237 İKİYÜZOTUZYEDİNCİ MEKTÛB Bu mektûb, molla Muhammed Tâlib-i Beyânegîye yazılmışdır. Sünnet-i seniyyeye yapışmağı istemekde, büyüklerin yolunu övmekdedir: Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin doğru yolunda bulundursun! Kıymetli kardeşim! Nakşibendiyye yolunun büyükleri, sünnet-i seniyyeye uymuş, azîmet yolunu tutmuşlardır. Sünnet-i seniyyeye uymakla ve azîmet yolunu seçmekle birlikde, eğer ahvâl ve mevâcid ile şereflenirlerse, büyük ni’met bilirler. Eğer, ahvâl ve mevâcide kavuşurlar, fekat sünnete yapışmakda ve azîmeti seçmekde gevşeklik olursa, bu ahvâli hiç beğenmezler ve böyle mevâcidi, ya’nî kendinden geçmeği istemezler. Bu gevşekliği, felâketin başlangıcı bilirler. Çünki, Hindistândaki din adamları olan Cûkiyye ve Berehmenler ile eski Yunan felesofları da böyle tecellî sanılan tecellîlere ve Âlem-i misâldeki keşflere ve vahdet-i vücûd bilgilerine mâlik oldular. Fekat, rezîl ve rüsvâ olmakdan ve felâkete sürüklenmekden kurtulamadılar. Se’âdetden mahrûm kalmakdan başka, ellerine birşey geçmedi. Kardeşim! Allahü teâlânın lutfü ve ihsânı ile, bu büyüklerin yoluna girdiğinize göre, onlar gibi olmanız lâzımdır. Onların yolundan kıl kadar ayrılmamalısınız! Ancak, böylece, onların yüksekliklerinden, birşeylere kavuşabilirsiniz. Önce, Ehl-i sünnet vel-cemâ’at mezhebi âlimlerinin kitâblarında bildirilenlere uygun olarak, i’tikâdı düzeltmek lâzımdır. Bundan sonra, farzları, vâcibleri, sünnetleri, müstehabları, halâl ve harâmları, mekrûhları ve şübheli olanları, Ehl-i sünnet âlimlerinin fıkh kitâblarından öğrenmeli ve işler, bu bilgiye uygun olmalıdır. Bunlar yapıldıkdan sonra, sıra üçüncüsüne gelir ki, bu da, tesavvuf bilgileridir. Ehl-i sünnet i’tikâdı ve fıkh bilgilerine uygun işler, tayyârenin iki kana-dı gibidir. Bu iki kanad sağlam olmadıkca, maddesiz, zemânsız âleme uçulamaz. Bu iki kanad elde edilmeden, ahvâl ve mevâcid hâsıl olursa, felâket uçurumuna doğru yuvarlanıldığı anlaşılmalıdır. Böyle hâllerden ve vecdlerden kurtulmak için Allahü teâlâya sığınmalıdır. Fârisî mısra’ tercemesi: İş budur. Bundan başkası hiçdir! Arabî mısra’ tercemesi: Habercinin işi, yalnız haber vermekdir. Kıymetli kardeşim meyân şeyh Dâvüd oraya gelmişdir. Onun sohbetini büyük ni’met biliniz. Nasîhatlarına kıymet veriniz. Gösterdiği yolda bulununuz! Kendisi, bu yolun büyüklerinin talebesi yanında çok bulunmuşdur. O büyüklerin yolunu ve gidişlerini iyi öğrenmişdir. Orada bulunan kardeşlerimiz ve mîr Nu’mân hazretlerinin yardımı ile bu yüksek yola girmiş olanlar, şeyh hazretlerinin sohbetini ganîmet bilsinler. Onun halkasında, bir yere otursunlar. Birbirlerinde yok olsunlar. Böylece cem’ıyyete kavuşurlar. Ya’nî gönülleri Allahü teâlâya bağlanır. Bu yolda ilerler, yükselirler. -296- (Mektûbât)ı okuyunuz! Çok fâidelidir. Fârisî mısra’ tercemesi: Aranılan hazînenin nişânını verdim sana! Size ve doğru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafânın izinde olanlara selâm olsun “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ”! |