MANİKÜR
Alm. Maniküre, Nagelpflege (f), Fr. Manucure (m), İng. Manicure. Tırnak tuvaleti, tırnakları düzeltmek. Bilhassa kadınların süse, güzel olmaya düşkünlüklerinden dolayı târihin çeşitli devirlerinde bu işleri sanat edinenler ortaya çıkmıştır. Zaman zaman erkeklerin de bu akıma kapıldıkları bâzı târihî belgelerde görülmektedir. İnsanın kendini üstün görmesinden, herkes tarafından beğenilme arzusundan kaynaklanan süslenme, tırnak düzeltmeye kadar varmıştır. Zamanımızda tırnakların kesilip temizlenmesi, diplerindeki derilerin alınması ve boyanması gibi işleri içine alan tırnak tuvaletine “manikür” denmektedir. Eğer bu işler ayak tırnaklarında yapılırsa, “pedikür” adını alır.
Ekseriya kuaför adı verilen berber dükkanlarında yapılan manikürün kendine has âletleri vardır. Bu işi yapmak için parmaklar, dayanılabilecek sıcaklıktaki bir suda 5-10 dakika tutulur. Tırnak diplerindeki etler yumuşayınca, özel âletlerle temizlenir ve tırnaklar kesilir. Düzeltmeden sonra, çıkıntılar törpülenir. Bundan sonra oje denilen bir boya ile tırnaklar boyanır.
Yirminci asrın başlarına gelinceye kadar Anadolu’da âdet olmayan oje, bilhassa büyük şehirlerde her geçen gün yayılmaktadır. Eskiden bunun yerine kına yakmak âdetti. Düğünlerde ve köylerimizde, genç ihtiyar herkesin el süsü olan kına, eski canlılığını muhâfaza etmektedir. Ojenin Anadolu’da fazla îtibâr görmemesinin mühim bir sebebi, altına su geçirmediğinden, gusül abdestine mâni olmasıdır.
Manikür, bunu yaptıranı uzun zaman süren sıkıntılara katlanmak mecburiyetinde bıraktığı gibi, kaybedilen tırnak güzelliğinin tekrar elde edilmesi için sık sık yaptırılması sebebiyle de zamanla parmak etlerinin ve tırnakların hassasiyetini kaybederek iş göremez hâle gelmesine sebeb olmaktadır. Ayrıca en güzel tırnak temizliği, haftada bir gün tırnakları kesmek, yemekten önce ve sonra elleri yıkamakla sağlanmaktadır.
Alm. Morsetaste (f), Taster (m), Fr. Manipulateur (m), İng. Manipulator. Mors kodları ile yapılan telgraf haberleşmesinde, devredeki akımı elle açıp kapatmak sûretiyle sinyal üreten bir âlet. (Bkz. Telgraf)
Mors kodlarını elektrik sinyali olarak üretme fikri, ilk olarak Samuel Morsea’a âitse de bunu pratik olarak uygulayan Alfred Vail’dir (Bkz. Morse, Samuel). 1837 senesinde bulunan maniple, basit bir kontak anahtarı ile bu anahtarın ikazladığı manyetik bobinle, bobin ortasındaki iğneden ibâretti. Elle, maniple koluna bastıkça, manyetik bobin âni olarak iğneyi hareket ettiriyor ve manipleye bağlı şeritte mors kodlarına uygun delikler açılıyordu. Bu manipleye Mors maniplesi de denir. Meniplenin elektrik enerjisi doğru akım kaynağından (mesela akümülatörden) temin edilir. Maniple devresine bir de hoparlör ilâve edilirse mors kodları kulakla da dinlenir.
İlin Kimliği
Yüzölçümü : 13.810 km2
Nüfûs : 1.154.418
İlçeleri : Merkez, Ahmetli, Akhisar, Alaşehir, Demirci, Gölmarmara, Gördes, Kırkağaç, Köprübaşı, Kula, Salihli, Sarıgöl, Saruhanlı, Selendi, Soma, Turgutlu.
Ege bölgesinde, târihi, ovası ve üzümü ile tanınan bir ilimiz. 27°08’ ve 29°05’ doğu boylamları ile 38°04’ ve 39°58’ kuzey enlemleri arasında yer alır. İl toprakları doğudan Uşak ve Kütahya; kuzeyden Balıkesir; güneyden Aydın; güneydoğudan Denizli; güneybatı ve batıdan İzmir illeri ile çevrilidir. Osmanlı devrinde “Şehzâdeler şehri” olarak tanınan, üzümün anavatanı olarak bilinen, yeşili, mesir mâcunu ve üzümü ile meşhur bir ildir. Trafik numarası 45’tir.
İsminin Menşei
Yunan târihçilerinin iddiâsına göre Tesalya’dan gelen ve Truva Savaşına katılan Magnetler M.Ö. 1450’de “Magnesia Kalesi”ni Spil Dağı eteklerinde inşâ etmişler ve buraya yerleşmişlerdir. Anadolu’daki eski her şehrin ismini Yunanca bir kelimeye bağlamak Yunan târihçilerinin değişmeyen taktiğidir. Bu iddiâlarının doğruluğu şüphelidir.
Türkler Magnesia ismini Manisa olarak değiştirmişlerdir. Başka bir rivâyete göre Manisa civarında mıknatıslı demir olduğundan Manisa ismi mıknatıstan gelmektedir. Manisa’nın târihi, Truva Savaşlarından çok önceye, M.Ö. 3000 senelerine dayanır.
Târihi
Manisa’nın bilinen târihi, Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hititlerle başlar (M.Ö. 1450-1200). Hititlerin hâkimiyeti alındaki topraklarda yaşayan İyonlar, bu bölgede İyon medeniyetini kurdular. Hititlerin iç savaş ve bölücü faaliyetlerle yıkılmasından sonra, Frikyalılar, kısa bir müddet bu bölgeye hâkim oldular. M.Ö. 670 senesinde bu bölge Lidyalıların eline geçti. Lidyalılar Kızılırmak’ın batısında kalan bütün Anadolu’ya hâkim oldular. Lidyalıların başşehri Sardis (Sard), o devrin en önemli ticâret yolu sayılan “Kral Yolu”nun Efes’ten sonra ikinci büyük ve gelişmiş şehri idi. Lidya Kralı Kroisos (Krezüs) zenginliği ile isim yapmıştır.
M.Ö. 547’de, Pers Kralı Kiros Lidya Devletini ortadan kaldırınca Persler bu bölgeyi de ele geçirdiler. Sard şehrini genel vâlilik (straplık) yaptılar. M.Ö. 333’te Makedonya Kralı İskender, Persleri yenerek Anadolu ve İran’ı ele geçirdi. Pers Devleti sona erdi. İskender’in ölümünden sonra, kurduğu imparatorluk komutanları arasında taksim edildi. Bu bölge Anadolu’nun diğer kısımları gibi Seleukoslar Devletinin payına düştü.
M.Ö. 190 senesinde Romalılar Seleukos Devletine son verdiler. Manisa ve civarını müttefikleri olan Bergama Krallığına verdiler. Bergama Krallığını M.Ö. 130’da Roma Devletine ilhak ettiler. Böylece bu bölge, Roma’nın hâkimiyetine geçti. M.S. 395’te Roma ikiye bölününce bütün Anadolu gibi Manisa ve civârı, Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. Bu devirde de, Sard birinci derecede büyük bir şehir olup, Manisa, ikinci derecede bir şehirdi.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu Fâtihi Süleymân Şah, 1076’da Türkiye Selçukluları Devletini kurdu ve Manisa’yı İzmir Fâtihi Çaka Bey fethetti. Birinci Haçlı Seferinde Bizanslılar Manisa’yı geri aldılar. 1313’te Manisa’yı ikinci defâ Saruhan Bey fethetti. Selçuklu uç beylerinden olan Saruhan Bey, Manisa’yı başşehir yaparak Saruhan Beyliğini kurdu.
