GÜNEYDOĞU ASYA DEVLETLERİ BİRLİĞİ (ASEAN)

Güneydoğu Asya ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, sosyal münâsebetler kurmak ve barış sağlamak gâyesiyle kurulmuş olan teşkilât. İngilizce Association of Southeast Asian Nations kelimelerinin baş harflerinin birleşimi olarak ASEAN diye de söylenmektedir.

Teşkilât 8 Ağustos 1967 senesinde kuruldu. Kurulduğundan 1975 senesine gelinceye kadar önemli bir gelişme sağlanamadı. 27 Mayıs 1975 târihinde teşkilât üyesi ülkeler, ticâret kısıtlamalarını kaldırarak bir serbest ticâret bölgesi kurmaya karar verdiler. 26 Şubat 1976’da Bali’de Güneydoğu Asya Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalandı. Antlaşma zirâî ve sınâî mal üretiminde birlik üyesi ülkelerinin ihtiyaçlarını öncelikle karşılayacak, büyük imkânlı tesis kurulmasını, üçüncü ülkelere karşı ortak hareket edilmesini, ortak enerji politikası tâkib edilmesini, milletlerarası ekonomik konularda işbirliği sağlanmasını hedef almıştır. Kuruluş gayesine göre hareket eden birlik, esrar kaçakçılığı ile mücâdele, bilimsel araştırma, öğrenci mübâdelesi, gıda, turizm programları, ticâret ve gümrük mevzuâtının kolaylaştırılması ve sanatçı değişimi gibi hususlarda faaliyet göstermiştir.

Merkezi Endonezya’nın Jakarta şehrinde bulunan teşkilâta, Endonezya, Filipinler, Malezya, Singapur, Tayland, Brunei Sultanlığı ve Yeni Gine (gözlemci) üyedirler. Teşkilâtın en yüksek organı dışişleri bakanlarından meydana gelen konseydir. Konsey adına belli konularda uzmanlardan meydana gelen komiteler çeşitli sahalarda çalışmalar yapmaktadırlar. Dışişleri bakanları yıllık olarak toplanmaktadır.

ASEAN ülkeleri, işbirliği yaptıkları konular dışında aralarındaki gümrük ve ticârî kısıtlamaları, yavaş yavaş kaldırmakta olduklarından, gelecekte güçlü ve ekonomik birlik oluşturacakları düşünülmektedir. Birlik içinde özellikle petro-kimyâ, kauçuk, kimyevî gübre, kağıt hamuru, otomobil gibi sanâyi dallarında ortaklaşa büyük ölçekli işletmelerin kurulması hedeflenmektedir. Türkiye’nin ASEAN ülkelerinden Endonezya ve Malezya ile yakın iş ve ticârî münâsebeti vardır.

GÜNLÜK AĞACI

(Bkz. Amber Ağacı)

GÜRCİSTAN

DEVLETİN ADI

 Gürcistan Cumhûriyeti

BAŞŞEHRİ

 Tiflis

NÜFÛSU

 5.500.000

YÜZÖLÇÜMÜ

 69.700 km2

RESMÎ DİLİ

 Gürcüce

DÎNİ

 Ortodoks, İslâmiyet

PARA BİRİMİ

 Ruble

Kafkas Dağlarının güneyinde yer alan bir devlet.Kuzeyinde Rusya Federasyonu, güneyinde Ermenistan ve Türkiye, güneydoğu ve doğuda Âzerbaycan, batısında Karadeniz yer alır. Abhaz ve Acar Muhtar cumhûriyetleri ile Güney Osetya muhtar bölgesi Gürcistan’a bağlıdır.

