Türkiye’nin güney bölgesinde “Beyaz Altın” (Pamuk) ambarı ve
en bereketli toprakları bağrında bulunduran bir vilayeti. Türkiye’nin yüzölçümü
bakımından dokuzuncu, nüfus bakımından dördüncü büyük şehridir. Doğu Akdeniz
bölgesinde; Kayseri, Kahramanmaraş, Gaziantep, Niğde, İçel (Mersin) ve Hatay
illeri ile çevrilidir. 36°32´ ve 38°23´kuzey enlemleri ile 34° 42´ ve 36°42´
doğu boylamları arasında yer alır. Güneyinde Akdeniz vardır. Trafik numarası
01’dir.
İsminin Menşei
Batılı tarihçiler, "Adana" isminin “Adanüs” ten
geldiğini ileri sürerler. Halbuki, Hitit zamanına ait yazılı metinlerde
Adana’dan “Adania” olarak bahsedilir. Anadolu’nun ilk sakinleri olan
Hitit’lerin kurduğu tarihi bir şehirdir. Bazı putperest milletlerin taptıkları
Uranüs’ün oğlu olan Adanüs ile ilgisi ise sadece isim benzerliğidir.
Tarihi
Adana ve Çukurova bölgesi çok eski devirlerden beri
insanların yaşadığı bir yerleşim merkezi olmuştur. Eski tarihi belgelerde
“Klikya” olarak bahsedilen Çukurova’dan Boğazköy’den çıkarılan Hitit yazılı
levhalarında, “Uru Adania” (Adana ülkesi) kaydı vardır.
M.Ö. 1333 tarihinde Hititler, Kızzıvatna Krallığının elinde
bulunan Çukurova’yı ele geçirmişlerdir. Bölge, Hititlerden sonra Asurluların,
Perslerin, Makedonya kralı İskender’in, Romalıların ve Bizanslıların eline
geçmiştir.
Abbasiler devrinde bu bölge Türkleşmiş ve o günden bu yana
Türkün vatanı olmuştur. Hazret-i Ömer zamanında İslam orduları Adana’ya
geldiler. Abbasi devrinde, Horasan ve Türkeli’den göçen Türkmen oymakları ve
beyleri bu bölgeye yerleştirildiler. Halife Harun Reşid zamanında yapılan
Haruniye şehri, Türk gönüllülerinden teşekkül ettirildi. 758 tarihinde 100 bin
kişilik ordu ile gelen Bizans İmparatoru bu bölgedeki Türk mücahidlerine
yenilerek geri çekildi.
Bu bölgeye yerleştirilen Türkmenlerin çoğu Üçok koluna bağlı
Yüregirler, Kınık, Bayındır, Salur, Çepni ve Eymür boyları ile Bozokların
Bayatlar, Dögerler, Avşarlar ve Karkınlar boyları ve obaları idiler.
Yüregirlerin başında Ramazan Bey bulunuyordu. Abbasi Devleti
kendi arasında bölünmeye başlayınca, bunu fırsat bilen Bizans İmparatoru 160
bin kişilik bir ordu ile bu bölgeye geldi. Müslümanların çoğunu kılıçtan
geçirdi. Müslümanların bir kısmı dağlara çıktılar. Adana’da bulunan 4 bin Türk
askeri şehri kuşatan 160 bin Bizans askerini yararak Tepebağ’a vardılar. Burada
iki gün iki gece savaşarak hepsi şehid oldular.
Bizans’ın bu bölgeyi ikinci defa ele geçirmesi kısa sürdü.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Alparslan’ın oğlu Melikşah 1084’te Çukurova’nın
tamamını yeniden Türk hakimiyeti altına aldı. Maveraünnehr tarafından gelen
Türkler, Çukurova’ya yerleştiler. Dağlara çıkan diğer Türk boyları şehirlere
indiler. Ramazan Beyin kurduğu beylik burasını Türk yurdu yaptı. Bu bölge,
Suriye’deki Selçuklu Devletinden sonra da Konya’daki Anadolu Selçuklu
Devletinin toprağı oldu.
Bizanslıların emrindeki Klikya Ermenileri bir ara bu bölgeye
sahib oldu. Haçlı seferleri sırasında Fransız Lusignan Hanedanlığı Ermeni
Hanedanını uzaklaştırdı. Fransız Lusignan Hanedanını da kısa bir müddet sonra
Türk Memlük Devleti ortadan kaldırdı. Ramazanoğulları, Haçlı ordularını ve
Bizans’ın emrindeki Klikya Ermenilerini yenerek, tarihten sildiler ve 1374’de
Ermenilerin çoğunluk olduğu Kozan’ı (Sis) alarak bölgede tamamen Türk
hakimiyetini sağladılar.
Osmanlılar devrinde ilk olarak Yavuz Sultan Selim, 1516’da
Mısır seferine giderken 1517’de Ramazanoğulları Beyliğini devletine katınca
Osmanlılara geçmiştir. 1608’de Pir Mansur’un kendi isteği ile emirlikten
ayrılması üzerine, Adana önce Halep Beylerbeyliğine bağlanmıştır, 1886’da ise
Halep Beylerbeyliği’nden ayrılarak şehir müstakil Adana Eyaleti olmuştur.
Osmanlı Devletinin yıkılması ve tarih sahnesinden silinmesi
için iç ve dış düşmanlar ve beynelmilel güçler Osmanlı Devletini Birinci Dünya
Harbi’nin alevlerine kasten ittiler. Harbin neticesinde, Anadolu dahil, devlet
bölünmüş ve işgal edilmişti. 18 Aralık 1918’de Fransızlar Adana’yı işgal
ettiler ve kendilerine bağlı Klikya Ermeni krallığı kurmak üzere dışardan 100
bin Ermeni getirdiler. Fransız ve Ermeniler cana, mala, ırza tecavüz yaptıkları
için bu insanlık dışı vahşete dayanamayan Adanalılar, silaha sarılarak
Toroslarda Fransız ve Ermenilerle savaştılar. Türkleri esir edemeyeceklerini
anlayan Fransızlar, 5 Ocak 1922’de Adana’dan çekildiler. Adanalıların vatan ve
istiklalleri uğruna 18 Aralık 1918, 5 Ocak 1922 arasında yaptıkları mücadele
başlı başına bir kahramanlık destanıdır.
Fiziki Yapı
Adana’nın % 49’u dağlar, % 23’ü eşik alanlar (hafif engebeli
bölgeler), % 27,6’sı ovalarla kaplıdır.
Dağları: İlin kuzeybatı,
kuzey ve kuzeydoğu bölümleri Orta Toros adıverilen dağ sistemi ile
çevrelenmiştir. Orta Toroslar üzerinde üç ayrı dağ sırası vardır. Bunlar
batıdan başlayarak Bolkar Dağları, Aladağlar ve Tahtalı Dağlarıdır.
Bolkar dağları batıda Taşeli Platosu, doğuda uzun bir oluk
şeklinde uzanan ve Ecemiş koridoru adı verilen derin bir kanyon ile sınırlanır.
Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Bolkar Dağlarının uzunluğu yaklaşık
150 km, genişliği ise yer yer 40-50 km'yi bulur. Bolkar Dağlarının üzerindeki
en önemli doruklar; Gavur Dağı (3337 m), Yıldız Tepe (3314 m), Meydan Dağı
(3132 m) ve Hacıhalil Dağıdır (3107 m).
