüyen ormanlar meydana gelir ki, bunlara galeri ormanları denir.

7. Bataklık ormanları: Tropik bölgelerin geniş, sürekli su altında kalan, bataklık bölgelerinde rastlanır. Florida’nın bataklık servisi ormanları bunlara misal teşkil eder.

Ormanların Faydaları

1. Maddî faydaları: Ormanların yapacak, yakacak ve tâli ürünlerle sağladığı değerlerdir. Ormanın ilk bakıştaki faydası, ürünlerin çeşitli iş ve sanâyi kollarında hammadde olarak kullanılması veya tüketimi şeklinde göze çarpmaktadır. İnşaatta, kimyâ ve diğer sanâyi kuruluşlarında, mâdencilik, ulaştırma, bayındırlık gibi ekonomik faaliyetlerde odun hammaddesinin kullanış yerleri gün geçtikçe artmaktadır. Odun hammaddesinin bu derece önem kazanmasının sebebi, sâhip olduğu teknolojik vasıflarından ve devamlı üreyebilen; iyi bakıldığı taktirde tükenmez bir kaynağı olmasından ileri gelmektedir.

Teknolojinin gelişmesi ve elektrik enerjisi, petrol, mâden kömürü gibi çeşitli enerji maddelerinin bulunmuş olmasına rağmen odun, yakacak maddesi olarak önemini sürdürmektedir. Dünyâ odun üretiminin hemen hemen % 50’si yakacak olarak kullanılmakta ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu oran % 80’e varmaktadır.

Ormandan elde edilen tâlî ürünler, parfümeri, boya, ilâç, dericilik, tecrit malzemesi gibi endüstri kuruluşlarının ham maddesini meydana getirmektedir.

Türkiye’de üretilen orman tâlî ürünlerinin başlıcaları; reçine, sığla yağı, palamut, mazı, defne yaprağı, çamfıstığı, sumak, kestâne, ıhlamur çiçeği, mahlep, meyan kökü ve keçiboynuzu vb.dir.

2. Kollektif faydaları: Ormanın bu yöndeki hizmetleri, maddî faydaları ile ölçülemiyecek kadar fazladır. Bulundukları muhit iklimini, kara iklim tipinden ılıman iklim tipine yöneltirler. Bu sâyede don, kuraklık, aşırı sıcaklık, fırtına gibi zararları önlemek ve azaltmak sûretiyle faydalı olurlar. Ormanın etkisi altında kalan sahaların nisbî rutûbeti fazla olduğu gibi, akarsu ve kaynakların verimi, düzenli ve devamlıdır.

Ormanların tarımı, hayvancılığı, bayındırlık tesislerini koruması; karada ve deniz kıyılarında kumulların teşekkülüne engel olması; bataklıkları kurutmak, havaya saf oksijen vermek, gürültüyü ve hava kirliliğini önlemek sûretiyle insan sağlığına yardım etmesi; harp zamanlarında silahlı kuvvetlere gizlenme kolaylığı sağlamakla büyük ölçüde işe yaraması; çeşitli av hayvanlarını barındırıp beslemekle yurdun tabiî varlığını ve güzelliğini zenginleştirmesi gibi hususlar kollektif hizmetlerinin başlıcalarını teşkil eder.

Ormanları Koruma

Koruma hizmetleri genel olarak;

a) Kaçakçılık, usulsüz kesim, tarla açma ve yerleşmelerle, düzensiz otlatma ile mücâdele,

b) Orman yangınları ile mücâdele,

c) Orman böcekleri ve hastalıkları ile mücâdele,

d) Rüzgâr, fırtına gibi zararlılarla mücâdele konularını içine almaktadır.

Ormanların bütünlüğünü muhâfaza etmek ve devamlılığını sağlamak sûretiyle halkın orman ürünlerine olan ihtiyaçlarını giderecek ve devamlılık prensibine uygun şekilde ekonomik esaslar dâhilinde işletilmesi, herşeyden önce koruma hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesine bağlıdır.

Ormancılık çalışmaları içinde mühim bir yer işgal eden koruma hizmetleri, son zamanlarda gelişen ormancılık tekniğine paralel olarak büyük ilerlemeler kaydetmiş bulunmaktadır. Özellikle orman yangınları ve böcek zararlıları ile mücâdelede yeni teknik ve usullerin uygulanması sonucu bu zararlıların etkileri azaltılabilmiştir.

