KONYA
İlin Kimliği
Yüzölçümü : 43.845 km2
Nüfûsu : 1.750.303
İlçeleri : Karatay, Meram, Selçuklu, Ahırlı, Akören, Akşehir, Altınekin, Beyşehir, Bozkır, Cihanbeyli, Çeltik, Çumra, Derbent, Derebucak, Doğanhisar, Emirgazi, Ereğli, Güneysınır, Hadım, Halkapınar, Höyük, Ilgın, Kadınhanı, Karapınar, Kulu, Sarayönü, Seydişehir,Taşkent, Tuzlukçu, Yalıhöyük, Yunak.
yüzölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük ili. Konya, büyük kısmı iç Anadolu bölgesinde, küçük bir kısmı Akdeniz bölgesinde olup; Orta Anadolu Yaylası üzerinde Ankara, Niğde, Aksaray, İçel, Antalya, Isparta, Afyon, Eskişehir ve Karaman ilçeleri ile çevrilidir. 36°22’ ve 39°08’ kuzey paralelleri ile 31°14’ ve 34°05’ doğu meridyenleri arasında yer alır. Trafik numarası 42’dir. “Gez dünyâyı gör Konya’yı.” sözü meşhurdur.
İsminin Menşei
Anadolu üzerinde emperyalist emellerini, Birinci Haçlı seferinden bu yana bâzan harb, bâzan kültür savaşı, son zamanlarda ise soğuk savaş metodları ile devam ettirenler, Anadolu’nun birçok şehir ismini Yunanca ve Lâtince köklere dayandırmaktadır. Batı kaynakları Konya isminin Yunanca tasvir mânâsına gelen “ikon”dan ileri geldiğini ileri sürmektedirler.
Konya ismi Frikçe(Frikya lisanı) “Kavania”nın bozulmuş şeklidir, diyenler de vardır. Konya Selçuklu Türklerinden önce küçük bir kasaba idi. Romalılar “ikonium” ismi ile anmışlardır. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) zamanında Konya kasabasını İslâm ordusu fethetmiş ve bu kente “kuuniye” demişlerdir. Konya isminin gerçek menşei “kuuniye”den gelir. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bütün Anadolu gibi Konya da Türkler tarafından fethedilmiştir. Türkler bu küçük kasabayı Anadolu’nun en büyük ve en mamur şehri hâline getirmiş ve “Konya” ismini vermişlerdir.
Bâzı rivâyetlere göre iseHorasan bölgesinden Anadolu’ya göç eden iki ermiş (evliyâ) Konya’nın bağlık ve bahçelik manzarasını görünce içlerinden biri “Buraya konalım mı?” demiş, arkadaşı ise “Kon ya!” demiş ve bu isim şehrin ismi olarak kalmıştır. Konya Türklere tam 211 yıl başkentlik yapmıştır. Anadolu’nun ilim, kültür ve medeniyet merkezi olmuştur.
Târihi
Konya çok eski bir yerleşim merkezidir. M.Ö. 6000-5000 yıllarında burada yerleşme merkezi kurulduğu araştırmalarla anlaşılmıştır. Konya târih sahnesine ise M.Ö. 1400-1200 arasında Hitit İmparatorluğunun bir bölgesi olarak girmiştir. Hititler iç savaş ve bölücü faaliyetlerle yıkılınca Konya sırası ile Frikyalılar, sonra Lidyalıların, Kimmerlerin hâkimiyeti altına girmiştir. M.Ö. 6. asırda Anadolu’nun büyük kısmı gibi bu bölge de Persler tarafından istilâ edilmiştir. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralıİskender Anadolu’yu alıp, İran’a geçti. Pers İmparatorluğunu yıktı. İskender’in ölümü üzerine, kurduğu İmparatorluk generalleri arasında paylaşılmıştı. Konya bölgesi, bu paylaşmada Asya “Selevkoslar” Devletinin payına düştü. Selevkoslar burada uzun müddet hâkimiyet kuramamış “Kapadokya Krallığı” sonra da Bergama Krallığı, M.Ö. 233-133 yılları arasında bölgeye hâkim olmuştur.
Bergama Krallığı Roma İmparatorluğunun hâkimiyetine girince, Romalılar M.Ö. 133’te buraya hâkim olmuşlardır. Romaİmparatorluğu M.S. 395’te bölününce Anadolu ve bunun içinde yer alan Konya, Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü.
Hazret-i Ömer zamanında İslâm orduları Konya’yı fethettiler. Asr-ı seadetten sonra İslâm Devletinde iç savaş ve ihtilaflar artınca fethedilen bâzı yerleri Bizanslılar yeniden geri aldılar. Bizanslılar, Konya’ya Avrupa’dan din adamları getirerek ve büyük dînî toplantılar yaparak Konya’yı dîni bir merkez hâline getirdiler.
Selçuklu Türkleri Konya’yı 1069 senesinde fethettiler. Fakat geri çekilmek zorunda kaldılar. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Selçuklu Sultanı Alparslan, Kutalmışoğlu Süleyman Şahı Anadolu’yu fethetmeye memur etti. Anadolu Fâtihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Mansur Şah kısa zamanda Anadolu’yu fethederek Türk beldesi hâline getirmiştir. Süleyman Şah, 1077’de Konya önlerinde ordusu ile göründü. Konya, Takkeli Dağı eteklerindeki düzlükte kurulmuş açık bir şehirdi ve savunması yoktu. Bir savaş olunca, asker Gevale kalesine çekilir, düşmanı orada beklerdi. Gevale Konya’nın kilidi idi. Gevale Kalesi Takkeli Dağının sivri tepesinde bir kartal yuvası gibi sarp bir kale idi. Süleyman Şah birkaç esir alarak kale hakkında bilgi aldı. Kalenin üç aylık erzakının olduğunu öğrendi. Kale Komutanı Romanus Makri’ye elçi ile şu haberi gönderdi: “Biz şehirler fethederek buraya kadar geldik. Burada da durmayarak daha ötelere gideceğiz, boşuna kan dökmek istemiyoruz. Yiyecek ve içeceğiniz size ancak üç ay yetebilir. Bizse üç ay değil altı ay bekleriz. Siz ise aç ve susuz kırılıp gidersiniz. Kozumuzu mertçe paylaşalım. Eğer komutanınız kendine güveniyorsa kalede titreyip duracağına ortaya çıksın, beraberce dövüşelim. Ben yenilirsem ordum çekilip gidecektir. Ben yenersem kaleyi teslim edin. Kimsenin kılına bile dokunmayacağız.” Bizanslı kale komutanı kaledekilerin baskısı ve gururuna söz gelmemesi için teklifi kabul etti. Ertesi gün çelik zırhlara bürünmüş ve at üstünde kale dışına çıktı. Her iki komutan döğüştüler. Süleyman Şah, Bizanslı kale komutanını yendi. Gevale Kalesi Süleyman Şahın kılıcı ile açıldı. Süleyman Şah, Konya’yı karargah yaptı. İznik’e kadar fetihler devam etti. 1080’de İznik fethedildi. Anadolu Selçuklu Devleti kuruluncaİznik başkent oldu. Birinci Haçlı Seferinde Haçlı Ordusu ve Bizans İznik’i geri alınca Sultan Birinci Kılıçarslan daha güvenli bir başkent olarak Konya’yı seçti. 1097-1308 arasında 211 sene Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti Konya oldu.
İkinci Haçlı sürüsü Konya yakınlarından geçti. Meram Bağlarında konakladı. Anadolu’yu Selçuklu akınları ile terk etti. Üçüncü Haçlı seferinde bulunan Almanya İmparatoru Friedrich Barbarossa, 1190 yılının 18 Mayısında Konya’ya geldi. Schwah Dukasının birlikleri şehre girdi. İkinci Kılıçarslan Haçlı Ordusuna taarruz etti. 5 gün sonra Konya’dan çekilen Haçlılar kısa zamanda Türkiye’yi terk ettiler. Selçuklular devrinde bilhassa Alâeddin Keykubat, İkinci Kılıçarslan zamanında Konya, ihtişamının en yüksek noktasına ulaştı. Selçuklular zamanında Konya gibi bütün Anadolu şehirleri ihtişamlı bir devre yaşadılar. Selçuklular zamanında “Altın Çağı”nı yaşayan Konya, Türk âleminin en önemli kültür merkezi olmuştur. İslâm Dünyâsının ilim ve sanat adamları burada toplanmış, büyük imârlar yapılarak mâmure belde hâline gelmiştir.
On üçüncü asrın ikinci yarısı başlarken Anadolu Selçuklu Devletinin parlak çağı sona erdi. Anadolu’ya giren Moğolların nüfuzu Konya’ya kadar uzandı. AnadoluSelçuklu Devleti yarım asır İlhanlılara tâbi oldular. Selçukluların son devresinde Oğuzların Avşar (Afşar) Türkmen Beyleri olanKaramanoğulları bu bölgeye yerleştiler. Ermenek kasabasını başkent yaparak beylik kurdular. Daha sonra (Karaman) adı verilen “Lârende”ye yerleştiler. Bilahare Selçuklulara tâbi olarak Konya’ya hâkim oldular. Karamanoğlu Birinci Mehmed, Selçuklular adına şu emri verdi: “Bugünden sonra divânda, dergâhta, karargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşulmayacaktır.” Böylece münevverler arasında ve resmî yazışmalarda konuşulan Farsçaya son verildi.
1397 senesinde Yıldırım Bâyezid Konya’yı Osmanlı topraklarına kattı. 1402 Ankara Savaşı ile Yıldırım Bâyezid, Tîmûr ordusu karşısında yenilince, Tîmûr Konya’yı yeniden Karamanoğullarına bıraktı. 1433’te Sultan İkinci Murâd Han tekrar Konya’yı almışsa da Konya yeniden Karamanoğullarının idâresine geçmiştir. Karamanoğulları Selçuklu Devletinin mîrasına konmak için Osmanlılarla birçok defâ savaştı. Osmanlı Sultanları ile akrabalık bağı kurmasına rağmen Osmanlı düşmanları ile işbirliği yaptı. Fâtih Sultan Mehmed Han 1471’de Karamanoğulları Beyliğine son verdi. 1465-1467 senelerinde Konya Osmanlıların eline geçmişti.