İlin en yüksek tepelerinin bulunduğu Aladağlar, kuzeydoğu
yönünde yaklaşık 100 km uzanır. Genişliği ise 40 km civarındadır. Batıda Çakıt
Suyu Vadisi ile Pozant ve Kırkpınar Dağlarından, Ecemiş Koridoru ile Bolkar
Dağlarından ayrılır. Dağlar Zamantı Suyu, Eğlence Deresi, Çakıt Suyu ve
bunların kolları ile parçalanmıştır. Aladağların üzerindeki en önemli doruklar:
Demirkazık Tepesi (3756 m), Torosan Dağı ve Kaldı Dağı (3374 m), Kol Tepesi
(3588 m)dir. Bunlardan Demirkazık Tepesi, Torosların da doruğudur.
Seyhan Irmağı ile Zamantı Suyu ve Göksu kolları arasında
uzanan dağlar, Tahtalı Dağlarıdır. Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultusunda uzanan bu
dağların üzerinde Koç Dağı, Soğanlı Dağı, Bakır Dağı gibi doruklar sıralanır.
Dağlar güneye doğru vadilerle parçalanmış ve geçilmez bir görünüş almıştır.
Ovaları: İlin kuzey kısmı
hariç, ovalıktır. Güneyinde ise geniş Adana Ovası yer alır. Bu toprakların 3 ve
4. jeolojik devirlerde teşekkül ettiği jeoloji bilginlerince bildirilmektedir.
Toros Dağları, ovanın kuzey, kuzey-batı, kuzey-doğu ve doğu
kısımlarda duvar gibi yükselir. İç Anadolu’dan gelen soğuk rüzgarları önler.
Adana Ovası, ortasında bulunan Misis Tepeleri ile ikiye ayrılır. Kuzeydekine
“Yukarıova” güneydekine ise, “Çukurova” denir. Halbuki, Adana Ovası, Çukurova
olarak anılır. Çukurova 16 bölgeden ibarettir. Bunlardan 6 tanesi Yüregir,
Misis, Osmaniye, Ceyhan, Yumurtalık ve Haruniye, Adana il sınırları içindedir.
Akarsuları:
İlin en önemli iki nehri Ceyhan ve Seyhan’dır. Her iki nehrin su akımı düzensizdir.
Seyhan üzerinde 1956 senesinde Seyhan Barajı yapılmıştır.
Ceyhan Nehri, Aksu ve Hurman çaylarının birleşmesi ile
meydana gelir. Kadirli’de Adana ovasına giren, çakıl suyunu alır. Hürmüz
Boğazı’nda İskenderun körfezine dökülür. Üzerinde Aslantaş barajı mevcuttur.
Uzunluğu 509 kilometredir. Deliburun’da Akdeniz’e dökülmeden önce Akyayan,
Akyatan ve Kakarat göllerini meydana getirir.
Seyhan ise Kayseri’den doğan Göksu ve Samantı çaylarının
birleşmesi ile meydana gelir. Mersin Körfezi’ne dökülür. 560 km uzunluktadır.
Göller: Adana’da büyük göl
yoktur. Deniz hareketlerinden meydana gelen lagün türü bir kaç göl ile Seyhan
Baraj Gölü vardır. Lagün gölleri; Akyatan (39.6 km2), Akyayan (31.2 km2) ve
Kakarot (18 km2)’dur.
İklimi ve Bitki Örtüsü
İklimi: Adana ovasının
iklimi, Akdeniz iklimi hususiyetlerini taşır; yazları çok sıcak ve kurak,
kışlar ise ılık ve yağışlıdır.
Dağlık bölgede ise, Akdeniz iklimi ile kara iklimi karışımı
hüküm sürer. Yazın Toroslardaki yaylalara çıkılır. Bunların belli başlıları;
Pozantı, Namrun, Gilek, Kızıldağ, Armutlu, Biricik yaylalarıdır.
Yağışlar yağmur şeklindedir. 20-30 senede bir kar yağar.
Yağış mikdarı senede 625-700 milimetredir. Senelik yağışlı gün sayısı 49’dur.
Sıcaklık, -8,4 ile +45,6 santigrat derece arasında seyreder.
En soğuk ay Ocak, en sıcak ay ise Ağustos’tur. Yağışların yarısı (% 49) kışın
olur. Yazın ise senelik yağışın % 5’i yağar.
Bitki Örtüsü:
İl topraklarının % 29’u ormanlıktır. Ormanlar dağlık bölgelerde yer alır. Tipik
bitki örtüsünü Akdeniz bitkileri teşkil eder, dağ yamaçlarını 700-800 m
yüksekliğe kadar “Maki”ler, yüksek yerleri de kara çam ve sedir ağaçları
kaplar. Kuzeyde bozkır ve fundalıklara rastlanır. Kuzey ve kuzeybatıdaki
dağlarda “Alp bitkileri” görülür. Makiler kuraklığa uymuş bitkilerdir. Yaprakları
sert ve cilalıdır. Kızılçam, karaçam, meşe, sedir, köknar, ardıç ve kayın
ağaçları azdır.
Adana ilinde bitki yönü ile örtüsüz toprak yok denecek kadar
azdır.
Ekonomi
Tarım: Türkiye’nin en
gelişmiş tarım bölgesi olduğu gibi, modern tarım ağaçlarının en çok
kullanıldığı ildir. Yüzölçümünün % 39’u tarıma elverişli ve çok bereketlidir.
Adana’nın bereketli ovalarından; traktör, diğer modern tarım
araçları, sulama, gübreleme, ıslah edilmiş tohum ve ilaçlama ile senede bir kaç
defa ürün alınmaktadır. Sulanan araziler her sene artmaktadır.
250 bin tona yaklaşan saf pamuk ile Türkiye’nin pamuk
üretiminin dörtte biri buradan sağlanır. Pamuğun Akala ve Cocker türleri
yetişir. Adana, pamuk ambarı olduğu gibi; tahıl, susam, kavun, karpuz,
turfanda, sebze, arpa, yulaf, baklagiller, şeker kamışı, üzüm, incir, tütün,
pirinç, yer fıstığı ve turunçgiller bakımından da önemli bir yer tutar.
Hayvancılık:
Hayvancılık tarım kadar önemli değildir. Mer’a ve otlaklar azdır. Hayvancılık
daha çok Toros dağları yamaçlarında görülür. Koyun, kıl keçisi, sığır, at ve
deve yetiştirilir. Arıcılık da gelişmiştir.
Ormancılık:
Ormanların çoğu dağların Akdeniz’e bakan yamaçlarında bulunur. Karaisalı,
Saimbeyli ve Kozan’da orman zenginliği fazladır.
Ormanlardan her sene 150 bin metreküpten fazla tomruk ve 370
bin metreküp civarında yakacak odun elde edilmektedir.
Madenleri: 1960 senesinde
kuzeyindeki Bulgar dağında petrol bulunmuştur. Karaisalı’da amyant, linyit,
çinko ve krom, Kozan ve Osmaniye'de linyit yatakları vardır.
Enerji: Bölgedeki hidroelektrik
ve termik santrallerinin senelik elektrik istihsali 7,5 milyon kwh olup
santraller şunlardır: Seyhan, Aslantaş, Kadıncık I ve II hidroelektrik
santralleri ile Mersin termik santrali.
Sanayi: Adana tarımda
olduğu gibi sanayi sektöründe de çok gelişmiştir. Türkiye’nin imalat sanayii
bakımından dördüncü gelişmiş ilidir.
Çeşitli dokuma ve giyim eşyası, kort bezi, pamuk ipliği,
bitkisel yağ, sabun, un, deri, tütün, kereste, çimento, makarna, konserve,
kimyevi maddeler, kauçuk, tarım alet ve makine, inşaat makineleri, taşıma
araçları, yedek parça, klima cihazları, polimer ve suni elyafın ana maddesi
olan “DMT”, gıda ve mensucat maddeleri fabrikaları ile en önemli sanayi
bölgelerimizden biridir.