1390 senesinde Osmanlı Sultanı Yıldırım Bâyezîd Manisa’yı Osmanlı topraklarına kattı. Tîmûr ile yapılan Ankara Savaşından sonra kısa bir müddet Saruhan Beyliği yeniden kuruldu ise de; 1410 senesinde Sultan Çelebi Mehmed Han, Manisa ve çevresini kesin şekilde Osmanlı Devleti sınırları içine kattı. Osmanlı devrinde Manisa çok önemli bir şehirdi.
“Taht-ı Saruhan Sancağı” (Vilâyeti) 1451’e kadar merkezi Ankara ve 1451’den sonra da merkezi Kütahya olan Anadolu beylerbeyliğine bağlı 14 sancaktan biriydi. Manisa Sancağında 160 sene 16 veliaht ve şehzâde vâlilik yaptı ve bunlardan beşi pâdişah oldu. Yıldırım Bâyezid’in oğlu Ertuğrul Çelebi (1390-1392) şehirde Osmanlıların ilk vâlisi olmuştur. Fâtih Sultan Mehmed, babası Sultan İkinci Murâd, Kânûnî Sultan Süleyman, Üçüncü Murâd ve Üçüncü Mehmed de Manisa sancakbeyliğinde bulunmuştur. Bu şehzâdeler Manisa’yı îmâr etiler ve pekçok eser yaptılar.
On yedinci asır başına kadar sâkin olan Manisa, dış güçlerin teşvik ve tahriki ile 1600’lü yıllarda eşkıyaların yatağı oldu ve sık sık ayaklanmalar ve eşkıya hareketleri meydana geldi. Manisa bu celâli eşkıyaları sebebiyle tam iki asır gelişemedi hattâ bâzı sahalarda gerilemek zorunda kaldı. Bölgede Kalenderoğlu, Yusuf Paşa ve Cennetoğlu gibi derebeyler yaşamıştır. On sekizinci asrın sonunda eşkiyalar tamâmen temizlenince, Manisa halkı rahat etti. Demiryolu ile İzmir’e bağlanınca on dokuzuncu asır başında Anadolu’nun büyük merkezlerinden gelişmiş ve kalabalık bir şehri hâline geldi.
Tanzimattan sonra Manisa “Saruhan” adı ile merkezi İzmir olan (Aydın) vilâyetinin 5 sancağından biri olmuştur. 1833’te Mısır vâlisi Mehmed Ali Paşanın oğlu Kavalalı İbrahim Paşa, kısa bir müddet Manisa’yı işgâl etmiştir.
Birinci Dünyâ Harbinden sonra Avrupalı ülkelerin teşviki ile Anadolu’ya çıkan Yunan birlikleri, Manisa’yı işgal etmişler ve Manisa, 3 yıl 3 ay 12 gün (26 Mayıs 1919-8 Eylül 1922) Yunan işgalinde kalmıştır. Türklerin çoğu Manisa’yı terk etmiştir. Yunan ordusu bozguna uğrayıp geri çekilirken, Manisa’da bulunan 12 bin binânın 8 binini yakıp yıkmıştır.
Cumhûriyetin îlânından sonra sancaklara (vilâyet) il ismi verilince Saruhan da il olmuş, 1927’de şehrin adı Manisa olarak değiştirilmiştir. Türkiye Cumhûriyetinin yedinci cumhurbaşkanı Kenan Evren 1918 senesinde Manisa’nın Alaşehir ilçesinde doğmuştur.
Fizikî Yapı
Manisa il topraklarının % 54.3’ü dağlardan, % 27.8’i platolardan ve % 17.8’i ovalardan ibârettir. Manisa’nın doğusu volkanik bir arâzidir. Kula çevresinde küçük volkanik koniler görülür. Bu bazalt konilere “Devlit” denir. En yüksek olan volkanik tepeye Divlit adı verilmektedir.
Dağları: Manisa ilinin kuzey ve güneyi dağlarla kaplıdır. Kuzeydeki dağlar, Saphane Dağlarının devamıdır. Kuzeybatı-güneydoğu istikâmetinde uzanırlar. Güneydeki dağlar Bozdağlar ismini alır. Doğu-batı istikâmetinde ve Gediz Vâdisine paralel olarak Çeşme Yarımadasına kadar devam eder. Başlıca dağları şunlardır: Manisa Dağı (Spil Dağı 1517 m), Demirci Dağları (1423 m), Kocadağ, Uzunca Yayla Dağları, Yund Dağları, Çamlıca Tepe (1201 m), Çakşır Tepe (831 m), Dede Dağı (1333 m), Görenez Dağı (1295 m), Çal Dağı (1034 m), Sana Dağı (1116 m) ve Köseki Dağı (1445 m). En yüksek yeri Kumpınar Tepesi (2070 m)dir. Demirci Dağlarının güneyinde plato ve yaylalar geniş bir yer tutar. Volkanik kütlelerle örtülüdür. Kula ve Gördes başlıca yaylalardır.
Ovaları: İlin doğu-batı istikâmetinde uzanan verimli çöküntü ovalar vardır. Soma-Kırkağaç ve Akhisar düzlüğü başlıcasıdır. İlin en büyük ve önemli ovası Gediz Vâdisi boyunca uzanan Manisa, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir ovalarını içine alan 120 km uzunluğunda verimli ovadır.
Akarsuları: Manisa ili akarsu bakımından oldukça zengin sayılır. Başlıcaları şunlardır: Gediz Nehri: Murad Dağından doğar. Gediz kasabası güneyinden geçer. Selendi ve Demirci Suyunu alır. Foça yakınında Ege Denizine dökülür. Uzunluğu 350 km’dir.
Bakır Çayı: Soma’nın kuzeydoğusundaki dağlardan çıkar. Sık sık taşar, akışı düzensizdir. Soma Ovasını sular. Uzunluğu 104 km’dir. İzmir il sınırına girer. Alaşehir (Derbent) Çayı: Çal Dağından çıkar. Salihli Ovasında Gediz ile birleşir. Uzunluğu 115 km’dir. Kum Çayı: Türkmen Dağından çıkar. Nif Çayı: Kemalpaşa yakınlarından doğar. Ayrıca Dernek Çayı, Deliniş Çayı ve Gördes Çayı vardır. Manisa Dağından inen Akbal, Haydar ve Tabakhane dereleri önemli olanlarıdır.
Gölleri: Manisa ilinde büyük tabiî göller yoktur. En önemlisi Marmara Gölüdür. Göl Marmara ilçesi yakınında olup, yüzölçümü 45 km2 derinliği 30 m’dir. Gölde bol miktarda sazan balığı vardır. Demirköprü Baraj Gölü: Toprak dolgulu ve 77 m yükseklikteki bu baraj gölünden sulama, su taşkınlarının önlenmesinde kullanıldığı gibi senede 200 milyon kw/saat elektrik enerjisi üretilir. Depoladığı su miktarı 1 milyar 600 milyon m3tür.
İklim ve Bitki Örtüsü
İklimi: Ege kıyılarına nazaran iklimi daha serttir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Dağlık olan kuzey ve kuzeydoğu bölgesinde yazlar serin ve kışlar soğuk geçer. En soğuk aylar ocak ve şubattır. En çok yağış aralıkta ve en az yağış temmuz ve ağustos aylarındadır. Senelik ortalama yağış miktarı 750 mm’dir. Bâzı seneler hiç kar yağmaz. Sıfır derecenin altında gün sayısı 25’i geçmez. Sıcaklık -17,5°C ile +44,2°C arasında seyreder.
