KIRINIM (Difraksiyon)
Alm. (Strahlen) Brechung veyâ Beugung (f), Fr. Diffraction (f), İng. Diffraction. Bir ışık demetinin, saydam olmayan katı bir engelin kenarından veya dar yarıklardan geçerek bükülerek başka doğrultulara sapması ve bir eksen üzerinde renkli şeritler veya aydınlık-karanlık şeritler meydana getirmesi olayı.
Kırınım olayı her türlü dalga hareketinde gözlenebilir. Bu olay aynı zamanda ışığın dalga tabiatlı oluşunun bir ispatıdır. Işığın yanısıra ses dalgaları, su dalgaları, radyo dalgaları ve X ışınları da aynı özelliği gösterirler. Meselâ; bir köşe başında, öteki sokaktan gelen sesi duymamıza kırınım olayı sebep olur. Uzun dalgalar, kısa dalgalara nisbeten daha çok kırınıma uğrar. Meselâ yürüyen bir mehter takımında önce davulun sesi duyulur. Buna mukabil mehter takımı, görülebilecek mesafeye gelmeden zurnanın sesi açık değildir. Kalın seslerin dalga boyları büyük, frekansları ise küçüktür, bu yüzden “bas” ses denir. İnce seslerin ise frekansı yüksek, dalga boyu kısadır. Buna da “tiz” ses denir.
Aynı kural ışıkta da geçerlidir. Dalga boyu en büyük ışık kırmızı (7000°A), en küçük ışık ise mordur (4000°A). Sarı ışığın dalga boyu ise (5800°A)dür. Buna göre en çok bükülen renk, kırmızı, en az bükülen (kırınıma uğrayan) renk ise mor’dur.
Alm. Schnurfüssler, Tausendfüssler (m), Fr. Mille-pattes (m), İule (m), İng. Millipede centipede. Familyası: Kırkayakgiller (Julidae). Yaşadığı Yerler: Sıcak ve ılık iklimlerin nemli bölgelerinde, çürümüş kütük, yaprak ve taşlar altında. Özellikleri: Vücutları yuvarlak ve halkalıdır. Her halkadan ikişer çift bacak çıkar. Bitkisel besinlerle beslenir. Çeşitleri: 7000’den fazla türü vardır.
Çok bacaklılar (Myriapoda) sınıfının “Diplopoda” takımının Julidae familyası türlerinin genel adı. Vücutları belirgin bir baş ve çok sayıda benzer halkalardan (bölüt) meydana gelmiş eklem bacaklılardır. Her halkada ikişer çift bacak bulunur “Diplopoda” çift bacaklı demektir. Başlarında bir çift anten ve ikişer gözü vardır. Gözleri az çok böceklerin bileşik gözüne benzerse de, dikkat edildiğinde basit (osel) gözlerin meydana getirdiği bir çift küme olduğu anlaşılır. Bâzı türlerinde göz bulunmaz. Yaşayışlarına uygun olarak antenlerinde koku alma tüyleri çok hassastır. İç anatomisi çıyanınkine benzer. Çıyanlar etçil, kırkayaklar otçuldur. Çok ayaklı olmalarına rağmen çok yavaş hareket ederler. Kırkayakların vücut halkalarından ikişer çift bacak çıkmasına karşılık çıyanlarda birer çift çıkar. Bacakların sayısı, türlere göre değişir. Kırkayakların çoğunda 115 çift bacak bulunur. Çıyanlarda 15 çiftten 173 çifte kadar değişir.
Çokbacaklılarda her zaman tek sayıda bacak çifti vardır. Kırkayakların embriyon döneminde her halkada bir çift ayak bulunur. Yetişkinlerin her halkası iki embriyon parçası ihtiva ettiğinden iki çift bacaklı olurlar. Trake (özel solunum boruları) sistemiyle solunum yaparlar.
Kırkayaklar sıcak ve ılıman bölgelerde yaşayan kara hayvanlarıdır. Genellikle koyu kahverenklidirler. Gündüzleri nemli yerlerde yaprak, ağaç kabukları ve taşlar altında gizlenir, gece beslenmeye çıkarlar. Çoğunlukla çürümüş bitkisel besin yerler. Bazen tarlalarda, sürüler hâlinde, bitkilerin kök ve filizlerini de yediklerinden büyük zararlar yaparlar. Çileklere çok musallat olurlar. İnsan ve hayvan dışkılarını da yediklerinden, tenya (şerit) yumurtalarının yayılmasına yardım ederler. Yuttukları barsak parazitlerinin yumurtalarını, sindirmeden tekrar dışarı atarlar. Boyları 1-20 cm arasında değişir. Benekli kırkayak (J.gutularus) 10-18 mm boyundadır. Memleketimizde bulunanların boyları 10-46 mm’dir. Tropik memleketlerde 15-20 cm’ye ulaşanları vardır.
Yumurta ile ürerler. Yumurtalar, topraktan yapılmış bir yuvaya yumurtlanır ve dişi tarafından korunur. Genellikle yavrular 12-15 gün sonra yumurtalardan çıkarlar. Hayatları boyunca birkaç defa deri değiştirirler. Her deri değiştirmede, vücut halkalarının sayısı artar. Larvalar, bir yıl içinde erginleşirler. Kitinli derileri, antibiyotik etkisi olan pis kokulu, zehirli bir sıvı salgılar. İri olanlarının salgısı, insan elini tahriş eder. Testiden su içerken yutulursa, zehirlenmeye sebeb olabilir. Bâzan yapraklar üstünde dolaşırlar. Korkutuldukları zaman kendilerini yere atarak, saat zembereği gibi helezonî kıvrılır, ölü taklidi yaparlar.
İlin Kimliği
Yüzölçümü : 4500km2
Nüfûsu : 349.396
İlçeleri : Merkez, Bahşili, Balışeyh, Çelebi, Delice, Karakeçili, Keskin, Sulakyurt, Yahşihan.
İç Anadolu bölgesinde yer alan bir ilimiz. Kuzeyinde Çankırı ve Çorum, doğusunda Yozgat ve Kırşehir, güneyinde ve batısında Ankara yer alır. Trafik kod numarası 71’dir.
İsminin Menşei
Kırıkkale’nin bugünkü yerinde Cumhûriyetin ilk yıllarında Kırıkköy ile Kale bulunuyordu. Kale ile köyün zamanla birleşmesinden sonra burası Kırıkkale diye anılmaya başlandı.
Târihi
Kırıkkale, Cumhûriyetin ilk yıllarında kurulmuş ve kısa zamanda gelişmiştir. Cumhûriyetten sonra askerî gâye ile Kırıkköy ile Kale arasında silâh fabrikaları kurulmuştur. Zamanla burası gelişerek Kale ve köy birleşmiş ve Kırıkkale ismini almıştır. 1929’da Bucak, 1944’te ilçe merkezi hâline geldi. Askerî silâh fabrikası ilçenin gelişmesinde büyük rol oynadı. 15 Haziran 1989’da il merkezi hâline geldi.
