ERZİNCAN

İlin Kimliği

Yüzölçümü       : 11.903 km2

Nüfûsu               : 299.251

İlçeleri               : Merkez, Çayırlı, İliç, Kemah, Kemaliye, Otlukbeli, Refahiye, Tercan, Üzümlü.

Her çeşit meyvenin yetiştiği, târih boyunca birçok büyük savaşların yapıldığı ve son bin senede on bir defâ haritadan silinen, “etrafı dağlık ortası bağlık” bir ilimiz. İl toprakları 40° 46’ ve 38°15’ doğu meridyenleri ile 39°01’ ve 40°04’ kuzey paralelleri arasında yer alır. Doğuda Erzurum, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ-Malatya, batıda Sivas, kuzeybatıda Giresun, kuzeyde Gümüşhâne ve Bayburt illeri ile çevrilmiştir. Trafik kod numarası 24’tür.

İsminin Menşei

Erzincan’ın çok eski devirlerde ismi Aziris idi. Daha sonra bu isim Eriza olarak kullanılmıştır. Türkler burasını fethedince Erzingan ismini koydular. Bu isim halk arasında ilk önce Erinzân, bilâhare Erzincan olarak anılmıştır.

Târihi

Erzincan’ın bilinen târihi Hititlere dayanır. Mühim bir stratejik bölgede ve Asya ile Avrupa’yı birleştiren yollar üzerinde oluşu yüzünden birçok istilâya mâruz kalmıştır. Sırasıyla bölgeye Urartular, Medler, Persler, Makedonyalılar ve Romalılar hâkim oldular. Roma İmparatorluğunun M.S. 395’te ikiye ayrılması ile Anadolu’nun diğer bölgeleri gibi bu bölge de Doğu Roma (Bizans)nın payına düşmüştü. Erzincan havâlisi daha sonraları Sâsânîlerle Romalılar arasında el değiştirmiştir. Hazret-i Osman devrinde Habîb bin Mesleme H. 655 senesinde Erzincan’ı fethederek bölgenin tamâmen Müslümanların idâresine girmesini sağladı. Bir süre sonra Bizanslılar bölgeyi tekrar geri aldılar.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu Fâtihi Kutalmışoğlu Süleymân Şah, Erzincan’ın fethi görevini büyük komutanlarından Mengüc (Mengücek) Beye verdi ve Mengüc Bey, Erzincan’ı fethetti. Mengücoğulları uzun müddet bu bölgeye hâkim oldular. Selçuklu Sultânı Alâeddîn Keykubad Mengücoğullarının bağımsızlığına son vererek Konya’ya bağlı bir vilâyet hâline getirdi. Sultan Keykubad, 10 Ağustos 1230’da Sultan Harzemşâh ve müttefiklerini Erzincan yakınlarında Yassıçemen’de askerî hezîmete uğrattı.

On üçüncü asrın sonunda Anadolu, Moğol ve İlhanlıların istilâsına uğradı. İlhanlılar ve Selçuklular târih sahnesinden çekilince bu bölge Celâyirlilere daha sonra da Eratnaoğullarının hâkimiyeti altına girdi. Eratnaoğullarından Barak Bey ve Mutahharten Bey, Erzincan ve Kemah’ı 14. asrın ortasına kadar idâre ettiler. 1401’de Osmanlı Sultânı Yıldırım Bâyezîd, bu bölgeyi ele geçirdi. Mutahharten Bey Timur’a sığındı. 1402 Ankara Savaşının bir sebebi de bu oldu. Timur Han Anadolu’yu terk edince Yıldırım’ın oğlu Çelebi Sultan Mehmed, yeniden kaybolan bölgeleri geri aldı. Timur’a bağlı olan Akkoyunlular, Erzincan’a sâhip çıktılar.

Fâtih Sultan Mehmed Han Akkoyunlu Sultânı Uzun Hasan’ı Tercan yakınlarında Otlukbeli Zaferi ile yenerek Erzincan ve civârını ele geçirdi. Akkoyunluları yıkan İran Safevîleri, Erzincan bölgesi için Osmanlılarla mücâdele ettiler. 1514’te Yavuz Sultan Selim Han, Çaldıran Zaferi ile bu bölgeyi Osmanlı Devleti topraklarına kattı.

Osmanlı idâresinde Erzincan, Erzurum beylerbeyliğinin 12 Sancak (vilâyetinden)birinin merkezi oldu.  Eğin (Kemâliye) Sivas Beylerbeyliğine, Kemah ise önce Diyar-ı Bekr sonra da Erzurum beylerbeyliğine bağlandı. Erzincan Tanzimâttan sonra da Erzurum Beylerbeyliğinin 4 sancağından biri oldu.