Târihi

Gürcistan’da, insanlar çok eski devirlerden beri yaşamaktadır. Eski devirlerde Kafkasya metal işlemeciliğin beşiği sayılırdı. M.Ö. 7. asırda Anadolu’nun Kimmerler tarafından işgal edilmesiyle kaçan kabilelerin Kura Vâdisindeki yerli halklarla kaynaşmasından sonra bölgede İberia Krallığı kuruldu. M.Ö. 65’te Gürcistan kıyıları Roma hâkimiyetine girdi. 337’de Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra Gürcistan uzun yıllar Bizans ve Pers imparatorlukları arasındaki harplere sahne oldu. Karadeniz kıyısındaki Lazika, Bizans; İberia da Pers hâkimiyeti altına girdi.

Müslümanlar 654’te Tiflis’i ele geçirerek bölgede bir emirlik kurdular. Bagratlı neslinden olan Birinci Aşot, Abbâsîlerin ve Bizans’ın bölgedeki zayıflığından faydalanarak 886’da İberia Kralı olduğunu îlân etti. 975’te başa geçen Üçüncü Bagrat doğu ve batıda bulunan prenslikleri tek bir devlet altında topladı. İkinci David,Tiflis’i Müslümanlardan geri aldı. Kraliçe Tamara (1184-1213) devrinde en kuvvetli dönemini yaşayan Gürcistan’ın sınırları Âzerbaycan’dan Çerkesya’ya, Erzurum’dan Gence’ye kadar uzanıyordu. Moğolların bütün Kafkasları istilâsından sonra Doğu Gürcistan İlhanlılara bağlandı. Suram Dağlarının batısında kalan kısım bağımsızlığını korudu. Timur Han 1386-1403 târihleri arasında Gürcistan’a uyguladığı ekonomik ve kültürel tedbirler krallığın bir daha toplanmasına imkan bırakmadı. Ülke bir süre sonra birbirleriyle savaşan prensliklere bölündü.

İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden sonra, batı Hıristiyan âlemiyle bağları kopan Gürcistan, Osmanlı ve İran ordularının sürekli seferlerine mâruz kaldı. Osmanlı orduları 1510’da İmereti’ye girerek başkent Kutaisi’yi ele geçirdi. Tiflis’i ve Transkafkasya’yı 1578’de ele geçiren İran Şahı Birinci Abbâs, çok sayıda Hıristiyanı İran’ın uzak bölgelerine sürdü. İranlılar Gürcistan yönetimini Muhran Âilesine bıraktı. Safevî Hânedânının çöküşü sırasında Osmanlılar bölgeye akınlar düzenlediler. Duruma hâkim olan İran Hükümdârı Nâdir Şah, Kartli’nin başına İkinci Teimuraz’ı geçirdi. Bunun oğlu İkinci Erekle Kartli ve Kaheti krallıklarını birleştirerek bir devlet kurmaya çalıştı.

Dağıstanlı kabilelerin akınlarına mâruz kalan İkinci Erekle Gürcistan’ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü güvence altına alan Georgiyevsk Antlaşmasıyla Rusya’nın koruması altına girdi (1783). Bir süre sonra İran saldırılarına karşı Gürcistan’ı yalnız bırakan Ruslar Kartli ve Kaheti’yi işgal ettiler. Bölge Rus askerî vâlileri tarafından yönetilmeye başlandı. Ruslar 1810’da İmereti’yi, ardından da diğer küçük Gürcü prenslikleri hâkimiyetleri altına aldılar. Osmanlı idâresi altında olan Batum ve Poti limanları ile güneybatı toprakları Osmanlı-Rus harpleri netîcesinde Rusların eline geçti.

Uzun yıllar Rusların hâkimiyeti altında kalan Gürcistan, 1905 devrimi sırasında karışıklıklara ve gerilla savaşlarına sahne oldu. Şubat 1917 devriminden sonra Gürcüler Ermeni ve Âzerilerle birlikte Transkafkasya Federal Cumhûriyetini kurdular. Fakat bu birlik kısa bir süre sonra dağıldı. Gürcüler 26 Mayıs 1918’de bağımsız bir devlet kurarak Alman korumasını kabul ettiler. Almanların yenilmesi üzerine ülke İngiliz işgâline uğradı. Îtilaf devletleri 1920 Ocak’ında Gürcistan’ı fiilen tanıdı. Gürcüler eski düzeni geri getirmeye çalışan Beyaz Orduya katılmayı kabul etmemelerinden bir süre sonra Gürcü asıllı Stalin ve Orconikidze’nin başında bulunduğu Kızıl Ordu Gürcistan’a girerek 1921 Şubat ayında Tiflis’i ele geçirdiler ve bölge Sovyet hâkimiyetine girdi. 1924’te çıkan köylü ayaklanması Kızıl Ordunun yardımıyla bastırıldı. 1936’da kabul edilen yeni Anayasa ile Gürcistan, SovyetlerBirliğini meydana getiren 15 cumhûriyetten biri oldu.

Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan reformlar Gürcistan’da da köklü değişikliklere sebeb oldu. İlk çok partili seçimler yapıldı. Ülke yeni bir siyâsî ve ekonomik döneme girdi. Gürcistan 1991’de bağımsızlığını îlân etti ve aynı sene Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı.

Gürcistan bağımsızlığını îlân ettikten bir süre sonra iç karışıklıklar çıktı. Devlet başkanı Gamsahurdia yanlıları ile muhalif gruplar arasında çatışmalar uzun süre devam etti. Muhâlefet yönetimi ele geçirdi. Devlet başkanı Gamsahurdia yurt dışına kaçtı. Diğer tarafta Abhazlar bağımsızlık isteği ile ayaklandılar. Hükümetle Abhazalar arasında çatışmalar hâlâ devam etmektedir (1993).

Fizikî Yapı

Gürcistan toprakları dağlık olup üç bölgeye ayrılır. Kuzeyde bir set gibi uzanan Kuzey Kafkas Sıradağları, doğuya doğru yükselen ve derin vâdilerle birbirinden ayrılan bir dizi paralel dağ silsilesinden meydana gelir. Bölgenin en yüksek noktaları Şhara (5068 m), Rustaveli (4960 m), Tetnults (4852 m)tur. Buzullarla kaplı dağlardan birçok akarsu kaynaklanır. Ülke topraklarının güneyinde ve Karadeniz’e yakın kesimde Kolhida Ovası yer alır. İç kısımlarda dağlarla çevrili yüksek bir plato bulunur. Bu plato Kartli Ovası olarak bilinir. Gürcistan topraklarının en güneyinde KüçükKafkaslar sıralanır.

Akarsu yönünden zengin olan Gürcistan’da Kolhida Ovasını İnguri, Rioni ve Kodori nehirleri, Kartli Ovasını ise Kura Nehri ve kolları sular.

İklim

Kafkas Dağlarının meydana getirdiği tabiî engeller kuzeydeki soğuk hava kütlelerinden Gürcistan’ı korur. Ülke bütün sene boyunca Karadeniz’den gelen sıcak ve nemli havanın tesiri altında kalır. Batı kesimlerinde nemli bir astropik deniz iklimi hâkimdir. Doğuda ise hafif nemlilikten kuraklığa kadar değişen özelliklerde tropikaltı iklim kuşakları görülür. Batıda 1000-2000 mm arasında değişen yıllık yağış ortalaması iç kesimlerde ve dağ eteklerinde 400-700 mm’ye düşer. Kışları genelde yumuşak geçer.

Tabiî Kaynakları

Mâdenler: Gürcistan mâden bakımından zengindir. Başlıca yeraltı kaynakları kömür, manganez, petrol, doğal gaz, talk ve mermerdir.