Bitki örtüsü: Manisa il topraklarının % 46’sı orman ve makilerle kaplıdır. Geniş bir alanı kaplayan makiler dağların kuzey ve batı yamaçlarında yer alır. Ormanlar meşe, dişbudak, karaağaç, karaçam, kızılçam, ardıç, ahlat ve çınardan ibârettir.
Bağlar ve zeytinlikler de geniş bir yer kaplar. İl topraklarının % 39.1’i ekili ve dikili arâzi, % 6.6’sı çayır ve mer’alardan, % 8’i tarıma elverişsiz alanlardan ibârettir.
Manisa il sınırları içinde 4.3 milyon civârında zeytin ağacı ile 56.000 hektara yakın bağlık alan mevcuttur. Manisa bitki örtüsü bakımından Akdeniz’in karalara has bitkilerinin özelliğini gösterir.
Ekonomi
Manisa ilinin ekonomisi tarım ve sanâyiye dayanır. Gayri sâfî hâsılanın % 35’i tarımdan, % 30’u sanâyiden elde edilir. Faal nüfûsun % 75’i tarım ve ormancılıkla uğraşır. % 10’u sanâyi sektöründe çalışır.
Manisa sanâyi bakımından ileri, mâdencilikte zengin, tarımda ise Türkiye’de en çok üzüm, pamuk, tütün ve zeytin yetiştiren bir ildir. Tarımda zirveye çıkan Manisa, sanâyi ve turizmde de zirveye doğru tırmanmaktadır. Kehribar renkli çekirdeksiz üzümü dünyâca meşhurdur. Kırkağaç kavunu ile Kula, Demirci ve Gördes halıları isim yapmıştır.
Tarım: İl topraklarının % 91.7’si tarıma elverişlidir. Bu toprakların ise % 46’sı orman ve makilerle kaplıdır.
Arâzi ve mevsim şartları sebebiyle, tarım ürünleri çeşit ve miktar bakımından fazladır. Tahıl, baklagiller, sanâyi ürünleri, sebze ve meyvenin en çok istihsal edildiği illerden biridir. Başlıca ürünleri buğday, arpa, mısır, pirinç, nohut, bakla, tütün, pamuk, susam, karnabahar, kereviz (Türkiye’de kereviz ve karnabahar en çok Manisa’da yetişir), domates, patlıcan, pırasa, kabak, biber, fasülye, ıspanak ve bol miktarda lahanadır.
Meyvecilik Manisa ilinde çok gelişmiştir. Türkiye’de kurutmalık çekirdeksiz üzümün en çok yetiştiği yer Manisa’dır. Üzümün ana vatanı kabul edilen bu ilde, Türkiye üretiminin % 85’i yetişir. Üzüm en önemli tarım ürünüdür. Manisa’da yetişen diğer meyvelerse zeytin, şeftali, kiraz, kayısı, badem, armut, ceviz, nar ve kestânedir.
Türkiye’de yetişen tütünün % 75’i Manisa’da yetişir. Meşhur kavun ve karpuzlarıyla Türkiye’de dördüncü gelir. Manisa Türkiye’de bütün üzüm, tütün ve pamuk üretiminin dörtte birine, zeytin üretiminin sekizde birine, zeytinyağı üretiminin onda birine sâhiptir. Türkiye’de en çok traktör Adana ve Konya’dan sonra Manisa’dadır.
Hayvancılık: Çayır ve mer’aların gittikçe azaldığı Manisa ilinde hayvancılık üçüncü derecede bir gelir kaynağıdır. At, öküz, katır ve deve ile kıl keçisi sayısı azalırken diğer hayvan sayısı artmaktadır.
Ormancılık: Manisa, Ege bölgesinin orman kuşağı üzerindedir. Dağları ve platoları ormanlarla kaplıdır. 650.000 hektara yakın orman sahası ve 250 bin hektar fundalık sahası ile orman bakımından oldukça zengindir. Senede 80 bin m3 sanâyi odunu ile 250 bin stere yakın yakacak odunu üretilir.
Mâdenleri: Manisa mâden bakımından oldukça zengindir. Soma ilçesinde Çamlıca Dağı yamaçlarından çıkarılan linyit, Soma Termik Santralinde kullanılarak, elektrik enerjisi elde edilir. Rahmanlar köyü yakınında 1975’te kurşun, altın, antimon karışımı bir mâden yatağı bulunmuştur. Manisa ilinde linyitten başka kurşun, civa, zımpara, mermer ve perlit mâdenleri de işletilmektedir.
Üç bin tonluk uranyum rezervi tespit edilmiştir. Bu dünyâ standartlarına göre zengin bir kaynak sayılır.
Enerji: Soma Termik A. B. Santralleri Türkiye’nin büyük ve önemli enerji istihsal merkezlerinden biridir. Senede 4,4 milyar kwh elektrik üretilmektedir.
Sanâyi: Manisa, Ege bölgesinin İzmir’den sonra ikinci sanâyi ve ticâret merkezidir. 10 işçiden fazla işçi çalıştıran işyeri 400 ve 10 kişiden az işçi çalıştıran iş yeri miktarı 3000’dir. 1970 senesine kadar sanâyi tarıma dayalı idi. 1970’ten sonra çeşitli sanâyi kollarıyla ilgili fabrikalar korulmuştur. Geniş bir sanâyi bölgesi vardır. Sanâyi her geçen gün hızla gelişmektedir. Çok sayıda yağ, sabun, dokuma, çırçır, un, kiremit, tuğla fabrikaları ve bıçkı-hızar atölyelerinden başka, büyük sanâyi kuruluşları Termik Santrali, kömür işletmeleri, dokuma, un, yem, yağ, beton direk, giyim, elektrik motorları, alüminyum radyatör, seramik, sıhhî tesisât gereçleri, ayakkabı, mobilya, elektronik eşyâ, tarım makinaları, konserve, süttozu, yonga ve levha, kola fabrikalarıdır.
Manisa organize sanâyi bölgesi Bursa’dan sonra iç kaynaklarla gerçekleştirilen ikinci bölgedir. 70’e yakın fabrika bulunmaktadır.
Ulaşım: Manisa, ulaşım imkânları çok zengin olan bir ildir. İzmir’i; Ege, Akdeniz kıyıları ile İstanbul, Ankara, İç Anadolu’ya bağlayan karayolları Manisa’dan geçer. Kavşak noktasıdır. İl dâhilinde 600 km devlet ve 600 km il yolları vardır. Manisa İzmir’e çok yakındır. İzmir’in deniz ve hava ulaşımından da istifâde etmektedir. Manisa demiryolu ağının kavşak noktalarından biridir. Bandırma-Balıkesir istikâmetinden ve Eskişehir-Uşak istikâmetinden gelen demiryolu hattı Manisa’da birleşir ve tek hat olarak İzmir’e bağlanır. Küçük uçakların indiği bir havaalanı vardır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfus: 1990 sayımına göre toplam nüfus 1.154.418 olup, 590.374’ü il ve ilçe merkezlerinde 564.044’ü köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 13.810 km2 ve nüfus yoğunluğu 84’tür.
