AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ (ABD)

DEVLETİN ADI

Amerika Birleşik Devletleri

BAŞŞEHRİ

Washington

YÜZÖLÇÜMÜ

9.363.123 km 2

NÜFUSU

252.063.000 (1991)

RESMi DİLİ

İngilizce

DİNİ

Hıristiyanlık

PARA BİRİMİ

Amerikan doları

Ormanları, çölleri, dağları, yüksek düzlükleri ve verimli ovaları ile çeşitli özellikleri bulunan dünyanın en büyük ülkelerinden biri. Kıta üzerinde bulunan ABD; doğuda Atlas Okyanusundan batıda Büyük Okyanus’a kadar 4.500 km genişliğindedir. Kuzey sınırını Kanada, güneyini ise Meksika körfezi çevirmektedir. Saatte 96 km hızla giden bir tren, ülkenin bir ucundan öbür ucuna 48 saatten fazla bir zamanda varabilir.

Alaska ve Hawai’yi de içine alan ABD’nin 9 milyon kilometrekareden fazla yüzölçümü vardır. Alaska, Kanada’nın kuzeybatısındadır. Hawai ise, Büyük Okyanusda olup, kıta üzerindeki ABD’nden 3.200 kilometre uzaklıktadır. Alaska 50 eyaletin içinde yüzölçümü en fazla olanıdır. Ülkenin güney tarafında bulunan Teksas ikinci gelmektedir. Teksas başlı başına Fransa’dan büyüktür. Alaska ise Teksas’tan iki kat daha geniştir.

Tarihi

12 Ekim 1492’de Kristof Kolomb Amerika kıt’asını keşfettikten sonra ilk olarak İngilizler 1607’de Virgina’da Jamestown’a yerleştiler.

Büyük ekonomik fırsatlar, dini ve siyasi özgürlük haberlerinin çekiciliği ile bir çok ülkeden göçmenler giderek Birleşik Amerika’ya akın ettiler. Göçler en çok 1880-1914 yılları arasında oldu. 1820 ile 1973 yılları arasında ABD 46 milyondan fazla göçmen kabul etmiştir. Bunların çoğu Avrupa’dan olmakla beraber, Latin Amerika, Asya, Afrika, Avustralya ve Kanada’dan da fazla mikdarda gelenler oldu. Bugün Kuzey Amerika’nın ilk yerlileri olan Kızılderililerden 1.360.000’e yakın bir nüfus kalmıştır (1987). Bunların çoğu batıda yaşamakla beraber, güney, kuzey, orta bölgelerde de Kızılderili vardır. 300’den fazla birbirinden ayrı Kızılderili kabilesinden en büyüğü, güneybatıdaki “Navaho” kabilesidir. On yedinci asır başında kızılderili nüfusu Avrupa’nın o tarihteki nüfusundan fazla idi. Ancak bu millet soy kırımına tabi tutuldu. Zenciler Amerika’ya önce Afrika’dan köle olarak getirilmiştir.

Abraham Lincoln’un 1863’teki Kölelerin Azad Edilmesi Bildirisi ile bunların hür oldukları, 1865’te Amerikan Anayasası’ndaki on üçüncü değişikliğin onaylanması ile kabul edildi. Bunların torunları şimdi nüfusun yaklaşık % 12’sini meydana getirirler. Zenciler ülkenin her tarafına dağılmışlardır. Chicago şehrinde zenci nüfusu bugün 1940’takinin üç katı yaklaşık olarak iki milyondur. Zenci nüfusun en fazla olduğu yer New York eyaletidir. 20 yılda bir milyona yakın bir artışla 2.402.000 olmuştur.

Avrupalıların göçleri sonunda Amerika’da çeşitli koloniler kuruldu. 4 Temmuz 1776’da 13 Amerikan kolonisi İstiklal Beyannamesi ni imzaladılar. İngilizlerle yapılan bağımsızlık savaşlarını kazanarak istiklallerini kazandılar. Böylece ABD kurulmuş oldu. 1787’de ilk Anayasası hazırlandı ve George Washington ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Önceleri Philadelphia’da bulunan federal başkent 1801’de Washington’a nakledildi. 1803’de Leousinia Fransa’dan, 1801’de Florida İspanya’dan satın alınarak ABD topraklarına katıldı. 1860’da kölelik konusundaki anlaşmazlıklar neticesinde Güney Carolina ve altı güney eyaleti birlikten ayrıldı ve bunlar Amerika Konfedere Eyaletlerini kurdular. 1861’de başlayan güney-kuzey içsavaşı 1 Ocak 1863’te güney eyaletlerdeki köleleri hürriyete kavuşturan bir beyannamenin yayınlanması ve buna bağlı olarak 9 Nisan 1865’te Konfedere Eyaletlerin teslim olması ile sona erdi. Bu savaş ABD’ye Guam ve Porto Riko’yu kazandırdı. 1867’de Alaska Rusya’dan 20 milyon dolara satın alındı. 6 Nisan 1917’de Almanya’ya savaş ilan edilerek Birinci Dünya Harbine katıldı. 7 Aralık 1941’de Japonların Hawai’deki Pearl Harbour üssüne saldırması üzerine ABD İkinci Dünya Savaşına da katıldı ve galip devlet olarak çıktı.

Fiziki Yapı

Amerika Birleşik Devletlerinin toprakları birbirinden farklı beş bölgeye ayrılır: Atlas Okyanusu kıyısındaki ovalar, Appalachian Dağları, içteki geniş düzlükler, batıdaki düzlükler, Pasifik Okyanusu kıyı sıradağları ve bunlarla deniz arasında kalan dar şerit.

Atlas Okyanusu kıyısındaki ovaların denizden yüksekliği oldukça fazladır. Güneye doğru gidildikçe genişleyen bu ovalar nüfus bakımından çok kalabalıktır.

Ovalar: İç ova, bölgenin tarıma elverişli ve tarımın yapıldığı en büyük bölgedir. Appalachian Yaylasından kayalık dağlara kadar uzanan bu bölgede dünyanın en büyük çiftlikleri bulunur. Yalnız eskiden buzlarla kaplı olan ovanın kuzeyi tarıma elverişli olmadığından pek tarım yapılmaz. Ovada Superior Gölü kıyısındaki Ozok yaylası, Güney Missouri’deki ova, Hito yaylaları gibi yaylalara da rastlanır. Burada bütün suları kolları ile toplayan Mississippi Irmağı bölgenin en büyük hayat kaynağıdır.

Yaylalar: Batıdaki düzlükler, yaylalar çok dağlıktır. Yükseklikler yer yer 4000 metreyi geçer. Bu dağlar Appalachian Dağlarından kopmuşlardır. Batı Okyanus kıyılarındaki kıyı dağlarına kadar uzanırlar. Dağların kuzeyinde kalan bölge ise, Amerika’nın en kurak yeridir. Yer yer tam bir çöl görünümündedirler.

Dağlar: Pasifik Okyanusu sıra dağları Amerika’nın batı kıyısı boyunca güneye doğru uzanır. Dağlar kıyıya sarp olarak inerler. Bu sebepten ovalar çok dardır. Nüfus buralarda fazladır. Doğudaki kıyı ovasından sonra en fazla nüfus bu bölgededir. Bölgedeki Sacramento ve San-Jook’ın ırmaklarının akdığı vadiler, hem yerleşim hem de verim bakımından çok önemli yerlerdir.

Appalachian Dağları, zamanla pekçok değişikliğe uğramıştır. Yer yer yayla görünümündedirler. Büyük bir kısmı tarıma elverişli değildir. Şehirler daha ziyade kömür ve petrol olan bölgelerde toplanmıştır. Güneyde, Florida’dan Meksika’ya kadar uzanan, tarım bakımından çok zengin bir ova vardır.

İklim

ABD’de çok değişik iklimler görülür. Doğu ve batı kıyılarındaki sıradağlar, okyanusların iç kısımların iklimine te’sir etmesini önlediklerinden, bu kıyı şeritleri hariç bütün ülkede kara iklimi hakimdir.

Orta kısımlar çok yüksek olduğundan, mevsimler arasında pek fazla sıcaklık farkı yoktur. Appalachian Dağları mühim bir engel meydana getirmezler. Yaz mevsiminde orta bölgelere alçak basınç hakim olmasına rağmen, okyanustan gelen nemli hava Appalachianlar tarafından engellenmediği için orta bölgeler yaz mevsiminde bol bol yağış alırlar. Batı taraflarında yağış azalır.

Atlantik Okyanusuna kıyı olan şeridin güney kısmı nisbeten yağışlı ve ılıman olmasına rağmen, kuzeyi daha serin olup kışları pek şiddetli geçer.