Orman yangınları: Orman yangını, çevresi açık olması sebebiyle serbest yayılma eğiliminde olan ve ormandaki yanıcı maddeleri (ot, çalı, kütük, yaprak ile belirli oranda canlı ağaçları) yakan bir yangındır. Çevresi sınırlanmamış bir kamp ateşinin, yanıcı madde yığınının veya kuru tek bir ağacın yanması orman yangını olarak nitelendirilmez.

Ormanı tahrip eden en önemli faktörlerden olan yangınların ana sebebi yıldırım ve insandır. Türkiye’nin iklim şartlarına göre yıldırımlar yağışlı havalarda meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak yurdumuzda çıkan orman yangınlarında yıldırımın oranı çok düşüktür. Yıldırımdan çıkan ve sayıları çok az olan yangınlar hâriç tutulacak olursa, yangınların asıl sebebinin insan olduğu görülür.

İnsanların sebep oldukları orman yangınları; dikkatsizlik, ihmal, kasıt, orman içinde veya kenarında bulunan çeşitli endüstri kuruluşları ile lokomotiflerin bacalarından çıkan kıvılcımlar sonucu ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’de 1981-1988 yılları arasında 86.400 hektar orman yanarak 2.231.565 m3 endüstriyel odun ve 9.630.421 kental yakacak odun kül olmuştur. 1937 yılından sonra şu iki büyük yangın kayıtlara geçmiştir.

Dursunbey orman yangını: 1945 yılında çıkmış, sekiz gün devam etmiş, 12.600 hektar alan yanmış ve zarar gören orman servetinin de 1 milyon m3 olduğu tahmin edilmiştir.

Marmaris orman yangını: 1979 yılında çıkmış ve 11 gün sürmüş, 13.844 hektar orman alanı yanmıştır. Bu yangında zarar. 315.000 m3 kerestelik orman ağacı ve 98.000 ster yakacak odundur.

Dünyâda ve Türkiye’de Orman Varlığı

Dünyâ yüzeyinin % 32’si ormanlarla kaplıdır. Dünyâ orman arâzisi 4.126.000.000 hektar olup, bunun 3.792.176.000 hektarında orman bulunmaktadır. Bu ormanların hemen hemen % 66’sı bakir orman karakterindedir. Dünyâ ormanlarının 1.216.000.000 hektarı iğneli, 2.488.000.000 hektarı ise yapraklı ormanlardır. Yılda 1.900 milyar m3 üretim yapılmakta, bunun 1.021 milyar metreküpünü endüstri ve 879 milyon metreküpünü yakacak odun teşkil etmektedir.

Türkiye’de toplam orman alanı yaklaşık 20.199.296 hektardır. Ülke genel alanına oranı % 26,12, kişi başına düşen orman alanı 0,44 hektar kadardır.

Toplam orman alanının 8.856.457 hektarı normal verimli vasıfta olup, hâlihazırda üretim bu ormanlarımızdan yapılmaktadır. Geri kalan% 46 oranındaki bozuk verimsiz orman alanlarının ağaçlandırılarak verimli hâle getirilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de ormancılık çalışmaları, Orman ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde Orman Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.

Mülkiyet Durumuna Göre Türkiye Ormanları

 

Hektar

Oranı (%)

Devlet Ormanı

20.180.748

99.01

Özel Orman

18.548

0,09

Türkiye ormanları, coğrafî mevkii ve morfolojik yapının etkisiyle, kısmen veya tamâmen birbirlerinden ayrı özellikler taşıyan yedi coğrafî bölgeye yayılmış bulunmaktadır.

Karadeniz bölgesi ormanları: Doğu Karadeniz ormanlarının en karakteristik ağaç türü, doğu lâdini ve Karadeniz köknarıdır. Bölgenin diğer ağaç türleri; çam, kayın, meşe, gürgen ve kızılağaçtır. İbrelilerle yapraklıların katılma oranı, hemen hemen birbirine eşittir. Batı Karadeniz’de yapraklıların katılma oranı daha fazla olup, yapraklılardan, kayın meşe, gürgen, kestane ıhlamır ve dişbudak; ibrelilerden, çam ve köknar bu bölgenin en önemli ağaçlarıdır.