Ulaşım: İstanbul-Bağdat
demiryolu hattı Adana’dan geçer. Ceyhan ile Osmaniye arasındaki Toprakkale
istasyonundan ayrılan bir hat İskenderun’a iner.
Karayolu ile İç Anadolu’ya, Gaziantep üzerinden Güneydoğu
Anadolu’ya, Malatya üzerinden de Doğu Anadolu’ya bağlanır. Aydın, Isparta,
Antalya, E-24 karayolu ile Adana’ya bağlanır.
Karataş İskelesi, Mersin ve İskenderun limanları ile deniz
yolundan birçok bölgeye bağlanmış olur.
Adana’da, Adana ve İncirlik (askeri) olmak üzere iki büyük
havaalanı vardır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfus: İstanbul, Ankara
ve İzmir’den sonra, Türkiye’nin dördüncü büyük ilidir. 1990 sayımına göre
nüfusu 1.934.907 olup, bunun 1.350.339’u ilçe merkezlerinde, 584.568'i köylerde
yaşamaktadır. Yüzölçümü 17.253 km2 olup, nüfus yoğunluğu 113’tür.
Eğitim: Okur-yazar oranı
yüksek olan illerimizdendir. İlde, 8 anaokulu 1210 ilkokul, 175 ortaokul, 12
mesleki ve teknik ortaokul, 46 lise ve 46 mesleki ve teknik lise vardır (1990).
Çukurova Üniversitesine bağlı, Ziraat, Tıp, Fen-Edebiyat, Mühendislik,
Mimarlık, İşletme, Eğitim, İktisat Fakülteleri ve bunlara bağlı yüksek okullar
vardır.
Örf ve adetler:
Çukurova Türkmen köyleri gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Erkek ve kadın
şalvar giyer. Kadınları “Güdük” ismi verilen pamuklu hırka giyer ve başlarına
yazma bağlarlar.
Dağ köylerinde erkekler yakasız gömlek giyerler. Şehirlerde
örf ve adetler zayıflamıştır. Kına türküleri, bozlaklar ve halayları meşhurdur.
Köy düğünlerinde davul zurna çalınır. Güreş, cirit ve at yarışları yapılır.
Halk oyunları: Adana Üçayağı, Mergi, Kaba Şirvani, Serçe, Adana Ağırlaması,
Şenola, Hasandağı ve Halaylardır. Zengin bir folklora sahiptir. Ritm, dağ
kısımlarında hızlı, ovalarda yavaştır.
Mahalli yemekleri ise:
Adana kebabı, tike kebap, çiğ köfte, mantı, yüksük çorbası, salatası, dulavrat
çorbası, tahinli turp salatası, etli kümbe, bayram kümbesi, lahmacun, süllüm,
tirşik, şakıldaklı çorba, sini köftesi, sarmısaklı köfte ile kısır vs.dir.
Sosyolojik bakımdan “Pederşahi” aile tipi hakimdir. Kadın ev
işlerinden başka tarımda ailenin en çalışkan üyesidir.
Halayı ünlüdür. Üzüntüler ise “ağıt” ile ifade edilir.
Karacaoğlan ve Dadaloğlu’dan başka, Üçgözoğlu, Aşık Abdullah, Kul Halil, Kul
Seyfi, Kara Osman, Aşık Mustafa başlıca ozanlarıdır.
Mahalli kıyafette 7 ana renk hakimdir. Kadınlar “Gazi” ismi
verilen para dizisi ile iki “Mahmudiye”den meydana gelen “Efe”yi başlarına
takarlar. Kadifeden “Yılık” giyerler.
Köylerde el sanatları, dokumacılık, heybe, çuval, kilim,
çorap ve çadır üretimi yapılır.
Eskiden bu yöredeki tarım işçileri her akşam topluca şu duayı
okurlardı: “Akşama hürmet, sabaha niyet, ağamıza devlet, hükumetimize nusret,
kesemize bereket, Peygamber efendimize sallallahü aleyhi ve sellem salevat”
diyerek Peygamber efendimize salevat-ı şerife getirerek işi bitirirlerdi.
Adana’da yetişen meşhurlar: Milli mücadelelerde pekçok milli
kahraman ortaya çıkmıştır. Meşhur olanlar: Cemal Efe, Adil Efe, Kasım Hoca,
Şehid Molla Kerim, Kara Fatma (Adile Onbaşı), Şehid Abdurrahman Efe, Ali Osman,
Kara İsa, Molla Nasuh, Şehit Hacınlı Saim Bey ile Tufan Beydir.
İlçeleri
Adana ili 17 ilçeden meydana gelir.
Seyhan: 1990 sayımına göre
toplam nüfusu 672.121 olup, 642.321'i ilçe merkezinde, 29.800’ü köylerde
yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden biridir. Toroslardan inip
güneye akan Seyhan’ın batı kıyısında kurulmuştur. Adana'nın merkez ilçesiyken,
5 Haziran 1986 tarihinde 3306 sayılı kanunla ayrı bir ilçe haline gelmiştir.
Yüzölçümü 420 km2 olup nüfus yoğunluğu 1600'dür.
Yüregir: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 369.529 olup, 273.829'u
ilçe merkezinde, 95.700'ü köylerde yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren
ilçelerden biridir. Seyhan Nehrinin doğu kısmında kurulmuştur. Adana'nın merkez
ilçesiyken 5 Haziran 1986 tarihinde 3306 sayılı kanunla ayrı bir ilçe haline
gelmiştir. İlçe Yüreğir Ovasında kurulduğu için bu adı almıştır. Yüzölçümü 1532
km2 olup, nüfus yoğunluğu 241'dir.
Aladağ: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 23.207 olup, 4.990'ı ilçe
merkezinde, 18.217’si köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 23 köyü vardır.
Karaisalı ilçesine bağlı bucak iken, 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe
oldu. Eski ismi Karsantı idi.
İlçe toprakları dağlık olup, Aladağlar üzerinde yer alır.
İlçe topraklarından kaynaklanan suları Seyhan nehri toplar. Dağlar ormanlarla
kaplıdır.
Ekonomisi hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Yaylacılık
yöntemiyle küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır. İlçe merkezi Kale Dağı
eteklerinde kurulmuştur. Gelişmemiş bir yerleşim merkezidir.
Bahçe: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 27.983 olup, 16.009’u ilçe
merkezinde, 11.974’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 14 köyü vardır.
Yüzölçümü 241 km2 olup nüfus yoğunluğu 116’dır. İlin kuzey doğusunda yer alır.
İlçe toprakları genelde dağlıktır. Amanos Dağının kuzeyini meydana getiren bu
dağlar, orman bakımından çok zengindir. Dağlardan kaynaklanan Huma Çayı,
ilçenin batısından akan Ceyhan Nehrine karışır.
Ekonomisi hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. En çok
kılkeçisi beslenir. Verimli arazisi yok denecek kadar az olduğu için, tarım
gelişmemiştir. Az miktarda buğday, pamuk ve üzüm yetiştirilir.
İlçe merkezi, Amanos Dağlarının batı eteklerinde, Huma çayı
vadisinde kurulmuştur. İlin en hızlı büyüyen ilçesidir.
Adana-İslahiye-Suriye-Bağdat demiryolu ilçe merkezinden geçer. Eski adı
Bulanık’tır. İlçe belediyesi 1933’te kurulmuştur.
Ceyhan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 161.523 olup, 85.308’i ilçe
merkezinde, 76.215’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 47, Köseli
bucağına bağlı 17, Sağkaya bucağına bağlı 17 köyü vardır. Yüzölçümü 1427 km2
olup nüfus yoğunluğu 113'tür.