Meksika körfezine bakan güney kısım açık ve düz olduğundan bu kısımlarda tropikal iklim hakimdir. Burada yazlar sıcak, kışlar ise ılımandır. Her mevsimde bol yağış görülür. Alaska kıyı şeridi, denizden etkilenen bir iklime sahib olmasına rağmen, iç kısımlarında çok şiddetli soğuklar görülür.

Tabii Kaynaklar

Su: Amerika’nın gelişmesinde suyun çok büyük rolü olmuştur. Batıdaki çöllük bölgeler dışında, ülkenin her tarafında bol tatlı su vardır. Mississippi, Ohia, Hudson ve Colorado gibi büyük nehirler binlerce kilometrelik tarım alanı olan verimli vadileri sularlar. Daha ilk günlerde iyi işleyen bir tarım sisteminin kurulması, endüstrinin gelişmesi hep bol su kaynakları ile mümkün olmuştur.

Bugün şehirlerde günlük ihtiyaç için harcanan su, çiftçilerin tarlalarını sulamakta kullandıkları suyun % 63’ü, endüstride kullanılan tatlı suyun % 93’ü ve elektrik üretimi için kullanılan suyun hemen hemen hepsi Amerika’nın nehir ve ırmaklarından sağlanır. İlk zamanlarda insan ve ticari eşya taşımacılığında önemli yeri olan nehirlerin bugün de yük taşımada önemli yeri vardır.

Ormanlar: ABD topraklarının yaklaşık üçte biri ormanlıktır. Bunun 240 milyon hektardan fazlası ticari nitelikte olup başta kereste, reçineler ve diğer ürünler ülkenin en büyük endüstri kaynaklarıdır. Orman ürünleri çok yaygın olarak kullanılır.

Birleşik Devletler ormanlarının yaklaşık 91 milyon hektarı, kanun gereğince, halkın faydalanması için “milli orman” olarak ayrılmıştır. Korunan bu ormanlar Amerikalılara geniş tatil alanları sağladığı gibi akar sular için gerekli su bölümü çizgisi ve yabani hayvanlar için de barınak olur.

Maden ve Mineraller: ABD kendi temel endüstrisi için gerekli metal ve mineral bakımından çok zengindir. Ülke kendi çelik fabrikaları için yılda 80 milyon tondan fazla demir üretir. Çelik, diğer 200.000 kadar ürünün yapımı için gereklidir. Demir cevherinin dörtte üçü, büyük göllerden Superior gölü bölgesinden çıkar. Her ne kadar derecesi yüksek cevherin büyük bir kısmı kullanılmış bulunuyorsa da daha yüzyıllarca yetecek kadar düşük demir cevheri vardır.

Amerika’nın başlıca tabii kaynaklarından ikincisi kömürdür ve bol mikdarda bulunmaktadır. Yüzlerce yıl yetecek geniş rezervleri vardır. Kömürün büyük bir kısmı elektrik üretimi için kullanılır ve ülkenin elektrik enerjisinin yarısı bu şekilde elde edilir. Plastik ve diğer sentetik maddelerin imali yanında kimya endüstrisinde de çok mikdarda kömür kullanılır.

Birleşik Devletlerdeki petrol kuyularından yılda 3.200.000.000 varilden fazla petrol çıkarılır. Gaz ve benzin gibi petrol ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve pazarlanması Amerika’nın en büyük endüstrilerinden biridir.

Ülkede enerjinin %33'ten fazlasını, doğal olarak elde edilen veya kömürden çıkarılan havagazı sağlar. Doğal gaz, evleri ısıtmak ve endüstride kullanılmak üzere büyük borularla gaz alanından binlerce kilometre uzaklıktaki şehir ve kasabalara taşınır.

Amerika’da büyük ölçüde çıkarılan öteki maden ve mineraller arasında çinko, bakır, gümüş ve sun’i gübre üretiminde kullanılan fosfat vardır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Birleşik Devletlerde her on yılda bir geniş ölçüde nüfus ve endüstri sayımı yapılmaktadır. 1790’da ilk sayım yapıldığında bu genç devletin nüfusu 4 milyondan az olup, çoğu doğu kıyısında yaşıyordu. Bugün 250 milyondan fazla nüfusu vardır. Son 20 yıl içinde pekçok insan ülkenin batı ve güney bölgelerine göç etmiştir.

Şehirler: Büyük Okyanus kıyısındaki California nüfus bakımından en büyük eyalettir. Atlas Okyanusu kıyısındaki New York eyaleti ikinci gelmektedir. Diğer bir batı eyaleti olan Colorado'da ise, ülkenin gösterdiği artışın hemen hemen iki katı oranında bir nüfus artışı olmaktadır. Arizona’nın nüfusu 1960’tan bu yana iki kat artarken, Nevada’nın ki, aynı müddet içinde üç katına varmıştır. Bir güney eyaleti olan ve güzel iklimi ile tanınan Florida’nın nüfusu 1960’tan bu yana takriben % 100 oranında artmıştır.

New York şehri Amerika’nın en büyük şehri ve dünyanın en büyük limanıdır. 1988 nüfusu 7.346.350 idi. Aynı zamanda, banliyölerin nüfusu yaklaşık 2 milyondur.

California’da Los Angeles 3.402.342 (1988) nüfusu ile ikinci büyük şehirdir. Chicago 2.994.100 nüfusu ile üçüncüdür. Yaklaşık 1.700.00 nüfuslu Philadelphia dördüncüdür. Philadelphia’nın Amerika tarihinde önemli bir yeri vardır. Çünkü Bağımsızlık Beyannamesi ile Birleşik Devletler anayasası burada onaylanmıştır.

Ülkenin başkenti Washington yaklaşık 637.000 nüfusa sahiptir. Ülkenin başkenti olarak özel bir şekilde planlanıp inşa edilmiştir.

Eğitim: Bir asır evvelinde yüzde yirmi olan okuma-yazma bilmeyenlerin oranı, bugün % 1’dir. Okul ve üniversitelere kayıtlı öğrencilerin sayısı 60.000.000 kadardır. Fen ve matematik derslerine, yabancı dillere verilen önem artmakta ve öğrencilerin diğer milletlerle çeşitli kültürler hakkında bilgilerinin genişletilmesine çalışılmaktadır. Öğretimde televizyon ve filimlerden geniş ölçüde faydalanılır. Eyaletlerin bir çoğunda 7-16 yaş arası için eğitim parasız ve mecburidir.

Sosyal güvenlik: İşçi 65 yaşında emekli olduğunda, daha önceki kazançları ile ilgili bir orana göre kendisine emekli aylığı bağlanır. 62 ile 64 yaşları arasında emekli olanların aylıkları daha azdır.

Din: Kendi ibadethanesini ve dinini seçme ve kendi vicdanına göre ibadet hürriyeti her Amerikalının hakkıdır. Birleşik Devletler Anayasası’nda yapılan ilk değişiklik şöyledir: “Kongre, belirli bir dinin mecburi olması için veya ibadet hürriyetini yasaklayan bir yasa yapamaz.” Her eyaletteki Amerikalılar aynı ibadet hürriyetine sahiptirler.

Bütün ülkede 219 mezhebe bağlı 331.000 yerel kilise grubu vardır. Dünyadaki bütün batıl inançların merkezi bu ülkedir. İslam, budist, Rus Ortodoks ve Yunan Ortodoks dahil, yeryüzündeki belli başlı dinlerin tamamı Birleşik Amerika’da temsil edilmektedir. İslamiyet’i kabul edenlerin sayısı günden güne artmaktadır.

Siyasi Hayat

Yönetim biçimi: Amerika Birleşik Devletleri 50 eyaletten meydana gelen bir federal birliktir. Ulusal hükumetin merkezi, District of Colombia'dır. Anayasa, ulusal hükumetin bünyesinin ana hatlarını tesbit eder. Yetkileri ile faaliyetlerini belirtir. Kendine has anayasa ve yetkilere sahib olan her eyalet de öteki işlerden sorumludur. Her eyalet; yönetim bakımından şehir, kasaba, nahiye ve köylere ayrılmıştır. Her eyaletin seçimle gelmiş kendi hükumetleri vardır.

Hükumet: Amerika’da hükumet, “halk hükumetidir”, halk tarafından kurulur. Kongre üyleri, başkan, eyalet yetkilileri, kasaba ve şehirleri yönetenler, halk tarafından seçilirler. Hakimler de, doğrudan doğruya halk tarafından seçilir veya seçilmiş yetkililer tarafından tayin edilir. Kamu görevlileri, görevlerini iyi yapmadıkları veya kanunları ciddi bir şekilde ihlal ettiklerinde, görevden uzaklaştırılabilirler.

Anayasa, kişilerin hak ve hürriyetlerini teminat altına almaktadır. Ve bu hak ve hürriyetler, 1791’de Anayasa’ya eklenen ve İnsan Hakları Beyannamesi adı verilen ilk on değişiklikte belirtilmektedir.

