BÖLÜNEBİLİRLİK

Alm. Teilbarkeit (f.), Fr. Divisibilite (f.), İng. Divisibility. Verilen bir sayının bir başka sayıyla tam olarak bölünüp bölünmediğini, bölme işlemi yapmadan önce basit sistemlerle anlamaya yarayan özellikler. Bir sayının 2 ve 4, 8, 16 ve benzerleri gibi ikinin kuvvetleri ile bölünebilme özellikleri, bir sayının iki ile bölünmesinden kalan, bu sayının birler basamağının iki ile bölünmesinden elde edilen kalana eşittir. Bir sayının dört ile bölünmesinden elde edilen kalan, bu sayının son iki rakamını teşkil eden sayının 4 ile bölünmesinden elde edilen kalana eşittir vb. Bir sayının iki ile bölünebilmesi için son rakamının çift veya sıfır olması, 4'e bölünebilmesi için son iki rakamının teşkil ettiği o sayının 4'le bölünebilmesi veya sıfır olmasıdır. Bir sayının 8 ile, 16 ile vb. bölünebilmesi için o sayının son üç-dört vb. basamağındaki rakamların teşkil ettiği sayının 8, 16 vb. ile bölünebilmesi veya sözkonusu basamakların sıfır olmasıdır.

Bir sayının 5 ve bunun kuvvetleri olan 25 vb. ile bölünebilme özellikleri, verilen bir sayının 5 ile bölünebilmesinden elde edilen kalan, bu sayının son rakamının 5'e bölünmesinden elde edilen kalana eşitir. Bir sayının 25'e bölünmesinden elde edilen kalan, bu sayının son iki rakamının teşkil ettiği sayının 25'e bölünmesinden elde edilen kalanın aynıdır... Buradan çıkan sonuç şudur: Bir sayının 5'e bölünebilmesi için, son iki rakamının 5 veya sıfır olması, 25'e bölünebilmesi için son iki rakamından meydana gelen sayının 25'e bölünebilmesi veya son iki rakamının sıfır olması gerekir.

Bir sayının 3 ve 9 ile bölünebilmesi özellikleri: Bir sayıdaki rakamların toplamı 3 ile bölünebilirse, verilen sayı da 3 ile ve sayının rakamlarının toplamı 9 ile bölünebilirse bu sayı da 9 ile bölünebilir.

Bir sayının 11 ile bölünebilme özellikleri: Bir sayının, sağdan başlayarak tek sıradaki rakamların toplamından çift sıradaki rakamlarının toplamı çıkarıldığında elde edilen sayı 11 veya 11'in katları ise, bu sayı 11'e bölünebilir.

Bir sayı aralarında asal birçok sayı ile bölünebilirse, bu sayı o sayıların çarpımıyla da bölünebilir. Bir sayının mesela 105 ile bölünebilmesi için, bu sayının aralarında asal ve çarpımları 105 eden 3-5 ve 7 ile bölünebilmesi gerekir.

Cebirde bölünebilirlik: Bir polinomun diğer bir polinomla bölünebilmesinden elde edilen bölüm, bir polinom şeklinde ifade edilebiliyorsa, bu polinom, diğer polinoma bölünebilir denir. x değişkenli bir polinomunun birinci dereceden bir x-a ifadesiyle bölünebilmesinin cebirde önemi büyüktür. Bir x değişkenli polinomun x-a ile bölünmesinden elde edilen kalan, polinomda x yerine a yazılmakla elde edilen sayıdır. Bundan şu netice çıkar: x değişkenli bir polinomun x-a ile bölünebilmesi için, polinomda x değişkeni yerine a konulduğunda polinom sıfıra özdeş olmalıdır. Bir çarpma kaidesi bulunan bir cümle içinde b=ac olacak şekilde bir c elemanı varsa a,b'yi bölüyor denir.

BÖLÜNME (Biyolojik)

Alm. Zellteilung (f), Fr. Segmentation (f), division (f), reproduction (f.) des cellules (biol.), İng. Division. Hücrelerin belli bir büyüklüğe varınca eşit parçalara ayrılıp çoğalması. Birçok ilkel organizmalar tek hücreden yapılmıştır. Bunlarda bir hücrenin ikiye bölünmesi, iki ayrı canlının meydana gelmesini sağlar. Yüksek yapılı organizmalarda ise, canlı çok sayıda hücreden meydana gelmiştir. Çok hücreli canlı, bir hücrenin ardışık bölünmelere maruz kalması ve bu hücrelerin birbirlerinden ayrılmayarak bir bütün meydana getirmesiyle ortaya çıkar.

Her hücre bölünürken çekirdeği de iki kısma ayrılır. Çekirdek bölünürken çekirdekte bulunan ve canlının karekterini tayinde rol oynayan genleri taşıyan kromozomlar da ikiye bölünür. Oğul hücredeki kromozomlar ana hücredeki kromozomlara benzer. Çekirdeğin, benzer kromozomlara malik kendine benzer iki çekirdeğe ayrılmasına mitoz veya karyokinez bölünme denir. Çok çekirdekli hücreler konu dışı edilecek olursa her nukleus (çekirdek) bölünmesinin ardından stoplazma bölünmesi yani sitokinez gelir.

Amitoz denen bölünme önce çekirdekçik, sonra çekirdek, daha sonra stoplazmanın uzayıp ortadan boğulma suretiyle ikiye ayrılmalarıyle meydana gelir. Boğumlara ayrılan hücreler, eşit büyüklükte olmazsa, bu bölünmeye tomurcuklanma denir ki, bira mayası bu biçim bölünme ile çoğalır. Mitoz bölünmeye kıyasla az rastlanan amitoz bölünme, bazı ilkel bitkilerde, bazı dejenerasyon gösteren hücrelerde ve doku kültürlerinde görülür.