İlin orta kesiminde Çukurova’da yer alır. İlçe toprakları
düzdür. Güneydoğusunda Misis ve Uyuz dağları vardır. Ceyhan Ovası Çukurova’yı
meydana getiren altı ovadan en büyüğüdür. İlçe topraklarını Ceyhan Irmağı ve
kolları sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri pamuk,
buğday, soya, susam, portakal, mandalina ve Karpuzdur. Tarıma bağlı sanayi
gelişmiştir. Çok sayıda çırçır ve pamuklu dokuma atölyesi vardır. İlçe merkezi
Ceyhan Ovasında, Ceyhan Nehri kıyısında kurulmuştur.
Düziçi: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 67.155 olup, 31.813'ü ilçe
merkezinde, 35.342’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 24 köyü
vardır. Yüzölçümü 511 km2 olup, nüfus yoğunluğu 131’dir.
İlin kuzeydoğudusunda yer alır. İlçe toprakları Ceyhan
ırmağının suladığı verimli ovadan meydana gelir. Haruniye ovasından doğan Sabun
Suyu Ceyhan’a karışır. İlçenin doğusunda Amanos Dağları yer alır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri yerfıstığı
ve pamuktur. Ayrıca buğday, arpa, mısır gibi tahıllar da yetiştirilir.
İlçe 1983 senesine kadar Haruniye adıyla, Bahçe’ye bağlı
bucaktı. Pamuk üretiminin bölgede önem kazanması üzerine Haruniye hızla
gelişmeye başladı. Bir süre sonra yakınındaki Hacılar köyü ile birleşti. 29
Kasım1983’te Bahçe ilçesinden ayrılarak Düziçi adıyla ilçe merkezi oldu. İlçe
belediyesi 1956’da kurulmuştur.
Feke: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 21.751 olup, 4.669’u ilçe
merkezinde, 17.082’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 26, Mansur
bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 1335 km2 olup, nüfus yoğunluğu
16’dır.
İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları dağlıktır. Doğusunda
Gezid Dağı, güneyinde Güllüce Dağı, batısında Tahtalı Dağları, kuzeyinde ise
Feke Dağı yer alır. Dağlar orman ve su kaynağı bakımından zengindir. İlçenin en
önemli akarsuyu Seyhan’ın bir kolu olan Göksu Çayıdır. Tarıma elverişli arazi
Göksu Vadisinde yer alır.
Ekonomisi hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır. Tarım
ürünlerinde verim düşük ve çeşit azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, soya ve
üzüm olup, ayrıca az miktarda arpa, fasulye ve mısır yetiştirilir. Toroslardaki
yaylalarda küçükbaş hayvan beslenir. Hayvancılığa bağlı olarak süt ürünleri,
yapağı üretimi ile dokumacılık gelişmiştir.
İlçe merkezi Göksu’nun batısında Saimbeyli-Kozan karayolu
üzerinde yer alır. İl merkezine 122 km mesafededir. Kurtuluş Savaşı öncesi
Fransız işgaline uğrayan ilçe 1921’de işgalden kurtarıldı. İlçe belediyesi
1895’te kurulmuş olup, 1943’te yeniden örgütlenmiştir.
İmamoğlu: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 33.565 olup, 21.484'ü ilçe
merkezinde 12.081’i köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 14 köyü vardır.
Yüzölçümü 341 km2 olup, nüfus yoğunluğu 98'dir. Kozan’a bağlı bir bucak
iken, Hocalar köyü ile birleşerek 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe
oldu.
İlin ortasında Çukurova’da yer alır. İlçe toprakları genelde
düzdür. Topraklarını Ceyhan ve kolları sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır.
Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk, arpa, narenciye, üzüm ve yerfıstığıdır.
İlçe merkezi Cerpece Deresi kıyısında kurulmuştur.
Kadirli: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 114.091 olup, 55.061'i ilçe
merkezinde, 59.030'u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 73 köyü
vardır. Yüzölçümü 1497 km2 olup, nüfus yoğunluğu 76’dır.
İlin kuzeydoğusunda yer alır. İlçe toprakları genelde düz
olup, Ceyhan Ovasında yer alır. Kuzeyinde Dibek Dağları yer alır. Dağlardan
kaynaklanan suları Keskin Suyu ile Sayrun Çayı toplar. Güneydoğusundan Ceyhan
nehri geçer. Ceyhan Irmağı üzerinde kurulan Aslantaş Baraj Gölünün bir kısmı
ilçe topraklarında kalır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday,
arpa, pamuk, ciğit, portakal, mandalina, yerfıstığı olup, ayrıca az
miktarda mısır, üzüm ve soya yetiştirilir. Dağlık bölgelerde hayvancılık
ekonomide önemli yer tutar. Küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır.
İlçe merkezi, Çukurova’nın önemli yerleşim merkezlerindendir.
Ceyhan Nehri kıyısında kurulmuştur. 1950’den sonra bölgeye olan göçlerden
dolayı hızla gelişmiştir. İl merkezine 97 km mesafededir. Eski ismi Karspazarı
iken, 1926’da Kadirli olarak değiştirildi. İlçe belediyesi 1876’da kurulmuştur.
Karaisalı: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 37.584 olup, 7.235’i ilçe
merkezinde 30.349'u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 5l, Çatlan
bucağına bağlı 22 köyü vardır.
İlin batısında yer alır. İlçe topraklarının kuzeyinde
Aladağlar, orta kesiminde hafif engebeli alanlar, güneyinde Çukurova yer alır.
İlçenin başlıca akarsuları Seyhan Nehri, Çakıt Suyu, Körkün ve Eğlence
çaylarıdır. Seyhan baraj gölünün bir bölümü ilçe toprakları içinde kalır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri
buğday, soya, arpa, pamuk, üzüm, portakal ve zeytindir. Ayrıca az miktarda
mandalina ve yerfıstığı yetiştirilir. Dağlık bölgelerde hayvancılık ve
ormancılık yapılır. Yaylacılık yöntemiyle küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır.
İlçe merkezi Torosların eteklerinde kurulmuştur. Gelişmemiş
bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 48 km mesafededir. Ulukışla-Adana
demiryolu ilçe topraklarından geçer. İlçe belediyesi 1906'da kurulmuştur.
Kurtuluş Savaşından önce uğradığı Fransız işgalinden 3l Mart 1921’de kurtuldu.
Karataş: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 26.450 olup, 9.025’i ilçe
merkezinde 17.425’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 31, Doğankent
bucağına bağlı 23, Tuzla bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 922 km2 olup,
nüfus yoğunluğu 28’dir. 16 köyü vardır.
İlin güneyinde yer alır. İlçe toprakları tamamiyle ovalıktır.
İlin Akdeniz’e doğru çıkıntı yapan en güney bölümünde yer alır. Batısından
Seyhan Irmağı, doğusundan Ceyhan Irmağı akar. Deniz kıyısında kumsetler ile
deniz arasında lagün gölleri vardır. Sığ ve tuzlu olan bu göllerin etrafı
bataklıktır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday,
pamuk, ciğittir. Lagünlerde kurulan dalyanlarda balıkçılık yapılır. Deniz
kıyıları önemli turizm merkezlerindendir. İlçede turunçgil üretimi fazladır.
İlçe merkezi deniz kıyısında kurulmuş çevresindeki bataklık
alanlarının kurutulmasıyla gelişmiştir. İl merkezine 50 km mesafededir. Akdeniz
kıyısındaki tabii kumsallar boyunca otel ve moteller doludur. 1957’de ilçe
oldu. İlçe belediyesi 1957’de kurulmuştur. İlin Yumurtalıktan sonra ikinci
önemli limanıdır.
