BASUR OTU (Ranunculus ficaria)
Alm. Scharbocksraut, Fr. Ficaire, İng.Pilewort. Familyası: Düğünçiçeğigiller (Ranunculaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: İstanbul çevresinde ve Anadolu’da yetişmektedir.
10-40 cm yüksekliğinde, tüysüz, kökleri yumru şeklinde yaprakları parlak yeşil renkli ve saplı bir bitki. Çiçekler tek başına parlak sarı renkli, 2-4 cm çapındadır. Çanak yapraklar 3, taç yapraklar 6-12 tanedir. Meyveleri gagasızdır ve küre biçiminde gruplar meydana getirmiştir.
Kullanıldığı yerler: Bitki, yakıcı ve uçucu yağ taşımaktadır. Ortaçağdan beri basura karşı kullanılmaktadır. Dahilen ve haricen kullanılabilir. Haricen kavak merhemi ile birlikte verilmelidir.
Alm. Kof (m), Fr. Tete (f),İng. Head. Boynun üst kısmında yer alan ve en mühim organlarımızı taşıyan vücudun bir bölümü. Baş, vücudun idare merkezi durumundadır. Beyin ve beyine bitişik diğer sinir sistemi parçaları, gözler, kulaklar, ağız, burun, kemikler, kaslar, damar ve sinir şebekeleri, deri ve saç başta bulunan yapılar arasında sayılabilir.
Başta bulunan doku ve organlar, son derece muntazam olarak yaratılmış bulunan baş iskeleti içine veya üzerine yerleşmiş durumdadır. Bunlar içinde en mühimi şüphesiz ki beyindir. Gözler ise dış dünya ile irtibatı sağlamada en önemli organımızdır. Beyin ve gözler baş iskeletinin özellikleri dolayısıyla dışarıdan gelecek etkilere karşı iyi bir şekilde korunmuşlardır. Baş iskeletinin göz, burun ve ağız boşluklarını çevreleyen kısmına yüz; büyükçe bir boşluktan ibaret olan kısmına ise kafa ismi verilir.
Yüz kemikleri; ikisi tek, altısı çift olmak üzere on dört kemiktir. Çift kemikler; üst çene kemiği, elmacık kemiği ve damak kemiğidir. Tek kemikler ise, alt çene kemiği ve sapan kemiğidir. Yüz kemikleri içerisinde sadece alt çene kemiği, kafa ile yaptığı eklem vasıtasıyla hareket edebilmektedir. Yüz kemiklerinin arasında olan ve burun boşluklarının iki yanında bulunan boşluklara “burun yanı sinüsleri” ismi verilir. Sinüsler, içinde en önemlisi, üst çene kemiği tarafından husule getirilen maksiller sinüstür. Bu sinüslerin içi normalde hava ile doludur ve kanalları vasıtasıyla burun boşluğu ile irtibattadır. Sinüslerin burun boşluğu ile irtibatları kesilince “sinüzit” denilen iltihaplar meydana gelir.
Baş iskeletinin ikinci bölümünü teşkil eden kafa, dördü orta hat üzerinde ve tek, ikisi yanlarda çift olmak üzere sekiz kemikten meydana gelir. Bu kemikler, birbirine oynamaz eklemler ile bağlıdır. Sadece çocuklarda kafa eklemleri tam olarak kaynamamıştır. Çift kemikler, duvar kemiği ve şakak kemiğidir. Tek kemikler ise; alın kemiği, ard kafa kemiği, kalbur kemiği ve temel kemiktir.
Başın büyüklüğü ile vücudun büyüklüğü arasında bir münasebet vardır. Bu münasebet daha ziyade yüz iledir. Baş iskeletinin şekli ve hacmi antropolojik araştırmalarda önemlidir. Değişik ırklara mensup insanların başlarının şekli, farklılıklar arz eder.
Çocuklarda iki yaşına kadar kafa kemikleri bağ dokusundan zarlar ile birbirlerine bağlanmışlardır. Dolıyısıyla birkaç kemiğin birleşme noktaları arasında sadece bağ dokusu zarlar ile örtülmüş yumuşak sahalar bulunur ki, bunlara “bıngıldak” ismi verilir. Bıngıldaklar içerisinde en büyüğü ön bıngıldak olup, alın kemiği ile duvar kemikleri arasındadır. Burası baklava dilimi şeklindedir ve beş cm uzunluğundadır. Bıngıldak muayenesi hekimlikte önemli yer alır. İshal ve kusma gibi durumlarda fazla su kaybedilirse, bıngıldaklar çöker. Beyin-omurilik sıvısının arttığı hallerde ise bıngıldaklarda bombeleşme husule gelir.
Başı meydana getiren kemikler arasında çok sayıda kanal, delik, oluk gibi kısımlar vardır. Buralardan sinirler, damarlar geçmektedir. Mesela kalbur kemiğinin deliklerinden koku sinirleri geçer. Şakak kemiğindeki kanaldan işitme ve denge siniri geçmektedir.
Yüzü meydana getiren çok sayıdaki kemiğin üzerine yerleşmiş bulunan kaslar, mimik hareketlerin yapılmasında, çiğnemede, gözleri kapamada vazife görürler.
Baş çevresinin genişliği çocuklarda beyin gelişiminin değerlendirilmesi açısından ehemmiyet taşır. Beynin gelişmesinin durması halinde başın büyümesi de yavaşlar ve normal ölçülerin altına düşer.
Alm. Kopschemerzen, Fr. Maux de tete, İng. Head aches. Çeşitli sebeplerden başta ağrı duyma. İnsanın duyu organlarının ve beyninin bulunduğu en önemli bölümü olan başın ağrıması, çoğu zaman fazla önemsenmeyen bir rahatsızlıktır. Birçok kimse baş ağrısını önemsemez ve hayatın kaçınılmaz sıkıntılarından biri olarak kabul eder. Aslında başın ağrıması bazan çok önemli hastalıkların belirtisidir. Baş ağrılarını, kısa bir süre önce başlamış baş ağrıları ve uzun süredir devam edegelen baş ağrıları olarak ikiye ayırabiliriz. Bunların da çeşitli sebepleri vardır:
Kısa Süre Önce Başlamış Olan Baş Ağrıları
1. Başın dışarıdan maruz kaldığı darbeler (travmalar), genellikle birkaç gün süren baş ağrısı yaparlar. Uzun sürerse tehlikeli olabilir.