Anadolu Beyliklerinden Osmanlılardan sonra en mühimi olan Karamanoğulları zengin mîmârî ve kültür eserleri bırakmışlardır. Karamanoğulları saltanatına kesin şekilde son verilince Konya bölgesi “Karaman Tahtı” adıyla en mühim Osmanlı Şehzâdelerinin idâresine verildi. Karaman beylerbeyliğinde, yâni eyâletinde önce Fâtih’in büyük oğluŞehzâdeMustafa, sonra Şehzâde Cem, İkinci Bâyezid’in büyük oğlu Veliaht ŞehzâdeŞehinşah ve bunun oğlu Şehzâde Mehmed Şah hüküm sürdü. Şehzâde Şehinşah’ın vâliliği 28 yıl sürdü. Yavuz Sultan Selim Han tahta çıkınca 1512’de Hemdem Paşayı Karaman Beylerbeyliğine getirdi. “Karaman Tahtı”na şehzâdelerin oturtulması geleneğine son verdi. 1512’den sonra Konya’ya hânedandan olmayan vâliler tâyin olundu.
On dokuzuncu asra kadar Konya, Karaman eyâleti olarak idâre edildi. Tanzimâttan sonra Konya eyâlet oldu.
Fâtih Sultan Mehmed Han, Konya için “Sultanlar Beldesi” demiş ve büyük önem vermiştir. Yavuz Sultan Selim Han Mevlânâ hazretlerinin türbesini yeni baştan tâmir ettirdi. Kânûnî Sultan Süleyman Han “Irâkeyn” Seferinde Konya’ya uğradı. Mevlânâ hazretlerinin sandukası üzerindeki örtüyü öptü, türbe ve câminin güzelleştirilmesini emretti. Sultan İkinci Selim Han Konya’da büyük îmârlar yaptırdı. Sultan Dördüncü Murâd Han1636 İran Seferinde Konya’ya uğradı ve Konya’nın îmârını emretti. 1896’da Konya’ya demiryolu getiren Sultan İkinci Abdülhamîd Han 1889’da lise (idâdî) ve ayrıca 1908’de Hukuk Fakültesi açtı. Birinci Dünyâ Harbinden sonra bir ara İtalyanların işgaline uğrayan (Sevr Antlaşması gereği) Konya, bunun dışında hiç bir düşman işgaline maruz kalmamış bir ildir. Meşrutiyetten sonra nüfus ve ekonomisi gerileyen Konya Cumhuriyet devrinde yeniden gelişmeye başlamıştır.
1867’de büyük bir yangın ve 1873’te korkunç kıtlık Konya’yı altüst etmiştir. 1922 senesine kadar eyalet merkezi olan Konya 1923’te il (vilayet) olmuştur.
Fizikî Yapı
Konya il topraklarının % 38’i ovalardan % 35’i dağlardan ve % 27’si platolardan ibârettir. Büyük nehirleri yoktur. Fakat tabiî ve baraj gölleri çoktur. Konya ilinin ovaları Türkiye’nin tahıl ambarıdır. Dağlarla çevrili büyük bozkırdır.
Dağları: Konya ilinin batısı, güney ve güneydoğusu dağlarla kaplıdır. Sultan Dağlarının en yüksek tepesi 2350 m’dir. Akpınar Dağı (2228 m), Kömürütepe (2169 m), Dedegöl Dağı (2980 m), Erenler Dağı (Anakuz Tepesi 2334 m, Ulusivri Tepesi (2130 m), Karadağ (2025 m), Lorasdağı Tepe (2049 m), Bozdağ (Ataağırı Tepe 2129 m), Geyik Dağları (Büyük Gözetdağı Tepesi 2529 m, Devreyalağı Tepesi 2403 m). Bolkar DağlarıOrta Torosların en yüksek yeridir. Bu dizi üzerindeki Aydos Dağı (3430 m). Konya ilinin en yüksek noktasıdır.
En önemli platolar Cihanbeyli platosu (ortalama 1000 m). Obruk platosu (ortalama 1050 m) ve Taşeli platosu (ortalama 1500 m)’dir.
Ovaları: Konya il topraklarının mühim kısmı ovalardan ibarettir. Başlıca ovaları şunlardır:
Konya Ovası: Buzdağın güneyi ile Çumra’nın güneyi arasında yer alır. Türkiye’nin en büyük ovalarından biridir. Uzunluğu 80, genişliği 50 km’dir.
Hotamış Ovası: Hotamış Gölü doğusunda yer alır. Yüzölçümü 800 km2 olup, havzanın en çukur yeridir. Ereğli Ovası, Karapınar ve Konya ovaları arasında yer alan çukur bir yerdir. Uzunluğu 50, genişliği 20 km’dir.
Diğer ovalar: Karapınar Ovası (700 km2), Cihanbeyli Ovası, Yenice Ovası, Altıntekin Ovası, Kulu Ovası, Ilgın Ovası, Seydişehir Ovası ve Beyşehir Ovası’dır.
Akarsuları: Konya ilinde büyük akarsular yoktur. İl sınırları içinde meydana gelip, Torosları aşarak Akdenize dökülen tek akarsu (Gökçay) Göksu’dur. Diğer akarsular göl ve bataklıklara dökülürler. Başlıcaları Uluçay, Tekke Çayı, Sille Çayı, Meram Çayı, Adıyan Çayı, Çarşamba Suyu, Çiğil Çayı, Deli Mahmutlu Çayı, Doğanhisar Çayı, İvriz Çayı ve Divle Suyudur.
Gölleri: Konya’da göller geniş yer kaplar. Tabiî ve baraj göllerinin sayısı fazladır. Tuz Gölü (Koçhisar) Van Gölünden sonra Türkiye’nin ikinci büyük gölüdür. Yüzölçümü 1620 km2, deniz seviyesinden yüksekliği 925 m uzunluğu 80 km, genişliği 25 km’dir. Suyu çok tuzludur. Yazın göl kıyısında buharlaşma ile 5 cm ile 2 metre arasında tuz tabakası meydana gelir ve tekel bu tuzları işletir.
Beyşehir Gölü: Yüzölçümü 656 km2, deniz seviyesinden yüksekliği 1121 m, uzunluğu 45, genişliği 20 km, en derin yeri 10 m’dir. Gölde irili ufaklı 22 ada vardır. Gölün etrafı ormanlıktır. Kıyıda modern tesisleri vardır.
Suğla Gölü: Bozkır, Seydişehir sınırı üzerindedir. Yüzölçümü 136 km2dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1040 m’dir. Beyşehir Gölünün fazla suyu 68 km’lik kanalla bu göle akar.
Akşehir Gölü: Yüzölçümü 353 km2, derinliği 3-5 m, gölde sazan ve turna balıkları bulunur. Etrafı sazlık olup, av kuşları çoktur. Denizden yüksekliği 960 m’dir.
Diğer göller: Akgöl, Küçük (Kulu Gölü) Acıgöl, Hotamış Gölü, Küçükhasan Gölü, Ilgın (Çavuşçu) Gölü, Terzihan Gölü, Köpek Gölü ve Devecipınar Gölüdür. Obruk Gölleri Obruk Yaylası üzerindedir. Kızören Obruğu, Dikmen Obruğu, Mehil Obruğu, Çıralıdeniz Obruğu ve Timraş Obruğudur.
Baraj gölleri: Konya ilinde beş tâne baraj gölü vardır:
Altınapa Barajı: Uluçay üzerindedir. Konya’ya 20 km mesafededir. 15 milyon m3 su toplar ve 2500 hektarlık arazi sulanır.
Apa Barajı: Çarşamba Suyu üzerindedir. 169 milyon m3 su toplar. Sulama maksadıyla yapılmış toprak dolgu tipi 31,5 m yükseklikte bir barajdır.
Ayrancı Barajı: Divle Suyu üzerinde kurulmuştur. 30 milyon m3 su toplar. 4600 hektarlık araziyi sular.
May Barajı; 42 milyon m3 su toplar. Konya Ovasının 1200 hektarlık kısmını sular.
Sille Barajı: Sille Bucağındadır. 3,2 milyon m3 su toplar. 20 hektar alanı sular.
İklimi ve Bitki Örtüsü
İklimi: İç Anadolu bölgesinin güney kısmında yer alan Konya’da kışlar sert, soğuk ve kar yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçer. Yıllık ortalama sıcaklık 11,5°C’dir. Rastlanan en yüksek sıcaklık 40°C, en düşük ise -28,2°C’dir. Yılın ortalama 10 gününde sıcaklık -10°C’den düşüktür. Don olayı görülen gün sayısı 100’dür. Don 14 Eylül ile 15 Mayıs arasında görülebilir. Ortalama nisbî nem 60’tır. Konya’da yaklaşık 23 gün sisli geçer ve Türkiye’de bu konuda başta gelir. Bunda şehrin bir çanak içinde kurulmuş olmasının da büyük rolü vardır.
Konya’da yıllık ortalama yağış 326 mm olup, 45,4 mm ile Mayıs ayı başta gelir. Yıllık yağış 143,7 mm ile 544,9 mm arasında değişir. Yağışlı gün sayısı 82’dir.
Akdeniz’e yakın olan Hadim ve Taşkent’te Akdeniz iklimi görülür.
Bitki örtüsü: Konya il topraklarının % 60’ı ekili ve dikili alanlarla, % 17’si orman ve fundalıklarla ve % 15’i çayır ve mer’alarla kaplıdır. Konya büyük bir bozkırı andırır. İlkbahar yağmurları ile yemyeşil olan arâzi kısa bir müddet sonra kavurucu sıcaklıkla sararır. Orman varlığı azdır.
