KASNAKLAR
İki mil arasında kayışlar vâsıtasıyle güç ve hareket nakleden makina elemanları. Kullanılan kayış şekline göre kasnak şekilleri değişir. Düz kayış kasnakları ve V kayış kasnakları yaygın şekilleridir.
Üç kısımdan meydana gelir: Göbek, gövde ve ispit. Mil, kasnağın göbek kısmına geçer. İspit, kayışın temas ettiği dış çember kısmıdır. Göbek ve ispit gövdeyle birleştirilmiştir. Gövde dolu veya kollu olabilir.
Kasnaklar yaygın olarak çelik, dökme demir ve çinkodan yapılır.
Düz kayış kasnaklarının küçük çaplı ve kolay sökülüp takılabilenleri tek parçalı, zor sökülüp takılabilenleri ve büyük çaplıları iki parçalı olarak yapılır.
Çapı 160 mm’den küçük kasnaklar dolu gövdeli, 224 mm’den büyük çaplı olanlar ise 4 ve 6 kollu olarak yapılır. Bombeli ispitlerde kayış kayması önlenmekle birlikte kayış ömrü azalır.
V kayış kasnakları, bezli kauçuklu V kayışları ile kullanılır. İspit kısmıV kanalı şeklindedir. Bu tip kasnaklar tek veya çok kanallı olarak yapılır. Kanal sayısı, taşıyacakları güçle orantılıdır. Genel makina inşaatı, motorlu taşıtlar ve dikiş makinalarında kullanılır. Kasnak çapı küçüldükçe kayış ömrü azalır. Döndüren kasnak ile döndürülen kasnak kayış ile bağlanırlar. Kayışlar belli bir hızın üzerine çıkmazlar. Aksi halde merkezkaç kuvvet sebebi ile kopma meydana gelebilir.
Gücün iletilmesinde kayış kasnak kullanmak, bâzı bakımlardan diğer usûllerden üstündür. Döndüren ve döndürülen miller birbirinden çok uzaksa, aralarında bağlantı kurmanın en ekonomik yolu kayış kasnak sistemidir. Ayrıca, kayış, fazla yüklenme şartlarında kaymaya başladığı için, emniyet unsuru olarak kullanılır. Darbe ve titreşimleri kayışın esnekliği sebebiyle sönümleyerek iletmez. Ana mahzuru kayış ile kasnaklar arasındaki kaymalar dolayısiyle, hareketi hassas olarak iletemez. Buna engel olması için, dişli kayışlar kullanılmaktadır. Kayma olayı dışında, döndüren ve döndürülen kasnakların dönme sayılarının ve hızlarının oranı çaplarının oranına eşittir.
Türkiye-İran hududunu tesbit eden Osmanlı-Safevî Antlaşması. Osmanlı Sultânı Dördüncü Murâd Hanın 24 Aralık 1638’de Safevîler’den Bağdat’ı geri almasıyla İran sulh istedi. Osmanlıları Veziriâzam ve Serdâr-ı Ekrem Kemankeş Kara Mustafa Paşa, Safevîleri de Sarı Han başkanlığındaki İran heyeti temsil ediyordu. 14 Mayısta başlayan müzâkereler neticesinde 17 Mayıs 1639’da antlaşmaya varıldı. Osmanlı Sultânı veİran Şâhı tarafından tasdik edilen Kasr-ı Şirin Antlaşmasına göre: 1) Bağdat, Basra, Kerkük ve Doğu Anadolu, Osmanlı Devletinde kalacaktı. 2) Revan, Safevî Devletinin olacaktı. 3) Kotor, Mokur ve Kars taraflarındaki kaleler iki tarafça da yıkılacaktı. 4) Safevîler, İran’da Eshâb-ı kirâma, İslâm âlimlerine ve eserlerine küfrü yasaklayacaklardı.
Kasr-ı Şirin Antlaşmasının maddeleri hemen hemen bugünkü Türkiye ile İran devletlerinin hududunu tesbit mâhiyetinde olduğundan önemlidir. Kerkük, Basra, Bağdat ve Revan dışındaki Türkiye-İran hududu bu antlaşmaya göre bugüne kadar aynen kalmıştır. Kasr-ı Şirin Antlaşması tasdik edildikten sonra iki taraf da hediyeleşip, karşılıklı heyetler gelip gitmiştir.
On beşinci ve on altıncı yüzyıllarda Mısır’da yetişen hadis, kırâat ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin Muhammed’dir. Künyesi, Ebü’l-Abbâs olup, lâkabı Şihâbüddîn’dir. Kastalânî diye meşhur olmuştur. 1448 (H.851) senesinde Kâhire’de doğdu, 1517 (H. 923)de orada vefât etti.
Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Kastalânî, Kur’ân-ı kerîm’i ezberledi. Birçok âlimden ders okudu. Kırâat ilmini Sirâcüddîn Ömer bin Kâsım Ensârî, Zeynüddîn Abdülganî Heytemî gibi âlimlerden öğrendi. Fıkıh ilmini, Fahrüddîn Makdisî, Şihâbüddîn İbâdî, Şemsüddîn Bâmî, Burhânüddîn Aclûnî ve İbn-i Hacer el-Askalânî’den, hadis ilmini; Radıyüddîn, Evhâkî, Sehâvî gibi âlimlerden öğrendi. İcâzet (diploma) aldı. Fıkıh, hadis, kırâat, târih ve tasavvuf ilimlerinde üstün dereceye yükseldi. 1479 ve 1489 senelerinde iki defâ Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvereye gitti ve oradaki âlimlerle görüşüp, derslerini dinledi. Kâhire’ye döndükten sonra insanlara vaaz ve nasîhatte bulundu. Karafe’deki medresenin başmüderrisi oldu ve çok talebe yetiştirdi. Mısır’daki âlimlerle ilmî müzâkerelerde bulundu. 1517 (H.923) senesi Muharrem ayında Kâhire’de vefât etti. Cenâze namazı Ezher Câmiinde kılınıp, Kâdı Bedreddîn Aynî Türbesine defnedildi.
Kastalânî, nûrânî yüzlü ve uzun boyluydu. Kur’ân-ı kerîm’i on dört rivâyet üzere çok güzel okurdu. Okumasından en katı kalpli kişilerin bile kalbi yumuşar, dayanamayıp gözyaşı dökerlerdi. Namazda, mihrapta okurken cemâat huşû ile kendinden geçer, ağlamaktan kendilerini alamazlardı. Medîne-i münevverede Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabr-i şerîflerini ziyâreti esnâsında O’na olan muhabbeti sebebiyle kendinden geçerdi. Sonra muhabbetinin netîcesi olarak Peygamberimizin hayâtını anlatan Mevâhib-i Ledünniyye adlı eserini yazdı.
