31. Kendisine Sorulan Bir İlmi Bilmeyip de Onu Başka Bir Kimsenin Bildiğini Bilenin Ona Delâlette Bulunması Bu bölümden önce geçen bölümlerde bu konuya dair Sahîh hadisler vardır. Orada: “Din nasihattir." hadisi vardır. Bu (delâlet yapmak) da nasihattandir. 826- Şüreyh ibn Hânî'den yapılan rivâyetde şöyle demiştir: “Mestler üzerine meshetmekten sormak üzere Hazret-i Âişe'ye (radıyallahü anha) gittim. O (bana): Sen, Ebû Tâlib'in oğlu Ali'ye (radıyallahü anh) git, ona sor; çünkü o, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem ile yolculuğa çıkardı, dedi. Biz de meseleyi ona sorduk."[69] 827- Sa'd ibn Hişam ibn Âmir, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem vitir namazından sormak üzere İbn Abbâs'a gitmiş. Bunun üzerine İbn Abbâs (radıyallahü anhüma): — Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in vitrini yeryüzünde en iyi bilen kimseyi sana göstereyim mi? dedi. Sa'd: — Kimdir? dedi. İbn Abbâs: — O Âişe'dir, Ona git de ona sor, dedi."[70] 828- İmrân ibn Hıttân'dan yapılan rivâyetde şöyle demiştir: “Âişe'ye (radıyallahü anha) ipekten sordum. Bana dedi ki, İbn Abbâs'a git de ona sor. Ben de ona sordum. Dedi ki, İbn Ömer'e sor. İbn Ömer'e sordum. O bana: Ebû Hafs (yani Hattâb'ın oğlu olan babam Ömer radıyallahü anh) bana bildirdi. Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem buyurmuştur: “İpeği ancak âhirette nasîbi olmayan kimse dünyada giyer, dedi. "[71] |