Ekonomi
Konya ilinin ekonomisi tarıma ve özellikle buğday tarımına dayanır. Türkiye’nin buğday ambarı sayılır. Faal nüfûsun % 75’i tarım, hayvancılık, balıkçılık, avcılık ve ormancılıkla uğraşır. Yıllık safi gelirinin % 40’ı tarımdan elde edilir.
Tarım: Konya il topraklarının % 90’dan biraz fazlası tarıma elverişlidir. Ekili alanların en büyük kısmı tahıla tahsis edilmiştir. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, patates, soğan ve haşhaştır.
Sebzecilik Ereğli ve Akşehir’de önemlidir. Diğer yerlerde ancak sulanabilen yerlerde yapılır. Ereğli’nin havucu ve Çumra’nın kavunu meşhurdur. Ereğli’de bağcılık da gelişmiştir. Beyşehir’de mantara benzeyen göbek bitkisi meşhurdur. Et yenmiş gibi lezzetli yemeği yapılmaktadır. Elma, armut, erik, kiraz ve vişne en çok yetiştirilen meyvelerdir.
Konya ili modern tarım araçlarının en çok kullanıldığı illerimizden biridir.
Konya Ovası, Tuz Gölü kenarı hâriç, alüvyonlu topraklardır. Bu ise zirâat için en müsâit topraklardır. Konya Ovası sulanabildiği taktirde Macaristan Ovalarından daha verimli olabilir. Bunu sağlamak için Sultan İkinci Abdülhamid Han 1907’de 80.000 Osmanlı altını karşılığı Çumra Ovasının sulanmasını Almanlara ihale etmişti.
Konya’da su, çok olup pompalama imkânı yoktur. Göl suyu yükselince etrafı su basmaktadır. Beyşehir Gölü 1 cm yüksekliğinde 7 milyon m3 su toplanır. Pompalarla sâniyede 22 m3 su çekilmektedir. Halbuki 60-70 m3 su çekilmesi lâzımdır. Bu yapılamayınca etrafı (ekili araziyi) su basmaktadır. Çok kişi Konya Ovasının sıkıntısını susuzluk sanır. Halbuki Konya Ovasının derdi sudan istifade edilememesidir. Konya Ovasında 200 bin hektar sulanabilir arâzinin ancak dörtte biri sulanabilmektedir. Konya’nın yüzölçümü 43.845 km2 (göller dâhil) iken Belçika’nın yüzölçümü 30 bin 507 km2 dir. Konya Ovası yanlış olarak bazı kitaplarda ziraate elverişsiz ve kuru olarak gösterilmiştir. Gerçekte ise sulandığında Konya Ovası dünyanın en verimli ovalarının başında yer almaktadır. Konya Ovası ziraat için aranan entansif ziraate elverişlidir. Devlet Konya Ovasının sulanması çalışmalarına başlamıştır.
Hayvancılık: Geniş çayır ve mer’alara sâhib olan Konya ilinde hayvancılığın önemi büyüktür. Koyun, kılkeçisi, tiftik keçisi ve sığır beslenir. Arıcılık gelişmiştir.
Ormancılık: Konya ilinin orman varlığı azdır. 600 bin hektarlık orman ve 200 bin hektara yakın fundalık alan vardır. Ormanlar daha çok Beyşehir, Seydişehir, Akşehir, Taşeli platosu, Karaman, Bozkır, Hadım ve Ereğli ilçelerinde bulunur. Orman içinde 155, orman kenarında 120 köy vardır. Senede 140.000 m3 sanâyi odunu ve 104.000 ster yakacak odun elde edilir.
Mâdencilik: Konya mâdenler bakımından da zengin sayılır. Türkiye’nin en zengin boksit yatakları Seydişehir yakınındadır. Tuz üretiminde Konya önde gelir. Ayrıca civa, manyezit, linyit ve barit de önemli madenlerdendir.
Sanâyi: Konya genişleyen işyerleri ile sanâyi şehri hâlini almaktadır. Sanâyi tarıma dayalı olarak gelişmektedir. Sanâyileşme 1960’dan sonra hızlanmıştır. Halbuki 1960 senesine kadar Konya’da un fabrikaları dışında 1937’de kurulan Sümerbank Pamuklu Sanâyi Müessesesi, 1954’te üretime geçen Şeker Fabrikası vardı. 1960’tan sonra imâlat sanâyii hızla artmıştır. Konya’da 10 kişiden fazla işçi çalıştıran iş yeri sayısı 300 olup, Konya’da bulunan 7 şirket Türkiye’nin 500 büyük şirketi arasında yer alır. 1960-1970 yılları arasında kurulan sanâyi tesisleri şunlardır: 1963’te Çimento Fabrikası, 1969’da Seydişehir Alüminyum Tesisleri. Konya ilinde 1970’ten bu yana sanâyi çok hızlı gelişmiştir. Bu devrede kurulan sanâyi tesislerinden bazıları şunlardır: Bağdaş Metal ve Ağaç İşleri Sanâyii ve Ticâret A.Ş., Çumpaş “Çumra Patates ve ZirâîÜrünleri Değerlendirme A.Ş.”. Konaltaş Alüminyum Tüp Fabrikası, Akalsan Akşehir Tel Fabrikası, Yem Fabrikaları, Ilgın Şeker Fabrikası, Süt ve Yağ üreten Aksantaş, Ersu Meyve Suyu ve Gıda Sanâyii A.Ş., Genaş Genel Gıda Sanâyii A.Ş., Şekerli Gıda maddeleri üreten Özsan Şekerleme ile Ece Şekerleme Fabrikaları, rafine tuzu üreten Cihankur A.Ş., Makina ve Motor îmâl eden Tümosan, Konsantaş Konya Döküm Makina Sanâyii ve Ticaret A.Ş., Maden SanâyiiA.Ş, Çumra Kâğıt Sanâyiidir. Bilhassa Tümosan Türk Motor Sanâyi ve Ticâret A.Ş. 8 milyon m2 üzerinde 410 bin m2 kapalı saha içerisinde motor, traktör ve aktarma organları imâlatı yapılmaktadır. Konya’da ayrıca Türkiye’nin her köşesine otomatik un değirmenleri kuran ve komple değirmen makinaları yapan sanâyi vardır.
Yeraltı su kaynaklarından istifâde için kurulan Derinkuyu Su Pompaları SanâyiiTürkiye çapında aranan pompalar olmuştur. Kalorifer kazanı, buhar kazanı, ısıtma, havalandırma, çelik kontrüksiyon ve kurutma fırınları da imâl edilmektedir. Seydişehir Alüminyum Fabrikası yılda 120.000 ton alümina işleyerek 40.000 ton alüminyum üretebilecek kapasitededir. Türkiye’de tek torna aynası îmâl eden kuruluş Komtaş olup senede üç vardiyede 21.000 adet torna aynası imâl edebilecek kapasitededir. Konya ilerde bir sanâyi merkezi hâline gelmeye namzet bir ildir.
Ulaşım: Konya kara, hava ve demiryolu ulaşımı bakımından zengindir. Bilhassa karayolu bakımından 7 yöne uzanan karayolları ile Anadolu’nun her köşesine ve ilçelerine bağlanır.
Konya Türkiye’nin en uzun karayolu ağına sahiptir. Devlet yolları 1652 km, il yolları 1500 km olup, toplam 3152 km’dir. 970 köy ve bucağına yol yapılmıştır. 152’si il ve devlet yolları üzerindedir. 652 köye kaplamalı ve 191 köye düzlenmiş toprak yol yapılmıştır.
Demiryolu, Konya ve ilçe merkezinden geçer. Demiryolu hattı Afyonkarahisar-Akşehir- Ilgın-Sarayönü-Konya-Çumra-Karaman-Ereğli güzergahını takip ederek Ulukışla yakınında Konya topraklarından çıkar.
Türk hava yolları haftada iki gün İstanbul-Konya, Konya-İstanbul arasında uçak seferleri yapmaktadır. Ayrıca, toplu taşımacılıkla şehir içi ulaşımını rahatlatmak bakımından Üniversite Kampüsüne kadar uzanan Hafif Raylı Sistem hizmete girmiştir.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfûsu: 1990 nüfus sayımına göre toplam nüfûsu 1.750.303 olup 963.128’i ilçe merkezlerinde, 787.175’i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 43.845 km2 olup nüfus yoğunluğu 40’tır. Yüzölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük ili olan Konya, il nüfûsu bakımından (1990 nüfus sayımına göre) beşinci sıradadır. Konya Belçika, Danimarka, Hollanda ve Arnavutluk devletlerinin yüzölçümlerinden daha fazladır.
Örf ve âdetleri: Selçuklu Devletinin başkenti olmasından sonra Konya Türk-İslâm kültürü ile yoğrulmuş olup, eski kültürler tamâmen silinmişdir. “Güneşin doğduğu memleket” (Anatolia) Türkleşen ve İslâmlaşan “Anadolu”nun kalbi Konya olmuştur. Türkler 5 bin seneden beri Anadolu’yu yurt edinmişlerdir. 1071’den çok önce, M.Ö. 3000-2500 senelerinde gelenler benliğini kaybetmiş, 1071’den sonra gelenler ise Anadolu’ya Türk ve İslâm damgasını vurmuşlardır.
Asırlardır Anadolu’nun ilim ve kültür merkezliğini yapan Konya, Türk geleneklerinin en köklü kaldığı illerimizden biridir. Konya halk müziği ve oyunları, Orta Asya müziğine dayanır. Halk oyunları olarak kaşık oyunu ve küsdü meşhurdur. Bu oyunlar da Orta Asya’dan gelen oyunlardır.
