Geri

   

 

 

İleri

 

19. Zekâtla İlgili Duâlar Ve Zikirler

Allahü teâlâ şöyle buyuruyor:

"(O günah işleyip tevbe eden) mü’minlerin mallarından bir zekât al ki, onunla kendilerini (günahlardan) temizleyesin ve onlara bereket bırakmış olasın. Hem de onlara duâ et."[1]

485- Abdullah ibn Ebû Evfâ'dan (radıyallahü anhüma) rivâyet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve selleme insanlar bir zekât ile geldikleri zaman şöyle buyururdu:

“Allâhümme salli aleyhim. " "Allah'ım! Bunlara rahmet et". Ebû Evfâ zekâtı ile geldiği zaman, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):::”

“Allah'ım! Ebû Evfâ’nın ailesine rahmet et." dedi.[2]

Şâfiî ve âlimler demişlerdir (Allah onlara rahmet etsin); Tercih edilen, zekât alanın zekâtı verene şöyle demesidir:

(Ecerekellâhu Fîma a'tayte ve cealehû leke tahûran ve bâreke leke fi-mâ ebkayte) "Verdiğin şeyde Allah sana mükâfat versin ve bu verdiğini (günahlarını) temizleyici kılsın. Geri bıraktığın malda da sana bereket versin."

İster zekât toplayan olsun, ister fakir olsun zekâtı alan kimsenin böyle duâ etmesi müstehabdir. Bizim (Şâfiî) ve diğer imâmların mezhebinde meşhur olan bu şekilde duâ etmenin vâcib olmamasıdır.

Âlimlerimizden biri demiştir ki, Şâfi’î Hazretlerinin şu sözünden dolayı bu duâyı yapmak vâcibdir: Zekâtı alanın verene duâ etmesi gerektir. Bunun delili de âyeti kerimede açık olarak duâ yapılması emredilmektedir.

Âlimler demişlerdir: Duâ ederken Allahümme sallı alâ fulânin" "Allah'ım, falancaya salât (rahmet) et" demek müstehab olmaz. Âyeti kerimede "Ve sahi aleyhim" sözü, onlara duâ et, manasınadır.

Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in Allahümme sallı aleyhim" "Allah'ım onlara salât (rahmet) et." sözüne gelince, yine âlimler demiştir. Bu söz peygambere ait bir ifadedir. Peygamber dilediği kimseye böyle hitab edebilir. Biz onun gibi değiliz. (Salât kelimesini peygamberden başkası için kullanamayız.) Nitekim peygamber aziz ve celil ise de onun hakkında:

“Muhammedün azze ve celle" denmez. İşte böylece Ebû Bekir yahut Ali "sallallahü aleyhi ve sellem" de denmez. Ancak Ali "Radıyallahu anh" yahut "Rıdvânullâhı Aleyh" veya buna benzer bir söz söylenir.

Bir kimse hakkında "sallallahü aleyhi ve sellem" denilmesi âlimlerimizin çoğunluğuna göre tenzîhen mekruhtur. Bazıları da demiştir ki, evlâ olan ifade terk edilmiş olur: mekruhtur denmez. Bazıları da, caiz olmaz demişlerdir. Bundan da haram olduğu anlaşılır.

Peygamberlerden başkası hakkında yine, hitab olarak yahut cevap olarak "aleyhisselâm" yahut bunun benzeri söz söylemek uygun değildir. Çünkü söze selâm ile başlamak sünnettir. Selâmı almak ise vâcibdir.

Sonra peygamberlerden başkası hakkında kasidlı olarak salât ve selâm içindir bu söylenenler. Fakat peygambere bağlı olarak "salât ve selâm" getirmek ihtilafsız caizdir. Meselâ:

Allahümme Sallı Alâ Muhammedin ve alâ Âlihi ve Ashâbihî ve Ezvâcihî ve Zürriyyetihi ve Etbâ'ihi, denilir. Çünkü öncekiler böyle söylemekten kaçınmadılar. Bilâkis namazların teşehhüdünde ve başka yerlerde böyle söylemekle emrolunduk, yalnız Peygambere Salât getirmekle değil. Ben bu konuyu, Peygambere salât ve selâm getirme bölümünde genişçe daha önce anlatmıştım.

Bil ki, zekât borcunu ödemekte zekâta niyet vâcibdir. Onun niyeti kalb ile olur. Diğer ibâdetlerde olduğu gibi... Yine diğer ibâdetlerde olduğu gibi, kalb niyetine dil ile niyet olmazsa bunun caiz olması ihtilaflıdır. Doğrusu ibâdetin caiz olmamasıdır. Zekât veren kimse kalbi ile niyet edince, bu niyetle beraber: Bu zekâttır, demesi gerekmez. Sadece zekata ehil olan kimseye verilir. Zekât olduğunu söylemiş olsa da bir zarar vermez. En doğrusunu Allah bilir.

Bir zekât, yahut bir sadaka, yahut bir adak, yahut bir keffaret ve benzeri herhangi bir ibâdeti yapan kimsenin şöyle demesi müstehabdır:

"Rabbena tekabbei minnâ, înneke entessemhı’l-alîm."

"Rabbimiz, bizden kabul buyur. Muhakkak ki Sen (bütün söylenenleri) işitensin, (her yapılanı) bilensin."[3]

Allahü teâlâ ve Sübhânehû böyle duâ yapıldığını İbrahim ve İsmâîl'den "(aleyhima es-selâm) ve İmrân'ın karısından naklen haber vermektedir.

----------------------------

[1] Tevbe Süresi:103

[2] Buhârî. Müslim. Ahmed b. Hanbel. Ebû Dâvud. Nesâî.

[3] Bakara Süresi:127.