Eşeyli üreme ile çoğalan canlılarda iki eşey (gamet) hücresinin (yumurta ile sperma) birleşmesiyle meydana gelen zigot denen döllenmiş yumurta hücresinin çekirdeği, birleşen iki hücrenin çekirdeğindeki kromozomların sayısının toplamı kadardır. Canlılarda kromozom sayısının sabit kalmasını sağlamak gayesiyle eşeyli üreme gösteren türlerin gametlerinin kromozom sayıları yarıya indirgenir. Kromozom sayısının yarıya inmesini sağlayan bölünmeye mayoz bölünmesi (veya redüksiyon) denir. Mayoza uğramış, yani kromozom sayısı yarıya indirgenmiş gamet hücreleri birleşerek zigotu meydana getirdiğinde; zigot, ana canlının kromozom sayısına ulaşmış olur. (Bkz. Mayoz Bölünme)

BÖRK

Alm. Kopfbedeekung (f.) (spez),Fr. Bonnet (m.) que les Turcs mettaient autrefois, İng. Felt Cap. Türklerde erkek başlığı. Eskiden hayvan postu ve işlenmiş deriden, sonraları ise, keçe ve çuhadan yapılmıştr. Börk, İran ve Anadolu'da yaşayan Türkmen boylarında, Selçuklu ve Osmanlı ordularında kullanılmıştır. Osman Beyin kırmızı çuhadan bir börk giydiği kaynaklarda yazılıdır. Yıldırım Bayezid devrinde ise ilk defa olmak üzere ordu mensuplarına da giydirilmiş ve bu tarihten sonra yeniçeri ocağının resmi başlığı olmuştur.

Börk, aslında ahi birliğine mensub olanların başlığıydı. Beyaz keçeden imal edilirdi. Yeniçerilerin börkü 45 cm boyunda, ucundan arkaya devrilen tiftikten, uzun ve omuza kadar gelen bir yatırtma bulunurdu. Yatırtma kısmı enseyi örter, yağmur, kar ve soğuktan muhafazaya yarardı. Börkün ön tarafında da gümüş veya başka bir madenden yapılmış, yünlük (tüylük) denilen kaşıklık bulunurdu ki, Yeniçeri zabitleri ve kumandanları rütbelerine göre buraya bellerine doğru inen sorguç takarlardı. Börklerin bir kısmı yünlüksüz olup, ocakta bulunan bir kısım yeniçeriler giyerdi. Dört çeşit börk vardı: Yünlüklü, yünlüksüz, üsküf ve kuka.

Yünlüksüz keçe, önde sorguç takılacak yerine yatırmalı olan börktür. Sadece yeniçeriler giyerdi. Başa giyilecek kısmı nakışlıydı ve bu işlemeye "daltaç" denirdi. Bunun üstündeki üsküf'e benzerdi. Fakat onun gibi nakışlı değildi. Yünlüksüz keçeyi acemi ocağı kethüdası, başçavuş, aşçıbaşı, bir yere giderken yeniçeri ağası ve merasim haricinde gedikli mehterleri ve küçük çavuş giyerlerdi.

Börklerin bir çeşidine de "üsküf" adı verilirdi. Başa giyilecek kısmı dört beş parmak genişliğinde nakışlıydı. Arkaya yatırması yoktu. Fatih Sultan Mehmed devrine kadar padişahla kumandanlar, savaş esnasında yayabaşılar giyerdi. Yeniçeri börklerinin ayrıca rütbelere göre turna telli, balıkçıl telli, sorguçlu, sorguçsuz şekilleri vardı. Kuka ise, yayabaşı börküne benzerdi. Fakat üsküfü ve süpürge sorgucu yoktu. Tüylüğüne turna teli takılırdı.

Yeniçeriler, börkü eğri; orta, bölük kumandanları ile atlı sekbanlar ise doğru giyerlerdi.Yeniçeri börkleri yatırtmalı olduğu halde, yayabaşı börklerinde yatırtma yoktu. Yayabaşı börkleri dört beş parmak sırmalı olurdu.

BRAHMANİZM

Alm. Brahmanismus (m.), Fr. Brahmanisme (m.), İng. Brahmanism. Hindistan'da ortaya çıkan batıl dinlerden biri. Hindistan'da milattan asırlarca önce zuhur etmiş hakiki, ilahi bir dinin sonradan bozulmuş şekli. Brahmanlar, Allahü tealanın varlığına inanırlar, peygamberlere inanmazlar. Bu inanışın başında olanlar Brahma ismini aldılar. Bunlardan birini mabut şekline soktular. Bunun dört oğlu olduğunu, dört oğlundan biri, Brahma'nın ağzından, diğer üçünün de elinden ve ayağından meydana geldiğine inanırlar. Bu inançtan dolayı Brahmanlar insanları dört sınıfa ayırırlar:

1. Brahmanlar:Son derece nüfuzlu olup, sözlerine, kimse karşı gelemez. Bunlar inanışın kutsal rahipleridir. Mukaddes Veda kitabını okumak, açıklamak ve diğer Brahma mensuplarına yol göstermekle görevlidirler. Emirlerine kimse karşı gelemez.Herkes onlardan çekinir.

2. Savaşçılar: Bu sınıfa hükümdarlar, racalar ve büyük devlet adamları girer. Bunlara "Krişna" adı verilir.

3. Tüccarlar ve çiftçiler: Bunlara "Vayansa" adı verilir.

4. Köylüler, işçiler, amele ve benzerleri

Bu dört sınıftan çıkarılanlara "Parya" adı verilir. Bunlar hayvan muamelesi görür. İnsan gibi yaşamak hakları yoktur. Diğer sınıflardaki insanlarla bütün ilişkileri kesilir.

Brahman inanışında putlar vardır. Putların cinsi, manası, yenecek ve yenmeyecek şeyler, suçlar ve bunlara verilecek cezalar, Manava Dharine Şastra ismindeki mukaddes kitaplarında yazılıdır. Brahmanlar, birçok tanrıya inanırlar. En büyük tanrıları kötülüğü yok etmek için insan kılığına girmiş olan Krişna ile ikinci büyük tanrı Vişnu'dur. Vişnu, bunlara göre çok mühim olup, koyu mavi renkli vücut ve dört elli olarak gösterilir.Ya Garuta adındaki kartalına binmiş, yahut da lotos çiçeği veya bir yılan üzerine oturmuştur. Brahma inanışına göre, Vişnu, şimdiye kadar dünyaya 9 defa muhtelif şekilde (insan, hayvan veya çiçek olarak) gelmiştir. Şimdi onun onuncu gelişi beklenmektedir. Üçüncü tanrıları ise Siva'dır.

Normal hayatta, hiçbir canlı varlık, insan veya hayvan öldürülmez. İnsan mukaddes bir varlık sayılır. Ancak savaşta öldürülmesine izin verilir. İnsanın öldükten sonra tekrar başka bir şekilde dünyaya geleceğine inanırlar. Vişnu'nun da dünyaya bir hayvan şeklinde gelebileceğini düşündüklerinden kesinlikle hayvan öldürmezler. Mutaassıp olanları katiyyen et yimezler.