Halk edebiyatı: Asırlarca kültür merkezi olan Konya’da Halk Edebiyatı gibi Divan Edebiyatı ve Tasavvuf Edebiyatı da çok zengindir. Karamanoğlu Mehmed Bey Türkçeyi resmi dil olarak Konya’da ilk defa ilân etmiştir. Divan Edebiyatı şairlerinden Ahmed Fakih, Hoca Dehhânî, Nesib Yusuf ve pekçok şâir yetişmiştir. Tasavvuf Edebiyatının en büyüklerinden Mevlâna Celâleddin-i Rumî Konya’da yaşamıştır.
Mizah Edebiyatının en büyük temsilcisi Nasreddin Hoca da Konyalıdır. Konya’da pekçok halk şâiri de yetişmiştir. Bâzıları şunlardır: Ümmî Sinan, Muhyî, Âşık Ömer, Âşık Şemi, Silleli Âşık Sururî, Silleli Âşık Nigârî, Âşık Kenzî, Âşık Hikmeti ve Âşık Devranî. Konya atasözü, bilmece, tekerleme, mâni ve ninni bakımından zengindir.
El sanatları: Konya’da el sanatları da meşhurdur. Halı, kilim dokuma yanında, örme keseler ve yün çorapları, tahta kaşıkları, altın gümüş sikkeleri, en önemli olanlarıdır.
Beyşehir ilçesinin Huğlu, Üzümlü, Gencek ve Derebucak bölgelerinde av tüfeği imâli meşhurdur. Bilhassa Huğlu’da av tüfekleri hem teknik hem de sanat değeri olan süslemeleri ile isim yapmış olup, binlerce av tüfeği îmâl edilir.
Mahallî yemekler: Fırın (furun) kebabı, etli ekmek, peynirli börek, sedirler böreği, su böreği, yağlı ekmek, uğmaç çorbası, topalak, kınalı börek, ekmek salması, vişneli tirit, yoğurtlu ve yumurtalı tirit, papara, erişte çorbası, tahin helvası, Konya kebabı, Konya helvası, çiftekavrulmuş ve Mevlâna şekeri meşhurdur.
Mahallî kıyafetler: Kadın kıyafetinde başta fes, fesin altında kellepuş denilen takke, başta oyalı çember, üç peşli entari, işlik, şalvar, cepken ve yün çoraplar giyilir. Erkek kıyafeti ise ilmiye, delikanlı, memur ve esnaf giyimi olarak eskiden değişik olarak kullanılırdı.
Eğitim: Konya en çok köyü olan ilimiz olduğu halde bütün köylerinde ilkokul bazılarında ortaokul vardır. Okur-yazar nisbeti % 80’dir. 47 anaokulu, 1374 ilkokul, 185 ortaokul, 31 meslekî ve teknik ortaokul, 61 lise, 64 meslekî ve teknik lise mevcuttur. 1975’te Konya’da Selçuk Üniversitesi kuruldu. Yüksek okullar 1981’de üniversiteye bağlandı ve fakülte hâline getirildi. Halen Fen-Edebiyat, Eğitim, İlâhiyat, Mimarlık ve Mühendislik, Tıp, Diş hekimliği, Veteriner, İktisadi ve İdari Bilimler, Ziraat, Hukuk Fakülteleri ve Eğitim Fakültesi mevcuttur.
İlçeleri
Konya’nın otuz bir ilçesi vardır. Bunlardan üçü il merkezini meydana getirir.
Karatay: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 169.001 olup, 142.678’i ilçe merkezinde, 26.323’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 1, Obruk bucağına bağlı 12, Yarma bucağına bağlı 11 köyü vardır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden biridir.
Meram: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 213.664 olup, 182.444’ü ilçe merkezinde, 31.220’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 4, Hatip bucağına bağlı 10, Hatunsaray bucağına bağlı 13, Kızılören bucağına bağlı 8 köyü vardır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden biridir.
Selçuklu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 202.154 olup, 188.224’ü ilçe merkezinde, 13.930’u köylerde yaşamaktadır. Aşağıpınarbaşı bucağına bağlı 16 köyü vardır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden birisidir.
Ahırlı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 10.573 olup, 3037’si ilçe merkezinde, 7536’sı köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Çarşamba Suyu başlıca akarsuyudur. Başlıca tarım ürünleri nohut ve tahıldır. Ovalık kesimin sulanabilen kısmında sebze ve meyve yetiştiriciliği yapılır.
İlçe merkezi Seydişehir-Bozkır karayolu üzerinde kurulmuştur. Bozkır ilçesine bağlı bir bucak iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1962’de kurulmuştur.
Akören: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 14.637 olup, 10.165’i ilçe merkezinde, 4472’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 8 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Toprakları May Barajından sulanır. Yüksek kesimlerde ormanlık bölgelere rastlanır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, pancar, kavun ve baklagillerdir. Çumra ilçesine bağlı bir bucak iken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İl merkezine 57 km mesâfededir. İlçe Belediyesi 1926’da kurulmuştur.
Akşehir: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 94.611 olup 51.746’sı ilçe merkezinde, 42.865’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25, Reis bucağına bağlı 8 köyü vardır. İlçe topraklarının batısını Sultan Dağları engebelendirir. Akşehir Gölünün bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Akşehir Gölünün doğusunda alüvyonlu topraklardan meydana gelen bir ova yer alır. Başlıca akarsuyu Adıyan Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, şekerpancarı, haşhaş, buğday, sebze, meyve ve patatestir. Vişne ve salatalığı meşhurdur. Gölde tatlı su balıkçılığı yapılır. En çok turna ve sazan avlanır. Süt ürünleri, yem ve alüminyum tel fabrikası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Sultan Dağlarının doğu eteklerinde, Akşehir Gölünün, güneyinde kurulmuştur. Konya-Afyonkarahisar karayolu üzerinde yer alır. Konya-Afyon demiryolu ise ilçenin kuzey kıyısından geçer. İl merkezine 136 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 1050 metredir. En çok Nasreddin Hoca’nın yaşadığı bir yer olarak tanınır. Her sene ilçede Nasreddin Hoca şenlikleri düzenlenir. İlçe belediyesi 1854’te kurulmuştur.
Altınekin: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 16.270 olup, 3824’ü ilçe merkezinde, 12.446’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 20 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düz olup Altınekin Ovasında yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. En çok buğday yetiştirilir. Yüksek kesimlerde hayvancılık yapılır. İlçe merkezi, ovanın batısında kurulmuştur. İl merkezine 65 km mesâfededir. Cihanbeyli ilçesine bağlı bir bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1956’da kurulmuştur.
Beyşehir: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 93.565 olup, 30.412’si ilçe merkezinde, 63.153’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 35, Doğanbey bucağına bağlı 11, Üzümlü bucağına bağlı 5 köyü vardır. İlçe toprakları etrafı dağlarla çevrili düzlüklerden meydana gelir. Kuzey ve Kuzeydoğusunda Sultan Dağları, doğusunda Erenler, güneybatı ve güneyinde Dedegöl Dağları yer alır. Dağların Beyşehir Gölüne bakan tarafları karaçam, köknar, kızılçam, ardıç ve meşe ormanları ile kaplıdır. Başlıca akarsuları Büyükköprü Çayı ve Büyük Çaydır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve haşhaştır. Meyvecilik gelişmiş olup en çok elma ve armut yetiştirilir. Torosların eteklerinde bağcılık yapılır. Hayvancılık, yaylacılık metoduyla yapılır. Beyşehir Gölünde sazan, alabalık ve kayabalığı avlanır. Mâdencilik önemli gelir kaynağıdır. İlçe topraklarındaki Barit yatakları Etibank tarafından işletilir. El sanatları gelişmiştir. Bâzı köylerde av tüfeği yapılır.
İlçe merkezi, Beyşehir Gölünün güneydoğu kıyısında kurulmuştur. Konya-Isparta ve Konya-Antalya karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 90 km mesâfededir. Göl kenarında turistik tesisler vardır. Belediyesi 1871’de kurulmuştur.
Bozkır: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 54.653 olup, 9472’si ilçe merkezinde, 45.181’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 32, Belören bucağına bağlı 14, Üçpınar bucağına bağlı 10 köyü vardır. İlçe toprakları Taşeli Platosunda Batı Torosların engebelendirdiği bir alanda bulunur. Batısında Büyükgözet, Esereyrek ve Yıldızlı dağları, güney doğusunda Esenler Dağı yer alır. Güney ve güney doğusundaki dağlar yer yer ormanlarla kaplıdır. Çarşamba Suyu başlıca akarsuyudur.
Ekonomisi tarıma dayanır. Başlıca tarım ürünü tahıl ve nohuttur. Sebze ve meyvecilik yaygın olarak yapılır. Bağcılık önemli gelir kaynağıdır. Ormancılık gelişmiştir. İlçe topraklarında Çinko, manganez ve amyant yatakları vardır.
İlçe merkezi, Seydişehir-Hadım karayolu yakınında kurulmuştur. İl merkezine 119 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 1200 metredir. İlçe merkezi küçük bir yerleşim birimidir. Belediyesi 1870’de kurulmuştur.
Cihanbeyli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 69.952 olup, 15.071’i ilçe merkezinde, 54.881’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14, Yeniceoba bucağına bağlı 11 köyü vardır. İlçe toprakları Cihanbeyli Platosu üzerinde yer alır. Platonun alçaldığı kısımlarda Cihanbeyli Ovası vardır. Başlıca akarsuyu İnsuyu Deresidir. Tuz Gölünün bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünü buğdaydır. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun beslenir. Rafine tuz üreten fabrika başlıca sanâyi kuruluşudur. İlçe merkezi Tuz Gölünün, batısında, Platonun doğu eteğinde kurulmuştur. Denizden yüksekliği 965 metredir. Ankara-Konya karayolu, ilçeden geçer. İl merkezine 96 km mesâfededir. 1926’da ilçe olan Cihanbeyli belediyesi 1906’da kurulmuştur.
