MANTIK DEVRELERİ

Alm. Logische Kreisen. Fr. Circuits Logique, İng. Logic Circuits. Bilgisayar vb. sistemlerin esasını teşkil eden elektronik devreler. Felsefenin bir kolu olan mantığın matematikte kullanılmasıyla cebrik mantık ifâdeleri ortaya çıkmış ve bunların elektronik devrelere uygulanmasıyla birçok işin kolayca yapılması sağlanmıştır. Mantık esaslarına dayanarak yapılan elektronik mantık devreleri, bilgisayar yanında, telefon sistemleri, otomatik ısıtma sistemi ve otomatik çamaşır makinası gibi pekçok yerlerde kullanılır. Ayrıca mantığı hidrolik sistemlere de uygulamak mümkündür. Bu sistemlerde aynı mantık esasları kullanılır, fakat burada elektrik yerine bir akışkan dolaşır.

Mantık devreleri, kapı denilen basit temel devrelerden meydana gelir. Büyük bir bilgisayarda, bu temel devrelerden, milyonlarca olabilir. Temel devreler birleştirilip, bunların çalışmasını sağlayan sinyaller kontrol edilerek çok karmaşık sistemler yapılabilir. Transistör, diyot, direnç, kondansatör vb. elektronik devre elemanlarından meydana gelen mantık devreleri iki sinyal değeriyle çalışır. Bu sinyaller değişik adlarla anılabilir. Aktif-aktif değil veya açık-kapalı gibi. Meselâ bir devrenin belirli bir voltta akım geçirmesi aktif durumu, akımın sıfır olması aktif olmayan durumu gösterebilir.

Bu açık-kapalı sinyal durumlarını göstermek için ikili sayı düzeninin 1 ve 0 rakamları kullanılırsa mantık devresinin yaptığı işlemler matematik olarak ifâde edilebilir ve bu devrelerin kullanıldığı bilgisayar gibi cihazlarla toplama ve çıkarma gibi matematik işlemleri kolayca yapılabilir. “1” sinyalin aktif durumuna, “O” aktif olmayan durumuna karşılık gelir.

Mantık devrelerinin temelini meydana getiren kapılar üç ana fonksiyonla çalışırlar. Bunlar VE (AND), VEYA (OR) ve DEĞİL (NOT) fonksiyonlarıdır. Bunların dışındaki VE DEĞİL (NAND) ve VEYA DEĞİL  (NOR) fonksiyonları bu üç fonksiyondan elde edilir.

VE fonksiyonu: Giriş sinyallerinin hepsi 1 durumunda ise, çıkış 1 durumunda olur. Diğer hallerde çıkış O durumundadır.

VEYA fonksiyonu: Giriş sinyallerinin hepsi O olduğunda çıkış O’dır. Girişlerden biri 1 olduğunda çıkış 1’dir.

DEĞİL fonksiyonu: Sadece bir girişi ve bir çıkışı olan fonksiyondur. Giriş ve çıkış sinyalleri birbirine zıttır. Yâni giriş 1 ise çıkış 0; 0 ise 1’dir.

VEDEĞİL ve VEYADEĞİL fonksiyonu: Ve ve Veya fonksiyonlarının çıkışına bir Değil fonksiyonu eklenerek elde edilir. Çıkış değerlerini tam tersine çevirir.

MANYAKLIK (Mani)

Alm. Manie (f), Fr. Manie (f), İng. Mania. Aşırı neşe-canlılık (Öfori) heyecânî değişiklikler (emosyonel labilite) çok konuşma (Logofe) fikirden fikire atlama ve hareketlerde anormal artışla görülen bir akıl hastalığı. Hasta yerinde duramaz, büyüklük fikirlerine kapılır, son derece süslü ve parlak renkli şeyler giyer-takar, yüksek sesle konuşur, kendine aşırı güvenir, şarkı söyler, şiir okur, tutarsız konuşur. Uyku azalır. Saldırganlık, öfke, dikkat dağınıklığı, büyüklük fikirlerine rastlanır. Hastalıkta irsiyetin rolü vardır. Sebepleri çeşitlidir: Herediter (irsî), psikofizyolojik faktörler, travmatik (çarpma) hormonal, sosya-ekonomik sebepler... bunlardan bâzılarıdır.

Tedâvi: Hastâne tedâvisi gerekir. Elektroşok ve ilâç tedâvileri yapılmaktadır.

Mani; Dünyâ Sağlık Teşkilâtının, “Hastalıkların Milletlerarası Sınıflandırılması”nda, Affektif (duygusal) bozuklukları (ICD-9) 296. 0 kod no ile Manik Depressif Psikoz, Manik Tip olarak kodlanmaktadır.

MANYAS GÖLÜ

Marmara Denizinin güneyinde bir göl. Gönen ile Bursa arasında uzanan çöküntü sahasında teşekkül eden göl, 178 km2 yüzölçümündedir. Denizden yüksekliği 15 metredir. Derinliği 5 metreyi geçmeyen gölün ekseri yerleri bir-iki metre civârındadır. Manyas Gölüne güneyden Kocaçay karışır. Fakat derenin akımı kuvvetli olmayıp azdır. Gölün güneydoğu ucundan Karadere çıkar. Bu dere Karacabey yakınlarında Susurluk Çayı ile birleşerek Kocadere adını alır. Ayrıca göle kuzeyden Sığırca Deresi dökülür.

Manyas Gölünün suyu tatlı olup, gölde kerevit ve 20’ye yakın balık türü yaşar. Gölün en ilgi çekici yönü, kuzeydoğu kıyısındaki her sene 2-3 milyon civârında kuşun geldiği Kuş Cenneti’dir. Burası 1959’da Millî Park sınırları içine alınmıştır.

MANYETİK DEVRE

Alm. Magnetischer Stromkreis (m), Fr. Circuit (m) magnétique, İng. Magnetic circuit. Manyetik alanın, bir elektrik devresine veya elektrik devreleri sistemine eşlik eden indükleme çizgisinin hepsi. Bir elektrik devresinde direnç, akım, gerilim gibi değerler vardır. Manyetik devrede ise bu üç büyüklüğe karşılık manyetik direnç, manyetik akı ve manyete motor kuvvet değerleri bulunur. Manyete motor kuvvet, manyetik devrede bir manyetik akı meydana getirir ve bu akı, manyetik direnç üzerinden geçerek devresini tamamlar.

