İNCİNME

Alm.Verstauchung (f), Fr. foullure (f), İng. sprain. Zorlanma, darbeye mâruz kalma, bir şeyin altında kalma gibi durumlar sonucunda ortaya çıkan ve genellikle eklemleri ilgilendiren eklem bağlarının gerilmesi, hafif zedelenme durumu. İncinmede el ve ayak eklemleri en müsâit yerlerdir. Âni burkulma, çekilme, kıvrılma, basınca mâruz kalma gibi durumlar buralarda kolaylıkla incinmeye yol açabilir. İncinen mafsalda ağrı şiş ve kızarıklık görülebilir.

İncinen bir mafsal karşısında ilk yapılacak en faydalı iş, o mafsala rahat edeceği şeklin verilmesi ve bir müddet bu şekilde istirahat edilmesidir. Bu pozisyonda ekleme 10-15 dakika buz tatbiki çok faydalı olur. İncinmenin şiddetine göre istirahat uzatılır ve eklem daha uzun bir zaman hareket ettirilmez. Durum, basit bir incinmede daha ağır belirtiler veriyorsa, ihmâl etmeden doktora başvurmalıdır. Mafsal kapsülü yırtılması, çatlak, kırık ve çıkık ihtimâlini düşünerek incinmeler karşısında çok dikkatli olunmalıdır.

İNCİR AĞACI (Ficus carica)

Alm. Feigenbaum (m), Fr. figuier, İng. fig tree. Familyası: Dutgiller (Moraceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Ege veAkdeniz bölgesi.

Mart-nisan aylarında çiçek açan, 1,5-6 m yüksekliğinde, süt taşıyan iki evcikli bir ağaç. Yabanî olarak bulunursa da, daha çok yetiştirilir. Yemiş olarak da bilinir.

Erkek bitkiler Ficus carica varyete caprificus (baba incir), dişi bitkiler Ficus carica varyete domestica (yenen incir) ismini alırlar. Çiçekler, çukurlaşarak armut biçimini almış ve etlenmiş olan çiçek tablasının iç çeperinde toplu bir hâlde çiçek durumlarını teşkil ederler. Baba incirin çiçek durumunda çiçek tablasının ağıza yakın kısımda erkek çiçekler, daha aşağı kısımlarında ise mazı çiçeği denilen verimsiz dişi çiçekler bulunmaktadır. Yenilmekte olan incirin tozlaşması mazı böcekleri (Blastophaga grossorum) tarafından yapılmaktadır. Böcekler yumurtalarını mazı çiçeklerinin yumurtalıklarına bırakırlar. Genç böcekler çiçek tablasını terk ederken, çiçek tablasının ağız kısmına yakın bulunan olgun erkek organ başçıklarına süründüklerinden, üzerlerindeki çiçek tozları ile gitmiş oldukları dişi bir bitkinin dişi çiçeğini dölleyebilirler. Olgunlaşma esnâsında çiçek tablasının çeperiyle, çiçeğin taç yaprakları etlenip tatlılaşarak incir denen yalancı meyve hâsıl ederler. Asıl meyveler esmer renkli olan sert çekirdeğimsi kısımlardır.

İncir, sürgünlerinin ve sonbaharda kesilen dallarının ekilmesiyle üretilir.

Yurdumuzda incir en çok İzmir-Aydın yöresinde yetiştirilmektedir. En meşhur ve en lezzetli incir de İzmir inciridir. İzmir incirinin dışında şeker inciri, mor incir, Sultan Selim inciri, yediveren inciri, kavak inciri ve patlıcan inciri gibi çeşitleri de vardır. Sultan Selim ve kavak inciri İstanbul ve çevresinde yetiştirilen mor renkli ve tatlı bir incirdir.

İncirin kurutulmuşu da çok değerli olup, iyi bir besin kaynağıdır. Kuru incirlerin de ince kabuklu ve çok tatlı olan “sarı lop” ve kalın kabuklu hafif yeşilimsi “gök lop” gibi çeşitleri vardır.

İncir satılırken de özelliklerine göre piyasada süzme incir, bezirgan inciri gibi isimler alır. Kuru incirler de lokum layer ve kolon diye isimlendirilir.

Kullanıldığı yerler: İncir meyvelerinde şeker, organik asitler, sâbit yağ ve vitaminler (A,B,C) vardır. Meyveleri gerek yaş olarak gerek kuru olarak yenmektedir. Bilhassa kurutulmuş olarak ihrâcatımızın önemli bir kısmını teşkil ederler. Kuru meyveler balgam söktürücü olarak, yumuşatıcı olarak kullanılır. Halk arasında sütle kaynatılan incir ses kısıklığına karşı kullanılır. İncir, kalbe ferahlık verir. Kuluncu ve sindirim organı sancılarını giderir.

İncir, konserve sanâyiinde, reçel ve çeşitli tatlıların îmâlinde en çok kullanılan meyvelerdendir.

İncir ağacı sert olup, çeşitli ağaç işlerinde kullanılır.

İNDİRGENME VE YÜKSELTGENME

Alm. Reduktion und Oxydation (f), Fr. Rèduction et oxydation (f), İng. Reduction and oxidation. Bir elementin, kimyâsal reaksiyonda elektron alması olayına indirgenme denir. İndirgenme olayına reduksiyon, yükseltgenme olayına da oksidasyon denir. Reaksiyonda elektron vererek yükseltgenen element karşısındakini indirgediği için “indirgen”, elektron alarak indirgenen element karşısındakini yükseltgediği için “yükseltgen” olarak tanımlanır.

Eğer elektron alan yâni indirgenen element serbest (nötr) halde ise, eksi değerlikli olur. Serbest halde değil de (+) değerlikli iyon halinde ise, aldığı elektron sayısı kadar değerliği azalır. Buna karşılık elektron veren element, nötr halde ise + değerlikli olur, iyon halinde ise verdiği elektron sayısı kadar değerliği artar.

2H2 +  O02  Æ 2H2O-2

Bu reaksiyonda oksijen, indirgenmiş, yâni hidrojenden elektron almış ve sıfır değerlikli halden (2-) değerlikli hale geçmiştir. Hidrojen ise 1 elektron vererek +1’e yükseltgenmiştir.