Örf ve âdetler: Manisa; Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Makedonya (İskender), Bergama, Roma ve Bizanslılardan sonra 1076’da Selçuklu Türkleri tarafından fethedilmiş, bu bölgeye Türkmen boyları yerleştirilmiş, Hıristiyanlar Ege adalarına çekilerek Ege bölgesi gibi Manisa da Türkleşmiş ve bu bölgede 1076’dan bu yana Türk-İslâm kültürü yerleşmiş ve kökleşmiştir. Türklerden önceki kültürler unutulmuş sâdece şehir, saray ve heykel kalıntıları kalmıştır. Manisa bölgesinde sâdece Türk-İslâm kültürü hâkimdir.
Halk oyunları ve Türküleri: Manisa ili halk oyunları müzik ve türküler bakımından çok zengindir. Her türkünün bir hikâyesi vardır. Başlıca oyunları Zeybek cinsi olup, Aydın ve Bergama Zeybeği en çok oynanır. Kadın ve erkekler oyunları ayrı ayrı oynarlar. Erkekler Güvendi, Güneydoğu, Korucu, Değirmenci, Karşılama, Horan, Harmandalı Zeybeği, Sakarya, Kabadayı, Abdal Bastı ve Sarı Çiçek gibi oyunları; kadınlar ise, Mermerimin Yolları, Minna, Ördek Suya Dalda Gel, Oldu mu Aman Oldu mu, oyunlarını oynarlar.
Mahallî kıyâfet: Erkekler başa kırmızı fes ve çelep sarığı, bedenlerine pamuklu alacadan dikilmiş yakasız önden tek düğmeli entari giyerler. Bele kuşak sarılır. Ayaklara kalçın veya kara yemeni; köylerde çarık ve nalın da giyilir. Kadınların mahallî kıyâfeti ise: Ayakta kısa konçlu, burnu püsküllü sarı çizme, el örgüsü kısa kırmızı çorap, çok renkli el dokuması pamuklu bir çitare, canfesten yapılmış beli uçkurlu bol şalvar, aynı renkli uzun kollu entaridir. Başta çeşitli renkte işlemeli fes, fesin üzerinde boncuklu oyalı yazma, uçları çene altından dolaştırılarak başın üzerine bağlanır. Alna iki dizi altın, kollara aynalı bilezik takılır. Boyunda da altın vardır.
Mahallî yemekler: Tahin yemeği, Demirci kebabı, Sura, Elbasan, odun köfte, Manisa kebabı kapama, girik helva, tavatır ve günbak tatlısıdır.
El sanatları: Manisa’nın Gördes, Kula ve Demirci’de dokunan halıları çok meşhurdur. Güreş ve cirit köylere kadar yayılmıştır. Dağcılık, okçuluk ve diğer sporlar gelişmektedir.
Şâir Abdî (on altıncı asır), Şeyhülislâm Vassaf Efendi (1662-1755), Sultan İkinci Selim Hanın Hocası Derûnî meşhur matematikçi Gelenbevî İsmail Efendi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Manisa’dan yetişen meşhurlardan bâzılarıdır.
Eğitim: Manisa Osmanlılar zamanında önde gelen bir kültür ve eğitim merkezi idi. Osmanlı şehzadeleri burada vâlilik yaparak devlet idâresinin stajını yaparlardı. Okur-yazar nisbeti % 85’e ulaşmıştır. İlde 84 anaokulu, 1043 ilkokul, 140 ortaokul, 24 lise, 5 Anadolu lisesi, 10 Endüstri Meslek Lisesi, 7 Teknik Anadolu Lisesi, 10 Kız Meslek Lisesi, 8 Ticâret Lisesi, 11 İmâm-Hatip Lisesi, 8 Çıraklık Eğitim Merkezi, 7 Kız Sanat Okulu vardır (1993).
Manisa’da 9 Eylül Üniversitesine bağlı Manisa Gençlik ve Spor Akademisi, Manisa Mâliye ve Muhâsebe Yüksek Okulu ve Demirci Eğitim Yüksek Okulu vardır. Celal Bayar Üniversitesi kurulmaktadır. 652 köyden ancak 30’a yakınında okul yoktur.
İlçeleri
Manisa’nın biri merkez olmak üzere on altı ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 221.694 olup, 158.928’i ilçe merkezinde, 62.766’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 30, Karaoğlanlı bucağına bağlı 5, Munadiye bucağına bağlı 11, Osmancalı bucağına bağlı 29, Üçpınar bucağına bağlı 19 köyü vardır. Yüzölçümü 2125 km2 olup, nüfus yoğunluğu 104’tür. İlçe toprakları genelde hafif dalgalı düzlüklerden meydana gelmiştir. Güneyinde Manisa Dağı yer alır. Manisa Ovasını Gediz Nehri sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri çekirdeksiz üzüm, pamuk zeytin ve meyvedir. Hayvancılık ikinci derecede gelir kaynağıdır. Pamuklu dokuma, alüminyum, radyatör, sıhhî tesisat gereçleri, un, yem, bitkisel yağ, çırçır, tuğla ve kiremit fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Manisa Dağı eteğinde kurulmuştur. İzmir-Balıkesir karayolu ilçeden geçer. Denizden yüksekliği ortalama 70 metredir. Kışları ılık, yazları ise bunaltıcı sıcak geçer. Türkiye’de îmâr plânı hazırlanıp tatbik edilen ilk şehirdir. Târihî eserlerle dolu olan Manisa, modern bir şehirdir. Yunanlılar kaçarken Manisa’nın dörtte üçünü yakmışlar ve bu harâbeler üzerine modern bir Manisa kurulmuştur. Manisa Dağı eteklerindeki şehir; Tabakhâne, Akhal ve Haydar dereleri ile bölünmüştür. Bu derelerin hepsinin üzeri örtülmüş olup, günümüzde böyle dereler yoktur. İrili ufaklı 30 köprü ile birbirine bağlanan şehrin her mahallesinde eskiden kalma köprüye rastlanır. Yeni Manisa ovaya doğru inmiştir.
Ahmetli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 19.554 olup, 10.190’ı ilçe merkezinde, 9364’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 15 köyü vardır. İlçe toprakları hafif dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Güneyinde Boz Dağlar yer alır. Başlıca akarsuyu Gediz Nehridir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri çekirdeksiz üzüm, pamuk ve meyvedir. İlçe merkezi İzmir-Ankara karayolu ve İzmir-Afyon demiryolu üzerinde yer alır. Ulaşım rahatlığı ve anayol üzerinde olması sebebiyle gelişmiş bir yerleşim merkezidir. Turgutlu’ya bağlı bir bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1951 yılında kurulmuştur.
Akhisar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 152.397 olup, 73.944’ü ilçe merkezinde, 78.453’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 73, Mecidiye bucağına bağlı 16 köyü vardır. İlçe toprakları Akhisar Ovası ve etrâfındaki dağlardan meydana gelir. Kuzeyinde Demirci ve Gölcük dağları, batısında Yund Dağları güneyinde Çal Dağı doğusunda Göldağ yer alır. Bu dağlar arasında kalan ova akarsuların getirdiği alüvyonlu topraklardan teşekkül etmiştir. Başlıca akarsuları Kum Çayı, Gördes Çayı ve Kayacık Deresidir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri pamuk, zeytin, tütün, çekirdeksiz üzüm, buğday, arpa, kavun, karpuz ve turfanda sebzedir. Dünyâca meşhur şark tütününün en kaliteli türleri Akhisar’da yetişir. Otu bol olan platolarda hayvancılık yapılır. İlçede küçük sanâyi gelişmiştir.
İlçe merkezi, İzmir-Balıkesir demiryolu ve İzmir-Bursa karayolu üzerinde yer alır. İl merkezine 52 km mesâfededir. Manisa’nın en zengin ve en kalabalık ilçesidir. Denizden yüksekliği 106 metredir. Belediyesi 1923’te kurulmuştur.