Manu kitabına göre, insan hayatı dörde ayrılır:

1.Tembellik,

2. Evlilik,

3.Münzevilik (yalnız başına yaşamak),

4. İnanış uğruna dilencilik.

Brahmanlar insanlara, "Brahman rahiplerinin sözlerini dinlemek ve onlara her zaman itaat etmek, Manava kitabına göre hareket etmek, paryalarla hiç temas etmemek, hiç bir canlı varlığı öldürmemek" gibi hususları telkin ederler. Ruh ve beden hakkında hiçbir bilgi vermezler.Tenasühe, yani insan öldükten sonra ruhunun tekrar başka bir şekilde dünyaya geleceğine inanırlar. Yalnız insanı kutsal bir varlık olarak kabul ederler. Brahmanlar, Hindistan'da Ganj Nehrini mukaddes sayarlar. Bu nehirde yıkanmayı, bu nehrin suyunu içmeyi, ölülerini bu nehre atmayı kutsal vazife addederler.

BRAUN, Wernher Von

Amerikan füze programının babası. Almanya'da 1912 senesinde doğan Braun İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar memleketinde kaldı. Daha çocukluğunda füze ile işleyen bir gövde fikrinden devamlı istifade etmeyi düşünmüştür. İkinci Dünya Savaşında roketlerin geliştirilmesinde ve uzun menzilli ilk balistik füze (A-4) yapılmasında büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Füze teknolojisinde o tarihte en ileri Almanya idi.

İkinci Dünya Savaşından sonra yanında kilit personeli ile birlikte ABD'ye giden Braun, burada Redstone, Jupiter ve Pershing füzelerinin yapımında çalıştı. Amerikan füze programının babası olarak uzay yolculuğunun gerçekleştirilmesinde önemli çalışmalarda bulundu. 1958'de ilk Amerikan sun'i peyki olan Explorer 1, Jüpiter-C füzesine bağlanarak uzaya gönderilip yörüngeye oturtturuldu. 1960 NASA teşkilatı kurulunca onun başına geçirildi. Bu tarihten sonra Apollo projesinin füzeleri üzerinde çalışmaya başladı. Kendi yönetiminde Satürn tipi füzeler geliştirilmiş ve bunlardan biriyle de 21 Temmuz 1969'da Ay'a ilk iniş gerçekleştirilmiştir. Hayatının sonuna kadar çalışmalarına devam eden Braun 1977'de ölmüştür.

Braun'un yayınladığı kitaplardan bazıları şunlardır:

1) Ay'ın Fethi (Conquest of the Moon), 2) Ay'a İlk Gidenler (First Men to the Moon), 3) Mars'ın Keşfi (Exloration of Mars),4)Roket ve Uzay Yolculuğu Tarihi (History of Rocketry and Space Travel).

BREJNEV, Leonid İliç

Sovyet devlet adamı. 1906'da doğdu. 1923 senesinde Komsomol üyesi seçildi. Kursk Ziraat Enstitüsünü bitirdikten sonra, tarım üretimini teşkilatlandırıp, artırmak üzere 1927'de Urallar'da vazifelendirildi. 1931 senesinde komünist partisine girdi. Bir metalürji enstitüsünü bitirip Dynepralzerinjisk'te 2 sene mühendislik yaptı. 1938 senesinde partide sürekli kadroya alındı. Prezidyum tarafından 1941'de albaylığa 1944'te tümgeneralliğe yükseltildi. 1942 senesinde 4. Ukrayna cephesinin siyasi idaresini üstlendi. Üç sene bu işi yürüttü. 1950 senesinde Moldavya'da parti birinci sekreterliğine getirildi. 1952 senesinde SSCBKomünist Partisi merkez komitesine ve parti sekreteryasına girdi. Prezidyuma yedek üye seçildi. 1953 senesinde partinin bu merkez organlarından uzaklaştırılarak Kazakistan'a sürüldü. 1956 senesinde, eski görevlerine yeniden döndü. Merkez komitesi prezidyumu asıl üyesi oldu. 1960 senesinde, Sovyet yüksek prezidyumu başkanı sıfatıyle devletin başına geçti. Bu görevi bıraktıktan sonra, 1964 senesinde parti birinci sekreterliğine yükseldi. Yüksek Sovyet Prezidyumu başkanı olan Podgorni ile birlikte Sovyet Devletinin ortak yönetiminde yer aldı. SSCB anayasasını hazırlama çalışmalarını yönetti. 1966'da yapılan yirmi üçüncü Kongrede Leninci ilkelere bağlılığını ilan etti. 1976'da mareşal oldu. 1977 senesinde Podgorni'nin yerine Yüksek Sovyet Prezidyumunun başına getirildi. Böylece bütün muhaliflerini tasfiye etti.

1968 senesinde Çekoslavakya ayaklanmasını kanlı bir şekilde Varşova Paktı üyesi beş devletle bastırdı. ABDbaşkanı Nixon ile Salt-1 antlaşmasını imzaladı. Başkan Carter ile Salt-II antlaşmasını sonuçlandırdı (1979). Afganistan'ı Sovyet askerleri ile işgal ederek, 1,5 milyon Müslümanın şehid olmasına sebeb oldu. İnsan haklarını savunan A. Soljenistin gibi aydınları vatandaşlıktan çıkartarak batıya sürdü.

1982 senesinde Moskova'da öldü.

BREST - LİTOVSK ANTLAŞMASI

Birinci Dünya Savaşı sonunda Brest şehrinde İttifak Devletleri (Almanya, Türkiye, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan) ile Sovyet Rusya arasında imzalanan barış antlaşması (3 Mart 1918).

1917’de Birinci Dünya Savaşından çekildiğini ilan eden Rusya ile İttifak Devletleri arasındaki barış görüşmeleri 22 Aralık 1917’de başladı. Ancak görüşmelerin uzaması ve bir neticeye varılamaması üzerine Almanlar 18 Şubatta tekrar saldırıya geçti. Almanların ileri sürdüğü şartların kabulüne taraftar olan Lenin, partisine de görüşünü kabul ettirmeyi başardı. 3 Martta imzalanan antlaşmaya göre Sovyetler, Polonya, Ukrayna ve Finlandiya ile Baltık topraklarından çıkmayı kabul etti. Ardahan, Kars ve Batum’u Türkiye’ye bıraktı. Antlaşma 15 Martta Sovyetler Kongresinde de tasdik edildi. Brest-Litovsk Antlaşması 11 Kasım 1918’de Almanya’nın müttefiklerle imzaladığı ateşkes antlaşmasıyle birlikte yürürlükten kalktı.