1877-1878 Türk-Rus savaşından sonra Ruslar, Erzurum ve Kars’ı işgâl edince, Dördüncü Ordu merkezini Erzincan’a nakletti. 24 Temmuz 1916 ile 26 Şubat 1918’e kadar 1 sene 7 ay 3 gün ErzincanRus işgâli altında kaldı. Bu işgâlden sonra Ermeni çeteleri Erzincan’a çok zarar vermişlerdir. 36 ve 28. tümenlerin savunduğu Kemah’a Ruslar giremedi. Cumhûriyet devrinde bütün sancaklara (mutasarrıflıklara) “vilâyet-il” denilince, Erzincan da vilâyet oldu. 1939 senesinde çok şiddetli bir deprem ile Erzincan harâbe hâline geldi.

Fizikî Yapı

Erzincan yüksek dağlar ve platolarla kaplıdır. Arâzinin % 60’ı dağlık % 26’sı plato, % 5,4’ü yayla ve ancak % 8,6’sı ovalardan ibârettir. Ovası az fakat çok verimlidir. Yüksek dağlarla çevrili olan Erzincan, “Sansa Boğazı” ile Erzurum’a, “Kemah Boğazı” ile Sivas’a ve “Çardaklı Boğazı” ile Sivas-Ordu-Giresun’a açılır.

Dağları: İl toprakları içinde kalan önemli dağlar şunlardır: Köhnem Dağı (3045 m), Spikör Dağı (2666 m), Ziyaret Tepe (3147 m), Biçâre Tepesi (3288 m), Mihrak Tepesi (3113 m), Hasankaya Dağı (2.531 m), Ergan Dağı (3256 m), Akbaba Tepesi (3447 m), Dumanlı Dağı (2618 m), Hel Dağı (3195 m), Coşan Dağı (3076 m), Munzur, Cemal Dağları ile Damanlı Dağı üzerinde (Âbuhayat ve Uzunçayıra), Karadağ üzerinde (Takkuran ve Tahsullu) yaylaları havyancılığa çok elverişlidir. Bu yaylalar sulak, kalın ve yumuşak toprak tabakasıyla örtülüdür.

Ovaları: Erzincan’da ovalar az fakat verimlidir. Başlıca iki büyük ovası vardır. Erzincan Ovası: Ortasında Karasu akar. 500 km2lik bu ova çok bereketlidir. Sulu ve kuru tarım yapılır. Etrâfı yüksek dağlarla çevrilidir. Denizden yüksekliği 1200 metredir. Tahıl, mısır, şekerpancarı, nohut ve ayçiçeği yetişir. Tercan Ovası: Karasu etrâfında yer alan birkaç ovaya verilen bir isimdir. Ovanın denizden yüksekliği 1470 metredir. En büyük ova 180 km2lik Pekeriç Ovasıdır. Vâdiler: Erzincan’da birçok vâdi vardır. Karasu Vâdisi 60 km uzunlukta en büyük olanıdır. Tercan Ovası ile birleşir.

Akarsuları: Erzincan’ın en önemli akarsuyu Karasu’dur. Erzurum’un Dumlu Tepelerinden çıkarak Aşkale Boğazından sonra Tercan’a girer. Bu akarsu Fırat’ın batı koludur. Karasu’ya Erzincan içinde pekçok dere ve çay katılır. Bunlardan başlıcaları; Kesrik, Kalecik, Mercan Çayı, Çardaklı Çayı, Işıkpınar Çayı, Kömür Çayı, Tahnasor Çayı, Gedik Deresi, Kuruçay ve Miran Çayıdır. Girlevik Çağlayanı birçok kaynaktan meydana gelen Kalecik Çayının üzerindedir.

Gölleri: Erzincan’da büyük önemli göller yoktur. Dağ ve yaylalarda çok sayıda gölcükler vardır. Başlıcaları: Aygır Gölü, Yedigöller ve Kadıgölü’dür.

İklim ve Bitki Örtüsü

Doğu Anadolu iklimi ile İç Anadolu iklimi arasında bir geçiş sağlıyan sert kara iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Aralık-mayıs arasında bol kar yağar. Toprak uzun müddet kar altında kalır. Senelik yağış ortalaması 374 milimetredir. Ortalama sıcaklık kışın -3, 7 °C yazın 24.3 °C civârındadır. Yüzölçümünün ancak % 9’u tarıma elverişli değildir. % 60’ı çayır ve mer’alardan ibârettir. Orman ve fundalık arâzi % 11’dir. % 20’si ise ekili ve dikili arâzidir. Ormanlar daha ziyâde Karasu Vâdisinin Sansa Boğazına kadar olan kısmında kesiftir. Meşe ağaçları çoğunluktadır. Erzincan ve Tercan çevresinin genel bitki örtüsü steptir. Bu da yazın kurumaktadır. İlkbaharda Erzincan yemyeşildir.