Alaşehir: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 91.362 olup, 36.649’u ilçe merkezinde, 54.713’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 57, Yeşilyurt bucağına bağlı 4 köyü vardır. Yüzölçümü 977 km2 olup, nüfus yoğunluğu 77’dir. İlçe toprakları iki yanı dağlarla çevrili ovadan meydana gelir. Batısında Bozdağlar, kuzeydoğusunda Uysal Dağı yer alır. Alaşehir Ovasını, Alaşehir Çayı sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri arpa, pamuk, buğday, tütün, armut, zeytin ve üzümdür. Hayvancılık ikinci dercede gelir kaynağıdır. En çok sığır beslenir. Yağ, çırçır, fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi İzmir-Uşak-Afyon demiryolu üzerinde yer alır. Denizden yüksekliği 109 metredir. İl merkezine 108 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1884’te kurulmuştur. Eski ismi Philadelpheia olup, Bergama Kralı Birinci Attalos Pliladelphus’tan gelir. Yedinci ve onuncu asırlarda İslâm orduları buraya kadar gelmişlerdir. 1075’te Anadolu Fâtihi Birinci Sultan Süleyman Şah tarafından fethedilmiştir. Alaşehir eski çağların önemli ve büyük bir şehri ve askerî üssü idi. 1176’da Miryokefalon Meydan Savaşında Sultan İkinci Kılıç Arslan’a fecî şekilde yenilen Bizans İmparatoru Manuel Kommenos, Alaşehir’e çekilip yaralarını tedâvi ettirmiştir.
Üçüncü Haçlı Seferinde Almanya İmparatoru Friedrich Barbarossa, Alaşehir önlerine gelmiştir. 1255’te İznik Bizans İmparatorluğu ile Selçuklu Türkleri arasındaki muâhede (antlaşma) Alaşehir’de yenilenmiştir. Yakup Bey Alaşehir’e saldırmış şehri Katalonyalı paralı askerler savunmuştur. 1307’de Alaşehir Germiyanoğullarına vergi ödemeye mecbur kalmış, bu para ile Kütahya’da medrese yapılmıştır. 1335’te Aydınoğlu Umur Bey, Alaşehir’i yeniden fethetmiştir. Bizanslılar tekrar ele geçirince 1391’de Yıldırım Bâyezîd Han, Alaşehir’i fethetmiştir. Türkler tarafından en son fethedilen Anadolu şehirlerinden biridir.
Demirci: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 60.184 olup, 20.576’sı ilçe merkezinde 39.608’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 56, Borlu bucağına bağlı 17, Yarbasan bucağına bağlı 18 köyü vardır. Yüzölçümü 1233 km2 olup nüfus yoğunluğu 49’dur. İlçe toprakları dağlarla kaplı olup, Demirci Dağları engebelidir. Ovalar çok az yer tutar. Dağlar ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi halı dokumacılığına dayanır. İlçede çok sayıda yün, pamuk ipliği ve halı fabrikası vardır. Halılar yurt dışına ihraç edilir. Toprakların çok engebeli olması yüzünden tarım gelişmemiştir. Ayva ve erik başta olmak üzere az miktarda meyve yetiştirilir. Eriği kabızlığı önleyici ilâç yapımında hammadde olarak kullanılmak üzere ihraç edilir. Ormancılık ve hayvancılık gelişmiştir.
İlçe merkezi Simav Dağları, eteklerinde kurulmuştur. Denizden yüksekliği 850 metredir. İl merkezine 171 km mesâfededir. Çok eski birtârihe sahiptir. Belediyesi 1884’te kurulmuştur.
Gölmarmara: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 16.729 olup, 10.976’sı ilçe merkezinde, 5753’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 9 köyü vardır. İlçe toprakları hafif engebeli düzlüklerden meydana gelir. Doğusunda Demirci Dağları, güneyinde Marmara Gölü yer alır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, tütün, çekirdeksiz üzüm, buğday, arpa, kavun, karpuzdur. Gölde başta sazan balığı olmak üzere çeşitli su ürünleri avlanır. İlçe merkezi, Demirci Dağları eteklerinde düz bir arâzide kurulmuştur. Akhisar’a bağlı bucak merkeziyken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1923’te kurulmuştur.
Gördes: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 38.853 olup, 9767’si ilçe merkezinde 29.086’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 59 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde Kepez Dağı, kuzeydoğu ve doğusunda Demirci- Simav Dağları, güneydoğuda Çomaklı Dağı, orta kısımda Gördes Çayı Vâdisi yer alır. Gördes Çayı Vâdisinde Gediz Ovasının bir bölümü sayılan Gördes Ovası vardır. Dağlar iğne yapraklı ağaçlardan meydana gelen ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa, ayva, zeytin, kiraz, susam, tütün ve baklagillerdir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun ve sığır beslenir. Kızılçam ormanlarında reçine üretimi yapılır. Halı dokumacılığı gelişmiştir. İlçe topraklarında feldispat, mika, linyit ve uranyum yatakları vardır.
İlçe merkezi Gördes Çayı kıyısında yer alır. 1940’taki toprak kayması neticesinde oturulamıyacak hâle gelen ilçe, sağlam bir arâzide yeniden kurulmuştur. İl merkezine 108 km mesâfededir. Belediyesi Cumhûriyetten önce kurulmuştur.
Kırkağaç: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 45.608 olup, 21.421’i ilçe merkezinde, 24.187’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10, Gelenbe bucağına bağlı 21 köyü vardır. Yüzölçümü 543 km2 olup, nüfus yoğunluğu 84’tür. İlçe topraklarının büyük bölümü ovalarla kaplıdır. Güneybatısında Soma Dağı yer alır. Başlıca akarsuyu Bakırçay’dır.
Ekonomisi, tarım ve mâdenciliktir. Başlıca tarım ürünleri kavun, karpuz, buğday, zeytin, üzüm, arpa baklagiller olup ayrıca az miktarda tütün, mısır, pamuk ve susam yetiştirilir. Kavunu ülke çapında meşhurdur. İlçe toprakları linyit, yatakları TKİ’ye bağlı Garp Linyitleri Müessesesi tarafından işletilir. Zeytinyağı, çırçır ve tarım araçları üreten atölyeler vardır.
İlçe merkezi Soma-Akhisar karayolu üzerinde yer alır. Doğusundan Bandırma- İzmir demiryolu geçer. İl merkezine 73 km mesâfededir. Eski bir târihe sâhib olan ilçe, çok sayıdaki câmi ve minâreleriyle dikkat çekicidir. Balıkesir’e bağlı iken 1880’de Manisa’ya bağlanmıştır. Belediyesi 1888’de kurulmuştur.
Köprübaşı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 15.847 olup, 5816’sı ilçe merkezinde, 10.031’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 18 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli arâziden meydana gelir. Kuzeyinde Demirci Dağları yer alır. Demirköprü Barajının bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır.
Ekonomisi, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Kızılçam ormanlarında reçine üretimi yapılır. Halı dokumacılığı gelişmiştir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. Tarıma müsâit yerlerde buğday, üzüm, zeytin, kiraz yetiştirilir.
İlçe merkezi Demirköprü Barajı kıyısında yer alır. Demirci-Sâlihli Karayolu ilçeden geçer. Gördes, ilçesine bağlı bir bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1968’de kurulmuştur.
Kula: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 48.132 olup, 17.208’i ilçe merkezinde, 30.924’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 39, Gökçeören bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 960 km2 olup, nüfus yoğunluğu 50’dir. İlçe toprakları Gördes-Uşak Platosunda yer alır. Başlıca akarsuyu Gediz Irmağıdır.