Karadeniz Bölgesi ormanlarının % 64,1’i koru, % 35,9’u baltalıktır.

Marmara bölgesi ormanları: Bu bölgenin belli başlı ağaçları, yapraklılardan en fazla meşe, kayın, ikinci derecede kestane, gürgen, akçaağaç; ibrelilerden çam, köknar ve ardıç olup, yapraklıların katılma payı ibrelilerden fazladır.

Bölge ormanlarının % 47,1’i koru, % 52,9’u baltalıktır.

Ege bölgesi ormanları: Bölgenin hâkim ağacı çamdır. Yapraklılardan en fazla meşe türleri, az miktarda da kayın, kestane ve diğer türler bulunmaktadır. Fıstık çamı ve palamut meşesi bölgenin karakteristik ağaçlarıdır. Fıstık çamının fıstığından, palamut meşesinin palamutlarından faydalanılmaktadır. Yapraklılardan sığla ağacı bu bölge için ayrı bir önem taşımakta, verdiği sığla yağı ile de yurdumuz için monopol (tekel) bir durum arzetmektedir. Bölge ormanlarının beşte biri maki ile kaplıdır. Ormanların % 55,2’si koru, % 44,8’i baltalıktır.

Akdeniz bölgesi ormanları: Büyük çoğunluğu ibreli ormanlardır. İbrelilerden, kızılçam, halepçamı, karaçam, sedir, köknar, ardıç; yapraklılardan meşe türleri başta olmak üzere az miktarda kavak, kayın, kayacık, kızılağaç bulunmaktadır. Ormanların % 73,4’ü koru, % 26,6’sı baltalıktır. Maki florası ile kaplı alan, ormanlık sahanın % 15’ini teşkil eder.

Doğu Anadolu bölgesi ormanları: Bölgede yapraklı ormanlar çoğunluktadır. Daha çok meşe türleri yaygındır. Az miktarda kavak ve huş bulunmakta; ibrelilerden sarıçam ve ardıca rastlanmaktadır. Bölge ormanlarının % 20,3’ü koru, % 79,7’si baltalıktır.

İç Anadolu bölgesi ormanları: Yapraklı ormanlar, bozuk meşe baltalıkları şeklindedir. İbreli ağaç türlerinden çam ve ardıç bu bölgenin hakim ağaçlarındandır. Yapraklıların katılma payı ibrelilerden fazladır. İç Anadolu bölgesi ormanlarının % 45,4’ü koru, % 54,6’sı baltalıktır.

Güneydoğu Anadolu bölgesi ormanları: Bölge ormanlarının hemen hemen hepsi yapraklı ormanlardır. Meşe türleri yaygın hâldedir. İbrelilerden, lokal olarak kızılçam ve ardıç bulunur. Ülkemiz ormanlarının % 3,37’si bu bölgededir.

Türkiye’nin orman alanı, ülke alanının % 26,12’si kadardır.ÊBu oran eski Sovyet cumhûriyetleri hâriç Avrupa kıt’asında % 29,3, eski Sovyet cumhûriyetlerinde % 34,4, Kuzey Amerika’da % 38,0, Güney Amerika’da % 47.1, Orta Amerika’da % 26.1, Afrika’da % 18.5’tir. Dünyâ kara alanının % 29.1’ini ormanlar kaplamaktadır. Avusturya’nın % 38,2’si, Bulgaristan’ın % 28.4’ü, Finlandiya’nın % 69.3’ü, Fransa’nın % 20’si, Yunanistan’ın % 16’sı ormanlık alanla kaplıdır. Türkiye orman alanı oranı; Dünyâ ve Avrupa ortalamasının altında, Asya ve Afrika ortalamasının üstündedir.

