DENİZCİLİK
Alm. Schiffahrt, Seefahrt, Nautik (f), Fr. Navigation (f), İng. Sailing, navigation, ocean transportation. Denizlerde gemi işletmeciliği ile ilgili sanat. Çok eski zamanlardan beri insanoğlu uzak veya yakın, başka bir yere gidebilmek için deniz seyâhatleri düzenlemiştir.
Bilinen ilk gemiyi Nuh aleyhisselâm yapmıştır. Daha sonra bilinen târihe göre, Mısırlılar ağaçdan oyma kayıklar yaparak denemeler yaptılar ve gitgide kereste kullanarak büyük gemiler yaptılar. Mısırlılar ilk önce Nil’den dışarı çıkmadıysa da, daha sonraları uzak seferler yapmaya başladılar. Mısırlılardan sonra en eski gemici bir millet olan Fenikeliler ve Kartacalılardır. Yapmış oldukları güçlü donanmalarla, çekinmeden Akdeniz dışına çıktılar.
Eski gemiciler yıldızlara ve güneşe bakarak yollarını bulup tâyin ederlerdi. Açık denizlerde karayı bulmak için de, yanlarına almış oldukları kuşları salıp, gittikleri yöne doğru gemiyi çevirirlerdi. Ancak 13. yüzyılda pusulanın bulunmasıyla, denizcilikte büyük ilerlemeler sağlandı ve yön tâyin etmedeki güçlükler halledilmiş oldu.
Venedikliler 16. asırda su altında kalan kısmı çok yüksek gemiler inşâ ettiler. Yapmış oldukları ticâret gemileriyle İngiltere’ye seferler yapmaya başladılar.
On yedi ve on dokuzuncu asırlar arasında gemicilik alanında büyük gelişmelerin olmasıyla yelkenli ve buharlı gemiler yapıldı. Denizciliğin en modern gelişmesi 20. asır içinde oldu. Bu asırda motorlu gemiler yapıldı ve telsiz, radyo, radar gibi cihazlar yardımıyla denizciler yollarını daha kolay bulmaya başladılar.
Gemideki kaptan, yolunu tâyin edebilmesi ve gideceği yeri bulabilmesi için şu yollardan faydalanır:
1.Pusula, harita ve parakete.
2.Gemiciler, deniz fenerlerine, şamandıralara ve karadaki bâzı işâretlere bakarak yollarına devâm ederler.
3.Güneş, ay, yıldız, gezegenlere bakılarak geminin yönü tâyin edilir.
4. Radar, telsiz , radyo gibi cihazlardan faydalanarak yol bulunur.
Kaptan , kara yakınlarında haritaya işâret koyar, seyir defterine de geminin bulunduğu enlem ve boylamı kaydeder.
Türklerde denizcilik: Türklerde denizcilik Selçukîler devrinde başladı. İstanbul’u ve Marmara adalarını kuşatmak için o zamanlar güçlü donanmalar kurmak ihtiyacı duyuldu. Gemlik’i fetheden Selçukîler buralarda tersâneler yapmaya başlayınca, Bizanslılar bu durumu kendileri için tehlike kabul ederek, denizden saldırıya girişerek kızakları yakıp yok ettiler. Marmara’da üstünlük sağlayamayan Selçukîler, İzmir’i zaptederek güçlü deniz donanmaları kurdular. Selçuklu Sultanı Alâeddîn Keykubad, Antalya ve civârını fethederek, Alâiye (Alanya)da tersaneler kurdu. Çaka Beyin idâresindeki Türk donanması Midilli ve Sakız adalarını fethetti. (Bkz. Çaka Bey)
Selçukîlerden sonra Türklerin denize çıkışı Aydınoğullarından Umur Bey zamânında gerçekleşmiştir. Denizcilik alanında en büyük ilerleme Osmanlılar zamânında olmuştur. On altıncı yüzyılda dünyânın en güçlü denizci ülkesi Osmanlılardı. Hattâ Avrupa’nın birleşik donanmasını tekbaşına yok edebilecek üstün bir güçteydi. Yıldırım Bâyezîd zamânında denizcilik alanında büyük gelişmeler sağlanarak Ege kıyılarına hâkim olundu. Antalya’yı da ele geçiren Osmanlılar, Akdeniz’e açılma imkânı buldular.
Fatih Sultan Mehmed Han zamânında kara kuvvetleri gibi denizciliğe de önem verilerek güçlü donanmalar kuruldu. 1453’te Fâtih Sultan Mehmed Hanın İstanbul’u fethetmesiyle, İslâm târihinde bir devir açılmıştır. Fetih devrinde hutbeler “Hâkimülbahreyn ve Sultânülberreyn” (Denizlerin Hâkimi, Karaların Sultânı) diye okunmaya başlandı.
Kânûnî Sultan Süleymân zamânında Eğriboz, İnebahtı, Midilli, Sıgacık, Kocaeli, Mora, Karlı ili, Rodos, Biga, Mezistre sancakları birleştirilerek merkezi Gelibolu olmak üzere Kaptan Paşa Eyâleti kuruldu. Donanma komutanına da “kaptan-ı deryâ” ismi verildi. Ancak bu ünvan, Barbaros Hayreddin Paşadan sonra “beylerbeyi” olarak değiştirildi. Cezâyir-i Bahr-i Sefid eyâleti beyliğine de “derya beyleri” dendi. Birinci Abdülhamîd Han zamânında kaptan-ı deryâ ismi yerine, donanma kumandanına “bahriye nâzırı” ismi verildi.
On altıncı yüzyılda dünyâya hükmeden Osmanlılar, kapasitesi çok büyük gemiler yaptılar. Savaş gemilerine “Baştarda” adını verdiler. 1710 senesinde İstanbul’da yapılan ve “kalyon” ismi verilen savaş gemisi 3300 kişilik bir donanmaydı. O zamanları dünyânın en güçlü donanmasına sâhib olan Osmanlılar Avrupa devletlerinin ısmarladıkları savaş gemileri ile ticâret gemilerini de yaparlardı.
Dünyânın en büyük tersâneleri İstanbul Haliç ve Gelibolu’daki tersânelerdi. Hattâ Venediklilerin vermiş olduğu gemi siparişi, Türk mühendislerinin gerçekleştirdiği planlarla bu tersânelerde yapılmıştır.
Osmanlılar denizcilik ilmi konusunda da dünyânın en ileri ülkesiydi. 1515 senesinde Pîrî Reis tarafından, ceylan derisi üzerine çizilerek yapılan harita, Amerika kıyıları hakkında gerçeğe çok yakın ayrıntılı bilgi verir. 1528’de Glole Dore tarafından çizilen Amerika kıtasıyla ilgili haritası, Pîrî Reis’in çizmiş olduğu haritanın yanında çok basit kalır.Topkapı Müzesindeki Pîrî Reisin haritasını görenler hayretler içinde kalmaktadırlar. Hâlen mevcûd olan ve 1461 senesinde İbrâhim Reis tarafından çizilen harita da, Osmanlıların o devirde kesinlikle ilim alanında Batıdan üstün olduğunu gösterir.