Ekonomisi tarım ve dokumacılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve üzüm olup, ayrıca az miktarda tütün, mısır, susam, zeytin ve kiraz yetiştirilir. Hayvancılık ve halı dokumacılığı gelişmiştir. Meşhur Kula halıları ev tezgahlarında ve iş yerlerinde dokunur.
İlçe merkezi, Ankara-İzmir karayolu kıyısında kurulmuştur. İl merkezine 118 km mesâfededir. İlçedeki 18 ve 19. asırlardan kalma 300’den çok Kula evi 1979’da sit alanı olarak ilân edilmiş ve korunmaktadır. Belediyesi 1877’de kurulmuştur.
Salihli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 132.735 olup, 70.861’i ilçe merkezinde, 61.874’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 83, Karataş bucağına bağlı 43 köyü vardır. Yüzölçümü 1302 km2 olup, nüfus yoğunluğu 102’dir. İlçe toprakları etrâfı dağlarla çevrili ovadan meydana gelir. Kuzey ve kuzeydoğusunda Dibek Dağı güneyinde Bozdağlar yer alır. Dağlardan kaynaklanan suları Gediz Irmağı toplar.
Ekonomisi, tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri üzüm, buğday, pamuk, çiğit, tütün ve meyvedir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. Tarıma bağlı sanâyi gelişmiştir. Salihli Palamut ve Valeks Fabrikası, pamuk ipliği, dokuma, salça, çırçır, nebâtî yağ fabrikaları, başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında altın ve uranyum yatakları vardır.
İlçe merkezi İzmir-Ankara karayolu ve kenarında yer alır. İl merkezine 72 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1899’da kurulmuştur.
Sarıgöl: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 34.682 olup, 10.677’si ilçe merkezinde, 24.005’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 28 köyü vardır. Yüzölçümü 423 km2 olup, nüfus yoğunluğu 82’dir. İlçe toprakları genelde düzdür. Orta ve batısında Alaşehir Ovası, kuzey ve doğusunda Uysal Dağı, güneyinde ise Bozdağlar yer alır. Dağlardan kaynaklanan suları Kocaçay toplar. Sulama gâyeli Afşar Barajı Gölünün bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri üzüm, arpa, buğday, mısır ve pamuk olup ayrıca az miktarda susam, zeytin ve kiraz üretimi yapılır. İlçe merkezi, topraklarının orta kesiminde yer alan ovada kurulmuştur. Manisa- Afyonkarahisar demiryolu kuzeyinden, Salihli-Denizli karayolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 140 km mesâfededir. Alaşehir’e bağlı Bucak iken 1957’de ilçe oldu. Belediyesi 1942’de kurulmuştur.
Saruhanlı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 73.888 olup, 12.977’si ilçe merkezinde, 60.911’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 37, Halitpaşa bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 898 km2 olup, nüfus yoğunluğu 82’dir. İlçe toprakları genelde düzdür. Güneydoğusunda Çal Dağı, kuzeybatısında Yunt Dağı, doğu, güney ve batısında Gediz Ovası yer alır. Başlıca akarsuyu Kum Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, üzüm, pamuk, zeytin, tütün, arpa, mısır ve susamdır. Ayrıca çeşitli sebze ve meyve yetiştirilir. Çırçır, nebâtî yağ, pamuk ipliği ve dokuma fabrikaları ve atölyeleri başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında magnezit yatakları vardır.
İlçe merkezi, Manisa-Balıkesir karayolu ve demiryolunun kenarında kurulmuştur.
İl merkezine 18 km mesâfededir. 1945’te bucak, 1959’da ilçe oldu. İl merkezine yakınlığı yüzünden fazla gelişmemiştir. Belediyesi 1953’te kurulmuştur.
Selendi: 1990 nüfus sayımına göre toplam nüfûsu 25.415 olup 6773’ü ilçe merkezinde, 18.642’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 38 köyü vardır. Yüzölçümü 791 km2 olup nüfus yoğunluğu 34’tür. İlçe toprakları Gördes- Uşak Platosunun hafif dalgalı düzlüklerinden meydana gelir. Başlıca akarsuları Eynes ve Selendi çaylarıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa ve baklagiller olup, ayrıca az miktarda mısır, üzüm, susam, kiraz ve zeytin yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. İlçe topraklarında bakır- kurşun-çinko yatakları vardır.
İlçe merkezi, Selendi Çayı Vâdisinde kurulmuştur. Gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 158 km mesâfededir. Osmanlı Devleti zamânında ilçe merkezi günümüzde Karaselendi diye anılan köyde idi. 1954’te ilçe olan Selendi’nin belediyesi aynı sene kurulmuştur.
Soma: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 76.641 olup, 49.977’si ilçe merkezinde, 26.664’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 59 köyü vardır. Yüzölçümü 826 km2 olup, nüfus yoğunluğu 90’dır. İlçe toprakları, orta yükseklikteki engebeli arâziden meydana gelmiştir. Güneyinde Soma Dağı, batı ve iç kesimlerinde Soma Ovası yer alır. Başlıca akarsuyu Bakırçay’dır. Yağcılar Deresi üzerinde sulama gâyeli Sevişler Barajı yer alır.
Ekonomisi tarım sanâyi ve mâdenciliğe dayalıdır. İlçe topraklarındaki linyit yatakları 1910’dan beri işletilmektedir. Çıkarılan kömürün bir bölümü Soma Termik Santralinde kullanılır. Un ve nebâtî yağ fabrikaları, başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. Ovalarda yetiştirilen başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, zeytin, nohut ve mısır olup, ayrıca az miktarda pamuk, susam, kiraz ve üzüm yetiştirilir.
İlçe merkezi İzmir-Balıkesir demiryolu kıyısında yer alır. Bergama’yı Akhisar’a bağlayan karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 86 km mesâfededir. Eski ismi Germe’dir. Belediyesi Cumhûriyetten önce kurulmuştur.
Turgutlu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 100.697 olup, 73.634’ü ilçe merkezinde, 27.063’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 35 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düzdür. Kuzeyinde Çal Dağı, güneyinde ise Bozdağlar yer alır. Gediz Ovasının bir bölümü ise ilçe sınırları içinde kalır. Başlıca akarsuları Gediz Irmağı ve Irlamaz Çayıdır. Dağlık kesimlerde kızıl çam ormanları vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, üzüm, buğday, çiğit, pamuk, tütün, arpa, mısır, zeytin ve susamdır. Sebze ve meyve yetiştiriciliği gelişmiştir. Ovalık kesimde sığır, dağlarda koyun besiciliği yapılır. Un, nebâtî yağ, konserve, çırçır, beton direk, tarım aracı, tuğla ve kiremit fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşları olup ilçe topraklarında demir, nikel yatakları vardır.
İlçe merkezi Irlamaz Çayı kenarında kurulmuştur. İzmir-Uşak demir ve karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 30 km mesâfededir. Eski ismi Kasaba’dır. Denizden yüksekliği 70 metredir. İlin en gelişmiş ilçelerinden biridir. Belediyesi 1872’de kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Manisa ili tabiî güzellikleri ve târihî eserleri çok olan bir ilimizdir. Eski devirlerle Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden kalan pekçok eser vardır. İstanbul, Edirne ve Bursa’dan sonra Osmanlılar tarafından en çok îmâr edilen Manisa, Osmanlı mîmârîsinin en zengin örneklerini taşıyan dördüncü şehirdir. Yunan işgâli sırasında birçok târihî eser yakılıp yıkılmıştır. Zamânımıza ulaşanlarından önemlileri şunlardır:
Hâtuniye Külliyesi: Sultan İkinci Bâyezid’in hanımı Hüsnü Şah Hâtun 1490’da yaptırmıştır. Külliye; câmi, sıbyan mektebi, Kurşunlu Han, medrese ve hamamdan meydana gelmiştir. Medresesi yıkılmıştır. Kurşunlu Han gördüğü tâmirler yüzünden, orijinal yapısını kaybetmiştir. Minâresinin gövdesi zikzaklı burmalarla bezenmiştir. Geometrik oymalarla süslü minberi orijinaldir. Külliye ilk dönem Osmanlı mîmârîsinin en güzel örneklerindendir. Câminin yanındaki türbe 1881’de ölen Sadrazam Rüştü Paşaya âittir.