Türkiye’de Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü ve Mer’a Islahı Faaliyetleri

1993-1994 Yılları İtibariyle Orman Ürünleri Üretim Miktarları

 

1993

(bin m3)

1994 (Tahmînî)

(bin m3)

Endüstriyel Odun

9.470

11.584

Tomruk

4.940

6.050

Tel Direği

150

145

Mâden Direği 

450

543

Kâğıt Odunu 

1.450 

1.870

Lit+Yonga Odunu

1.680 

2.000

Diğer Sanâyi Odunu

800

976

Yakacak Odun

20.500

22.000

Islah faaliyetleri: Tabiî servetlerimizin başında yer alan ormanlarımız, yüzyıllardan beri devam eden düzensiz faydalanmalar yüzünden yer yer ya tamâmen yok olmuş veya önemli bir kısmı verimlerini kaybetmiş ve bunların sonucu olarak da toprak, su ve bitki arasındaki tabiî denge bozularak en verimli topraklar, su ve rüzgâr erozyonu netîcesinde denizlere akıp gitmiştir.

Günümüzde varlığını, hissettiren, önümüzdeki yıllarda nüfus artışı ve ekonomik gelişmelere paralel olarak büyüyeceği tahmin edilen orman ürünleri arz açığının kapatılabilmesi için, verimsiz ormanların ağaçlandırma ve imar-ihya çalışmaları ile verimli hâle getirilmesi gerekmektedir.

Tamamlanmış proje çalışmalarına göre verimsiz orman alanlarının 5.349.617 hektarında ağaçlandırma, 265.362 hektarında erozyon kontrolu, 1.073.218 hektarında mer’a ıslahı yapılabileceği ortaya çıkmıştır.

Orman Genel Müdürlüğü: 1869 târihinde Orman Umûmi Müdürlüğü olarak kurulmuş, 1937 yılında çıkarılan 3204 sayılı kuruluş kânunuyla Orman Genel Müdürlüğü adını almıştır. Kuruluşun statüsü 31 Ekim 1985 yılında çıkarılan 3284 sayılı kânunla bugünkü durumunu almıştır. 1983 yılında ise Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığına bağlanmış ve 8.6.1984 tarih ve 236 sayılı kanun hükmünde kararname ile kuruluş görevleri yeniden belirlenmiş daha sonra da sâdece Orman Bakanlığına bağlanmış bulunmaktadır (1994).

Görevleri;

Ormanların korunması ve kadastrosunun yapılması,

Devlet ormanlarının devamlılığını sağlayacak şekilde, sosyal ekonomik ve teknik icaplara göre endüstriyel ve yakacak odun ihtiyacını temin etmek,

Orman sahalarının genişletilmesi,

Mevcut ormanların gençleştirilmesi ve geliştirilmesi ile verimliliğinin arttırılması,

Ormanların doğal âfet ve yangınlara karşı korunması için gerekli tedbirleri almak, ormanları îmâr ve ıslah etmek, bozuk nitelikli orman alanlarında vasfına uygun olarak ağaçlandırma yapmaktır.

Millî park, tabîat parkları ve orman içi dinlenme yerlerinin ayrılması ve işletilmesiyle av ve yaban hayvanı kaynaklarının korunması ve değerlendirilmesi... vb.’dir.

Orman Genel Müdürlüğünün hizmet birimleri şunlardır: 1)Orman koruma ve yangınla mücâdele dâiresi başkanlığı; 2) Kadostro ve mülkiyet dâiresi başkanlığı; 3) İşletme ve pazarlama dâiresi başkanlığı; 4) orman idâresi ve plânlama dâiresi başkanlığı; 5) İnşâat ve ikmal dâiresi başkanlığı.

Genel Müdürlük taşradaki işlerini; bölge müdürlükleri, müdürlük ve şefliklerle yürütürler. Bölge müdürlük sayıları 29, bu müdürlüklere bağlı orman işletme müdürlüklerinin sayısı 243, orman işletme şefliklerinin sayısı ise 1194’tür (1994).

Türkiye’de Ormanlık Sahaların İşletme Şekillerine ve Vasıflarına Göre Dağılımı 

Vasfı

İbreli

Koru

(Hektar)

Koru

Yapraklı

Karışık

Top

(Hektar)

Baltalık

(Hektar)

Genel TP

(Hektar)

Ormanlık

Alana

Oranı

Türkiye

Alanına

Oranı %

Normal

Verimli

4564.035

1.007.169

605.695

6.176.899

2.769.558

8.856.457

44

11,4

Bozuk

Verimsiz

3.951.137

497.352

309.219

4.757.708

6.585.131

11.342.839

56

14,5

Toplam

8.515.172

1.504.521

914.914

10.934.607

9.264.689

20.199.296

100

25,9

ORMANGÜLÜ (Rhododendron ponticum)

Alm. Rhododendron (n. veyâ m.), Fr. Rhododendron (m), İng. Rhododendron. Familyası: Fundagiller (Ericaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Karadeniz bölgesi.