BREZİLYA

DEVLETİN ADI

Brezilya Fedaratif Cumhuriyeti

BAŞŞEHRİ

Brasilia

NÜFUSU

153.322.000

YÜZÖLÇÜMÜ

8.511.965 km2

RESMİ DİLİ

Portekizce

DİNİ

Hıristiyanlık (Katolik)

PARA BİRİMİ

Cruzado

Güney Amerika'nın doğusunda yer alan bir devlet. Güney Amerika'nın en kalabalık  ve en büyük ülkesidir. Dünyanın yüzölçümü bakımından beşinci, nüfus bakımından sekizinci büyük ülkesidir. Güney Amerika'nın yarısı kadardır. Doğusunda Atlas Okyanusu olup bu okyanusta 7250 km kadar bir kıyıya sahiptir. Ekvador ve Şili hariç Güney Amerika'daki bütün ülkelerle komşudur.

Tarihi

21 Nisan 1500 yılında Portekizli bir gemici olan Pedro Alveras Cabrol, Hindistan'a gidiyorum zannıyla Güney Amerika'ya ayak bastı ve ülkeyi Portekiz kralı adına zaptettiğini ilan etti. 1530 yıllarında Martin Alfonso de Sousa liderliğindeki bir keşif gezisi esnasında, stratejik noktalar olan yerlere, Rio de Janerio ile bir yıl sonra da bugünkü Santos şehrinin banliyosü olan Sao Vicente şehirlerini kurdular. Piratiningo şehri de, 1532 yılında Sao Vicente yakınlarında yüksek bir bögede kuruldu. Portekizlerin İspanya hakimiyetine girdiği 1580'den 1640 tarihine kadar Brezilya bir İspanya sömürgesi oldu. 1640'ta Portekizliler Brezilya'yı tekrar ele geçirdiler. Hükumet merkezi 1763'te Salvador'dan Rio de Janerio'ya taşındı. Zira burası coğrafi ve stratejik bakımdan merkez olmaya daha uygundu.

1698 yılında Sao Paulo'da bol miktarda altın bulundu. Daha sonra iç kesimlere Amazon havzasına yapılan keşif gezileri sonucu altından başka madenler de bulundu. Bölgede çeşitli feodal gruplar ortaya çıktıysa da fazla yaşamayıp yeniden birlik sağlandı.

1572 yılında Brezilya'yı yönetim bakımından Salvador ve Rio de Janerio'dan ibaret olmak üzere ikiye ayıran sistem, 17. yüzyıl çeyreğine kadar devam etti. On altı ile on yedinci yüzyılda İspanyollar, İngilizler, Fransızlar ve Almanlar zaman zaman bu bölgeyi ele geçirmek istedilerse de muvaffak olamadılar. 1807'de Portekiz'in Napolyon Bonapart tarafından işgal edilmesi üzerine kral ailesi ve devletin bazı ileri gelenleri Brezilya'ya kaçtılar ve ertesi sene hükumet merkezini Rio de Janerio'da kurdular. Bu esnada Brezilya'nın nüfusu 2.500.000 olup, bunun 400.000'i beyaz 1.300.000 zenci ve 800.000'ini yerli halk teşkil ediyordu. Zenciler büyük şekerkamışı çiftliklerinde ve madenlerde çalıştırılmak üzere 1538 yılında Afrika'dan köle olarak getirilmişlerdi. 1819'da Napolyon'un Avrupa devletlerine yenilmesi üzerine Portekiz kralı, yeğeni Don Pedro'yu, Brezilya Genel Valisi bırakarak Portekiz'e geri döndü.

1822'de Portekiz parlamentosu ilk koloni statüsüne geri dönmek isteyince, Brezilyalılar, Don Pedro Jose Boni Facia deAndrada Silvan'ın liderliğinde bağımsızlık hareketlerini başlattılar ve 7 Eylül 1822'de bağımsızlıklarını ilan edip, 1824'te liberal bir anayasa kabul ettiler. Düzensiz savaşlardan sonra Portekizliler Brezilya'nın bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldılar. Brezilya 1889 yılına kadar krallıkla idare edildi.

Latin Amerika'da en uzun süre krallıkla idare edilen tek ülke Brezilya idi. 1831 yılında Don Pedro, oğlu İkinci Don Pedro'ya tahtı terk etmek zorunda bırakıldı. İkinci Don Pedro zamanında modern Brezilya'nın temelleri atıldı. 1888'de 800.000 köylüye hürriyet verildi. 1889'da kansız bir darbe ile krallık idaresi yıkılarak cumhuriyet idaresi kuruldu. 1914'te siyasi birliği temin eden Brezilya, bütün dünya ülkeleri tarafından tanındı. İstikrarsız bir ülke olup, sık sık anayasa değişiklikleri ve ihtilaller olmaktadır.

Fiziki Yapı

Brezilya'nın en kuzey ve güney noktası arasındaki noktayla doğu ve batı noktaları arasındaki mesafe hemen hemen birbirine eşittir (4225 km). Genel olarak yüzey şekilleri iki geniş kategoride incelenir.

1. Kuzeyde Amazon Nehri havzasının, batıda Parana ve Paraguay nehri sisteminin geniş düz ovaları.

2. Doğudaki Brezilya yüksek yaylaları ve kuzeyindeki Cuiana yaylalarıdır.

İki geniş nehir sistemi, iki yüksek dağlık bölge arasında sınırsız bir hal alır. Hemen hemen bütün Brezilya'nın yarısından fazlası deniz seviyesinden 200 metreden az yüksek yerler olmasına rağmen, nüfusunun hakim kısmı daha ziyade yüksek yerlerde bulunur. Ülkenin hemen hemen % 4'ü deniz seviyesinden 900 m yüksekliğin üzerindedir. Brezilya'nın en yüksek dağı Pico da Bandeira olup, 2890 m'dir.

Akarsular: Büyük Amazon Nehri dünyanın en geniş ve çok su taşıyan nehridir. Peru'da And Dağlarının doğusundan çıkar ve Brezilya ovaları içinde akar. Atlas Okyanusundan Peru içlerine kadar nehir taşımacılığına elverişlidir. Denize döküldüğü yerde muhtelif kanallar ve birçok adalar meydana getirir. En büyük ada Marajo Adası olup, 26 km2dir. Amazon'un önemli kolları, Tocantins, Araguaia, Xingu ve Topajostur. Diğer önemli nehri, Parana Nehridir.

Göller: Brezilya'da iki önemli göl vardır. Bunlar Lagoa dos patos ve Lagoa'dır.