Ekonomi

Erzincan’ın ekonomisi tarıma dayanır. Faal nüfûsun % 70’i tarım sektöründe çalışır. Mâden ve sanâyi sektörü gelişme hâlindedir. Hayvancılık tarımdan sonra en büyük gelir kaynağıdır.

Tarım: Her çeşit meyve, sebze ve tahılın yetiştiği Erzincan gerçek bir tahıl anbarıdır. Yetiştirdiği sebzenin üçte birini dışarıya satar. Buğday, arpa, çavdar, fasulye, fiğ, patates, domates, lahana ve havuç ilde yetiştirilen belli başlı tarım ürünleridir. Meyvecilik çok ileridir. Bilhassa kayısı, zerdali, dut, elma, armut ve bâdem bol yetişir. Üzümleri lezzetli ve meşhurdur. Eğin’in bâdemi isim yapmıştır.

Hayvancılık: Hayvancılık oldukça ileridir. Geniş mer’a ve çayırları hayvancılığın gelişmesinde rol oynamıştır.  Koyun (çoğu karaman), sığır, kıl keçisi, manda, at ve arı kovanı ile hayvan potansiyeli oldukça zengindir.

Ormancılık: Erzincan’ın orman varlığı zengin değildir. Yüzölçümün % 9’u ormanlarla kaplıdır. Ormanlar çoğunlukla Kemah ve Refahiye sınırları içindedir. 300’e yakın köy orman içinde veya kenarındadır. Bu ormanlarda senelik ortalama 40 bin ster yakacak odun ve 2500 m3 inşaat kerestesi elde edilir.

Mâdencilik: Erzincan mâden bakımından zengin sayılmaz. Çoğu krom ve mangenez olmak üzere, demir, linyit, perlit, amyant ve tuz başlıca mâdenleridir.

Sanâyi: Erzincan sanâyi bakımından az gelişmiş bir ildir. Sanâyi 1950’den sonra gelişmeye başlamıştır. 1954’te İplik Fabrikası, 1960’lı senelerde, süt ve tuğla fabrikaları kurulmuştur. 1958’de Şeker Fabrikası ve 1970’li yıllarda ise Asbest Boru Fabrikası, Etüdaş Yem Fabrikası, Et Balık Kurumu, Salyangoz Fabrikası ve Un Fabrikası kurulmuştur. 1980’li yıllarda bir milyon çift kadın ayakkabısı kapasiteli Sümerbank Tercan Ayakkabı Fabrikası faâliyete geçmiştir.Halıcılık, kilimcilik, orman ürünleri, dokuma ve metal eşyâ sanâyi mevcuttur. Kemâliye’nin “Eğin Halısı” meşhurdur.

Ulaşım: E-23 Karayolu, İzmir-Ankara-Sivas-Erzincan-Erzurum üzerinden İran’a bağlanır. İl merkezi ve Refahiye ve Tercan ilçeleri bu güzergâhın üzerindedir. Haydarpaşa- Ankara-Erzincan-Erzurum-Kars demiryolu Erzincan’dan geçer. İliç ve Kemah demiryolu güzergâhı üzerindedir. Askerî hava alanı vardır. Sivil hava alanı, Eylül 1988’de işletmeye açılmıştır. Kemâliye’de Karasu üzerinde kelek ile yolcu ve eşyâ taşıma çok azalmıştır. Erzincan kara ve demir yolu bakımından önemli bir kavşak noktasındadır. Modern otobüs terminali 13 Mart 1992 depreminde ağır hasar görerek kullanılmaz duruma gelmiştir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Nüfûsu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 299.251 olup, 144.144’ü ilçe merkezlerinde, 155.107’si köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 11.903 km2 olup, nüfus yoğunluğu 25’tir.

Örf ve âdetleri: Selçuklu hükümdârı Alparslan’ın kumandanlarından Mengücek Bey Bizanslıları yenerek Erzincan, Kemah ve civar bölgeyi fethedince, Bayat, Kayı, Alkaevli ve Karnevli gibi Tükmen aşîretleri bu bölgeye yerleşmiş ve az miktarda bulunan Hıristiyan halk İstanbul ve civârına göç etmişlerdir. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Türkleşen bu bölgede Türk-İslâm kültürü hâkimdir. Yakın zamâna kadar evler kerpiçten yapılmış, şiddetli soğuktan korunmak için tezek yakılmıştır. Mahallî kıyâfette kadınlar üst üste iki astarlı entari, üç etek, şalvar, keten gömlek, bele takılan şal ve kemer, başa peştemal ve yazma sarılması giyerler. Bâzı yerlerde ise ihram ve çarşaf giyilir. Erkekler ise bol paçalı pantolon, kenarları işli yakasız avcı yeleği, bele sarılan yün kuşak ile ayağa giyilen sivri uçlu yemeni kullanırlar.