Donanmada çok güçlü olan Osmanlılar deniz nakliyatında ve ticâretinde de çok ileri idiler. 800 yolcu taşıyan gemiler de yapılmıştır. Bahriye nezâreti teşkilâtı içinde Şirket-i Hayriye ve Haliç şirketleri vardı.
1843 senesinde kurulan Fevâid-i Osmaniye Şirketinin 108 senelik faâliyetine ve 1851 senesinde kurulan Şirket-i Hayriye’nin 94 senelik faaliyetine, 1913 senesinde kurulan Haliç hattındaki İtalyan Şirketinin 22 senelik faaliyetlerine son verilerek, 1944 senesinde Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğüne devredilmişlerdir. Çeşitli isim değişiklikleriyle bugüne kadar faaliyetlerini sürdüren kuruluşlar Türk denizciliğinin gelişiminde önemli rol oynamışlardır.
1984 yılından îtibâren uzmanlık alanlarına göre yeniden yapılanmaya giderek; gemi yapım ve onarımları Türkiye Gemi Sanâyi olarak ayrı genel müdürlük, hizmet alanları da Türkiye Denizcilik İşletmeleri olarak ayrı bir genel müdürlük olarak sermâyenin tamâmı devlete âit olarak hizmet vermektedir.
DENİZGERGEDANI (Monadon Monoceras)
Alm. Narwal (m), Fr. Narval (m), İng. Narwal. Familyası: Küçük-yüzgeçli-yunusbalığıgiller (Delphinapteridae). Yaşadığı yerler: Kuzey kutup denizleri. Özellikleri: Erkeklerinde 2.5 m uzunlukta ileri uzanan bir savunma dişi vardır. Ömrü: Çok avlandığından 25 yılı aşmaz. Çeşitleri: Tek türdür.
Kuzey yarım kürenin kutup denizlerinde yaşayan bir balina. “Narbalinası” da denir. 4-6 metre boyundadır. Erkeklerin üst çenesinde 3 metre uzunluğa varan tipik bir tos dişi vardır. Bunu boynuz gibi savunma organı olarak kullandığından “denizgergedanı” adını almıştır. Başları yuvarlak, ağızları küttür, sırt yüzgeçleri yoktur. Sürüler hâlinde dolaşır. Eti ve yağı için avlanırlar.
DENİZHIYARLARI (Holothuroidea)
Alm. Seewalzen, Fr. Hoothurides, İng. Sea cucumbers. Derisidikenlilerin “Holothuroidea” sınıfından omurgasız hayvanlar.
Vücutları, ağızla anüsten geçen eksen istikametinde uzamış olup, sosis veya hıyara benzer. Ağız ve anüs karşılıklı iki uca yerleşmiştir. Diğer derisidikenlilerden, kutuplar yönünden geçen eksenin uzamasıyla farklılaşmıştır. Bu uzama hayvanın yan yatmasına sebeb olur. Ağız çevresinde çelenk şeklinde 10-30 kadar duyu, dokunma ve av yakalamaya yarayan tentaküller (dokunaçlar) vardır. Genellikle 3-27 cm boyundadırlar. 60 cm uzunlukta olanları da vardır. 900 kadar türü bilinmektedir.
Denizlerin kıyılara yakın sığ yerlerinde rastlanır. Ambulakral tüp ayaklarla yavaş hareket ederler. Tüp ayaklarını duyu organı olarak da kullanırlar. Tüp ayakları olmayan deniz hıyarları diplerde “U” şeklindeki oyuklarda yaşarlar. Solunumları vücut boşluğunda uzanan bir çift “suakciğeri” veya “solunumağacı” denen organlarla sağlanır. Kendilerini yenileme özelliğine sâhiptirler. Yumurtlayarak ürerler, erkek ve dişilerinin şekli birbirine çok benzer. Bâzıları hermofrodit (çift cinsiyetli)dir. Tentakülleriyle yakaladıkları plankton ve çamurlardaki organik maddelerle beslenirler. Çeşitli renkte veya cam gibi saydam olanları da vardır.
Güneydoğu Asya ve Avustralya sâhil insanları deniz hıyarlarını deniz suyunda pişirip, kurutur. Yeneceği zaman tatlı suda kaynatıp, özellikle çorbasını yaparlar.
Alm. Seeigel, Fr. echinoides, İng. Sea urchins. Sölomlu hayvanlardan ikincil ağızlılar şubesinin, derisidikenliler alt şubesinden bir sınıf.
Vücutları küre veya disk şeklinde, vücutlarının üzeri dikenli deniz hayvanlarıdır. Çoğunlukla kayalık deniz sâhillerinde yaşar. Akdeniz sâhillerinde bol miktarda bulunur. 800 kadar türü bilinmektedir. Vücutlarının üzerindeki kalker plakalar birbirine kenetlenerek bir kabuk meydana getirirler. Bu kabuk hayvanın örtüsüdür. Ağızları karın tarafında olup, kama şeklinde beş dişe sâhiptir. Kabukların üzerinde koruyucu sivri dikenler vardır. Kasların kasılmasıyla hareket eden dikenler, kısa ve kuvvetli olabildiği gibi, ince ve sivri olanları da vardır. Dikenlerin arasında zemine tutunmaya yardımcı kıskaç biçimli yapılar gözlenir. Sindirim sistemi “Aristofeneri” denilen özel bir çene sisteminin içinden geçer. Fenerin uzantılarına bağlı kasların kasılmasıyla dişler hareket eder, deniz kestaneleri, yosun, yumuşakçalar, küçük deniz hayvanları, çürümüş maddelerle beslenirler. Dikenlerden daha ileriye uzanan ince uzun tüp ayakların uçları vantuzludur. Bu emeçlerle zemine tutunarak hareket ederler. Yer değiştirmede hareketli dikenler de kullanılır. Ayaklar su kanalları sisteminin (ambulakral) basıncın değişmesiyle uzayıp kısalır. Dikenler ise kasların kasılmasıyla hareket ettirilir.
Yumurtlayarak ürerler. Sperm ve yumurta hücresi suda birleşerek döllenir. Birkaç tür hariç, deniz kestanelerinde erkek ve dişi ayrı cinstendir. Hareketli larvaları, diplerde yaşayarak olgunlaşır. Diğer hayvanlar tarafından yenilmeyerek hayatta kalanlardan denizkestâneleri meydana gelir.