İklim

Genel olarak Brezilya'nın iklimi her tarafta aynı olduğu zannedilirse de, ülkede çeşitli iklim farklılıkları görülür. Brezilya'da görülen en yüksek sıcaklık kuzeydoğu alçak bölgelerinde kaydedilmiştir. Burada absorbe edilen yüksek miktardaki güneş ışınları, sıcaklığı 38°C'ye kadar yükseltir. Kuzeyde Amazon Havzasında elde edilen sonuçlara göre senenin çoğu nemli ve sıcak geçmektedir. Yıllık yağış ortalaması 2000  mm'dir. (Bkz. Amazon Havzası)

Kuzeydoğu sahilleri tropikal nemli bir iklime sahip olup, kışla beraber gelen yağışlı mevsim (mayıstan ekime kadar) kuzey sahillerine soğuk hava getirir. Kuzeydoğudaki nemli bölgelerin iç kesimleri çöldür. Brezilya'nın kuzeydoğusunda Sertao denilen sürekli kurak bölgelerde kaktüs ve diğer bitkiler bulunur. Amazon bölgesi hariç yaz mevsimi yağışlı mevsimdir. Senenin geri kalan zamanında hava normal geçer. Genelde sahilden içeri gittikçe yağışlar artar. Ancak nemli yağmur getiren sert rüzgarlar, iç kısımlara gittikçe dağ engelleriyle karşılaşır. Sao Paulo'nun tam güneyinde İtapanhau bölgesinde Serra do Mar bariyeri (seti) senede 4500 mm yağmur düşmesine sebeb olur.

İklim şartlarını kontrol eden en önemli faktör, yüksekliktir. Çünkü ortalama 300 m yükseklik için yaklaşık 1,8°C sıcaklık düşer. Bu sebeple 20° güney enleminde yer alan ve 850 m yükseklikteki Belo Norizonte şehrinde yıllık sıcaklık ortalaması 20°C'dir. Güney Brezilya'daki 900 metre yükseklikteki platolarda çoğu zaman kar yağmaktadır.

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Bitkiler genellikle iklim ve toprak durumuna sıkı sıkıya bağlıdır. Brezilya bitkileri üç grupta incelenir.

Ormanlar: Hemen hemen Brezilya'nın yarısı ormanlarla kaplıdır. Ormanlar dört ana grupta toplanır: Selva, mata, araucaris, caatinya. Amazon Havzasında yer alan ekvatoral sığ yağış ormanlarındaki ağaçlara "selva" denir. Dünyanın en büyük  tropikal yağışlı ormanlarıdır.

Ziraat terimleri arasında çok manidar bir terim de Doğu Brezilya'nın tropikal, yapraklarının yarısını döken "mata" tabiridir. Bu ormanlar Brezilya'da iyi toprağın, humusun ve geniş çiftliklere müsait yerlerin bir sembolüdür. Bu ağaçlar kesilerek ziraat için organik bakımdan zengin topraklar elde edilmektedir.

Brezilya'nın güney yüksek dağlarındaki ormanlarda bulunan "araucaria" ağacı, Brezilya'da inşaat kerestesi olarak çok kullanılır. Bilhassa hızla gelişen şehirlerde dökülen betonlara şekil vermek için, yapı malzemesi olarak kullanılmaktadır. Ancak çok fazla kesim yapıldığı için tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Caatinga denilen dikimli orman, ülkenin kuzeydoğu bölgesinde bulunur. Burada Lokustlar ve çöl bitkileri bulunur.

Savanlar: Genel olarak otluklar bakımından Brezilya'nın merkez kısmının büyük bir bölümünü kaplar. Brezilya'nın yeni başşehri Brasilia bu savan bölgesinde kurulmuştur. Kuzey Amerika'daki çayırlar kadar bir münbit arazi değildir.

Otlaklar: Campos denilen otlakların başlıcaları Brezilya'nın güneyinde ve bazı iyi sulanan merkez platolarda yer alır. Amazon bölgesinde de otlak araziler bulunur.

Brezilya'da hayvanlar, bilhasa balıklar, kuşlar ve böcekler yönüyle çok farklılıklar gösterir. Asya, Afrika hatta Kuzey Amerika ile mukayese edilirse Brezilya'da bazı büyük memeliler bulunmamaktadır.  Kuzeydeki ormanlar hayvanlar bakımından, bilhasa maymun ve kuşlar bakımından zengindir. Balık gibi bazı hayvanlardan ticari olarak istifade edilir. Böcekler tarım için ciddi tehlike arz etmektedir. 200 çeşitten fazla zehirli yılan mevcuttur. Ancak yılanlar nadir olarak meskun yerlerde görünmektedir. Birçok vahşi hayvanlar avlanmak sebebiyle ortadan kaybolmuşlardır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Nüfus: Brezilya, sosyal bünyesi bakımından çok büyük farklılıklar arz eder. Güney kesimleri, daha fazla şehirleşmiş, daha fazla (tarım dahil)sanayileşmiş ve siyasi ve sosyal ağırlığa sahiptir.

Kuzey ve kuzeydoğu kesimleri ise, kırsal bölgeler olup, daha ziyade aristokratlaşmıştır. Bu sebepten dolayı tarihçiler Brezilya'dan bahsederlerken, kuzey ve kuzeydoğudaki an'anevi ziraatle meşgul olan aristokrat sınıfla, güney kesimindeki sanayileşmiş demokrat sosyal sınıfı birbirinden ayırırlar.

Brezilya'da nüfus artışı çok fazladır. Yirminci asrın sonlarında dünyanın en kalabalık ülkelerinden birisi olacağı tahmin edilmektedir: Brezilya nüfusu 4 etnik gruptan meydana gelmektedir: Yerli Kızılderililer, KoloniciPortekizliler, Afrika zencileri ve 1850'den beri Avrupa ve diğer memleketlerden gelen göçmenlerdir. Nüfus sayımı kayıtlarına göre nüfusun % 62'si beyazlar, % 11'i zenciler, % 27'si kahverengi derililerden meydana gelir.

Ancak farklı ırklar arasında evlenmeler sebebiyle melez halk artmaktadır. Brezilya'ya dışardan oldukça fazla göç yapılmıştır. Halen Brezilya'da 300.000 insan, Portekiz doğumlu olarak yaşamaktadır. 1875 ile 1960 yılları arasında Brezilya'ya 5 milyon Avrupalı göç etmiştir.