Çeltik: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 17.201 olup, 4266’sı ilçe merkezinde, 12.935’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 7 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünü buğdaydır. İlçe merkezi Eskişehir sınırında Sivrihisar-Yunak karayolu üzerinde kurulmuştur. Yunak ilçesine bağlı bir bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1967’de kurulmuştur.
Çumra: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 74.040 olup, 28.781’i ilçe merkezinde, 45.259’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 32, Direk bucağına bağlı 16 köyü vardır. İlçe topraklarının büyük kısmı ovalıktır. Batısında Erenler Dağı yer alır. Başlıca akarsuyu Erenler Dağından kaynaklanan Çarşamba Suyudur. Sulama gâyeli May ve Apa barajları ilçe sınırları içinde kalır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday ve şekerpancarıdır. Ayrıca arpa, fasulye, nohut, ayçiçeği, patates, üzüm ve yem bitkileri yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun beslenir. Gıdâ ve kraft kâğıt fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Konya Ovasının devamında, ÇarşambaSuyu kıyısında kurulmuştur. Konya-Ereğli demiryolu ilçeden geçer. İl merkezine 49 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 1013 metredir. Belediyesi 1926’da kurulmuştur.
Derbent: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 22.111 olup, 6469’u ilçe merkezinde, 15.642’si köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Orta kesimde Aladağ yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünü buğdaydır. İlçe merkezi Aladağ’ın eteklerinde kurulmuştur. Selçuklu ilçesine bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1930’da kurulmuştur.
Derebucak: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 16.067 olup, 5115’i ilçe merkezinde, 10.952’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bcağına bağlı 9 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli arâziden meydana gelir. Batısında DedegölDağları, doğusunda Geyik Dağları, güneyinde Şeytan Dağı yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarıdır. Dağların eteklerinde bağcılık yapılır. İlçe merkezi Şeytan Dağı eteklerinde kurulmuştur. İl merkezine 149 km mesâfededir. Beyşehir’in Gencek bucağı, Derebucak köyü merkez olmak üzere 19 Haziran 1987’de 3922 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1967’de kurulmuştur.
Doğanhisar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 34.078 olup, 9478’i ilçe merkezinde, 24.600’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 15 köyü vardır. Yüzölçümü 428 km2 olup, nüfus yoğunluğu 80’dir. İlçe topraklarının batı ve güneyi dağlık olup, diğer kısımları düzdür. Batı ve güneyinde Sultan Dağları yer alır. Dağların doğu etekleri ardıç, meşe, kızılçam, karaçam ormanları ile kaplıdır. Başlıca akarsuları Argıthanı Deresi ve Adıyan Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Dağlar arasında kalan vâdilerde meyve ve sebze yetiştirilir. Başlıca tarım ürünleri tahıl, baklagiller, haşhaş, şekerpancarı ve soğandır. Orman köylerinde hayvan besiciliği ve tavukçuluk geliştirme çalışmaları yapılmaktadır. İlçe merkezinde tekstilcilik yaygın olarak yapılır.
İlçe merkezi Sultan Dağları eteklerinde ve Argıthanı Deresi kıyısında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 1220 metredir. İl merkezine 127 km mesâfededir. Höyük-Alaşehir yolu ilçeden geçer. 1957’de ilçe olan Doğanhisar’ın belediyesi 1912’de kurulmuştur.
Emirgazi: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 15.348 olup, 8589’u ilçe merkezinde, 6759’u köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları Konya Ovasında yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. En çok buğday yetiştirilir. Karapınar ilçesine bağlı belediyelik bir köyken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1955’te kurulmuştur.
Ereğli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 116.847 olup, 74.283’ü ilçe merkezinde, 42.564’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 37, Çakmak bucağına bağlı 8 köyü vardır. İlçe toprakları hafif engebeli ve düz arâziden meydana gelir. Güneyinde Bolkar Dağları, kuzeyinde Karadağ yer alır. Bataklık durumundaki Akgöl ve Hortu gölleri Ereğli Ovasının büyük bölümünü kaplar. Başlıca karasuları olan İvriz ile Divle çayları üzerinde sulama gâyeli barajlar vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday ve arpadır. Ayrıca şekerpancarı, patates ve soğan yetiştirilir. Sebze ve meyvecilik yaygındır. Havucu ve elması meşhurdur. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun, tiftik keçisi ve kıl keçisi beslenir. Toroslarda ormancılık yapılır. İlçe topraklarında magnezit yatakları vardır. Sümerbank dokuma fabrikaları ile nişasta, un ve meyve suyu fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezleri Konya’yı Ulukışla üzerinden Adana ve Mersin’e bağlayan kara ve demir yolu üzerinde kurulmuştur. Denizden yüksekliği 1054 metredir. İl merkezine 147 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1871’de kurulmuştur.
Güneysınır: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 13.283 olup, 7404’ü ilçe merkezinde, 5879’u köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday ve şekerpancarıdır. İlçe merkezi Çumra ilçesine bağlı Güneybağ ve Karasınır köylerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1955’te kurulmuştur.
Hadım: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 36.725 olup 8077’si ilçe merkezinde, 28.648’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 15, Aladağ bucağına bağlı 17 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Geyik Dağları, topraklarının büyük bölümünü kaplar. Başlıca akarsuyu Hadım Göksuyudur. Dağlar zengin orman örtüsüyle kaplıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri üzüm, tahıl, patates, soğan, buğday, elma, olup ayrıca az miktarda baklagiller ve sebze yetiştirilir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. En çok kıl keçisi ve koyun beslenir. Ormancılık gelişmiştir.
İlçe merkezi Orta Torosların üzerinde kurulmuştur. Bozkır-Ermenek karayolu ilçeden geçer.İl merkezine 126 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 1525 metredir. 1926’da ilçe olan Hadım’ın belediyesi aynı sene kurulmuştur.
Halkapınar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7101 olup, 1847’si ilçe merkezinde, 5254’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14 köyü vardır. İlçe toprakları hafif dalgalı düzlüklerden meydana gelir. İvriz Çayı başlıca akarsuyudur. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday ve arpadır. İlçe merkezi İvriz Çayı kıyısında kurulmuştur. Ereğli ilçesine bağlı bir bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1954’te kurulmuştur.
Hüyük: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 34.203 olup, 4387’si ilçe merkezinde, 29.816’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 20 köyü vardır. İlçe toprakları hafif dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Beyşehir Gölünün bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır. Kuzeyinde Sultan Dağları yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve şekerpancarıdır. Yüksek kesimlerde hayvancılık yapılır. İlçe merkezi Beyşehir-Şarkikaraağaç karayolu üzerinde kurulmuştur. Beyşehir’e bağlı bir bucak iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Ilgın: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 75.890 olup, 25.032’si ilçe merkezinde, 50.858’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 36, Argıthan bucağına bağlı 1, Aşağı Çiğil bucağına bağlı 4 köyü vardır. Yüzölçümü 1394 km2 olup, nüfus yoğunluğu 54’tür. İlçe toprakları Cihanbeyli Platosunun güney kısmında yer alır. Güneyini Aladağ engebelendirir. Dağlardan kaynaklanan suları Battal Deresi toplar ve Ilgın Ovasını sular. Ilgın Gölü ilçe sınırları içinde kalır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, yulaf, şekerpancarı ve haşhaştır. Sebze ve meyvecilik önemli gelir kaynağıdır. Yaylacılık metoduyla çok sayıda kıl keçisi, tiftik keçisi ve koyun beslenir. Ilgın Gölünde tatlı su balıkçılığı yapılır. İlçe topraklarında kil, kireç taşı ve linyit yatakları vardır. Şeker Fabrikası başlıca sanâyi kuruluşudur.
İlçe merkezi, Ilgın Gölünün güneydoğusunda kurulmuştur. Afyon-Konya demiryolu ilçenin kuzeyinden, Konya-Afyon karayolu ise ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 92 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1869’da kurulmuştur.
Kadınhanı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 45.168 olup, 15.907’si ilçe merkezinde, 29.261’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 21, Kurthasanlı bucağına bağlı 18 köyü vardır. Yüzölçümü 389 km2 olup, nüfus yoğunluğu 116’dır. İlçe toprakları Cihanbeyli Platosunda yer alır. Güneyini Erenler Dağı engebelendirir. Erenler Dağının yüksek kesimlerinde ardıç ve karaçam ormanları vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, arpa ve yulaftır. Sulanabilen yerlerde meyvecilik yapılır. En çok üzüm ve elma yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun ve Ankara keçisi beslenir.
İlçe merkezi, Konya-Afyon kara ve demiryolu üzerinde yer alır. İl merkezine 63 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 1128 metredir. Eski ismi Saideli’dir. Belediyesi 1885’te kurulmuştur.
Karapınar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 44.254 olup, 26.849’u ilçe merkezinde, 17.405’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına 10, Gölören bucağına bağlı 11, Hotamış bucağına bağlı 9 köyü vardır. İlçe toprakları, genelde düzdür. Kuzeydoğusunda Karacadağ yer alır. Bir bölümü ilçe sınırları içinde kalan Hotamış Gölü bataklık durumundadır. Ayrıca ilçe topraklarında Acıgöl ve Tuzla Gölleri vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve şekerpancarıdır. Koyun besiciliği yaygın olarak yapılır. İlçe merkezi Konya-Ereğli karayolu üzerinde yer alır. İl merkezine 95 km mesâfededir. Denizden yüksekliği 790 metredir. Eski ismi Sultaniye’dir. Belediyesi Cumhûriyetten önce kurulmuştur.
Kulu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 56.712 olup, 17.425’i ilçe merkezinde, 39.287’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 34 köyü vardır. Yüzölçümü 1521 km2 olup, nüfus yoğunluğu 37’dir.