Eserleri:
1) Mevâhib-i Ledünniyye: Bütün Müslümanların severek ve gözyaşıyla okudukları bu eserinde, Peygamber efendimizin hayâtını anlatmıştır. Bu eseri, Allâme Muhammed Zerkânî, sekiz cilt olarak şerh etti. Şâir Bâkî Efendi, onu Türkçeye çevirdi. İki cilt olarak basıldı. Mevâhib-i Ledünniyye, Yûsuf bin İsmâil Nebhânî tarafından Envâr-ül-Muhammediyye adıyla kısaltıldı. İstanbul’da ofset usûlüyle 1981 senesinde basıldı. 2) İrşâd-üs-Sârî fî Şerh-il-Buhârî: Sahîh-i Buhârî adlı meşhur hadîs-i şerîf kitabına yazdığı şerhtir. 3) Ukûd-üs-Seniyye fî Şerh-il-Mukaddimet-il-Cezeriyye: Kırâat ilmiyle ilgilidir. 4) Şerhu Şâtıbiyye. 5) Meşârık-ul-Envâr-il-Mudiyye fî Medh-i Hayr-il-Beriyye, 6) Tuhfet-üs-Sâmî vel-Kârî bî-Hatm-i Sahîh-il-Buhârî, 7) Nefâis-ül-Enfâs fis-Sohbe, 8) Ravd-üz-Zâhir fî Menâkıb-ı Şeyh Abdülkâdir, 9) Nüzhet-ül-Ebrâr fî Menâkıbı Şeyh Ebi’l-Abbâs-el-Havvâs, 10) Resâil-fil-Amel.
İlin Kimliği
Yüzölçümü : 13.108 km2
Nüfûsu : 423.611
İlçeleri : Merkez, Abana Ağlı, Araç, Azdavay, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, Daday, Devrekâni, Doğanyurt, Hanönü, İhsangâzi, İnebolu, Küre, Pınarbaşı, Seydiler, Şenpazar, Taşköprü, Tosya.
Karadeniz Bölgesinin şirin bir ili. Batı Karadeniz bölümünde Karadeniz, Sinop, Çorum, Çankırı ve Zonguldak illeri ile çevrilidir. 35°45’ ve 42°00’ kuzey enlemleri ile 32°43’ ve 34°37’ doğu boylamları arasında yer alır. Trafik numarası 37’dir. Kastamonu akarsu, dağ, orman ve deniz ilidir. Kuzey Anadolu’nun orta kısmındadır. Tosya’nın pirinci, Araç’ın keçisi ve Küre’nin piriti meşhurdur.
İsminin Menşei
Eski çağlarda “Gastumanna” olan bu isme Bizanslılar “Kastamon” ve Müslüman Araplar “Kastamûniye” demiştir. Bu bölgeye sâhib olan Türkler ise “Kastamoni” demişlerdir. Cumhûriyet devrinde ilin adı “Kastamonu”olarak kabul edilmiştir. Sümer lisanında “Tuman” (Tumanna) şehir demektir. “Gas”lar ise Sümerlerin bir koludur. “Gastumanna” Gasların şehri demektir. (Kastra-kommen) Yunanca kelimesinden geldiği iddiası yanlıştır. Hıristiyan batı emperyalizmi, kasıtlı olarak Anadolu’nun her kentini Yunanca bir kelimeye bağlamak istemektedir. Kastamonu “Gasların şehri” mânâsına gelen “Gas-Tumanna”dan gelir.
Târihi
Kastamonu çok eski bir yerleşim merkezidir. Târih öncesi çağlara âit kalıntılar bulunmuştur. M.Ö. 1780-1200 senelerinde Sümerlerin bir kolu olan Kaşkalar (Gaslar) bu bölgeye hâkim olmuşlardır. Anadolu’da ilk siyâsî birliği teşkil eden Hitit İmparatorluğunun sınırları içinde bulunmuştur. Hititlerden sonra Kimmerler bu bölgeye hâkim olmuşlardır. Bilâhare Frikler ve Lidyalılar bölgeyi ele geçirmişlerdir. M.Ö. 6. asırda Perslerin M.Ö. 4. asırda ise Makedonya Kralı İskender tarafından istilâya uğramıştır. Makedonya istilâsı ile bâzı İyon siteleriKastamonu sâhiline yerleşmişler ve bilâhare Pers asıllı Pontus Krallığı bu bölgeyi ele geçirmiştir. M.Ö. 1. asırda Romalılar Pontus Krallığını ortadan kaldırıp kendisine ilhak edince bu bölge Roma İmparatorluğunun hâkimiyetine geçmiştir.
M.S. 395 senesinde Roma İmparatorluğu bölününce Anadolu’nun diğer bölgeleri gibi bu bölge de Doğu Roma (Bizans)nın payına düşmüştür. Bizanslılar bu bölgeye “Paflagonya” ismi vermişlerdir. Bizans imparatorluk hanedânı(âilesi)ndan Kommenoslar bu bölgedendir.
Türkler, 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bütün Anadolu’yu olduğu gibi Kastamonu’yu da fethetmişlerdir. Fakat Haçlı Seferleri esnâsında Bizanslılar Haçlı ordusunun yardımıyla sâhildeki kentleri işgal edince Kastamonu yeniden Bizans’ın eline geçti. 1204 senesinde Türk kumandanlarından Hüsameddin Çoban Bey, Kastamonu’yu Bizanslılardan geri aldı. Selçuklu sipâhileri Kastamonu kalesi önlerine gelmişti, kaleyi almak şöyle dursun surlara tırmanmak bile meseleydi. Birçok şehit verdikten sonra dönmek (ricat) askerin moralini bozacaktı. Günlerden Cumâ idi. Kaleye yeniden hücum için hazırlık yapılıyordu. Yunus Mürebbi isimli bıyıkları henüz çıkmış bir genç, Çobanoğlu Hüsameddin Beyin huzûruna çıkıp; “Beyim, Koçu Beyim, Ata Beyim. Bağışlayın beni, cenk zamanı bayraktar ben olmak isterim. Ne olur bunu esirgemeyin benden!” diyerek arzusunu bildirmiş komutan; “Hayır!” deyince, nalbant çırağı olan henüz çocuk yaştaki Yunus Mürebbi; “Ata Beyim, gece rüyamda sevgili ve şerefli Peygamberimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) görmekle şereflendim. Yarın bana kavuşacaksın. Fakat elinde bayrakla bana gel!” buyurdu deyince, gözleri yaşaran Çobanoğlu Hüsameddin Bey, sancağı bu yiğit gence öperek teslim etti.