Anayasa, hükümetin yetkilerini üçe ayırmıştır: Başında Başkan olan yürütme, Senato ve Temsilciler meclisi olmak üzere Kongre’nin her iki kanadını ihtiva eden yasama ve başta Yüksek Mahkeme olmak üzere yargı. Anayasa, her birinin yetkisini sınırlamakta ve birinin gereğinden fazla yetki sahibi olmasını engellemektedir.

Eyalet hükümetlerinde de, sistem, federal hükumet sisteminin hemen hemen aynıdır.

Her eyalette yürütme kuvvetinin başında bir vali vardır. Eyalet hükumetleri düzeni koruma, çocuk ve gençlerin eğitimi, yol inşaatı gibi işlere bakar. Federal hükumet, milli ve milletlerarası ve birden fazla eyaleti ilgilendiren meselelerle uğraşır. Vatandaşların günlük hayatını etkileyen kanunlar, şehir ve kasabalardaki polis teşkilatı tarafından uygulanır. FBI diye bilinen Federal Soruşturma Bürosu; eyalet sınırlarını geçen suçluları, federal kanunlara aykırı hareket edenleri araştırır ve takib eder.

Federal hükumet:  ABD Başkanı, genel seçimle dört yıllık bir süre için seçilir. Seçilen Başkan, sürenin sonunda bir devre daha seçilebilir. Başkanın Amerika’da doğmuş ve yaşının en az otuz beş olması gerekir. Yılda 200.000 dolar üzerinde maaş ve ilaveten masrafları için de 50.000 dolar alır; fakat bunların toplamı üzerinden gelir vergisi öder. Ayrıca seyahat ve misafir ağırlama masrafı olarak vergiye tabi olmayan 100.000 dolar alır.

Başkan, Kongre tarafından onaylanmış bir kanun tasarısını “veto” eder veya bunu imzalamayı reddederse; Kongre’nin her iki kanadı tarafından üçte iki oyla alınan bir karar bu vetoyu hükümsüz kılar ve tasarı kanunlaşır. Başkan; federal hakimleri, büyükelçileri, yüzlerce hükümet yetkilisini tayin eder. Başkanın ölümü, istifa etmesi veya kalıcı olarak sakatlanması halinde görevi seçime kadar başkan yardımcısı yürütür.

Birleşik Amerika Anayasası uyarınca, görev süresi tamamlanmamış bir Başkan, ancak görevi kötüye kullandığı iddiasının, yeterli delile dayanılarak, Temsilciler Meclisinde üyelerin üçte iki çoğunluğunun tasdik etmesi ile görevden alınabilir. Bugüne kadar yalnız bir Amerikan Başkanı görevi kötüye kullanmakla suçlanmıştır. O da 1868’de muhakeme edilerek beraat eden Andrew Jackson’dır. Ancak 1974’te Başkan Richard Nixon dahil, yüksek makamda birçok yetkilinin karıştığı seçim kampanyasında kanundışı para toplama olayı mahkemeye intikal etti. Watergate olarak adlandırılan bu olayda Nixon, mahkemeye çıkmadan istifa etti ve yerine Gerard Ford geçti.

Yasama kolu olan Kongre; Senato ve Temsilciler Meclisi’nden meydana gelir. Senatörler 6 yıl, Temsilciler Meclisi üyeleri ise iki yıl için seçilirler. Senatör ve Temsilciler aday olmak istedikleri sürece tekrar seçilebilirler.

Elli eyaletin her biri, Kongre’ye iki senatör gönderir. Senatonun üçte biri, her iki yılda bir seçilir. Senatör seçilmek için adayın otuz yaşını doldurması ve seçilmesinden en az dokuz yıl önce Amerikan vatandaşı olmuş bulunması şarttır.

Temsilciler Meclisinin 435 üyesi vardır. Her eyalet, kendi nüfus oranına göre belli sayıda üyeye sahiptir. Eyaletler aşağı-yukarı eşit nüfuslu seçim bölgelerine ayrılır ve her bölgenin seçmenleri Kongre’ye bir temsilci üye seçerler. Bir üyenin en az yirmi beş yaşında ve en az yedi yıllık Amerikan vatandaşı olması gerekir.

Bir tasarının kanun olabilmesi için hem Senato hem de Temsilciler Meclisi tarafından tasdik edilmesi gerekir.

Dış siyaset: Ülkenin kuruluşundan beri dış siyasetin yönetiminde başlıca söz sahibi Başkan olmuştur. Bununla birlikte, yetkileri sınırsız değildir. Giriştiği taahhütlerin Kongre tarafından tasdik edilmesi gerekir.

Amerika, Birleşmiş Milletlerin Anayasası uyarınca kurulan Kuzey Atlantik Anlaşması Teşkilatı (NATO), Amerika Devletleri Teşkilatı (OAS) gibi bölge savunma gruplarına ve barış ile gelişmeyi destekleyen diğer kuruluşlara da katılmıştır.

Amerika’nın yönetimindeki topraklar: Karaipler denizinde 9000 kilometrekarelik bir ada olan Porto Riko, Amerika Birleşik Devletlerine bağlıdır. 3.410.000 nüfusu ABD vatandaşıdır. Valilerini ve yasama meclislerini kendileri seçerler.

Yine Karaipler denizinde Virgin Adaları 1917’de Danimarka’dan satın alınmıştır. Adanın yüz bin nüfusu ABD vatandaşı olup, valilerini ve tek yasama organı olan Senato’yu kendileri seçerler. Virgin Adalarında 346 kilometkare tutan elli küçük ada vardır.

Panama’da; kanalın iki tarafında sekiz kilometre uzunluğunda bir kara şeridi olan Panama Kanalı Bölgesi, iki ülke arasındaki antlaşmalar uyarınca, 1904’ten 1978’e kadar Amerika’nın kontrolü altındaydı. 7 Eylül 1978’de iki ülkenin liderleri bölgenin % 65’ini 31 Aralık 1989’da ve geri kalan kısmını da 2000 yılında Panama’nın kontrolüne veren yeni bir antlaşma imzaladılar. Birleşik Devletlerin kanalın savunması ve işletilmesindeki sorumluluğu da bu tarihte Panama’ya devredilecektir.

Ekonomi

Tarım: Amerika, çok yumuşak bir iklim ve bol verimli topraklara sahiptir. Amerika kıt’ası üzerindeki toprakların % 47’si tarıma elverişli arazidir. 152 milyon hektar arazi ekilmekte ve 560 milyon hektar arazi de mer’a olarak kullanılmaktadır. Ekilen arazinin yaklaşık 20 milyon hektarı sulanmaktadır. Amerika’da yaklaşık olarak 2.300.000 çiftlik vardır. Bunların ortalama büyüklüğü 184 hektardır. Fakat doğudaki çiftlikler çok daha küçük olup, işin çoğunu aile fertleri yapmaktadır. Son elli yıl içinde çiftliklerde yaşayanların sayısı büyük ölçüde azalmıştır. Bugün sadece 6.200.000 kişi çiftliklerde yaşamaktadır. Bununla birlikte üretimde çok büyük bir artış vardır. Başlıca ürünleri mısır, buğday, pamuk, tütün ve meyvadır.

Sun’i gübre, zararlı ot ve böcekleri kontrol altına almak veya yok etmek için kimyevi maddeler kullanımı, bitki ile hayvan hastalıklarını kontrol altına almada geliştirilmiş metodlar, çiftliklerin verimini çok arttırmıştır. Çiftlik ürünlerini dondurma, konserve, saklama, paketleme ve pazarlamada modern usuller, israf ve bozulmayı önlemekte ve tüketiciye bozulabilir besin maddelerini yalnız mevsiminde değil bütün yıl boyunca elde etme imkanı vermektedir. Mısır, yulaf, pamuk, pirinç, soya fasülyesi ve tütün, yetiştirilen başlıca tarım ürünleridir.

Balıkçılık: Amerika, en büyük balık üreticisi ülkeler arasında yer alır. Tahminen 250.000 balıkçı vardır. Tutulan balığın yarısından fazlası insan gıdası, geri kalanı hayvan maması olarak veya endüstri ve ihraç için balık yağı çıkarmada kullanılır.

Endüstri: 20 milyon kadar Amerikalı imalat işlerinde çalışır. Bunlardan yaklaşık beş milyonu elektrikli gereçler ve ulaşım araçları dışında kalan makine imalatı ile uğraşır. Her birinde bir milyondan fazla işçinin çalıştığı diğer endüstri bölümleri arasında gıdaların işlenmesi (konserve vb.), giyim, madeni eşya, elektrikli makinalar, tahta işleri ve mobilya, dokumacılık, matbaacılık, yayıncılık ve kağıtçılık vardır. Yeni Alaska Eyaletinin başlıca imalatı konserve, balık ve kereste; Hawai’nin ise, şeker, konserve ve ananastır.