Halkın % 90'ı Roma Katolik mezhebine mensuptur. % 5 civarında Protestan bulunur. Brezilya'da diğer bir dini grup, Ruhçular (Spiritualistler)dır. Bunların 2 binden fazla toplantı yerleri vardır. Ailede baba hakimdir. Ancak son zamanlarda bu hakimiyet zayıflamıştır. Resmi dili Portekizcedir.

Brezilyalılar yazın ve havanın normal olduğu kış günlerinde sokağa dökülürler. Evlerini açık, ancak gölgeli yerlere bina ederler. Müzik ve samba halkın çok fazla rağbet ettiği oyunlardır. Sporun her çeşidi yapılmaktadır. Bilhassa futbolda dünyada söz sahibidir. 1958, 1962 ve 1970 yıllarında Dünya Kupasını kazanmıştır.

Nüfusun bir kısmı sahildeki yerleşim merkezlerinde toplanmıştır. En önemlileri Sao Paulo ülkenin eski başşehridir. Yeni kurulan başkent Brasilia, Salvodor, Parto Alegre diğer önemli şehirlerdendir.

İdare: Brezilya 22 eyaletten meydana gelen federal bir cumhuriyettir. Başkanlık sistemi ile yönetilir. Parlamento, Senato ve Millet Meclisinden meydana gelir. Her eyaletten 3 senatör 8 yıllığına, millet vekilleri 4 yıllığına seçilirler. Eyaletlerde ayrıca halk tarafından seçilen bir vali ve bağımsız yargı organları bulunur. Okur-yazar 18 yaşını doldurmuş her Brezilyalının oy kullanması mecburidir. Erler oy kullanamaz. 67 yaşından büyük olanlar için de oy kullanmak mecburi değildir. Vergiler eyaletler tarafından toplanır.

Eğitim: Okuma-yazma bilmeyenlerin oranı bazı kırsal bölgelerde çok yüksektir. Sao Paulo, Rio Grande do Sul, Minas Geraıs'de ise düşüktür. Anayasada eğitim için devlet gelirlerinin % 10'u ayrılmıştır.  İlköğretim mecburidir. Üç çeşit  ilkokul vardır. Yaygın olanı  devlet ilkokulu olup, eyalet yöneticileri tarafından idare edilir. İkincisi belediye okulları, üçüncüsü de özel ilkokullardır. İlkokul 4 senedir ve 7 veya 8 yaşında öğrenci kabul eder. Ortaokullar Kuzey Amerika'daki ortaokullara benzetilmektedir. Brezilya'da ilk üniversite 1920'de kurulmuştur. Bununla beraber 20. yüzyılda da dikkate değer gelişmeler olup yeni üniversiteler de kuruldu. Bazı üniversiteler kilisenin kontrolü altındadır. En büyük üniversitesi Brezilya Üniversitesi olup, Rio de Janerio'dadır.

Ekonomi

Brezilya ekonomisi İkinci Dünya Savaşından sonra kısa bir duraklama göstermesine rağmen, sonradan büyük bir gelişme göstermiştir. Ancak enflasyon %'si bakımından dünyada en ileri ülkeler arasında olup, binli rakamlara ulaşmıştır. 1967 ve 1986 senelerinde olmak üzere iki kere para birimi değiştirilmiştir.

Tarım: Brezilya, sanayisinin gelişmesine rağmen, genel olarak tarım ülkesidir. Ekilen arazinin yarıdan fazlası gıda ürünleri olmasına rağmen yine de gıda ihtiyacının bir kısmını dışardan ithal etmektedir.

Brezilya dünyanın en büyük kahve üreticisi ve ihracatçısıdır. Ancak bu kahve Amerika kıtasındaki ülkelerin ihtiyacını ancak karşılamaktadır. Pamuk üretimi de gelişmiş olup, kahve ile birlikte döviz kaynağını teşkil etmektedir. Şekerkamışı ve kakaonun da az bir kısmını ihraç etmesine rağmen, büyük bir kısmını iç tüketim için kullanmaktadır.

Değerli kerestelik ağaçlar, pirinç, taze fasulye, pamuk, kahve, şekerkamışı, kakao ve mısır başlıca ürünleridir. Ülkenin bazı yerlerinde az miktarda portakal, muz, yerfıstığı, tütün, elyaf ve bazı sebzeler yetiştirilir.

Brezilya sığır yetiştiriciliğinde, dünyanın önde gelen ülkelerindendir. Çiftliklerde bol miktarda et için sığır yetiştirilir. Brezilya'da ziraat iki gruba ayrılır:

1. Rio de Janerio'nun kuzey kısımlarında iptidai usullerle yapılan ziraat;

2.Ülkenin güneyinde daha çok modern aletlerle yapılan ziraattır.

Ormancılık ve balıkçılık: Brezilya'da ormanlardaki araucaria ağaçları kerestecilikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Amazon ormanlarındaki ormanlar, yeni yeni üretime girmektedir. Balmumu, kabuklu bitkiler, zamk ağacı, pazarlanabilir orman ürünleridir. Ancak bu bitkilerin hiçbiri henüz pazarlama ortamına girmemiştir.Orman ürünleri aynı zamanda tıp sahasında da kullanılır. İpeka şurubu, kokain, afyon vb. uyuşturucular bu tip orman ürünlerinden elde edilir. Balıkçılık gün geçtikçe artmakta ve ülke ekonomisine büyük katkıda bulunmaktadır.

Sanayi: Son yıllarda Brezilya mamul sanayi ürünleri ihracatı, tarım ürünlerinden daha fazla olmuştur. Sanayide elektrik ve enerji açığını önlemek için dünyanın en büyük hidro-elektrik santralını kurmuştur. 1976'da başlanılan bu İtaipu Barajı 1980'de tamamlanmış olup senede 100 milyar kilowatt/saatten fazla elektrik enerjisi üretebilmektedir. 1977'de Almanlarla teknik işbirliği yapılarak nükleer santraller işletilmeye başlanmıştır. Demir-çelik, dokuma, kağıt, cam, tekerlek, plastik vb. imalinde fabrikalar kurularak, kendi kendine yetecek hale gelmektedir. Yıllık çelik üretimi 20 milyon tona ulaşmıştır.

Madenler: Brezilya zengin maden yataklarına sahiptir. On sekizinci yüzyıldan itibaren zengin altın, elmas madenleri bulunmuştur. Brezilya aynı zamanda dünyanın en bol demir rezervlerine sahiptir. Amapo bölgesinde bol miktarda manganez çıkarılır. Salvador yakınlarında petrol bulunmuştur. Brezilya'da çok az kömür yatakları bulunur. Dışardan ithal yolu ile açığını kapatır.

