35. Allâhu teâlâ'nın Güzel İsimleri Ve Faziletleri Allahü teâlâ buyuruyor: “En güzel isimler Allah'ındır. O hâlde bu isimlerle O'na duâ edin."[107] el-Esmâu’l-Husnâ'yı Ezberleyenlerin Cennet'e Gireceği: 282- Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allahü teâlâ’nın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberleyip sayarsa, cennete girer. Allah tektir (birdir), teki sever: O Allah'dır ki, O'ndan başka ilah yoktur, Rahmân'dır (dünyada her yaratığa merhamet edendir), Rahîm'dir (ahirette yalnız Mü’minlere merhamet edendir.), el-Melikü (her şeye sahib ve mutasarrıftır), el-Kuddûsü (noksanlık ve hudüs alâmetlerinden münezzehtir), es-Selâmu (her afet ve ayibdan selâmet üzeredir), el-Mü’minu (mucize yaratıp peygamberini doğrulayandır), el-Müheyminü (yaratıkların bütün ihtiyaçlarını karşılayandır), el-Azîzu (her şeye galip ve üstündür), el-Cebbâru (kulların işlerini düzeltendir), el-Mütekebbiru (yegâne azamet sahibidir), el-Hâliku (yaratıcıdır), el-Bâri'u (yaratıkları illetlerden kurtarandır), el-Musavviru (Eşyaya şekil verendir), el-Gaffâru (günahları örtendir), el-Kahhâru (kudreti ile her şeyi emri altında tutandır), el-Vehhâbu (nimet ve bağışları çoktur), Er-Rezzâku (rızıklan ve sebebleri yaratandır), el-Fettâhu (yaratıkları arasında hüküm verendir), el-Alîmu (her şeyi bilendir), el-Kâbızu (rızkı daraltandır), el-Bâsîtu rızkı genişletendir), el-Hâfidu (sapıkları alçaltandır), Er-Râfi'u (Mü’minleri yükseltendir), el-Muizzu (kemâle erdirendir), el-Müzillü (dereceden düşürendir), es-Semî'u (her şeyi işitendir), el-Basîru (her şeyi görendir), el-Hakemu (hükmü geçersiz kılınmayan hâkimdir), el-Adlü (tam adalet sahibidir), el-Latîfu (gizli ve ince şeyleri bilendir), el-Habîru her şeyden haberdar olandır), el-Halîmu (günahkârlara ceza vermekte acele etmez), el-Azîmu (ululuk mertebelerinin en üstünde olandır), el-Gafûru (küçük-büyük günahları bağışlayandır), Eş-Şekûru (az amele çok sevab verendir), el-Aliyyu (yücelerin yücesidir), el-Kebîru (yücelik ve azamette en üstün olandır), el-Hafîzu (her şeyi koruyandır), el-Muğisü (imdad isteyenlere yardım edendir), el-Hasîbu (muhtaçları mustağnî kılandır), el-Celîlü (celâl sıfatlan ile vasıflanandır), el - Kerîmu (ezelen ve ebeden kerem sahibidir), Er Rakîbu (her şeyi gözetleyendir), el-Mucîbu (duâ edenin duâsını kabul buyurandır), el-Vâsiu (her şeyi ilmi ile kuşatandır), el-Hakîmu (hikmet sahibidir), el-Vedûdu (kullar için hayır seven ve onlara ihsan edendir), el-Mecîdu (ikramı bol olan yüce varlıktır), el-Bâ'isü (ölüleri diriltendir), Eş-Şehîdü (bütün mevcudatın zahirini bilendir), el-Hakku (gerçek var olan ve hakki izhar edendir), el-Vekılü (kulların ihtiyacını karşılayandır), el-Kaviyyu (her şeye gücü yetendir), el-Metînü (kuvveti kesilip tükenmeyendir), el-Veliyyü (yardım edendir), el-Hamîdü (hamdedilmeye ve övülmeye müstahak olandır), el-Muhsî (hiçbirşey kudreti dışında kalmayandır), el-Mübdi'u (yoktan var edendir), el-Mu'îdü (bir şey yok olduktan sonra onu yaratandır), el-Muhyî (hayat verendir), el-Mümîtü (öldürendir), el-Hayyu (hayat sahibidir), el-Kayyûmu (bizatihi var olup başkasına muhtaç olmayan ve her şey kendisine muhtaç bulunan varlıktır), el-Vâcidü (dilediği her şeye sahib olandır), el-Mâcidü (kerem ve şerefi büyük olandır), el-Vâhidü (zâtında birdir ve eşi yoktur), es-Samedü (ihtiyaçtan münezzeh