Fizikî Yapı
İl toprakları platolar ve düzlüklerden meydana gelmiştir. İl merkezinin doğusunda Koçubada Dağları, güneydoğusunda Dinek Dağı (Yediler Tepesi 1586 m), güneyinde Kızılada Dağları vardır. İl topraklarından güney-kuzey doğrultusunda geçen Kızılırmak ile Kırıkkale kenti yakınlarında ona karışan Kılıçözü Deresi başlıca akarsularındandır. Kızılırmak’ın geçtiği bölgede Çoruhözü Vâdisi vardır. Ankara sınırında Kızılırmak üzerinde Kesikköprü Barajı yer alır.
İklim ve Bitki Örtüsü
Kırıkkale’de sert kara iklimi hüküm sürer. Kışları soğuk, yazları sıcak geçer. Sıcaklık +39°C ile -21°C arasında değişmekte olup, ortalama sıcaklık 13°C civârındadır. Ortalama yağış miktarı 329 mm’dir. Topraklarının bir kısmı bozuk meşe ormanları ile kaplıdır. Bu ormanlardan elde edilen odun yakacak olarak kullanılır. İl topraklarında kurşun, demir, manganez ve kömür yatakları vardır.
Ekonomi
İlin ekonomisi sanâyi ve tarıma dayanır. Faal nüfûsun % 60’ı aşkın bölümü sanâyide çalışmaktadır.
Tarım: Kırsal kesimde iş gücünün büyük kısmı tarımda çalışmaktadır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve ayçiçeğidir. Sebze ve meyvecilik gelişmiş olup bağcılık da ekonomide önemli yer tutmaktadır. Hayvancılık geleneğe bağlı usullerle yapılır. Sığır, Ankara keçisi, kıl keçisi ve koyun beslenir.
Sanâyi: İlin sanâyisi çok gelişmiştir. Cumhûriyetin îlânından sonra kurulan silâh ve mühimmat fabrikaları ilin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. En önemli sanâyi kuruluşları Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumuna bağlı Silah Sanâyi Müessesesi Mühimmat Fabrikası, Silah ve Tüfek Fabrikası, Çelik Fabrikası, Çelik Çekme Boru Fabrikası, Barut Fabrikası, Pirinç Fabrikası ve Elektrik Makinaları Fabrikasıdır. İldeki diğer önemli sanâyi kuruluşu Bahşili ilçesi yakınlarında 1987’de kurulan Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.’ye bağlı Orta Anadolu Rafinerisidir. Ayrıca un ve irmik fabrikaları, tuğla-kiremit fabrikaları da vardır.
Ulaşım: Kırıkkale kara ve demiryolu ulaşımı bakımından zengindir. Ankara-Kayseri demiryolu il merkezinden ve Balışeyh ilçesinden geçer. Ankara-Samsun ve Ankara-Yozgat-Sivas karayolu il merkezinden geçer. Ankara’ya 76 km uzaklıktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
1990 sayımına göre toplam nüfûsu 349.396 olup 243.378’i il merkezi ve ilçelerde, 106.018’i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 4500 km2 olup nüfus yoğunluğu 78’dir.
Örf ve âdetleri: Kırıkkale ilinde İç Anadolu örf ve âdetleri hâkimdir. Erkekler yemeni denilen ayakkabı ve poşu denilen sarık kullanırlar. Kadınlar ise üç etekli entari giymektedirler. Folklorda Oğuz boylarının tesiri görülmektedir. Evlenmede kız bağlama, isteme, takı, çeyiz asma, kına gecesi ve düğün kendi âdetlerine göre farklılık gösterir.
İlçeleri
Kırıkkale’nin biri merkez olmak üzere 9 ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 206.688 olup, 185.431’i ilçe merkezinde, 21.257’si köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dağlıktır. Doğusunda Koçubaba Dağı, güneydoğusunda Dinek Dağları, güneyinde Kızılada Dağları, güneybatısında Kösedağı yer alır.
Ekonomisi sanâyiye dayanır. M.K. E’ye bağlı fabrikalar başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. Bu fabrikalar ilçenin gelişmesinde ve nüfus artışında büyük rol oynamıştır. Kırsal kesimde, tarım başlıca gelir kaynağıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, şekerpancarı, arpa, üzüm, ayçiçeği ve elma olup az miktarda armut ve baklagiller yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiş olup, koyun ve Ankara keçisi beslenir.
İlçe merkezi Çoraközü Vâdisinde kurulmuştur. Ankara-Kayseri demir ve karayolu ilçeden geçer. Ankara’ya 76 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1942’de kurulmuştur.
Bahşili: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.058 olup, 6317’si ilçe merkezinde, 4741’i köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kapulukaya Baraj Gölü ilçe sınırları içinde kalır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, arpa, üzüm, ayçiçeği ve elmadır. TÜPRAŞ’a bağlı Orta Anadolu Rafinerisi başlıca sanayi kuruluşudur. Yumurtalık-Kırıkkale boru hattı ile pompalanan ham petrol, rafineride işlenir. Hayvancılık yaygın olarak yapılır ve en çok koyun ile Ankara keçisi beslenir. İlçe merkezi Küre Dağı eteklerinde kurulmuştur. Merkez bucağına bağlı belediyelik bir köyken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Balışeyh: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 14.097 olup, 2078’i ilçe merkezinde, 12.019’u köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli arâziden meydana gelir. Güneyinde Dinek Dağı yer alır. Başlıca akarsuyu Çoraközü Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayanır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, şekerpancarı, arpa, ayçiçeği ve üzümdür. Hayvancılık gelişmiş olup yüksek kesimlerde koyun ve Ankara keçisi beslenir. İlçe merkezi Çoraközü Çayı vâdisinde kurulmuştur. Ankara-Sivas demiryolu ve Ankara-Samsun karayolu ilçeden geçer. Merkez ilçeye bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Çelebi: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 9415 olup, 4068’i ilçe merkezinde, 5347’si köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli arâziden meydana gelmiştir. Başlıca akarsuyu Kızılırmak’tır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, ayçiçeği ve üzümdür. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun ve Ankara keçisi beslenir. İlçe gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. Bâlâ-Kaman kara yolu yakınında kurulmuştur. Keskin ilçesine bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Delice: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 27.668 olup, 7415’i ilçe merkezinde, 20.253’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 35 köyü vardır. Yüzölçümü 726 km2 olup, nüfus yoğunluğu 38’dir. İlçe toprakları genelde platoluktur. Kuzeyinde Karagüney Dağı, güneyinde Dinek Dağı yer alır. Karagüney Dağının eteklerinde ovalık alan vardır. Başlıca akarsuyu Delice Irmağıdır.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yaygın olarak bağcılık yapılır. Küçük baş hayvan besiciliğinin yapıldığı ilçede ençok Kıl keçisi bulunur. İlçe merkezi Ankara-Samsun karayolu üzerinde kurulmuştur. Ankara-Yozgat karayolu da ilçeden geçer. 1960’ta ilçe olan Delice’nin belediyesi 1955’te kurulmuştur. Ankara’ya bağlı bir ilçeyken 15 Haziran 1989’da Kırıkkale’nin il olması üzerine buraya bağlandı.