Kozan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 117.704 olup, 54.451'i ilçe
merkezinde, 63.253'ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 74, Tepecikören
bucağına bağlı 10 köyü vardır. Yüzölçümü 1772 km2 olup, nüfus yoğunluğu
66'dır.
İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları genelde dağlıktır.
Kuzeyinde Orta Toroslar, güneyinde Çukurova’nın yukarı kesimleri yer alır.
Dağlar ormanlarla kaplıdır. İlçe topraklarını sulayan başlıca akarsular;
Kırıksu, Delice Suyu, Kilgen Çayı, Göksu ve Zamantı çaylarıdır. Kilgen çayı
üzerinde sulama gayesiyle kurulmuş bir baraj vardır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday,
portakal, pamuk, ciğit, mandalina, arpa, üzüm ve yerfıstığıdır. Dağlık
kesimlerde hayvancılık yapılır. İlçe topraklarında kurşun-çinko ve demir
yatakları vardır.
İlçe merkezi Çukurova’nın kuzey kesiminde Sarıağaç Tepesi
eteklerinde kurulmuştur. İl merkezine 72 km mesafededir. Eski ve zengin bir
tarihe sahiptir. Eski ismi Sis’tir.
Osmaniye: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 174.875 olup, 122.307’si
ilçe merkezinde, 52.568’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 17,
Kaypak bucağına bağlı 9, Tecirli bucağına bağlı 14, Toprakkale bucağına bağlı 6
ve Yarpuz bucağına bağlı 1 köyü vardır. Yüzölçümü 974 km2 olup, nüfus
yoğunluğu 179’dur. Merkez ilçeler dışında nüfus bakımından en yoğun olan
ilçedir.
İlin kuzeydoğusunda yer alır. İlçe topraklarının batı
kesiminde Çukurova, doğu kesiminde Amanos dağları yer alır. Dağlar; kayın,
meşe, gürgen, sedir, kızılçam ve karaçam ormanları ile kaplıdır. Dağların
yüksek kesimlerinde yaylalar vardır. İlçe topraklarını Ceyhan Irmağı ve Ilısu
ile Akçasu çayları sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday,
ciğit, üzüm, portakal, pamuk, arpa, soya ve yerfıstığı olup, ayrıca az miktarda
mandalina, mısır ve nohut yetiştirilir. Küçük çapta un, dokuma, tuğla ve
kiremit fabrikaları ile çırçır ve yerfıstığı işleme tesisleri başlıca sanayi
kuruluşlarıdır. Dokuma ürünlerinden bir kısmı yurt dışına ihraç edilir.
İlçe merkezi Ilıksu Çayının doğu yakasında kurulmuştur.
Adana-Bağdat demiryolu ve Adana-Gaziantep karayolu ilçe merkezinden geçer.
Göçmen aşiretlerin mecburi olarak Hacıosmanlı köyü ile çevresine
yerleştirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Daha sonraları Osmaniye adıyla anılmaya
başlandı. İlçe belediyesi 1902’de kurulmuştur. İl merkezine 82 km mesafededir.
Pozantı: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 23.040 olup, 7.892'si ilçe
merkezinde 15.148’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 8, Kamışlı
bucağına bağlı 7 köyü vardır. Yüzölçümü 772 km2 olup, nüfus yoğunluğu
30’dur.
İlin batısında yeralır. İlçe toprakları dağlık olup, Orta
Toroslar üzerinde yer alır. Dağlar derin akarsu vadileriyle yarılmıştır. İlçe
topraklarını Körkün Çayı, Pozantı deresi, Çakıt Suyu sular. Dağlar üzerinde
Adanalıların yazı geçirdiği serin yaylalar vardır. Dağlar; köknar, sedir,
kızılçam ve karaçam ormanları ile kaplıdır.
Ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayılıdır. Koyun ve kılkeçisi
besiciliği yapılır.Tarıma elverişli alanlar azdır. Başlıca tarım ürünleri üzüm
ve buğdaydır. İlçe topraklarında krom yatakları vardır. Yazın Adanalıların
yaylalara sayfiyeye çıkması ile ekonomisi canlanır.
İlçe merkezi, İç Anadolu’yu, Akdeniz kıyısına bağlayan tabii
ulaşım yollarının geçtiği bir alanda kurulmuştur. Ulukışla-Adana demiryolu ile
Ankara-Adana karayolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 111 km mesafededir.
Küçük yerleşim merkezi olan ilçenin belediyesi 1954’te kurulmuştur.
Saimbeyli: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 20.700 olup, 4.699'u ilçe
merkezinde 16.001'i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 26 köyü vardır.
Yüzölçümü 1132 km2 olup, nüfus yoğunluğu 18’dir.
İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları dağlıktır. Doğusunda
Dibek dağı, batısında Bakır Dağı yer alır. Dağlar derin akarsu vadileriyle
parçalanmıştır. Dağların yüksek kesimleri köknar, kızılçam, karaçam ve sedir
ormanları ile kaplıdır. Seyhan Irmağının başlıca iki kolundan biri olan Göksu
ilçe topraklarını sular.
Ekonomisi hayvancılık ve tarıma dayalıdır. En çok koyun ve
kılkeçisi beslenir. Tarım ürünleri ilçe halkının ihtiyacını karşılayacak
seviyede olup, başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, baklagiller ve üzümdür.
İlçe topraklarında demir yatakları vardır. Ormancılık gelişmiştir.
İlçe merkezi Göksu Çayının kıyısında kurulmuştur. Eski ismi
Hacınlı’dır. Kurtuluş Savaşı sırasında büyük kahramanlık gösteren ve şehid olan
Hacinli Saim Beyin hatırasına 1923’de Saimbeyli olarak değiştirildi. Adana’yı
Pınarbaşı üzerinden Kayseri’ye bağlayan yol ilçe merkezinden geçer. İl
merkezine 157 km uzaklıktadır. İlçe belediyesi 1929’da kurulmuştur.
Tufanbeyli: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 22.672 olup, 5.663’ü ilçe
merkezinde 17.009’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 30 köyü vardır.
Yüzölçümü 973 km2 olup, nüfus yoğunluğu 23’tür.
İlin kuzeyinde yer alır. İlçe toprakları dağlıktır. Orta
kesimi çukur olan toprakları birbirine paralel olarak uzanan Tahtalı ve
Binboğa dağları çevreler. Dağlar; köknar, kızıl çam, kara çam ve sedir
ormanları ile kaplıdır. İlçe topraklarını Göksu çayı sular.
Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. En çok koyun ve kıl keçisi
beslenir. Tarıma elverişli alanlar azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday,
pancar, üzüm, nohut, fasulye ve arpadır. Ormancılık gelişmiştir. İlçe
topraklarında çinko-kurşun yatakları vardır.
İlçe merkezi gelişmemiş bir yerleşim merkezidir. Eski
ismi Höketçe sonraları Mağara idi. Milli mücadele ve Kuvay-ı milliye
kahramanlarından Tufan Bey’e izafeten Tufanbeyli olarak değiştirildi. İl
merkezine 194 km mesafededir. İlçe belediyesi 1958’de kurulmuştur.
Yumurtalık: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 20.957 olup, 3.583’ü ilçe
merkezinde, 17.374'ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 19 köyü
vardır. Yüzölçümü 501 km2 olup, nüfus yoğunluğu 42’dir.
Adana’nın güneyinde yer alır. İlçe toprakları, alçak dağlarla
çevrilmiş kıyı düzlüklerinden meydana gelir. Kıyı boyunca uzanan dar düzlükler
Çukurova’nın güneydoğu kısmıdır. Bir kısmı Ceyhan’ın taşıdığı alüvyonların
birikmesi ile meydana gelmiş delta olup, ilçenin başlıca tarım alanıdır.