Hücum başladı. Kaleden kazan kazan kaynar yağlar dökülürken, alevli paçavralar arasında Deli Sungur, Derviş Musa ve Kara Duran Beylerin oklarının himâyesinde ilerleyen Yunus Mürebbi, belindeki urganı surlara fırlattı ve sanki kuş olup surların sağ burcuna tırmandı, bayrağı buraya dikti. Elindeki kılıç ile hantal kale kapısının yağlı halatlarını kesti ve kapı açıldı. Açılan bu kapıdan Türk askerleri girerek kale fethedildi. Çobanoğlu Hüsameddin Bey, sağ burca geldiğinde bu genç yiğitin vücûdunda pekçok ok olmasına rağmen sancağı dimdik tuttuğunu gördü. Yunus Mürebbi şehitlik makâmına ve insanlığın kurtarıcısı, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili ve şerefli Peygamber efendimize kavuşmuştu. Bu kalede bulunan “Bayrak Sultan” türbesi bu genç şehide âittir.
Hüsameddin Çoban Bey, Çobanoğulları Beyliğini kurmuştur. Bu beylik, Selçukluların bir uç beyliği olarak 1309 senesine kadar hâkimiyetini sürdürmüştür. Çobanoğullarından sonra Şemseddin Yaman Çandar, bu bölgeyi ve çevresini ele geçirerek Candaroğlu Beyliğini kurdu (1309). 1460 senesine kadar Candaroğulları bölgeye hâkim oldu. Bu beylik “İsfendiyaroğulları” ismiyle de bilinir. Candaroğulları, Osmanlı Hânedânı ile yakın akrabalık kurdu. Candaroğlu İsfendiyar Beyin kızı Hanife Hûma Hâtun Osmanlı Sultanı İkinci Murâd’ın zevcesi ve Fâtih Sultan Mehmed Hanın annesidir. Candarlı beylerinin bir kaçının annesi, Osmanlı sultanlarının kızlarıdır. Candarlı İsmail Bey, Fâtih Sultan Mehmed Hanın halasının oğluydu. 1460 senesinde beyliğini savaşsız Osmanlı Devletine bırakıp, kendisi Filibe Sancakbeyliğini (Vâliliğini) kabul etmiştir. Vezir Şemsi Paşa ile Malta Seferini idâre eden Vezir Mustafa Paşa bu hânedâna mensuptur. Fâtih’in küçük oğlu Şehzâde Cem, 1468’de altı sene Kastamonu Vâlisi olarak görev yapmıştır.
Candaroğulları veOsmanlı devrinde Kastamonu çok önemli bir şehirdi. Osmanlı Devletinin sonlarında eski önemini kaybetti. Candaroğulları ile Osmanlılar bu şehirde çok sayıda eser bıraktılar. Osmanlı devrinde Kastamonu, merkezi Kütahya olan Anadolu Beylerbeyliğinin (eyâletinin) 14 sancağından biriydi. Tanzimâttan sonra vilâyet (eyâlet) merkezi oldu. Cumhûriyet devrinde ise eyâletin merkez sancağına (vilâyetine) Kastamonu vilâyeti dendi. Bugün birer il olan Bolu, Çankırı ve Sinop, Kastamonu’ya bağlıydı. On dokuzuncu asırda Kastamonu mâmur olup, dokumacılık, dericilik, bakırcılık ve boyacılık sanâyiinde çok ileriydi. Halkın ezici çoğunluğu Türk olup yabancı çok azdı. Yolların bozukluğu, ticâret yollarına uzaklığı ve toprağın az ve verimsiz oluşu ile eski mâmurluğunu kaybetti.
Birinci Dünyâ Harbi sonrası dâhil hiçbir istilâya mâruz kalmayan bir şehir olan Kastamonu, İstiklâl Harbinde büyük hizmetler yapmıştır. İstanbul’dan silâh ve cephâne, İnebolu ve Kastamonu üzerinden Ankara’ya ulaştırılmıştır. Cumhûriyetin îlânından sonra Atatürk, 23 Ağustos 1925’te “Şapka Devrimi”ni bu ilde îlân etmiştir. Cumhûriyet devrinde Kastamonu’dan büyük şehirlere ve bilhassa İstanbul’a çok sayıda kişi göç etmiştir.
Fizikî Yapı
Kastamonu ili dağlık bir bölgedir. İl topraklarının % 75’i dağlarla, % 21’i yayla ve platolarla kaplıdır. Ovalar % 4’e yakındır.
Dağları: Kastamonu’da iki önemli dağ grubu vardır. Kıyıda denize paralel olarak doğu-batı istikâmetinde uzanan İsfendiyar (Küre) Dağları ile ilin güneyinde kuzey doğu-güneybatı istikâmetinde uzanan Ilgaz Dağlarıdır. Başlıca yüksek dağları ise Yaralıgöz Dağı (1958 m), Dikmen Tepesi (1657 m), Acısu Tepesi (1067 m), Bakacak Dağı (1698 m), Dikmen Dağı (1736 m), Büyük Hacet Tepesi (2567 m) ve Küçük Hacet Tepesi (2313 m)dir. İsfendiyar (Küre) Dağları ile Ilgaz Dağları arasında ve bu dağların eteklerinde yayla veya yarılmış platolar bulunur. Bu yayla ve platoların mühim kısmı ormanlarla kaplıdır. Devrekâni ve Daday havzasında plato ve yaylalar 1300-1400 m yüksekliği bulur.
Ovaları: Arâzisi engebeli olan Kastamonu topraklarında ovalar çok azdır. Ovalar, vâdilerin genişlemesinden, akarsuların sürüklediği geniş alüvyon tabakalarından meydana gelmişlerdir. Bu ovalarda sulu tarım ve meyvecilik yapılır. Başlıca ova ve vâdiler şunlardır:
Gökırmak Vâdisi dar olup, Gökırmağa katılan Daday Çayının yatağı geniş bir ova görünümündedir. Devrez Çayı Vâdisi dar bir vâdidir. Tosya’nın güneyinde genişler. Devrekâni Çayı Vâdisinin geniş yerinde Devrekâni Ovası bulunur. İlin en geniş ovası burasıdır.