Bugün endüstri süratle artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için daha az zamanda, daha az insan gücü kullanarak, daha çok üretimde bulunmaktadır. Amerikan ekonomisinin bir bütün olarak 1987’deki mal ve hizmetin yıllık üretim değeri gayr-i safi milli hasıla olarak 4.486.176.000.000 dolardı. Amerikan endüstrisi daha ziyade ülkenin doğusunda yerleşmiştir. Fakat batı ve güneyi de artık tarıma dayanan bölgeler olmaktan çıkmaktadır. Endüstri yayılmakta, merkez fabrikalarından uzakta ve tabii kaynaklara, pazarlara ve yetişmiş işçilerin bulunduğu yerlere yakın modern fabrikalar kurulmaktadır.

Haberleşme: Radyo, gazete ve televizyon önemli haberleşme araçları haline gelmiştir. Ülke yayınlarının hemen hepsi özel kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. Hükumet, ülke içinde yayın yapmaz ve programların konusunu kontrol etmez. Yüzlerce istasyon İngilizceden başka dillerde yayın yapar. Aynı zamanda kamu güvenliği, havacılık, endüstri, deniz ve kara nakliyatının ihtiyaçlarına hizmet eden özel maksatlı istasyonlar vardır. 1989 sonuçlarına göre ABD’de 64.986.000 satışlı 1.616 günlük gazete, 17.561 radyo ve 6.387 televizyon istasyonu bulunmaktadır. Radyo alıcı sayısı 515.496.000, televizyon alıcısı ise 195.795.000’dir.

Ulaşım: En çok rağbet gören ulaşım aracı otomobildir. 139.000.000’dan fazla araba çalışmaktadır ve kullanılan benzin yılda 300 milyar litreyi geçer. Bugün yılda 10 milyon otomobil, kamyon ve otobüs üretilmektedir.

Amerika’nın her tarafındaki sert kaplama yüzeyli olan yolların uzunluğu 6.243.340 km civarındadır. Diğer yollar ise bir milyon kilometreden fazladır. 68.400 kilometrelik eyaletler arası geniş sür’at yolları, başlıca Amerikan şehirlerini birbirine bağlamıştır.

Şehirler arası ulaşım ve taşımacılıkta demiryolları önemini korumaktadır. Demiryollarının uzunluğu 296.497 kilometredir. Ayrıca St. Lawrence-Büyük göller su yolunun dışında 41.000 kilometrelik bir iç su yolu ağı da bulunmaktadır.

Uçakla yolculuk rağbet görmektedir ve yılda 500.000.000’den fazla insan uçakla yolculuk yapmaktadır. Ülkede 12.700 sivil havaalanı, 37 karayolu şirketi vardır. Yirmi altı bölgesel kontrol merkezi şehirlerarası hava trafiğini idare eder.

Dış ticaret: Birleşik Devletlerin başlıca ihraç malları arasında makine, tarım ve otomotiv ürünleri ile uçak, kimyasal maddeler, yiyecek (kahve dahil), demir ve çelik ürünleri gelir. 1990 yılında Birleşik Devletlerin ihracatı 392.627.400; ithalatı ise 516.717.500 dolar olmuştur. Son yıllarda ticaretteki bu dengesizlik çoğunlukla 1974’te dünya piyasasında petrol fiatının üç kat artması ile başlayan petrol ithali giderindeki artışlardan kaynaklanmaktadır.

Yeryüzü bilimleri : ABD’li bilim adamları son bir kaç yıldır, birçok önemli konuda ilerlemeler kaydetmişlerdir. Yeryüzünde çok çeşitli tabii kaynaklar ile çevre incelemeleri konusunda önemli uygulamaları olabilecek özellikler ve olayları gözlemek ve kaydetmek için karada ve uzayda kullanılmak üzere yeni araçlar geliştirilmiştir. Dünyanın uydu tarafından incelenmesi, ürün tahmini ve ürünün sağlığının takibi, su kaynaklarını kirleten şeylerle; su baskını alanlarının tesbiti ile kara ve su planlamasında kullanılacak çeşitli haritaların hazırlanması için büyük yardım vad etmektedir.

Uzay: 1958’deki ilk uydusundan bu yana ABD Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi (NASA) insanlı ve insansız olarak yüzlerce uzay aracını uzaya göndermiştir.

Bunlardan bazıları inceleme aletlerini dünya üzerine çevirir, diğerleri ise uzay boşluğunu inceler. Bazıları da yakın incelemeler için Jüpiter ve Satürn gibi uzak gezegenlerin yanından uçarlar. Bu uçuşların sonuçları teknolojide tamamiyle yeni sahalar açmıştır. ATS-6 gibi tecrübi haberleşme uyduları, sağlık ve tıbbi yardımı yaygınlaştırmada ve Birleşik Devletlerin uzak bölgelerinde yaşıyanlara üniversitelerden radyo ve video yayınları ile eğitim programını ulaştırmada yeni usüller getirdiler. ATS-6, Hindistan hükumeti tarafından daha önce hiç televizyon görmemiş yüzlerce köylüye sağlık, tarım ve mesleki kabiliyet sağlamak üzere eğitici programlar yayınlamada kullanılmıştır.

Ayın üzerine inmek için yapılan tarihi altı Apollo uçuşu bir gezegenin insan tarafından incelenmesini sağlamıştır. Astronotlar Ay’dan 360 kg ağırlığında kaya ve başka maddeleri alarak dünyaya getirmişlerdir.

İnsansız olarak yapılan diğer gezegenlerarası araştırmalarda, Mariner 10 uzay gemisi, güneşe en yakın gezegen olan Merkür’ün yanından üç kere geçerek bu gezegenin dünya ve ay ile olan benzerliklerini ortaya çıkarmıştır. Mariner 9 ise bir yıla yakın süre Merih yörüngesinde uçmuş ve iki Viking uzay gemisinin uçuşu ile 1976’da Merih’e inişlerini hazırlamıştır. Viking uçuşları Merih yüzeyinin fevkalade fotoğrafları ile dünya şartlarının daha iyi bir şekilde anlaşılmasına yol açacak meteorolojik ve jeolojik bilgi sağlamıştır. 1973 ve 1974 yıllarında Pioneer 10 ve 11 uzay gemileri Jüpiter gezegeninin ilk defa yakın fotoğraflarını çekmişlerdir. Pioneer 10 gezegen yolculuğuna bizim güneş sistemimiz dışında devam ederken, Pioneer 11, etrafındaki halkalarla esrarengiz bir gezegen olan Satürn’e doğru yola çıkarak 1979 Eylül’ünde oraya varmıştır.

1978 Aralık ayında, aynı yıl daha önce bir tarihte atılmış iki Pioneer uzay gemisi Venüs’e ulaşmıştır. Birinci uzay gemisi Venüs etrafında yörüngeye girmiştir. Ve hala bu yörüngede gözlemlerini sürdürmektedir.

İkinci uzay gemisi ise beş ayrı bilimsel parçaya ayrılarak Venüs’ün atmosferine girmiş ve gezegenin yüzeyine inmiştir.

Üçlü ekipler halinde dokuz astronot 1973 Mayıs’ından 1974 Şubatına kadar dünya yörüngesindeki uzay istasyonu Skylab’de çalışmıştır. Projenin vaktinden evvel sona erdirilmemesine sebep olabilecek birçok teknik problemlere rağmen elektronik, yerbilimleri, güneş fiziği, tıp ve biyoloji alanlarında elde edilen bilgiler dolayısı ile Skylab, 1970’li yılların en verimli bilim mühendislik projesi olmuştur.

Voyager, 1980 Kasımında Satürn yörüngesinde uçarken bilim adamlarını hayrete düşüren bilgi toplamış, üç yeni ay ile gezegenin etrafını çevreleyen bin veya daha fazla halka keşfetmiştir. 1986’da Üranüs’e ulaştığı gibi 1989’da da Neptün’e ulaşacak olan Voyager 2’nin Satürn yakınından geçmesi, yeni keşifler ve harikulade fotoğraflar sağlayacaktır.

Amerika’nın sonuncu en önemli uzay programı, uluslararası katılmalar ile daha ekonomik ve daha sık uzay uçuşlarına imkan sağlayacak, yeniden kullanılabilir bir uzay aracı olan, uzay mekiğidir. 1984 yılı başlarında uzay mekiği başarı ile seyahatini tamamlayıp, dönmüştür.

1986 uzay mekiği, uçuşunu gerçekleştirdiği sırada Atlas Okyanusu üzerinde infilak etti. Bu hadise, insanlı uçuşların bir süre ertelenmesine sebeb oldu. Uzay mekiği programı 1989’da devam etti ve beş sefer yaptı.