Alm. Seelilien, Fr. Crinoides, İng. Sea lilies. Derisidikenlilerin, “Crinoidea” sınıfından deniz hayvanları. “saçyıldızları” veya “denizleylakları” olarak da anılırlar. Vücutları bir sap ile buna bağlı kollardan yapılmış bir çiçeği andırır. Kadehe benzeyen taç kısmındaki kollar beşli bir yapı gösterir.
Hayvanın vücut yapısı lâleye benzediğinden bu ad ile anılır. Denizlâlelerinin sapsız olanları bir yere tutunmadan kas bağlantılı kollarıyla serbest olarak yüzerler. Saplılar, saplarıyla bir yere bağlı olarak yaşarlar. Sapın kâide kısmı genişlemiş veya kök şeklindedir. Sap uzunluğu 65 cm kadar olanları vardır. Su kanalları sistemindeki tüp ayaklar harekette değil, solunumda kullanılır.
Sperm ve yumurta hücresi suda birleşir. Döllenmiş yumurtadan, serbest yüzen kirpikli larva teşekkül eder. Bundan da kendini bir yere tespit eden saplı larva meydana gelir. Bu da gelişerek serbest yaşayan veya kendini zemine tespit eden saplı denizlâlesi meydana gelir.
Besinleri, küçük plankton organizmaları veya organik artıklardır. Bunlar hareketli kollarıyla yakalanarak taç bölgesinde bulunan ağıza aktarılır. İskeletleri iğnesiz kalkerli plaklardan meydana gelir. Sarı, kırmızı yeşil, beyaz gibi renkleri olup, toplu yaşarlar. Deniz dibi çiçeklerini andırırlar. Sığ yerlerden 250 metre derinliklere kadar bulunabilirler. Kopan parçalarını yenileme kâbiliyetleri yüksektir. En çok paleozoik devrinde gelişen denizlâlelerinin bugün 800 kadar yaşayan türü bilinmektedir.
İlin Kimliği
Yüzölçümü: 11.874 km2
Nüfusu : 750.882
İlçeleri
: Merkez,
Acıpayam, Akköy, Babadağ, Baklan, Bekilli, Beyağaç,
Bozkurt, Buldan, Çal, Çameli, Çardak, Çivril, Güney, Honaz, Kale,
Sarayköy, Serinhisar, Tavas.
Pamukkalesi, horozu ve sularının bolluğu ile meşhur bir ilimiz. İl toprakları 28°30’ ve 29°30’ doğu boylamları ile 37°12’ ve 38°12’ kuzey enlemleri arasında kalır. Ege ve Akdeniz bölgeleri arasında bir geçit yeri durumundadır. İlin büyük kısmı Ege bölgesinde bulunur. Muğla, Aydın, Manisa, Uşak, Afyon ve Burdur illeri ile çevrilidir. Yüzölçümü 11.874 km2dir. Trafik kod numarası 20’dir.
İsminin Menşei
Denizli’nin suyu boldur. Yer yer pekçok güzel gölcükler görülür. Suları deniz suyuna benzediği için bu ile Denizli denmiştir. Evliyâ Çelebi Seyâhatnâmesi’nde “Kesir-i tülenha olmağula Denizli, denmiştir.” diyor. Yâni çok sulak olduğu için Denizli denmiştir. En doğru olan rivâyet budur. Diğer bir rivâyete göre Denizli’yi Türkmen boylarından Tonguzlu Beyi bir Türk şehri hâline getirmiştir. Tonguzlu zamanla Dengiz, bilâhare Denizli olmuştur. Eski ismi Laodikeia ve Tonguzlu’dur. Germiyanoğulları ise Tonguzluk demişlerdir.
Târihi
Anadolu’nun diğer bölgeleri gibi Denizli de asırlar boyunca çeşitli istilâlara uğramıştır. M.Ö. 2500 senesinde Luviler’in istilâsına uğrayan Denizli, bilâhare Hitit İmparatorluğunun toprağı olmuştur. Hititlerin yıkılışından sonra Frikya, sonra da Lidyalılarca ele geçirilmiştir. M.Ö. 6. asırda Persler işgâl etmiş, M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Anadolu ve İran’ı istilâ edince, Makedonya İmparatorluğuna dâhil olmuştur. İskender’in ölümü ile imparatorluk parçalanmış, bu bölge Asya İmparatorluğu kısmında kalmıştır. Bilâhare Bergama Krallığı bu bölgeyi ele geçirmiş, bu krallık M.Ö. 130’da Roma’nın nüfûzuna geçince, bölge Roma İmparatorluğu içinde kalmıştır. Roma İmparatorluğu M.S. 395’te ikiye bölününce, bu bölge Doğu Roma (Bizans)nın payına düşmüştür. Yedi ve onuncu asırlarda İslâm orduları bu bölgeye pekçok akınlar düzenlemişlerdir.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu fâtihi ve Türk Devletinin kurucusu Selçuklu Kutalmışoğlu Süleymân Şahın başkumandanlığındaki Türk Oğuz orduları bu bölgeyi fethetmişlerdir. 1110 senesinde Birinci Haçlı Seferinde Kommenoslar Denizli’yi geri aldılar. 1158 ve 1189’da Türkler yeniden bölgeye hâkim oldular. Türklerle Bizanslılar arasında el değiştiren Denizli, 1206’da yeniden fethedilerek Konya’ya bağlandı. 1255’te Bizanslılar Denizli’yi geri aldılarsa da, birkaç sene kalabildiler. Denizli Beyleri, Lâdik Beyleri ve İnançoğulları Beyliği, Germiyanoğlu Beyliğine bağlandı. 1300-1381 arasında İnançoğullarından dört Türkmen Beyi Denizli’de saltanat sürdü. İnançoğullarından önce Sâhib-Ataoğulları, Denizli’yi Germiyanoğullarından almış, fakat kısa bir müddet sonra terk etmişlerdir.
1390’da Sultan Yıldırım Bâyezîd, Germiyan beyliği ile birlikte Denizli’yi Osmanlı topraklarına katmıştır. 1402 Ankara savaşından sonra Germiyanoğulları tekrar Denizli’ye hâkim olmuşlarsa da, 1423’te Germiyan Beyliği ve Denizli tekrar Osmanlı toprağı olmuştur. 1423’ten bu yana hiçbir istilâya mâruz kalmamıştır. Osmanlı devrinde merkezi Kütahya’da bulunan Anadolu Beylerbeyliğinin (eyâletinin) 14 sancağı (vilâyeti)ndan biri olan Aydın’a bağlı kazâ merkeziyken, kısa bir müddet sonra sancak olmuştur. Tanzimâttan sonra da İzmir vilâyetinin 6 sancağından biri olmuştur. Birinci Dünyâ Harbinden sonra Menderes Nehrinin sağ yanı Yunanlılara, sol tarafı İtalyanlara verildi. İtalyanlar bu bölgeyi işgâl etmediler. Yunanlılar 5 Temmuz 1920’de Buldan kasabasına kadar geldiler. 4 Eylül 1922’de kaçarken çok sayıda Buldanlı’yı şehid ettiler. Denizli, Cumhûriyet devrinde il olmuştur.