Kıyının bazı kesimlerinde ve tepelik alanlarda yer yer kızılçam ormanları
vardır. En önemli akarsuyu Ceyhan nehridir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday,
pamuk ve arpa olup, ayrıca az miktarda portakal, mandalina, üzüm ve yerfıstığı
yetiştirilir. Yumurtalık körfezinde kurulmuş olan dalyanlarda balıkçılık
yapılır. Dalga kıranlarla çevrili Yumurtalık limanı genelde balıkçı barınağı
olarak kulanılır. Suni gübre fabrikası ilçenin başlıca sanayi kuruluşudur.
Kerkük’ten İskenderun körfezine kadar olan Türkiye-Irak petrol hattının ucu
Yumurtalık’ın Gölovası köyü yakınlarındadır. Petrol kıyı açığında kurulu olan
terminalle tankerlere yüklenir. Irak’tan gelen petrolün bir bölümü işlenmek
üzere başka bir boru hattı ile Kırıkkale’de bulunan Orta Anadolu rafinerisine
pompalanır.
İlçenin kıyılarında Adanalıların yazın büyük ilgi gösterdiği
tabii kumsallar vardır. Kıyılarda bir çok özel ve kamu kuruluşlarına ait tatil
sitesi, konut ve kamp yerleri vardır. İlçede yaz turizmi gelişmiştir.
İlçe merkezi İskenderun körfezi kıyısında kurulmuştur. Yazın
nüfusu artan bir sayfiye yeri olup, nüfus bakımından ilin en küçük ilçesidir.
Eski ismi Ayas olup, Cumhuriyetin ilanından sonra Yumurtalık olarak
değiştirildi. İl merkezine 81 km mesafededir. İlçe belediyesi 1959’da
kurulmuştur.
Tarihi Eserler ve Turistik Yerleri
Adana ili tarihi ve tabii güzelliklerle doludur.
Kaleler: Adana’da çok
sayıda tarihi kale vardır. Ceyhan’dan, Tarsus’a kadar 40-50 dağ kalesi olup
bunlardan meşhur olanları şunlardır:
Adana Kalesi: Abbasi
Sultanı Halife Harun Reşid tarafından, eskiden kalan kale yıkıntıları üzerine
781’de yaptırılmıştır. 1836’da Adana’yı işgal eden Mısır valisi Kavalalı Mehmet
Ali Paşa tarafından yıktırıldığı için bugün temellerinin bir bölümü kalmıştır.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde; “Dört köşeli çevresi dört yüz
adımdır. Yedi kulesi, iki kapısı vardır” der. İlk devirde yapılan kalenin bir
duvarı nehire dayanmış olup, diğer üç kenarı hendeklerle çevrilidir ve 7 burcu
vardır.
(Kestanbol) Ayas Kalesi: Ceyhan’ın
30 km uzağındadır. Yumurtalık ismiyle anılır. Kale ortaçağda yapılmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman Han 1536’da tamir ettirmiş ve “Sahil Kulesi” ismi
verilen bir kule ilave ettirmiştir.
Yılanlı Kale: Ceyhan’a
6 km uzaklıktadır. Halk arasında ismi (Şahmeran)’dır. Misis’e yakındır.
Ortaçağda Haçlı seferleri esnasında kurulmuştur. Taş yapı ve 9 kuleli olup,
tepe üzerindedir.
Anavarza Kalesi: Kozan’ın
22 km kuzeydoğusundadır. M.Ö. 9. asırda Asurlular tarafından yapılmıştır. 795
senesinde Abbasilerin eline geçmiştir. Sonra Ramazanoğulları’nın eline
geçmiştir. On dördüncü asırda kullanılmaz olmuştur. Roma ve Bizans devrinde
tamir edilmiştir. Justiniaus tamir ettirmiştir. Kozan ilçesinin Dilekkaya
(Anabarza) köyü yakınındadır.
Toprak Kale: Toprak
bir tepe üzerindedir. Osmaniye’nin 8 km batısında bulunan kale, Adana’nın doğusundadır.
Çukurova’yı güneyden gelecek saldırılara karşı korumak için yapılmıştır. M.Ö.
3. asırda yapılmış olup Romalılar, Abbasiler, Selçuklular, Ramazanoğulları ve
Osmanlılarca tamir edilmiştir. Duvarları ayaktadır.
Kozan Kalesi:
Kozandadır. Asurlular tarafından yapılmıştır. 44 kulesi vardır. Çevresi
yaklaşık 6 km'dir. Defalarca tamir görmüştür. Kısmen ayaktadır.
Cem Kalesi: Ortaçağdan
kalmadır. Cem kale ismi sonradan verilmiştir. Roma çağı kalıntıları vardır.
Kadirli yakınındadır.
Kurtlar Kalesi: Adana’nın
doğusundadır. Ortaçağda yapılmıştır. Birçok kere tamir edilmiştir. Bahçe
ilçesindedir. Bazı duvarları durmaktadır.
Sirkeli: Ceyhan yakınlarında
Hitit Höyüğüdür. Kazılarda M.Ö. on ikinci asra ait eserler bulunmuştur.
Sis Kale: Ceyhan
civarındadır. Ortaçağa aiddir. Geçen asır tamir gördüğü halde harabe
halindedir.
Milvan Kale:
Adana’ya 48 km uzaklıktadır. Karaisalı yakınlarındadır. Ortaçağda yapılmıştır.
Halen yıkıntı halindedir.
Annaşa, Haruniye, Hemite, Bucak, Dumlu, Feke, Cardak, Kum,
Savranda, Semen kaleleri ile Toprakkale, Adana’daki diğer kalelerdir.
Hasan Ağa (Kethuda) Camii: Eski
caminin hemen arkasındadır. Planı, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. 1558’de
Ramazanoğlu Piri Paşa zamanında Ramazanoğlu Halil Beyin kölesi Abdullah oğlu
Hasan Kethüda ile azadlı köle Atike tarafından yaptırılmıştır (1501-1703).
Klasik devir Osmanlı cami mimarisinin Adana’daki tek örneğidir. İnşası 25 sene
süren camiin güney duvarında, 1671’de Çukurova’ya gelen Evliya Çelebi’nin
imzası vardır.
Akça Mescid:
Adana il merkezinin en eski binası ve Adana’da bulunan en eski Türk eseridir.
1409 senesinde Ağaca Bey isimli bir Türkmen ağası tarafından yaptırılmıştır.
Tipik bir Selçuk mimari karakterini aksettiren kapısının, taş oyma motiflerinin
ve cami içindeki minberinin büyük sanat değeri vardır. Minaresinin süsleri
dikkat çekecek güzelliktedir.
Eski (Yağ) Cami ve Medresesi: Adana
merkezinde ve çarşı içindedir. “Yağ Camii” ismi ile de anılır. Ramazanoğulları
devrinde yaptırılmış olan bu cami Osmanlı devrinde esaslı bir bakım görmüştür.
1558’de Piri Paşa, caminin yanına bir de medrese ilave ettirmiştir. Sarı renkli
taştan (küfeki) yapılmış giriş kapısı, on dört-on beşinci asrın bir san’at
şaheseridir. İnşaatına 1501’de başlanmıştır. Bu cami yapılmadan önce aynı yerde
kilise vardı.
Ulu Cami ve Medresesi: Ramazanoğulları
tarafından yapılan en büyük ve meşhur bir camidir. Hala dimdik ayaktadır.
Osmanlı devrinde tamirat görmüştür. İnşaatına 1513’de başlanmış ve inşaat
1541’de Piri Mehmed Paşa tarafından bitirilmiştir. Selçuklu, Memluk ve Osmanlı
mimarisinin özelliklerini taşır.
Stalaktikli ve arabesk süsleme çift bordürle bezenmiştir.