K2 + Cr26+O7 + KI + 14HCl Æ 2Cr3+Cl3 +3I2 + 7H2O + 8KCl

Bu reaksiyonda her bir Cr6+ iyonu 3 elektron alarak indirgenmiş, her bir iyot ise birer elektron vererek yükseltgenmiştir. İndirgenme ve yükseltgenme beraber meydana gelen olaylardır. Bu iki olaya birden redoks denir. (Bkz. Redoks Tepkimeleri)

İNDİYUM

Alm. Indium (n), Fr. Indium (m), İng. Indium. Kimyâsal sembolü In olan metalik bir element. İndiyumun tabiatta bilinen bir minerali yoktur. Çok az rastlanan bu element genellikle çinko minerallerinde bulunmaktadır. 1803 yılında Winkler tarafından ortaya çıkarılmıştır.

Özellikleri: İndiyum kalay yumuşaklığındadır. Saf hâlde gümüş gibi parlak olup, özgül ağırlığı da 7,31 g/cm3tür. Atom numarası 49, atom ağırlığı da 114,82’dir. Periyodik cetvelin III-A grubu elementlerinden olup, kimyâsal özellikleri bakımından alüminyuma benzer. Bileşiklerinde genellikle 1+ veya 3+ değerliklidir. 2+ değerlikli bileşikleri de vardır. 3+ değerlikli tuzları suda çözünen renksiz bileşiklerdir (In2(SO4)3 veInF3 gibi). İndiyumun erime noktası 156,61°C, kaynama noktası 2000°C’dir.

İndiyumun elektron düzeni: (Kr) 4d10 5s2 5 p1dir. 113In ve 115In olmak üzere iki tâne kararlı izotopu 33 tâne de radyoaktif izotopu vardır.

Elde edilişi ve kullanılışı: İndiyum çok az cevherde % 1’den fazla bir oranda bulunur. Çinko üretimi esnâsında indiyum ihtivâ eden kısım indiyumca zenginleştirilir ve saflaştırılır. Daha sonra tuz hâlindeki indiyum ya elektrolitik olarak veyahut da kimyâsal olarak indiyuma indirgenir.

İndiyum ekseriyetle düşük sıcaklıkta eriyen lehim üretiminde kullanılır. Yarı iletken üretimi teknolojisinde metaller arası bileşikler hâlinde kullanılır (indiyum antimonid gibi). İndiyumla kaplanan metal yüzeyleri atmosfer etkilerine karşı dayanıklılık kazanır. Kezâ indiyum, optik cihazlarda bulunan aynaların yapımında ve ayrıca erimiş haldeki indiyum, temiz cama ve benzeri satıhlara kolayca yapıştığından metal, cam, seramik ve mermer gibi malzemelere tatbik edilen hava sızdırmaz yapıştırıcıların îmâlinde kullanılır.

İNDÜKSİYON MOTORU

Bir çeşit elektrik motoru. Alternatif akım ile çalışır. Buna asenkron motor da denir. Asenkron adı, devir sayısının döner alanla senkron (eş zamanlı) olmamasından gelir.

Yapı: Stator ve rotordan meydana gelmiştir.

Stator: İndüksiyon motorunun duran kısmına denir. İnce saç plâkalarının bir arada paketlenmesi ile yapılır. Bu saçların iç kısımlarında oyuklar vardır. Stator sargıları bu oyuklara yerleştirilir. Bu yerleştirme işini bobinajcılar (Bkz. Bobinaj) yapar. Bu saç paket sonradan bir gövdeye yerleştirilir.

Rotor: İndüksiyon motorunun dönen kısmına rotor denir. Rotor sincap kafesli ve bilezikli olmak üzere iki şekilde yapılır. Bu da ince sac (silisli motor sacı) plâkaların bir arada paketlenmesi ile ve bir mile sıkıca geçirilmesi ile yapılır. Bu sac paket üzerinde oyuklar ve bu oyuklarda da tek spirlik alüminyum çubuklar vardır. Bu çubuklar iki baştan kısa devre edilmiştir veya bu oyuklara sargılar yerleştirilip, uçları bileziklere bağlanır ki, bu tip rotorlara bilezikli rotorlar denir.

Bunun dışında kapakları ve yatakları motorun diğer kısımlarını teşkil eder.

Çalışması: Stator sargılarına sarılan sarıma göre bir manyetik alan meydana gelir. Motor statorunda hâsıl olan bu alan, sargının kutup sayısına (N-S-N-S) ve akımın frekansına bağlı olarak döner veya belli bir yönde belli hızda kayar. Bu hareketli alana döner alan denir. Bu alan içinde kalan rotor iletkenlerinde bir gerilim indüklenir ve bu iletkenlerden bir akım dolaşır (Bkz. İndükleme). Bu dolaşan akım da bir manyetik alan meydana getirir. Bu alan döner alanla bir itme kuvveti doğurarak, motoru harekete geçiren momenti meydana getirir.

İndüksiyon motorunun çok çeşitleri vardır. Az ârıza yapan bir motor olduğundan tercih edilir. 1/8 HP ile 220 HP ve daha geniş güçlerde îmâl edilirler. Bir, iki üç ve çok fazlı çeşitleri vardır. Özel maksatlarla yapılan indüksiyon motorlarına sık sık rastlamak mümkündür.

İNEBAHTI DENİZ MUHÂREBESİ

Osmanlı donanması ile Papalık, Malta, Venedik ve İspanya müttefik donanmalarının İnebahtı (Leponta) denilen yerdeki muhârebesi.

Papa Beşinci Piyer, Osmanlıların Kıbrıs’ı kuşatması sırasında hummalı bir faaliyet içine girmiş ve bu devlete karşı yeni bir Haçlı ittifakı sağlamaya çalışmıştı. Papanın bu teklifini Fransa, Almanya ve Polonya’nın reddetmesine karşılık; İspanya, Venedik ve Malta kabul etti. Böylece Papanın bu faaliyetleri netîcesinde İspanya Kralıİkinci Filip, Papa ve Malta şövalyeleri ile Venedik arasında bir ittifak vücuda geldi. Daha sonra bu ittifaka Toskana, Ceneviz, Savua, Malta ve Ferrara gibi küçük prenslikler de katıldı. Müttefik ordusunun başkumandanlığını İspanya Kralı İkinci Filip’in kardeşi ve Şarlken’in oğlu Don Juan yapmaktaydı. 206 gemi ile 1300 top, 16.000 asker ve 36.000 gemiciden kurulu müttefik donanması, 1570 yılı Eylül ayında Meyis Adası önüne geldi ise de fırtınaya tutularak Kıbrıs’a giremedi. Müttefikler bu arada Lefkoşe’nin Türklerin eline geçtiğini haber alınca, Suda Limanına dönüp muhârebeyi gelecek seneye bıraktılar.