Fizikî Yapı
Denizli çok engebelidir. Ege bölgesinin en yüksek dağları bu bölgede yer alır. Arâzinin % 47’si dağlar, % 25’i plato ve yaylalar ve % 28’i ovalarla kaplıdır.
Dağlar: Denizli topraklarının yarıya yakın kısmı dağlarla kaplıdır. En yüksek dağları olan Honaz Dağı (2528 m) ve Akdağ (2300 m) zirveleri devamlı karla örtülüdür. Bu iki dağı Kazıkbel Geçidi birbirinden ayırır. Diğer dağları ise; Gölgeli Dağları (Eren Tepe 2420), Akkaya Tepe (2268 m), Kıraç Tepe (2446 m), Yalnızca Tepe (2030 m), Kartalkaya (1687 m).
Ovalar: Ovalar, Büyük Menderes Nehrine doğru basamak basamak inerler. Başlıca ovalar (Sarayköy)Büyük Menderes Ovası, Buldan Ovası, Tavas Ovası, Acıpayam Ovası, Çivril Ovası, Baklan Ovası, Kaklih Ovası, Hanbat Ovası ve Eskere Ovasıdır. 400 bin hektara yaklaşan bu ovalar çok bereketlidir. Başlıca vâdiler ise Büyük Menderes, Çürüksu, Akçay ve Kelekçi vâdisidir.
Başlıca yaylaları; Karayayla, Çameli Yaylası, Uzunpınar Yaylası, Yoran Yaylası, Sahman Yaylası, Süleymâniye Yaylası ve Kuyucak Yaylasıdır. Denizli’nin yüksek ovaları da yayla özelliğini taşırlar.
Akarsular: Denizli su potansiyeli bakımından zengindir. Başlıca akarsuları şunlardır:
Büyük Menderes:İlin en büyük akarsuyudur. Afyon’un Dinar ilçesinden çıkarak Akdağ’ın pınarlarını alıp Işıklı Gölüne girer. Gölün batısından regülatörle çıkar. Medele köyü yakınında Uşak’tan gelen Banaz Çayını alır. Sarayköy yakınında Çürüksu Çayını alıp Aydın iline girer. Çürüksu:Honaz Dağı ile Kaklık ve Kocabaş bölgelerindeki suları alıp Büyük Menderesle birleşir. Gireniz:Eşeler Dağından çıkar, Çameli Dağlarındaki suları toplar. Kelekçi Vâdisine iner ve sonra Muğla iline girer. Dalaman Çayının Denizli’de bulunan kısmına Gireniz Çayı denir. Akçay:Bozdağ ve Sandıras dağlarından çıkar. Yenidere Çayı ile birleşir. Eskere Ovasında muhtelif suları alır. Muğla’dan gelen Karayayla sularını toplar ve Aydın’ın Bozdoğan ilçesine girer.
Göller: Acıgöl (Çardak Gölü) Denizli ile Afyon arasındadır. Derinliği azdır. Sularının bir kısmı yazın kurur. Gölde kalsiyum ve mağnezyum vardır. Balık yaşamaz. Karagöl:Çambaşı köyü yakınında çamlar arasında birbirinden 50-60 m farklı yükseklikte 4 gölden ibârettir. Akarsularla beslenir. Çaltı (Beyler) Gölü: Tuzludur. Bâzı şartlarda sulamada kullanılır. Işıklı Gölü:Çivril’de su taşkınlarını önlemek için yapılmış bir baraj gölüdür. 206 milyon m3 su toplanır. Buldanlı Barajı: Sulama ve taşkınları önlemek için yapılmıştır, 54 milyon m3 su toplanır. Derbent köyündedir. Süleymâniye Gölü:Buldan’ın Süleymâniye Yaylasında bulunan tatlı sulu bir göldür. Turizm için önemlidir. Yazın kamp kurmaya müsâittir.
İklimi ve Bitki Örtüsü
İklimi: Ege bölgesinin en serin ilidir. Kışlar ılık ve yazlar serin geçer. Yıllık yağış ortalaması 547 milimetredir. Kar yağışı çok azdır. +41.2° ile -11.4° arasında sıcaklık seyreder.
Bitki örtüsü: Denizli’nin yarısı % 51 ormanlarla kaplıdır. Çayır ve mer’alar % 10, ekili ve dikili arâzi % 35’tir. Ekime müsâit olmayan kısmı sâdece % 4’tür.
İlin bitki örtüsünü çoğunlukla orman ağaçları ile Akdeniz iklimine has makiler meydana getirir. Ormanlarda karaçam, kızılçam, sedir, ardıç, meşe, kayın, çınar ve dişbudak gibi ağaçlar bulunur. Ormanların başladığı sınırların altında kalan dağ eteklerindeki geniş alanlar çalılık ve fundalıklarla kaplıdır.
Ekonomi
Denizli ilinin ekonomisi tarıma dayanır. Son 15 yıldır sanâyi sektöründe mühim gelişme olmuştur. Faal nüfûsun % 70’i tarım, balıkçılık ve ormancılıkla uğraşır. Gayri sâfi hâsılanın (bürüt gelirin) % 40’ı tarım, % 15’i sanâyiden sağlanır.
Tarım: Denizli tarıma çok elverişlidir. Başlıca tarım ürünleri; buğday, arpa, mısır, nohut, tütün, haşhaş, üzüm ve pancardır. Sebze istihsali ise 250 bin tondur. Üzümden sonra, kavun, karpuz, elma, armut, vişne, kiraz, şeftali, bâdem ve nar bol miktarda yetişir.
Antepfıstığı üretimi gün geçtikçe artmaktadır. 70.000 zeytin ağacından ortalama 750 ton zeytin elde edilir. Mevcut su potansiyeli bütün ekili arâziyi sulamaya elverişlidir. Ekili arâzinin önemli kısmı sulanmaktadır.
Hayvancılık: Mer’a ve çayırları hayvancılığa müsâittir. Hayvan potansiyeli zengindir. Koyun, kıl keçisi, sığır, manda, at, eşek beslenir. Arı kovan sayısı 68.000’e yaklaşmıştır. Denizli horozu, tatlı ve uzun ötüşüyle meşhurdur. Yarım dakika devamlı öter. Tavukçuluk ileridir.