2. Başın çeşitli yerlerinin bölgesel iltihapları: En mühimi sinüzitlerdir. Ayrıca diş, bademcik ve orta kulak hastalıkları da sayılabilir.
3. Ateşli hastalıklar: Bunların pekçoğu baş ağrısı ile başlar ve hastalık süresince baş ağrısı devam eder.
4. Menenjitler: Beyni saran zarların iltihapları baş ağrısı ile seyreder. Bunlarda ense sertliği de vardır.
5. Beyin yumuşak zarları arasında olan kanamalar: Ani ve aynı zamanda çok şiddetli baş ağrısı yapan en önemli hastalıktır. Bundaki baş ağrısı birkaç dakikada şuur kaybına sebeb olabilir.
6. Beyin iltihapları: Bunda da baş ağrısı, ense sertliği yapar, sayıklama olur.
7. Ani olarak tansiyon yükselmesi: Bu hallerde tansiyon yükselmesiyle seyreden baş ağrısı bulunur. Ani (akut) böbrek iltihabı, bazı tümörler tansiyonu yükseltebilirler.
8. Zehirlenmeler: Her çeşit zehirlenmede baş ağrısı mevcuttur. Ancak çeşitli derecelerdedir. En çok görüleni ve en çok baş ağrısına sebeb olanı karbonmonoksit zehirlenmesidir.
9. Güneş çarpması ve yüksek ısıda kalma: Ani ortaya çıkan baş ağrısından başka bunun had devresini atlatanlarda aylarca süren baş ağrıları kalabilir.
Müzmin Baş Ağrıları
1. Asabi (psikojenik) baş ağrıları: En sık rastlanan baş ağrısı çeşididir. Günlük işler esnasında devamlıdır; neşeli anlarda ve grup halinde tamamıyle unutulur. Hasta asabi bir tip olarak tanınır. Bu tip ağrılar en çok ense bölgesinde duyulur. Enseye masaj yapılması ağrıyı hafifletir.
2. Bölgesel iltihaplara bağlı baş ağrıları: Bunlardan en sık rastlanılanı sinüzit dolayısıyla meydana gelen baş ağrılarıdır. Bu tip ağrı başı sallamakla artar.
3. Tansiyon yüksekliğine bağlı baş ağrısı: Ağrı çok kere enseden başlar, ağır ve devamlıdır.
4. Beyin damarlarının tıkayıcı hastalıklarında da devamlı baş ağrıları bulunur.
5. Göz hastalıkları: Gözler yoruldukça ağrı başlar. Gözlük kullananlarda gözlüğün yetersiz kalmış olması da ağrı yapar. Glokom denilen göz tansiyonunun yükselmesi de başağrısı yapar.
6. Beyin tümörleri: Beyin içerisinde büyüyen bir tümör kitlesi de devamlı ağrı yapar.
7. Müzmin orta kulak iltihapları.
8. Migren (yarım baş ağrısı): Genellikle nöbetler halinde gelir. Işıkta ve yorulunca artar. Uyuyup, loş bir yerde istirahatle ve özel ilaçları kullanmakla veya akupunktur tatbikiyle geçer.
9. Diş hastalıkları,
10. Boyun omuru hastalıkları. Baş ağrıları normal olarak görülüp geçiştirilmemesi gereken belirtilerdendir. Her baş ağrısını basit ağrı kesici ilaçlarla geçiştirmeye çalışmak doğru bir davranış değildir. Uzun süren ve iş yapmaya mani olacak kadar şiddetli olan baş ağrılarında mutlaka bir hekime görünmek icab eder. Her baş ağrısında sebebi bularak onu ortadan kaldırmak en iyisidir. Unutulmaması gereken çok mühim bir nokta vardır: “Baş ağrısı bir hastalık değildir. Birçok hastalığın müşterek bir belirtisidir. Bunlardan hangisine bağlı olduğunu ise ancak bir hekim (hatta uzman bir hekim) veya çeşitli dallara ait uzman hekimler, icabında birçok tetkikten sonra ancak ortaya çıkarabilirler.
Alm. Schvindel, Fr. Vertige, İng. Vertigo. Kişinin, yerinde dururken başının hareket ettiğini veya eşyaların etrafında döndüğünü hissetmesi. Bu durum kişide rahatsız edici bir sersemlik duygusu ortaya çıkarır. Başı dönen kişi bütün vücudunun ekseni etrafında döndüğünü hisseder. Eşyaların kendi etrafında döndüğü ve kendisinin bir eksen gibi ortada olduğunu hissetmeye “Hakiki baş dönmesi” adı verilir. Bu hal olmaz da başında bir sersemlik, düşecek gibi olmak, göz kararması varsa “Yalancı baş dönmesi” (psedovertigo) vardır.
Hakiki baş dönmeleri : Denge organı (labirent) nın, göz kaslarının, beyinciğin ve bazı sinirlerin rahatsızlıklarında ortaya çıkar. Baş dönmesi geldiği zaman hasta kendini hemen yere atar ve geçinceye kadar hiç bir tarafını kıpırdatmaz. Meniere hastalığındaki baş dönmesi çok şiddetlidir. Kulak uğultusu ve gözde nistagmus (irade dışı kayma) ile beraberdir. Salisilat türevleri (aspirin), streptomisin, kinin, kanamisin gibi yan etkisi kuvvetli olan bazı ilaçlar denge sinirine te’sir ederek baş dönmesi yaparlar. Göz kası bozukluğu, şaşılık, beyincik urlarında da baş dönmesi (vertigo) bulunur.