İlçe toprakları Haymana ve Cihanbeyli Platoları arasında yer alır. Akarsu yönünden fakir olan ilçenin başlıca akarsuları zaman zaman kuruyan Değirmenözü ve Pazarözü dereleridir. Samsam, Köpek ve Küçük gölleri ilçe sınırları içinde kalır. İlçe step görünümünde bir bitki örtüsüne sâhiptir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı, elma, mercimek, üzüm, armut, patates ve soğandır. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun ve Ankara keçisi beslenir. İlçe merkezi Değirmenözü Deresinin kenarında kurulmuştur. Ankara-Cihanbeyli-Konya karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 148 km mesâfededir. 1954’te ilçe olan Kulu’nun belediyesi 1926’da kurulmuştur.
Sarayönü: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 34.850 olup 10.721’i ilçe merkezinde, 24.129’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 17 köyü vardır. Yüzölçümü 770 km2 olup, nüfus yoğunluğu 45’dir. İlçe topraklarının büyük bölümü Cihanbeyli Platosunda yer alır. Güney kısmını Bozdağlar engebelendirir. Akarsu yönünden fakir olan ilçede, dereler yazın kurur. Bu akarsuların en önemlisi Kökez Deresidir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve yulaf olup, ayrıca az miktarda soğan, patates, elma, armut, baklagiller, üzüm yetiştirilir. Hayvancılık ekonomik yönden başlıca gelir kaynağıdır. Dokumacılık gelişmiş el sanatlarındandır. Halıcı kasabasının (Eski Ladik) halıları Ladik halısı ismiyle meşhurdur. İlçe topraklarında linyit ve civa yatakları vardır.
İlçe merkezi, Afyon-Konya demiryolu üzerinde yer alır. İl merkezine 45 km mesâfededir. Afyon-Konya karayolu ilçenin 7 km güneyinden geçer. Fazla gelişmemiş bir yerleşim merkezidir. 1959’da ilçe olan Sarayönü’nün belediyesi 1941’de kurulmuştur.
Seydişehir: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 83.218 olup, 42.737’si ilçe merkezinde, 40.481’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 30, Çavuşbucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 2207 km2 olup, nüfus yoğunluğu 38’dir. İlçe toprakları dağlarla çevrilidir. Kuzeydoğusunda Eğriburun Dağı, doğusunda Alacadağ, batısında Büyükgözet Dağı yer alır. Bu dağların yüksek kesimlerinde Sedir, konaçak, köknar, ardıç ormanları vardır. Dağların ortasında Seydişehir Ovası yer alır. Beyşehir Kanalı Çayı başlıca akarsuyudur. Ufacıkgöl ve Gavûr gölleri ilçe sınırları içinde kalır.
Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayanır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, arpa, patates, nohut, soğan ve elma olup ayrıca az miktarda armut, fasülye, üzüm yetiştirilir. Mâdencilik ve sanâyi ilçe ekonomisinde önemli yer tutar. İlçe topraklarında linyit ve boksit yatakları vardır. Boksit Etibank tarafından Seydişehir Alüminyum tesislerinde işlenir. Bu fabrika Türkiye’nin en büyük alüminyum tesisidir.
İlçe merkezi, Suğla Gölü, kıyısında kurulmuştur. Bozkır-Beyşehir yolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 97 km mesâfededir. Belediyesi 1900’de kurulmuştur.
Taşkent: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 29.750 olup, 8767’si ilçe merkezinde, 20.983’ü köylerde, yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 9 köyü vardır. İlçe topraklarının güneyi ve batısı dağlık olup, diğer kısımları orta yükseklikte dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Güneyinde ve batısında Geyik Dağları yer alır. İlçe topraklarını Hadım Göksuyu sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, üzüm, tahıl, patates, soğan ve elmadır. Yüksek kesimlerde hayvancılık yapılır. En çok kıl keçisi ve koyun beslenir. Ormancılık gelişmiştir. İlçe merkezi, Hadım-Ermenek karayolu üzerinde yer alır. İl merkezine 140 km mesâfededir. Hadım’a bağlı bir bucak merkeziyken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe belediyesi 1912’de kurulmuştur.
Tuzlukçu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 10.710 olup, 5474’ü ilçe merkezinde, 5236’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 11 köyü vardır. İlçe toprakları hafif engebeli düzlüklerden meydana gelir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, haşhaş, buğday, sebze ve meyvedir. Akşehir’e bağlı bir bucak merkeziyken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1950’de kurulmuştur.
Yalıhüyük: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 4248 olup 3948’i ilçe merkezinde, 300’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 11 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli arâziden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl ve nohuttur. Bozkır ilçesinin Ahırlı bucağına bağlı bir köy iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe merkezi Arasöğüt ile Sarayköy köylerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Belediyesi 1972’de kurulmuştur.
Yunak: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 39.419 olup, 10.499’u ilçe merkezinde, 28.920’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 17, Sülüklü bucağına bağlı 8, Turgut bucağına bağlı 9 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Güneyinde Cihanbeyli Platosu, kuzeyinde Turgut ve Eşme ovaları yer alır. Başlıca akarsuyu Gökpınar Deresidir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı, patates ve elma olup, ayrıca az miktarda soğan armut ve üzüm yetiştirilir. Hayvancılık önemli geçim kaynağıdır. İlçe topraklarında Magnezit ve lületaşı yatakları vardır.
İlçe merkezi Akşehir-Polatlı karayolu üzerinde yer alır. İl merkezine 175 km mesâfededir. Konya ile bağlantısı Akşehir üzerinden sağlanır. 1953’te ilçe olan Yunak’ın belediyesi aynı sene kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Konya her tarafı târih kokan bir şehirdir. Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar bu ilde çok sayıda ve değerli târihî ve sanat eserleri bırakmışlardır. Türk târihinin en eski ve kıymetli eserlerini sînesinde barındıran Konya, ayrıca bir gönül diyârıdır.
Önemli bir turizm merkezi olan Konya’da Aralık ayının ilk Pazar gününden 17 Aralıka kadar devâm eden Mevlânâ Haftası; 5 Temmuzda başlayıp bir hafta devam eden Akşehir Nasreddin Hoca şenlikleri; 25-30 Ekim arasında yapılan Âşıklar Bayramı; 9 Eylülde yapılan Cirit Yarışmaları ve 1971’den bu yana 5 Ağustosta başlayıp bir ay devâm eden Konya Fuarı ile turizm faaliyetleri hızlanır.
Türk mîmârî anıtlarının zenginliği bakımından Konya, Türkiye şehirleri içinde İstanbul, Bursa ve Edirne’den sonra yer alır. Târihî ve sanat eserlerinin çoğu kaybolmuş olmasına rağmen çok zengin bir hazîneye sâhiptir. Selçuklu eserleri en çok bu ildedir. Bozkır ortasında bir medeniyet âbidesidir. Başlıca târihî eserleri şunlardır:
Konya Kalesi: Varlığı bilinen, fakat yeri bir türlü tesbit edilemeyen târihî Konya kalesine âit Hastahâne caddesinde bir şahsa âit arsada kazı yapılırken 5 m derinlikte 50x70 cm ebadında düz satıhlı halde duvar taşları bulunmuştur. Konya surlarını yeniden inşâ edercesine Sultan Alâeddîn Keykubad yaptırmıştır. Aynı sultan, Konya iç kalesi ile iç kale sarayını da yaptırmıştır. Bugün hiçbiri yoktur.
Gevale Kalesi: Takkeli Dağının bir yamacında sarp ve sivri tepe üzerinde yapılmıştır. Bu bölgenin kilit noktasıdır. Haçlı seferlerinde Selçuklu sultanları bu kaleye çekilmişlerdir. Selçukluların siyâsî suçluları burada hapsedilmiştir.
Beyşehir Kalesi: Yapılış târihi bilinmeyen kalenin sadece kapısı vardır. Sur temelleri toprakla örtülmüştür. Kaleyi 1288’de Eşrefoğlu Süleyman Bey; 1605 ve 1635 senelerinde Osmanlılar tâmir ettirmiştir. Kale surlarının duvarları 7,5 m kalınlıkta idi.
Alâeddîn Câmiî: 1156 senesinde Anadolu Selçuklu Sultanı Birinci Rükneddîn Mes’ûd zamânında temeli atılıp inşâsına başlanmış, zaman zaman duraklamalar geçirmesinden dolayı Birinci Alâeddîn Keykubat zamânında tamamlanabilmişti. 1221’de ibâdete açılan câmi Konya’nın en büyük ve en eski câmisidir. Konya şehrinin Alâeddîn Tepesi diye anılan yüksek bir noktasına kurulan câmi, Selçuklu mîmârîsinin en güzel örneklerindendir. Minberi, abanoz ağacından olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örnekleridir.
Sâhip Ata Külliyesi: Selçuklu vezirlerinden Sâhip Ata Fahreddîn Ali tarafından 1258-1283 yılları arasında yaptırılmıştır. Külliye, mescid, türbe, hanekah ve hamamdan meydana gelmektedir. Çeşitli zamanlarda tâmir gören mescid ilk orijinalliğini yitirmiştir. Türbede Sâhip Ata ve çocukları medfundur.
Sadreddîn Konevî Câmii ve Türbesi: Şeyh Sadreddîn Mahallesindedir. Kıble tarafındaki kapısının üzerinde Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine âit kitâbeler olup, Selçuklu kitâbesinden 1274 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. 1899’da tâmir gören Câminin mihrabı Selçuklu çini süslemeciliğinin güzel örneklerindendir. Câminin doğu avlusundaki türbenin üzerinde köşeli tambura kâide üzerinde kafesli ahşap külah, 1990 yılında Konya Vâliliğince yeniden tâmir edildi.