Mayıs-temmuz ayları arasında mavimsi-mor renkli çiçekler açan, 1-3 m boyunda, kışın yapraklarını dökmeyen ağaççıklar. Yapraklar kısa saplı, eliptik şekilli, 10-15 cm uzunlukta, derimsi ve sert, üstü koyu, altı açık yeşil renktedir. Çiçekler çan şeklinde, dalların ucunda 5-20’si bir arada salkım durumlar yaparlar. Meyveleri 2-3 cm uzunlukta ve çok tohumlu bir kapsüldür.

Kullanıldığı yerler: Bitkinin yaprakları tanen, uçucu yağ, erikolin ve arbutin taşır. Ağrı kesici etkisinden dolayı çay hâlinde (% 2’lik, günde 2-3 bardak), idrar söktürücü ve romatizma ağrılarını giderici etkisi vardır. Yalnız taşıdığı zehirli maddelerden dolayı tehlikeli olup, zehirlenmelere sebep olur. Arıların bu bitkinin çiçeklerinden yaptıkları bal, deli bal adıyla tanınır. Bu bal da zehirlenmelere sebep olur. Ancak kaynatma ile yenilebilir.

ORNATIM

Alm. Substituent, Fr. Substitution, İng. Substitution. Bir moleküldeki bir atomun veya atom grubunun bir başka atom veya atom grubuyla yer değiştirmesi. Metan molekülündeki bir hidrojen atomunun yerine bir klor atomunun geçmesiyle monokloro metan (kloroform); iki hidrojenin yerine iki klorun geçmesiyle diklor metan; üç hidrojenin yerine üç klor atomunun geçmesiyle triklor metan ve bütün hidrojenlerin yerine klor atomlarının geçmesiyle de karbontetraklorür bileşiğinin meydana gelmesi sübstitüsyon olayına en uygun misalleri teşkil eder. Böylece sübstitüsyon tepkimeleriyle bir ana bileşikten pekçok çeşit bileşik elde edilebilmektedir.

ORNİTORENK (Gagalı memeli: Ornithorhynchus anatinus)

Alm. Schnabeltier (n), Fr. Ornithorhynque (m), İng. Ornithorhyncus, duckbill. Familyası: Gagalımemeligiller (Ornithorhynchidae). Yaşadığı yerler: Avustralya ve Tasmanya nehirlerinde. Özellikleri: Vücûdu sık siyah kıllarla örtülü, tavşan iriliğinde bir memeli. Ağzı ördek gibi gagalıdır. Yumurtlayarak çoğalır. Yavrularını sütle besler. Çeşitleri: Yaşayan tek türdür.

Tasmanya ve Avustralya akarsularında yaşayan, tekdelikliler (Monotremata) takımından yumurtlayan bir memeli. Boyu 60 cm kadardır. “gagalı memeli” veya “ördek gagalı platipüs” olarak da bilinir. Vücûdu susamuru veya köstebek gibi kürklüdür. Avustralya yerlileri buna “su köstebeği” adını verirler. Ağzı bir ördek gibi gagalı ve ayak parmaklarının arası kaz ayağı gibi perdelidir. Çok iyi yüzer, ayakları beş parmaklı ve kanca tırnaklıdır. Güçlü tırnaklarıyla ırmak kenarlarında kendine bir yuva kazar ve içini kuru otlarla döşer. Yuvası iki deliklidir. Yuva toprak altında 6-9 metre derine uzanabilir. Gece avlanmaya çıkar. Gagasıyla balçığı karıştırarak bulduğu kurtçukları yanak torbasında biriktirir. Sudan çıkınca kıyıda yer.

Ornitorenk memeli olmasına rağmen yumurtlayarak ürer. Yılda bir defâ güvercin yumurtası iriliğinde iki yumurta yumurtlar. Kuluçkaya yatar. Bu arada bir şey yiyip içmez. Kuluçka süresi 9-10 gün sürer. Memeleri belirsiz olup göğsündeki çukurlukların içinde bulunurlar. Yavrularını emzirirken sırt üstü yatar. Sızan süt meme çukurlarında birikerek yavrular tarafından emilir.