Karakeçili: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 8.699 olup, 6576’sı ilçe merkezinde, 2123’ü köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Kuzeybatısında Küre Dağı yer alır. Başlıca akarsuyu Kızılırmak’tır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. En çok buğday yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiştir. İlçe merkezi Bâlâ-Kaman karayolu üzerindedir. Ankara’nın Bâlâ ilçesine bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe yapılarak Kırıkkale’ye bağlandı.
Keskin: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 41.732 olup, 20.044’ü ilçe merkezinde, 21.688’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 55 köyü vardır. Plato görünümünde olan ilçe topraklarını Dinek Dağı engebelendirir. Başlıca akarsuları Kılıçözü Deresi ve Kızılırmak’tır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, ayçiçeği ve üzüm olup, ayrıca az miktarda elma ve armut yetiştirilir. Hayvancılık önemli geçim kaynağıdır. En çok koyun ve Ankara keçisi beslenir. İlçe topraklarında bentonit ve volframit yatakları vardır.
İlçe merkezi, Develi Dağının güneyinde Aktepesi ile Kartaltepesi yamaçlarında kurulmuştur. Hititlerden kalma bir yerleşim merkezidir. Yugoslavya ve Romanya’dan gelen göçmenlerin buraya yerleşmesi ile büyümüştür. Ankara-Kırşehir karayolu ilçeden geçer. Ankara’ya bağlı bir ilçe iken, Kırıkkale’nin il olması üzerine buraya bağlanmıştır. Kırıkkale’nin en büyük ilçesidir. İlçe belediyesi 1884’te kurulmuştur.
Sulakyurt: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 18.740 olup, 5754’ü ilçe merkezinde, 12.986’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 26 köyü vardır. Yüzölçümü 741 km2 olup, nüfus yoğunluğu 25’tir.
İlçe toprakları orta yükseklikte dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Doğu ve güneydoğusunda Karagüney Dağı yer alır. Başlıca akarsuyu Kızılırmak’tır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, üzüm, mercimek ve ayçiçeğidir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun, Ankara keçisi ve kıl keçisi beslenir.
İlçe merkezi Karagüney Dağının kuzey yamaçlarında kurulmuştur. Eski ismi Konuz’dur. İl merkezine 52 km mesâfededir. Gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. 1960’ta ilçe olan Sulakyurt’un belediyesi 1956’da kurulmuştur. Ankara’ya bağlı bir ilçeyken Kırıkkale’nin il olması üzerine buraya bağlanmıştır.
Yahşihan: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.299 olup, 5695’i ilçe merkezinde, 5604’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 6 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte platoluk alanlardan meydana gelmiştir. Başlıca akarsuyu Kızılırmak’tır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, arpa, üzüm ve ayçiçeğidir. Hayvancılık gelişmiş olup koyun ve Ankara keçisi beslenir.
İlçe merkezi, Kızılırmak kıyısında kurulmuştur. Ankara-Kırıkkale karayolu ilçeden geçer. İl merkezine çok yakındır. Merkez ilçeye bağlı belediyelik köyken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1956’da kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Kırıkkale ilinin merkezinde yeni yerleşim merkezlerinden dolayı fazla târihi ve turistik yerler görülmemekle birlikte ilçe ve köylerinin bâzılarında târihî eser bulunmaktadır. İlde bulunan târihî eserlerin bâzıları şunlardır:
Kale: Kırıkköy yakınındadır. Günümüzde yıkık ve harap vaziyettedir.
Çarşı Câmii: Keskin ilçesi çarşı içindedir. 1871’de yapılan eser 1966’da tâmir görmüştür. Taş bileziklerle süslü tuğla minâresi kuzey batıdadır.
Balışeyh Câmii: Balışeyh ilçesinde on altıncı asırda yaptırılmıştır. Üzeri toprak damla örtülüdür. Duvarları yontma ve moloz taştan yapılmıştır.
Hasandede Câmii: Hasandede köyünde Doğan Bey tarafından 1605’te yaptırılmıştır. Bir kaç defa tâmir görmüştür. Kalın duvarları kırmızı ve kahve rengi kesme küfeki taşındandır. Alçıdan mihrabı kabartma geometrik desenlerle süslüdür.
Küçük Şâmil Câmii: Sulakyurt ilçesinin 9 km kuzeyindeki Yeşilyazı köyündedir. 1435’te Şeyh Mehmed Bahaeddîn yaptırmıştır. Câminin batı duvarı bitişiğinde Şeyh Mehmet Bahaeddîn’in türbesi vardır.
(Bkz. Erbaîn)
İlin Kimliği
Yüzölçümü : 6550km2
Nüfûsu : 309.512
İlçeleri : Merkez, Babaeski, Demirköy, Kofçaz, Lüleburgaz, Pehlivanköy, Pınarhisar, Vize.
Trakya’da bulunan bir ilimiz. Batı sınırımızdaki Kırklareli, Marmara bölgesinin Istranca ve Ergene bölümleri üzerinde bulunmaktadır. Trakya’nın en büyük ili olup, İstanbul, Karadeniz, Tekirdağ, Edirne ve Bulgaristan ile çevrilidir. 41° 14’ ve 42° 00’ kuzey enlemleri ile 28°53’ ve 26°13’ doğu boylamları arasında yer alır. Trafik numarası 39’dur.
İsminin Menşei
Türk akıncıları “Rumeli” ismi verilen Marmara Denizinin batı bölgesine çıkarak yeni şehirler fethettiler. Kırklareli’yi fetheden Türk akıncıları burada 40 şehid verdiler. Şehid arkadaşlarının aziz hatırası için “Kırklareli” dediler. Nitekim bu ildeki “Kırklar Şehitliği” ve “Kırklar Câmii” bu şehitlerin hatırası içindir.
Kırklareli isminin “Kırk Kilise” (Saranta Eklesies) ile ilgisi yoktur. Gerçi Kırklareli’nin eski ismi “Kırk Kilise”dir. Fakat Kırklareli ismi 40 şehid hatırasına binâen verilmiştir. Kırk akıncının âbideleştiği bir topraktır. Kırklarbaba Dergâhındaki kitâbede şu beyit bulunmuştur:
“Kırk kimse şehid oldu bu yerde,
Bu nâm ile anılsın bu belde.”
Hüdavendigâr ismi ile anılan Sultan Birinci Murad Han zamanında Demirtaş Paşa emrindeki akıncılar bu bölgeyi fethederken 40 şehit vermişlerdir. Bu şehitler arasında Saltık Bey, Balaban Bey, Kılıç Alparslan Bey, Satılmış Bey, Demirhan Bey, Yahşi Bey, Durmuş Bey, Kayahan Bey, Sungur Bey veKaracakaya Bey bulunmaktadır.