Bu zaman zarfında Veziriâzam Sokullu Mehmed Paşa, Venediklilerle bir sulh antlaşması yapmak istedi ise de, Magosa Muhâsarasının uzun sürmesi üzerine teşebbüs yarıda kaldı. Nihâyet Kıbrıs’ın fethini müteakip, müttefik donanmasını Akdeniz’de tehlikeli bir şekilde dolaşmasının önüne geçmek için Osmanlı donanması harekete geçti. Osmanlı donanmasının gemi mevcudu 250 ile 300 arasındaysa da cenkçi ve kürekçi sayısı noksandı. Venedik donanmasının Girid Adası civârında olduğu haber alınarak o taraf üzerine hareket edildi fakat bulunamadı. Bu sırada Cezâyir Beylerbeyi olan Uluç Ali Paşa 20 gemi ile donanmaya katıldı. Osmanlı donanması buradan hareket ederek Korfu ve Kefalonya adalarını vurduktan sonra İnebahtı Körfezine geldi. Düşmandan bir haber çıkmaması üzerine buradan geri dönülmek üzere iken müttefiklerin üç yüzden fazla kadırga, on iki savuna ve daha birçok gemi ile Kefalonya sâhillerine geldiği haberi alındı ve derhal harp meclisi toplandı.

Harp meclisinde, İnebahtı Kalesinin altında veya açık denizde harp etmek yollarından hangisinin münâsip olacağı görüşüldü. Kara askeri serdarı Pertev Paşa cenkçi ve kürekçi noksanlığı sebebiyle İnebahtı Limanında tertibât alınmasını ve müdâfaa muhârebesi yapılmasını söyledi. Uluç Ali Paşa da askerin acemi ve noksan olmasından dolayı Pertev Paşanın fikrine iştirâk ettiğini bildirdi. Ancak Kaptan-ı deryâ Müezzinzâde Ali Paşa bu fikre şiddetle îtirâz etti ve düşmana taarruz etmesi hakkında kesin emir aldığını söyledi. Bunun üzerine taarruza karar verildi.

Bu sırada Osmanlı donanmasının İnebahtı yakınlarında Patrai Körfezinde bulunduğunu öğrenen müttefikler, 15 Eylülde Korfu’ya ulaştılar ve 17 Ekim 1751 târihinde dört koldan hücûma geçtiler. Kaptan-ı deryâ Müezzinzâde Ali Paşa da açık denizden gelmekte olan düşman üzerine hücum emri verirken, kendisi de bizzât düşman donanması kumandanının gemisi üzerine atıldı. Düşman baş amirali Donjuan, üzerine gelmekte olan geminin bizzat Kaptan Paşa gemisi olduğunu üç fenerinden anladı ve bütün kuvvetlerini onun üzerine sevk etti. Şiddetli muhârebe sonunda Kaptan-ı deryâ Ali Paşa ile birçok beyler şehid ve Ali Paşanın iki oğlu esir düştüler. Gemisi batırılan Pertev Paşa ise yüzerek canını kurtardı. Muhârebede sağ cenah kumandanı olan Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa kendi cephesindeki düşmanın sol cenahını perişân etti. Malta şövalyeleri kaptan gemisini zaptederek kumandanının başını kesti. Merkez donanmasının mağlubiyetini gören Uluç Ali Paşa müteessir bir halde harp sahasından çekildi. Müttefikler kendisini tâkib ederek Navarinde kuşattılarsa da yakalayamadılar. Aralarında çıkan anlaşmazlık netîcesinde evvelâ İspanyollar ve sonra da Venediklilerin çekilmesi Uluç Ali Paşayı kurtardı.

Muhârebenin bilançosu iki taraf için de korkunçtu. Türkler 152 gemilerini kaybederken, bunların 60’ını düşmana kaptırmışlar diğerleri ise, ya batmış veya büyük hasara uğramıştı. Şehid olan binlerce Türkten başka 3400 Türk de esir düştü. Şehitler arasında Kaptan-ı deryâdan başka on tâne de sancakbeyi bulunuyordu.

Hıristiyan zâyiatı ise 8000 ölü ve 20.000 yaralıydı. Bizzat başkumandan Donjuan da yaralılar arasındaydı. İsâbet almamış hiçbir Hıristiyan gemisi yoktu. Bilhassa Malta’ya âit gemiler tamâmen batırılmıştı.

Kumanda ettiği gemilerini hemen hemen zâyiatsız kurtarmaya muvaffak olan Uluç Ali Paşa, bu acı haberi Edirne’de bulunan pâdişâha bildirdi. Gösterdiği başarıdan dolayı kendisine kaptanpaşalık pâyesi verildi. Yeni kaptanpaşa müttefiklerin Türk sâhillerine tecâvüzlerine meydan vermemeleri için bir müddet daha denizde kaldıktan sonra, 87 parça donanma ile İstanbul’a geldi ve kendisinin Uluç lakabı Kılıç’a çevrildi.

İnebahtı gâlibiyeti Avrupa’da büyük şenliklerle kutlandı. Alınan gemiler ile kaptanpaşa gemisinin fenerleri ve sancakları Frenk memleketlerinde ve sâhillerdeki şehir ve kasabalarda teşhir edildi. Papanın amirali MarkoAntaniyo bir fener alayı ile Roma’ya girdi. Zafer nişânesi olarak Venedik’te bir âbide yaptırdı.

Osmanlı donanmasının harâb olmasından sonra İstanbul’da bulunan Venedik elçisi, Osmanlıların sulha taraftar olup olmadıklarını anlamak üzere bir mülâkat esnâsında Sokullu’yu yoklamıştı. Veziriâzam ona şu cevâbı verdi: “İnebahtı Muhârebesinden sonra cesâretimizin sönmediğini görüyorsun. Sizin zâyiatınızla bizimki arasında fark vardır. Biz sizden bir krallık yer (Kıbrıs) alarak kolunuzu kestik; siz ise donanmamızı mağlup ederek sakalımızı traş etmiş oldunuz. Kesilmiş kol yerine gelmez. Lâkin traş edilmiş sakal daha gür çıkar.”

Gerçekten de bütün tersâneler seferber edilerek altı ay içerisinde ertesi baharda eskisinden daha mükemmel olmak üzere büyük bir donanma hazırlandı.

