Geri

   

 

 

İleri

 

12. Müzdelife'de ve Meş'âru'l-Haramda Müstehab Olan duâlar ve Zikirler

Allahü teâlâ buyurmuştur:

"Arafat'dan dönüşünüzde (Müzdelife mevkiinde bulunan) Meş'aru'l-Haram'da Allah'ı zikredin. Allah sizi doğru yola ilettiği gibi, Siz de hak üzere O'nu anın. Gerçekten siz, bundan (Allah'ın hidâyetinden) önce, hak yoldan sapanlardandınız."[2]

Müzdelife gecesinde orada Duâyı çok yapmak müstehabdır. Zikir yapmak, Telbiye getirmek, Kur’ân okumak gibi... Çünkü o gece fazileti çok büyük olan bir gecedir. Nitekim bundan önceki bölümde faziletini söylemiştik. Orada söylenen duâlardan biri şöyle:

(Allahümme innî es'elükeen terzukanî fîhaza’l-mekâni cevâmi'al-hayri külühi ve en tusliha şe'ni küilehu ve en tasrife anni eşşerre küllehû. Fein-nehû lâ yef'alü zâlike ğayrüke ve lâ yecûdü bihi illâ ente.)

"Allah'ım! Ben bu yerde, hayır esaslarının tümü ile beni rızıklandırmanı, bütün hallerimi düzeltmeni ve her kötülüğü benden uzaklaştırmanı Senden istiyorum; çünkü Senden başka bunu yapacak yoktur. Bu cömertliği ancak Sen yaparsın".

Sabahın ilk vaktinde sabah namazını kılar, erken vakit olmasına dikkat eder. Sonra Müzdelife'nin sonunda bulunan ve "KUZAH" diye adlandırılan Meş'aru’l-Harama doğru yürümeye başlar. Eğer oraya çıkmak imkânı varsa, çıkar. Değilse Kabe'ye yönelmiş olarak tepenin altında durur. Allahü teâlâ'ya hamd eder, tekbir getirir, tehlil yapar, tevhid yapar, tesbihde bulunur, telbiye ve duâları çok yapar. Şöyle demek müstehab olur:

Allahümme kemâ veggaftenâ fîhi ve ereytenâ iyyâhu feveffıknâ lizik-rike kemâ hedeytenâ. Vağfir lenâ verhamnâ kemâ vaadtenâ bikavlike ve kavlüke'l-hakku. Feizâ efaztüm min arafâtin fezkürullâheindel maş'aril harami vezkürûhu kemâ hedâküm ve in küntüm min kablihîîeminez zâlim, sümme efîzû min haysü zennesi vestağfirullâhe innellâhe ğafû-rurrâhîm.)

"Allah'ım! Bize bu ibâdeti gösterip onu bizi muvaffak kıldığın gibi, bize hak yolu gösterdiğin şekilde Seni zikretmeye bize başarı ver ve "Arafat'dan dönüşünüzde Meş'arü'l-Haramda Allah'ı zikredin. Allah sizi doğru yola ilettiği gibi, siz de hak üzere O'nu anın. Gerçekten siz bundan önce hak yoldan sapanlardandınız. Sonra insanların (Mekke'ye doğru) döndüğü yerden siz de dönün ve Allah'ın mağfiretini isteyin. Çünkü Allah'ın mağfireti boldur, merhameti geniştir." Hak olan sözünle bize söz verdiğin gibi, bizi bağışla ve bize merhamet buyur. Sonra Allah'ın şu âyetini tekrarlar ve duâ olarak okur:

"Rabbimiz, bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru." şöyle söylemek de müstehabdır:

(Allâhümme leke'l-hamdü küllühû ve leke'l-kemâlüküllühu ve leke'l-, celâlüküllühû ve leke't-takdîsu külîühû. Allahümme'ğ-firlî cemîa mâ es-leftühû va'simnî fîmâ bakiye verzuknîamelen sâlihan terdâ bihîannîyâ zelfadli'î-azîmi. Allahümme innı esteşfi'u ileyke biha vâssı ibâdike ve ete-vesseîü bike ileyke. Es'elüke en terzukanî cevâmia'l-hayri küîîihi ve en temünne aleyye bimâ menente bihî alâ evliyâike ve en tusliha hâli fi’l-âhirati veddünyâ. Yâ erhame'r-râhimîn.)

"Allah'ım! Bütün hamdler Sana mahsustur. Her türlü kemal Senindir. Yüceliklerin hepsi Sana mahsustur, kudsiyet tümüyle Sana mahsustur. Allah'ım! Geçmişte yapmış olduğum bütün günahları bağışla, geri kalanlarda da beni koru. Benden razı olacağın salih ameli bana rızık olarak ver, ey ihsanı büyük olan!... Allah'ım, Senin seçkin kullarınla Senden şefaat diliyorum ve Sana ibâdetle Sana yöneliyorum. Bütün hayırların esaslarını bana rızık olarak vermeni Senden istiyorum. Veli kullarına ihsan ettiğin şeyleri bana da ihsan etmeni, dünya ve ahirette, durumumu düzeltmeni Senden diliyorum, ey merhamet edenlerin en merhametlisi!..."