Elektrik devresindeki Ohm kânununa mukâbil manyetik devrede de Ohm kanunu geçerlidir.

Elektrik devresinde: I= V/R olan ilişki

Manyetik devrede: ³= MMK / R olur.

Manyetik devrenin direnci, relüktans, ³= l/mS formülü ile târif edilmiştir. Burada (l), manyetik akımın manyetik malzemede tâkip ettiği yolun boyu; (S), manyetik malzemenin kesiti ve (m) ise permabilite (geçirgenlik)dir.

Manyetik devreleri elektrik devrelerinden ayıran bir takım farklı özellikler vardır. Bunlardan en önemlisi, devreye basılan güç yönünden olup; manyetik devrede akı, azamî değerine ulaşınca bu seviyeyi muhâfaza için başka güç gerekmezken, elektrik devresinde akım akışını devam ettirebilmek için devreye devamlı güç vermek gerekir. Bu büyük farklı özellik, manyetik devrelerin enerji depo eden eleman olarak kullanılmalarına imkân sağlar. Mikroproses kompüterleri bulunmadan önce, kompüter hâfıza devreleri manyetik devrelerden yapılıyordu.

Manyetik devredeki akı miktarı, MMK (Manyetik Motor Kuvveti) ve relüktans ile sınırlıdır. Relüktans akıya direnç gösterir. Elektrik devresindeki direncin özdirenci gibi manyetik devrenin özdirenci, geçirgenliği (permabilitesi) relüktansı etkiler. Havanın geçirgenliği (1) kabul edilmiştir. Diğer maddelerin geçirgenliği, havaya göre mukayese edilir. Geçirgenliği havanınkinden büyük olan maddelere, ferromanyetik materyal; küçük olanlara ise dimanyetik materyal denir. Geçirgenlik, m= B/H formülü ile ifâde edilir. Burada B, manyetik akı yoğunluğu olup, birimi Gauss; H, manyetik kuvvet olup, birimi Gilberttir. Geçirgenlik, manyetik devrenin akı değişimi ve manyetik kuvvetine göre değişir. Bu bakımdan manyetik devrelerde hesaplamalar, elektrik devrelerinden zordur. Elektrik akımının aktığı yol bellidir ve bu akım telden geçerken telin üzerindeki yalıtkandan dolayı kaçak olarak başka devrelere geçemez. Halbuki manyetik akı, havadan rahatlıkla geçebilir. En iyi makinalarda bile bu kayıp % 10-20 arasındadır.

Manyetik devre büyüklükleri: Amper-Sarım (NI): Elektrik akımı ile sarım sayısının çarpımıdır. Meselâ 20 sarımda 10 A, 200 amper sarımı verir. Aynı değeri 1 A200 sarımla da elde edebiliriz.

Manyetomotor kuvvet MMK(H): Manyetik devrede, manyetik akıyı meydana getiren kuvvettir. Elektrik devresinde elektromotor kuvvete tekâbül eder. Amper sarım ile yakaşık 1,25 gibi bir katsayı ile çarpılarak hesaplanır. CGS birim sisteminde birimi Gilbert’tir.

Manyetik direnç (Relüktans): Manyetik akının geçtiği yolun direncidir. Elektrik devresinde dirence tekâbül eder. Manyetomotor kuvvetin, manyetik akıya oranı ile bulunur. R= H/³’dir. 1 cm3 boşluk veya havanın direnci, manyetik direnç birimidir.

Geçirgenlik (Permabilite) (m): Bir maddenin içindeki kuvvet çizgileri sayısının, bu madde boşlukla değiştirildiği zamanki kuvvet çizgileri sayısına oranıdır. Boşluğun geçirgenliği ve pratik olarak havanın geçirgenliği 1’dir. Birkaç manyetik malzeme hâriç diğer malzemelerin geçirgenliği 1’e çok yakındır. Manyetik malzemelerde geçirgenlik, manyetik indüksiyona bağlıdır.

Manyetik akı, (³): Bir manyetik devredeki toplam kuvvet çizgileri sayısına denir. Elektrikte akıma tekâbül eder. Elektrikte gerçekten bir akma vardır. Manyetik devrede ise akı statiktir. CGS sisteminde akı birimi Maxwell’dir.

Manyetik indüksiyon ve akı yoğunluğu, (B): Birim alana düşen kuvvet çizgileri sayısıdır. Birimi gausstur. Toplam manyetik akının, manyetik akının aktığı yolun dik kesitine oranıdır. B= ³/S’dir.

Manyetik devrenin relüktansı, (Direnci): Manyetik devrenin herhangi bir kısmının direnci, uzunlukla doğru, kesit ve geçirgenlikle ters orantılıdır. R= l/mS’dir.

MANYETİK KUTUPLAR

Alm. Magnetpole (m.pl.), Fr. Poles (m.pl.) magnétiques, İng. Magnetic poles. Yeryüzünde, pusula uçlarının yöneldiği noktalar. Kuzey ve güney olmak üzere iki manyetik kutup mevcuttur. 1965’te yapılan çalışmaların sonucu, kuzey manyetik kutbun, 75,5° kuzey enlemde, 100,5° batı meridyende bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bu bölge ise Arktik Okyanusundaki Kanada’ya âit Barthurst Adasının güney kısmına rastlamaktadır. Güneydeki ise 66,5° güney enlemi ve 139,9° doğu meridyeninde bulunmakta, Antarktika’nın Adélie kıyısının açığına düşmektedir. Manyetik kutuplar sâbit olmayıp, zamanla değişirler, seneleleri alan bu peryodik değişimde, bu noktalardan 160 km’yi bulan uzaklaşmalar görülür.

MANYETİK REZONANS

(Bkz. Nükleer Menyetik Rezonas [NMR])

MANYETİT

Mıknatıs taşı olarak da bilinen, Fe3O4 yapısında bir demir cevheri. (Bkz. Demir)

MANYETİZMA

Alm. Magnetismus (n), Fr. Magnétisme (m), İng. Magnetism. Hareket eden elektrik yüklerinin, birbirlerine tatbik etmiş oldukları kuvvetleri inceleyen bir fizik dalı. Bir elektron hüzmesinin yanına mıknatıs konulduğunda, hüzme sapar, yolunu değiştirir. Elektrik motoru da, manyetik kuvvetler esâsına göre çalışır. Manyetizmin hâkim olduğu en mühim yerlerden birisi de, atomdur. Çekirdeğin etrâfında dönen elektronların hareketlerinde, manyetizm tesiri görülür. Ele alınan iki mıknatısı birbirine yaklaştırınca meydana gelen itiş veya çekiş gücü kolayca hissedilir. Hareket eden yükler, manyetik alan meydana getirir. Manyetik alan da, hareket eden yüklere kuvvet tatbik eder.