Ormancılık: Denizli’de orman varlığı önemli yer tutar. Arâzinin %51’i ormanlarla kaplıdır. Ormanların % 40’ı normal koru, % 25’i bozok koru ve % 35’i bozuk baltalıktır. Son yıllarda park ve yeşil alanlar ile berâber ağaçlandırma da hızla artmıştır.
133 köy orman içinde ve 113 köy orman kenarındadır. Her sene 150.000 m3 sanâyi odunu, 200.000 ster yakacak odunu, 40.000 kental çıra, 500 ton reçine ve 2 ton sığla yağı istihsal edilir. Ormanlarda daha çok karaçam, kızılçam, sedir, ardıç, meşe, kayın, çınar, dışbudak ağaçları bulunur.
Mâdenler: Mâdencilik, tarım, hayvancılık ve ormancılık kadar zengin değildir. Başlıca mâdenleri şunlardır:Krom, sodyum sülfat, linyit, kil ve alçıtaşıdır. Acıgölde erimiş hâlde bulunan sodyum sülfat 2 tesis ile yaklaşık 60.000 ton olarak elde edilir. Akarsu ve çayların bıraktığı gözenekli tortular “Taravertendir” yapılarda kullanılır ve ihraç edilir. Sarı veya beyaz renklidir.
Sanâyi: Sanâyi hızla gelişmektedir. Dokuma ve metal sanâyii ön sıradadır. Başlıca büyük sanâyi işletmeleri ise Sarayköy Pamuklu Sanâyii, Akseller Pamuklu Mensucat, Denizli Basma ve Boyama Sanâyii, Acıpayam Selüloz Fabrikası, Çal, Akkent Meyve Suyu Fabrikası, Gimek-Acıpayam Yem Fabrikası, Timgas Tavas Un Fabrikası, Uygar Motor, Kocabaş Motor Parçaları Dökümü, Emek Elektronik Sanâyii ve Ticâret (500 bilgisayar, 3 bin elektronik santral ve 35 bin telefon üretecek kapasitededir), Emsan (emâye tencere, tabak, demlik, çelik tencere, teflon üretir), Has Akümülatör, Buzsan buzdolabı sanâyiidir.
Bu fabrikaların dışında ayrıca ayakkabı, Ergür kablo, somun, civata, tuğla, plâstik, sunta, mukavva, oksijen gazı, cam ürünleri, pamuk ipliği, yem, kuruyemiş, un, kireç, motor parçaları, dericilik, mobilya ve mermer levha üreten sanâyi şirket ve tesisleri vardır. Denizli’nin yakın bir gelecekte bir sanâyi merkezi hâline gelmesi beklenmektedir.
Ulaşım: Havaalanı yoktur. Komşu illere asfalt yollarla bağlıdır. İzmir-Selçuk-Aydın-Denizli yolu en işlek olanıdır. İzmir-Aydın-Denizli demiryolu ile İzmir’e ve Afyon’a, Dazkırı’da ayrılan güzergâh ile Burdur ve Isparta’ya bağlanır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfus: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 750.882 olup, 337.793’ü şehirlerde, 413.089’u köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 11 bin 874 km2 olup, nüfus yoğunluğu (kesâfeti) 64’tür.
Örf ve Âdetler: Denizli’de Türk İslâm kültürü yerleşmiş ve 11. asırdan bu yana Türk İslâm kültürü ile yoğrulmuştur. On birinci asırdan sonra Türk olmayanlar İzmir’e doğru göç etmiş ve 1071’den sonra Denizli civârındaki dağ ve yaylalara yerleşen 200.000 çadırlık Türkmenler bölgeye hâkim olmuşlardır. Osmanlı Devleti Denizli’yi toprağına kattığında Denizli tamâmen Tükleşmiş bulunuyordu. On birinci asırdan önce bu bölgede yaşayan milletler ve bunların kültürleri eriyip gitmiştir. Sâdece târihî eser ve harâbeleri kalmıştır.
Mahallî kıyâfet:Denizli’nin kendine özel mahallî kıyâfeti vardır. “Süğüm”, “çeki”, “yemeni”, “cepken” ve “şalvar” ve diğer mahallî kıyâfetler ancak düğün ve folklor gösterilerinde giyilir.
Yemekleri: Bu bölgeye mahsus meşhur yemekler ise; kuru patlıcan dolması, kuru börülce çorbası, patlıcan közlemesi, tahinli katmer, nohutlu et ve sirkeli et, tas kapamasıdır.
Eğitim: İl dâhilinde 618 ilkokul, 129 ortaokul, 54 lise (genel-meslekî) vardır. Denizli’de, İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesine bağlı bir meslek yüksek okulu, bir tıp fakültesi, bir de eğitim yüksek okulu bulunur. Ege Üniversitesine bağlı Eğitim, Mühendislik ve Mîmârlık Fakültesi de bulunmaktadır (1993).
Folklor bakımından çok zengindir. Zeybek oyunları yaygındır. Halk edebiyâtı bakımından zengin mâni, atasözü, bilmece, alkış ve kargışlara sâhiptir. Güreş sporu yaygındır. Bayram Şit, Hasan Güngör, Ramazan Uysal ve Mehmet Güçlü gibi dünyâ ve olimpiyat şampiyonları yetişmiştir. Deve ve horoz döğüşü yaygındır.
İlçeleri
Denizli’nin biri merkez olmak üzere on dokuz ilçesi vardır.
Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 271.346 olup, 204.118’i ilçe merkezinde, 67.228’i köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dağlarla çevirili bir düzlükten meydana gelir. Güneyinde Menteşe Dağları, kuzeyinde Uran Tepeleri yer alır. Çürüksu ilçe topraklarını sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, pamuk, tahıl, üzüm, meyve ve sebzedir. Başlıca sanâyi kuruluşları, dokuma, metal eşya, cam, otomobil, elektrik-elektronik, deri-kösele, gıda ve orman ürünleri dallarındadır.
İlçe merkezi, üç tarafı dağlarla çevrili ve hafif eğimli bir arâzi üzerinde kurulmuştur. İzmir-Eğridir demiryolu ilçe merkezinden geçer. Belediyesi 1876’da kurulmuştur.
Acıpayam: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 69.446 olup, 8054’ü ilçe merkezinde 61.392’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 34, Kelekçi bucağına bağlı 15 köyü vardır. İlçe toprakları dağlarla çevrili bir çöküntü alanında yer alır. Kuzeyinde Honaz, doğusunda Eşler Dağı vardır. Topraklarını Dalaman Çayı sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri mısır, arpa, tütün, şekerpancarı, üzüm, elma ve baklagillerdir. El sanatları ve dokumacılık önemli geçim kaynaklarıdır. Selüloz ve yem fabrikaları başlıca sanâyi kurulaşlarıdır. İlçedeki Devlet üretme çiftliğinde tohumluk yanında, damızlık sığır, koyun tavuk ve yumurta üretimi de yapılır.