Çamurları karıştırmaya yarayan gagası ördeğinki gibi boynuzsu değildir. Yumuşak ve derimsi olup hassas sinirlerle örtülüdür. Son derece duyarlıdır. En bulanık sularda bile rahatça avlanır. Avının kokusunu hisseder. Çamurlu zemini hassas gagasıyla karıştırırken yumuşakça ve kurtçukları tespit ederek toplar. Her iki çenesinde dörder adet dişe benzer sert kemiksi çıkıntı vardır.

Dişiden daha irice olan erkekleri son derece tehlikelidir. Arka ayaklarının tabanında yılan dişi gibi oluklu bir zehir dikeni bulunur. Erkek bunu ustalıkla kullanır. Bir vuruşta düşmanına saplayarak hasmını zehirler. Olay çoğunlukla rakibin ölümüyle sonuçlanır.

ORTA

Alm. Mitte (f) Zentrum (n), Mittelpunkt (m), Fr. Millieu, centre, coeur (m), İng. Middle, midst, center. Başlangıçla bitişe eşit uzaklıktaki yer. Birçok kimse veya nesne arasındaki merkezî durum. Dâirenin merkezi herkesin görebileceği, işitebileceği yer, meydan. Yeniçeri teşkilâtında, tabur yerine kullanılan bir tâbir. Yeniçerilerin kurulması ile teşkil edilen ortaların sayısı zaman zaman arttırılıp eksiltilmişse de 196 adedi Yeniçeriliğin kaldırılmasına kadar muhâfaza edilmiştir. Ortaların bir kısmı İstanbul’da, diğerleri ise büyük vilâyetlerde paşaların emrinde, devamlı vazîfe yapacak şekilde, bulunurlardı. Her ortanın kendine has bayrakları ve armaları vardı. Harp zamânında ortalar kendi alâmetlerini kurdukları çadırlarının üzerlerine koyarlardı. İlk zamanlarda her yeniçeri ortası, altmış, yetmiş, yüz kişiye kadar çıkarıldı. Cevad Paşa ise bin altı yüz kişiden ibâret, ölünceye kadar asker olanlardan meydana gelen bir birlik olarak bahsetmektedir. Yeniçeriler kaldırılınca orta tabiri de târihe karıştı.

ORTA AFRİKA CUMHÛRİYETİ

DEVLETİN ADI

Orta Afrika Cumhûriyeti

BAŞŞEHRİ 

Bangui

NÜFÛSU 

2.930.000

YÜZÖLÇÜMÜ

622.984 km2

RESMÎ DİLİ

Fransızca

DÎNİ  

Putperestlik, Hıristiyanlık, İslâmiyet

PARA BİRİMİ

CFA (Afrika Finans Topluluğu Frankı)

Kuzeyde Çad, doğuda Sudan, güneyde Zaire veKongo, batıda Kamerun ile sınırları olan ve 2°16’ ve 11°20’ kuzey enlemleri 14°20’ ve 27°45’ doğu boylamları arasında kalan bir ülke. Denizden uzaklığı 480 km olan Orta Afrika Cumhûriyeti, Afrika kıtasının iç kesiminde kalan ve en az gelişmiş ülkelerinden biridir.