Bütün kemerlerinde, doğu avlu kapısının iç ve dış cephesinin yapımında
siyah-beyaz mermerler kullanılmıştır. Mihrabı mermerdendir. Üst bölümlerinde
bulunan yarım daire içinde on altı ve on yedinci asır çinileri dikkati çeker.
Beyaz zemin üzerinde lacivert, kırmızı firuze renklerle stilize nar ve erik
çiçekleri, hançer yaprakları ile süslü motiflerin sanat değeri yüksektir.
Alemdar Mescidi:
1748’de Alemdar Kul Mustafa Hasan Ağa yaptırmıştır.
Mestanzade Camii: 1682’de
Mestanzade Hacı Mahmud Ağa yaptırmıştır.
Cuma Fakih Camii: 1541’de
Cuma Fakih isimli bir zat yaptırmıştır.
Ali Dede Mescidi: 1704’de
Ali Dede isimli bir şahıs adına Rakka valisi Mehmed Paşa yaptırmıştır.
Ceyhan-Ulu Camii: 1868’de
Nogay Abdülkadir Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Ceyhan Kurt Kulağı Camii:
Ceyhan’a 12 km uzaklıkta 1601’de Haydar Ağa tarafından yaptırılmıştır. 1659’da
Mimar Mehmed Ağa tarafından tamir ettirilmiştir.
Yeni Cami: Adana’dadır.
1724’de yapılmış, tek minareli ve Osmanlı mimari özelliğini taşır.
Küçük Mescid: Ramazanoğullarından
Halil Bey tarafından 1482’de yaptırılmıştır. Bir ara depo olarak
kullanılmıştır.
Yeşil Mescid:
Gencizade Hacı Mahmud tarafından 1741’de yaptırılmıştır. Kubbesini örten yeşil
kiremitleri nedeniyle bu adla anılmaktadır.
Kozan Hoşkadem Camii: Kadirli’dedir.
1448’de Mısırlı Türk-Memluk beylerinden Emir Abdullah Hoşkadem tarafından
yaptırılmıştır.
Diğer camiler:
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde, Adana’da irili ufaklı 70 cami ve mescidin
bulunduğunu yazmaktadır. Kemeraltı Camii ve Tahtalı Camii, Kadirli Hamidiye
Camii, Bahçe Agimbey Camii bunlardandır.
Türbeler: Adana’da yer alan
türbelerden bazıları şunlardır:
Ramazanoğlu Türbesi: Ulu
Caminin bitişiğindedir. 1541’de Piri Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Oyma taş işçiliği ile süslüdür. Türbenin içi on altıncı yüzyıl çinileriyle
kaplıdır. Türbede, Ramazanoğlu Halil Bey ile torunları Mustafa Bey ve Mehmed
Şah yatmaktadır.
Şehid Duran Mezarı:
Adana’nın kurtuluşunda Fransızlar’a karşı ilk verilen şehidin bulunduğu
mezardır. Sed boyundadır.
Ağcabey Kümbeti:
Bahçe ilçesindedir. Ağca Bey’in oğlu Mehmed Ağa’nın türbesidir. Annesi
tarafından 1856’da yaptırılmıştır. Kesme taştan, kare biçiminde ve tek kubbeli
olarak inşa edilmiştir.
Hanlar ve çarşılar; Gön Hanı:
1530’da Ramazanoğlu Piri Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Üç yüz altmış
dükkanlı ve bedestenlidir. Hanın tamamı yıkılmıştır. Geriye sadece giriş kapısı
kalmıştır. Eski kapı 1960’ta restore edilmiştir.
Tuz Hanı: Ulu
Cami mahallesindedir. Kitabesinden 1497’de Ramazanoğlu Halil Bey’in yaptırdığı
anlaşılmaktadır. Han düzgün taşlarla örülmüştür. Çeşitli zamanlarda tamir gören
hanın bir bölümü yıkıktır. Batı köşesinde küçük bir mescid vardır.
Havraniye (Misis) Kervansarayı:
Ceyhan ilçesine bağlı Havraniye köyündedir. Selçuklulardan kalma eski bir
kervansarayın yerine Sultan Dördüncü Mehmed’in emri ile sadrazam Köprülü Mehmed
Paşa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde sadece giriş kapısı kalmıştır.
Kurt Kulağı Kervansarayı: Ceyhan
ilçesinin Kurtkulağı köyü yakınında eski Halep kervanyolu üzerindedir. 1659’da
Hüseyin Paşa tarafından Mimar Mehmed Ağaya yaptırılmıştır. Günümüze kadar
sağlam olarak gelmiştir.
Soluhan Kervansarayı:
Kozan ile Feke ilçeleri arasında eski Kozan-Kayseri kervanyolu üzerindedir.
Selçuklu-Osmanlı mimari tarzı özelliklerini taşıyan bir handır.
Hamamlar, Çarşı Hamamı:
Adana hamamlarının en eski ve en büyüğüdür. 1529’da Ramazanoğullarından Piri
Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çeşitli zamanlarda tamir gören hamam,
1945’de restore edilmiştir.
Irmak (Yalı) Hamamı:
Eski Roma hamamı üzerine Ramazanoğullarından Halil Bey, 1494’te yaptırmıştır.
Seyhan Nehri kıyısında olup, suyunu buradan alır.
Mestan Hamamı:
1682’de Ramazanoğullarından Mestanzade Hacı Mahmud Ağa tarafından Mestanzade
Camii’nin bir vakfı olarak yaptırılmıştır.
Yeni Hamam:
1720’de Musahalıoğlu Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Diğer hamamlara
benzemektedir.
Diğer tarihi ve turistik yerlerden bazıları da şunlardır:
Taş Köprü: Seyhan Nehri
üzerindeki şehrin iki yakasını birleştiren taş köprü, Romalılardan kalmadır.
3.10 m yüksekliğinde 13 m genişliğinde 21 gözlü ve taştan yapılmıştır. On
yedinci asırda esaslı bir tamir görmüştür. Sultan Üçüncü Ahmed (1713) Adana
valisine taşköprünün tamiri için ferman göndermiştir. 1847’de ise, Sultan
Abdülmecid Han tamir ettirdi. Günümüzde yirmi bir gözden sadece on dördü
kalmıştır.
Adana’nın sembolü olan kule, 1882’de Adana valisi Abidin Paşa
tarafından yaptırılmıştır. Kare prizma şeklinde olup, 32 m yüksekliğindedir.
Şehrin merkezinde olan kule, şehrin Fransız işgalinden kurtulmasında, genç
kızların işlediği Türk bayrağının asılması ile bayrağa gönderlik etti.
Adana Bölge Müzesi:
Kuruköprü semtindeki Rum kilisesinde, bir düzenleme neticesinde açılmıştır.
Müzede 69 sikke, 2950 arkeolojik değeri olan eser, beş bin etnografik değeri
olan eser, 3500 mühür, Osmanlı devrine ait 346 mahkeme kararı bulunmaktadır.
Misis Mozaik Müzesi:
Adana’ya 20 km uzaklıkta ve Seyhan Irmağı kenarındadır. Hitit, Roma, Bizans,
İslam (Arap, Selçuk ve Osmanlı) devirlerine ait pekçok tarihi eser vardır.
Ayrıca dördüncü asırdan kalma bir kiliseden çıkarılan mozaikler burada
saklanmaktadır.
Gastabala (Hieropolis): Osmaniye’nin
12 km kuzeyindedir. Hitit ve Asurlulardan kalma tarihi bir şehirdir.
Şar (Comana): Tufanbeyli’nin
20 km kuzeyindedir. Hitit, Roma ve Bizans devrinde önemli bir yerleşme merkezi
idi. Hitit anıtı ile meşhurdur.