İNEK

Alm. Kuh (f), Fr. Vache (f), İng. Cow. Familyası: Boynuzlugiller (Bovidae). Yaşadığı yerler: Evcil olarak dünyânın her tarafında yetiştirilir.Özellikleri: Mideleri dört gözlüdür. Geviş getirir. Et ve sütü için beslenir. Ömrü: 20-25 yıldır. Çeşitleri: Friz (Holstein), Jersey, Simental, Montafon, Plevne ırkı, Silifke ırkı en çok bilinen süt inekleridir.

Ergin dişi sığırlara verilen ad. Boğanın dişisi olarak da bilinir. Karnının altında iki arka bacağı arasında iri memeleri vardır. Otla beslenir. Midesi dört gözlüdür. Geviş getirir. Boynuzları dâimî olduğundan kırılınca yenisi çıkmaz. Bütün sığırlar gibi üst kesici dişleri bulunmadığından otu alt çene dişleriyle keser. Günde 70 kg kadar ot yer. Sütünden, etinden, deri ve gübresinden faydalanılır. Yük ve çekim hayvanı olarak da kullanıldığı yerler vardır. Evcil olarak insanın bulunduğu her yerde beslenir. Geceleri ahırlarda barındırılır. Otlak hayvanı olduklarından gündüzleri mer’alara salınır. Canlı süt fabrikasıdır. Dokuz aylık gebelikten sonra genellikle bir yavru doğurur. Doğumda ikiz nâdir görülür. Yavrusuna buzağı denir. Süt için beslenen en önemli ırklar şunlardır:

Friz: Anayurdu Hollanda olan siyah-beyaz benekli, uysal, iri hayvanlardır. Bol süt veren bir ırktır. Yılda 9000 litreden fazla süt verir. Sütün yağ oranı az olduğundan karton kutularda ambalajlanarak piyasaya sürülebilir. “Holstein” olarak Trakya bölgesinde beslenir.

Jersey: Anayurdu İngiltere’nin Jersey Adasıdır. Sütünün yağ oranı bol olduğundan tereyağı üretiminde kullanılır.

Guernsey: Anayurdu Fransa kıyısındaki Guernsey adasıdır. Farklı iklim şartlarına dayanıklı olduğundan Antarktika’da bile beslenebilir. Kaliteli yağlı süt verir.

Simental: İsviçre’nin süt ırkı ineğidir. Yılda 3000-4000 litre süt verir. Dayanıklı bir soydur. Koşum hayvanı olarak da kullanılır.

Ayrshire: Anayurdu Güneybatı İskoçya’dır. Çok iyi besinlerle beslenmese de iyi süt verir. Ekonomiktir.

Montafon: Türkiye’de yaygın olarak yetiştirilen bir ırktır. Anayurdu Avustralya’dır. Yılda 3000-4000 litre süt verir.

Boz ırkı (Plevne ırkı), yerli kara ırkı, doğu kırmızı ırkı, güney kırmızı ırkı (Silifke ırkı) yurdumuzun çeşitli bölgelerinde yetiştirilen diğer süt ırklarıdır. Etlerinden de istifade edilir.

İNGİLİZ MİLLETLER TOPLULUĞU

Alm. British Commonwealth of Natinns, Fr. Communauté Britanique de nations, İng. British Commonwealth of Nations. Birleşik Krallık ile bâzı eski sömürgelerini içine alan bağımsız devletler topluluğuna 1931-1946 yılları arasında verilen ad. Geçmişte Büyük Britanya’ya bağlı bâzı bağımsız devletlerden meydana gelen topluluk üyesi ülkeler bağımsızlıklarını kazandıktan sonra İngiltere’yle dostluk ve işbirliğini sürdürmeyi, Büyük Britanya hükümdârını birliğin sembolik lideri olarak tanımayı kabul etmişlerdir.

Sömürgelere özerklik tanımaya dayalı İngiliz politikası 19. yüzyılda bâzı bağımsız devletlerin doğmasına sebeb oldu. Parlamenter idâre tarzına alışmış çok sayıda Avrupalının yaşadığı bu devletlerin hükümranlık sahası oldukça genişti. 1920’lerden sonra İmparatorluğun çeşitli yerlerinde milliyetçi hareketler hızla yayıldı. 1931’de İngiliz Milletler Topluluğu adına özellikle yer veren Westminister Tüzüğüyle bağımlı devletlere İmparatorluk içinde özel bir konum tanındı. 1946’da “İngiliz” kelimesi resmî kullanımdan çıkarıldı. 1947’de Hindistan’ın bağımsızlığını îlân etmesinden sonra birçok ülkeye bağımsızlık tanınması Milletler Topluluğunun yeniden târif edilmesini gerekli kıldı. 1948’de Hindistan, Pakistan ve Seylan, nüfûsunun ekseriyeti Avrupalı olmayanlardan meydana gelen ilk ülkeler olarak Milletler Topluluğuna üye oldular. Aynı yıl bağımsızlığını kazanan Birmanya ise üye olmayı reddetti.

Bâzı ülkeler de birlikten ayrılmayı tercih ettiler. 1948’de İrlanda Cumhuriyeti, 1961’de Güney Afrika ile 1972’de Pakistan birlikten ayrıldılar.

İngiliz Milletler Topluluğunu bir arada tutan bağlar çeşitliydi. Özellikle eski dominyonlar için geçerli olan duygu bağının yanı sıra ticâret, yatırım ve para anlaşmalarıyla göçler ortak eğitim, meslekî ve hukûkî mîras bunlar arasındaydı. 1950’den sonra bağımsızlığını kazanan devletlerin çoğu Milletler Topluluğuna üye oldu. 1965’te Londra’da Milletler Topluluğu çalışmalarının düzenlenmesi ve koordinasyonun sağlanmasıyla vazifeli bir sekreterya kuruldu.