AMERİKAN FUTBOLU

Oval bir topla elle oynanan, futboldan çok rugby'ye benzer sert bir oyun. İlk defa 1872 yılında Amerika'nın Harvard Üniversitesinde oynandı. Amerika'da büyük ilgi görmekle beraber diğer ülkelerde fazla yaygın değildir.

Oyuncular birbirleriyle temas halinde bir bakıma kavga ederler. Baş ve eklem yerlerini korumak için, oyuncular maç esnasında özel bir kıyafet giyerler. Oyun, on bir oyuncu ve çok sayıda yedekten meydana gelmiş iki takım arasında oynanır. Oyun esnasında ölen futbolcular bile olabilir. 1905'te bu oyundan Amerika'da 18 kişi ölmüştür.

Maç, yarımşar saatlik iki devre halinde oynanır. Topu taşıyana yol açmak için rakip oyuncuların düşürülmesi serbesttir. Oyun ayak vuruşuyla başlatılır. Top, elle sahanın her tarafına ulaştırılır. Topu ayakla sürmek yasaktır. Süren oyuncu cezalandırılır ve top karşı takıma verilir. Rakip takımın kale çizgisi topla geçilirse 6 sayı alınır. Eldeki top, bırakılıp yere değmeden şutlanır veya yere konularak vurulur. Bu esnada top, rakip kalenin yan direklerinin arasından (yatay direğin üstünden) geçirilirse, 3 sayı kazanılır. Oyun sahasının boyutları 91x49 metredir. Kale, "Y" biçimli bir sapanı andırır. Kale direklerinin düşey ayak yüksekliği 3 m, yan direklerinin arası 6,66 m'dir.

AMERİKYUM

Alm. Americium, Fr. Americium, İng. Americium. Aktinitler serisinden radyoaktif bir element. Am kimyasal sembolüyle gösterilir. Atom numarası 95 olup periyodik tablonun III-B grubunda bulunur. Tabiatta tabii halde rastlanmaz. İlk defa 1944'te T.Seaborg ve arkadaşları tarafından nükleer bir reaktörde, plutonyum-239'dan amerikyum-241 izotopu halinde elde edildi. Bilinen bir çok izotopundan en uzun yarı ömürlü olanı Am-243 olup yarı ömrü 7950 yıldır. Am-246'nın yarı ömrü ise 25 dakikadır. En önemli izotopu Am-241'dir.

Elementin elde edilmesinde önce Pu-241 saflaştırılır. Birkaç ay bekletilen Pu-241 bozunarak Am-241'e dönüşür. Daha sonra Am-241 plutonyumdan muhtelif saflaştırma prosesleri ile izole edilir. Saf amerikyum bileşiği ilk defa 1945'te B.B. Cunningham tarafından elde edilmiştir.

Amerikyum sulu çözeltilerinde +3,+4,+5 ve +6 değerliklerini alır. Asitli sulu çözeltilerde Am+3 pembe; Am+4 (çok kararsız) açık pembe, AmO2+ sarı, AmO2+2 açık kahverengidir.

Amerikyum gümüş beyazlığında bir metaldir. Normal havada çok yavaş kararır. Erime noktası 995°C, özgül ağırlığı 13,67'dir.

Elektron düzeni (Rn) 5f77s2 ile gösterilir.

Amerikyum-241 izotopu sanayide akışkan yoğunluklarının ölçümünde, kalınlık ölçmede, uçak yakıtı göstergelerinde, uzaklık ölçüm cihazlarında kullanılmıştır. Burada Am-241'in gamma ışımasından faydalanılır. Amerikyum ayrıca izotop güç kaynaklarında kullanılan kuriyum-242'nin üretimi için başlangıç materyeli olarak kullanılır.

AMEŞ

Tabiin (Peygamber efendimizin Eshabını görenler) devrinin büyük hadis, fıkıh ve kıraat imamlarından. İsmi, Süleyman bin Mihran el-Kahili el-Esedi el-Kufi’dir. Gözlerinden çok yaş aktığı ve görmesi zayıfladığı için Ameş lakabı ile meşhur olmuştur. 680 (H. 61)de başka bir rivayette hazret-i Hüseyin’in şehid olduğu gün Kufe’de doğdu. 765 (H. 148)de vefat etti.

Kufe’ye hicret edip yerleşmiş olan Ameş, burada en son vefat eden Sahabi Abdullah bin Ebi Evfa ve Enes bin Malik’le görüşüp hadis-i şerif rivayet etti. İmam-ı A’zam Ebu Hanife’nin ilim meclisinde bulunup ondan pekçok mesele sorup öğrendi. Tabiinden, İbrahim en-Nehai, İbn-i Şihab ez-Zühri ve diğer hadis alimlerinden hadis-i şerif rivayet etti. Rivayet ettiği hadis-i şeriflerin sayısı bin üç yüzdür. Hadis ilminde hafız (100.000 hadis-i şerifi ravileri ile birlikte ezbere bilen), sika (güvenilir) bir zat olup, ilmi ve fazileti yüksek idi. İlimdeki yüksekliği sebebiyle ona “Allamet-ül-İslam” denilirdi. Hadis ilminde yüksek bir derecesi olan Ameş, Kufe’nin ileri gelen fıkıh alimlerindendi. Kıraat (Kur’an-ı kerimi usulune uygun okuma) ilminde on imamdan sonra, meşhur olan dört kıraat imamından biriydi.

Ameş, alim ve zahid bir zat olup, yediği lokmanın helalden olmasına çok dikkat eder, şüphelilerden sakınırdı. Hep ölümü düşünür, ona hazırlıklı olmak için çalışırdı. Çok ibadet ederdi. Yetmiş üç seneye yakın bir zaman bütün namazlarını cemaatle ve birinci safta kılmıştı. Sohbetlerinde herkes müsavi idi. Yani zenginler, fakirler, hatta sultanlar bile aynı safta bulunurlardı.

Buyurdu ki:

“Halkın işi-gücü fitne fesad olunca, kötüleri başlarına geçer.”

“İçinizde Allahü tealaya asi olanlar (karşı gelenler), işledikleri o çirkin işlerin isli bir duman olup, yüzlerine çökeceğinden, mahşer günü halkın önünde başlarına böyle bir hal geleceğinden niçin korkmazlar.”

AMETAL

(Bkz. Element)

AMFETAMİN

Alm. Amphetamin, Fr. Amphêetamine, İng. Amphetamine. Uyarıcı etki yaparak beynin etkinliğini artırdığından insan ve hayvanlarda çoğu zaman doping maksadıyla kullanılan ilaçların ilk örneği. İlk defa 1927'de sentez edildi ve soğuk algınlığı için, bronşları genişletici etkisi sebebiyle, ilaç olarak kabul edildi. Bu etkilerinden başka, kalp atışının hızlanması, idrar torbasındaki iç büzgen kasların kasılması, gözbebeği büyümesi, sempatik sinir sistemini desteklemesi gibi etkileri vardır. Merkezi sinir sistemi seviyesinde amfetaminin temel fonksiyonu uyanıklık sağlayan (noo-analeptik) maddelerinkiyle aynıdır. Uyku ihtiyacını azaltırken paradoksal uyku yüzdesini düşürür. Yorgunluğu gidererek vücut aktifliğini artırır. Ayrıca açlık hissini körelttiğinden iştah kesici bir madde olarak da düşünülmüştür. Kalbe zarar vermeleri ve bilhassa alışkanlık meydana getirebilmeleri sebebiyle, iştah azaltıcı olarak kullanılmaları pek tavsiye edilmez.

Amfetamin, belirli sinirsel çöküntülerin ve bir ölçüde bazı zihin bozukluklarına eşlik eden daha ciddi çöküntülerin belirtiye yönelik tedavisinde fayda sağlar. Kronik alkolizmde, hastanın alkolden kaçınmasını sağlamak üzere psikolojik telkine  yardımcı olan ilaçlardan biridir.

İstenmeyen yan etkilerinden bazıları aşırı uyarılmadır. Buna ilaveten uykusuzluk, sinirlilik, kusma ve ishal gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Hatta yüksek dozlar şuur kaybı veya ölüme de götürebilir.

Tıbbi kullanım maksadından saptırılarak kimi spor karşılaşmalarından ve zihinsel çalışmalar sırasında doping etkisi sağlamak maksadıyla alınan amfetaminler, günümüzdeki uyuşturucu maddeler arasında önemli bir yer tutar. Bu durumda diğer uyuşturucularla, özellikle barbitüriklerle beraber kullanılır. Ya damardan şırınga ile enjekte edilir veya ağız yoluyla damla şeklinde alınır.