Ulaşım: Brezilya'nın ulaşım güçlüğü önemli meselelerdendir. Coğrafi yapısından dolayı modern kara yollarının kurulması gecikmiştir. Yeni yeni ulaşım gelişmekte ve modern hava limanları kurulmaktadır. Amazon nehri ve kolları üzerinde gemicilik ve taşımacılık ileri bir seviyededir.

BROCKELMANN, Carl

Türkiyatçı Alman müsteşriki yâni doğu bilimcisi. 1868 senesinde Almanya’da (Rostock) doğdu. Sâmi dilleri sâhasında tahsil gördü. 1890’da doktor, 1893’te Breslav (bugün Polonya’da) Üniversitesinde doçent, 1900 senesinde de profesör oldu. Halle, Königsberg ve Berlin Üniversitelerinde dersler verdi. 1935’te ayrıldıysa da 1947’de yeniden Halle Üniversitesine döndü. 1956’da öldü.

Brockelmann, Sâmi dilleri sâhasında yetişti. Sâmi dillerini mukâyeseli inceledi. Bu çalışmaları yanında faaliyetinin büyük bir kısmını Türkiyâta yöneltti. Dîvânü Lügati’t-Türk’ün 1917’de yayınlanması Türkiyâta hayranlığının dönüm noktası oldu. Bir ara Türkiye’ye gelerek çalışmalarda bulundu.

Brockelmann Türkoloji, İslâmî ilimler, Arabî ve Süryânice ile ilgili eserler yazmıştır. Bâzı makâleleri basında yayımlandı.

Türkiyâtla ilgili eserlerinden bâzıları: Ali’s Qissai Jusuf (Ali’nin Kıssa-i Yusuf’u 1917), Mittelturkischer Wortschatz (Orta Türkçenin Kelime Hazinesi, Leipzig-1928), Osttürkische Grammatik der İslamischen Literatursprachen Mittelasiens (Orta Asya’nın İslâmiyet Devrinde Gelişmiş olan Doğu Türk Edebiyât Dillerinin Grameri-1951), Geschchte der İslamischen Völker und Staaten (İslâm Milletleri ve Devletleri Târihi) (1954).

Geschichte der Arabischen Litteratur ismindeki Arabî eseri, bütün dünyâda mevcût olan Arabî İslâm kitaplarını ve yazarlarını ve her memlekette hangi kütüphânelerde bulunduğunu ve numarasını gösteren çok istifâdeli ve kıymetli bir kitaptır. 1943 senesinde Leiden şehrinde basılmıştır. Eser, 2 asıl ve 3 zeyl olmak üzere beş cilttir.

BROM

Alm. Brom (n), Fr. Brome (m.), İng. Bromine. Br sembolü ile gösterilen halojenler sınıfından bir element. Peryodik cetvelde VII A grubunda bulunur. Leş kokulu anlamında olan brom ilk defâ Fransız kimyâcısı Antoine Balard tarafından elde edildi.

Özellikleri: Brom, koyu kırmızı kahve renkli, kötü kokulu, aşındırıcı, oda sıcaklığında sıvıdır. Batıcı (asab bozucu) bir koku verir. Deriyi tahriş ettiği için dikkat edilmelidir. Brom suda az çözünür (20°C’de, 1 litre suda 35 gr). Fakat karbon disülfür, karbon tetraklörür ve kloroform gibi organik çözücülerde çok iyi çözünür. Brom -7,3°C’de katı hâle geçer ve 58,8°C’de kaynar. Atom numarası 35, atom ağırlığı ise 79,91’dir. Bromun tabiatta takriben eşit miktarlarda olan iki tâne kararlı izotopu mevcuttur ki bunlar, Br.79, Br.81’dir. Brom diğer halojenler gibi elektronegatif bir elementtir. Bromun kimyâsal özelliği iyod ile klorun arasındaki alandır. Brom iyottan aktif, klordan pasiftir. Çok metal ve ametalle bromür şeklinde bileşik verir. Bazlarla hipobromit ve bromürleri verir. Brom, bileşiklerinde -1, +1, +4, +5 ve +6 değerliklerini alabilir.

Tabiatta bulunuşu:Brom tabiatta serbest halde bulunmaz. Elektron ilgisinden dolayı dâimâ bileşik hâlinde bulunur.Tuz hâlindeki bileşiklerinin çoğu suda çözünür ve bu yüzden deniz suyunda derişik (konsantre) halde bulunur. Buharlaşma sonucu kurumuş iç deniz ve tuzlu göllerin yataklarında tuzlar hâlinde bulunur. Bromürler klorürlere göre daha azdır. Bromürler yerküresinin takribi % 0.001’ini meydana getirirler. Avrupa’da başlıca brom kaynağı, Almanya’daki Stassfurst tuz yataklarındaki sodyum, magnezyum ve potasyumbromür tuzlarıdır.

Elde edilişi:Deniz suyu milyonda 65 oranında bromür ihtivâ eder. Bu yüzden deniz suyu başlıca brom kaynağıdır. Teknik olarak bromun elde edilişi, asitlendirilmiş deniz suyundan serbest klor gazının geçirilmesiyledir: 2Br-+Cl2 Æ Br2+2Cl- Ayrıca bromkarnalitten (KCl. MgCl2MgBr2 6H20) elde edilir: MgBr2+Cl2 Æ MgCl2+Br2 Bu şekilde brom elde etmek için damıtma işlemi gerekir.

Kullanılışı: Bromun başlıca kullanılma sahası 1,2 dibromoetanın elde edilmesindedir. C2H4Br2’nin meşhur adı etilen dibromürdür. Etilen dibromür, motor vuruntusunu önleyici olarak bilinen kurşun tetra etilen (C2H5)4 Pb ihtivâ eden benzine katılır. Organik bromürlerden çok bilinenlerden biri de hidrojenbromür (HBr)’dür. Hidrojenbromür suda çok iyi çözünür ve hidrobromik asid (bromür asidi) hâlini alır. Brom ayrıca hipobromit ve bromat asidi şeklinde de bulunur. Bu asidler, nötrelleşme sonucu tuz hâline dönüşür.Ticârî maksatlı olan anorganik bileşiklerden biri, ışığa hassas olan gümüş bromürdür. Gümüş bromür, fotoğraf film ve kartlarının emülsiyonunun esas maddelerinden biridir. Sodyum, potasyum ve amonyum bromürler tıpta sinir ilacı olarak kullanılır. Uzun süre alınırsa bir nevi zehirlenmeye sebeb olduğu için dikkatli kullanılmalıdır. Brom bileşiklerinin diğer önemli kullanılışı, yanmayı geciktirme ve yangını söndürmededir. Etilen dibromür ve metil bromür, zirâatta fâre ve böceklerle mücâdelede kullanılır.