Sultan Birinci Murad Han, Demirtaş Paşaya: “Bre Demirtaş yiğidim, Saranta Eklesies derler bir il vardır. Gözümün üstünde çapak gibi durur. Tez saadetlu haberini beklerim.” diyerek, sefere (akına) uğurlamıştı. Kırk şehitlerin yattığı bu il Demirtaş Paşa emrindeki Türk akıncılarının akınıyle fethedilmiştir.
Târihi
Kırklareli’nin çok eski zamanlara dayanan bir târihi vardır. Kırklareli-Aslıbey arasında üç sun’î tepe olduğu gibi Aşağıpınara-Eriklice Köyleri arasında höyükler ve mezarlar bulunmuştur. Hititler, Boğaz ve Marmara Denizinin doğu sâhillerine kadar uzanıp Trakya denilen bu bölgeye geçmemişlerdir. Bu bölge târih sahnesine Traklarla girmiştir. Traklar, Trakya’ya adını veren fakat bugün yok olan bir kavimdir. Traklar M.Ö. 1200-513 arasında bu bölgede yaşamışlardır. Traklar Önasya ve Tuna dolaylarından gelen Türk kavimleridir. Traklar gibiÇanakkale civârında yaşayan Truvalılar da Türk asıllıdır. ABD Harvard Üniversitesi profesörü Calvert Watkins, Truvalıların konuştukları Luvian dilinin Hitit dili ile aynı kökten olduğu, Hititler gibi Truvalıların da Türk kavimleri olduğunu Truva Kralı Priam ile oğlu Paris isimlerinin de aynı kökten geldiğini târihî vesikalarla isbat etmiştir. Fransız ilim adamlarından Montaigne de Denemeler isimli eserindeTruvalıların Türk kavmi olduğunu söyler. M.Ö. 1200’lerde Firikler bu bölgelerden Anadolu’ya geçtiler.
M.Ö. 700 yıllarında Türkistan Stepleri ve Hazar Denizi civarında göçebe olarak yaşayan İskitler Romanya ve Bulgaristan üzerinden Trakya’ya indiler, Traklarla kaynaştılar.Uzun müddet birlikte yaşadılar. İskitler o tarihte atı en iyi şekilde kullanan milletti. Pers hükümdarı Dariyus (Dara) 170.000 kişilik bir ordu ile 600 parçalık bir donanma hazırladı. İskitleri yenip, Anadolu’yu, Kafkas ve Karadeniz mâdenlerini, kalay ve ambar (hububât) yolunu, Trakya ve Balkanları ele geçirip İtalya’ya uzanmak istiyordu. Kendisine İyonyalılar da yardım ettiler. Dariyus Vize’ye kadar geldi. Vize’de konaklayıp Kaynaren üzerinden Bulgaristan’a girdi, fakat Tuna boyları ile Karadeniz kıyılarını alamadı. İskitler sık ormanlar içinde gerilla savaşı yapıp gözükmüyorlardı. Dariyus’un bu büyük seferi neticesiz kaldı. Merkezi Vize’de olan “Trakya Straplığı” kurdu ise de 25-30 sene devam etti. Atina Devleti M.Ö. 440’ta Persleri yenince burası Atina Devletinin eline geçti.
Makedonya Krallığı M.Ö. 336’da Yoğuntaş (Polos) civârında Atina Devletini yenerek bu bölgeyi ele geçirdi. Makedonya Kralı Filip’in oğlu İskender, Pers Devletini yıktı. Hindistan’a kadar uzanarak, Anadolu gibi bu bölge de Makedonya Krallığının hâkimiyetine geçti.
Makedonya Kralı İskender’in ölümü Roma Devletinin yayılmasına sebeb oldu. Roma İmparatorluğu M.Ö. 168’de Trakya’ya girdi. Vize ve Pınarhisar’a kadar sokuldular. Trakların güçlü savunması karşısında Vize’de Roma İmparatorluğuna bağlı “Doğu Trakya Krallığı”nın kurulmasına M.Ö. 72’de râzı oldular. Bu krallık fazla yaşamadı. M.S. 46 senesinde Romaİmparatoru Klaudus, Doğu TrakyaKrallığına son verdi. Vize, Lüleburgaz, Babaeski ve Karıştıran bölgeleri Roma’ya ilhak edildi. Roma İmparatorluğu M.S. 395’te parçalanınca bu bölge Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü.
Osmanlı Devleti Kırklareli’yi, Sultan Birinci Murad Hüdavendigâr zamanında 1362’de fethetti. Bizanslılar geri alınca Sultan Birinci Murad Han 1363’te Edirne ve Kırklareli’yi tekrar fethetti. 1402 Ankara Savaşı ile Osmanlı Devleti sarsıntı geçirdi. Burası Fetret Devrinde Süleyman Çelebi’nin ve 1411’de kardeşi Musa Çelebi’nin eline geçti. 1413’te Çelebi Sultan Mehmed bütün Rumeli’yi alıp, bölünen Osmanlı Devletini yeniden birleştirdi. Çelebi Sultan Mehmet Han ile Sultan İkinci Murad Han zamanında, Mustafa Çelebi burasını ele geçirmiş fakat tutunamamıştır.
1878 senesine kadar çok sakin bir yer olan Kırklareli, İstanbul ve Edirne gibi iki büyük şehir arasında kaldığı için fazla gelişememiştir. Kırklareli merkezi Sofya’da bulunan geniş Rumeli Beylerbeyliğinin (eyâletinin) 26 sancağından (vilâyetinden) birinin merkezi olmuştur. Vize de sancaktı. Tanzimâttan sonra Kırklareli, Edirne vilâyetinin (eyâletinin) altı sancağından birine merkez oldu. Yedi kazası vardı. 1876-1878’de birkaç ay Rus işgalinde kaldı. Ayastefanos Muâhedesine göre Kırklareli Osmanlı Devletine bağlı fakat iç idâresinde muhtar Bulgaristan Prensliğine veriliyordu. Berlin Muâhedesinde Ayastefanos Muâhedesi iptâl edildi. Kırklareli yine Osmanlı Devletine bırakıldı.
Balkan Harbinde 28 Eylül 1912’den 8 Temmuz 1913’e kadar 9 ay 10 gün Bulgar işgalinde kalmıştır. Balkan Harbinin mühim muhârebeleri bu bölgede, Pınarhisar ve Lüleburgaz civârında olmuştur. Türk ordusu Çatalca’ya kadar çekilmek zorunda kalmıştır. Birinci Dünyâ Harbinden sonra Yunanlılar, Kırklareli ve çevresini işgal ettiler. Şehir iki sene Yunan işgal ve istilası altında kaldıktan sonra 10 Kasım 1922’de Türkler tarafından geri alınmıştır. Bulgar ve Yunanlılar Kırklareli ve çevresini baştan aşağı yakıp, yıkmış ve yağma etmiştir. Halkın büyük kısmı göç etmiştir. 1924 Lozan Muahedesi (Antlaşması) ile Kırklareli’nde bulunan Yunan ve Bulgar azınlık iâde edilmiştir.