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Gürcistan topraklarının üçte biri orman ve çalılıklarla kaplıdır. Yüksek kesimlerde Alp tipi bitki örtüsü hâkimdir. Ormanlarda meşe, kestane, kayın, Kafkas köknarı, dişbudak, ıhlamur, Pitsunda çamı gibi değişik ağaçlar vardır. Gürcistan toprakları yabânî hayvan bakımından zengindir. Ormanlarda yaban domuzu, karaca, Kafkas geyiği, vaşak, kurt, bozayı, tilki, çakal, dağlık bölgelerde keçi, Kafkas antilobu, kartal, ormantavuğu yaşar.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Gürcistan’ın nüfûsu 5.5 milyon civârındadır. Nüfûsun %69’unu Gürcüler, % 9’unu Ermeniler, % 7’sini Ruslar, % 5’ini Âzeriler, % 3’ünü Osetler, % 7’sini diğer milletler meydana getirir. Nüfûsun büyük kesimi 1000 metrenin altında olan bölgelerde yaşar. Başkent Tiflis’in dışında önemli şehirleri Kutaisi, Suhumi, Batum, Rustavi, Zugdidi ve Gori’dir.

Eğitim 7-17 yaş arasında mecbûrî ve parasızdır.Tiflis Üniversitesi ve Bilimler Akademisi ülkenin en önemli yüksek öğrenim kurumlarıdır.

Ekonomi

Gürcistan ekonomisi tarım ve sanâyiye dayanır. Ekime elverişli alanlar az olduğu gibi işlemesi zordur. Buna rağmen fazla iş gücü istemesine rağmen, yüksek gelirli çay ve turunçgiller ekonomiye önemli katkıda bulunur. Diğer ürünler şekerpançarı ve tütündür. Bağ ve bahçelerden çeşitli ürünler elde edilir.

Gelişmiş bir sanâyiye sâhib olan Gürcistan’da başlıca makina yapım sanâyi kuruluşları, ağır motorlu taşıt, elektrikli lokomotif, iş araçları, hassas ölçü âletleri, torna tezgahı fabrikalarıdır.Metal işleme sanâyii oldukça ileridir. Kimyâ sanâyii gübre, sentetik elyaf ve ilâç üretimine, gıdâ sanâyisi ise çay, konserve, tütün işlemeciliğine dayalıdır.

Gürcistan dış ticâretini genellikle, eski Sovyetler Birliğini meydana getiren cumhûriyetler ile yapmaktadır. Ülke ihrâcâtının % 95 ve ithâlâtının % 75’ten fazlasını eski Sovyet Cumhûriyetleri ile yapılmaktadır. İhrâcâtın yaklaşık olarak yarısını çay, nârenciye, tütün gibi tarım ürünleri meydana getirmektedir. Buna karşılık buğday, şeker ve ağır sanâyi ürünleri ithâl eder. Ülkede hâlen Sovyet kânunları kullanılmasına rağmen Gürcistan parlamentosu Eylül 1991’de bağımsız gümrük sistemini kuran kânunu kabul etti.

Gürcistan ile Türkiye arasında bulunan Sarp sınır kapısının ticârî nakliyat ve turizm yönünden önemi çok büyüktür. Sarp sınır kapısı 1988’de açılmıştır. Türkiye-Gürcistan arasında çeşitli anlaşma ve protokoller yapılmıştır. Bunlardan bâzıları şunlardır: Ekonomik ve Ticârî İşbirliği Protokolü (1989), 1990-95 yıllarına âit Tıp ve Sağlık Protokolü: Bu protokolle taraflar arasında tıp ve sağlık alanında bilgi alış verişi, uzman eğitimi ve mübâdelesi ile ortak araştırmalar ve tesisler kurulması kararı alınmıştır.Telekomünikasyon Protokolü (16.3.1991):Bu protokol ile ilk aşamada Batum’a uzak mesâfe hat aboneliği tipi telefon bağlantısı hizmete sokulma aşamasına getirilmiş Teletaş ile Tiflis’te telefon cihazı üretimi için ortak şirket kurulması konusunda ilke anlaşması yapılmıştır. Gürcistan’a 250 milyon kwh elektrik satışına ilişkin protokol.

Ulaşım: Ulaşım son derece gelişmiştir. Yük taşımacılığı genelde demiryoluyla yapılır. Batum ve Poti limanları Transkafkasya’nın hepsine hizmet verir.Rusya’nın birçok şehrine düzenli uçak seferleri vardır.