Baş dönmesi geldiğinde, kişinin hemen yapabileceği tek şey yavaşça uzanmak ve hareket etmemektir. Baş dönmesiyle birlikte, devamlı kusma ve ağırlaşan işitme kaybı varsa, acil olarak hekim çağrılmalıdır. Çoğu kişide tedavi edilmeden dahi aylarca baş dönmesinin tekrarlamadığı görülür. Yaşlılarda geriye dönemeyecek bir beyin-sinir bozukluğu ortaya çıkması halinde devamlı baş dönmeleri ortaya çıkabilir.
Yalancı baş dönmeleri: Çeşitli olaylara bağlı olarak, çok kısa bir süre için beyne yetersiz kan gitmesinden dolayıdır. Bunu yapan durumlar aniden ayağa kalkmak, kalb yetmezliği, dehşet ve heyecan, tansiyon yüksekliği ve düşüklüğü olarak sayılabilir. Bu tip baş dönmeleri hemen her zaman geçicidir. Tansiyona (kan basıncı) bağlı olanlarda bunun ilaçla tedavisi gerekebilir. Ayrıca hassas kişilerin ani oturma-kalkma hareketlerinden kaçınmaları gerekir.
Alm. Ministerprasident, Fr.Premier Ministre, İng. Prime Minister. Hükumet başkanı. TBMM üyeleri arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir (Anayasa l09 mad.). Bu şahıs genellikle seçimlerde çoğunluğu sağlayan partinin lideridir. Başbakanlığa getirilen şahıs, Bakanlar Kurulu üyelerini seçip Cumhurbaşkanına sunar. Cumhurbaşkanının onayından itibaren, bir hafta içinde Bakanlar Kurulu programının mecliste okunması gerekir. Hükumet programı başbakan veya bir bakan tarafından mecliste okunduktan iki tam gün sonra güven oyu için görüşmelere geçilir. Bu görüşmeler bittikten bir tam gün sonra güven oylaması yapılır. Güven oyu alan hükumet vazifesine başlamış olur.
Başbakanın başlıca vazifesi hükumetin genel politikasını yürütmek ve bakanlıklar arası işbirliğini sağlamaktır. Başbakan, Cumhurbaşkanının katılmadığı hallerde Milli Güvenlik Kuruluna başkanlık eder. Gerektiğinde başbakan, Millet Meclisinden güven oyu isteyebilir. Üye sayısının salt çoğunluğu güven oyu verirse hükumet devam eder. Yoksa hükumet, yeni bir hükumet teşkili için istifa eder. Cumhuriyetin ilanından l988 yılına kadar geçen 62 sene içinde siyasi hayatımızda 46 hükumet kurulmuştur.
Başbakanlığa bağlı kuruluşlar: Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Başbakanlık Atom Enerjisi Komisyonu, Başbakanlık Basın- Yayın Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Personel Dairesi, Devlet Planlama Teşkilatı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Vakıflar Genel Müdürlüğü. Toplu Konutfonu İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi, Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü.
HÜKÜMETLER VE GÖREV SÜRELERİ
SIRA |
HÜKUMETİN ADI |
TARİHİ |
TARİHİ |
1 |
I. İsmet İnönü |
29.10.1923 |
06.03.1924 |
2 |
II. İsmet İnönü |
06.03.1924 |
22.11.1924 |
3 |
Fethi Okyar |
02.11.1924 |
04.03.1925 |
4 |
III. İsmet İnönü |
04.03.1925 |
01.11.1927 |
5 |
IV. İsmet İnönü |
01.11.1927 |
27.09.1930 |
6 |
V. İsmet İnönü |
27.09.1930 |
04.05.193l |
7 |
VI. İsmet İnönü |
04.05.1931 |
01.03.1935 |
8 |
VII. İsmet İnönü |
01.03.1935 |
01.11.1937 |
9 |
I. Celal Bayar |
01.11.1937 |
11.11.1938 |
10 |
II. Celal Bayar |
11.11.1938 |
25.01.1939 |
11 |
I.Refik Saydam |
25.01.1939 |
03.04.1939 |
12 |
II. Refik Saydam |
03.04.1939 |
09.07.1942 |
13 |
I. Şükrü Saraçoğlu |
09.07.1942 |
09.03.1943 |
14 |
II. Şükrü Saraçoğlu |
09.03.1943 |
07.08.1946 |
15 |
Recep Peker |
07.08.1946 |
09.09.1947 |
l6 |
I. Hasan Saka |
10.09.1947 |
10.06.1948 |
l7 |
II. Hasan Saka |
10.06.1948 |
16.01.1949 |
l8 |
Şemseddin Günaltay |
l6.01.1949 |
22.05.1950 |
l9 |
I. Adnan Menderes |
22.05.1950 |
09.03.1951 |
20 |
II. Adnan Menderes |
09.03.1951 |
17.05.1954 |
21 |
III. Adnan Menderes |
17.06.1954 |
09.12.1955 |
22 |
IV. Adnan Menderes |
09.12.1955 |
25.11.1957 |
23 |
V. Adnan Menderes |
25.11.l957 |
25.05.1960 |
24 |
I. Cemal Gürsel |
30.05.1960 |
|
25 |
II. Cemal Gürsel |
05.01.1961 |
20.11.1961 |
26 |
VIII. İsmet İnönü |
20.11.1961 |
25.06.1962 |
27 |
IX. İsmet İnönü |
25.06.1961 |
25.12.1963 |
28 |
X. İsmet İnönü |
25.12.1963 |
20.02.1965 |
29 |
Suat Hayri Ürgüplü |
20.02.1965 |
27.10.1965 |
30 |
I. Süleyman Demirel |
27.10.1965 |
03.11.1969 |
3l |
II. Süleyman Demirel |
03.11.1969 |
06.03.1970 |
32 |
III. Süleyman Demirel |
06.03.1970 |
12.03.1971 |
33 |
I. Nihat Erim |
26.03.1971 |
11.12.1971 |
34 |
II. Nihat Erim |
11 .l2. l971 |
22.05.1972 |