Amfetamin, kimyasal olarak rasemik fenil izopropil amin olarak bilinir ve C9H13N formülüne sahiptir. Saf haldeyken renksiz, uçucu bir sıvıdır. Ağır bir kokusu ve yakıcı bir tadı vardır. Tıpta umumiyetle sülfat veya fosfat bileşiği halinde kullanılır. Sülfat bileşiği benzedrine adıyla piyasaya sürülmüştür. Dexedrine adıyla piyasaya çıkarılmış olan dekstroamfetamin ise, amfetaminin iki gotik izomeri içinde en etkili olanıdır. Amfetamin grubundan öbür ilaçlar arasında, metafetamin ve benzfetamin de sayılabilir.

AMFİBOLLER

Alm. Hornblenden, Amphibole, Fr. Amphiboles, İng. Amphiboles. Muhtelif oranlarda değişik silikatlar ihtiva eden kayaç mineralleri grubu. Bütün silikat minerallerinde olduğu gibi, amfibollerin kristal yapısındaki temel birim SiO4 dörtyüzlülerinin teşekkül ettirdiği çift zincirlerdir. Çift zincir grupları ise, kendilerine paralel ve bitişik olan öbür zincir çiftlerine kristal içindeki Na, Ca ve Mg, Fe+2, Fe+3, Al iyonlarıyla bağlanır.

Amfiboller inosilikat yapısında minerallerdir. En belirgin özellikleri, yaklaşık 55° ve 125° lik açılarla kesişen, hemen hemen kusursuz prizma biçimindeki iki yarılma düzlemidir. Amfibollerin çoğu uzun kristaller meydana getirir. Bu kristallerden bazısı iğnemsi, bazısı da lifsidir. Kristalleri lif biçiminde olan ribekit, kümingtonit, antofillit ve tremolit gibi amfibollerin hepsine birden asbest veya amyant ismi verilir. Amfibollerin kristal yapısı umumiyetle ya ortorombik veya monoklinal sistemdedir. Amfibollerin bileşimi birinden öbürüne mühim farklılıklar gösterir. Silisyum (Si) ve oksijenin (O) yanı sıra bileşimlerinde sodyum (Na), kalsiyum (Ca), mağnezyum (Mg), demir (Fe), alüminyum (Al), fluor (F) ve hidrojen (H) bulunabilir. Amfibol grubunun genel kimyasal formülü şöyle gösterilebilir: (Na,Ca)23 (Mg,Fe+3,Al)5 (Si,Al)3 O22(OH,O,F)2 veya (Mg, Fe+2, Fe+3, Al)7 (Si, Al)8 O22(OH,O,F)3.

Amfibollerin sertliği 5 ila 6 arasında, özgül ağırlıkları ise 2 ila 3,4 g/cm3 arasında değişir.

AMFİZEM

(Bkz. Fıçı Göğüs)

AMFOTERLİK

Kimyada, bir maddenin hem asitlerle hem de bazlarla tepkimeye girebilme özelliği. Amfoter maddeler, asitler karşısında baz gibi davranarak proton alır veya elektron çifti verirler. Bazlar karşısında ise asit gibi davranarak proton verir veya elektron çifti alırlar. Mesela su amfoter bir maddedir. Bir asit olan hidrojenklorürle tepkime verdiği gibi, biz baz olan amonyakla da tepkime verir:

Birinci tepkimede su, hidrojen klorürden bir proton alarak baz gibi davranmışken, ikinci tepkimede amonyağa bir proton vererek asit gibi davranmıştır.

Çinko, alüminyum, krom, kalay ve kurşun amfoter maddelerdir. Bunların hidroksitleri de amfoter özellik gösterir.

AMİDİ

İslam alimlerinin büyüklerinden. İsmi, Ali bin Muhammed bin Salim es-Sa’lebi’dir. Künyesi, Ebü’l-Hasan veya Ebü’l- Kasım, lakabı Seyfüddin’dir. Amidi nisbesiyle meşhur olmuştur. 1156 (H.551) senesinde Amid’de (Diyarbakır) doğdu. 1233 (H.631) senesinde Şam’da vefat etti.

İlk tahsilini kendi memleketinde yaptı. Önce Kur’an-ı kerim okumayı öğrendi. Kıraat ilmini memleketindeki meşhur kıraat alimlerinden okudu. Tahsilini tamamlamak üzere Bağdat’a gitti ve Hanbeli mezhebi alimlerinden İbnü’l-Menni’den fıkıh, cedel ve münazara ilimlerini okudu. O devrin büyük hadis alimi İbn-i Şatil’in derslerini dinledi. Şafii mezhebi fıkıh alimlerinden Şeyh Ebü’l-Kasım bin Fudlan’dan Şafii mezhebi fıkıh bilgilerini öğrendi. Önceleri Hanbeli mezhebini taklit etmekteyken Şafii mezhebine göre amel etmeye başladı. Kelam mantık gibi akli ilimleri öğrendi. Bu ilimlerle ilgilenmesi çevresindekiler tarafından yanlış yorumlandığı için, Bağdat’tan ayrılarak Şam’a gitti. Kelam, mantık, fıkıh usulü ilimleri üzerine çalışmalarına orada devam etti. Bir müddet sonra kelam ve fıkıh usulü ilimlerinde zamanının en meşhur alimlerinden oldu.

Şam’dan Mısır’a giderek İmam-ı Şafii’nin kabri yanındaki Nasıriyye Medresesine müderris oldu ve ders okuttu. Ayrıca Kahire’nin Zafir Camiinde ders verdi. Pekçok kimse derslerine devam edip, ondan icazet aldılar. Mısır halkı kendisinden çok istifade etti. Fakat kendisini yanlış anlayıp aleyhinde bulunanların tutumları sebebiyle Mısır’dan Hama’ya gitti. Hama Hükümdarı Melik Mansur’dan himaye gördü. Melik Mansur ona yüksek bir vazife verdi. Böylece iki sene kadar Hama’da kaldı. Şam emiri El-Melikü’l-Muazzam Şerefeddin İsa’nın daveti üzerine Şam’a gitti. On yıl kadar Aziziye Medresesinde müderrislik yapıp ilim öğretti. Bu medresede verdiği dersler çok dikkati çekti. Fakat o sıralarda El-Melik-ül-Eşref’in işgal ettiği Diyarbekir’in eski hükümdarı ile gizlice mektuplaştığı ileri sürülerek vazifesinden alındı. Sonra Medrese-i Adliye yanındaki evine çekilip, ömrünün son zamanlarında münzevi bir hayat yaşadı. 9 Kasım 1233 (4 Safer 631) tarihinde Şam’da vefat etti. Kasiyun Dağı eteğindeki kabristana defnedildi.

Amidi güzel yüzlü, gayet güzel ve fasih konuşan meşhur bir alimdi. Şafii mezhebi fıkhında geniş ilim sahibi idi. Müdekkik bir alim kuvvetli bir hatip ve iyi bir müderris idi. Özellikle hilaf ve cedel ilminde eşi yoktu. Hilaf ilminde kendine has bir usul ortaya koymuş, bu sahanın en büyük isimlerinden Es’ad bin Muhammed el-Mihleni ve Şerif el-Meragi’nin eserlerini şerh ederek metotlarını takviye etmiştir. Kendisinden önceki Ehl-i sünnet kelam alimlerinin eserlerini incelemiş, kelam ile felsefeyi birbirine karıştıran, hatta imanlarının esasını felsefe üzerine kuran bozuk fırkaların Ehl–i sünnet itikadına uymayan inanış ve fikirlerini tenkit etmiştir. Bu bozuk fırkalara karşı Ehl–i sünnet ve’l-cemaat itikadını müdafaa ederken ve onların sapık fikirlerini çürütürken, onların felsefelerine de geniş cevaplar vermiştir. Şimdi kendilerine Selefiyye adını verenlerin iddia ettiği gibi Amidi kelam ile felsefeyi birbirine karıştırmamış, bilakis kelam ilmini kendisine karıştırılan felsefi düşüncelerden temizlemiştir.

Şafii mezhebinin meşhur alimlerinden Şeyhülislam İzzeddin bin Abdüsselam, Amidi için şöyle demiştir: “Ben ondan daha iyi ders veren birini görmedim. Uslubu tatlı ve gayet fasih konuşan bir hatip idi. El- Vesit adlı eseri gayet güzel izahlar ile okuturdu. Biz münazara usulünü ondan öğrendik. Bir zındık münazara için gelse onun karşısına Amidi çıkardı. Çünkü bu hususta ehliyet ve kabiliyet sahibi o idi.” Amidi, İmam-ı Gazali hazretlerinin El-Vesit adlı eserini ezberlemişti.

