Geri

   

 

 

İleri

 

13. Sahibi Tarafından Sevilen Lâkabı Söylemek Caizdir Ve Müstehabdır

Ebû Bekir el-Siddîk (radıyallahü anh) Hazretleri bu şekilde anılanlardandır. İsmi Abdullah'dır. Babasının adı Osmân'dır. Lâkabı da Atîk'dir. Hadis, siyer, tarih âlimleri ve başkaları tarafından kabul edilen budur. İsminin Atîk olduğu da söylenmiştir. Hâfız Ebû'l-Kasım ibn Asakir, Etraf adlı kitabında bunu anlatmıştır. Doğrusu önceki sözdür. Atîk sözünün hayır ifade ettiği görüşünde âlimler ittifak etmişlerdir. Âlimler, Atîk lâkabı ile onun adlandırılması sebebi üzerinde ihtilâf etmişlerdir:

756- Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ'dan) değişik şekillerle rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Ebû bekir, Cehennem'den Allah'ın âzâdlısıdır." O günden beri "Atîk" olarak isimlendirildi. Mus'ab ibn Zübeyr ve neseb âlimlerinden olan başkası da demiştir ki, Ona Atîk adı verildi; çünkü onun soyunda ayıblanacak bir hâl yoktu. Bundan başka bir sebeb olduğu da söylenmiştir. Allah en iyisini bilir.

Ebû Türab da bu türdendir. Peygamber Ebû Tâlib'in oğlu Alî'ye (radıyallahü anh) bu lâkabı vermiştir. Künyesi de Ebû'l-Hasan'dır.[27]

757- Sahîh hadiste sabit olduğu üzere:

Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem, Hazreti Ali'yi Mescidde uyurken buldu. Üzeri topraklanmıştı. Bundan dolayı ona: Kalk, Ebâ Türab! (toprak babası), kalk Ebâ Türab! dedi." Böylece bu güzel ve iyi lâkab onda yerleşmiş oldu. Başka bir rivâyette Selh şöyle demiştir: Bu lâkab Hazreti Ali'ye en sevimli gelen isim idi. Bununla çağrılmaktan hoşlanırdı.

Bu hoşlanılan lâkablardan biri de "Zülyedeyn (iki el sahibi) dir. Bunun adı Hırbak'dır. Bunun elleri boylu idi. Buhârî'nin Sahîh'inde sabit olduğuna göre:

Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem onu (Hırbak'i) Zülyedeyn diye çağırırdı." Onun adı Hırbak idi.[28]