35 |
Ferit Melen |
22.05.1972 |
l5.04.1973 |
36 |
Naim Talu |
15.04.1973 |
26.01.1974 |
37 |
I. Bülent Ecevit |
26.01.1974 |
|
38 |
Sadi Irmak |
17.11.1974 |
31.03.1975 |
39 |
IV. Süleyman Demirel |
31.03.1975 |
21.06.1977 |
40 |
II. Bülent Ecevit |
21.06.1977 |
21.07.1977 |
41 |
V. Süleyman Demirel |
21.07.1977 |
05.01.1978 |
42 |
III. Bülent Ecevit |
05.01.1978 |
12.11.1979 |
43 |
VI. Süleyman Demirel |
12.11.1979 |
11.09.1980 |
44 |
Bülend Ulusu |
21.09.1980 |
24.11.1983 |
45 |
I. Turgut Özal |
13.12.1983 |
14.12.1987 |
46 |
II. Turgut Özal |
15.12.1987 |
31.10.1989 |
47 |
Yıldırım Akbulut |
09.11.1989 |
17.06.1991 |
48 |
Mesut Yılmaz |
23.06.1991 |
20.11.1991 |
49 |
VII. Süleyman Demirel |
20.11.1991 |
|
BUGÜNE KADARKİ BAŞBAKANLAR VE GÖREV SÜRELERİ
ADI SOYADI |
GÖREV SÜRESİ |
İsmet İnönü |
l7 yıl 11 ay 20 gün |
Adnan Menderes |
9 yıl 11 ay 3 gün |
Süleyman Demirel |
8 yıl 19 ay 18 gün |
Turgut Özal |
5 yıl l0 ay 17 gün |
Şükrü Saraçoğlu |
4 yıl 28 gün |
Refik Saydam |
3 yıl 5 ay 14 gün |
Bülent Ulusu |
3 yıl 2 ay 3 gün |
Bülent Ecevit |
2 yıl 8 ay 27 gün |
Celal Bayar |
1 yıl 2 ay 24 gün |
Yıldırım Akbulut |
1 yıl 7 ay 8 gün |
Cemal Gürsel |
l yıl 5 ay 19 gün |
Hasan Saka |
l yıl 4 ay 6 gün |
Şemseddin Günaltay |
l yıl 4 ay 6 gün |
Nihat Erim |
l yıl l ay 26 gün |
Recep Peker |
l yıl 1 ay 2 gün |
Ferit Melen |
l0 ay 23 gün |
Naim Talu |
9 ay 11 gün |
S.Hayri Ürgüplü |
8 ay 7 gün |
Mesut Yılmaz |
4 ay 27 gün |
Sadi Irmak |
4 ay l4 gün |
Fethi Okyar |
4 ay 2 gün |
(Süleyman Demirel'in Başbakanlık süresi daha önceki 6 başbakanlık süresidir. Son başbakanlığı devam ettiği için süreye dahil edilmedi.)
Alm. Präsidium, Vorsitz, Fr. Presiden, İng. Presidency. Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanına (Devletbaşkanına) ait olduğu ve Cumhurbaşkanının sadece kendisine karşı sorumlu olan bakanları tayin ederek onların yardımıyla bu yetkiyi kullandığı siyasi sistem.
Bu sistemde Cumhurbaşkanı (devlet başkanı), ya tek dereceli bir seçimle, yani doğrudan doğruya halk tarafından seçilir veya iki dereceli bir seçimle, yani halk oyuyla seçilen belli sayıdaki delegelerin oy çokluğuyla iş başına getirilir. Bugün ABD’de uygulanan sistem ikinci şekildir.
Tarihte çeşitli devletler zaman zaman bazı yönleriyle başkanlık sistemini hatırlatan siyasi sistemlere sahip olmuşlardır. Eski Roma ve Yunan’da çeşitli misalleri görülen bu şekiller uzun ve çok defa kanlı mücadelelerden sonra bir noktaya kadar getirilmişse de çok kısa bir sürede dejenere olarak diktatörlüklere dönüşmüştür.
İslam tarihinin başlangıç yıllarında, Dört büyük halife devrinde, İslam devleti başkanlık sistemiyle idare edilmiştir. Peygamber efendimizin vefatından sonra sırasıyla Ebu Bekr-i Sıddik (iki sene dört ay), Ömer bin Hatab (l0 sene), Osman bin Affan (l2 sene), Ali bin Ebi Talib (6 sene) Müslümanların oylarıyla seçilerek 30 sene devleti idare etmişlerdir. Kendilerine “Emir-ül-mü’minin” ve “Halife-i müslimin” isimleriyle hitab edilmiştir. Emir-ül mü’mininler, idare, icraat, adalet ve başkomutanlık selahiyetlerine sahiptiler. Dine, devlete ve millete ait işlerde son söz kendilerindeydi. İhtiyaç hissettikleri zaman da, sık sık Peygamber efendimizin eshabından önde gelenler veya uygun gördükleri ehil kimselerle çeşitli konuları istişare ederler (danışırlar) ve sonra kararlarını verirlerdi. Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde büyük ehemmiyetle emir ve tavsiye edilen istişare etmeye (danışma) titizlikle uyarlardı. İstişare için şimdiki parlamento veya diğer meclisler gibi devamlı heyetler olmayıp, mevzuun mahiyetine ve diğer sebeplere göre istişare edilen kimseler değişirdi. Ayrıca çeşitli vilayetlere kendilerinin vekili olarak valiler tayin ederler, bunların çalışmalarını çok sıkı bir şekilde denetlerler, lüzum gördükleri zaman da azledebilirlerdi.
İslam tarihinde “Hulefa-i Raşidin Devri” ismiyle de anılan Dört Büyük Halife devrinden sonra gelen halifeler, kendilerine bazı yardımcılar seçerek onlara vekalet vermişlerdir. Asırlar geçtikçe çeşitli Müslüman milletlerin kurduğu İslam devletlerinde bu sistem içinde gerekli görülen bir takım idari, hukuki, askeri düzenlemeler yapılmış, bazı ünvanlar verilen kimseler ve heyetler devlet idaresinin asli unsurlarından olmuştur.