Sultan Külliyesi: Yavuz Sultan Selim Hanın Hanımı Ayşe Hafsa Sultan yaptırmıştır. Külliye; câmi, sıbyan mektebi, sultan hamamı, Dârüşşifâ, medreseden meydana gelmiştir. Mesir macunu bu külliyede bulunan câmiden halka atıldığı için Mesir Câmii adı ile de bilinir. Câminin mihrab ve minberi Osmanlı sanatının üstün yapılarındandır. Dış medrese yıkılmış olup, iç medrese günümüzde müftülük olarak kullanılmaktadır. Dârüşşifa kısmı ise günümüzde sağlık müzesidir.
Murâdiye Külliyesi:1582-1585 seneleri arasında yapılmış olup Mîmar Sinan’ın eseridir. Külliye; câmi, medrese, imârethâne, sıbyan mektebinden meydana gelmektedir. Sıbyan mektebi yıkılmıştır. Külliyeyi Sultan Üçüncü Murâd Han yaptırmıştır. Câmisi Manisa’daki Osmanlı devri câmilerinin en değerlisidir. Kesme taştan yapılan câminin sağ ve solunda iki ince minâre bulunmaktadır. Giriş kapısı ağaç oymacılığının bir şâheseridir. Sütun kapı, duvar ve kubbede yer alan oymalı mermerler, çiçek motifli ve âyet-i kerîmelerle süslü çiniler ve diğer çeşitli süslemelerle Türk süsleme sanatının en güzel örneklerindendir. Medresesi, Etnografya Müzesi; imârethâne kısmı ise Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında külliye esaslı bir şekilde tâmir edilmiştir.
Ulu Câmi: Manisa’nın en eski câmisidir. Saruhan Beyin torunu İshak Bey tarafından 1366’da yaptırılmıştır. 14 sütun üzerine üç yönde revakla çevrilmiştir. Sütunlarının bâzıları Bizans kilisesine âittir. Câminin yanında bir medrese vardır. Medrese kapısı yanında tek şerefeli kilim desesini andıran ve yeşil, mavi, sarı ve mor renkli çini tuğlalarla süslü kısa gövdeli minâresi vardır. Minber abanoz ağacından yapılmış olup, âyet-i kerîme yazılarıyla süslüdür. Minber Türk ağaç oymacılığının güzel örneklerinden olup, Manisa Etnografya Müzesindedir. Medrese, Bizans kilise harâbeleri üzerine yapılmıştır. Boyu 36,55 m, eni 32,55 metredir.
Çeşnigir Câmii: Çeşnigir Sinan Bey tarafından 1474’te yaptırılmıştır. Mihrabı geometrik oymalarla bezelidir. Yanında Karamanoğullarının yaptırdığı kitaplık bulunmaktadır.
İvaz Paşa Câmii: İvaz Paşa bin Abdülmümin tarafından 1488’de Mutlu Mahallesinde yaptırılmıştır. Yanında medrese odaları vardır. Ağaç minberinin oymaları Türk el sanatının en ince görüntülerini sergiler.
Yıldırım Câmii:Yıldırım Bâyezîd Han, Alaşehir ilçesini aldığı zaman yaptırmıştır. Ankara Savaşı çıkınca kubbeleri tamamlanamamıştır. Daha sonra yanına bir minâre ve üzerine ahşap çatı yaptırılmıştır.
Şeyh Sinan Câmii:Alaşehir ilçesinde Şeyh Sinan bin Mahmûd Faik tarafından 1465’te yaptırılmıştır. Selçuklu mîmârî tarzındadır. Câminin yanında bir zâviye ve Şeyh Sinan’ın türbesi vardır.
Kula Evleri: On sekiz ve on dokuzuncu asır yapısı olan bu evler Osmanlı mîmârîsinin özelliklerini taşır. Türk gelenek ve çevre şartlarına uygun olarak yaptırılmıştır. Evlerin tavan ve kapı oymaları çok güzeldir. Târihî eser olarak koruma altına alınan Kula evlerinden Beyoğlu evi, Büyük Göldeliler ve Küçük Göldeliler evi en önemlileridir.
Eski Eserler: Manisa’da Türk hâkimiyetinden önceki Bizans, Roma, Bergama Lidya, Frigya ve Hitit devirlerine âit çok sayıda târihî eser bulunmaktadır. Kybele (Kibele); Spil (Manisa) Dağı eteklerinde bulunan bu anıt, Hititlerin tapınaklarındandır. 10 m boyundadır. Üzerinde Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış yazılar vardır. Kibele eski Arabistan’daki Hübel putunun aynısı olduğu söylenir. Sard (Sardis) Harâbeleri: Salihli ilçesi Mustafa Bey köyünde bulunan bu harâbeler, Lidya başşehri Sard şehrine âittir. M.Ö. 2000 yılında kurulan bu şehrin büyük kısmı toprak altındadır. Ancak bir kısmı ortaya çıkarılmıştır. M.Ö. 547’den sonra Pers Krallığına başşehirlik de yapmıştır. Romalılar devrinde Hıristiyanlık dünyâsının en tanınmış yedi kilisesinden biri de buraya yapılmıştır. Bizanslılar burayı piskoposluk merkezi yapmıştır. Tîmûr’un Anadolu’ya gelişi sırasında yıkılan şehir, bir daha inşâ edilmemiştir. Kazılarda çıkarılanlar İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. Üçüncü asra âit dünyânın en büyük sinagogu ortaya çıkarılmıştır. Kazılarda Artemiz Tapınağı, Pazar yeri, tiyatro, piramit mezar, Akropol, Birtepe mezarlığı, Sard (Sardes)ın Lidyalılardan önceki ismi “Asya” (Asuva) idi. M.Ö. sekizinci ve yedinci asırda İtalya ve Sardinya’ya göç ederek Roma Medeniyetini kuran Etrüskler Lidya asıllıdırlar. Lidya Devletinde 42 kral gelip, geçmiştir. Giges en meşhurudur.
Altın (kral-ipek) Yolu Efes-Sart-Adala-Sıdas-Gordion-Hatuşaş-Ninova olarak devam ediyordu. Krezus zamanında Lidya çok zenginleşmiş ve Sard şehri dünyâca ünlü altın yatağı durumunda idi. Ayrıca bu devirde Sard kültür ve sanat merkezi olmuştur. Lidyalılarla Etiler aynı dîne mensuptular.
Sidas: Demirci sınırları içinde bulunan bu harâbeler, İyon ve Lidya çağının önemli şehri Sidas’ın harâbelerinin bir kısmıdır.
Niobe (Ağlayan Kaya):Yarıkkaya mevkiindeki bu kaya, 14 çocuğu öldürülen bir ananın taş oluşu olarak mitolojiye konu olmuştur. İnsana benzeyen bu kayadan devamlı su sızar.