Kaplıcaları:
Adana il sınırları içinde yedi kaplıca vardır. Bu kaplıcalar değişik
hastalıklara iyi gelmektedir. Haruniye kükürtlü kaplıcaları cilt ve romatizma
hastalıklarına iyi gelir. Kurttepe, Alihocalı, Misis ve Kodes içmeleri mide ve
barsak hastalıklarına faydalıdır. Osmaniye yakınlarındaki Gebeli içmesinin suyu
idrar söktürücü olarak bilinir. Tahtalıköy Kükürtlü Kaynağı cilt hastalıklarına
ve isiliğe iyi gelir.
Mesire yerleri:
Adana’nın zengin doğal güzellikleri vardır. Seyhan Barajı ve Sarıçam Koruluğu
özellikle şehir merkezinin dinlenme yeridir. Kapız, il merkezinden 35 km
uzaklıkta eşsiz güzellikleri ile tanınan bir yerdir. Çakıt Suyu, çam ormanları
ve dağ dorukları Kapız’a ayrı bir güzellik verir. Aslantaş piknik yeri ve
Karatepe milli parkı, Adana merkezine 122 km’dir. Burada bulunan açık hava
Hitit Müzesi, çevrenin tabii güzelliğini tarih ile birleştirmektedir.
Anavarza: Ceyhan civarında
eski çağların önemli bir şehridir. M.Ö. 6. asırda kurulmuştur. Asur, Roma,
Bizans, Müslüman-Arap ve Türk devirlerine ait eserlerce zengindir. Kale, su
kemerleri, anfi tiyatro, mozaikleri ve stadyum kalıntıları meşhurdur.
Arkadius devrinde Kilikya’nın Tarsus'tan sonra ikinci büyük
şehri idi. M.S. 526’da çok şiddetli zelzele ile yıkıldı. Justinaus, şehri
yeniden yaptırdı. Halife Harun Reşid devrinde şehir Müslümanların eline geçti.
Sonra Ramazanoğullarına ve 1516’da Yavuz Sultan Selim Han devrinde Osmanlı
Devletine katıldı.
Karatepe: Adana’nın 120 km
kuzey doğusundadır. Hitit kralı Asitavandes tarafından M.Ö. 4. asırda
kurulmuştur. Kale, kral evleri, heykel ve yazıları günümüze kadar gelmiştir.
Kadirli: Tarihi bir
şehirdir. Kiliseden camiye çevrilen Ala Cami, ortaçağ yapısı Cem Kalesi ile
Roma çağına ait kaya kabartmaları en meşhurlarıdır.
Sirkeli Kabartması:
Adana-Ceyhan karayolunun 45’inci kilometresindedir. Hitit krallarından
Muvattalish’in kayalar üzerine işlenen dev bir tasviridir. M.Ö. 1200 senesinde
yapılmıştır.
Yaylalar: Adananın yazı
sıcak ve bunaltıcı olur. Halkın bir kısmı yaz aylarında yaylalara çıkarlar.
Yaylalar yemyeşil ve serindir. Başlıca yaylaları Pozantı, Nemrun, Zorkun,
Horzum ve Börücek’tir. Nemrun Yaylası çok güzel manzaralıdır.
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Adana için şunları yazar: Ramazanoğulları Camii, dört büyük sütun üzerine oturan yüksek
kubbeli olarak yapılmıştı. Kubbenin tepesindeki alemin parlaklığından gözler
kamaşır. Caminin içi, dışı tamamen çinidir. Mihrap ve minberini tarif etmek
güçtür. İçerisinde çok değerli avize ve kandiller vardır. Müezzin mahfeli, ince
sütunlar üzerinde oturtulmuş bir köşk gibidir. Avlusu küçük, renkli taşlarla
döşenmiştir. Avlunun çevresinde yirmi üç sütuna oturan yirmi kubbeli ve
halılarla döşeli bir sofa bulunmaktadır. Caminin sol yönünde, kurşun örtülü bir
kubbe içinde Ramazanoğlu gömülüdür.
Evliya Çelebi, Adana’da ayrıca küçüklü-büyüklü 70 cami ve
mescidin bulunduğunu söyler. Onun ifadesine göre Adana’da 8700 ev ve konak
vardır (Yaklaşık olarak 40-45 bin nüfus). O devir için Adana, Anadolu’nun en
büyük şehirleri arasında sayılır. Osmanlı Devletinin eyalet merkezlerinden
biridir. Evliya Çelebi şöyle devam etmektedir: “Bilginleri çoktur. Halkı ehl-i sünnettir.
Bir dar’ül kurra, üç dar’ül-hadis, kırk çocuk mektebi vardır. İki hamamı olup,
biri yalı tarafında Paşa Hamamı, diğeri çarşı içerisinde Eski Hamamdır. On yedi
han vardır. Çarşı içerisindeki Ramazanoğlu Hanı, yüz yirmi odalıdır.
Etrafındaki üç yüz altmış dükkan dahi Ramazanoğlu yapısıdır. Ayrıca şehir
içerisinde yüz otuz dükkan ve kale gibi büyük bir bedesteni vardır. Bunlar da
Ramazanoğulları devrine aittir. Şehir, nehirden yüksek olduğundan dolaplar
vasıtası ile alınan sular, şehre taksim edilir.)
Efsaneler: Türkiye’nin
diğer illeri gibi, Adana da efsane, masal ve destanlar diyarıdır.
Şahmaran Efsanesi: Efsanede;
“Misis yılanla, Ceyhan yelle ve Seyhan selle yok olacaktır” deniliyor. Misis
yakınında, “Yılan Kalesi” vardır. Efsaneye göre, bu kalenin içi yılanlarla
doludur. Geçmişte Misis Beyi çok hastalanır. Tabib bunun tedavisi için
yılanların padişahı Şahmaran’ın gözü lazım der. Bunun Yılanlı Kale’de veya
Misis’teki bir hamamda olduğunu söyler. Yılanların padişahı yakalanır, gözü
çıkarılarak Misis Beyi tedavi edilir ve iyi olur. Efsaneye göre yılanlar bir
gün Misis’e inerek intikam alacaklardır.
Adana’nın Fethi Destanı: Anadolu
Selçukluları, Orta Asya’dan oba oba gelen Oğuz Türklerini uç beyi olarak
yerleştirirdi. Üç yüz çadırla (hane) Anadolu’ya göç eden Ramazanoğlu aşireti de
önce “Kilikya”ya (Çukurova) sonradan Çaldağı eteklerine yerleştiler.
Bir gün Adana’daki Bizans Tekfurunun oğlunun elindeki doğan
uçar ve Ramazanoğlu obasının bir çadırı önüne konar. Tekfurun oğlu, doğanın
peşinden gelir ve çadırdan çıkan güzel bir Türk kızına aşık olur. Tekfur, kızı
ister. Obanın ileri gelenleri toplanır. Zira Müslüman kızın Hıristiyan bir
erkek ile evlenmesi dinen mümkün değildir. Kız verilmezse bu bölgede yaşamaları
ise zor. Bunun üzerine Tekfur’a bir tuzak hazırlarlar. Çaldağı eteklerinde
düğün yaptırırlar. Muhafızlar eğlenip içki içerken Ramazanoğlu obasının genç
erkekleri Tekfur’un muhafızları kıyafetinde şehre yaklaşırlar ve şehir halkı
gelin alayını karşılasın diye haber gönderirler. Şehir halkı dışarıda toplanır.
Ramazanoğlu erlerinin bir kısmı halkı kuşatır, diğerleri de şehri feth ederler.
Böylece Adana, Türklerin olur. O günden bu yana Türk toprağı Adana’da daha nice
kahramanlık destanları yazılmıştır.
(Bkz. Sakarya)