Günümüzde başkanlık sistemi uygulanan ülkelerde Cumhurbaşkanı, sahib olduğu büyük yetkileri tamamen halk oyundan alırlar. Bazıları bu yetkilerin hepsini tek başına kullanırken, bazıları da (ABD sisteminde olduğu gibi) bakanlar kurulu ile birlikte paylaşmaktadır. ABD’de Cumhurbaşkanı hükumet başkanlığını bizzat yürütürken, Fransa’da aynı partiden seçilmiş Başbakana bırakabilmektedir. Bakanlar Amerika’da direk başkana karşı sorumluyken, Fransa’da Başbakanın teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca tayin edilmektedir. Başkan yardımcılığı ise ABD’de uygulanırken, Fransa’da yoktur. Bu sistemde başkanın bir kralı hatırlatan olağanüstü yetkileri bulunmaktadır.
Günümüzde uygulanan başkanlık sisteminin üstün taraflarının yanısıra mahzurları da vardır. Sistem bir yandan güçlü ve istikrarlı rejimler meydana getirirken, diğer taraftan siyasi mücadeleyi milleti temsil eden en üst seviyeye taşımakta veya başkanın kişiliğine bağlı olarak diktatörlüklere dönüşebilmektedir. Bu durum, Güney Amerika ülkelerinde görülmektedir.
Rusya'ya bağlı muhtar cumhuriyet. Güney Ural dağlarından, Bugulma Belebey Yaylasının engebeli tepelerine kadar uzanan Cumhuriyetin yüzölçümü, 143.600 km2dir. Asya ile Avrupa'nın birleştiği noktada yer alır.
Başkırtlar. Altınordu Devletinin tabiiyetindeyken 13. ve 15. yüz yıllar arasında Volga ile Ural Dağları arasına yerleştirildiler. Altınordu devletine tabi olarak bir kadı tarafından idare edildiler. Bu devletin yıkılmasından sonra “Yıyın” adını verdikleri kurultay tarafından seçilen bir başbuğ tarafından idare edildiler. Kazan Hanı İbrahim Hanın Ruslara karşı tertiplediği seferlere katıldılar. 1552’de toprakları Rus işgaline uğrayınca bölgeyi terk ettiler. 1661’de Seyyid Batır idaresinde Macaristan’a kadar uzanan akınlar yaptılar. Başkurt topraklarında Ruslar tarafından kurulan Ufa şehrini 1672’de basıp çok sayıda Rus’u ortadan kaldırdılar. Bunun üzerine Ruslar, Başkurt topraklarında demirciliği yasaklayarak silah imalini önlemeye çalıştılar. Yasağa uymayanları ölümle cezalandırdılar. On sekizinci yüzyılda liderleri Gaib Sultan’ın öldürülmesi üzerine isyan ettilerse de, Çar Büyük Petro tarafından itaate alındılar (1728). 1735’teki isyanları 1737’de kanlı bir şekilde bastırıldı. 1755’ten sonra Başkurdistan’a yoğun bir şekilde Rus iskanı gerçekleştirildi. 1872’den sonra Başkurtlar, tamamen Rus kontrolüne alındılar.
On dokuzuncu yüzyıla kadar çobanlıkla geçinen ve göçebe bir hayat yaşıyan Başkurtlar, bu asırda Rusların baskısı ile yerleşik hayata geçerek ziraatle uğraşmaya başladılar. Müslüman bir topluluk olan Başkurtlar, 19 Şubat 1919’da Kızılordu ile yaptıkları barış antlaşmasıyla Başkurt Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini (Başkurdistan) kurdular. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılmasından sonra, Rusya Fedarasyonu içersinde Başkurt Özerk Cumhuriyeti olarak halen varlıklarını devam ettirmektedirler (1992).
Başkırdistan toprakları doğusunda yer alan Güney Urallardan batıya ve güneye doğru gidildikçe yükseklik azalır. Ormanlarla kaplı dağlar yerini, tek tük yeşilliklerle kaplı bozkıra ve Belaya Irmağının geçtiği ovalara bırakır. Başlıca akarsuyu olan Belaya, Güney Urallardan doğar. Sibirya'dan gelen soğuk hava dalgaları bölgenin nemli kara iklimini çok etkiler. Yaz ile kış arasında sıcaklık farkı çoktur. Kışın sıcaklık -45°C ye düştüğü olduğu gibi, yazın da 36°C'ye kadar çıkar. Yağışlar bozkır bölgelerinde 400-500 mm, dağlarda ise 400-600 mm arasında değişir.
Başkırdistan, 53 küçük bölgeye ayrılmıştır. Son sayımlara göre nüfusu 4.000.000 civarındadır. Başkırtlar nüfusun ancak % 21.7 sini meydana getirir. Ülkede eğitim gelişmiştir. Okuma yazma oranı yüksektir. Eğitim Rus ve Başkır dillerinde yapılır. Dokuz üniversite vardır.
Başkırdistan'da ekonomi tarım ve sanayiye dayalıdır. Zengin maden yatakları, hızla büyüyen sanayi dalları için gerekli olan ham madde sağlanır. Güneyde Kuyargas'ta kömür, Baymak'ta bakır, Novoya Priştina'da boksit çıkartılır. Ufa ve kuzeybatıdaki Neftekamsk yakınlarında, batıdaki Belebey ve Belaya Irmağının orta kesimlerindeki İşimbay'da bulunan yataklardan petrol ve doğal gaz elde edilir. Rafineriler ve petro-kimya fabrikaları ana ekonomiyi meydana getirir.
Belaya Vadisinde tarım önemli yer tutar. Başlıca tarım ürünleri çavdar, yulaf, darı, keten, şekerpancarı ve ayçiçeğidir. Ufa ve Sterlitamakta sebzecilik gelişmiştir. Urallarda hayvancılık ön plana geçer. Sığır, koyun ve keçi beslenir. At yetiştiriciliği çok ünlüdür.