İlçe merkezi Acıpayam Ovasının orta kesiminde yer alır. Oğuz Türklerinin Avşar oymağına bağlı Türkmenler tarafından kurulmuştur. Denizden yüksekliği 950 metredir. İl merkezine 61 km mesâfededir.
Akköy: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 16.235 olup, 3614’ü ilçe merkezinde 12.621’i köylerde yaşamaktadır. Merkez ilçeye bağlı bir köy iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe toprakları genelde düzdür. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri; buğday, pamuk, üzüm, meyve ve sebzedir.
Babadağ: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 9513 olup, 6016’sı ilçe merkezinde, 3497’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 9 köyü vardır. Sarayköy’e bağlı bucak iken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli araziden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. İlçe merkezi Akdağ eteklerinde kurulmuştur.
Baklan: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 14.568 olup, 3931’i ilçe merkezinde, 10.637’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 10 köyü vardır. Çal ilçesine bağlı bir bucak iken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe toprakları orta yükseklikte dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Batısında Büyük Çökelez Dağı yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Bağcılık yaygın olarak yapılır. Hayvancılık gelişmiş olup, en çok koyun beslenir. İlçe merkezi Büyük Çökelez Dağı eteklerinde yer alır.
Bekilli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 12.637 olup, 4632’si ilçe merkezinde 8005’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 12 köyü vardır. Çal ilçesine bağlı bucak iken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe toprakları genelde düzdür. Kuzeyinde Bulkaz Dağı yer alır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. İlçe merkezi Bulkaz Dağı eteklerinde kurulmuştur.
Beyağaç: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7626 olup, 3006’sı ilçe merkezinde, 4620’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 7 köyü vardır. İlçe toprakları dağlarla çevrili ovadan meydana gelir. Ovayı Akçay sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, arpa, mısır ve nohuttur. Bağcılık ve meyvecilik yaygındır. Kale ilçesine bağlı belediyelik bir köy iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânun ile ilçe oldu.
Bozkurt: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 10.331 olup, 4309’u ilçe merkezinde, 6022’si köylerde yaşamaktadır. Çardak ilçesine bağlı bir bucak iken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe toprakları genelde düzdür. Ekonomisi tarıma dayalıdır. İlçe merkezi, Denizli-Afyon karayolu ve İzmir-Eğridir demiryolunun kıyısında yer alır.
Buldan: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 25.554 olup, 12.202’si ilçe merkezinde, 13.352’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 26 köyü vardır. Yüzölçümü 518 km2 olup, nüfus yoğunluğu 49’dur. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Batı ve güneyinde Aydın Dağları, kuzeyinde Bozdağlar yer alır. İlçe topraklarını Büyük Menderes Irmağı ve Derbent Çayı sular. Derbent Çayı üzerinde yapılmış olan Buldan Baraj Gölü ilçe sınırları içinde kalır. Süleymâniye Yaylasında bir krater gölü vardır.
Ekonomisi tarım ve dokumacılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, pamuk ve baklagillerdir. Bağcılık yaygındır. İlçe merkezi, Buldan deresi vadisinde yer alır. Denizli’yi kuzeyden İzmir’e bağlayan karayolu üzerindedir. İlçe belediyesi 1854’te kurulmuştur.
Çal: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 39.260 olup, 4704’ü ilçe merkezinde 34.556’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 30 köyü vardır. İlçe toprakları dağlarla çevrili bir çöküntü alandan meydana gelir. Doğusunda Büyük Çökelez Dağı, kuzeyinde Bulkaz Dağı, güneydoğusunda Beşparmak Dağı yer alır. İlçe topraklarını Büyük Menderes Irmağı sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk ve tütündür. Bağcılık yaygın olarak yapılır. Razaki türü üzümü meşhurdur. Hayvancılık gelişmiş olup, en çok koyun beslenir. İlçe merkezi, Büyük Çökelez Dağının eteğinde, Büyük Menderes Vâdisine hâkim bir yerdedir. Denizden yüksekliği 850 metredir. İlçe belediyesi 1868’de kurulmuştur. İlçede bir meyve suyu fabrikası vardır.
Çameli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 20.379 olup, 3043’ü ilçe merkezinde, 17.336’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25 köyü vardır. Yüzölçümü 738 km2 olup, nüfus yoğunluğu 28’dir. İlçe toprakları dağlıktır. Doğusunda Elmadağ, güneyinde Boncuk Dağları yer alır. Dağlardan kaynaklanan suları,Dalaman Çayı toplar. Akarsu vâdilerinde küçük düzlükler vardır. Dağlar ormanlarla kaplıdır.
Ekonomisi ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Elverişli arâziler az olduğundan tarım az yapılır. Köylerde halıcılık ve arıcılık yapılır. İlçede orman ürünlerin işleyen şekerli ürünler îmâl eden çeşitli atölyeler vardır. İlçe merkezi Elmadağ eteklerinde yer alır. Eski ismi Karaman’dır. Belediyesi 1953’te kurulmuştur. Denizden 1125 m yüksekliktedir. İl merkezine uzaklığı 112 kilometredir.
Çardak: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.818 olup, 3733’ü ilçe merkezinde 8085’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 7 köyü vardır. İlçe toprakları genelde düzdür. Kuzeyinde Beşparmak Dağı, güneyinde ise Eşeler Dağı yer alır. Doğusunda bulunan Acıgölün bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır. İlçe topraklarını Aksu Çayı sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, tütündür. Bağcılık yaygın olarak yapılır. Hayvancılık gelişmiştir. En çok koyun, kıl keçisi ve sığır beslenir. Acıgöl’ün sularından sodyum sülfat elde edilir.
İlçe merkezi, Beşparmak Dağlarının güney eteklerinde, Acıgöl’ün kenarında yer alır. İzmir-Eğridir demiryolu ve Afyon-Denizli karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 58 km mesafededir. 1958’de ilçe olan Çardak’ın belediyesi de aynı yıl kurulmuştur.
Çivril: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 61.441 olup, 11.445’i ilçe merkezinde, 49.996’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 42, Gümüşsu bucağına bağlı 7, Işıklı bucağına bağlı 12 köyü vardır. Yüzölçümü 1499 km2 olup, nüfus yoğunluğu 41’dir. İlçe toprakları etrafı dağlarla çevrili çöküntü alanından meydana gelir. Batı ve kuzeyinde Bulkaz Dağı, güney ve güneydoğusunda Beşparmak Dağı, kuzeybatısında ise Akdağ yer alır. İlçe topraklarını Işıklı, Dinar ve Küfü çayları sular. Akarsular üzerinde sulama ve taşkınları önlemek için yapılan Işıklı ve Küfü barajları vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı olup, ayrıca az miktarda haşhaş, pamuk ve susam yetiştirilir. Meyvecilik yaygın olup, üzüm, elma ve şeftali üretimi fazladır. Hayvancılık gelişmiştir. En çok koyun ve sığır beslenir. Işıklı Baraj Gölünde tatlı su balıkçılığı yapılır. Krom yatakları özel sektör tarafıdan işlenir.