Eserleri:

Amidi hazretlerinin kelam, fıkıh, mantık ve hikmet ilimlerine dair yazdığı yirmiden fazla eser vardır. Bazıları şunlardır:

1) El-İhkam fi Usuli’l-Ahkam, fıkıh usulüne dair bir eserdir. Kahire'de ve son olarak İbrahim el-Acuz’un eklediği haşiyelerle birlikde dört cild olarak Beyrut’ta basılmıştır. 2) Ebkarü’l-Efkar, kelam ilmine dair olup basılmamıştır. Çeşitli yazma nüshaları vardır. 3) Gayetü’l-Meram fi İlmi’l-Kelam, muhtasar bir kelam kitabıdır. 4) Risale fi İlmillah, 5) Kitabü’l-Cedel, 6) Dekaiku’l-Hakaik fi’l-Mantık, mantık ilmine dairdir. 7) Rumuzü’l-Künuz, 8) Menaihü’l-Keraih, 9) Kitabü’l-Bahir fi Ulumi’l- Evail vel-Evahir, 10) Et-Tercihat fi’l-Hılaf, 11) Lübab-ül-Elbab, 12) Keşf-üt-Temvihat.

AMİK GÖLÜ

Akdeniz bölgesinde Amik Ovasının çukur kesiminde bulunan bir göl. 100 kilometrekarelik olan yüzölçümü, suyunun dışarıya akıtılması sonucunda küçülerek son yapılan ölçümlerde 60 km2ye düşmüştür. Deniz seviyesinden yüksekliği 81 metredir. Derinliği azdır. Suyun azaldığı ve çoğaldığı zaman arasında su seviyesi 2 m fark eder. Etrafı düz ve bataklıktır. Ocak-Nisan arası göl ve bataklık genişler. Yazın daralır, hemen hemen yok olur.

Göle; Karasu, Muratpaşa ve Afrin çayları dökülür. 13 kilometre uzunluğunda Küçük Asi Çayı (Karadere) ise gölün bir kısım suyunu Asi ırmağına boşaltır. Göl alanı küçültülerek kazanılmış topraklar, sulama kanallarıyla değerlendirilmiştir. Gölün suyu tatlıdır.

AMİK OVASI

Antakya şehrinin kuzeyinde çukur bir düzlük. Ortasında Amik Gölü, doğusunda Kurt, batısında Amanos Dağları ile Akdeniz, kuzeyde İslahiye ve güneyinde Kuseyir Yaylası ile çevrilidir. Kuzeyde daralırken güneyde genişler. Antakya-Maraş çukurunun genişlemiş bir parçasını teşkil eder. Yüzölçümü 900 kilometrekareden fazladır. Uzunluğu 90 km, güneyde genişliği 30-35 km, kuzeyde ise 18-20 kilometredir. Bir çöküntü hendeği ovasıdır.

Tarıma son derece elverişlidir. Toprağı çok verimlidir. M.Ö. 4000 senesinden beri muhtelif milletlerin yerleşme alanı olmuştur. Dümdüz ovada pekçok höyükler vardır. Bu höyükler askeri savunma için yapılmıştır. Reyhanlı yakınındaki “Teel Cüdeyde” isimli höyükte yapılan araştırmada tabandan tepeye kadar 14 kültür katına rastlanmıştır. Bu höyüklerde altı bin senelik bir tarih hazinesi saklıdır.

Deniz seviyesinden 150 m yükseklikteki bu bereketli topraklar, her türlü tarıma elverişlidir. Buğday, arpa, yulaf, darı, pirinç, nohut, fasülye, mercimek, pamuk, yer fıstığı, kavun, karpuz, üzüm, zeytin ve çeşitli sebzeler yetiştirilir.

AMİL

Alm. Steuereinnehmer, [im isl. staat] Fr. Percepteur (m.), İng. Collector of revenues. Herhangi bir bölgede zekat, haraç, öşr ve ganimetlerin tahsili (toplanması) için İslam devleti tarafından vazifelendirilen ve yerine göre dinin emirlerini öğreten memur. Amil, İslam tarihinde adı sık geçen bir tabir olup, muhtelif İslam devletlerinde ve farklı devirlerde değişik manalarda kullanılmıştır.

Amil, lügatta bir işi yapan, işleyen kimse manasındadır. Kur’an-ı kerimde çoğul olarak, zekat toplayan tahsildar manasında geçmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen; " Sadakalar (zekat) Allahü tealadan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, (zekat toplayan) amillere, kalbleri müslümanlığa ısındırılmak istenilenlere, (efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince azad olacak mükatep) kölelere, borçlulara, cihad ve hac yolunda olup, muhtac kalanlara, yolda kalmışlara mahsustur. Allahü teala alimdir, hakimdir.” buyruldu. (Tevbe suresi: 60)

Peygamber efendimiz Medine-i münevvereye hicret ettikten sonra, çeşitli kabile ve bölgelere amiller tayin etti. Bu amiller, Müslümanlara namaz kıldırıyor, zekatlarını topluyor, davalarını hallediyor, İslamiyeti öğretiyor ve valilik de yapıyorlardı. Medine’de bulunan amiller, umumiyetle gelen zekatların kayıtlarını tutar, muhafaza ve yerlerine dağıtma işine bakarlardı.

Peygamber efendimiz Attab bin Üseyd’i Mekke’ye amil yaptığında kendisine günlük bir dirhem yevmiye tayin etmişti. Bu, İslam tarihinde amiller ve valiler için konulan ilk ücrettir.

Hazret-i Ebu Bekr halife olunca, Peygamber efendimizin tayin ettiği amilleri yerinde bıraktı. Arabistan Yarımadasını bazı bölgelere ayırdı.

Hazret-i Ömer devrinde İslam devletinin sınırları genişleyince, idarede kolaylığı sağlamak, gelirleri iyi takib etmek için, memleket büyük idari bölgelere ayrıldı ve buralara amiller tayin edildi. Tayin edilen amiller, halife namına gittikleri bölgeleri idare ettiler. Zekatları haraç ve cizyeleri topladılar. Vilayetlerde amil adı altında vali, katip, divan katibi, zabıta, ve hakim adı altında memurlar görev yaptılar.

Amil olacak kimsede; hür ve Müslüman olmak, emanet ve doğru sözlülük,  tamahkar olmamak, insanlar arasında kin ve düşmanlığa yol açmamak, kuvvetli hafıza sahibi olmak, nefsin arzu ve isteklerine uymamak gibi bazı şartlar aranırdı. Amil, vazifeye başlamadan önce mal beyanına tabi tutulur ve kaydettirilirdi. İşin sonunda amilin serveti ile beyanı karşılaştırılırdı. Fazlalık varsa, mahkeme yoluyla geri alınırdı.

Hazret-i Ömer, bir gün hutbesinde, cemaate şöyle hitab etti: “Ey müminler Allahü tealaya yemin ederim ki, bu memurları sadece vergilerinizi toplamaları için göndermiyorum. Onları size dininizi de öğretmeleri için gönderiyorum. Allahü tealaya yemin olsun ki, kime bunun haricinde muamele yapılırsa, bana haber versin. Onun hakkını alıp, gerekeni yapayım.”

Emeviler devrinde sadece zekat tahsildarlarına “amil” denildi. Abbasi ve sonra gelen Türk-İslam devletlerinde amil ünvanı farklı manalarda kullanıldı. Mesela; Gaznelilerde maliye me’muru olarak kullanıldı. Doğu İslam memleketlerinde olduğu gibi, batıdaki Kuzey Afrika ve Endülüs’te de amil ünvanı kullanılmıştır.

AMİL ALKOL

Alm. Amyl alkohol (m), Fr. Amyle alcool, İng. Amyl alcohol. Genel formülü C5H11OH olan ve sekiz izomeri bilinen organik bir bileşik. Bilinen sekiz izomeri içinde en önemlisi izoamil alkoldür (K.N.131°C). Genellikle patates ve tahılların fermentasyonundan elde edilirler. Fuzel yağı içinde de amil alkol mevcuttur. Çeşitli işlemlerle (ekstraksiyon, destilasyon ve kurutma gibi) fuzel yağından alınır. Ayrıca kimyasal metodlarla sentezleri yapılabilir.

AMİL ASETAT

Alm. Amylacetate, Fr. Amyle acetate, İng. Amyl acetate.Herhangi bir amil alkolün veya amil alkoller karışımının asetik asit ile meydana getirdiği esterlerin hepsi için kullanılan genel ad. Bütün amil asetatlar renksizdir. Akışkan, nötral bir sıvı olup hoş meyva kokuludur. Bu sebepten bazı amil asetatlar, parfümeri ve kozmetikte esans olarak kullanılır. Amil asetatın mümkün olan sekiz izomerinden altı tanesi ticari maksatla üretilir. Genel formülü CH3CO2C5H11 şeklindedir. Amil asetata muz yağı da denir.

Amil asetat ilaç sanayii ve parfümeri haricinde endüstride çözücü olarak kullanılır. Ticari önemi de bu sebeptendir. Deri ve diğer sanayide, selülozik örtü boyalarının çözülmesinde ve inceltilmesinde kullanılır.

