Geri

   

 

 

İleri

 

45. Mananın ve Maksadın Yanlış Anlaşılması yahut Değiştirilmesinden Korkulduğunda Âlimin ve Başkasının İnsanların Anlamayacağı Şekilde Konuşmaktan Menedilmesî

Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur:

"Biz her peygamberi kendi kavminin dili ile gönderdik ki, onlara (hükümleri) açıklasın."

 

 

848- Muaz (radıyallahü anh) cemaatla namazı uzattığı zaman, Resülüllah sallallahü aleyhi ve sellem ona:

“Sen fitne çıkaranmısın, ey Muaz? buyurmuştur. "

 

 

849- Hazret-i Ali'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde o şöyle demiştir:

“insanlara anlayacakları şekilde anlatm. Allah'ın ve O'nun peygamberinin yalanlanmasını istemlisiniz?" Cahillikden sözü anlamazlar da onu inkâra koyulurlar. Buna sebebiyet verilmesin.

٤٥- باب نهيِ العالم وغيرِه أن يُحدِّثَ الناسَ بما لا يَفهمونه، أو يُخافُ عليهم من تحريف معناه وحملِهِ على خلاف المراد منه

قال اللّه تعالى‏:

{‏وَما أَرْسَلْنا مِنْ رَسُولٍ إِلاَّ بِلِسانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ‏} ‏‏[‏إبراهيم‏: ‏٤‏]‏‏.‏

٨٤٨- وروينا في صحيحي البخاري ومسلم؛ أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم قال لمعاذ رضي اللّه عنه حين طوَّل الصلاة بالجماعة ‏قال‏:‏

‏”‏‏أفتَّانٌ أنْتَ يا مُعاذُ‏؟‏‏!‏‏"‏‏.‏‏ (٢٤)

٨٤٩- وروينا في صحيح البخاري، عن عليّ رضي اللّه عنه قال‏: حدّثوا الناسَ بما يَعرفون، أتحِبُّون أن يُكذَّب اللّه ورسولُه صلى اللّه عليه وسلم‏؟‏‏ (٢٥) (‏ البخاري‏ (‏١٢٧‏)‏، والمراد بقوله ‏"‏يعرفون‏"‏ أي‏: يفهمون‏.‏‏)