İlçe merkezi, Çivril Ovasının kuzey kenarında yer alır. Denizden 975 m yüksekliktedir. Modern bir ilçe olan Çivril, eski bir yerleşim merkezidir. Hitit İmparatorluğuna bağlı Arvaza Krallığına başşehirlik yapmıştır. Uşak-Denizli karayolu ilçeden geçer. İzmir-Aydın-Burdur demiryoluna bir hatla bağlanır. Belediyesi 1914’de kurulmuştur. İl merkezine 96 km mesâfededir.
Güney: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 15.799 olup, 7333’ü ilçe merkezinde, 8466’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 19 köyü vardır. Yüzölçümü 534 km2 olup, nüfus yoğunluğu 30’dur. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Büyük Menderes Irmağı ilçe topraklarını sulayarak doğu-batı istikâmetinde akar. İlçe sınırları içinde Büyük Menderes Irmağı üzerinde sulama gâyeli bir baraj kurulmaktadır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday ve arpa olup, ayrıca az miktarda soğan, patates, elma, armut ve pamuk yetiştirilir. Bağcılık gelişmiş olup, üzüm üretimi oldukça fazladır. Dokuma halı ve üzüm işleyen atölyeler başlıca küçük sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında zımpara taşı yatakları vardır.
İlçe merkezi, Büyük Menderes Irmağı kıyısındadır. Denizden 850 m yüksekliktedir. İl merkezine 72 km mesafededir. 1948’de ilçe olan Güney’in belediyesi 1880’de kurulmuştur.
Honaz: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 24.254 olup, 6333’ü ilçe merkezinde, 17.921’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 18 köyü vardır. Merkez ilçeye bağlı bucak iken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe toprakları, kuzeyi düzlük olup, güneyi dağlık araziden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. İlçe merkezi Honaz Dağı eteklerinde yer alır.
Kale: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 19.089 olup, 6950’si ilçe merkezinde, 12.139’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 23 köyü vardır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Dağlardan kaynaklanan suları Akçay toplar. Bu akarsu üzerinde Kemer Barajı kurulmuştur. Akçay kıyısında Eskere Ovası yer alır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır ve nohuttur. Bağcılık ve meyvecilik yaygındır. En çok elma ve şeftali yetiştirilir. İlçe topraklarında linyit yatakları vardır. Dokumacılık gelişmiştir. İlçe merkezi Tavas Ovasının güney ucundaki bir tepe üzerinde kurulmuştur. Denizden yüksekliği 1000 metredir. Gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 71 km mesâfededir. 1959’da ilçe olan Kale’nin belediyesi 1899’da kurulmuştur.
Sarayköy: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 32.890 olup, 15.481’i ilçe merkezinde 17.409’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 25 köyü vardır. İlçe topraklarının büyük bir kesimi Büyük Menderes Ovasında yer alır. Güneybatısını Akdağ engebelendirir. Dağlardan kaynaklanan suları Büyük Menderes Irmağı toplar.
Ekonomisi tarım ve dokumacılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk, arpa, soğan, üzüm ve şeftali olup, ayrıca az miktarda patates, incir, mısır, elma yetiştirilir. Dokuma atölyeleri başlıca küçük sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi, Çürüksu’nun Büyük Menderes’e karıştığı yerde bir tepe üzerinde kurulmuştur. İzmir-Aydın-Denizli demiryolu ve karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 20 km mesâfededir. Denizli’nin merkez ilçeden sonra nüfus bakımından en büyük yerleşim merkezi Sarayköy’dür. İlçe belediyesi 1883’te kurulmuştur.
Serinhisar: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 23.560 olup, 17.112’si ilçe merkezinde, 6448’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 4 köyü vardır. Acıpayam’a bağlı bucak merkezi iken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe oldu. Eski ismi Kızılhisar’dır. İlçe toprakları düzdür. Kuzeyini Honaz dağı engebelendirir. Acıpayam Ovasının bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır. Ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. İlçe merkezi Honaz Dağı eteklerinde kurulmuştur. Denizli-Acıpayam karayolu ilçeden geçer.
Tavas: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 65.136 olup, 11.777’si ilçe merkezinde, 53.359’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 32, Kızılca bucağına bağlı 7 köyü vardır. Yüzölçümü 1691 km2 olup, nüfus yoğunluğu 39’dur. İlçe toprakları orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Kuzeyinde Akdağ, güney ve doğusunda Gölgeli dağları, Orta kesiminde ise Tavas Ovası yer alır. Akçay ve Yenidere ilçe topraklarını sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, nohut, şekerpancarı, üzüm, elma, mercimek, soğan ve tütün olup, ayrıca az miktarda haşhaş, mısır ve şeftali yetiştirilir. Hayvancılık ve dokumacılık gelişmiştir. İlçe topraklarında kireçtaşı ve mermer yatakları vardır.
İlçe merkezi, Tavas Ovasının doğu kesiminde yer alır. Karacasu ve Muğla’yı Denizli’ye bağlayan yollar ilçede kesişir. 1959’da ilçe olmuştur. İl merkezine 45 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1877’de kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Denizli târihî ve turistik yerler bakımından çok zengindir. Mesîre yerleri yanında sağlığa çok faydalı kaplıcaları ile turizm sektörü için çok müsâittir.
Denizli Kalesi: Osmanlı devrinde artık önemi kalmadığı için ihmâl edilmiş ve yıkılmıştır. 1702 zelzelesinde 12.000 kişi ölürken kale de büyük hasar görmüştür. Arap seyyahı İbn-i Battûtâ 1332’de Denizli’ye hayran kalmıştır. Yedi câmiden bahseder.
Sultan Murad Câmii: Honaz ilçesindedir. Kitâbesi yoktur. On beşinci asır mîmârî özelliğini taşır. Küçük, kare plânlı ve tek kubbelidir. Günümüzde harâbe hâlindedir.
Yazır Câmii: Acıpayam’ın Yazır köyündedir. 1801’de yapılmıştır. Ahşap tavan gül motifleri ile süslüdür. Mîmârî ve süsleme bakımından çok değerlidir.
Savranşah Câmii: Çivril ilçesinin Savranşah köyündedir. Kitâbesinde, 1802’de Ömer Ağa tarafından yaptırıldığı bildirilmektedir. İç süslemeleri arasında bir câmi motifi bulunur.
Yediler Türbesi: Denizli içindedir. İnanç Beylerine âit 7 kabir bulunur. On üçüncü asır eseridir.