Aigai (Nemrutkale) Harâbesi:Manisa’nın batısında Köseler köyü yakınındadır. Bergama Krallığı zamânının meşhur Aigai şehrinin kalesidir. Sarp ve yalçın bir tepe üzerinde kurulan bu şehirde henüz kazı yapılmamıştır.
Lidya Kral Mezarları: Salihli ilçesinin Tekelioğlu köyü yakınında 90 höyüğü bulunan bir kral mezarlığıdır. En büyüğü Lidya Kralı Krezüs’ün babası Kral Allates’e âittir. Bu mezarların hepsi ilk ve orta çağlarda açılarak soyulmuştur. Standos (Selendi); eski şehir kalıntılarıdır. Kara Selendik köyünde bulunur. Roma devrine âittir.
Manisa Kalesi: Manisa’nın 1 km güneyinde, 450 m yükseklikte kurulmuştur. İlk kaleyi Magnetler, sonra Bizans İmparatoru Üçüncü İonnes Dukas Batatles 1222’de yaptırmıştır. Kale iç ve dış kale olarak ayrılır. Kaledeki câmiyi, Fâtih Sultan Mehmed Han yaptırmıştır. Fâtih, İstanbul’un fethi fikri plânlarını Manisa’da hazırlamıştır. Kale yıkık durumdadır. Kale duvarları kat kat yükselir.
Karabel Kaya Kabartması:Hititlere âittir. Menye (Meonia) Harabeleri: Kula ilçesinin Gökçeören kasabası yakınında Lidya Krallığının önemli bir şehrinin harâbeleridir. Philadelphia Harâbesi: Alaşehir ilçesi eski Philadelphia şehrinin üzerinde kurulmuştur. Şehri çevreleyen surun son kalıntıları mevcuttur. Daldis Harâbesi: Salihli kemer köyündedir. Gördes (Gordos Harâbesi): Roma devrine ulaşan eski Gordos şehrine âittir. Tepe Mezarlığı Harâbesi: Akhisar’dadır. Yoğurtçu Kalesi: Manisa-Menemen yolu üzerindedir. Roma Devrinden kalmadır.
Târih Öncesi Mağaralar:Demirci ve civarında çok eski devirlere âit mağaralar vardır. Alağaç köyü yakınında Gürneyt, Fadıllı, Uzunyayla mağaraları ile Çatalhöyük köyü civarında Delikyar en önemlileridir. Fadıllı beş katlı binâ şeklinde bir kaya oyularak hazırlanmıştır. Dördüncü katta üç mumya mezar vardır. Kralın taht odası taban seviyesine yakındır. Cellat kuyusunun dibi görünmez. Son katta inilmesi mümkün olmayan dehliz vardır. Delikyarda kralsarayı ve Midas’ın mezarı bulunmaktadır. Âsî Tepe (Azı Tepe) mevkiinde Lidyalılarca işlenmiş demir yatakları bulunduğu iddia edilir. Gördes Oğuldurak köyü yakınındaki vâdide taş oyma odalar vardır. Artemis Tapınağı: İon tarzındaki yapıların en büyüklerinden biridir. Sütunların herbiri 17,31 m ve ağırlığı 20 tondur. Gimnazyum: Roma İmparatorluğunun en önemli anıtlarından olan Gimnezyum ve hamam, Sard Harâbeleri içindedir. Alaşehir Surları: Oldukça büyük surlardır. Alaşehir eski çağlarda askerî bir üs idi.
Mesire yerleri:
Yeşilliği, ormanları, soğuk suları, kaplıcaları serin yaylaları ile meşhur olan Manisa ilinde çok sayıda mesire yeri vardır. Başlıcaları şunlardır:
Spil (Manisa Dağı) Millî Parkı: Gediz Vâdisi güneyinde yer alan Spil Dağı üzerindedir. Yüksekliği 1517 m olan bölge ovaya nazaran 7°C serin, ormanla kaplı, bol ve soğuk su kaynaklarına sâhiptir. Yedi bin hektara yakın millî parkın 5227 hektarı ormanlarla kaplıdır. Târihî eserler ve mitolojiye konu olan yeryüzü şekilleri ve Gediz Vâdisine kuşbakışı bakan güzel manzarası vardır.
Çınarlı Çeşme: İl merkezine 26 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Manisa-Osmancalı karayolu üzerindedir. Zengin orman örtüsü ve ilginç manzaraları bulunur.
Seyrangâh: Kırkağaç’a 4 km mesâfede bir dinlenme yeridir. Kızılçam ağaçları ile kaplıdır.
Süleymanlı: Manisa-Aksihar karayolunun üzerindedir. Orman içi dinlenme yeridir.
Sultan Yaylası: İl merkezine 14 km uzaklıktadır. Kiraz Yaylası adıyla da bilinir. Kiraz ve çam ağaçları ve soğuk suları ile meşhur bir dinlenme yeridir.
Marmara Gölü: İl merkezine 63 km uzaklıkta, Gölmarmara ilçesi yanındadır. Göl kıyısında piknik ve kamp yapma imkânı vardır. Akhisar-Gölmarmara yolu veya Sâlihli üzerinden ulaşım sağlanır.
Kaplıca ve içmeler: Manisa ili şifalı su kaynakları bakımından çok zengindir. Birçoğunda yeterli tesis vardır.
Kurşunlu Kaplıca: Sâlihli ilçesine 6 km uzaklıkta Sâlihli-Ödemiş yolu üzerinde Allahdiyen köyü yakınındadır. Konaklama tesisleri mevcut olan kaplıcanın suyu içme ile mîde, barsak, karaciğer, safrakesesi ile metabolizma hastalıklarına; banyo ile romatizma, nevralji, nefrit, cilt ve kadın hastalıklarına, teneffüs yolu hastalıklarına faydalıdır.
Sakız Mâden Suyu: Alaşehir ilçe merkezindedir. Yemeklerden önce içilirse mîde, barsak, hastalıklarına, böbrek ve mesâne iltihap ve küçük taşların düşürülmesine faydalıdır.
Kula-Ceren Ilıcası ve Çamuru: Kula’nın Şehitoğlu ilçesindedir. Konaklama tesisleri yetersiz olan kaplıcanın, suyu içme ile mîde, barsak, karaciğer ve safrakesesi hastalıklarına; su ve çamur banyosu ile, romatizma, nevralji, nefrit, polinefrit, kırık ve çıkıklardan sonraki hareket noksanlıklarına iyi gelir.
Selendi Emir Kaplıcası: Kula ilçesine 18 km uzaklıkta, Şehitoğlu köyündedir. Konaklama tesisleri yeterlidir. Kaplıcanın suyu içme ile mîde, barsak, karaciğer ve safra yolları hastalıkları ile sarılık geçirenlere, metabolizma hastalıklarına; banyo olarak da romatizma, nevralji, nefrit ile hareket noksanlığına faydalı olur.
Sard Kaplıca ve Çamuru: Salihli ilçesine 11 km uzaklıkta Sardmahmud köyündedir. Soğuk içilmek sûretiyle mîde, barsak, karaciğer, hastalıkları ile safrakesesi yetersizliklerinde; banyo ile romatizma, nevralji, nefrit, cilt ve kadın hastalıklarına, solunum yollarının kronik iltihaplarına faydalı olur.
Urganlı Kaplıcası: Turgutlu ilçesine 24 km uzaklıkta Urganlı köyünün 7 km kuzeyindedir. Konaklama tesisleri mevcuttur. Soğutularak içilmek sûretiyle safrakesesi ve rahatsızlıklarına, karaciğer ve metabolizma hastalıklarına; banyosu, romatizma, kadın hastalıkları, egzama, siyatik, hemoroit, cilt ve nefrit hastalıklarına faydalıdır.