Mahallî yemekleri:Dut pekmezi yanısıra eşgili (ekşili), kelecoş, lapa, kırdo ve gah yahnisi meşhûrdur. Evlerde reçel, pekmez ve pestil yapılır.

Mahallî sanatlar: Erzincan’a âit pekçok türkü ve zengin halk oyunları mevcuttur. Tamzara, Hoşbilezik, Tümerağa, Kasap ve Sıklama meşhur olanlarıdır. Halk edebiyâtı, bilmece, atasözü ve mânileri çok zengindir. Birçok halk şâiri yetişmiştir. El sanatları yaygındır. Eğin’de dokunan çizgili kumaşlar manusa, kilim ve cicimler meşhurdur. Asırlar boyunca bakır dövme, şimdi de bakır işlemeciliği önemli el sanatlarındandır. Bakırcılık Erzincan’da çok yaygın ve köklü bir geçmişe sâhiptir. Bakırcı atölyelerinde yapılan bakır eşyâlar, Türk motif, zevk, sanat ve inceliğini sergiler. Kuşaklar boyu süren bakırcılık çok ilerlemiştir. Tepsi, vazo, saksı, güğüm ve bardak gibi eşyâlar dış ülkelere ihraç edilir. Erzincan’ın bakırı, kara üzümü, Eğin halısı meşhurdur.

Eğitim: Erzincan Mengücükler devrinde kültür merkezi olmuştur. Osmanlı devrinde eğitim çok ileri seviyede olup, 1914’den önce 120 muhtelif okul ve 55 medrese ile 1906’da Harbiye (Harp Okulu) bulunuyordu. Savaş ve zelzeleler sebebiyle eğitim ve sanâyi geriledi. Son senelerde eğitim yeniden gelişmeye başlamıştır. Okur-yazar nisbeti % 80’e yükselmiştir. Okulsuz köy kalmamıştır. İl genelinde 518 ilkokul, 37 ortaokul, 14 lise, 7 Meslekî ve Teknik lisede öğretim yapılmaktadır. Erzincan’da Erzurum Atatürk Üniversitesi’ne bağlı 2 yüksek okul (Eğitim Yüksek Okulu ve Meslek Yüksek Okulu), 1 fakülte (Hukuk Fakültesi) vardır.

İlçeleri

Erzincan’ın biri merkez olmak üzere on bir ilçesi vardır.

Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 149.837 olup, 91.772’si ilçe merkezinde, 58.065’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 57, Çağlayan bucağına bağlı 15, Çatalarmut bucağına bağlı 12 köyü vardır. İlçe toprakları düz olup, 1218 m yükseklikteki Erzincan Ovasında yer alır. Doğusunu Esence Dağları engebelendirir. İlçe topraklarını Karasu’nun kolları sular.

Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarıdır. Meyve ve sebzecilik yaygındır. Şeker Fabrikası, Meyve Suları Îmâlâthânesi, tuğla fabrikaları, Yem Fabrikası, Asbest Boru Fabrikası, Yağ Fabrikası, Sümerbank Bez Fabrikası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.

İlçe merkezi, Erzincan Ovasının üzerinde modern bir plâna göre kurulmuştur. Erzincan, 27 Aralık 1939 gecesi uğradığı deprem felâketinden sonra yeniden modern bir şekilde yapılmıştır. 1939 depreminde 15 bin 623 kişi ölmüş ve 4125 kişi yaralanmıştır. Erzincan târih boyunca pekçok zelzele felâketine mâruz kalmıştır. Son bin sene içinde 11 defâ yerle bir olmuş haritadan silinmiştir. Şehir en az 7 defâ yer değiştirmiştir. Ortaçağdan günümüze kadar 10’u büyük olmak üzere 43 deprem olmuştur. Târih boyunca ise 15 büyük deprem geçirmiştir. Evliyâ Çelebi’nin bahsettiği 70 câmili mâmur şehirden hiçbir eser kalmamıştır. Nice târihî eserler yıkılmış, harâbeleri toprak altında kalmıştır. 1939 depreminden sonra kurulan modern Erzincan 13 Mart 1992 târihinde 6,8 şiddetinde bir depremle yeniden sarsılmıştır. Büyük can ve mal kaybına yol açan bu depremde 653 kişi hayâtını kaybederken çoğunluğu il merkezinde olmak üzere 4421 konut ve 972 işyeri tamâmen yıkılmış, 6027 konut ve 453 işyeri orta derecede hasar görmüş, 9924 konut ve 183 işyeri de az derecede hasar görmüştür.