Temel siyâseti sömürgecilik olan İngiltere Müstemlekeler Nezâreti (Sömürgeler Bakanlığı) kurdu. Sömürge ülkelerini asırlarca doğrudan idâre etti. Sömürdüğü ülkenin başına tâyin ettiği İngiliz genel vâlisi o ülkedeki her türlü idârî ve kânûnî düzenlemeleri yapmaya yetkili oldu.Sömürülen ülke insanlarına karşı akla gelmedik zulüm ve işkenceler yapıldığı gibi, bu insanlar kendi dil, din, tarih, kültür ve geleneklerinden uzaklaştırıldılar. İngiliz gibi düşünen, İngiliz gibi konuşan, İngiliz gibi yaşayan toplumlar meydana geldi. Fakat dünyâda gelişen milliyetçilik hareketleri sebebiyle sömürge siyâsetine karşı çıkılacağını anlayan İngiltere taktik değiştirdi. Birinci ve İkinci dünyâ harpleri sonunda, sömürdüğü birçok memleketlerde kendi hâin planlarını yerine getiren ve İngiliz menfaatlerini koruyan kimseleri iş başına getirdi. Bu memleketlerin millî marşları, bayrakları ve devlet başkanları olmuş, fakat din hürriyetine kavuşamamışlardır. İngiltere böylece sömürge siyâsetini devam ettirdi. Ancak son senelerde İngiltere ve onun doğrultusundaki ABD’nin sömürge siyâsetine karşı çıkan geniş halk kesimleri kendi dil, din, târih ve kültür değerlerine yönelmektedirler.

İNGİLTERE

DEVLETİN ADI

Büyük Britanya ve Kuzey, İrlanda Birleşik Krallığı

BAŞŞEHRİ  

Londra

NÜFÛSU     

57.411.000

YÜZÖLÇÜMÜ 

244.110 km2

RESMÎ DİLİ 

İngilizce

DÎNİ  

Hıristiyanlık

PARABİRİM 

Sterlin

 Avrupa’nın kuzeybatı kıyısında yer alan Britanya Adalar Topluluğu üzerinde, dört ülkeden müteşekkil bir devlet. Bu adalar topluluğu Büyük Britanya ve İrlanda Adalarıyla birlikte, 5000 küçük adadan meydana gelmiştir. Batısında İrlanda Denizi, doğusunda Kuzey Denizi, kuzeyi, güneybatısı ve kuzeybatısı Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Bu Birleşik Krallığa Büyük Britanya, Kuzey İrlanda, İskoçya Krallığı ve Gall Prensliği dâhildir.

Târihi

İngiltere târihi, 5. yüzyılda Britanya Adasına Anglosaksonların ayak basmasıyla başlar. Anglosaksonlar kendi adını verdikleri adaya yerleşip, 6 ve 7. yüzyıllarda birbirine râkip küçük krallıklar kurdular. Sekizinci yüzyılda Roma ve İrlanda’nın etkisiyle Hıristiyanlığı kabul eden Anglosaksonlar, Avrupa’yı da etkileyen bir medeniyet meydana getirdiler. 795’te başlayan İskandinav istilâsı 11. yüzyılın başına kadar birkaç defâ tekrarlandı. Daha sonra Danimarkalı Büyük Knud, adayı tamâmen fethetti. Anglosakson Hânedanından Edward (1042-1066) birliği tekrar kurdu. Bunun ölümü üzerine tahta geçen Harold’u tanımayan NormandiyaDükü William, taht üzerinde hak iddiâ etti. Normandiya kralları ve özellikle ilk Anjou’lu hükümdarlar Fransa’da geniş ve zengin toprakları olduğundan, Fransa’daki Capet Sülâlesine bağımlıydılar. Küçük İngiltere Krallığı bir süre Avrupa’da Somme Vâdisinden Pirene Dağlarına kadar uzanan büyük bir mülkün bir uzantısı gibi yaşadı. Avrupa ile ilişkiler İngiltere Krallığı ile Fransa Krallığını sonu gelmez savaşlara sürükledi. Bunların başlıcası 1337-1453 seneleri arasında süren Yüzyıl Savaşlarıdır.

Üçüncü Henry, Galler ülkesinde uç beyliklerinin gelişmesini destekledi ve 1170 yılında İrlanda’da “Pale” sömürgeleri kuruldu. Birinci Edward, Galler ülkesini fethetti. Etkisini İskoçya’ya kabul ettirmeyi denedi. Daha sonra 14 ve 15. yüzyıllarda İngiltere Krallığı birtakım sosyal, dînî, siyâsî karışıklıklara sahne oldu.

Monarşi otoritesini parlamento aracılığıyla millete kabul ettiren Yedinci Henry ve Sekizinci Henry (1458-1541) düzen ve birliği sağlamlaştırdılar.

Birinci Elizabeth’in uzun ve başarılı saltanatında İskoçya’da İngiliz etkisinde farklılık görülmeye başlandı. İngiltere Tudorlarıyla, İskoçya Stuartları arasındaki evlenmeler, iki geleneksel düşmanı birbirine yaklaştırdı. Daha sonra İskoçya Kralı Birinci James İngiltere kralı oldu. 1707 yılında iki krallığı birleştiren bir antlaşma imzâlandı. Bu târihten sonra Büyük Britanya târihi başlar.

On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda Britanya büyük bir sanâyi devleti olarak ortaya çıktı. Bunun yanında çeşitli yerlerde kurdukları sömürge devletleri ülke ekonomisinin gelişmesinde çok faydalı oluyordu. On dokuzuncu yüzyılın başlarında Avustralya, Kanada, Hindistan,Afrika’da bâzı devletler, Karayib Adaları ve Hong Kong gibi dünyânın büyük bir kısmına yayılan dev bir sömürge imparatorluğu vardı. Bu sömürgelerin bir kısmı 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında ayaklanmalarla yavaş yavaş bağımsızlığını îlân ettiler.

Yirminci yüzyılın başlarında çıkan Birinci Dünyâ Harbine giren İngiltere, harbin sonunda imparatorluğun en geniş sınırlarına ulaştı. 1929-1930 dünyâ ekonomik buhranı büyük ölçüde İngiltere’yi de etkisi altına aldı. 1922 yılında bir ayaklanmayla İrlanda, Birleşik Krallıktan ayrıldı ve 1949’da İrlanda Cumhûriyeti kuruldu. İrlanda Adasının kuzeydoğusunda kalan kısmı Birleşik Krallığa kaldı.

İkinci Dünyâ Savaşına katılan İngiltere gâlip bir devlet olarak savaştan çıktıysa da, süper devlet olma niteliğini kaybetmeye başladı.

İngiltere’de İkinci Dünyâ Harbinden sonra günümüze kadar pekçok hükümet değişikliği oldu. Muhâfazakar ile işçi partileri arasında iktidar el değiştirmektedir. Britanya, Birleşmiş Milletlerin, NATO’nun ve AET’nin aktif bir üyesidir.

Britanya’nın yüzey şekilleri karmaşıktır. Britanya’nın fizikî yapısını incelerken bu Birleşik Krallığı meydana getiren dört devletin fizikî yapısını bilmek gerekir.