Fizikî Yapı
Kırklareli topraklarının % 48’i dağlar, % 44’ü plato ve % 8’i ovalarla kaplıdır.
Dağları: Kırklareli genel olarak dağlık ve dağlar da ormanlarla kaplıdır. Dağlar yüksek değildir. En yüksek yeri Büyük Mahya (1031 m)dır. İlin büyük bir kısmını kuzeybatı-güneydoğu istikâmetinde uzanan Istranca (Yıldız) Dağları kaplar. Bu dizi İstanbul’a doğru alçalarak uzanır. Başlıca tepeler şunlardır: Fatmakaya Tepesi (901 m), Sivri Tepe (851 m), Kaletepe (846 m), Dalyan Tepe (725 m), Kamelya Tepe (776 m), ve Dikilitaş Tepe (503 m)dir. Diğerleri 300 m’den küçüktür. Kırklareli’nde platolar önemli yer tutar. Platolar kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılır. Kuzey platoları Istranca Dağları ile Karadeniz arasında yer alır. Bol yağmur aldıkları için bitki örtüsü zengindir. Limanköy Platosu meşe ormanlarıyla kaplıdır. Dereköy Platosu da kuzey platolarına dâhildir. Güney platolarıIstranca Dağları ile Ergene Havzası arasında yer alır. Bu platolarda hayvancılık ve kuru tarım yapılmaktadır.
Ovaları: İlin en önemli ovası ve vâdisi Ergene’dir. Ergene Vâdisi Tekirdağ’ındaki dağlardan başlar ve dar bir koridordan geçerek güneybatıya uzanır. Ergene Havzasında genişler ve Ergene Ovasını meydana getirir. 50-100 m yükseklikte olan Ergene Ovası çok verimlidir.
Akarsuları: Ergene Çayı; Meriç Nehrinin bir kolu olan Ergene Çayı Kırklareli’nin en büyük akarsuyudur. Istranca (Yıldız) Dağlarından çıkar, bir çok kolları il sınırları içinde 80 km’lik bir yol alarak Pehlivanköy yakınında Edirne il sınırlarına girer. Sık sık taşan akarsuyun yazın suyu az, kışın ve sonbaharda çoktur. Ergene Çayına Paşaköy, Lüleburgaz, Sulucak ve Şeytan Deresi katılır. Rezve Deresi: Istranca (Yıldız) Dağlarından çıkar, hızlı akışlıdır. Türk-Bulgar sınırını meydana getirir.
Gölleri: Kırklareli’nde önemli bir göl yoktur. İğneada çöküntü alanında toplanan bâzı küçük göller vardır. Başlıcaları Erikli Göl, Mert Gölü (Karagöl) ve Sakpınar Gölüdür.
İklimi ve Bitki Örtüsü
İklimi: Istranca Dağlarının kuzeyindeki Karadeniz kıyılarında Karadeniz iklimi, Istranca Dağlarının güneyinde Ergene bölgesinde kara iklimi hüküm sürer.
Kıyıda yazlar serin kışlar ılık geçerken, Ergene Havzasında yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. Isı farkı seneden seneye değişir. Bâzı seneler kışlar Orta Anadolu’dan daha sıcak geçer. Bunun sebebi Orta Avrupa’nın kara iklimi ile Karadeniz, Akdeniz ve Marmara iklimlerinin karışmasıdır. Senelik yağış ortalaması 578 mm’dir. Bazı kışlar Doğu Anadolu’dan da soğuk geçer.
Bitki örtüsü: Kırklareli topraklarının % 57’si orman ve fundalıklarla, % 35’i ekili ve dikili alanlarla, % 7’si çayır ve mer’alarla ve % 1’den biraz fazlası tarıma elverişsiz alanlarla kaplıdır. Kırklareli bitki örtüsü ve orman bakımından zengin sayılır. Istranca Dağları ormanlarla kaplıdır. Karadeniz bölgesinde ormanlar koru hâlindedir. Ormanlarda meşe, dişbudak, karaağaç, gürgen, kızılağaç, söğüt, kavak ve yaprak döken ağaçlar vardır.
Ekonomi
Kırklareli’nin ekonomisi tarıma dayanır. Orman varlığı zengin, dağları ormanlarla kaplı olup, geniş Ergene Ovası ise çok bereketlidir. Sanâyi ise hızla gelişmektedir.
Tarım: Faal nüfusun % 70’i tarım, hayvancılık, balıkçılık, ormancılık ve avcılıkla uğraşır. Başlıca tarım ürünleri buğday, yulaf, mısır, fasulye, şekerpancarı, ayçiçeği ve kozadır.
Sebze ve meyvecilik ileridir. Lahana, pırasa, taze fasulye, soğan, sarmısak, biber ve domates yetiştirilen başlıca sebze ürünleridir. Yetişen meyveler erik, elma, armut, şeftali ve kirazdır. Tarımda sulama, gübreleme, ilâçlama ve modern tarım araçlarını kullanma yaygındır. Kirazı ve çavdarı meşhurdur. Ayçiçeği bol yetişir.
Hayvancılık: Bu ilde hayvancılık ikinci derecede bir geçim vâsıtasıdır. Sâdece Vize ve Pınarhisar’a bağlı 10 civârında orman ve dağ köyünün birinci derecede geçimi hayvancılıktır. Sığır, koyun, kılkeçisi beslenir. Arıcılık gelişmektedir.
Ormancılık: Kırklareli orman varlığı bakımından oldukça zengindir. 300 bin hektara yakın orman ve 85 bin hektara yakın fundalık alanı vardır. Ormanların çoğunluğu merkez ilçe, Vize ve Demirköy sınırları içindedir. Karadeniz’e paralel olarak uzanan Istranca Dağlarının üzeri ormanlarla kaplıdır. Her sene 500 bin ster yakacak odunu ile 350 bin m3 sanâyi odunu istihsal edilir.
Mâdenleri: Kırklareli yeraltı kaynakları (mâdenler) bakımından da oldukça zengindir. Zengin tabiî gaz, yakın gelecekte bu bölgenin bir sanâyi merkezi hâline gelmesine sebep olacaktır. Hâlen Pınarhisar Çimento Fabrikasının enerji ihtiyacı tabiî gazla karşılanmaktadır. Türkiye’nin tabiî gazla çalışan ilk enerji santralı bu bölgede kurulmaktadır. Bu bölgede çıkan kalker ve dolamit, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları tarafından değerlendirilmektedir. Merkez ilçede mermer ve kuvars mâdeni ile Vize ilçesinde düşük kalorili linyit yatakları vardır.