AMİL ÇELEBİOĞLU

Edebiyat tarihçisi, metinler şerhi profesörü, şair. 20 Nisan 1934 tarihinde Karaman’da doğmuştur. Babasının adı Ali Rıza, annesinin adı Fevziye’dir. Soy bakımından Celaleddin-i Rumi’ye oradan da hazret-i Ebu Bekir’e dayanır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiş ve Sanat Tarihi Bölümünden sertifika vermiştir. İlk öğretmenliği Konya Erkek Lisesinde olup, 1964-65 yıllarında müdür muavinliği görevinin yanında Edebiyat ve Sanat Tarihi dersleri vermiştir. 1965 yılında Konya Selçuk Eğitim Enstitüsüne Türk Edebiyatı öğretim görevlisi olarak tayin edilmiş, 1966-71 yıllarında İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Edebiyatı Kürsüsünde asistanlık yapmıştır. Karşılaştığı güçlükler sonunda bu fakülteden ayrılarak 1971 yılında Erzurum A. Ü. İslami İlimler Fakültesi İslam Milletleri Dilleri ve Edebiyatları Bölümüne asistan olarak atanmış ve aynı yıl Yazıcıoğlu’nun Muhammediye’ si üzerine hazırladığı doktorasını üstün başarı ile vermiştir. Sultan İkinci Murad Devri Mesnevileri adlı tezini bitirerek 1976’da doçent olmuş, 1977-82 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmış ve buradayken 1982 yılında profesörlüğe yükseltilmiştir. 1982-83 yıllarında Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi dekanlığı yapmış, idari işlerin verdiği huzursuzluk sebebi ile bu vazifeden ayrılmak mecburiyetinde kalmıştır. 1990 yılına kadar bu üniversitenin gerek Fen-Edebiyat, gerek Eğitim Fakültelerinde Eski Türk Edebiyatı derslerini yürütmüş, lisans, lisans üstü ve doktora derecelerinde pekçok talebe yetiştirmiş, 1990 yılında Hacca gitmiş ve elim Tünel Hadisesinde vefat etmiştir.

Şiirlerinde umumiyetle Hayrani mahlasını kullanan Çelebioğlu, yerine göre Çelebi mahlasını da kullanmıştır. Şairliği daha ziyade hayatı hafife alan, zahiri hayata aldananlara karşı bir tepki niteliğinde ve halk şiiri tarzındadır. Bununla birlikte klasik edebiyatımızın ölçüleri içinde aruzla şiirler de yazmıştır. Hafifleme başlığını taşıyan şiirinin ilk ve son dörtlükleri aşağıdadır.

Şu dünyaya aciz çıplak gelenler,

Tüysüz tavukları yolduk sanırlar.

Kendine gülmeyip ele gülenler,

Aslında ham iken olduk sanırlar.

.....

Sözünü sakınmaz Çelebi bir dem,

Namerdin lütfunu sayarlar kerem,

Kuyruksuz hayvanlar geçinir adem,

İnsanlığa ölçü kılık sanırlar.

Devamlı arayan ve sorular soran Prof. Dr. Amil Çelebioğlu, ilmi araştırmalarının yanında edebiyat sahasında pekçok eserin sahibi olmuştur. Mesleği icabı işe atasının Mesnevi’ sinden başlamış, S. Nahifi Efendinin manzum Mesnevi Tercümesi’ ni Farsça aslı, Osmanlı Türkçesi ile Nahifi Tercümesinin eski ve yeni harfli şeklini vermiş ve bu metni günümüz diline nesir halinde aktarmıştır. Ayrıca halk edebiyatı sahasında bilmece ve ninniler üzerine hazineler bırakmıştır. Her biri bir küçük kitap olacak şekilde neşrettiği makalelerinin yanında belli başlı eserleri şunlardır:

1) Mesnevi-i Şerif (Aslı ve sadeleştirilmişiyle manzum Nahifi Tercümesi 1967-72, üç cilt halinde), 2) Ramazanname ( 1974), 3) Muhammediye ( 1975), 4) Türk Bilmeceler Hazinesi (Y. Ziya Öksüz ile birlikte 1979), 5) Türk Ninniler Hazinesi ( 1982), 6) Erzurumlu İbrahim Hakkı ( 1989), 7) Ali Nihad Tarlan ( 1990).

AMİL NİTRİT

Alm. Amylnitride, Fr. Amyle nitrite İng. Amyl nitrite.Sarımsı renkte, iç açıcı bir kokusu bulunan bir sıvı. Damar açıcı etkisi vardır. Çok uçucu olup, göğüs ağrı nöbetlerinin tedavisinde kullanılır. İzoamil nitrit, bir ölçüde diazonium ve isonitrozo bileşiklerinin elde edilmesinde kullanılır. İzoamil nitrit elde etmek için, izoamil alkol içinden nitrik asit buharı geçirilir veya 26 kısım potasyum nitrit 15 kısım su ve 30 kısım sülfürik asit karışımı içinden distile edilerek alınır.

Formülü C5H11ONO olup yoğunluğu, 0,877 g/cm3, kaynama noktası 148 derecedir. Suda çözünmez, fakat alkol, eter, asetik asit kloroform veya benzende çok çözünür. İzoamil nitrit, metal-asit karışımı ile kolayca indirgenir. Amonyak ve izoamil alkole dönüşür. Potasyum hidroksit vasıtasıyla hidroliz edilirse, potasyum nitrat ve izoamil alkol elde edilir.

AMİN ALAYI

Osmanlı Devletinde 4-7 yaş arasındaki çocuklara “elif-ba” ve ahlak bilgilerinin öğretildiği ilk mektebe başlatılırken yapılan merasim. Bu merasimin bir kandil günü olmasına bilhassa dikkat edilirdi. Bu mümkün olmazsa, pazartesi veya perşembe günleri yapılırdı.

Merasime bir gün önceden evin temizliğiyle başlanırdı. Ayrıca ailenin mensupları Kapalıçarşı’ya giderek, okula başlayacak çocuğa ve mahalledeki fakirlerin çocuklarına gerekli eşyaları alırlardı. Bundan başka aile yadigarı rahle de cilaya verilirdi.

Amin alayı yapılacağı gün, sabah namazından sonra çocuğa yeni elbiseleri giydirilir, hazırlık tamamlanınca ailece Eyüb Sultan’a gidilir ve burada dua edilirdi. Eve dönüldükten kısa bir süre sonra, okul çocukları ile ilahiciler gelirdi. Her okulun ayrı bir ilahicisi vardı. Semtte, amin alayı bir seyir vesilesiydi. O gün sokaklarda bir bayram havası ve görülmedik bir kalabalık olurdu.

Mektebe gidecek çocuk, evinin kapısında göründüğü anda ilahiciler ilahi okumaya başlarlar ve ilahilerin uygun yerlerinde alayda hazır bulunan Aminciler de “amin! amin!” diye nakarat yaparlardı. İlahi sona erince mahallenin hocası duaya başlar, çevrede bulunanlar büyük bir huşu içinde, çömelerek duayı sessizce dinlerdi. Hocanın duası sona erince, ilahiler okunmaya başlanır, amin nidaları göğe yükselirdi. Bu sırada mahallenin bekçisi, çocuğu hazırlanmış olan midilliye bindirir, yedeğine geçer, okulun kalfası ve müzakerecisi de atın iki tarafına geçerek alay hareket ederdi.

Amin alayı belirli teşrifat kaidelerine bağlıydı. En önde giden, atlas yastık üzerindeki sırmalı kesesiyle elif-bayı taşırdı. Onun arkasından, başının üzerinde rahle ve çocuğun okulda oturacağı minderi götüren uzun boylu birisi giderdi. Bunu okula gidecek çocuk takib ederdi. Çocuğun arkasında okulun hocasıyla ilahiciler, aminciler bulunurdu. Amincilerin arkasında da ikişer ikişer el ele tutuşan mekteb talebeleri gelirdi. Alayı çocuğun babası, davetliler, akrabalar ve yakın dostlar tamamlardı.

Yolda ilahiciler okumaya devam eder, aminciler de münasip yerlerde “amin” derlerdi. Bu topluluk sonunda okul kapısına varır; çocuk hemen içeri girmez burada zamanın padişahına dua edilir ve gülbank okunurdu. Gülbank’ı müteakip hoca tekrar dua eder, nihayet çocuğun bir elinden okul kalfası, diğer elinden de kapıcı tutar ve doğruca hocanın yanına çıkarlardı.

Çocuk hocanın önüne geldiğinde elini öper, karşısında diz  çökerdi. Bu arada, kalfa da elif-ba cüzünü rahleye açardı. Daha sonra hoca Besmele-i şerif’i takiben Elif harfini gösterir ve ilk dersini verirdi.

Amin alayları eski devirlerde kısaca böyle olur ve çocuk ilk dersi bu şekilde alırdı.