İskoçya: İskoçya 78.783 km2 lik bir yüzölçümüne sâhiptir. İskoçya fizikî bakımdan üç bölgeye ayrılır: Güney Uplandları, bunlardan yüksek olan Highlandlar ve Lowlandlar.

Güney Uplandlar üzerindeki Cheviot Tepeleri yer yer 200 m’yi aşar. Bu tepeler İngiltere ile İskoçya arasında tabiî bir sınır çizgisi meydana getirir. İskoçya’nın en uzun ırmağı Tay (190 km)dır.

Highlandlar iki sıradağa ayrılırlar. Bunlar Grampianlar ve Kuzeybatı Highlandlardır. Büyük Britanya Adalarının en yüksek noktası Grampiamlar üstündeki 1343 m ile Ben Nevis Doruğudur. İskoçya kıyılarında birkaç haliç vardır. Kıyı şeridinin başka bir özelliği fiyordlardır. Kıyı açıklarında yüzlerce ada yer alır.

Galler: 20.768 km2lik bir yüzölçümüne sâhiptir. Ülkenin büyük bir kesimi dağlıktır ve % 60’tan fazlasını Cambrian Dağları kaplar. Snowdon Tepesi 1085 m ile en yüksek yeridir. Bâzı yüksek yerlerin dışında Galler’in büyük bir kısmının yüksekliği 160-180 m arasında değişir. Kuzey ve güneyde kıyı ovaları vardır. Galler’den Conway Clwyd. Dee, Severn, Usk, Wye, Taf ve Reheidol gibi birçok ırmak doğar. Britanya’nın en uzun ırmağı olan Severn (354 km) Plynlimmon sırtlarından doğar.

Kuzey İrlanda: İrlanda adasının kuzey doğusunda kalan 14.120 km2lik yüzölçümüne sâhip bir ülkedir. Bu bölgenin en göze çarpan özelliği, sığ Lough Neagh Gölü ve çevresindeki ovalardır. Ovaları dağ silsileleriyle çevrilidir. Güneydoğuda granit Mourne Dağları 852 m’ye kadar yükselir. Kuzey İrlanda’da yüksek yerler ve ırmaklar azdır. Batıda Sperrin Dağları 683 m’ye yükselir. Irmakların az olmasına rağmen gölleri çoktur. En büyük gölü olan Lought Neagh’un yüzölçümü 400 km2dir.

İngiltere: 130.439 km2lik bir yüzölçümüne sâhip olan İngiltere, Birleşik Krallığı meydana getiren ülkelerin en büyüğüdür. İngiltere’nin yüzey şekilleri karmaşıktır. Yükseltiler kuzey ve batıdan, güney ve doğuya doğru alçalır. Kuzey ve batının dağları yaşlıdır. Üç belirgin yükselti alanı vardır. Kuzeybatıda Cumbria veya göller bölgesi, İskoçya sınırından başlayarak ülkenin yarısına yakın bölümünden geçen ve “İngiltere Omurgası” olarak adlandırılan Pennine Zinciri ve güneybatı yarımadası düz alanlar, uçurumlar ve vâdilerdir. Derin vâdilerin yer aldığı eski dağlar bölgesinde İngiltere’nin en yüksek dağı Scafell (978,5 m) bulunur. Windermere ve Derwenwater dağları göller bölgesindedir. Eden Vâdisi boyunca güneye doğru uzanan Pennine Dağları yer alır ve bu dağlar ovalar tarafından kesilir. Tyne Vâdisi Pennine bölgesindedir. İngiltere’nin coğrafî merkezi olan Midlands, Pennine Dağlarının güneyindedir. Bu bölge büyük bir yayladan meydana gelir. Bu bölgenin batısında Severn Irmağı, kuzeyinde Trent Irmağı, güneyinde Thames Irmağı yer alır. Midlands bölgesinin güneyinde Salsbary Ovası yer alır. Kuzeydeki tebeşir kayalıklar Chiltern Dağlarını ve Doğu Anglia Dağlarını kapsar. Chiltern’ler ve Kuzey Downs arasında Thames veya Londra havzası yer alır. Cotswolds’dan çıkan ve Kuzey Denizine dökülen Thames Nehri (338 km) İngiltere’nin en uzun ırmağıdır.

İklimi

Okyanus etkilerinin ağır bastığı İngiltere iklimi son derece değişkendir. Havalar uzun süreli dengeli gitmez. Kışlar nisbeten yumuşak, yazlar ise serindir. Golf stream sıcak su akıntısının adaların iklimi üzerinde büyük tesiri vardır. Kuzey enlemde olmasına rağmen kışın sıcaklık ortalaması 7°C’dir. Kışın Britanya’nın batı kesimleri daha nemli, rüzgârlı ve ılıktır. Doğu bölgeleri Avrupa kıtasından gelen soğuk ve kuru rüzgârlardan etkilenir. Yazın ortalama sıcaklık güneyde 27°C, kuzeyde ise 15°C olur.

Ortalama yağış miktarı 1016 mm’den fazladır. Göller bölgesindeki dağlarda bu miktar 2500 mm’den fazlaya çıkar. İç taraflarda kışın bölgesel sis yaygındır.

Tabiî Kaynakları

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Britanya’nın büyük bir kesimi kıraç arâzidir. Ormanlar ancak topraklarının % 5’ini kaplar. Alçak arâzilerde görülen meşe ormanları, yükseklerde yerini huş ve çam ağaçlarına bırakır. Genel olarak günümüzde bu ağaçlık alanlar tarım arâzisi ve otlak hâline gelmiştir. Britanya’da meşe, karaağaç, dişbudak ve kayın gibi ağaçlardan müteşekkil korular ülkenin her yanında yaygındır. İskoçya’da en yaygın ağaç çam ve huş ağaçlarıdır. Günümüzde ağaçlandırma çalışmaları hızla sürmektedir.

Ormanların kesilmesi yabâni hayvanların azalmasına sebep olmuştur. Kızılgeyik, tilki ve keklik gibi yabânî hayvanlar bulunur. Britanya Adalarında 200 kadar kuş türüne rastlanır ve birçok göçmen kuşlar belli zamanlarda buraya gelir. Britanya’da yabânî hayvanları koruma kânununca, yarasa öldürenlere ağır para cezâsı kesilmektedir.