GÜREŞ

Alm. Ringen (n, Ringkampf (m), Fr. Lutte (f), İng. Wrestling, wrestling match, fight. İki kişinin özel bir alanda, belirli kurallara uyarak teknik, kâbiliyet ve zekâlarını kullanarak birbirlerini yenme mücâdelesi.

Târihte güreşle ilgilenen milletler arasında en eskisi Türkler olmuştur. Bu bakımdan dünyâ milletlerinin dillerinde “Türk gibi kuvvetli!” sözü, atasözü hâlini almıştır. Târihî kayıtlar, güreşin, Yunan ve Romalılardan önce Türkler tarafından yapıldığını tesbit etmektedir.

Türk târihinde güreş, Orta Asya’da başlamış, han, hakan ve pâdişahlardan erlere, köylerdeki çobanlara kadar sevilerek yapılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Savaşta Türk ordusunun güçlenmesi için yapılmaya başlanılan güreşlere, bayram, düğün ve şölenlerde de yer verilmiş, zamanla töre hâline gelmiştir.

Malazgirt Meydan Muhârebesinden sonra, Anadolu’ya yerleşen Türkler, burada batı tipi güreşleri görerek öğrenmişler ve yenilmezliğin örneklerini vermişlerdir. Osmanlı Devletinin her devrinde güreş sevilmiş, bir meslek olarak pâdişâhlar tarafından himâye görmüştür.

Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında İstanbul ve çevresinde güreş müsâbakaları düzenlendiği ve kazanan güreşçilere pâdişâh tarafından bahşiş verildiğini saray kayıt defterlerinden öğrenmekteyiz. Üçüncü Sultan Ahmed Hanın (1703-1730) Şehzâdeleri için yaptırdığı(1718) sünnet düğününde Okmeydanı’nda, başta güreş olmak üzere, çeşitli spor gösterileri yapıldığı bilinmektedir.

Yine 1894’te Gelibolu Mevlevî Şeyhi Mustafa Daniş Efendinin oğlu evlenirken düğünde “çardak” güreşi, yüze yakın pehlivanın katılmasıyla görülmemiş bir seyirci kitlesi önünde yapıldı. Bu güreşte “baş” pehlivanlığa Koca Yusuf, Adalı Halil, Katrancı ve Kurtdereli gibi güçlü pehlivanların yanında “başaltı”na da Kara Ahmed ile Bursalı Rüstem Pehlivan katılmışlardır. Bu güreşlerin baş hakemliğini ünlü pehlivanlardan Aliço yapmıştır.

Osmanlı devlet adamlarından Said Halim ve Abbas Halim Paşaların desteğiyle de, Hergeleci İbrâhim ve Kara Ahmed gibi dünyâ çapında meşhur pehlivanlar yetişmiş ve bu târihlerde de Kara Ahmed dünyâ şampiyonu olmuştur (1900). Osmanlı pâdişâhlarından olan Dördüncü Sultan Murâd Han ile Sultan Abdülazîz Han ünlü birer güreşçi olarak isim yapmışlar ve güreşçileri himâye etmişlerdir.

Bugün resmî müsâbakalarda yeralan Serbest ve Greko-Romen güreş türlerinin dışında, sırf millî geleneklerimiz arasında yeralan yağlı güreş ise, Türklerin Anadolu’dan Rumeli’ye geçtikleri târihten beri memleketimizde yapılagelen bir güreş türüdür. Bugün, yurdumuzda yağlı güreş, düğünlerin, panayırların, mola veren askerî birliklerimizin en önemli eğlencesidir.

Her yıl, haziran ayında Edirne’nin Sarayiçi mevkiinde yapılan tarihî Kırkpınar güreşleri, Süleymân Paşa komutasında, bir gece salla Çanakkale Boğazını geçerek, Gelibolu’ya çıkan ve Rumeli fetihlerine katılan Müslüman kırk Türk yiğidinin hâtırasını anmak gâyesiyle yapılmaktadır. (Bkz. Kırkpınar Güreşleri)

Minder güreşleri: Serbest ve Greko-Romen stilde güreşler Türkiye’ye batıdan gelmiş olup, ilk defâ 1903 yılında Beşiktaş Jimnastik Kulübü tarafından başlatılmıştır. Serbest stil güreşlerin karakucak güreşlerine benzemesi Türk güreşçilerinin dünyâ çapında başarılar kazanmasına vesîle olmuştur.