Manyetik alan: Demir tozlarını kâğıda serdiğimizde, altına tutacağımız mıknatısın manyetik kuvvet çizgileri, küçük demir parçalarına tesir edecek ve kuvvet çizgilerini paralel hâle getirecektir. Böylece, alanın geometrik şekli ortaya çıkacaktır.

Bir telden akım geçmesi, elektron akışına bağlıdır. Anahtar kapalı iken, elektronlar belli bir momentumla kablodan akarlar. Yâni, hareket yönünde akmaya devam etmek isterler. Onları durduracak kuvvet lâzımdır. Süratli giden araba da böyledir.

Devre açıldığı zaman, akan elektronlar anahtara basınç yapar ve etaletle, devrenin kırık bölümünü atlamak isterler. İletkenin teli, sargı hâlinde olursa, aynı moment ile bu defâ telin ucundan atlamak isterler. Ancak tel sargıdaki manyetiklik, düz teldeki manyetiklikten çok fazladır. Bunun sebebi şudur: Elektronlar, sâdece belli bir kütleye sâhip parçacıklar değildir. Aynı zamanda, hareket hâlinde iken, içinde bulundukları manyetik alan, elektronların bir parçasıdır ve kütlelerine tesir eder. Sargıdan çıkan kıvılcımın daha kuvvetli olması, akımın etrafındaki manyetik alanın içinde bulunan elektron kütlelerinin daha ağır olmasına bağlıdır.

Manyetik alan fikrinin sistemimize tesir eden en enteresan yönlerinden birisi de, manyetik alanın enerji taşımasıdır. Meselâ radyo anteni, enerjiyi uzaktaki bir alıcıya, arada kablo olmaksızın hava vâsıtasıyla ulaştırır. Kablo, enerji için bir rehber ve istikamet vericiden başka birşey değildir. Enerji akışı, kablo etrafındaki elektrik ve manyetik alanlar cinsinden târif edilebilir. Akım için elektrikî alan, havada enerji transferi için de manyetik alan lâzımdır.

Atomlar ve moleküller: Her atomda, bir çekirdek ve etrâfında dönen elektronlar mevcuttur. Çekirdek, atoma göre çok küçüktür. Fakat kütlenin esâsını ve pozitif yükü ihtivâ eder. Çekirdeğin o kadar küçük ebadına rağmen, elektronun negatif yüküne karşı gelip, onu nötr hâle getirebilen bir pozitif yüke sâhip olması da dikkat etmeye değer bir konudur.

Manyetiklik, elektronların dönme hareketlerinden ileri gelir. Atomların manyetikliği, elektronlarının dönme hareketlerine göre sınıflandırılabilir. Eski ilim adamları, atomları katı küreler olarak kabul ediyorlardı. Bunun sebebi, elektronların, atom çekirdeği etrâfında çok büyük bir hızla dönmelerindendir. Elektronlar, çekirdekleri etrafındaki küçücük yollarında, bir sâniyede, milyarlarca defâ dönmektedir. Atomun dış yüzeyinde dönen elektronlar sâniyede 1000-150.000 km yol alırlar ki, bu süratle giden bir tren, bir sâniyede Haydarpaşadan Erzurum’a birkaç kere gidip gelebilir. Bir atom hareketsiz ise, elektronları da hareketsizdir denemez. Aksine çok hızla döndüğü için duruyormuş gibidir. Açısal bir momentumu yoktur. Açısal bir ekseni ve bu eksen etrafında dönmekten hâsıl olan bir hareketi yoktur. Böyle bir atom, bilardo topu gibi, kendine çarpan atomlara, katı kürelerin göstereceği tepkiyi gösterir.

Belli bir ekseni (manyetik eksen) olup, açısal hareketi olan atomlarda manyetik husûsiyetler görülür.

Atomlarda manyetik hususiyetler mevcut olabildiğine göre, atomlar birbirleriyle sıkı sıkıya bağlanıp nötrol çiftler meydana getirebilirler. Meselâ, bir hidrojen atomunun açısal momentumu vardır ve bu yüzden devamlı mıknatıslık husûsiyeti taşıyan küçük küreler gibi davranır. Bir çift hidrojen atomu ise, H2 molekülünü teşkil eder. H2 molekülü olur. Açısal momentumu kalmaz. Sanki birbirine yapışmış iki mıknatısı andırır. Ancak, böyle ferdî atomlar birleşerek, daha büyük bir açısal momentum açığa da çıkabilir. Meselâ iki oksijen atomu birleşince, iki atomun manyetikliği birbirini nötr hâle getirmez. Manyetik eksenlerini muhafaza ederler.

Atomlardaki manyetik nötrleştirme meselesi, ferdî atomların içindeki elektronlar arasında da olur. Meselâ çift numaralı atomların elektronları, açısal bir momentumu olmayacak tarzda hareket eder.

Laboratuvarlarda bir atomun manyetik kuvvetini tesbit etmek mümkün olabilir. Ayrıca bu atomun bir manyetik alana göre ne durumda olduğu da bulunabilir. Ancak alan, homojen bir manyetik alan olmamalıdır. Şâyet atomun manyetik kuvvet çizgileri, manyetik alanın kuvvet çizgilerine paralel ise atom daha kuvvetli manyetik alana doğru çekilir. Değilse kuvvetli manyetik alandan daha kuvvetsiz manyetik alana itilir.