Lüleburgaz’ın Hamidabad ve Babaeski’nin Kumrular köyünde üç bin metre derinlikte tabiî gaz bulunmuştur. Osmancık-1 kuyusundan petrol çıkarılmıştır. Kırklareli-Babaeski-Lüleburgaz ve Pınarhisar dörtgeni içinde 10 bin hektarlık sahada petrol ve tabiî gaz sondajları yapılmaktadır.
Enerji: Türkiye’de ilk defa tabiî gazdan yılda 3 milyar 600 milyon kilowat-saat elektrik enerjisi üretecek olanLüleburgaz Tatarköy’deki Trakya Tabiî Gaz Santralının temeli atılmış olup, en kısa zamanda devreye girecektir. Bu bölge tabiî gaz bakımından oldukça zengindir. Halen 30 kuyu faaliyet hâlindedir. Tabiî gaz tesislerinin bulunduğu Hamidabad bölgesinde görünürde 13, muhtemel olarak 80 milyar m3 tabiî gaz bulunduğu tespit edilmiştir. Mevcut olan rezerv santralın 20 senelik ihtiyacını karşılayacak durumdadır. 1 m3 gazdan 5 kilowatsaat elektrik enerjisi üretilmektedir.
Trakya ve Kırklareli Cam Sanâyiine günde 100 bin m3 tabiî gaz verilerek bu fabrikanın enerjisi tabiî gazla temin edilmektedir.
Tabiî gaz kömürden daha temiz bir enerji vâsıtasıdır. Kurulan santral senede 750 milyon m3 tabiî gaz harcayacaktır. Bu santral senede Keban Barajının yarısı kadar elektrik üretecektir. Trakya ve Marmara bölgesinin elektrik ihtiyâcını karşılayacaktır.
Sanâyi: Faal nüfûsun % 5’i sanâyi ile uğraşır, fakat sanâyi geliri tarım gelirinin yarısını geçer. Başlıca sanâyi kuruluşları: 1926’da üretime geçen Alpullu Şeker Fabrikası Türkiye’nin ilk şeker fabrikasıdır. 1958’de kurulan Pınarhisar Çimento Fabrikası, Babaeski ve Lüleburgaz’da yağ ve un fabrikaları, Pınarhisar Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş.nin kuruluşları, Babaeski Nafis Yürekli Kanalet Fabrikası, Lüleburgaz Aktaş Toprak Sanâyii, Lüleburgaz Trakya Döküm Sanâyii, otomatik sigorta üreten Tetsan A.Ş., Çivi Fabrikası, ölçü âletleri yapan Ölçüsan A.Ş., kereste ve mobilya fabrikaları ile teneke kutu îmâl eden üç fabrika.
Ulaşım: Kırklareli’ne ulaşım kara, demir ve deniz yolu ile yapılır. Milletlerarası E-5 karayolunun 50 km’lik bir kısmı Kırklareli il sınırları içinden geçer. Bu yola paralel olarak uzanan Kırklareli-Pınarhisar-Vize-Saray yolu ile Lüleburgaz-Pınarhisar-Demirköy-İğneada yolu kesişir. Böylece Karadeniz kıyısı ile irtibat sağlanır. İlde kaliteli 500 kilometreye yakın yol vardır. Avrupa’dan gelen demiryolu Edirne’yi geçtikten sonra Pehlivanköy’de Kırklareli il sınırlarına girer. Alpullu-Türkgeldi. Büyükkarıştıran’dan sonra Tekirdağ ve İstanbul’a ulaşır. Bu hattan ayrılan bir kol Babaeski ve Kırklareli’ye bağlanır. Hergün İstanbul-Kırklareli arasında tren seferleri vardır. İlin Karadeniz’de 50 km’lik kıyısı olmasına rağmen, önemli limanı yoktur. İğneada’da liman ve Kıyıköy’de iskele vardır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
1990 sayımına göre toplam nüfûsu 309.512 olup, 149.532’si şehirlerde, 159.980’i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 6.550 km2 olup, nüfus yoğunluğu 48’dir.
Örf ve âdetleri: Bu ilde târih boyunca Traklar, İskitler, Avar, Peçenek ve Bulgar Türkleri, Makedonyalılar, EskiYunanlılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı Türkleri 1345’ten bu yana bölgeye hâkim olmuşlardır. Bu bölgede Türk-İslâm kültürü yerleşmiş ve eski kültürler ve milletlerin izleri kaybolmuştur. Sâdece bazı târihî eski eserler günümüze kadar ulaşmıştır. 1876-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Balkanlardan göç eden Türklerin konak yeri Kırklareli olmuş ve bu göçler Kırklareli’nin hayat tarzı ve geleneklerine önemli ölçüde tesir etmiştir.
Kıyâfet: Mahallî kadın kıyâfeti renkli şalvar, siyah çarşaf, ferace, çatkı ve bindallıdır.
Şenlikler: Bu ilde; Hıdırellez, Kahava ve Nazari şenlikleri yapılır. Halk oyunları ve halk müziği zengindir. Halk müziğinde Rumeli özellikleri hâkimdir. Anadolu müziğinden biraz ayrılır. Halk edebiyâtı çok zengindir. Meşhur halk şâirleri: Vizeli Alâeddîn Kaygısız, Aşık Ahmed, Şuhudâ, Hacı Rasih, Servet Baba, Şaban Sırrı ve Hayranî’dir.
Eğitim: İlin okuryazar nisbeti yüzde 85’i aşmıştır. Okulsuz köyü yoktur. İlde 106 anaokulu, 238 ilkokul, 64 ortaokul, 5 meslekî ve teknik ortaokul, 13 lise, 12 meslekî ve teknik lise, Trakya Üniversitesine bağlı Kırklareli Meslek Yüksek Okulu vardır. Bu okulun inşaat, işletme ve muhâsebe bölümleri eğitim öğretim vermektedir.
İlçeleri
Kırklareli’nin biri merkez olmak üzere sekiz ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 77.175 olup, 43.017’si ilçe merkezinde, 34.158’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14, Dereköy bucağına bağlı 8, İnece bucağına bağlı 8, Üsküp bucağına bağlı 4, Yoğuntaş bucağına bağlı 5 köyü vardır. Yüzölçümü 1.604 km2 olup, nüfus yoğunluğu 48’dir. İlçe toprakları genelde düzdür. Kuzey ve kuzeybatısında Istranca Dağları yer alır. Başlıca akarsuları Teke ve Babaeski dereleridir.
Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, üzüm, soğan, çavdardır. Yüksek kesimlerde başlıca gelir kaynağı hayvancılıktır. Yem, nebâti yağ, un, süt, ürünleri, tuğla, tarım âlet ve makina fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında Kuvars yatakları vardır.