BROMAT ASİDİ

Alm. Bromsäure (f.), Fr. Acide (m.) bromique, İng. Bromic Acid. Formülü HBrO3 olup, hafif sarı renkli veya renksiz bir bileşik. Oldukça kararsız monabazik bir asit olup, sâdece oldukça seyreltik sulu çözeltide bulunabilir. 1826 yılında Fransız kimyâcısı A. Jerome Balard tarafından keşfedildi. Boyacılıkta, eczâcılıkta ve muhtelif kimyâsal madde îmâlâtında kullanılır.

Baryum bromat çözeltisine sülfat asidi ilâvesiyle elde edilir. Bromat asidi 100°C’de bozunarak, oksijen ve broma dönüşür. Bromat asidinin tuzlarına bromat denir.

BROMÜR

Alm. Bromsalz (n.), Fr. Bromure (m.), İng. Bromide. Bromun, metalleri veya radikalleri ile olan bileşiği. Bromun (-1) değerlikli bir köküdür. Bromürler, özellikle potasyum bromür (KBr)tıpta kullanılır. 1857 yılında Charles Locock tarafından bromürlerin merkezi sinir sistemine depresiv etkisinin olduğu keşfedildi. Bilhassa sara hastalığında kullanıldı. Bromürler yaygın olarak uzun yıllar kullanıldı. Fakat bugün bromürler yerini daha tesirli ilâçlara terk etmesine rağmen hâlâ başağrıları için kullanılır.

Vücut üzerine bromürlerin genel etkisi rahatlama şeklindedir. İlâcın aktif kısmı olan bromür iyonlarının etki etme tarzının nasıl olduğu gerçek olarak bilinmiyor.

BRONKOSKOPİ

Alm. Bronchoskopie, Fr. Broncoscopie, İng. Bronchoscopy. Akciğer hastalıklarının teşhis ve tedâvisinde bronkoskop denilen bir âlet vâsıtasıyla nefes borusunun ve akciğerdeki havayollarını meydana getiren bronşiyal sistemin gözle incelenmesi işlemi. Bronkoskopi ilk olarak 20. yüzyıl başlarında Jackson’un çalışmalarıyla başlamıştır. Bu amaçla halen iki tip bronkoskop kullanılmaktadır. Biri öteden beri kullanılagelen rijit bronkoskop, diğeri 1970’lerden bu yana kullanılmakta olan fleksibl fiberoptik bronkoskoptur.

Rijit bronkoskop yaklaşık olarak 40 cm uzunluğunda, bir santimetreden küçük çapta bükülmeyen madenî bir borudan ibarettir. Başlangıç kısmında oksijen için bir giriş adaptörü mevcuttur. Aydınlatma dışardan gelen güçlü, ayarlanabilir bir kaynak vâsıtasıyla yapılır. Bu kaynaktan gelen "soğuk ışık" borunun çeperine yerleştirilmiş kuartz çubuğu parlatarak aydınlatmayı sağlar.

Fleksibl (bükülebilen) fiberoptik bronkoskop 1970’te Ikeda tarafından geliştirilmiş olup birçok yerde rijit bronkoskopun yerine kullanılır olmuştur. Fiberoptik bronkoskopi, akciğer hastalıklarının araştırılmasında son 25 yılın en faydalı gelişmedir. Bu sâyede solunum yollarının lokal (yerel) anestezi altında daha kolay bir metodla incelenmesi mümkün olmuştur. Hem rijid hem de fiberoptik bronkoskopinin solunum yollarının incelenmesinde ayrı ayrı yerleri vardır. Fiberoptik bronkoskop bükülebildiğinden hastaya uygulanması daha kolaydır.

Fiberoptik cihazlarda ışığı nakleden demetler ve ayrıca görmeyi sağlayan cam lifi demetleri mevcuttur. Her demet 10 mm çapında binlerce ince cam lifini ihtiva eder. Bir lifin ucundan giren ışık tekrarlıyan dahili yansımalarla uzunluğu boyunca nakledilir. Lifte keskin bükülmeler olsa bile dahili ışık kırılmaları devam eder. Görme demeti cihazın en karışık ve pahalı kısmını meydana getirir.

Bronkoskopi birçok tam teşekküllü hastanede göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahî uzmanları tarafından yapılmaktadır. Bronkoskopla larenksten (gırtlak) itibaren, trakea (nefes borusu), akciğerin ana bronşları, lob bronşlarından segment bronş ağızlarına kadar uzanan kısımların incelenmesi sağlanır. Fiberoptik bronkoskopla incelenen saha daha genişlemiştir. Bronkoskopide gözle inceleme yanında hastalıklı bölgelerden veya şüpheli yerlerden biyopsi yapmak, bronş salgısı almak mümkündür. Alınan maddeler çeşitli laboratuvar yöntemleri ile incelenerek teşhis konur.

Bronkoskopi genel veya yerel anestezi altında yapılır. Bronkoskopi yapılmaması gereken durumlara dikkat etmek şartıyla zararsız bir metoddur.

Bronkoskopinin yapılması gereken durumlar çok olmakla birlikte yaygın olarak akciğer kanserinin teşhisinde kullanılmaktadır.

Bronkoskopi yapılması gereken durumlar: 1. Sebebi belirlenemeyen müzmin öksürükler, kan tükürme, yerel hışıltılı solunum gibi belirtiler görüldüğünde bronkoskopi zamanında yapılmalıdır. Bunlar tümoral bir hâdisenin erken belirtisi olabilirler.

2. Akciğer kanseri şüphesi olan bütün durumlarda.

3. Tedâviye cevap vermeyen zatürre veya aynı alanda tekrarlayan zatürreler.

4. Özellikle yaşlılarda akciğer apsesi meydana gelmişse.

5. Akciğere yabancı cisim kaçması şüphesi varsa.

Bunlar dışında tedâvi ve cerrahî müdâhalenin gerekip gerekmediğini tâyin etmek amacıyla da bronkoskopi uygulanır.

Dolaşım ve böbrek yetmezliği olan, genel durumu bozuk olan, akciğer hastalığının ilerlemiş olduğu vakalarda bronkoskopi uygulanmamalıdır.