Atom hüzme deneyi: Atomlar bir fırından neşredilerek, çizgi hâlinde bir delikten geçip, içinde muhtelif oyukları, girinti ve çıkıntıları olan U elektrikli mıknatısının manyetik alanına tâbi olurlar. Buradan sonra da bir fotoğraf kâğıdının üzerine düşerler. Mıknatısa elektrik verilmediği zaman, gönderilen atomların yeri, fotoğraf kâğıdından tesbit edilir. Mıknatısa elektrik verilip, homojen olmayan manyetik alan hâsıl olduğu zaman ise, bu U şeklinde fakat hüzmenin içinden geçtiği kısım, girintili çıkıntılı olan mıknatıstan geçen atomların, fotoğraf kâğıdındaki yeri değişir. Mıknatısın hüzmeye yakın sivri kısmına teğet geçen atomlar; manyetik kuvvet çizgileri, mıknatısın manyetik alanı, kuvvet çizgilerine paralel olan atomlardır. Diğerlerinin çizgileri ters olduğundan, daha az kuvvetli çekim alanlarına, yâni mıknatısın geniş oyuklu yerlerine itilirler.

Mâdem ki dönen atomların manyetik bir ekseni vardır, o hâlde manyetik alan içindeki atomların eksenleri üzerinde de bir fark vardır ve bu fark, ekseni, alana paralel hâle getirmeye çalışır. Şâyet büyük bir mıknatıs, bir sargının etrafında döndürülürse açığa çıkan voltajın frekansı, mıknatısın dönme frekansına göre değişecektir. Atomik veya nükleer manyetik endüksiyon deneyleri, katıların ve sıvıların manyetik alanları ve burada cereyan eden hareketler hakkında geniş bilgi verirler.

Diamanyetizma ve para manyetizma: Demir gibi devamlı mıknatıslanabilen ferromanyetik maddeler hâriç, maddeler, manyetikliği bakımından iki sınıfa ayrılabilir: Diamanyetik maddeler ve paramanyetik maddeler. Diamanyetik maddeler bir mıknatısın yanına getirildikleri zaman, mıknatıs bunları iter, paramanyetik maddeleri ise çeker. Her iki hâlde de manyetizasyon, alan kuvvetiyle doğru orantılıdır. Diamanyetik maddelerde manyetizma, alana antiparalel, paramanyetik maddelerde ise paraleldir.

Birçok maddelerin atomları, birbirlerini nötr hâle getirmeye çalışır. Bu sebeple diamanyetiktir. Meselâ su, canlı organizma, cam, tahta, plastik cisimler, bâzı kaya ve metal çeşitleri diamanyetiktir. Paramanyetik cisimlerin atomları, açısal momentuma sâhiptirler.

Havadaki oksijen gazı molekülleri birbirinden uzakta olduğu için, manyetik bir alanın olmadığı zaman, manyetik husûsiyet göstermez, ancak, bir mıknatısın kutupları arasındaki basıncın arttığı müşâhade edilmiştir. Yâni, manyetik alanın çekim gücü sebebiyle, mıknatısın uçları arasına oksijen gazı moleküllerinin dolduğu gözlenmiştir. Fakat bu çok zayıftır.

Birbiriyle manyetik münasebeti çok az olan maddelerde, meselâ, gazlarda, manyetiklik tatbik edilen manyetik alanla doğru orantılı, mutlak sıcaklık (-273°C) ile ters orantılıdır. Bunu Pierre Curie bulmuştur. Sıcaklık çok düşürüldüğü zaman manyetik hâle gelen cisimler vardır.

İçinde tuz bulunan çok seyrek sulu çözeltideki iyonlar, birbirlerinden uzak olduklarından manyetikliği çok azdır. Yâni çok az paramanyetikdir.

Bâzı paramanyetik tuzları, ısıyı düşürüp, yükseltmek sûretiyle kontrol etmek mümkündür.

Bir cismin paramanyetik mi yoksa diamanyetik mi olduğunu anlamak için, homojen olmayan iki çubuk elektromıknatıs alınır. Aynı hatta konur. Böylece manyetik eksenleri yatay hâle gelir. İkisinin arasına bilinmeyen cisim, manyetik eksene 45°lik açıyla yerleştirilir. Manyetik alan husûle getirilir. Cisim, mıknatısların istikâmetlerine dönüyorsa yâni o da yatay hâle geliyorsa paramanyetiktir. Dik hâle geliyorsa diamanyetiktir.

Demir bir ferromanyetik metaldir. Ferromanyetik maddeler çok kuvvetli manyetik husûsiyete sâhiptir. Ancak ferromanyetik cisimlerin bile mıknatıslama özelliklerini kaybedecekleri kritik sıcaklıklar vardır. O°K (-273°C)’de veya çok yüksek derecelerde manyetiklik değişebilir.

MANYETO

Alm. Elektromagnet (m), Fr. Magnéto (f), İng. Magneto. Yüksek voltaj veren küçük alternatif akım jeneratörü. Çalışması, kapalı devrelerin içinden geçen magnetik akı değişimine indüksiyon akımı ile cevap vermeleri prensibine dayanır. Yapılarına göre çeşitli tipleri vardır.

Yapısı: İndüksiyon akımının meydana geldiği bobinler, kalıcı bir mıknatısın iki kutbu arasında dönebilen armatürde bulunur. Alt bobin, dışı yalıtılmış kalın bakır telden meydana gelmiş birkaç yüz sargılı bir bobindir. Üst bobin ise, ince telden yapılmış binlerce sargılıdır. Bobinlerin bir uçları irtibatlıdır. Alt bobinin diğer ucu toprağa, üst bobinin diğer ucu ise akım toplayan iletken fırçanın temas ettiği bir pirinç bileziğe bağlıdır. Alt bobinin iki ucu arasına, bobinler manyetik akıya dik olduğunda devreyi açacak bir platin ve kıvılcımları önleyen bir kondansatör yerleştirilmiştir.

Manyetolar, bâzı içten yanmalı motorların ateşleme tertibatlarında, yüksek voltaj (gerilim) deneylerinde ve pilsiz veya akümülatörsüz flaş ışıklarını elde etmede ve likid petrol gazı (havagazı) ile çalışan çakmak ve şofbenlerin ateşleme tertibatı gibi değişik yerlerde kullanılırlar. Bundan başka dönen bir şafta veya bir düzene bağlandıklarında, ürettikleri elektriksel gerilim, dakikadaki devir sayısı veya dönme hızı ile orantılı olduğundan elektriksel takometre (devir sayısı ölçen= devirmetre) olarak kullanılırlar.