Erzincan’da, sosyal hayâtı ve ekonomiyi büyük ölçüde sarsan bu depremde çok sayıda sosyal tesis, banka binâları, oteller, okullar, sanâyi tesisi yıkılarak kullanılamaz duruma gelmiştir. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur. Sivas-Erzurum kara ve demiryolu merkezden geçer.

Çayırlı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 21.116 olup, 7076’sı ilçe merkezinde 14.040’ı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 34, Başköy bucağına bağlı 16 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde Otlukbeli Dağları ve Ardıgün Dağı, güneyinde Esence Dağı ve Karakaya Dağı yer alır. Dağlar akarsu vâdileri ile derin bir şekilde parçalanmıştır. Dağlardan kaynaklanan suları Karasu toplar.

Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Yaylacılık yöntemiyle en çok koyun ve keçi beslenir. Tarım ancak Karasu ve kollarının suladığı vâdilerde yapılır. Başlıca tarım ürünleri buğday, fasulye, şeker pancarı, elma ve armuttur. İlçe topraklarında linyit, manyezit ve asbest yatakları vardır. İlçe merkezi Karasu Vadisinde kurulmuştur. İl merkezine yakın olmasına rağmen, ulaşım güçlüğü ve virajlı yollar yüzünden 111 km mesafededir. 1954’te ilçe olan Çayırlı’nın belediyesi aynı sene kurulmuştur.

İliç: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.061 olup, 3148’i ilçe merkezinde, 7913’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 26, Armutlu bucağına bağlı 7, Kumçay bucağına bağlı 23 köyü vardır. Yüzölçümü 1372 km2 olup, müfus yoğunluğu 8’dir. İlçe topraklarının güneyinde ve doğusunda Munzur Dağları, kuzeyinde Karadağ yer alır. Dağlardan kaynaklanan suları Kuruçay  toplar. Ekime elverişli toprakları akarsu vâdilerinde yer alır.

Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Yaylacılık yöntemi ile koyun ve keçi beslenir. Tarım ürünleri âile tüketimine yöneliktir. Az miktarda buğday, arpa, patates, soğan, üzüm, dut, erik yetiştirilir. İlçe topraklarında asbest ve demir yatakları vardır.

İlçe merkezi Karasu kenarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 1100 metredir. Sivas-Erzincan demiryolu ilçe yakınından geçer. İl merkezine 120 km mesâfededir. Eski ismi Kuruçay idi. Belediyesi 1939’da kurulmuştur.

Kemah: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 13.675 olup, 3593’ü ilçe merkezinde, 10.082’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 18, Alpköy bucağına bağlı 20, Bozoğlak bucağına bağlı 8, Doğanbeyli bucağına bağlı 15, Oğuz bucağına bağlı 8 köyü vardır, Yüzölçümü 2.354 olup, nüfus yoğunluğu 6’dır. İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeyinde Könem Dağı, güneyinde Munzur ve Mercan Dağları yer alır. Dağlar, Karasu ve kollarının vâdileri ile derin bir şekilde parçalanmıştır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa ve patates olup, ayrıca az miktarda soğan, elma, ceviz, dut ve üzüm yetiştirilir. Yaylacılık yöntemi ile en çok koyun ve keçi beslenir. İlçe topraklarında linyit ve kayatuzu yatakları vardır.

İlçe merkezi; Munzur Dağlarının eteklerinde Karasu Vâdisinin güney kesiminde kurulmuştur. Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. Sivas-Erzincan demiryolu ilçeden geçer. İl merkezine 52 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1884’te kurulmuştur.

Kemah, Mengücoğullarının başşehirliğini yapmıştır. Kemah Kalesi ve Melik Sultan Türbesi ile meşhurdur. Hititler zamânında kurulan Kemah’a (kolay alınmaz) mânâsına gelen “Gemekha” ismi verilmiştir. İslâm orduları tarafından Ümeyr bin el-Hübâb 679 senesinde Bizanslıları yenerek Kemah’ı fethetmiştir. Yeniden Bizanslıların eline geçen Kemah’ı 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Alparslan’ın kumandanlarından ve Selçuklu şehzâdelerinden Mengücek Bey fethetti. 1401’de Yıldırım Bâyezîd Kemah’ı Erzincan ile birlikte Osmanlı toprağına kattı. Timur’un Anadolu’ya gelişinden sonra Safevîlerin eline geçti. Yavuz Sultan Selim Hanın Çaldıran Zaferi ile Şah İsmâil’i yendikten sonra 19 Mayıs 1515 Cumartesi günü Bıyıklı Mehmed Paşa Kemah’ı fethedince muhâfızlığına Karacınoğlu getirildi.