olup kendisine daima muhtaç olunandır), el-Kâdiru (kudret sahibidir), el-Muktediru (Kudretine nihâyet olmayandır), el-Mukaddimu (varlıkları birbiri üzerine takdîm edendir), el-Muahhiru (varlıkların bir kısmını diğer kısmından sonraya bırakandır), el-Evvelü (bütün eşyadan önce var olandır), el-Âhiru (her şey helâk olduktan sonra bakî kalandır), Ez-Zâhiru (sayısız açık delillerle varlığı meydandadır), el-Bâtınü (varlığının keyfiyeti gözlerden ve idrakten saklı olandır), el-Vali (Hâkim olandır), el-Müteâli (yüce zatına uygun olmayan her şeyden çok münezzehtir), el-Bernı (ihsan sahibidir), Et-Tevvâbu (kullarının tevbesini ziyadesiyle kabul edendir), el-Müntakımu (dilediği kimseye şiddetle azab edendir), el-Afuvvü (günahları bağışlayıp silendir), Er-Ra'ûfu (çok şefkatlidir), Mâlikü'l-Mülki (mülkünde dilediği tasarrufu yapan ve geçerli kılandır), Zü’l-Celâli ve’l-İkrâmi (yücelik sıfatlarına sahibdir ve yaratıklara nimet ikram edendir), el-Muksitu (eziyeti giderip adaleti icra edendir), el-Câmî'u (Kıyâmet günü insanları bir araya toplayandır), el-Ganiyyu (zatında, sıfatlarında ve işlerinde hiç bir şeye muhtaç olmayandır), el-Muğnî (hikmeti gereği her şeyden ihtiyacı giderendir), el-Mâni'u (helâk ve noksanlık sebeblerini kaldırandır), Ed-Dârru (zarar veren şeyleri yaratandır), En-Nâfi'u (faydalı şeyleri yaratandır), En-Nûru (bizatihi zahir olup başkasını yoktan var edendir), el-Hâdî (dilediği kulunu saadete kavuşturandır), el-Bedî'u (icad edendir), el-Bakî (üzerine yokluk geçmeyecek şekilde varlığı devam edendir), el-Vârisu (bütün mahrukat yok olduktan sonra baki kalandır), Er-Reşîdü (hidâyete erdirendir), es-Sabûru (âsi ve günahkârları cezalandırmakta acele etmez)." "Allah teki sever" sözüne kadar olan hadîs, Buhârî ve Müslim'in rivâyetidir. Ondan sonrası, Tirmizî ve başkasının rivâyeti olup hasen hadîstir. Hadîsi şerifin başında: Allah'ın güzel isimlerini "ihsâ eden = onları sayan" sözündeki "İhsâ" kelimesinin manası onları ezberlemektir; Buhârî ve çok kimseler onu böyle tefsir etmişlerdir. Sahîh'de olan bir rivâyette: “Kim bunları ezberlerse, cennete girer" ifadesi de bu manayı kuvvetlendirmektedir. Denilmiştir ki, bunun manası, Esma-i Hüsna’ınn manalarını bilen ve onlara îman eden cennete girer, demektir, bir de, bunlarla amel etmek şartı ile alışkanlık elde eden ve manalarını güzel gözeten cennete girer şeklinde manalandırılmıştır. -------------------- [1] Tâhâ sûresi: 130 [2] Gâfir (Mü’min) sûresi: 55 [3] A’râf sûresi: 205 [4] En'am sûresi: 52. [5] Nûr Süresi: 36.37. [6] Sâd sûresi: 18. [7] Buhârî. Tirmizî. Nesâî. [8] Müslim. Ebû Dâvud. Buhârî. [9] Tirmizî. Ebû Dâvud. Nesâî. (Tirmizî demiştir ki, bu Sahîh ve hasen hadistir.) [10] Tirmizî. Ebû Dâvud. İbn-i Mâce. Nesâî. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen bir hadîstir.) [11] Müslim. Ebû Dâvud. Nesâî. Hâkim. [12] Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî. [13] Müslim, İbnü’s-Sünnî. Müslim, bunu, Hakîm'in kızı Havle'nin (radıyallahü anha) hadisine bitiştirerek böylece anlatmıştır. [14] Tirmizî. Ebû Dâvud. Nesâî Ahmed b. Hanbel. Buhârî, Edebü'l-Müfred'de. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadistir, Sahîhtir.) [15] Ebû Dâvud. [16] ) Ebû Dâvud. Tirmizî. İbn Mâce. Nesâî. Tirmizî demiştir ki, bu hasen bir hadistir, Sahîhdir. Tirmizî'nin naklettiği lâfızlar bundan ibarettir. Ebû Dâvud'un rivâyetinde ise: “Ona büyük belâ isabet etmez." ifadesi vardır. [17] Tirmizî. Ebû Dâvud. Nesâî. Müstedrek. [18] Ebû Dâvud. Nesâî. Ahmed b. Hanbel. [19] Ebû Dâvud. Nesâî. [20] Ebû Dâvud. Nesâî, İbn-i Mâcs, Müstedrek. Hakim Ebû Abdullah da demiştir ki, bu, isnadı Sahîh olan bir hadîstir. [21] Ebû Dâvud. Nesâî. [22] Ebû Dâvud. İbn Mâce. Nesâî. [23] Ebû Dâvud. [24] Ebû Dâvud, Nesâî, İbnü’s-Sünnî. [25] Ebû Dâvud. Ebû Dâvud, bu hadîsi zayıf gostermedi ise de, Buhârî, Tarihi Kebîr'inde ve Kitaba'z-Zuafa adlı eserinde bunu zayıf kabul etmiştir. [26] Ebû Dâvud. Nesâî. [27] Ebû Dâvud. [28] İbnü’s-Sünnî. Taberânî. Nesâî. Ahmed b. Hanbel. [29] İbnü’s-Sünnî [30] Tirmizî . İbnü’s-Sünnî, Dârimî [31] Kur'ân-ı Kerîm Mü’minün sûresi' 115 [32] İbnü’s-Sünnî [33] İbnü’s-Sünnî. [34] İbnü’s-Sünnî, Nesâî. Hâkim. [35] İbn es-Sünnî. [36] İbn Mâce. İbnü’s-Sünnî. [37] İbnü’s-Sünnî. Dârimî. [38] Tirmizî. İbnü’s-Sünnî. [39] İbnü’s-Sünnî. [40] İbnü’s-Sünnî. [41] İbnü’s-Sünnî. Ebû Dâvud. [42] Tirmizî . İbnü’s-Sünnî. Zayıf İsnadla. [43] İbnü’s-Sünnî. Tâberânî. [44] İbnü’s-Sünnî. Zayıf bir isnadla. [45] İbnü’s-Sünnî. Zayıf isnadla. [46] İbnü’s-Sünnî. [47] İbnü’s-Sünnî. Zayıf isnadla. [48] Tirmizî. (Tirmizî, bu hasen hadîstir, dedi.) [49] Kur'ân-ı Kerim, Tâ-hâ sûresi: 130 [50] Mü’min sûresi: 55 [51] A’râf Suresi: 205 [52] Kurân-i Kerîm, Nûr Süresi: 36 [53] İbnü’s-Sünnî. Ebû Dâvud. Zayıf isnadla. [54] Ebû Dâvud. Tirmizî. [55] İbnü’s-Sünnî. [56] Tirmizî. [57] Ebû Dâvud. Nesâî. İbnü’s-Sünnî. [58] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. Tirmizî demiştir ki, bu, hasen bir hadîstir. [59] Kur’ân-ı Kerîm, âl-i İmran sûresi: 190 [60] Buhârî. Müslim. [61] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud Tirmizî. [62] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî [63] Buhârî. Müslim. [64] Buhân ve Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. [65] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. [66] Buhârî. [67] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. İbn Mâce. [68] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. ibn-İ Mâce. [69] Ebû Dâvud, Nesâî. [70] Müslim.Ebû Dâvud. Tirmizî. Tirmizî demiştir ki ,bu hadîs hasen'dir, sahîh'dîr [71] Ebû Dâvud. [72] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. ibn Hibbân. [73] Ebû Dâvud. Tirmizî. Tirmizî demiştir ki bu hadîs Hasen'dir. [74] Beni İsrail sûresinin bir adı da "lsrâ süresidir.) [75] Ebû Dâvud. Nesâî. Hadis Hasen'dir. [76] Tirmizî [77] Ebû Dâvud. İbn Mâce. [78] İbn Sunni [79] Müslim. [80] Ebû Dâvud. Tirmizî [81] Tirmizî. İbn Sünnî. Bu hadisin isnadı zayıftır. [82] İbnü’s-Sünnî. Nesâî. Hâkim. İbn-i Hibban, [83] İbnü’s-Sünnî. [84] İbnü’s-Sünnî. [85] İbnü’s-Sünnî [86] İbnü’s-Sünnî. [87] İbnü’s-Sünnî. [88] Ebû Dâvud. Nesâî, el-Kübrâ'da. [89] Buhârî. Tirmizî. Ebû Dâvud. [90] Ebû Dâvud. [91] İbnü’s-Sünnî- Nesai. Hâkim. [92] İbnü’s-Sünnî. [93] Tirmizî. İbn-i Mâce, İbnü’s-Sünnî. (Tirmizî. İbnü’s-Sünnî. (Bu hadîsin isnadı zayıftır.) [94] Muvatta'. [95] İbnü’s-Sünnî. [96] İbnü’s-Sünnî. [97] Tirmizî. [98] Ebû Dâvud. Tirmizî. İbnü’s-Sünnî. Ahmed b. Hanbel. Hâkim, el-Müstedrek'de. (Tirmizî demiştir ki, bu hadis hasendir.) [99] Buhârî. [100] Buhârî. Müslim. [101] Müsüm. Ebû Dâvud. [102] Tirmizî. [103] İbnü’s-Sünnî. [104] Buhârî. Müslim. [105] Ebû Dâvud. Tirmizî. [106] Müslim. [107] A’râf sûresi: 180. |