Manyetolarda, gerekli yüksek şiddete sâhip manyetik alanı elde etmek için önceleri at nalı şeklinde ağır ve büyük mıknatıslar kullanıldığından oldukça hantal olurlardı. Günümüzde ise kuvvetli alniko mıknatıslar kullanılarak yüksek verimli, küçük manyetolar yapılabilmektedir.

Manyetoda, mıknatısların kutupları arasındaki dâiresel boşlukta armatür hareket eder. Bâzı türlerinde armatür sargısı alışılagelen şekilde toplama halkalarına bağlıdır ve akım bu halkalardan fırçalar yardımıyla alınır. Diğer bâzı türlerinde ise yumuşak demirden yapılmış sargısız bir rotor, kutuplar arasında dönerek manyetik akıda dalgalanmalar meydana getirir; bu da kalıcı mıknatısların üzerindeki sargılarda voltaj meydana getirir. Kalıcı mıknatıstan yapılmış bir rotor, yumuşak demirden yapılmış bir manyetik devrenin kutupları arasında döndürülerek, bu manyetik devrenin kolları üzerindeki sargılardan voltaj elde edilir. Bâzı manyetolarda hareketli parça, sürekli bir dönme yerine bir titreşim veya ileri geri sallanma hareketi yaparak da elektrik gerilimi elde edilir.

MANYETOMETRE

Alm. Manyetometer (n), Fr. Manyetometre (m), İng. Manyetometer. Manyetik alan ölçümünde kullanılan âlet. Teknoloji ve ilim alanında, manyetik alan şiddetinin ölçülmesine ihtiyaç duyulması sonucu, çeşitli manyetometreler geliştirilmiştir. İlk manyetometreler, bir yaya bağlı mıknatıstan meydana geliyor ve ölçülmek istenen manyetik alan şiddeti, yaydaki uzama miktarıyla belirleniyordu. Ama, kısa bir zaman sonra bunlar, önemlerini kaybederek yerlerini, elektronik sistemlere bıraktılar. Günümüzde daha çok, proton manyetometresi, akıgeçidi manyetometresi ve hall etkili manyetometre kullanılmaktadır.

Proton manyetometresi: Günümüzde kullanılan manyetometrelerin en hassası, proton manyetometresidir. Bu cihazın çalışma prensibi, atomlardaki artı yüklü tâneciklerin (protonların), bir manyetik alan içinde sıralanmalarına dayanmaktadır.

Akıgeçidi manyetometresi: Bu manyetometrenin çalışma prensibi, geçirgenliği yüksek çekirdek çiftlerinin, hızlı alternatif akımla mıknatıslanmasına dayanır.

Hall etkili manyetometre: Bu manyetometrenin prensibi 1879 yılında bulundu. Ama, indiyum antimonür ve indiyum arsenür gibi yarı iletkenlerin yapımından önce uygulamaya konamadı. Söz konusu iletkenden alınan ince bir dilimin yüzlerinden birinin iki ucu arasına bir akım uygulandığında, elektronlar, akımı taşıyan manyetik bir alanda hareket ederek, indüksiyon yoluyla, dilimin öteki yüzünün iki ucu arasında bir gerilim farkı meydana getirirler ki bu gerilim ölçülebilir.

MAO TSE TUNG

Çinli devlet adamı ve ülkesinde komünizmin kurucusu. 1883’te doğdu. 1976’da öldü. Babası Konfiçyus hayranı bir köylüydü. Yedi yaşında okuma yazma öğrendi. Küçük yaşlarda okuduğu isyancı kahramanların hikâyelerini anlatan Maymun ve Bütün İnsanlar Kardeştir gibi romanların etkisi, hayâtı boyunca devâm etti. On dört yaşında evlenip, aynı yıl eşini terk ederek okula başladı. Çangşa Öğretmen Okulunu bitirdikten sonra, beş yıl öğretmenlik yaptı. Kısa bir müddet, 1911 devrim ordusunda bulundu. Pekin Üniversitesinde memurken, Çen Tuh-Siu, Çang Kuo-Tao ve Li Ta-Çao ile beraber Marksizmi İnceleme Derneğini kurdu. Özellikle anarşizm üzerine devamlı okudu.

1921’de Şanghay’da toplanan Çin Komünist Partisi birinci kongresine Hunan temsilcisi olarak katıldı ve gitgide parti kademelerinde yükselmeye başladı. Komünistler ve Çan Kay Şek idaresindeki Kuamintang arasında ihtilafın olmadığı yıllarda Kuamintang’ın propaganda kısmının idâreciliğini yaptı. Bu arada komünist partisinin yüksek kademe üyeleri için bir mecmua çıkarmaya başladı. Kuamintang’ın içindeki komünistlerin giderek kuvvetlenmesi, Çan Kay Şek’in tepkisine yol açtı. Bunun neticesinde Mao ile komünistler, Çin Komünist Partisine geçtiler. Çin’in güneyinde kalan ve komünistlerin hâkim olduğu Hunan’a giden Mao, burada zenginlerin geniş topraklarını köylülere dağıtarak fakir köylülerin desteğini sağladı. Çan Kay Şek’in bu toprak reformuna karşı çıkıp mücâdeleye başlaması üzerine, köylülerden müteşekkil Çin Kızıl Ordusunu ve idârî teşkilât için mahallî Sovyetleri kurdu. 1931 Kasımında Kiangsi’de Çin Sovyet Cumhuriyeti kurulunca Mao başkanlığa getirildi.

Çin’de, Mançu Hânedânı 1912’de yıkılıp cumhûriyetin îlânıyla başlayan siyâsî istikrarsızlık, Çin Sovyet Cumhûriyetinin kurulması ile daha da arttı. Japonya bu durumdan faydalanmak için Mançurya’dan îtibâren Çin’i işgale başladı. Bu sırada gözünü Mao kuvvetleri üzerine çeviren Çan Kay Şek; “Japonlar cilt, halbuki komünistler kalp hastasıdır.” diyerek, Çin Kızılordusu Kaumintang tarafından 1934’te kuşatıldı. Mao kuvvetleri çemberi yararak, Kiangsi eyaletinden altı bin millik bir yürüyüşle on iki ayda Sovyet sınırı yakınlarındaki Yenan bölgesine sığındı. Komünistler buna “Uzun Yürüyüş” ismini verdiler. Yenan, gerilla eğitim merkezi hâline getirildi. Mao burada Çin komünist hareketinin teorik temellerini, konuşmaları ve yazıları ile ortaya attı.