Başkırdistan'da ulaşım gelişmiştir. Başkent Ufa'da bir hava alanı vardır. Diğer bölgelere kara ve demiryolu ile bağlanan ülkeden, Uralları aşan önemli demiryolu hatlarından biri geçer.
BAŞKUMANDANLIK MEYDAN MUHAREBESİ
Büyük Taarruzun dördüncü günü Yunan İşgal kuvvetlerine kesin darbenin indirildiği meydan savaşı (30 Ağustos 1922). Dumlupınar Savaşı da denilen bu muharebeye Mustafa Kemal Paşa kumanda etmiştir. Türk kuvvetleri bu savaşı takib eden 10 gün içerisinde Anadolu’da Yunan varlığına son vermiştir.
26 Ağustos 1922’de başlıyan büyük taarruzun, 30 Ağustos gününe kadar devam eden bölümünde Yunan kuvvetleri, doğudan ve güneyden 1. ve 2. ordularımız, kuzey ve batıdan süvari kolordumuz tarafından Aslıhanlar bölgesinde tamamen kıskaç altına alınmıştı. Taarruzun şiddetle sürdürülerek, düşmanın toplanmasına vakit bırakılmamasına karar verildi. Bu sebeple 30 Ağustos 1922 sabahı 1. Ordu ve avcı hattındaki 4. Kolorduyu denetleyen Mustafa Kemal, taarruz emri verdi. Önce Küçük ve Büyük Adatepe mevzilerindeki Yunan birliklerine karşı yoğun top ateşi açıldı. Türk Birlikleri öğleye doğru piyade saldırısına geçti. Akşama kadar şiddetle devam eden savaşta düşman birçok ölü, yaralı ve esir vererek kaçmaya başladı. Böylece 26 Ağustos sabahı başlıyarak beş gün gece gündüz devam eden Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi, Türklerin kesin galibiyetiyle neticelenmiş, düşman tamamiyle mahv edilmiştir. Bu zaferin ardından Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!” emrini verdi. Bu emirle şahlanan Türk birlikleri, Yunanlıları İzmir’de denize dökerek Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu dünyaya bir kez daha gösterdi.
Volga aile Ural Dağları arasında oturan Türk topluluğu, Başkırtlar. Altınordu Devletinin tabiiyetindeyken 13. ve 15. yüz yıllar arasında Volga ile Ural Dağları arasına yerleştirildiler. Altınordu devletine tabi olarak bir kadı tarafından idare edildiler. Bu devletin yıkılmasından sonra "Yıyın" adını verdikleri kurultay tarafından seçilen bir başbuğ tarafından idare edildiler. Kazan Hanı İbrahim Hanın Ruslara karşı tertiplediği seferlere katıldılar. 1552'de toprakları Rus işgaline uğrayınca bölgeyi terk ettiler. 1661'de Seyyid Batır idaresinde Macaristan'a kadar uzanan akınlar yaptılar. Başkurt topraklarında Ruslar tarafından kurulan Ufa şehrini 1672'de basıp çok sayıda Rus'u ortadan kaldırdılar. bunun üzerine Ruslar, Başkurt topraklarında demirciliği yasaklayarak silah imalini önlemeye çalıştılar. Yasağa uymayanları ölümle cezalandırdılar. On sekizinci yüzyılda liderleri Gaib Sultan'ın öldürülmesi üzerine isyan ettilerse de, Çar Büyük Petro tarafından itaate alındılar (1728). 1735'teki isyaları 1737'de kanlı bir şekilde bastırıldı. 1755'ten sonra Başkurdistan'a yoğun bir şekilde Rus iskanı gerçekleştirildi. 1872'den sonra Başkurtlar, tamamen Rus kontrolüne alındılar.
On dokuzuncu yüzyıla kadar çobanlıkla geçinen ve göçebe bir hayat yaşıyan Başkurtlar, bu asırda Rusların baskısı ile yerleşik hayata geçerek ziraatle uğraşmaya başladılar. Müslüman bir topluluk olan Başkurtlar, 19 Şubat 1919'da Kızılordu ile yaptıkları barış antlaşmasıyla Başkurt Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini (Başkurdistan) kurdular. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin dağılmasından sonra, Rusya Federasyonu içersinde Başkurt Özerk Cumhuriyeti olarak halen varlıklarını devam ettirmektedirler (1992). Başkurtlar bugün birbuçuk milyondan fazla nüfusa sahip bulunmaktadırlar.
Gelinlerin başlarını süsleyen taç. Eski düğünlerde çok kullanılırdı. Bugün modası geçmiştir. Başlık modası Anadolu’nun bazı köylerinde hala devam etmektedir. Altınlarla süslemeli ve çok kıymetli olduklarından eskileri bozdurulup satılmıştır. Bazı yörelerde hala kullanılan başlık parası buradan gelmektedir. Ailevi anlaşmazlıklara, maddi çöküntülere sebeb olan başlık parası istemek dinimize göre uygun değildir.
Eskiden başlıkları satan esnafa “başlıkçı” denirdi. Bunlar düğün sahibine birkaç günlüğüne başlıkları büyük bir para karşılığı kiraya verirlerdi. Düğün sahibine hatırı sayılır bir tüccar kefil olur, başlık zayi olur veya kırılırsa öderdi.
Alm. Kohlmeise, Fr. Mésange charbonniére, İng. Great tit. Familyası: Baştankaragiller (Paridae). Yaşadığı yerler: Avrupa, Asya, Kuzey Amerika ve Afrika’nın orman, bahçe ve parklarında. Özellikleri: 16 cm boyunda, sırtı zeytin yeşili, başı ve gerdanı siyah, karnı sarı ve ortası siyah çizgili, konik gagalı, ötücü ve göçmen kuşlardır. Ömrü: 30-40 yıl. Çeşitleri: Siyah, mavi, tepeli, uzun kuyruklu, sakallı, keseli (çulha kuşu), bataklık, köknar baştankaraları meşhurlarıdır.