İkinci Dünyâ Savaşından sonra yapılan ilk Avrupa şampiyonasında (1946, Stokholm) serbest stilde 4 altın, 2 gümüş ve 2 bronz olmak sûretiyle takım şampiyonluğu; 1948 Londra Olimpiyat Oyunlarında 6 altın, 4 gümüş, 1 bronz madalya alarak Türkün sesini dünyâya duyurmuşlardır. Başta Yaşar Doğu olmak üzere, Ali Yücel, Hüseyin Akbaş, Nasuh Akar, Mustafa Dağıstanlı, Nureddin Zafer, Gazanfer Bilge, Celal Atik, Haydar Zafer, İbrâhim Zengin, İsmâil Oğan, İsmet Atlı, Mahmut Atalay, Ahmed Ayık, Hasan Güngör, Adil Atan, Adil Candemir, Hamit Kaplan, Ali Rıza Alan gibi millî güreşçilerimiz dünyâ olimpiyat minderlerinde kilolarında şampiyonluklar kazanırlarken; milletlerarası Greko-Romen güreş müsâbakalarındaki güreşçilerimiz ise, serbest stildeki kadar olmasa bile, kilolarında şampiyonluklar alarak bu dalda da kâbiliyetlerini göstermişlerdir.

Greko-Romen güreş müsâbakalarında çeşitli yıllarda, kilolarında şampiyonluklar kazanan güreşçilerimizden bâzıları şunlardır: Dursun Ali Eğribaş, Yaşar Yılmaz, Rıza Doğan, Kâzım Ayvaz, Yaşar Doğu, M. Akif Pirim.

 

DİKKAT!!!  GÜREŞ MİNDERİNİN ŞEMASI ŞEKİL OLARAK KONACAK.!!!

 

Minder güreşinde rakipler değişik renkte mayo ve özel güreş ayakkabıları giyerler ve suspansuvar takarlar. Tırnaklarının uzun olmaması, saç ve vücutlarında yağlı kısım bulunmaması şarttır. Greko-Romen ve serbest güreşlerde hiçbir yardımcı âlet kullanılmaz. Greko-Romen güreşlerde kavramalar yalnız belden yukarıda yapılır. Bacaklarla oyun yapılmaz. Serbest stilde bacaklarla da oyun yapılır. Müsâbakaların süresi büyükler, ümitler ve gençler 5 dakika, yıldızlar ve miniklerde 4 dakikadır.

Güreş sporunda yaş kategorileri ve sıkletler şöyledir:

Minikler 

Yıldızlar

Gençler

Ümitler  ve

Büyükler

(13-14 yaş)

(15-16 yaş)

(17-18 yaş)

(17-20/19 ve yukarı)

27-30 kg

 37-40 kg

 43-46 kg

 48 kg

33 kg

 43 kg

 50 kg

 52 kg

37 kg

 47 kg

 54 kg

 57 kg

41 kg

51 kg

58 kg

 62 kg

45 kg

55 kg

 63 kg

 68 kg

50 kg

 60 kg

 68 kg

 74 kg

55 kg

 65 kg

 74 kg

 82 kg

60 kg

 70 kg

 84 kg

 90 kg

66 kg

 76 kg

 88 kg

 100 kg

73 kg

83 kg-

88-115 kg

 100-130 kg

73-85 kg

 83-95 kg

 

 

 Güreşçi, bir müsâbakada sâdece bir sıklette güreşebilir. Bu sıklet onun müsâbakalarda yapılan resmî tartı işleminde belirlenen sıkletidir.

GÜRGÂNİYE DEVLETİ

(Bkz. Bâbür İmparatorluğu)