Japonya’nın kendi iç meseleleri sebebiyle Kuzey Çin’i işgal harekâtında duraklama gösterdiği sıralarda Çin’de de, Japonya’ya karşı milliyetçilik hisleri hayli gelişti. Mao ile generallerin baskısı altında kalan Çan Kay Şek, Japonlara karşı ortak bir mücâdele yapmak husûsunda anlaşmaya vardılar. Antlaşma 1945’te Japonların teslim oluşuna kadar bozulmadı. Ancak bu süre içinde komünistler son derece zayıf, durumlarını gizlice kuvvetlendirerek, Kuamintang’ı arkadan vurmaya başladılar. 1939’da Almanya ile “Dostluk, Saldırmazlık ve İşbirliği” antlaşmasını imzâlayarak rahat nefes almak imkânına kavuşan Sovyetlerin de yardımıyla güçlerini iyice arttırdıktan sonra 1946’da iç savaş yeniden başladı. Daha önce işgal ettikleri Dairen Limanından komünistlere açıkça yardıma başlayan Sovyetler’e karşı Kuamintang, ABD’den beklediği yardımı alamadığı için, 1948’de durum aleyhine döndü. 1949’da Mao’nun Çin’e hâkim olmasıyla, Çin Demokratik Halk Cumhûriyeti ismiyle komünist bir rejim kuruldu. Çan Kay Şek mücâdelesine devam edebilmek için Formoza Adasına (Bugünkü Taiwan) çekildi ve iki tâne müstakil Çin devleti ortaya çıktı.

Devlet başkanı olarak diktatörlüğünü îlân eden Mao rejimini, Sovyetler Birliği hemen, İngiltere 1950 Ocak ayında resmen tanıdı. 14 Şubat 1950’de Çin, Sovyetler ile Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzâladı. Çin 300 milyon dolar iktisâdî yardım aldı. Böylece Asya’daki denge tamâmen komünist blok lehine bozuldu.

Kısa zamanda ülkenin tek adamı hâline gelen Mao, cumhurbaşkanlığı yanında parti genel sekreterliğini de yüklendi. Çin’de sosyalizmin tatbikine geçilmesi, sosyalizmin insan tabiatına zıt olan gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Aydınlar ve köylüler arasında kuvvetlenen gizli muhâlefet Mao’nun 1956’da komünist rejimi benimsetmek için başlattığı ideolojik tartışma devri olan “Yüz Çiçek” harekâtı sırasında, sosyalizmin ve rejimin açıkça tenkidi şeklinde kendisini ortaya koydu. Bu muhâlefet hemen susturuldu. 1958’den îtibâren büyük çaplı yeni bir harekât ile beş yüz milyon insan, 26.000 “halk komünü” içinde toplanarak, büyük çaplı bir tarım endüstri hamlesini başlattı. Sektörler arası denge ve organizasyon kurulamayan, ekonomik realitelerden uzak bu hamle de başarısızlıkla sonuçlandı. Mao; “Kömür ve demir kendi başına yürümezmiş. Ben sâdece ihtilâl üzerinde durdum, endüstriyel plânlama konusunda bir şey bilmiyormuşum.” diyerek, hatâsını îtiraf etti.

1961’de bundan vazgeçildi ancak Mao’nun 1964’lerde başlattığı “Proleter Kültür İhtilâli” ile Çin’de büyük bir karışıklık ve terörizm devri başladı. “Burjuva Kültürü”nün silinmesi için Üniversiteler on sene tâtil edildi ve ülkenin her tarafında, herkes, Mao’nun sözlerini ve yazılarını ezberlemeye, öğrenmeye başladı. Bunları okuyup ezberlemek entellektüel olmak için kâfi sebep sayıldı. Şehirlerdeki duvarlar âdetâ bir karış boş yer bırakılmamacasına Mao’nun posterleriyle donatıldı. Çin Komünist Partisi içinde en üst kademeden alt kademelere varıncaya kadar, Mao’nun en yakın arkadaşları dâhil binlerce kişi tasfiye edildi...

“Kızıl Muhafızlar” isimli gençlik teşkilâtının giriştiği sokak terörizmi sonunda milyonlarca Çinli, komünizm idâresini istemediklerinden sudan bahânelerle öldürüldü. 1949’da Komünist Çin kuvvetlerince işgal edilen Doğu Türkistan’daki baskı ve zulümler, “Kültür İhtilali” sırasında dayanılmaz ölçülere ulaştı. Burada yaşayan yirmi beş milyon Türk’e karşı tatbik edilen asimilasyon (eritme) politikası değişik şekillere sokularak devâm ettirildi. Böylece bütün Çin; ideolojik bir eğitim içine girdi. “Kültür İhtilâli” 1970’li yılların başında hızını kaybetmeye başladı.

1976 yılında ölen Mao’nun ölüm haberi on gün gizli tutuldu. Sekiz ay süren iktidâr mücâdelesi sonunda Çu En Lay; Mao’nun yerine getirildi.

Mao bir kanlı diktatör olarak hüküm sürdü. “Kültür ihtilâli” hareketiyle Çin’in gelişmesini geriye çevirdi. Ayrıca bu hareket çok kanlı olup, milyonlarca insanın hayâtını kaybetmesine sebep oldu.

MARANGOZLUK

Alm. Schreinerei (f), Schreinerhandwerk (n), Fr. Menuiserie (f), İng. Carpentry. Ağaç işleri ile uğraşan sanatkârların yaptığı iş. Ağaç işleriyle uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşyâ yapan sanatkâra “marangoz” bu sanata da “marangozluk” denir. Marangozluk ayrıldığı kollara göre mobilyacı, doğramacı, dülger, modelci, ağaç tornacısı, arabacı, fıçıcı gibi isimler alır. Mobilyacılık halk arasında “ince marangozluk” diye de adlandırılır. Oturma odası, yatak odası, yemek odası, salon, hol, antre gibi bütün yerlerin mobilyaları mobilyacılar tarafından yapılır. Halk arasında “kaba marangoz” denilen doğramacı, kapı, pencere, pancur, lambri gibi işleri; dülger, bina yapımında, binanın çatı, tavan, taban ve merdiven gibi ağaç işlerini; modelci, dökümü yapılacak kulp, tutamak, çeşitli makina ve motor parçalarının yumuşak ağaçtan modelini yapar. Ağaç tornacısı, çeşitli mobilyaların ayak veya kayıtlarını, merdiven küpeştelerini, tepe süsleri gibi parçalarını ağaç tornadan geçirir.