Böcek, tırtıl, tane ve yemişle beslenen, hareketli, iyi uçucu ve tırmanıcı bir kuş. Yağlı tohumları çok sever. Meyveleri saplarından gagalıyarak düşürür. Bazan arı ve küçük kuşlara hücum ederek beyinlerini deler. Obur ve hızlı üreyen bir kuştur. Yerde boş fare deliklerinde, ağaç kökleri arasında, ağaç ve duvar oyuklarında veya ağaç tepelerinde yuva yapar. Yılda 2-3 defa üreyenleri vardır. Her defasında 7-13 yumurta yumurtlar. 12-16 gün kuluçkaya yatar. Yavrular 2-3 hafta zarfında yuvayı terk eder.
Köknar baştankarasının karnı, diğer baştankaralar gibi sarı değildir. Gri-beyaz olup, siyah banttan da mahrumdur. Başı ise diğerleri gibi siyah ve avurtları beyazdır.
Çulha kuşu da baştankaranın bir çeşidi olup, 10-12 cm boyundadır. Pamuksu ve ipliksi bitki liflerinden ördüğü kese şeklindeki yuvasını ağaçların su yüzeyine yakın dallarının ucuna asar. Çulha kuşuna “keseli baştankara” da denir. Yanda borumsu bir giriş kapısı olan yuvayı erkek yapar. Yuva, malzemesinden dolayı kürklü bir kese görünümündedir.
Alm. Sumpf (m.), Fr. Marais, İng. Marshy place, Swamp. Derinlikleri az, yer yer bitkilerle kaplı, içine batılan, çamurlu, akıntısı olmayan su birikintisi. Bataklıklar, çevresine göre çukur su geçirmez tabakaların yüzeye yakın bulunduğu yerlerde meydana gelir. Böyle yerlerde yağmur ve kaynak suları birikir. Bataklıkların, sularının çokluğuna, yerin yapısına göre çok çeşitli tipleri vardır.
Bataklıklar çevre sağlığı bakımından zararlı olduğundan kurutulmasına çalışılır. Bilhassa sivrisineklerin üremesi için çok müsait olduklarından sıtma yatağı kabul edilirler. Bunların kurutulması için çeşitli metodlar vardır.Tabanları, su geçirir tabakaya kadar yer yer delinir yahut yakınındaki bir akarsuya kanalla bağlanır. Bir de ökaliptüs gibi suyu çok çeken ağaçlar dikilir. Tamamen kurutulmak suretiyle ekime elverişli topraklar kazanıldığı gibi, sıhhi bakımdan zararları da önlenmiş olur.
BATAKLIK SERVİSİ (Taxodium distichum)
Alm. Zweizeililğe Sumpfibe, Fr.Cyprés chauve, İng.Bold cypress. Familyası: Bataklık servisigiller (Taxodiaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Memleketimizde yetişmez. Tabii olarak Kuzey Afrika’nın güney doğusunda, Florida ve Meksika körfezinde, Mississippi gibi nehir ve dere kenarlarındaki bataklıklarda yetişen, 30-50 m yüksekliğinde büyük ağaçlar. Kelservi de denilmektedir. Kışın iğne yapraklarını dökerler. Solunumu kökleri vasıtasıyla yaparlar. Tersiyer devrinde (üçüncü jeolojik çağda) Kuzey-Batı Amerika, Avrupa ve Asya’da geniş ormanları ve Avrupa’da linyit, kömür yataklarının bir kısmını bu ağaçların meydana getirdiği söylenmektedir.
Kullanıldığı yerler: Kıymetli bir park ağacıdır. Odunu çok dayanıklı olup, çeşitli işlerde kullanılır.
Alm. Batterie, Fr. Batterie, İng. Battery. Pil ve akümülatör gibi kimyevi enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren üreteçlerin seri ve paralel olarak gruplanması (Bkz. Pil ve Akümülatör).
Topçu sınıfında, belli sayıda personel, silah ve cihazdan meydana gelen birliğe de batarya denir. Bataryanın mevcudu, silahların adedi, birliğin teşkiline göre değişmektedir.
BATI AVRUPA BİRLİĞİ (WEU = BAB)
Almanya, İngiltere, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg arasında kurulan savunmada koordinasyon sağlamaya, Avrupa birliğini özendirmeye, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda işbirliğini geliştirmeye yönelik birlik. Birliğin merkezi Londra'dadır.
İngilizce "Western European Union" kelimelerinin kısaltılmışı olarak "WEU" diye ifade edilen Batı Avrupa Birliği 17 Mart 1948'de Brüksel'de imzalanan Ekonomik Sosyal ve Kültürel İşbirliği ve Ortak Savunma Antlaşmasıyla kuruldu. Daha sonra Ekim 1954'te Paris'te yapılan bir toplantıda alınan kararla İtalya ve Almanya'nın da birliğe katılması kabul edildi.
Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı (NATO)nın kurulmasına katkıda bulunan BAB, teşkilatın politikalarını uygulamayı hedef aldı. Elli yıllık bir müddet için kurulan birliğin teşkilat yapısı içinde; politikaların tesbit edilmesinden sorumlu olan, ortak meseleleri görüşmek için toplantılar düzenleyen ve dışişleri bakanlarından meydana gelen bir Danışma Meclisi, bir sekreterlik, üye devletlerin ellerinde bulundurdukları silah stoklarını denetlemekle vazifeli savunma bakanlarından meydana gelen Savunma Meclisi; silahlanma alanında işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen Silahlanma Daimi Komitesi ve üye ülkelerin Avrupa Konseyi Danışma Meclisi delegelerinden meydana gelen bir Meclisi vardır. Sosyal ve kültürel konularla ilgilenen kurulların yapacağı vazifeler, 1960'ta Avrupa Konseyine devredilmiştir.
Antlaşma gereğince üyelerden biri Avrupa'da silahlı bir saldırıya uğradığında diğer üye ülkeler kendisine güçleri nisbetinde askeri yardımda bulunmakla ve diğer yardımları yapmakla yükümlüdürler. Türkiye BAB'a üye olmak için 1987 senesinde ilk olarak teşebbüste bulundu. 20 Kasım 1992'de düzenlenen bir törenle resmen ortak üye oldu. İmza töreninde Türkiye, Norveç ve İzlanda ortak, Yunanistan'ın da tam üyelikleriyle alakalı mutabakat tutanağı imzalandı ve Ortaklık Belgesi onaylandı. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin Türkiye adına her iki belgeye imza koyarak Türkiye'nin Birileşik Avrupa Birliğine üyeliğini tescil etti.