Mevlânâ Türbesi ve Mevlevi Dergahı Külliyesi: Türbede dünyâya nur ve feyiz saçan büyük evliyâ, İslâm âlim ve mütefekkiri, hak âşığı, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî hazretleri medfundur. Selîmiye Câmiinin doğusunda, Üçler Mezarlığının kuzeyindedir. Külliyenin batısı derviş hücreleri, öbür tarafları duvarlarla çevrilidir. Külliye; Yeşil Türbe, gümüş kapı, mescid, semâhâne, derviş hücreleri, matbah, Hurrum PaşaTürbesi, Hasan PaşaTürbesi, Sinan Paşa Türbesi, Murad Paşa Kızı Türbesi, Mehmed Bey Türbesinden meydana gelmiştir.
Yeşil Türbe, hazret-i Mevlânâ’nın vefâtından beş sene sonra 1278’de Mîmar Bedreddîn Tebrizî’ye yaptırılmıştır. Mevlânâ hazretlerinin yanında mübârek babası Sultân-ül-Ulemâ Behâeddîn Veled, oğlu Sultan Veled, kâtibi ve vefâtından sonra halîfesi olanHüsâmeddîn Çelebi, talebesi Salâhaddin Zerkubî, torunları ve yakınları yatmaktadır. Türbenin üzerinde kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) denilen külah biçiminde on altı dilimli güzel bir kubbe vardır.
Osmanlı Sultanları hazret-i Mevlânâ türbesine çok ilgi gösterdiler. Kânûnî Sultan Süleymân Han, Irak Seferine giderken hazret-i Mevlânâ’yı ziyâret edip türbenin yanına bir câmi inşa ettirmiştir. Üçüncü Sultan Mehmed Han, esaslı bir tâmir ve türbenin yanına medrese, dervişler için hücre denilen 34 dâire yaptırdı. Sokullu Mehmed Paşanın oğlu Hasan Paşa türbenin kabristanı ile semâhâne denilen kısmını birbirinden ayıran gümüş bir kapı ile gümüşten iki basamaklı merdiven ilâve ettirdi.
Türbe ve külliye günümüzde müze hâline getirilmiştir.
İplikçi Külliyesi: Alâeddîn Tepesinin doğusunda İkinci Kılıç Arslan’ın vezirlerinden Şemseddîn Altunba (Altınağa) yaptırmıştır. Samurcu Ebû Bekr tarafından genişletilmiştir. Câmi ve medreseden meydana gelen külliyenin medrese kısmı yıkılmıştır. Kalıntılarına rastlanan medrese Anadolu Selçuklu döneminin ilk örneklerindendir.
Selîmiye Câmii: Mevlânâ türbesinin yanındadır. 1565’te Mîmar Sinan’ın yaptığı tahmin edilmektedir. Çift minârelidir. Ak mermerden minberi taş işçiliğinin orijinal örneklerindendir. Yirminci asrın başlarında üslubuna uygun olarak tâmir edilmiştir.
Güdük Minâre Mescidi: Akşehir’de Sultan Birinci Alâeddîn Keykubat zamânında Muhtesip Emînüddîn Hacı Hasan tarafından 1226’da yaptırılmıştır. Kare plânlı ve tek kubbelidir. Minâresi baklava biçimli tuğla süslemelidir.
Taş Medrese ve Mescidi: Akşehir’de Fahreddîn Ali Sâhip Ata tarafından külliye olarak 1250’de yaptırılmıştır. Günümüze sâdece medrese, mescit ve türbe ulaşmıştır. Medrese açık avluludur. Türbe, mescit ve minâre çini mozaik süslemelidir.
Eşrefoğlu Câmii: Beyşehir ilçesinin İçerişehir mahallesindedir. Anadolu’daki ağaç direkli câmilerin en büyüğü ve orijinalidir. Çeşitli zamanlarda tâmir gören câminin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Câminin yanında Eşrefoğlu Seyfeddîn Süleymân için yaptırılmış bir türbe vardır.
İsmâil Aka Medresesi: Beyşehir’de Eşrefoğlu Câmiinin batısında 1369’da İsmâil Aka tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan olan binânın büyük kısmı yıkık vaziyettedir. Medresenin yanında İsmâil Aka’nın türbesi bulunmaktadır.
Lala Mustafa Paşa Külliyesi: Ilgın ilçesindedir. Mîmar Sinan’ın yaptığı külliye câmi, imâret, arasta ve kervansaraydan meydana gelmiştir. Câmi 1577’de kervansaray kısmı ise 1584’te tamamlanmıştır. Arasta’da 12 dükkan vardır.
İkinci Selim Külliyesi: Karapınar ilçesinde Sultan İkinci Selim tarafından 1563’teMîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye, câmi, kervansaray, hamam, çeşme ve şadırvandan meydana gelmiştir. Külliye çeşitli zamanlarda tâmir görmüş, bâzı kısımları orijinalliğini kaybetmiştir.
Şeyh Sücâeddîn Türbesi: Musalla Mezarlığındadır. Kesme taştan, gövdesi 6 dilimli, tuğla kubbesiyle orijinal bir yapıdır. Yapım târihi belli değildir.
Fakih Dede Türbesi: Burhandede Mahallesinde 1454 senesinde tasavvuf âlimi Burhaneddîn Fakih için yaptırılmıştır. Kitâbesi çok güzel mozaiklerle süslüdür. Türbe, Karamanoğulları devrinde, Selçuklu Mîmârisini devâm ettiren önemli bir eserdir.
Nasreddin Hoca Türbesi: Akşehir’dedir. Tâmirler yüzünden ilk orijinal yapı özelliğini kaybetmiştir. 1905 yılında Akşehir kaymakamı Şükrü Bey günümüzdeki şekliyle tâmir ettirmiştir.
Seyyid Mahmûd Hayrânî Türbesi: Akşehir’de ve şehrin batısındadır. 1268’de yaptırılan türbe, Karamanoğlu İkinci Mehmed zamânında tâmir ettirilmiştir. Ceviz ağacından olan tek kanatlı giriş kapısı ahşap işçiliğinin ilginç örneklerinden olup, Akşehir müzesindedir. Ahşap sandukalar ise İstanbul Türk-İslâm eserleri müzesindedir.
Tavus Baba Türbesi: Konya’nın mesîre ve târihî yeri olan Meram’dadır. Sultan Alâeddîn Keykubad’ın devrinde Konya’da vefât etmiş olan Şeyh Tavus Mehmed el-Hind medfundur. Taş ve tuğladan yapılmış sâde bir eserdir. Yanında bir câmi vardır.
Argıt Han (Altınapa Hanı): Konya-Akşehir yolu üzerinde Şemseddîn Altunba tarafından 1201’de yaptırılmıştır. Sâde, süslemesiz yapı yıkık vaziyettedir.
Kızılviran (Kızılören) Hanı: Konya-Beyşehir yolunda, Birinci Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından 1205’te yaptırılmıştır. Yazlık ve kışlık bölümlerinden meydana gelmiştir. Girişin solunda üst katta bir mescid vardır.
Sultan Han: Konya-Aksaray yolu üzerinde Birinci Alâeddîn Keykubad zamânında 1229’da yapılmıştır. 1278’de tâmir gören yapı, yaklaşık 5000 m2’lik bir alanı kaplar. Dıştan kulelerle desteklenmiş görkemli bir kaleye benziyen han, bu türün en büyük ve güzel örneklerindendir.
Horozlu Han: Konya-Akşehir yolu üzerinde Emir Câmedâr Eseddüddîn Ruz-apa tarafından 1246-1249 yılları arasında yaptırılmıştır. Bir bölümü tâmir edilen yapının avlusu yıkıktır. İsmin, horozla alâkası olmayıp; Ruz-apa (Ruz-be, Uruz-be, Hunuz-be,...) kelimesinin etimolojik değişmesinden “Horozlu” adını almıştır.
Ishaklı Han: Akşehir-Çay yolu üzerinde Fahreddîn Ali Sâhip Ata tarafından 1249’da yaptırılmıştır. KlasikSelçuklu sultan hanları plânındadır.
Kapu Câmii: Eski Odun Pazarı Semtinde, Post Nişin Pir Hüseyin Çelebi tarafından 1568’de yaptırılmıştır. İki defâ yıkılan, bir defa da yanan câmi 1868’de bugünkü hâlini almıştır. İhyaiyye Câmii diye de bilinir. Kapu Câmii, Osmanlı devrinde Konya’da yapılan câmilerin en büyüğüdür.
Aziziye Câmii: Türbe Caddesinde 1671-76 seneleri arasında Dâmâd Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1867’de yanan câmiyi 1875’te Sultan Abdülazîz’in annesiPertevniyal Vâlide Sultan yeniden tanzim ettirmiştir. Câmi Barok-Rokoko Mîmâri tarzlarının birleşmesinden meydana gelmiştir. Çift minârelidir.
Şemsi Tebrizî Mescidi ve Türbesi: Şems Mahallesindedir. Türbe ve mescidin yapılış târihi bilinmemektedir. Önceleri bir mezarlık içinde bulunan mescid ve türbenin etrâfı park hâline getirilmiştir.
Taş Mescid: Sultan Birinci İzzeddîn Keykavus zamânında Hacı Ferruh tarafından 1215’te yaptırılmıştır. Ana giriş kapısı ve mihrap Selçuklu taş işçiliğinin ilk zengin örneklerindendir.
Sırçalı Mescid: On üçüncü asırda yapıldığı tahmin edilen mescid, zengin çini mozaik süslemeleri ve tuğla örgüsüyle çok orjinal bir yapıdır. Sağlam olarak günümüze ulaşan, çini mozaik süslemeli mihrap, Selçuklu mihraplarının en güzel örneklerindendir.
Tâhir ile ZühreMescidi: Beyhekim Mahallesindedir. Kitâbesi olmadığından kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Yanında halk hikâyelerine konu olmuş Tahir ile Zühre’nin türbesi vardır.
Ali Gav Medresesi: Tarla Mahallesindedir. Yapım târihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. 1901’deki tâmirattan sonra Mahmûd Bey Medresesi ismini almıştır. Medresenin yanında Hâcı Bektâş-ı Velî hazretlerinin talebelerinden Ali Gav Baba medfundur.