Marangozluk, önceleri bir ustanın yanında çırak olarak çalışmak suretiyle öğrenilirdi. Zamanımızda bu şekilde de sanat öğrenilmekte ise de daha çok ağaç işleri üzerine açılmış olan Endüstri Meslek liselerinde öğretilmektedir. Bu okullarda marangozluk mesleğinin inceliklerini, tekniğini öğreten dersler vardır. İster çıraklıktan, ister sanat okullarından yetişmiş olsun, marangozun bilmesi gerekli temel bilgiler vardır. Bunlardan başta geleni, “malzeme bilgisi”dir. Hangi cins ağacın hangi işlerde kullanılacağı okuldan veya ustadan öğrenilir. İkincisi ise “âlet bilgisi”dir. Avadan denilen marangoz takımlarındaki 100’e yakın âletin ne işe yarayacağını ancak okulda görerek, çalışarak veya çıraklıkla öğrenmekle mümkün olur.

Bu mesleğin esas ustalığı, bu âletlerin gereği gibi kullanılmasındadır. Bütün âletlerin her birinin ayrı ayrı ne işe yaradığını, kullanılan melzemeye göre hangi âletin kullanılacağı uzun tecrübelerle öğrenilen bir bilgidir. Marangozlukta bilinmesi gerekli üçüncü esas bilgi de, marangozluk, mobilyacılık ve yapı işleri târihidir. Bu bilgi usta bir marangozun daha güzel işler yapmasına yardımcı olur.

Amatör olarak marangozluk işleriyle uğraşmak, boş vakitleri değerlendirmek bakımından çok faydalıdır. Bâzı âletlerle evde birçok işler yapılabilir. Bu işler çok zevkli olduğu gibi bu sâyede evin ihtiyâcı olan ufak tefek birçok marangozluk işi de yapılmış olur. Osmanlı Sultanlarından İkinci Abdülhamid Hanın yaptığı mobilyalar birer şâheserdir.

Vurma ve çarpmalara karşı dayanıklı olabilmesi için marangozlukta kullanılan tezgâhların, gürgen, dişbudak gibi mukavim ağaçlardan, kalın olarak yapılması lâzımdır. Normal marangoz tezgâhının, boyu 180 cm genişliği 65 cm yüksekliği ise 80-90 cm’dir. Bu ölçülerin değiştirilerek yapıldığı tezgâhlar da söz konusudur. Tezgâhın başlıca kısımları; kalın ağaçtan yapılmış tabla, tezgâhın sağ ve sol tarafındaki sıkma (mengene) düzeni, tabla arkasındaki boşluk (âlet koyma yeri, çekmece ve ayaklardır).

Ön mengenede yapılan değişikliğe göre tezgâhlar; Alman ve Fransız tipi tezgâh olarak ikiye ayrılır. Bu iki tip tezgâhtaki tek fark, ön sıkma (mengene âletinde olup, diğer kısımlar aynıdır. Yerden kazanmak için dört köşe bir tablanın her köşesine birer arka mengene (sıkma düzeni) konularak yapılan tezgâhlar da vardır. Bunlara “dörtlü marangoz tezgâhı” denir. Bu tezgâhlarda; ortada bir takım (âletler) boşluğu, dört adet çekmece ve tablanın oturduğu ayaklar vardır. İkili tezgâhlarda olduğu gibi dörtlü tezgâhta da, tabla üzerinde, tezgâh demirini takma delikleri bulunur.

Belli başlı marangoz âletlerinin isimleri şunlardır: Rende, testere, kerpeten, gönye, bileyi taşı, burgu, eğe, tokmak, çekiç, tornavida, matkap, mengene, pergel vb.

Teknolojinin gelişmesiyle elektrikli makinalar marangozlukta da kullanılmaya başlanmış, el âletleriyle yapılan pekçok iş planya matkap, bıçkı, kalınlık, pres vb. gibi elektrikli marangoz tezgahlarında yapılır hâle gelmiştir.

MARASMUS

Alm. Marasmus (m), Fr. Marasme (m), İng. Marasus. Beden ve ruh bakımından kuvvetten düşme, marazm. Özellikle küçük çocuklarda görülen, protein ve kalori yetersizliği ile karakterize ağır bir beslenme bozukluğu. Gıdâların yetersiz olduğu, gıdâ tekniği, bilgisizliğin veya hijyen şartlarının kötü olduğu bölgelerdeki süt çocuklarında sık görülür. Çocuk zayıftır, derisi buruşuktur, karnı şiştir, ödem görülebilir. Başlangıçta çocuk, sessiz olabilir, fakat daha sonra huzursuz hâle gelir ve iştahı iyice azalır. Son dönemde ishal görülür. Tedâvisi, dengeli ve yeterli bir beslenmenin sağlanmasıdır.

MARATON

Alm. Marathon (n), Fr. Marathon (m), İng. Marathon. Atletizm yarışmalarından biri. Bu yarış olimpiyat oyunlarında ve diğer maraton koşularında 42.195 m mesâfelik yollarda yapılmaktadır. Maraton mesâfesinin yarısına gelindiği zaman tekrar dönüş yapılır. Yoldaki iniş çıkışlar, rüzgârın esme yönü dikkate alındığından, milletlerarası koşularda tek istikâmet kabul edilmemekte, yarışın yarı mesâfesinden geri dönüş yapılmaktadır. Bir maraton koşucusu, koşu esnâsında üç bin kilokalori kadar enerji harcar. Bu mikdar, on saat balta ile odun kıran birinin harcadığı enerjiye eşittir.

Târihi: M.Ö. 490’da Yunanistan’ın Marathon ovasında Atinalılar ile Pers (İran) orduları arasında büyük bir savaş yapılmıştı. Yenilgiye uğrayan Persler gemilerine sığınıp denize açılınca, Atinalı general Miltiades kazandıkları zaferi Atina’ya bildirmek için hızlı koşan bir adamını görevlendirdi. Daha önce Sparta’ya da koşarak zafer haberini götürüp geri dönen Phedipides, Atina’ya kadar koştu. Şehre vardığında bir adım atacak hâli kalmadığından, “zafer bizimdir” deyip  öldü.