DEVLETİN ADI |
Batı Samoa Cumhuriyeti |
BAŞŞEHRİ |
Apia |
NÜFUSU |
166.000 (1992) |
YÜZÖLÇÜMÜ |
2.831 km2 |
RESMİ DİLİ |
Samoaca ve İngilizce |
DİNİ |
Hıristiyanlık (%70 Protestan,% 30 Roma Katoliği) |
PARA BİRİMİ |
Batı Samoa Talası |
Yeni Zellanda'nın 2500 km kuzey ucunda, Avustralya'nın 4300 km doğusunda, Hawai adalarının 3500 km güney batısında bir grup ada üzerinde kurulmuş devlet. Samoa Adaları 171o batı meridyeninden doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar doğuda ABD idaresinde 6 ada ile batıda müstakil Batı Samoa Adaları adını alan 9 adadan müteşekkildir.
Batı Samoa Adaları; meskun bulunan Upolu, Savaii, Manoa ve Apolima ile meskun olmayan Fanuatapu, Namua, Nuutele, Nuulaa, Nuusafe adalarından müteşekkildir. Yüzölçümü toplam 2831 kilometrekaredir. Savaii, Samoa'nın en büyük adası olup, 1715 kilometrekaredir. Upolu ise 1127 km2 olup, diğer yedi adası gayet küçüktür.
Tarihi
ABD, Samoa Krallığı ile 1878'de kendisine üst verilmesi hususunda bir antlaşma yapmıştır. Daha sonra Almanya ve İngiltere ile de benzer antlaşma yaptılar. Bir müddet sonra bu devletler arasında ihtilaflar ortaya çıktı. Bu ihtilaflar neticesinde 1899'da yapılan antlaşma ile Doğu Samoa ABD'ye, Batı Samoa ise Almanya'nın menfaatleri ön planda tutulacak biçimde serbest bırakıldı. İngiltere başka bölgelerdeki menfaatlerini düşünerek buradan tamamen çekildi. Birinci Dünya Savaşına kadar Batı Samoa, Almanya'nın kontrolünde kaldı. 1914'te Yeni Zellanda tarafından işgal edildi. 1920 senesinden sonra Yeni Zellanda'nın kumandası altında varlığını sürdüren Batı Samoa, 1947 senesinde Yeni Zellanda'nın yönetiminde veBirleşmiş Milletlerin güvenliği altında olmak şartıyla yeni bir statüye bağlandı. Batı Samoa, 1962 senesinde bağımsızlığına kavuştu.
Fiziki Yapı
Nuusafe hariç diğer bütün adalar kayalık ve volkaniktir. Savaii Adasının iç kısımlarında 1859 m, Upolu'da 1100 m yüksekliklere ulaşan tepeler vardır. Adaların sahil kısımları hariç, çok az düzlüklere rastlanır.
İklim
Adaların iklimi tropik olup sene boyunca fazla değişiklik göstermez. Mayıs ve Kasım aylarında kuvvetli güneydoğu rüzgarları eser. Şiddetli tayfunlara maruz kalır. Haziran ve temmuz ayları bölgenin en serin ve en hoş aylarıdır. Senelik ortalama sıcaklık 26,3°C olup, 23,2°C ile 29,3°C arasında değişir. Yağışlar daima şiddetli yağmur şeklinde olup, senelik ortalama 5000 milimetredir.
Nüfus ve Sosyal Hayat
166.000 olan nüfusunun dörtte üçü, başşehri olan Apia ile Upolu adasında bulunur. Halkın % 88'i Polenez ırkındandır ve konuştukları Samoa dili, Polenez lisanının en eskisi olduğu sanılmaktadır. Batı Samoa'nın devamlı batı ülkeleri ile teması olmasına rağmen halkın milli kültürleri hiç değişmemiştir. Aile arasındaki bağlara ve başkanlarına çok önem verirler. Aile bağlarına verilen ehemmiyet o derece kuvvetlidir ki, akrabalık sosyal ve ekonomik hayatta çok tesirlidir.Hıristiyanlık dininin hakim olduğu Batı Samoa'da halkın % 70'i protestan, % 30'u Roma katoliği mezhebine bağlıdırlar. Okuma-yazmanın mecburi olmadığı Batı Samoa'da, okumak için yaş tahdidi (sınırlaması) yoktur. 16 yaşından yukarı olan nüfusunun % 97,8'i okuma-yazma bilir.
Siyasi Hayat
Yönetim biçimi cumhuriyettir. Devlet başkanları 5 senelik süre için meclis tarafından seçilir 1961 senesinde Birleşmiş Milletler Teşkilatının kontrolünde yapılan bir referandumla kabul edilmiş olan anayasası vardır. Buna göre devlet başkanlığı görevi 1962'de bağımsızlığına kavuşmasından sonra iki kişi tarafından yürütülecek, bunlar hayatları boyunca bu görevlerini devam ettirecekler, bunların ölümlerinden sonra her 5 sene için meclis tarafından seçilen bir başkan, devlet başkanlığı vazifesini yürütecektir.
45 kişilik bir meclisi vardır. Meclis üyeleri halk tarafından seçilir. Meclis üyeleri arasında devlet başkanınca seçilen bir başbakan, meclis adına yürütme görevini üstlenir.
Ekonomi
Ekonomisi çiftçilik ve balıkçılığa bağlıdır. Tarım ürünleri oldukça mahdut (sınırlı) olup, mevcut ihracatının % 90'ını teşkil eden Hindistan cevizi ve kakao boldur. Yeraltı zenginlikleri yoktur. Dış ticaretini; Yeni Zellanda, Avustralya ve Hollanda ile yapar.