Akarsuları: Kastamonu’da bulunan akarsular Kızılırmak’ın kollarıdır. Gökırmak, il merkezinin yakınından çıkar. İlin orta kısmından batıya doğru akar. Bu ırmağa Daday, Karasu ve Akkaya çayları katılır. Debisi 31 m3/sn’dir. Devrekâni Çayı: Küre Dağlarının güney eteklerinden Devrekâni ilçesinin kuzeyinden çıkar. Batıya doğru akar. Azdavay ilçesinde kuzeybatıya doğru yönelerek Kumluca doğusunda Karadeniz’e dökülür. Debisi sâniyede 4 m3tür. Araç Çayı: Ilgaz ilinden gelerek Tosya ilçesine ve Çorum iline geçer. Debisi sâniyede 9 m3tür. Araç Çayı, Ilgaz Dağlarının kuzey yamaçlarından çıkar. Başlangıçta Ilgaz ismini alır. Araç ilçesinden geçerken Araç ismini alır. Batıya akarak Zonguldak iline girer. Debisi sâniyede 18 m3tür.
Gölleri: Kastamonu ilinde göl yoktur. Karaçomak Suyu üzerinde kurulan baraj ile 21 km2lik bir alan sulanır. 12 km2lik bir alan da sel taşkınlarından korunur. Barajın yüzölçümü 1.48 km2dir.
İklim ve Bitki Örtüsü
İklimi: İlde iki çeşit iklim hüküm sürer. Kuzeyinde Karadeniz iklimi güneyinde ise İç Anadolu’nun kara iklimi görülür. Kıyıya paralel olarak uzanan İsfendiyar Dağları, Karadeniz ikliminin iç kısma girmesini önler. Kıyılarda yağış daha fazladır. Senede 20 gün kar yağar, 40 gün toprak karla örtülüdür. Sıcaklık -26,9° ile +38,7°C arasında seyreder. Senelik yağış miktarı bölgelere göre 450 mm ilâ 1215 mm arasında değişir.
Bitki örtüsü: İl bitki örtüsü bakımından çok zengin sayılır. İl topraklarının % 67’si orman ve fundalıklarla, % 29’u ekili-dikili alanlarla, % 6,5’i çayır ve mer’alarla kaplıdır. % 1,5i tarıma elverişsiz topraklardır. Ormanlarda kayın, köknar, çam, karaağaç, gürgen, kestane ve ıhlamur ağaçları bulunur. Azdavay-Devrekâni arasında ise çam ağaçları çoğunluktadır.
Ekonomi
Kastamonu ekonomisi geniş ölçüde tarıma dayanır. Gayri sâfî hâsılanın % 40’ı tarımdan sağlanır. Sanayi son yıllarda gelişmeye başlamıştır. Türkiye’nin orman bakımından zengin bölgelerinden biridir. Ormancılık gelişmiştir.
Tarım: Kastamonu’da ekim alanları ve ovalar çok azdır. Ekime müsâit yerler ancak akarsu vâdileridir. Vâdilerde sulama yapılabilmekte ise de, engebeli arâzide sulama yapmak mümkün olamamaktadır.Gübre ve modern araç kullanılması artmaktadır. Sebzecilik önemli sayılmaz. Meyve üretimi 300 bin tona yakındır. En çok üzüm olmak üzere, elma, erik, zeytin ve fındık yetişir. Sanâyi bitkileri tahıldan daha çok ekilir. Başlıca ürünler: Buğday, arpa, mısır, pirinç, nohut, şekerpancarı, patates, kenevir ve sarmısaktır.
Hayvancılık: Kastamonu hayvancılığa çok müsaittir. Sığır, manda, koyun, tiftik keçisi, kılkeçisi beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Tiftik keçisinde Ankara ve Konya’dan sonra gelir.
Ormancılık: Kastamonu orman bakımından zengindir. İsfendiyar ve Ilgaz Dağları ile yaylalarda geniş orman varlığı vardır. Orman ve fundalık sahası 880 bin hektardır. Ilgaz Dağlarında 1090 hektarlık alan millî park îlân edilmiştir. Sarıçam, karaçam ve köknar ağaçlarının meydana getirdiği bu parkta, ağaçaltı bitkileri de çok zengindir. Ayrıca burada geyik, karaca, ayı, kurt, tilki ve çakal gibi yabânî hayvanlar da çoktur. 500 köy orman içinde ve 280 köy orman kenarındadır.
Mâdencilik: Bu il bakır ve bakırlı pirit bakımından çok zengindir. Bu mâdenler, Etibank ile Karadeniz Bakır İşletmeleri tarafından işletilmektedir.
Sanâyi: Sanâyi tarıma dayanır. Orman ürünlerine dayalı sanâyi gelişmiştir. Parke, kağıt ve kontrplak fabrikaları, Taşköprü Kendir Fabrikası, Şeker Fabrikası, Cide Kereste Fabrikası, üç adet Yem Fabrikası, Et Kombinası, Elektrik Motoru Fabrikası, çelik atölyeleri, süt ve tereyağ fabrikaları; bakırcılık, metal eşya, dokuma, çuval, halat, tahta kaşık atölyeleri bulunur.
Son senelerde gelişen sanâyinin başlıca ürünleri pirinç, tiftik ve pirit mâdenidir. Pirinci, üryani eriği, urgan ve sicimi meşhurdur.
Ulaşım: İki önemli karayolu Kastamonu’da kesişir. Karabük-Kastamonu-Samsun devlet yolu ile İnebolu-Kastamonu-Çankırı devlet yolu Kastamonu’yu Karadeniz ve İç Anadolu’ya bağlar. Bâzı köylere yol yoktur. İl dâhilinde karayolu güzergâhı yetersizdir.
Kastamonu’nun Karadeniz’e açılan 135 kilometrelik bir kıyısı vardır. Kıyılarda girinti ve çıkıntı yok denecek kadar azdır. Gemilerin barınmasına müsait en elverişli tabiî koy, İnebolu koyudur. İnebolu limanında bir dalgakıran vardır. Limana 2 bin tona kadar olan küçük gemiler yanaşabilir. İstanbul-Hopa arasında işleyen gemiler İnebolu limanına uğrarlar.