1896 yılında yapılan ilk olimpiyatlarda maraton adının kullanılması kabul edilmişti. İlk önce 40 km olarak koşulan yarış, 1924 yılından sonra 42.195 m olarak değiştirildi. 1896 yılında 40 kilometrelik maraton yarışı 2 saat 58 dakika, 50 sâniyede koşuldu. 1936 yılında Koreli K.Son, 42.195 m olan mesâfeyi iki saat otuz dakikada; 1954 yılında İngiliz Peters iki saat on yedi dakika otuz dokuz sâniyede; 1967’de Avusturyalı D.Clayton Fukuoka, iki saat dokuz dakikada bitirerek birinci oldular. 1976 olimpiyatlarında Demokratik Alman Waldemar Chierpinski iki saat dokuz dakika elli beş sâniye ile olimpiyat rekorunu kırdı. 1980’deki olimpiyatlarda iki saat on bir dakika üç sâniye ile aynı koşucu 1984 olimpiyatlarında 2 saat 9 dakika 21 saniye ile Portekizli Carlos Lopez birinci oldular. 1988 Seul Olimpiyatlarında 2 saat 10 dakika 32 sâniye ile İtalyan G. Bordin birincilik kürsüsüne çıktı.

1970 yılından sonra bayanlar da maratona iştirak ettiler. 1975 yılında Amerikalı bayan atlet J.Hansen bu mesâfeyi iki saat otuz sekiz dakika on dokuz sâniyede koştu. Olimpiyat programına bayanlar maraton müsâbakasının alınması ilk defâ 1984 Los Angeles Olimpiyatlarında başlamıştır. Bu ilk bayanlar olimpiyat birinciliğini 2 saat 24 dakika 52 sâniye ile ABD’li Joan Benoit kazandı. 1988 Seul Olimpiyatlarında ise olimpiyat birinciliğini 2 saat 25 dakika 39 sâniye ile Portekizli Rosa Mota kazandı.

Türk maratoncularının en ünlüsü İsmail Akçay’dır. 1964-1965 yıllarında Türkiye maraton şampiyonu olan İsmail Akçay, 1967 Balkan Maraton Şampiyonluğunu kazandı. Başarılarına devam eden sporcu 1967 Amerika (Las Vegas) Maratonunda ikinci, 1967 Akdeniz ve Balkan yarışmalarında ikinci, 1968 Meksika Olimpiyatlarında ve Milletlerarası Tokyo Maratonunda dördüncü, 1969 Dünya Maraton Yarışmasında da ikincilik kazandı. Son yıllardaki en iyi Türkiye maraton rekoru, Veli Ballı tarafından kazanıldı. Derecesi 2 saat 11 dakika 30 sâniyedir. Ülkemizde yapılan uluslararası nitelikteki en önemli maraton yarışı, ilki 1979’da düzenlenen Asya-Avrupa Maratonudur.

Türkiye’deki meşhur maratonculardan bâzılarının isimleri şunlardır: Ali Karaduman, Mustafa Kaplan, Ahmet Aytar, Behzat Akdeniz, Haydar Erduran, Hüseyin Topsakal, Hüseyin Aktaş, İsmail Akçay, İsmail Karagöz, Sadık Salman, Mehmet Terzi, Veli Ballı, Mehmet Yurdadön. (1993)

MARCONI, Guguelmo-Marchese

Telsiz telgrafın bulucusu bir İtalyan fen adamı. Bunun ticârî alanda gelişmesinde de öncülük yaptı. Badogna’da 1874’te doğmuştur. Üniversite tahsili görmeyip büyük bir hevesle fenle meşgul olmayı kendisine meslek olarak seçti.

Heinrich Hertz’in elektromanyetik dalgalarla yaptığı deneyleri okuduktan sonra 1894’te, babasının villasındaki çalışma atölyesinde bir telsiz telgraf cihazı geliştirmeye başladı. Bu, vericisi esas olarak telgraf anahtarından, bir voltaj üreten indüksiyon bobininden ve bir kıvılcım siperinden ibâret olan, basit bir cihazdı. Alıcı olarak Edward Branly tarafından bulunan kohiriri (mevce reseptörü) kullandı. Kohirir, radyo dalgaları içinden geçtiğinde, elektrik akımını daha iyi ileten basit bir metal talaşı tüpüydü. Marconi cihazı keşfetmedi, fakat radyo alıcısına tatbik eden ilk kimse oldu. Her nasılsa bir yönlendirci anten keşfetti. Anten yükseklere yerleştirildiğinde radyo dalgalarının daha uzağa gittiğini gördü. Ayrıca anten yanına bir yansıtıcı (reflektör) yerleştirildiğinde dalganın kuvvetlendirilebileceğini de buldu.

Başlangıçta, Marconi’nin deneyleri fazla teşvik görmedi. 1895’te İngiltere’ye gitti. Orada meşhur mühendis William Preece, tanınmasına yardım etti. 1897’de sermâyenin yarısı Marconi’ye âit olan Telsiz Telgraf ve Sinyal Limited Şirketi kuruldu. Bu, sonra Marcont Telsiz Telgraf Limited Şirketi adını aldı. Başlangıçta şirketin ilgi sâhası fener kulesi ve gemi bordası telsiz tertibâtının yapımı idi.

Marconi, telsiz telgraf sistemini geliştirerek, iletim (transmisyon mesâfesini arttırdı. 1899’da Manş Denizinin üstünden ilk telsiz telgraf temasını sağladı. 12 Aralık 1901’de 27 yaşında iken, İngiltere’den Amerika’ya kodlu sinyal gönderdi. Daha sonra 1922’de kısa dalga ve mikrodalga haberleşmesinde çalışmalarını sürdürdü. Ticârî maksatla kullanılan radyonun ortaya çıkışını gördü. Mikro dalgaların önemini ortaya koyarak istikbaldeki haberleşmede faydalı imkânlar sağlayacağına işâret etti. Hattâ mikro dalgalarla resimlerin de -bugünkü televizyon- iletilebileceğini bildirdi.

Çok sayıdaki mükâfâtının arasında, 1910’da aldığı Nobel Fizik Ödülü de vardır. 1937 yılında öldü.