109 YÜZDOKUZUNCU MEKTÛB Bu mektûb, Hakîm Sadra gönderilmişdir. Kalbin selâmeti ve Hak teâlâdan başka şeyleri unutması bildirilmekdedir: Allah adamları “kaddesallahü teâlâ esrârehüm”, kalb hastalıklarının tabîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin tedâvîsi ile olur. Bunların sözleri ilâcdır. Bakışları şifâdır. Onlarla berâber bulunanlar kötü olmaz. Onlar Allah adamlarıdır. Onlarla yağmur yağdırılır. Onlarla rızk gönderilir. Bâtın hastalıklarının en kötüsü ve kalb bozukluklarının başı, kalbin Hak teâlâdan başka şeylere bağlanmasıdır. Bu bağlılıkdan, büsbütün kurtulmadıkça kalb selâmet bulamaz. Çünki Allahü teâlâ, hiçbir yerde ortak istemez. Zümer sûresi üçüncü âyetinde meâlen, (Biliniz ki, Allahü teâlâ için olan din, yalnız Onun için olan hâlis dindir) buyuruldu. Hele, şerîki, ortağı dahâ üstün tutmak, hayâsızlığın, alçaklığın sonu olur. Allahü teâlâdan başka şeyleri, Ondan dahâ çok sevmek, Onun sevgisi hiç gibi kalmak, ne büyük hayâsızlıkdır! Hadîs-i şerîfde, (Hayâ, îmânın bir parçasıdır) buyuruldu ki, bu hayâ bildirilmekdedir. Kalbin hastalıkdan kurtulmasının, ya’nî Hak teâlâdan başka şeylere bağlılığı kalmamasının alâmeti, işâreti, kalbin mâ’sivâyı büsbütün unutmasıdır. Hiçbirşeyi hâtırlayamamasıdır. Birşeyi düşünmek için zorlansa, hiç düşünemez. Böyle bir kalbin herhangi bir şeye bağlılığı olamaz. Allah adamları, ya’nî Velîler “kaddesallahü teâlâ esrârehüm”, kalbin bu hâline (Fenâ) demişdir. Bu yolda birinci adım budur. Sonsuz olan nûrların görünmesi ve ma’rifetlerin, hikmetlerin gelmesi, bu zemân başlar. Fenâya kavuşmadıkça, hiçbirşey ele geçemez. Fârisî beyt tercemesi: Bir kimsede hâsıl olmazsa Fenâ, Hak teâlâya yol bulamaz aslâ! |