Yatağan Baba Türbesi: Baklan ilçesindedir. Kitâbesi yoktur. On altıncı asır klasik Osmanlı Türbe mîmârîsi tarzında yapılmıştır.
Akhan: Denizli-Eğridir arasında Goncalı köyündedir. Sultan İzzeddîn İkinci Keykâvus yaptırmıştır. Taş işçiliği çok güzeldir. Beyaz mermer levhalardan yapıldığı için Akhan denilmiştir. Gökpınar (Emir Sultan)Çayı yanından geçer. Kervansarayda yatılacak yerler, eşyâ deposu, ahır, yem ve saman depoları, hamam, mescit, nalbant ve semerci, koşum atölyesi vardır.
Çardakhan Kervansarayı: Çardak ilçesindedir. 1230’da yaptırılmıştır. Sultan hanlarının yalın süslemesiz örneklerindendir. Günümüzde yıkık bir hâldedir.
Ahmetli Köprüsü: Sarayköy’le Buldan arasında Ahmetli köyü yakınındadır. Yapım târihi belli değildir. Roma veya Selçuklu eseri olduğu zannedilmektedir.
Eski Denizli Mezarlığı: Türklerin Denizli’yi fethinden bu yana kullanılan bu mezarlık bir târih hazînesidir. Bu mezarlıkta Denizli’yi fethederken şehid olan Selçuklu Komutanı Mehmed Gâzi ile Haçlılara karşı savaşta şehid olan Fatma Yıldız Hanımın mermer kabirleri vardır.
Eski târihî eser ve harâbeler: Hierapolis:Pamukkale yakınındadır. İyonların kaplıca şehridir. Depremde yıkılmış, M.Ö. 1900 senesinde Bergama Kralı Evmenes yeniden inşâ ettirmiştir. M.S. 1354’te depremde yeniden yıkılmış ve terk edilmiştir. Tapınak, tiyatro, saray ve ev harabeler hâlen ayaktadır.
Laodikela: Türklerin “Ladik” dedikleri bu şehir, Diopolis ve Rhoas şehirlerinin harâbeleri üzerine kurlmuştur. Şehir dâire şeklinde bir kale içindedir. Üç giriş kapısı vardır. M.Ö. 3. asırda kurulmuştur. Şehir harâbelerinde hamam ve tiyatro kısmen sağlamdır. Denizli’ye 6 km mesâfededir.
Selokid soyundan Andtiokos Kralı Antiokos-II bu şehri kurarak karısının ismini “Laodikela” vermiştir. Bu şehir harâbelerinde gizli geçitler, büyük banyolar, pazar yeri (Agora), şehir kuzey ve güney kapısı, şehir duvarları (sehler), su kaynağı, tiyatro, mezarlar ve heykel müzesi ile öldürücü zehirli gazların (pulutonium) bulunduğu yerler vardır.
Tripolis: Buldan’ın Yenice köyündedir. Harâbeler içinde şehir suları, kilise, su yolları, mezar ve tiyatro hâlen bulunmaktadır.
Beyce Sultan Höyüğü: Târih öncesi çağa âit yerleşim merkezidir. Çivril ilçesinin Menteşe köyü yakınındadır. Burada Arzava Krallığına âit eserler de bulunmuştur. Burada Bakırtaş (kalkolitik) devrinden son tunç çağlarına kadar 40 kattan meydana gelen kalıntılar bulunmuştur.
Pamukkale: Denizli’nin en çok turist çeken yeridir. Turistik tesisleri mevcuttur. Pamukkale Kaplıcasında “radon gazı” vardır. Bu su insanı dinlendirici özelliğe sâhiptir. Bu suda hem banyo edilebilir hem de içilebilir. 35°C sıcaklıkta ve lezzetlidir. Topraktan fışkıran ve küçük bir göl meydana getiren karbondioksitli ve kireçli sıcak su derin kanallarla ovaya akar ve sonra soğur.
Pamukkale, dünyâda eşi bulunmayan bir tabiat hâdisesidir. Binlerce seneden beri kireçli sıcak su kaynaktan uzaklaşınca soğuyup katılaşmış ve katlar, basamaklar hâlinde pamuktaşlarını (travertenleri)meydana getirmiştir. Denizli’ye 20 km uzaklıktadır. Az ilerisinde İyonların kaplıca şehri olan “Hierapolis”in harâbeleri vardır. Dünyâda bir benzeri bulunmayan Pamukkale aynı zamanda şifâlı bir kaplıcadır. Damar, kalp, romatizma ve sinir hastalığına iyi gelir.
Mesîre yerleri:Orman içinde ve göl kenarlarında çok güzel mesîre yerleri vardır.
İncilipınar: Denizli’ye iki km uzaklıktadır.
Gökpınar: Denizli’ye 10 km uzaklıkta olup, Acıpayam-Denizli arasındadır. Büyük çınar ağaçlarıyla kaplıdır. Orman, göl ve akarsular bir aradadır. Honaz ve Karcı dağlarının birleştiği vâdidir.
Çamlık: Denizli yakınında 1000 kişinin dinleneceği orman içi mesîre yeridir.
Güney Çağlayan: Güney ilçesinin 10 km uzaklığında, 10 m yükseklikten akan bir çağlayandır. Çevresi ağaçlık ve güzel manzaralıdır.
Diğer mesîre yerleri ise, Kocapınar, Işıklı, Gümüşsu, Evkara çamlığı, Hisar değirmenleri, Alacain, Çambaşı, Kadılar, Iğdır çamlığı, Gürpınar ve Kestane Deresidir.
Kaplıcaları: Denizli ili şifâlı su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Fakat bunların çoğunda tesis yoktur. Bâzıları şunlardır:
Karahayıt Ilıcası: İl merkezine 25 km uzaklıktadır. İçme kürleri sindirim sistemi hastalıklarına, banyo kürleri ise astım, damar sertliği ve romatizma rahatsızlıklarına iyi gelir.
Tekkeköy Kaplıcası: Sarayköy ilçesine 20 km uzaklıkta Tekkeköy yakınlarındadır. Oteli olan bu kaplıcanın suyu romatizma, idrar yolları, deri ve kadın hastalıklarına iyi gelir. Kaplıca yakınında kükürtlü bir çamur da bulunmaktadır.
Ortakçı Ilıcası: Sarayköy ilçesi yakınlarındadır. Ilıcanın yanında bir hamam ve otel bulunmaktadır. İçme ve banyo kürleri sindirim sistemi ve romatizma hastalıklarına faydalıdır.
Yenice Kaplıcası: Buldan ilçesine bağlı Yenice köyü yakınlarındadır. İçme ve banyo kürleri romatizma, kalp, damar sertliği, basur ve deri hastalıklarına faydalıdır.