Temmuz 1990 târihinde il merkezinin Uzunyazı mevkiinde bir havaalanı inşâatı tamamlandığı halde (1100 m uzunluğunda, 45 m genişliğinde bir piste ve 400 kişilik yemek salonu ile 150 kişilik dinlenme salonu ve 50 yataklı bir terminale sâhip) bu tesis, Kastamonu’ya uçak seferlerinin yapılmaması yüzünden atıl durumda olup, amacı dışında kullanılmaktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfusu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 423.611 olup, 148.710’u şehirlerde, 274.901’i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 13.108 km2 olup nüfus yoğunluğu 32’dir.
Örf ve âdetleri: Kastamonu çok eski çağlardan bu yana yerleşim merkezidir. On birinci asır başından îtibâren devamlı Türklerin hâkimiyetinde bulunan Kastamonu’da Türk-İslâm kültürü hâkimdir. On birinci asır öncesi diğer kültürler tamâmen unutulmuştur. Mahallî yemekleri: Kastamonu’nun başta gelen meşhur yemeği “kiren” denilen tarhana çorbasıdır. Osmanlı sarayının senelik tarhana çorbası ile hoşaflık erik ihtiyacı Kastamonu’dan gönderilirdi. Tarhana yapımında nane, dereotu ve fesleğen de kullanılır. Sacda yapılan etli ekmek, pastırmalı ekmek, çekme helvası, gözleme, katmer, büryan kebabı, bardak kebabı, kuskus pilavı, meyveli lokumu başlıca yemek ve tatlılarıdır.
Halk edebiyatı: Zengin bir halk edebiyâtına ve çok sayıda mânilere sâhiptir. Yetişen halk şâirleri sayısı da fazladır. Meftûnî, Nâmî, Aşık Hâkî, Âşık Kemâlî, Âşık Meydânî, Yorgansız Hakkı ve İhsan Ozanoğlu başlıcalarıdır.
Halk oyunları: Halk oyunları zeybek ve kaşık oyunları tipidir uzun havalar ve gemicilikle ilgili zengin türkülere sâhiptir. Davulla gösteriler yapılır. Sepetçioğlu, Çıtırdak, Topal Koşması, Beyler Bahçesi, Kaşık Oyunu, Heyamola veÇiftetelli başlıca mahallî oyunlarıdır.
Mahallî kıyafetleri: Kadınlar Tosya kuşağı, üçetek, sevayi, bindallı, altınlıfes, başlıklar, gümüş kemer, gümüş gerdanlık giyerler. Erkekler ise sırmalı ve işlemeli cepken, mintan, kemer ve şalvar kullanırlar.
Eğitim: Son senelerde okuma-yazma kampanyası ile okur-yazar nisbeti % 70’e ulaşmıştır. Okulsuz 30 civârında köy vardır. İlde 34 anaokulu, 1484 ilkokul, 42 ortaokul, 16 meslekî ve teknik ortaokul, 15 lise, 20 meslekî ve teknik lise vardır (1990). Ankara Üniversitesine bağlı Meslek Yüksek Okulu ile Gâzi Üniversitesine bağlı Kastamonu Eğitim Fakültesi bulunmaktadır.
İlçeleri
Kastamonu’nun biri merkez olmak üzere yirmi ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 94.279 olup, 51.560’ı ilçe merkezinde, 42.719’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 90, Akkaya bucağına bağlı 31, Kuzyaka bucağına bağlı 60 köyü vardır. İlçe topraklarıGökırmak vâdisinden ve bu vâdiye dikine inen çok sayıda küçük ve dik yamaçlardan meydana gelmiştir. İlçe topraklarının yarısına yakın kısmı ormanlıktır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri kendir, sarmısak, tahıl ve meyvedir. Dağlık bölgelerde hayvancılık ve ormancılık yapılır. Orman ürünlerine dayalı sanâyi gelişmektedir. Sunta Fabrikası, TSEK Süt Fabrikası, Şeker Fabrikası, Et Kombinası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. Ayrıca çok sayıda mobilya, doğrama ve kereste atölyesi vardır.
İlçe merkezi, Ilgaz dağının kuzeyinde, Karaçomak Çayının batı yamaçlarında kurulmuştur. Târihî bir şehir olan ilçe, beyliklerin başkenti ve şehzâdelerin yetiştirildiği bir yerleşim merkezi olmuştur. 1314 senesinden beri istilâ görmemiştir. Çankırı-İnebolu karayolu ilçeden geçer. İlçe belediyesi 1909’da kurulmuştur.
Abana: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 3914 olup 2837’si ilçe merkezinde, 1077’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 33 km2 olup nüfus yoğunluğu 119’dur. İlçe toprakları dar kıyı şeridi ile ardından yükselen Küre Dağlarının kuzey eteklerinden meydana gelir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Bağcılık ve meyvecilik gelişmiştir. Başlıca tarım ürünleri fındık, zeytin ve antepfıstığıdır. Hayvancılık başlıca gelir kaynağıdır. Elektromekanik Sanâyi ve Ticâret A.Ş. başlıca sanâyi kuruluşudur.
İlçe merkezi, Karadeniz kıyısında dağlarla kıyı ovasında kalan ovada kurulmuştur. Denizi, ormanları, tabiî kumsalları ve İgrova Mağaraları meşhurdur. İnebolu-Çatalzeytin sâhil yolu ilçeden geçer. İl merkezine 99 km mesâfededir. Belediyesi 1958’de kurulmuştur.
Ağlı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 4805 olup, 2631’i ilçe merkezinde, 2174’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 4 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Akarsu vâdilerinde küçük düzlükler vardır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi Küre Dağlarının eteklerinde bir dere vâdisinde kurulmuştur. Küre’ye bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Araç: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 32.672 olup, 5760’ı ilçe merkezinde, 26.912’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 42, Boyalı bucağına bağlı 24 ve İğdir bucağına bağlı 55 köyü vardır. Yüzölçümü 1880 km2 olup nüfus yoğunluğu 17’dir. İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde Küre Dağları, güneyinde Ilgaz Dağları yer alır. Başlıca akarsuyu Araç Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, pirinç, şekerpancarıdır. Ormancılık ve hayvancılık önemli geçim kaynaklarındandır. İlçe merkezi, Araç Çayının kuzey yakasında kurulmuştur. Karabük-Kastamonu Çayı ilçeden geçer. İl merkezine 46 km mesâfededir. Köylerinde guatr hastalığı yaygındır. Belediyesi 1866’da kurulmuştur.