Târihi

On dokuzuncu yüzyıla kadar Orta Afrika Cumhûriyeti topraklarında pek az kimse bulunuyordu. Esir tüccarlarından kaçan çeşitli kabîleler kuzeyden, Nil havzasından ve kıyı bölgelerinden göç ederek bugünkü Orta Afrika Cumhûriyeti topraklarına yerleşmişlerdir. O zamanlar Ubangi-Shari adı verilen bu ülkeye, Fransızlar ilk olarak 1887’de girerek, 1910’da sömürge hâline getirdiler. İkinci Dünyâ Savaşından sonra Fransa’nın sömürge siyâsetindeki değişiklik ve siyasî partilerin kurulması, bağımsızlığa doğru adım atılmasına imkân verdi. 1957’de o zamâna kadar Ubangi-Shari olan ülkenin ismi değiştirilerek “Orta Afrika Cumhûriyeti” oldu. 13 Ağustos 1960’ta ülke Fransa’dan bağımsızlığını elde etti. 1960 ve 1966 yılları arasında kötüye giden ekonomi ve iktidar partisinde giderek artan bölünme ülkeyi ihtilâlin eşiğine getirdi. 31 Aralık 1966-1 Ocak 1967 gecesi Albay Bokassa kansız bir darbe yaparak, hükümeti iktidardan uzaklaştırdı. 4 Aralık 1976’da, Bokassa ülkenin ismini Orta Afrika İmparatorluğu olarak değiştirerek kendisini imparator îlân etti. 21 Eylül 1979’da İmparator Libya’da iken, eski başkan Dacko, Fransa’nın yardımıyla kansız bir darbe yaparak iktidarı ele geçirdi. Orta Afrika Cumhûriyeti tekrar kurularak, Bokassa sürgün edildi. Mart 1981’de Dacko altı yıllık süreyle devlet başkanı seçildi. Fakat General Kolingba 1 Eylül 1981’de Dacko’yu uzaklaştırarak yerine geçti. 1986’da yapılan halk oylaması ile yeni anayasa kabul edildi. Ülkede tek partiye dayalı bir rejim kuruldu. Kolingba’nın devlet başkanlığı görev süresi 6 yıl uzatıldı. Kemer sıkma politikası yüzünden 1991’de yapılan eylemler neticesinde siyâsal çalkantılar başladı. Bunun üzerine Devlet Başkanı Kolingba Kasım 1992’de bir açıklama yaparak 1993’te çok partili seçimlerin yapılacağını bildirdi.

Fizikî Yapı

622.984 km2lik bir alana sâhip olan Orta Afrika Cumhûriyeti, Afrika kıtasının iki büyük çöküntü alanı olan Çad ve Kongo havzaları arasındaki büyük bir yayla üzerinde yer alır. Ubangi-Shari ve yakınındaki küçük yaylaların deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 600 ilâ 900 m arasında değişir. Fakat kuzeydoğu ve merkezî batı uçlarında yükseklik 1200 metreye ulaşır. Kuzeydeki nehirler hafif bir meyille Çad Gölüne akarak yoğun bir ağ meydana getirirler. Bu kesimdeki Shari Nehri yağmurlu mevsimde taşarak 6,5 km genişliğinde bir bataklık meydana getirir. Güneydeki akarsular yayla yüzeyi boyunca derin, dar vâdileri keserek Kongo Nehrinin büyük bir kolu olan Ubangi Nehrine karışırlar. Ubangi Nehri güney sınırı boyunca akarak, ülkede büyük bir anayol teşkil eder.

İklim

Orta Afrika Cumhûriyetinde tropikal bir iklim hüküm sürer. Marttan ekime kadar devâm eden yağışlı mevsim, diğeri senenin kalan zamânında devâm eden kurak mevsim olmak üzere senede iki mevsim vardır. Her ne kadar batıdaki yüksek arâzilerde havalar ekseriya soğuk geçiyor ise de, iklim sıcak ve nemlidir. Bangui’de yıllık sıcaklık ortalaması 22°Cile 33°C arasında değişir. En kurak aylar ocak ve şubattır. Yağış, en fazla haziran ve ekim ayları arasında düşer. Ubangi Nehri Vâdisinde yıllık yağış mikdarı 1800 mm civârındadır. Ülkenin kuzeydoğu ucunda ise yağış miktarı ortalaması, ancak 790 mm civârındadır.

Tabiî Kaynakları

Ülke esas îtibâriyle savana tipi bitki örtüsüyle, yâni uzun veya orta boylu otlar ve seyrek ağaçlardan meydana gelen bozkır ile kaplıdır. Ülkenin güneybatı köşesinde ekvator çengeli (sık ağaçlı orman) bulunur. Ülkede bol miktarda vahşî hayvanlara rastlanır. Açık arazilerde, fil, aslan, yaban sığırı, zürâfa, sırtlan, çakal ve ceylanların birçok çeşidi bulunur. Şempanze, habeş maymunu ve bir miktar goril, ülkenin güney kısmındaki sık ormanlıklarda yaşar. Ubangi ve Shari nehirleri gibi büyük akarsularda timsah ve suaygırı bulunur. Ülkede yeraltı zenginlikleri olarak elmas, uranyum, demir ve bakır vardır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Orta Afrika Cumhûriyeti 2.930.000’lik bir nüfûsa sâhip olup, yaklaşık nüfûsun % 75’i köylerde yaşar. Büyük nüfus merkezleri Ubangi Nehri boyunca ve Çad sınırı yakınlarında bulunur. En önemli şehir merkezi, başşehir Bangui olup, nüfûsu 451.690’dır.

