Geri

   

 

 

İleri

 

145 YÜZKIRKBEŞİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, molla Abdürrahîm-i Müftîye yazılmışdır. Bu yolun büyükleri, yolculuğa Âlem-i emrden başladıkları bildirilmekdedir:

Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin caddesinde bulundursun “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”! Bu düâya âmîn diyen kuluna merhamet eylesin! Bu yolun büyükleri “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” bu yolculuğa Âlem-i emrden başlamağı seçmişlerdir. Böyle ilerlerken Âlem-i halk da birlikde geçilmekdedir. Başka tarîkatlerin büyükleri böyle yapmamışdır. Onların yolculuğu, Âlem-i halkdan başlamakdadır. Âlem-i halk yolculuğunu bitirdikden sonra, Âlem-i emr yolculuğuna başlarlar ve cezbe makâmına kavuşurlar. Bunun için, bunların yolu, yolların en kısası olmuşdur. Başka yolların sonu, bu yolun başında yerleşdirilmişdir. Fârisî mısra’ tercemesi:

Gülbağçemi gör de, behârımı anla!

Bu yüksek yolun talebelerinden birkaçı, yolculuğa Âlem-i emrden başladıkları hâlde, çabuk te’sîri görünmüyor. Cezbenin başlamasında hâsıl olan lezzeti, tatlılığı çabuk duyamıyorlar. Çünki, bunlardaki Âlem-i emr, Âlem-i halkdan za’îf olmuşdur. Âlem-i emrin bu za’îfliği, cezbenin tadını duymalarını gecikdiriyor. Bunların Âlem-i emrleri, Âlem-i halklarından dahâ kuvvetli oluncıya kadar, bu duygusuzluk sürer gider. Âlem-i emrlerini kuvvetlendirmek için, bu yola uygun olan ilâc, idâre ve tesarruf kuvveti tâm

-184-

olan rehberin tâm tesarrufu ve ilgisidir. Başka yollara uygun olan ilâc ise, nefsin tezkiyesini ve ağır riyâzetleri ve güc mücâhedeleri, islâmiyyete uygun olarak yapmakdır. [(Riyâzet), nefsin isteklerini yapmamakdır. (Mücâhede), nefsin istemediği, ona zor gelen şeyleri yapmakdır. Nefs islâmiyyete uymağı istemez.]

Te’sîrin, lezzet duymanın gecikmesi, yaradılışdaki uygunluğun az olmasını göstermez. Yaradılışda tâm uygun oldukları hâlde, bu belâya tutulanlar çokdur. Vesselâm.

Gece gündüz dilimde salât-ü selâm,

O mubârek rûhuna, ey Fahr-ul-enâm!