Azdavay: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 14.029 olup, 3893’ü ilçe merkezinde, 10.136’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 57 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Dağlar çay ve dere vâdileriyle parçalanmıştır. Başlıca akarsuyu Devrekâni Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve meyvedir. Hayvancılık ve ormancılık ikinci derecede geçim kaynağıdır. İlçe merkezi, Devrekâni Çayı kenarında kurulmuştur. Kastamonu-Cide karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 74 km mesâfededir. Belediyesi 1946’da kurulmuştur.
Bozkurt: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 12.221 olup, 4240’ı ilçe merkezinde, 7981’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 32 köyü vardır. Yüzölçümü 296 km2 olup, nüfus yoğunluğu 41’dir. İlçe toprakları dar kıyı şeridi ile hemen ardından yükselen dağlık bölgeden meydana gelir. Dağlar akarsu vâdileriyle parçalanmış olup, ormanlarla kaplıdır. Başlıca akarsuyu Abana Deresidir.
Ekonomisi ormancılığa dayalıdır. Orman ürünlerini işleyen birçok atölye vardır. Çelik büro eşyâları fabrikası Akkuş başlıca sanâyi kuruluşudur. Başlıca tarım ürünleri patates ve tahıldır. Meyvacılık gelişmektedir. Hayvancılık ikinci derecede geçim kaynağıdır.
İlçe merkezi Abana Deresi kıyısında kurulmuştur. Etrafı ormanlarla çevrili güzel bir ilçedir. İl merkezine 97 km mesâfededir. Abana-Devrekâni yolu ilçeden geçer. Belediyesi 1952’de kurulmuştur.
Cide: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 29.355 olup, 5128’i ilçe merkezinde 24.227’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 86 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Dağlar akarsu vâdileri ile parçalanmıştır. Güney ve güneydoğusunda Küre Dağları, kuzeyinde Kestane Dağı, doğusunda Isırganlı Dağı yer alır. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır. Başlıca akarsuyu Devrekâni Çayıdır.
Ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Tarım alanları az olduğundan bahçecilik sınırlıdır. Sebze ve meyvecilik gelişmiştir. En çok fındık ve elma yetiştirilir. Orman köylerinde çok sayıda kalkınma kooperatifi kurulmuştur. Mera hayvancılığı yaygındır. Orman ürünleri sanâyisi, özellikle kereste ve parke imalatı gelişmiştir. El sanatlarından tahta kaşık ve pirinç kahve değirmeni îmâlâtı yaygındır.
İlçe merkezi deniz kıyısında kurulmuştur. Bartın-İnebolu karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 148 km mesafededir. Cide, Kastamonu ilçelerinden Karadeniz’de en uzun kıyısı olan ilçedir. Belediyesi 1874’te kurulmuştur.
Çatalzeytin: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.080 olup, 3165’i ilçe merkezinde, 7915’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 41 köyü vardır. Yüzölçümü 318 km2 olup, nüfus yoğunluğu 35’tir. İlçe toprakları dar kıyı şeridi ve hemen ardından yükselen kıyı dağlık arâziden meydana gelir. Dağlar akarsu vâdileriyle parçalanmıştır. Başlıca akarsuyu Çatalzeytin Deresidir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri mısır, fındık ve zeytindir. Sulanabilen arazide kış sebzeleri ve elma yetiştirilir. Dağlık bölgelerde ormancılık ve hayvancılık başlıca geçim kaynağıdır.
İlçe merkezi deniz kıyısında Çatalzeytin Deresinin ağzında kurulmuştur. İnebolu-Sinop karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 100 km mesafededir. 1954’te ilçe olan Çatalzeytin’in belediyesi aynı sene kurulmuştur.
Daday: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 15.131 olup, 3502’si ilçe merkezinde, 11.629’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 67 köyü vardır. Yüzölçümü 923 km2 olup, nüfus yoğunluğu 16’dır. İlçe toprakları genelde platolarla kaplıdır. Başlıca akarsuyu Daday Çayıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri Şekerpancarı, buğday, patates olup, az miktarda meyve yetiştirilir. Hayvancılık ikinci derecede geçim kaynağıdır. En çok koyun, tiftik keçisi ve sığır beslenir. İlçe merkezi Daday Çayının kıyısında küçük bir ovada kurulmuştur. İl merkezine 35 km mesâfededir. Gelişmemiş, küçük bir yerleşim merkezidir. Belediyesi 1873’te kurulmuştur.
Devrekâni: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 16.045 olup, 5137’si ilçe merkezinde, 10.908’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 742 km2 olup, nüfus yoğunluğu 22’dir. İlçe topraklarının güney ve güneydoğusu platolarla kaplı olup, kuzeyini Küre Dağları engebelendirir. Dağlar akarsu vâdileriyle parçalanmıştır. Başlıca akarsuyu Devrekâni Çayıdır. Bu çayın vâdisinde yer alan Ova Kastamonu’nun en büyük düzlüklerinden biridir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, arpa, patates, elma, erik ve armuttur. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Ençok koyun, tiftik keçisi ve sığır beslenir.
İlçe merkezi, Devrekâni Çayı vâdisinde kurulmuştur. Kastamonu-Çatalzeytin karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 32 km mesafededir. Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. 1944’te ilçe olan Devrekâni’nin belediyesi aynı yıl kurulmuştur.
Doğanyurt: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 13.244 olup, 802’si ilçe merkezinde, 12.442’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25 köyü vardır. İlçe toprakları dar kıyı ovası ve hemen ardından yükselen dağlardan meydana gelir. Ekonomisi ormancılığa dayalıdır. Kıyıdaki düzlüklerde tarım yapılır. İlçe merkezi deniz kıyısında Cide-İnebolu yolu üzerindedir. İnebolu’ya bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Hanönü: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7360 olup, 2582’si ilçe merkezinde, 4778’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Kuzeyinde Küre Dağları güneyinde ise Gökırmak Vâdisi yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Eski ismi Gökçeağaç’tır. Sinop sınırı yakınlarında, Küre Dağlarının güney eteklerinde kurulmuştur. Kastamonu-Sinop karayolu ilçe topraklarından geçer. Taşköprü’ye bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
İhsangâzi: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 8978 olup, 3423’ü ilçe merkezinde, 5555’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 14 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Kuzeyinde Küre Dağları, güneyinde Ilgaz Dağları yer alır. Araç Çayı başlıca akarsuyudur. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Yüksek kesimlerde ormanlık ve hayvancılık yapılır. İlçe merkeziAraç Çayı kıyısında kurulmuştur. Merkez ilçeye bağlı bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İl merkezine 40 km mesâfededir.