Kemâliye: 1990 sayımına göre nüfûsu 9025 olup, 2044’ü ilçe merkezinde, 6981’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 30, Başpınar buağına bağlı 15, Dutluca bucağına bağlı 15 köyü vardır. Yüzölçümü 1168 km2 olup, nüfus yoğunluğu 8’dir. İlçe topraklarını Munzur Dağları engebelendirir. Karasu, ilçe topraklarının kuzeybatı- güneydoğu istikametinden geçer. Keban Baraj Gölünün bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekime elverişli alanlar az olduğundan üretim düşüktür. Başlıca tarım ürünleri, şekerpancarı, buğday, üzüm, elma, arpa, patates, soğan ve duttur. Yaylacılık yöntemi yoluyla koyun ve keçi yetiştirilir. Hayvancılığa bağlı olarak halıcılık gelişmiştir. Eğin halıları çok meşhurdur. İlçe topraklarında demir ve linyit yatakları vardır.

İlçe merkezi, Karasu Vâdisinde denizden 1000 m yükseklikte kurulmuştur. Tabiî manzarası çok güzeldir.Kemâliye evleri geleneksel sivil mîmârimizin vazgeçilmez örnekleridir. Bu evler 2-3 kat olup, taş örgünün üstünde ahşap sistemdir. İl merkezine 156 km mesâfededir. Eski ismi Eğin’dir. İlçe belediyesi 1864’te kurulmuştur.

Otlukbeli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 5563 olup, 3050’si ilçe merkezinde 2513’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı, 12 köyü vardır. İlçe toprakları dağlıktır. Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Yaylacılık yöntemi ile küçükbaş hayvan beslenir.

İlçe merkezi Otlukbeli Dağları eteklerinde kurulmuştur. Eski ismi Karakulak’tır. Çayırlı ilçesine bağlı bir bucakken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Fatih Sultan Mehmed Han ile Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan bu ilçe yakınlarında savaşmıştır. Fatih’in târihe Otlukbeli Zaferi olarak geçen bu harp neticesinde Erzincan ve civârı Osmanlı Devleti hâkimiyetine girmiştir.

Refâhiye: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 21.977 olup, 6996’sı ilçe merkezinde, 14.981’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 24, Akarsu bucağına bağlı 19, Çengerli bucağına bağlı 19, Çatalçam bucağına bağlı 35, Gümüşakar bucağına bağlı 18 köyü vardır. Yüzölçümü 1746 km2 olup, nüfus yoğunluğu 13’tür. İlçe toprakları dağlıktır. Doğusunda Karadağ, orta kısmında Duman Dağı, batısında Kızıldağ yer alır. İlçe topraklarından kaynaklanan suları Karasu ve Kelkit Irmağı toplar.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, arpa ve patates olup, ayrıca az miktarda soğan, elma, dut, baklagiller ve zerdali yetiştirilir. Yaylacılık yöntemiyle, küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır. En çok koyun ve keçi beslenir. Tavukçuluk gelişmiştir.

İlçe merkezi Dumanlıdağ’ın çam ormanları ile kaplı doğu sırtlarında 1600 m yükseklikteki Hirdiç Suyu Vâdisinde yer alır. Sivas-Erzurum karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 72 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1884’te kurulmuştur. Orman bakımından ilin en zengin ilçesidir.

Tercan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 37.408 olup, 9151’i ilçe merkezinde, 28.257’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 72 köyü vardır. Yüzölçümü 1592 km2 olup, nüfus yoğunluğu 23’tür. İlçe topraklarının üç tarafı dağlarla çevrili dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Kuzeyinde Kılıçkaya Dağı, doğusunda Palandöken Dağı, güneyinde Serçelik ve Keşan Dağı yer alır. Karasuya katılan önemli akarsuyu Tuzla Çayıdır. Bu çayın üzerinde kurulan Tercan Barajının ardında bir sun’î göl vardır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, çavdar ve arpa olup, ayrıca az miktarda patates, soğan ve elma yetiştirilir. Yaylacılık yöntemiyle koyun besiciliği yaygındır. Sümerbank ayakkabı fabrikası ve un fabrikası başlıca sanayi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında krom ve manganez yatakları vardır.

İlçe merkezi, Tuzla Suyu Vâdisinde kurulmuştur. Denizden yüksekliği 1425 metredir. Erzincan-Erzurum karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 99 km mesafededir. Eski ismi Mamahatun’dur. Çok eski bir tarihe sahiptir. Belediyesi 1923’te kurulmuştur.