İlçe merkezi, Istranca Dağlarının güney eteklerinde Yayla ve Kırklar tepeleri arasında bir vâdide kurulmuştur. Eski İstanbul-Edirne karayolu ilçeden geçer. Bugünkü İstanbul-Edirne karayoluna 36 km’lik bir yolla bağlanır. Mandıra istasyonundan ayrılan bir hat, ilçeyi İstanbul-Edirne demiryoluna bağlar. Deniz seviyesinden 210-240 m yüksekliktedir. İlçe belediyesi 1878’de kurulmuştur.
Babaeski: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 54.879 olup, 22.823’ü ilçe merkezinde, 32.056’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 22, Karacaoğlan bucağına bağlı 12 köyü vardır. Yüzölçümü 652 km2 olup, nüfus yoğunluğu 84’tür. İlçe topraklarının tamamı Ergene Ovasında yer alır. Kuzeyinde Istranca Dağlarının uzantıları vardır. Bunların yüksekliği 150 metreyi geçmez. Başlıca akarsuları Ergene, Kavak ve Babaeski dereleridir.
Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, mısır, yulaf, ayçiçeği, erik, üzüm ve çeşitli sebzelerdir. Hayvancılık ve arıcılık gelişmiştir. En çok sığır ve koyun beslenir. Alpullu Şeker Fabrikası, en büyük sanâyi kuruluşu olup, ayrıca ilçede un ve yağ fabrikaları da vardır. Alpullu Şeker Fabrikası Türkiye’nin ilk şeker fabrikasıdır. “Alpullu” ismini, burada şeker fabrikası kurulduktan sonra almıştır. Fatih Sultan Mehmed Han zamanına kadar uzanan “Alpullu” ismi aslında, şeker fabrikası kurulduktan sonra Pancarköy adı verilen köyün ismiydi.
İlçe merkezi, Sazak Deresinin güney kıyısında kurulmuştur. Edirne, İstanbul kara ve demir yolları ilçeden geçer. İl merkezine 36 km mesâfededir. Gelişmiş bir yerleşim merkezidir. Belediyesi 1854’te kurulmuştur.
Demirköy: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 12.946 olup, 5203’ü ilçe merkezinde, 7743’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 11, İğneada bucağına bağlı 4 köyü vardır. Yüzölçümü 945 km2 olup, nüfus yoğunluğu 14’tür. İlçe topraklarının büyük bölümü dağlıktır. Dağlar ormanlarla kaplıdır. Güney ve batısında Istranca Dağları yer alır. Deringeçit, Rezve ve Bulanık dereleri başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi ormancılık, balıkçılık ve tarıma dayalıdır. Kıyıları balıkçılığa çok müsaittir. İğneada’da modern bir balıkçı barınağı vardır. Tarım alanları az olduğundan, başlıca tarım ürünleri patates, buğday, fasulye ve elmadır. Ormanlardan elde edilen kereste başlıca gelir kaynağıdır. Parke fabrikası başlıca sanâyi kuruluşudur.
İlçe merkezi, Bulanık Deresi kıyısında bir yamaçta kurulmuştur. Batısında Yıldız Ormanları yer alır. İl merkezine 74 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.
Kofçaz: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 5004 olup 1306’sı ilçe merkezinde, 3698’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 551 km2 olup nüfus yoğunluğu 12’dir. İlçe toprakları hafif dalgalı platodan meydana gelmiştir. Teke ve Babaeski Çayları başlıca akarsularıdır. Dağlık kesim ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, yulaf, olup ayrıca az miktarda erik, elma, baklagiller ve üzüm yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiştir. En çok yaylacılık metoduyla koyun beslenir.
İlçe merkezi, Istranca Dağlarının yüksek kesimlerinde kurulmuştur. Eski ismi Kesirlik’tir. İl merkezine 27 km mesâfededir. 1958’de ilçe olan Kesirlik’in belediyesi aynı sene kurulmuştur. Kırklareli’nin nüfus bakımından en küçük ilçesidir.
Lüleburgaz: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 93.060 olup, 52.384’ü ilçe merkezinde, 40.676’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 23, Büyükkarıştıran bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 984 km2 olup nüfus yoğunluğu 95’tir. İlçe topraklarının hemen hemen tamâmı düzdür. Başlıca akarsular, Ergene Irmağı, Kaynarlı ve Lüleburgaz dereleridir. Lüleburgaz Deresi üzerinde Sulama gâyeli bir gölet vardır.
Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, arpa, yulaf, üzüm, elma, erik ve baklagillerdir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. Peynir, nebati yağ, un, döküm, tuğla, boya ve cam fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi Ergene havzasının ortalarında ve hafif dalgalı bir alanda kurulmuştur. Edirne-İstanbul karayolu ilçenin içinden Sirkeci-Edirne demiryolu ise 8 km güneyinden geçer. İl merkezine 61 km mesâfededir. Askerî birliklerin olması, ilçenin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Nüfus bakımından ilin en büyük ilçesidir. Belediyesi Cumhuriyetten önce kurulmuştur.
Pehlivanköy: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7096 olup, 3045’i ilçe merkezinde, 4051’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 114 km2 olup, nüfus yoğunluğu 62’dir. İlçe toprakları Ergene havzasında yer alır. Teke ve Süloğlu dereleri başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, şekerpancarı ve ayçiçeği olup, ayrıca az miktarda üzüm, kavun, karpuz, arpa, elma, baklagiller ve erik yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiş olup en çok sığır yetiştirilir. Trakya Cam Sanayii A.Ş. ile nebati yağ ve toprak eşyâ yapan atölyeler başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Ergene Irmağının kuzeyinde kurulmuştur. Edirne-İstanbul demiryolu ilçeden geçer. İl merkezine 48 km mesâfededir. Eski ismi Pavliköy’dür. 1957’de ilçe olan Pehlivanköy’ün belediyesi 1949’da kurulmuştur.
Pınarhisar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 24.763 olup, 11.236’sı ilçe merkezinde, 13.527’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 581 km2 olup, nüfus yoğunluğu 43’tür. İlçe toprakları alçak bir platodan meydana gelir. Kuzeyinde Mahya Dağı yer alır. Soluk, Koyrak ve Kaynarlı dereleri başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, yulaf, arpa olup ayrıca az miktarda üzüm, elma, baklagiller ve erik yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Ençok kıvırcık koyun beslenir. Yem, nebâti yağ, kireç ve çimento fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Vize-Kırklareli karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 29 km mesâfededir. 1953’te ilçe olan Pınarhisar’ın belediyesi 1909’da kurulmuştur.
Vize: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 34.589 olup, 10.518’i ilçe merkezinde, 24.071’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 18, Kıyıköy bucağına bağlı 3, Sergen bucağına bağlı 3 köyü vardır. Yüzölçümü 1119 km2 olup, nüfus yoğunluğu 31’dir. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Istranca Dağları, ilçe topraklarını ikiye ayırır. Pabuç, Kazan ve Sulcak dereleri başlıca akarsularıdır. Istranca Dağlarının kuzey kesimleri meşe ve kayın ormanları ile kaplıdır.