İnebolu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 27.944 olup 8350’si ilçe merkezinde, 19.594’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 74 köyü vardır. İlçe toprakları dar kıyı ovasının ardından yükselen dağlardan meydana gelir. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır. Girintili olmayan kıyılarında birçok tabiî kumsal vardır.
Ekonomisi ormancılığa dayalıdır. Kıyıdaki düzlüklerde tarım yapılır. Başlıca tarım ürünleri patates, buğday, elma ve armut olup, ayrıca az miktarda arpa, soğan, erik, fındık ve zeytin yetiştirilir. Hayvancılık ve balıkçılık küçük çapta yapılır. ilçede orman ürünlerini işleyen küçük sanâyi sitesi vardır.
İlçe merkezi, ormanlarla kaplı dik yamaçların kıyıya yakın kesiminde kurulmuştur. Kastamonu’nun tek limanı olan ilçesidir. İl merkezine 93 km mesâfededir. Belediyesi, 1886’da kurulmuştur.
Küre: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 14.026 olup, 3749’u ilçe merkezinde, 10.277’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 46 köyü vardır. İlçe topraklarını Küre Dağları engebelendirir. Dağlar, Devrekâni Çayı ve kolları tarafından derin vâdilerle parçalanmıştır. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi, tarım, ormancılık ve mâdenciliğe dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve patates olup, ayrıca az miktarda şekerpancarı, armut, elma, erik ve baklagiller yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Daha çok küçük baş hayvan beslenir. Etibank tarafından bakırlı-pirit yatakları işletilir.
İlçe merkezi, Mâden Deresi vâdisinin dik eğimli batı yamaçlarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 950 metredir. İl merkezine 59 km mesafededir. Kastamonu-İnebolu karayolu ilçenin 3 km doğusundan geçer. 1926’da ilçe olan Küre’nin belediyesi aynı sene kurulmuştur.
Pınarbaşı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7596 olup, 1555’i ilçe merkezinde, 6041’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 24 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Doğu ve kuzeyinde İsfendiyar Dağları yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Yüksek kesimlerde hayvancılık yapılır. İlçe merkezi Devrekâni Çayını besleyen bir dere kenarında kurulmuştur. Azdavay ilçesine bağlı bucakken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İl merkezine 96 km mesâfededir.
Seydiler: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 6306 olup, 3245’i ilçe merkezinde, 3061’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 10 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Devrekâni Çayı vâdisinde küçük düzlükler vardır. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi, Devrekâni Çayı kıyısında kurulmuştur. Kastamonu-İnebolu karayolu ilçeden geçer. Devrekâni’ye bağlı bucakken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Şenpazar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 8950 olup, 2887’si ilçe merkezinde, 6063’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 22 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli araziden meydana gelir. Ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi, bir dere vadisinde yer alır. İl merkezine 134 km mesafededir. Belediyesi 1974’te kurulmuştur.
Taşköprü: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 47.621 olup, 11.454’ü ilçe merkezinde, 36.167’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 122 köyü vardır. İlçe topraklarının kuzey doğu ve güneyi dağlık alanlardan, iç kesimi ise orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Başlıca akarsuları Akkaya Çayı, Karadere ve Uludere’dir. Dağlık alanlar meşe, kayın, köknar, karaçam ve sarıçam ormanları ile kaplıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, elma, kendir, patates, arpa, soğan ve sarmısak olup, ayrıca az miktarda armut, erik, baklagiller yetiştirilir. Hayvancılık önemli gelir kaynağıdır. Düz kesimlerde sığır ve manda, yüksek kesimlerde koyun besiciliği yapılır. Sümerbank Kendir Sanâyi Müessesesi ve Seka Kastamonu Kâğıt Fabrikası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi Gökırmak’ın kıyısında kurulmuştur. Çobanoğulları tarafından yaptırıldığı zannedilen ve günümüzde de kullanılan köprüden ismini alır. Kastamonu-Boyabat yolu ilçeden geçer. İl merkezine 42 km mesâfededir. BelediyesiCumhûriyetten sonra kurulmuştur.
Tosya: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 48.055 olup, 22.810’u ilçe merkezinde, 25.245’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 52 köyü vardır. Yüzölçümü 1197 km2 olup, nüfus yoğunluğu 41’dir. İlçe toprakları dağlarla çevrilidir. Kuzey ve kuzeybatısında Ilgaz Dağı, güneyinde Köroğlu Dağları yer alır. Başlıca akarsuyu Devrez Çayıdır. Bu akarsuyun vâdisinin genişlediği düzlük, Tosya Ovası olarak adlandırılır. Dağlar gürgen, kara ve sarı çam ormanları ile kaplıdır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, pirinç, elma, armut ve patatestir. Pirinci meşhurdur. Koyun ve Ankara keçisi beslenen ilçede arıcılık gelişmiştir. Meyve suyu, yem, orman ürünleri, tuğla, metal eşyâ ve plâstik ayakkabı fabrikaları ve çeltik atölyeleri başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Kuruçay Vâdisinde kurulmuştur. Samsun-Gerede karayolu ilçenin güneyinden geçer. İl merkezine 66 km mesâfededir. Çok eski bir târihe sâhiptir. Belediyesi 1864’te kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerler
Kastamonu tabiî güzellikleri, târihî eserleri ve orman varlığı yönünden zengindir. Târihî eserlerin çoğu Osmanlı ve Selçuklu devrine âittir.
Kastamonu Kalesi: Eski bir kaledir. 112 m yükseklikteki bir tepe üzerinde Bizanslılar döneminde yapılmıştır. Sağlam olan iç kalenin temelleri Bizans yapısı, üst bölümü Candaroğulları döneminde yapılmıştır. Selçuklu veOsmanlı dönemlerinde tâmir görmüştür. 23 Kasım 1943 zelzelesinde çok zarara uğramıştır. Kale içinde türbeler, sarnıç, kaya mezarları ve tünel vardır.
Atabey Câmii: Aynı isimle anılan mahallededir. 1273’te Çobanoğulları döneminde yapılmıştır. Kastamonu’nun en eski câmiidir. Kapıdan mihrâba doğru uzanan ahşap sütunlar sebebiyle halk arasında “40 Direkli” diye bilinir. Kesme taştan kısa minâresi Selçuklu mîmârîsi özelliğini taşır.