Mâdenler: Britanya’nın en zengin yeraltı kaynağı kömürdür. Büyük kömür yatakları Pennineler boyunca özellikle Durham’da, Yorkshire’da ve Nottinghamshire’da bulunur. Tabiî gaz ve petrol Kuzey Denizi kıyılarından elde edilir. Midlands’da demir cevheri yatakları vardır. Fakat buradan elde edilen demir filizi ülke ihtiyâcını karşılamamaktadır. Öteki mâdenler kalay ve bakır cevheridir. Cheshire tuzları kimyâ sanâyii için değerli bir hammaddedir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

İngiltere’nin nüfûsu 57.411.000’dir. Nüfûsun % 80’i şehirlerde yaşar. Kilometre kareye 235 kişi ile dünyânın en büyük nüfus yoğunluğuna sâhip ülkelerinden biridir. Nüfûsun yaklaşık 3 milyonu Galler’de, 5,5 milyonu İskoçya’da, 2 milyonu Kuzey İrlanda’da yaşamaktadır.

Halk, geleneklerine çok bağlı bir millet olarak tanınır. Atalarından kalan kraliyet, cumhûriyet olsa bile bugün hâlâ devâm etmektedir. Halkın kânunlara ve polise gösterdikleri saygıdan dolayı, İngiliz polisi silah taşımaz, yalnızca tahta bir jop bulundurur. Önemli şehirleri arasında Cambridge, Birmingham, Derby, Ipswich, Liverpool, Nottingham, Northampton, Oxford, Cardfiff, Newpord, Tozfaen, Belfast, Down ve Iyrone’dir.

Dîni: Halkın büyük bir kısmı üzerinde Anglikan kilisesi hâkimdir. İskoçya kilisesinin 1,3 milyon taraftarı vardır. 6 milyon civârında Katolik, Metodist ve Baptist mezhepleri de mevcuttur. Ayrıca Müslüman, Mûsevî ve Budist dinlerine mensup halk da vardır.

Eğitimi: Birleşik Krallıkta 5 ilâ 16 yaş arasında eğitim mecbûridir. Öğrencilerin % 95’i devlet okullarında ücretsiz eğitim görürler. Ayrıca özel okullar da bulunur. Okulların sayısı 38.000’i bulur. Devlet okullarında ortalama 20 kişiye bir öğretmen düşer. Birleşik Krallıkta 46 Üniversite, ayrıca 700’ü aşkın teknik ve ticârî kolej, sanat ve öğretmen okulları gibi çeşitli yüksek eğitim kurumları vardır.

İngiltere’nin en eski üniversitelerinden biri olan Cambridge Üniversitesi çok uzun yıllar önce eğitime açılmıştır. Üniversite kitaplığında iki milyon civârında kitap bulunmaktadır. Diğer eski üniversitesi ise Oxford Üniversitesidir. Ayrıca 1440 yılında kurulan Eton Koleji eski okullardandır.

İngilizlerin eğitime önem vermeleri, ülkede birçok ilim adamının yetişmesine sebep olmuştur. Ünlü fizikçi Newton, Harvey ve Boyle,Halley, Watson, Dalton, Faraday, Boule gibi bilim adamları bu ülkede yetişmişlerdir.

Sağlık: İngiliz sosyal refah sistemi; sağlık hizmetini, personel sosyal hizmetlerini ve sosyal güvenliği ihtivâ eder.

Sağlık hizmeti, gelire bakılmaksızın mukim olan herkese verilir. Sosyal güvenlik sistemi, muhtaç durumda olan kimselere ve âilelere yardım sağlar. Hükûmet, sağlık hizmetinden doğrudan doğruya sorumludur. Sağlık hizmetleri ve sosyal güvenlik faaliyetleri mahallî sağlık kurulları ve sağlık yetkilileri tarafından yürütülür.

Personel sosyal hizmetlerinden mahallî idâreler sorumlu olmakla beraber, bu husustaki prensip ve tâlimatların tesbit edilmesi hükûmetin vazifesidir. Personel sosyal hizmetleri, mahallî idâreler ve sosyal yardım kuruluşları tarafından yerine getirilir. Bu hizmetler; yaşlılara, güçsüzlere, özürlülere, özürlü çocuklarla bakıma muhtaç çocuklara verilen hizmetlerdir.

Spor: Birleşik Krallık, futbolun vatanı olarak gösterilir. Ülkede 25.520 spor kulübüne üye 70.000 dolayında futbol takımı ve bu takımlarda yer alan yaklaşık 750.000 lisanslı futbolcu vardır. İngilizlere mahsus olan polo, rugby, hokey, kriket, golf, badmington bu ülkede doğmuştur ve bâzıları sâdece bu adalar devletlerinde oynanır. Ayrıcaİngilizler birçok spor branşlarında başarı göstererek adlarını dünyâya duyurmuşlardır. Birleşik Krallığı meydana getiren her ülkenin birer millî takımı vardır.

Çevre koruması: İngiltere, Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen çevre konferanslarının hepsine katılmıştır. İngiliz hükûmeti bir çevre fonu kurmuştur. Ayrıca İngiltere’de gönüllü çevre grupları mevcuttur. İngiltere’deki gönüllü kuruluşlar şunlardır: 1)Eski Eserleri Koruma Derneği, 2)Eski Anıtları Koruma Derneği, 3)Corciya Grubu, 4) İskoçya Mîmârî Eserler Derneği, 5)Ulster Mîmârî Eserler Derneği, 6) Viktorya Derneği, 7) Britanya Arkeoloji Konseyi.

Çevrenin korunması için İngiltere’de kurulan Green Belts’in görevleri şunlardır: a) İnşâat bölgelerini sınırlamak, b) Kır çevresini korumak, c) Şehirlerin birleşmesini önlemek, d) Târihî şehirlerin özel karakterini korumak, e) Şehirlerin ıslâhına yardımcı olmak.

Siyâsî Hayat

Britanya parlamenter bir sisteme sâhip anayasal bir monarşidir. İngiltere, Birleşik Krallık statüsüne sâhiptir. Yasama yetkisi teorik olarak Avam Kamarasında veya Lordlar Kamarasındadır. LordlarKamarasında üyelik çoğunlukla babadan oğula geçer. Lordlar Kamarasının üye sayısı 1168’dir. Avam kamarasına seçilmiş 635 üye 5 yıl boyunca görev yapar. İngiltere mahallî yönetimi bölge ve mıntıka konseylerince yürütülür. Daha etkili bir yönetim amacıyla İngiltere’deki mıntıkalar 1974 yılında yeniden teşkilatlandırılmıştır. Bunun sonucunda 6 şehir bölge ve Avon, Cleveland ve Humberside bölgeleri belirlenmiştir.