Üzümlü: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 29.589 olup, 17.314’ü ilçe merkezinde 12.275’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 12, Tanyeri bucağına bağlı 15 köyü vardır. Yüzölçümü 410 km2 olup, nüfus yoğunluğu 72’dir. İlçe topraklarının kuzeyinde Esence Dağları güneyinde Erzincan Ovası yer alır. Karasu ve kolları dağlardan kaynaklanan suları toplar.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Bağcılık gelişmiştir. Bölgede yetişen siyah üzümden ismini alır. Meyvecilik yaygın olarak yapılır. İlçe merkezi, Erzincan Ovasının kuzey Avgu kesiminde Keşiş Dağının eteklerinde kurulmuştur. Eski ismi Cimin’dir. Denizden yüksekliği 1400 metredir. Merkez ilçeye bağlı bucak iken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. Belediyesi 1924’te kurulmuştur.

Târihi Eserler ve Turistik Yerleri

Erzincan’da zelzeleler sebebiyle târihi eserlerin çoğu yok olmuşsa da, ılıca ve kaplıcaları, mesîre yerleri ile turizme müsâittir. Târihin dört meşhur seyyahı olan Evliyâ Çelebi, Marko Polo, Von Molthe ve İbn-i Battûtâ eserlerinde Erzincan’ı çok meth ederler. Evliyâ Çelebi “70 câmili çok mâmur bir şehir” derken, Von Molthe, Eğin için “Asya şehirlerinin en güzeli” demektedir. 1914 öncesi 120 muhtelif okul ve 55 medresesi bulunan Erzincan, son bin sene içinde on bir defâ haritadan silinirken birçok târihî eser de yok olup gitmiştir.

Erzincan Kalesi:Yapılış târihi bilinmemektedir. Günümüze sâdece giriş kapısı ulaşabilmiştir. Mengücükler devrinde esaslı bir tâmir görmüşür. Sultan Alâeddîn Keykubat tarafından, Moğol tehlikesine karşı tâmir ettirilmiştir. Daha sonraki dönemlerde birçok defâ tâmir gören kale, 1939 depreminde büyük hasar görmüştür.

Kemah Kalesi:M.Ö. 3. asırda yapılmış, 12. asırda Mengücük Bey tarafından esaslı bir şekilde tâmir ettirilmiştir. Beş köşeli kaleden zamânımıza ancak birkaç duvarı ulaşabilmiştir. Kalede sarnıç ve mağara vardır. Kale, Tanasur Deresinin yamacında ve yalçın kayalar üzerindedir.

Kale Câmi:Kânûnî Sultan Süleyman Han tarafından, ikinci İran seferine giderken yaptırılmıştır. 1939 zelzelesinde tamâmen yıkılmıştır.

Kurşunlu Câmi:Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde, Mustafa Çavuş inşâ ettirmiştir. 1939 zelzelesinde yıkılmıştır.

Gülâbibey Câmii:Kemah ilçesindedir. Akkoyunluların Kemah emîri Gülâbibey tarafından 1465’te yaptırılmıştır. Çeşitli zamanlarda tâmir görmüştür. Mihrab mukarnas dolgu olup, barok süslemelerle kaplıdır.

Orta Câmi: Kemâliye ilçesinde Kâdı Gölünün kıyısında bulunan câmi, 17. veya 18. asırda yapılmıştır. Tek kubbeli olan câminin yapımında kirli sarı-turuncu renkte taşlar kullanılmıştır. Dört ana ayak üzerine oturan kubbe, câminin bütün tabanına hâkimdir.

Mamahâtun Kervansarayı: Tercan ilçesinde olup, 12. asırda yaptırılmıştır. Osmanlı şehir hanları plânındadır. Gördüğü tâmirler yüzünden ilk biçimini kaybetmiştir. Çevre duvarı konik çatılı 16 silindirik yarım kule ile desteklenmiştir. Ortada geniş ve dörtgen boşluk üzerine mescid inşâ edilmiştir. Türk-Selçuklu mîmârîsinin bir şâheseridir.

Mamahâtun Türbesi: Tercan ilçesindedir. 1192’de ölen Saltuklu Erzurum sâhibesi Mama Hâtun için yapıldığı tahmin edilmektedir. Anadolu’da örneğine pek rastlanmayan plânlı ve mîmârî özelliklere sâhiptir. İki ana bölümden meydana gelmiştir. Üst katta mescid vardır. Kapısı çok güzel süslerle kaplıdır.

Melik Gâzi Türbesi:  Kemah ilçesinin 500 m kuzeyinde, Karasu’nun öbür yakasındadır. Mengücükler dönemine âit olan türbe, sekizgen bir plâna göre yapılmıştır. Çeşitli zamanlarda tâmir ettirilmiştir. Yanında küçük bir mescid vardır. Mengücük Gâzî de burada yatmaktadır.

Terzi Baba Türbesi: Erzincan Mezarlığındadır. Türbede 1796-1848 arasında yaşamış bir İslâm âlimi medfundur. Bir yangın sonucu harap olan türbe, 1972’de tekrar yaptırılmıştır.