Tâcül Vezir Medresesi ve Türbesi: Dedebahçe Semtinin doğusunda İkinci Gıyâseddin Keyhüsrev devri vezirlerinden Tâceddîn MehmedBey tarafından yaptırılmıştır. Kaynaklarda medrese, hanekâh, mescid ve türbeden meydana gelen bir külliye olduğu bildirilmektedir. Günümüze sâdece türbe ve medrese ulaşmıştır. Türbede Vezir Tâceddîn ve torunları medfundur.
Sırçalı Medrese: Gazli Alemşah MahallesindeSultan İkinci Alâeddîn Keykubat’ın Lalası Bedreddîn Müslih tarafından 1242’de yaptırılmıştır. Anadolu’daki çinili medreselerin ilk ve en güzel örneklerinden olan Medrese açık avluludur. Yanındaki türbede türbenin bânisi Bedreddin Muslih medfundur.
Karatay Medresesi: Alâeddîn tepesinin kuzeyinde Emir Celâleddîn tarafından 1251’de yaptırılmıştır. Selçuklu devri kapalı medreselerindendir. Doğusunda beyaz ve gök mermerden büyük bir taş kapısı vardır. Medrese günümüzde çini eserler müzesi olarak kullanılmaktadır.
Küçük Karatay Medresesi: Karatay Medresesinin karşısında 1248-1250 yılları arasında Celâleddîn Karatay’ın kardeşi Kemaleddîn Timûrtaş tarafından yaptırılmıştır. Açık avlulu medreselerdendir.
İnce Minâreli Medrese: Alâeddîn Tepesinin batı eteğinde Selçuklu vezirlerinden Sâhip Ata Fahreddîn Ali tarafından 1260’da yaptırılmıştır. Selçuklu devri kapalı medreseler tipindedir. Portal üzerine işlenmiş âyet ve motifler Selçuklu taş işlemeciliğinin şâheserlerindendir. Medresenin câmi kısmı, yıkılmış sâdece iki şerefeli ince uzun minâresi kalmıştı. 1901’de meydana gelen debremde de ikinci şerefe yıkılmıştır. Günümüzde taş ve ahşap eserler müzesi olarak kullanılmaktadır.
Has Bey Darülhuffazı: Gâzi Alemşah Mahallesinde, Karamanoğlu İkinci Mehmed Bey zamânında Hacı Has Bey oğlu Mehmed Bey tarafından 1421’de yaptırılmıştır. Tuğladan kare plânlı bir yapıdır. Ahşap işlemeli kapısı Taş ve Ahşap Eserler Müzesindedir.
Nasuh Bey Darülhuffazı: Karamanoğlu İkinciİbrâhim Bey zamânında Kâdıoğlu Nasuh Bey tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan kare plânlı ve tek kubbelidir. Günümüzde İl Halk Kitaplığı Gazete Dergi Bölümü olarak kullanılmaktadır.
Ulu Câmi: Akşehir’de on üçüncü asrın başlarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Minâresi, 1213’te Ebû Saîd İbrâhim tarafından yaptırılmıştır. Sultan Birinci Alâeddîn Keykubat döneminde tâmir ettirilen câmi sonraki tâmirlerden dolayı orijinalliğini kaybetmiştir.
RüstemPaşa Kervansarayı: Ereğli ilçesinde Kânûnî Sultan Süleymân devri sadrâzamlarından Rüstem Paşa, Mîmar Sinan’a yaptırmıştır. Kitâbesi olmadığından kesin yapım târihi bilinmemektedir. Bir bölümü yıkılmıştır.
İkinciKılıçarslan Köşkü: Alâeddîn tepesinin kuzey yamacında yer alan bu köşkü Birinci Alâeddîn Keykubat tâmir ettirdiği için uzun süre Alâeddîn köşkü olarak bilinmiştir. Anadolu çini sanatının gelişimini gösteren önemli eserlerdendir. Günümüzde sâdece doğu duvarları kalmıştır.
Keykubat Sarayı: Beyşehir Gölünün güney batı kıyısında Birinci Alâeddîn Keykubat’ın emri ile 1236’da veziri Mîmar ve Nakkaş Sâdeddin tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu devri sivil yapılarının en meşhur ve sanat târihi açısından mühim eserlerindendir.
Eski eserler:
Hitit Şehri: Konya’ya 7 km uzaklıkta Karahöyük’te çıkarılmıştır. Mimarî kalıntılar, mühürler, çanak ve çömlekler bulunmuştur. Çatal Höyük: Konya’dan 50 km mesafede olup, Anadolu’da insanlığın bilinen ilk yerleşme merkezlerinden biridir. Çatal Höyük Çumra’ya 12 km uzaklıktadır. Evler, renkli resimler, seramik ve mezarlar bulunmuştur. İvrit Anıtı: Tarihin ilk tarım anıtı olup, Hitit devrinden kalma bir kabartma taştır. Ereğli ilçesindedir. Hititler toprağın bereketine şükür ifadesi olarak dikmişlerdir. Ilgın’ın Nane ve Dede Höyükleri vardır. Ilgın’ın 25 km kuzeydoğusunda Hitit devrinde III. Hattuşil’nin oğlu Tatalya “Salburt” isimli bir şehir kurmuştur. Bu şehir ile ilgili eserlerden öğrenildiği kadarıyla Hititler “Hiyeroğlif” yazıyı Mısırlılardan 500 sene önce M.Ö. 3500’de kullanmışlardır. Eflatunpınar: Hitit Çeşmesi Anıtı olup, M.Ö. 1300-1200 yıllarından kalmadır. Beyşehir’e 15 km mesafededir. 14 taştan yapılmış olup, duvar şeklindedir. Belviranköyünde tarihi kalıntılar, Hadım’da Bolat ve Eserler köylerinde önemli Hitit eserleri vardır. Ak Manastır: Konya-Silifke yolu üzerinde, kayaya oyulmuş bir manastırdır. 274 senesinde Saint Horion adına yapılmıştır. Haghia Kilisesi: Sille’de 327 senesinde yapılmış olup, Anadolu’daki en eski kiliselerden biridir. Bizans Çağı Kalıntıları: Cihanbeyli Akçaşar köyünde tarihi kalıntılardır.
Mağaralar:
Merkez ilçeye bağlı Küçükmuhsine köyü yakınında irili ufaklı bin mağaranın içi renkli resimlerle bezenmiştir.
Tabiî güzellikler:
Konya; tabiî güzellikler, mesîre yerleri tabiî baraj, göl kenarları bakımından zengin sayılır. Başlıca mesîre yerleri şunlardır:
Meram Bağları: İl merkezinin batısında târihî yeşillikler içinde bir dinlenme yeridir. Târih boyunca bağları, suyu ve havasıyla meşhur olan bu mesîre yeri seyâhatnâmelere ve şiirlere konu olmuştur. Ortasından Meram Deresi akar. Zamânımızda gürültülü bir eğlence merkezi hâline gelen MeramBağları eski temiz havasını kaybetmeye başlamıştır.
Dede Bahçe: Alâeddin Tepesinin kuzeybatısında târihî bir bahçedir. Burayı Selçuklular zamanında Tâceddîn Ahmet Bey yaptırmıştır. Uzun yıllar mesîre yeri olarak kullanılan bahçe, daha sonraları âile gazinosu olarak kullanılmış. Günümüzde kültürpark hâline getirilmiştir.
Alâeddîn Bahçesi: Alâeddîn Tepesindedir. Çok eski târihe sâhib olan bahçe son yıllarda belediye tarafından ağaçlandırılıp düzenlenmiştir.
Yakamanastırı: Beyşehir’e 6 km uzaklıkta zengin tabiî bitki örtüsü ve bol su kaynaklarına sâhip bir mesîre yeridir. Çam ağaçları ile kaplıdır.
Çamlıköy: Akşehir ilçesinin 14 km güneyinde çok güzel manzaralı bir dinlenme yeridir.
Beyşehir Gölü: Göl kıyıları çok güzel mesîre yeridir. Göl çevresi çam ormanları ile kaplıdır.
Akşehir Gölü: Çevresi ormanlarla kaplı olan gölün kıyıları güzel mesîre yerleri ile doludur. Gölde sazan ve turna balıkları ile av kuşları vardır.
Damla Kayası: İl merkezi yakınında Sille bucağında ağaçlıklı ve suyu bol bir mesîre yeridir.
Kaplıcalar ve içmeler:
Konya ilinde çok sayıda kaplıca vardır. Fakat bunların bir kısmında konaklama tedâvi tesisleri yeterli değildir. Başlıcaları şunlardır:
Ilgın Kaplıcası: Ilgın’a 2 km uzaklıktadır. Türkiye’nin en bakımlı kaplıcalarından biridir. Modern bir kaplıca olup romatizma, nefrit, polinefrit, kadın ve cilt hastalıklarına faydalıdır.
Çavuşçu Köyü Ilıcası: Ilgın ilçesine 10 km uzaklıktadır. Tesisleri mevcut olmayan bu ılıcaya bölge halkı banyo için gitmektedir.
Seydişehir Ilıcası: Seydişehir’e 1,5 km uzaklıkta ağaçlar ve bahçeler arasındadır. Romatizmal hastalıklar başta olmak üzere çıbanlara ve kaşıntılı yaralara iyi gelmektedir. Tesisleri yeterli değildir.
Kuşaklı Çamuru ve Kaplıcası: Beyşehir’e 25 km uzaklıktadır. Çevresi ağaçlarla kaplıdır. Romatizma, çıban, ekzama ve diğer deri hastalıklarına iyi gelmektedir. Tesisleri yoktur.
Höyük-Köşk Köyü Hamamı: Beyşehir-Karaağaç karayolunun doğusunda Höyük ilçesine 5 km uzaklıktadır. İçme şeklinde kullanıldığı zaman özellikle böbrek hastalıklarına faydalıdır.