Ülke nüfûsunu, iki yüz yıllık bir dönem süresince, esir tüccarlarından Afrika içlerine kaçan çeşitli etnik gruplar meydana getirir. Güneyde Ubangi Nehrinin kuzey kıyılarında Bantu dilini konuşanlar bulunur. Doğu kesimde, Nil ve yöresine âit kültürün tesirleri görülür. Başlıca etnik gruplar Azande, Yakoma, Zango, Banziri, Banda, Mandjia, Baya ve Sara’dır.

Ülkenin resmî lisanı Fransızcadır. Her tarafında konuşulan Zango dili değişik etnik gruplar arasında bir dil köprüsü vazifesi görür. Nüfûsunun % 60’ı putperest, çoğunluğu katolik olmak üzere % 35’i Hıristiyan, % 5’i Müslümandır.

Ülkedeki doğum oranı binde 47, ölüm oranı binde 20, yıllık nüfus artışı ise % 2,7’dir. Yüz bin kişiye 138 hastane yatağı ve beş doktor düşmektedir. Doğan her bin çocuktan 190’ı ölmektedir.

Ülkedeki öğretim sistemi Fransa’yı model almıştır. 5 ilâ 19 yaşı arasındaki nüfûsun % 37’si okula devam etmekte olup, okuma-yazma oranı % 16’dır. Ülkede yüksek tahsil kuruluşları olmamakla birlikte, birçok meslek okulları, kamu idaresi, makina, tarım ve öğretim alanlarında eğitim imkânı sağlar. Birkaç yüz öğrenci Fransa, Birleşik Amerika ve diğer ülkelerdeki yüksek okul ve üniversitelere devam etmektedir.

Siyâsî Hayat

Ülkede tek parti sistemine bağlı rejim hâkimdir. Yasama yetkisi 52 üyeli Millî Meclisin elindedir. Meclis üyeleri Orta Afrika Demokratik Birliği liderleri arasından seçilir. 13 Ağustos 1960’ta bağımsız olan Orta Afrika Cumhûriyeti, aynı sene Birleşmiş Milletlerin üyesi oldu.

Ekonomi

Çalışan nüfûsun % 87’sinin tarımla uğraştığı Orta Afrika Cumhûriyeti, esas îtibâriyle bir tarım ülkesidir. Topraklarının % 15’i işlenmeye elverişlidir. Başlıca yiyecek bitkileri manyok, akdarı, süpürgedarısı ve mısırdır. Para getiren başlıca bitkiler kahve ve pamuk olup, ihrâcâtının büyük bölümünü teşkil eder. Diğer ticârî bitkiler yerfıstığı ve hurmadır.

Çoğu tüketim ve üretim malları ithal edilmektedir. Sanâyii, tekstil ve hafif çapta îmâlâtla sınırlıdır. Meşrubat, plastik eşyâ ve sabun gibi îmâlât sanâyileri ve gıdâ sanâyii gelişmiştir. Ayrıca birçok kereste doğrama fabrikası mevcuttur. Elmas ülke için büyük bir gelir kaynağı teşkil etmektedir. Kişi başına düşen yıllık gelir 390 dolardır.

Ülke, ihrâcâtını Fransa, İsrail veABD’ye, ithâlâtının yarıdan fazlasını ise (% 61) Fransa’dan yapar. İthal malları satın aldığı diğer ülkeler Avrupa Ortak Pazar ülkeleri (bilhassa Almanya ve Hollanda) Birleşik Amerika, İngiltere ve Senegal’dir.

Orta Afrika Cumhûriyetindeki karayolları yetersiz ve bakımsız olup, 17.700 km uzunluğundadır. Ulaşımda nehirlerden büyük ölçüde faydalanılmaktadır. Havaalanları Bangui, Berbèurati ve Bovar’dadır.