Çadırcı Hamamı:1959 Erzincan depreminde ayakta kalan eserlerden biridir. 1548’de Şeyh Ahmed bin Mahmud tarafından yaptırılmıştır. 1670’de tâmir görmüştür. Klâsik Osmanlı hamamları plânındadır.

Gülâbibey Hamamı:Kemah’ta aynı isimli câminin batısındadır. Câmi ile birlikte yapılmıştır. Soyunma, soğukluk, sıcaklık ve külhan bölümlerinden meydana gelen klâsik Osmanlı hamamları plânındadır.

Kötür Köprüsü: Tuzla Suyu ile Karasu’nun birleştiği yerdedir. Tamâmı yontma taştan yapılmış köprünün günümüze sâdece ayakları kalmıştır.

Mesîre Yerleri: Erzincan gerek iklim gerek bitki örtüsü bakımından Doğu Anadolu’nun en güzel merkezlerinden biridir. Mesîre yerlerinin bâzıları şunlardır:

Beytahtı: Erzincan’ın güneybatısında,  Karah yolunun altıncı kilometresinde Karasu Irmağının kıyısında bir dinlenme yeridir. Buz gibi soğuk su kaynakları vardır.

Girlevik Çağlayanı: Erzincan’a 29 km uzaklıktadır. Çağlayan, sayısız kaynaklar, gür akan Kalecik Çayı, havuzlar, hidroelektrik santralı ve şâhâne manzaraları ile güzel bir mesîre yeridir.

Kadıgölü ve Yeşil Egin: Kemâliye ilçesinde şâhâne manzaralı bir su kaynağıdır. Çeşitli efsânelere konu olan bu kaynak, ilçeye başka bir güzellik kazandırmaktadır.

Munzur Dağı: Karasu vâdisinde yükselen bu dağın çok güzel manzaraları, gür kaynakları vardır. Kışın ve yazın dağ sporlarına müsâittir.

Yedi Göller: Çayırlı ilçesinin Beşköy yakınında birbirine bitişikmiş gibi görünen yedi göl vardır. Etrafı sazlık ve yeşilliktir.

Kaplıcaları: Şifâlı su kaynağı bakımından çok zengin olmayan Erzincan’da bulunan kaplıca ve içmelerin bâzıları şunlardır:

Ekşisu: Erzincan’a 15 km uzaklıktadır. Eski Erzincan-Erzurum yolu üzerindedir. Etrâfı mesîre yeridir. Şişelenerek satılan bu su, karaciğer ve safra yolları hastalıklarına faydalıdır.

Erzincan Ilıcası: Ekşisu yakınındadır. Ilıcanın suyu 31°C’dir. Kaplıca suyu yemeklerden önce az miktarda alındığı zaman mîde, barsak, karaciğer, safra kesesi ve hazımsızlığa iyi gelir.

Otlukbeli Mâdensuyu: Otlukbeli ilçesindedir. Mîde rahatsızlıklarına iyi gelir.

ERZİNCÂNÎ ABDULLAH MEKKÎ EFENDİ

Büyük âlim ve velî Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin talebelerinden. İsmi, Abdullah’tır. Erzincânî, Abdullah-ı Erzincânî ve Abdullah-ı Mekkî diye bilinir. On dokuzuncu yüzyılda yaşamıştır.

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin hizmetinde ve sohbetinde olgunlaşarak kemâle gelen Abdullah-ı Erzincânî, tasavvuf derecelerinde yükseldi. Hocasından hilâfet-i mutlakâ, yâni tam icâzet (diploma) alan Abdullah-ı Erzincânî, İslâm dîninin emir ve yasaklarını insanlara anlatmak için önce Erzincan’a sonra Erzurum’a ve oradan da Kudüs’e daha sonra Mekke-i mükerremeye gitti. Orada yerleşip, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri hayatta olduğu müddetçe onun ihtiyaçlarını Şam’dan gönderdi. Abdullah-ı Erzincânî, Mekke-i mükerremede pekçok talebe yetiştirdi. Hac ibâdeti esnâsında Şeyh Süleymân bin Hasen Kırîmî onunla karşılaşıp, sohbette bulundu. Vefâtından sonra Süleymân bin Hasan Kırîmî onun yerine irşâd (insanlara doğru yolu gösterme) faaliyetine devâm etti.

Abdullah-ı Erzincânî, âlim, ilmiyle âmil, fazîlet sâhibi ve evliyâ bir zâttı. Dünyâ ve ona âit her şeyden kesilerek, vatanını ve yakınlarını bırakıp Allahü teâlânın dînini anlatmak için Mekke-i mükerremeye gitti. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri Abdullah-ı Erzincânî’yi çok sever, ona özel iltifat gösterirdi.