Krallıkta yazılı bir anayasa yoktur. Mahkemelerde başlıca iki kaynaktan gelen karmaşık hukuk uygulanır. Kaynaklardan biri “Acts of Parliament” denilen yasalarla, bunlara uygun tüzük ve yönetmeliklerden müteşekkil yazılı hukuktur. Diğeri ise târih boyunca olan mahkeme kararlarından meydana gelmiş “Common Law”dır. Kânun koyucu, parlamentodur. Ülke genelinde uygulanan tek bir hukuk sistemi yoktur. İngiltere ve Galler’de ayrı, İskoçya’da ayrı, Kuzey İrlanda’da ayrı hukuk sistemleri vardır. Britanya’nın tamâmında cezâ hukûku ile medenî hukuk arasında önemli farklar görülür.

Savunma: İngiltere, Avrupa’daki istikrarsız politika sebebiyle NATO İttifâkına ihtiyaç olduğuna inanmaktadır. NATO’nun güvenlik ve silâhların kontrolu konularında politik işbirliği sağlayacağını kabul etmektedir. İngiltere Avrupa’da 56.000 civârında asker bulundurmaktadır. Bu sayının 90’lı yılların sonuna doğru düşürülmesi planlanmıştır. İngiltere ayrıca körfez ülkelerine, Angola, Namibya ve Nijerya’ya asker göndermiştir. Çeşitli ülkelerden çok sayıda askerî personel kurs görmek için İngiltere’ye gelmektedir.

Ekonomi

Sanâyi ve ihrâcat alanında dünyânın başta gelen ülkelerindendir. Dünyâda ticârette beşinci sırayı, ihrâcatta ise dördüncü sırayı alır.

Tarım: Birleşik Krallıkta tarım çok gelişmiş olup, modern âletlerle yapılmaktadır. Gıdâ ihtiyâcının % 60’ı ülkede yapılan tarımla sağlanır. Ekilen arâzi 20 milyon hektardır. Bu ülke topraklarının % 80’ini meydana getirir. Topraktan, iklim ve toprak yapısı elverişli olmamasına rağmen çok yüksek verim elde edilir. Buna sebep ise, zirâatın en modern tekniklerle yapılmasıdır.

En çok yetiştirilen tarım ürünleri buğday, arpa, yulaf, şekerpancarı ve patatestir. Bahçecilik de ülkede gelişmiştir. Tarım ürünlerinin % 12’sini sebze, meyve ve çiçek meydana getirir.

Hayvancılık: Ülkede hayvancılık da gelişmiştir. İklimin yağışlı olması sebebiyle bâzı bölgede hayvancılık yapılmaktadır. Sığır yetiştiriciliği modern usûllerle yapılır ve ticârette önemli yer tutar. Koyun, sığır ve kümes hayvanı beslenir.

Balıkçılık: Ülkedeki balıkçılık sanâyii dünyâ çapında önemli bir yer tutar. Balıkçılık filosu 4.047 adet çeşitli tipte gemiden meydana gelmiştir. Her yıl ortalama bir milyon ton balık avlanır.

Ormancılık: Ülkede 1.749.000 hektar alanda üretim yapılmaktadır. Bunun bir kısmı özel sektör tarafından işletilir.

Sanâyi: Ülkenin îmâlât sanâyiinin büyük bölümü kömür yataklarının bulunduğu alanlarda toplanmıştır. Petrol, tabiî gaz ve nükleer enerjinin enerji kaynağı olarak kullanılmasıyla güneydoğuda özellikle Londra’da yeni sanâyi merkezleri gelişmiştir. Bugün makina sanâyii en önemli sektörleri arasında yer alır. Bu sanâyi gemi yapımı, gemi mühendisliği, uçak, motorlu araç, dokuma makinaları, elektrikli makinalar ve elektronik dallarını içine alır. Motor sanâyinin merkezlerinden başlıcaları Batı Midlands, Luton ve Oxford’dadır. İngiltere uçak sanâyiinde çok gelişmiş olup, her tür uçak îmâl edilir. Gelişmiş olan dokuma sanâyii ve makinalarının üretimi ekonomide önemli bir yer tutar. Kimyâ sanâyii de çok gelişmiştir. Cam, seramik, kauçuk ve kâğıt üretilen maddeler arasındadır. Dünyâdaki birçok uçakta kullanılan uçak motoru “Rolls Royce” ülkenin en önemli makina ve otomobil sanâyisi olarak yer alır.

Ticâret: Dünyânın en önde gelen ticâret ve îmâlat ülkeleri arasında yer alan Birleşik Krallık, dünyâda ticârette beşinci sırada, ihrâcatta ise dördüncü sırada yer alır. Büyük Britanya, dışarıdan petrol, gıdâ maddeleri ve tütün, kereste, iplik gibi maddeler satın alır. Dışarıya ise makina, elektrik malzemeleri, ulaşım araçları, kimyâ ürünleri ve silah satar. AET üyesi olan ülke, ticâretinin büyük bir kısmınıAET ve ABD ile yapar.

Ulaşım: Ülkede 336.076 km karayolu bulunmaktadır. Bunun 2.353 km’si otobandır. Demiryollarının uzunluğu ise 18.200 km’yi bulmaktadır. Hava ulaşımı ise devlete âit iki havayolu şirketi ile sağlanmaktadır. Ayrıca özel havayolu şirketleri de bulunmaktadır. Bir ada ülkesi olan Birleşik Krallıkta deniz ulaşımı çok gelişmiştir. Aynı zamanda akarsuların 4000 km’lik kısmında ulaşım mümkündür. Deniz ticâret filosu dünyâda üçüncü sırayı almaktadır. Dünyâdaki gemi sayısının % 10’una sâhiptir.

Birleşik Krallığın Deniz Aşırı Eyâletleri

Ülke, târihte büyük bir sömürge kurmuş ise de bâzı sömürgeleri bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Bugün hâlâ dünyânın büyük bir bölümüne yayılmış olan sömürge eyâletleri vardır. Bu eyâletleri şunlardır: Man Adası, Channel Adaları, Guernsey Baılıwıck Adaları, Antiqua, Dominica, Saint Lucia, Saint Vincent, Bermuda, Cayman Adaları, Gilbert Adaları, İngiliz Hint Okyanusu Toprakları, Pitcorin Adaları, Hong-Kong, Antartik Toprakları,  Saint Helena, Ascension, Tristan’da, Cunha, Soloman Adaları, Tuvalu, Turks ve Caicos Adaları.