Ekonomisi tarım ve ormancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, arpa olup, ayrıca sebze ve meyve yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. En çok koyun ve inek beslenir. Kıyılarda küçük çapta balıkçılık yapılır. Orman ürünlerinden yakacak olarak faydalanılır. Peynir, marmelat, salça ve ameliyat ipliği üreten tesisler başlıca sanayi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında manganez yatakları vardır.
İlçe merkezi Eski İstanbul-Edirne karayolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 54 km mesâfededir. Bir tâtil köyü olan Kıyı Köy ilçeye 34 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Kırklareli tâbiî güzellikler ve târihî eserler bakımından zengindir. Târihî eserlerin hemen hepsi Osmanlı devrine âittir. Daha önceki dönemlere âit eserler az ve yıkıntı hâlindedir.
Hızır Bey Külliyesi: 1383’te Kösemihaloğlu Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. Külliye; câmi, hamam ve arastadan meydana gelmiştir. Külliye çeşitli zamanlarda tâmir edilmiştir. Minâresi küfeki taşından kare kâideli çokgen gövdelidir.
Kâdı Câmii: Emin Ali Çelebi Ahmed Paşa tarafından 1577’de yaptırılmıştır. Paşa Câmii de denilmektedir. 1958’de tâmir görmüştür.
Bâyezîd Câmii: 1593’te Güllâbi Ahmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Paşa Câmii de denilmektedir. 1958’de tâmir görmüştür.
Kapan Câmii: 1640’da Karaca İbrâhim Bey tarafından yaptırılmıştır. Belediye Sarayının yanında olup 1958’de tâmir görmüştür.
Eski Câmi: Babaeski ilçesinde Fâtih Sultan Mehmed Hanın emri ile 1467’de yapılmıştır. Fâtih Mescidi olarak da bilinir. Pencere çevreleri ve yarım dâire biçimli mihrap, kalem işleri ile bezemelidir.
Cedid Ali PaşaCâmii: Babaeski ilçesinde Mîmar Sinan tarafından 1561-1565 arasında yapılmıştır. Câmi, medrese, hamam, kervansaray ve kütüphâneden meydana gelen külliyeden sâdece câmi zamânımıza kadar ulaşmıştır. Bitki motifleri ile süslü mermer minber ile vâiz kürsüleri ince görünüşlüdür.
Sokullu Mehmed Paşa Külliyesi: Lüleburgaz ilçesinde 1570’te Sokullu Mehmed Paşa tarafından Mîmar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye, câmi, medrese, kervansaray ve hamamdan meydana gelmektedir. Câmi tek kubbelidir. Medrese ise câmiyle birlikte plânlanmış ilginç bir eserdir. Câminin iç tarafındaki avlu revaklarının arkasında medrese odaları yer alır. Hamam çeşitli devirlerde, geçirdiği tâmiratlar yönünden orijinalliğini kaybetmiştir. Kervansaray’dan günümüze sâdece kapı ve temel kalıntıları kalmıştır.
Gâzi Süleymân Paşa Câmii: Vize ilçesindedir. Altıncı asırda yapılan kiliseyi, Gâzi Süleymân Paşa on dördüncü asırda câmiye çevirmiştir. 1877’de Ruslar tarafından tekrar kilise hâline getirilip içindekileri Rusya’ya götürmüşlerdir. Osmanlılar tekrar câmi hâline getirdilerse de Balkan Harbinde Bulgarlar yeniden kiliseye çevirdiler. Daha sonra Osmanlılar tekrar câmi hâline getirdiler. İçindeki mozaikler Ayasofya mozaiklerine benzediği için Küçük Ayasofya Camii de denir.
Alpullu (Sinanlı) Köprüsü: Alpullu-Hayrabolu yolunda, Ergene Irmağı üzerinde Mîmar Sinan tarafından 1569’da yapılmıştır. 124 m uzunluğunda olup beş gözlüdür. Kemertaşının genişliği korkuluklarının yüksekliği en önemli özelliğidir.
Sokullu Mehmed PaşaKöprüsü: İstanbul-Edirne yolu üzerinde 1569’da Mîmar Sinan tarafından yapılmıştır. Sivri kemerli ve dört gözlüdür.
Babaeski Köprüsü: Babaeski Deresi üzerinde İstanbul-Edirne yolunda 1633’te yapılmıştır. 72 m uzunluğunda olup altı gözlüdür. Dere taştığı zaman tahrip olmaması için kemer aralarında büyük delikler vardır.
Mağara Manastırı: Vize yakınında bir vâdinin yamacında kayalara yontularak yapılmıştır. Dokuzuncu asra âittir. Demirköy Kalesi kalıntıları; Bizans dönemine âittir. İstanbul’u korumak maksadıyla yapılmış olup, halen harap durumdadır. Vize, Pınarhisar, Lüleburgaz, Polos, Dereköy ve Hediye kaleleri de mevcut olup Bizans devrine âittir. Vize’de surlar, Pınarhisar’da kale, su yolları ve kilise Osmanlı devri öncesine âittir.
Höyükler: Traklar tarafından yapılan yığma tepelerdir. İçlerinde mezarlar bulunur. Dokuzhöyük köyünde 9 höyük Kırklareli-Asilbeyli yolu doğusunda ve Aşağıpınar Eriklice köyleri arasında höyükler vardır.
Tabiî Güzellikler: Kırklareli tabiî güzellikler bakımından zengindir. Dereköy, Kofçaz, Demirköy ve Vize bölgelerindeki ormanlar bu zenginliğin en önemli kaynağıdır.
Velika Deresi: Karaman Bayırına 4 km uzaklıkta orman içi ve dere kenarı dinlenme yeridir. Derede bol miktarda alabalık avlanır.
Dolapdere: Dereköy’ün 7 km kuzeyinde Türkiye-Bulgaristan karayolu üzerinde bir mesire yeridir. Buradan geçen akarsulardan alabalık avlanır.
Dereköy: Kocakaynak ve Çiftekaynak isimli iki güzel su başında ağaçlı bir piknik yeridir.
Kıyıköy: Karadeniz’e hâkim, görünümü çok güzel bir köydür. Köyün deniz kıyısında kumsalı çok temizdir. Köyün kuzeyinden akan Pabuc Deresi ile güneyinden akan Kazan Deresinde sazan ve kefal balıkları avlanır.
İğneada: Demirköye 25, Kırklareli’ne 97 km uzaklıkta Karadeniz kıyısında şirin bir yerdir. 10 km uzunluğundaki kumsalı çok temizdir. Otel, motel ve lokantası mevcuttur.
Kaplıca ve İçmeler: Kaplıca ve şifalı su kaynağı bakımından fakirdir. Kaplıcalarda konaklama tesisleri yetersizdir.
Lüleburgaz Kükürtlü Kaynak: İstanbul-Babaeski yolu üzerindedir. Konaklama tesisi yoktur. Mide, barsak, karaciğer, safra ve idrar yolları hastalıklarına faydalıdır.