İbn-i Neccar Câmii: 1353’te İbn-i Neccar adıyla bilinen Muradoğlu Hacı Nusret tarafından yaptırıldığı, kitâbesinde yazmaktadır. 1943 zelzelesinde büyük hasar görmüştür. Ahşap kapısı ağaç oymacılığının nâdide eserlerindendir.
Halil Bey Câmii: Emir İsmâiloğlu Halil Bey tarafından 1363’te yaptırılmıştır. Merkez ilçeye bağlı Kemah köyündedir. Ahşap tavanını süsleyen motifler çok güzeldir.
İsmâil Bey Külliyesi: Candaroğulları beylerinden İsmâil Bey tarafından 1451’de yaptırılmıştır. Külliye câmi, medrese ve türbeden meydana gelmiştir.
Yakub Ağa Külliyesi: Alamescit Mahallesindedir. 1547’de Kânûnî Sultan Süleyman Hanın kilercibaşısı Yakub Ağa tarafından yaptırılmıştır. Külliye medrese, câmi ve imâretten meydana gelmiştir.
Nasrullah Câmii: 1506’da Osmanlılar döneminde Yakupoğlu Nasrullah Kâdı tarafından yaptırılmıştır. Kastamonu’da Osmanlılar devrinde yapılan ilk câmi olup, ilin en büyük câmiidir. Çeşitli dönemlerde gördüğü tamirâtlar yüzünden o günkü özelliğini kaybetmiştir.
Sinan Bey Câmii: 1571’de Sinan Bey tarafından yaptırılmıştır. Çelebi Mahallesindedir. Ahşab kapısının kabartma ve aynaları çok güzeldir.
Şeyh Şaban-ı Velî Câmii: 1580’de Sultan Üçüncü Murâd Hanın hocası Şücâüddîn Efendi tarafından yaptırılmıştır. Günümüze kadar gördüğü tâmirler yüzünden ilk günkü özelliğini kaybetmiştir.
Abdurrahmân Paşa Câmii: Tosya ilçesindedir. 1584’te Maraşlı Abdurrahmân Paşa tarafından yaptırılmıştır. Klasik Osmanlı mîmârî özelliğinin izlerini taşır.
Kâsım Bey Câmii: Taşköprü ilçesine bağlı Çaycevher köyündedir. Yapı malzemesi Anadolu beylikleri özelliğini taşırsa da, plan yönünden Selçuklu mîmârîsi tarzında yapılmıştır.
Hoca Şemseddîn Câmii: Küre ilçesinde Câmi-i Kebîr mahallesindedir. 1473’te Hoca Şemseddîn tarafından yaptırılmıştır. İlk yapılış şeklini günümüze kadar korumuştur.
Küre-i Hadid Câmii: Araç ilçesine bağlı Küre-i Hadid köyündedir. Kitâbesinde 1451’de Candaroğlu İsmâil Bey tarafından yaptırıldığı yazmaktadır.
Münire Medresesi: Nasrullah Câmiinin güneyindedir. 1746’da Reis-ül-Küttâb Hacı Mustafa Efendi tarafından yaptırılmıştır. 21 odadan meydana gelmiştir.
Urgan Hanı: Nasrullah Câmii yanındadır. 1748’de Reîs-ül-Küttâb Hacı Mustafa Efendi yaptırmıştır.
İsmâil Bey Hanı: Attarlar çarşısındadır. Kuzey ve güneyde iki kapısı vardır. 1972’de Vakıflar Genel Müdürlüğünce tâmir ettirilmiştir.
Yılanlı Şifâhane: Küpceğiz Mahallesindedir. İlin en eski yapısıdır. Kitâbesinde 1272’de Muiniddin Süleymân Pervâne’nin oğlu Ali Bey tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Taştan oyulmuş cümle kapısı nefis bir sanat eseridir.
Nasrullah Köprüsü: Karaomak Deresi üzerindedir. Nasrullah Câmiini karşı yakaya bağlar. 1506’da Nasrullah kâdı yaptırmıştır. Günümüzde sâdece iki gözü kalmıştır.
Pompeipolis kalıntıları: Roma İmparatorluğu’nun meşhur kumandanlarından Pompeipolis’in kurduğu ve kendi ismini verdiği kent, Taşköprü ilçesinin Zımbıllı Tepesinde ortaya çıkarılmıştır.
Mesire yerleri: Kastamonu tabiî güzellikler bakımından oldukça zengin bir ilimizdir.
Ilgaz Dağı ve Millî Parkı: İl merkezine 45 km uzaklıkta, Ilgaz Dağı üzerindedir. Çankırı-Kastamonu karayolu parkın içinden geçmektedir. Zengin bitki örtüsü, bol ve soğuk suları ve yabanî av hayvanları bakımından çok zengindir.
Acı (Acık) Maslak: İl merkezine 3 km uzaklıkta âdetâ şehir ile bitişik bir mesîre yeridir. Çam ormanları ile kaplıdır. Püryan kebabı meşhurdur.
Kâdı Dağı: Kastamonu-Çankırı karayolu üzerinde, il merkezine 12 km uzaklıkta güzel bir mesire yeridir. Soğuk pınarları meşhurdur.
Kanlıgöl: Kastamonu-Araç karayolu üzerinde il merkezine 24 km uzaklıkta çam ormanlarıyla kaplı bir mesîre yeridir.
Soğuksu: Kastamonu-Çankırı karayolu üzerinde il merkezine 40 km uzaklıkta bir mesîre yeridir.
Yaralıgöz:Kastamonu-Devrekâni-Çatalzeytin karayolu üzerinde il merkezine 35 km uzaklıkta bir mesîre yeridir.
Üçoluklar: Tosya ilçesine 3 km uzaklıkta olup, çam ağaçları ve soğuk suları ile orman içinde güzel bir mesîre yeridir.
Karşıyaka: Azdavay ilçesine 10 km uzaklıkta bir dinlenme yeridir.
Yeşilyuva: Bozkurt ilçesi yakınlarında orman içi mesîre yeridir. Kestane, çam ve gürgen ağaçları ile meydana gelen bitki örtüsü görülmeye değerdir.
Dipsizgöl: Tosya’ya 18 km uzaklıkta orman içi bir dinlenme yeridir. 500 m2lik krater gölü mevcuttur.