38. Bir Kimse Kendinden, Çocuğundan,
Malından Yahut
Bundan Başkasında Bir Şey Görür de Hoşuna Giderse ve Ona Gözünün
Değmesinden ve Bundan Zarar Görmekten Korkarsa Okuyacağı Duâlar
Nazar ve Göz Değmesinde Okunacak duâlar:
834-
Ebû Hüreyre'den
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
"Göz değmesi hakdır (gerçektir)."
835- Ümmü Seleme'den
(radıyallahü anha) yapılan
rivâyete göre:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
(zevcesi olan) Ümmü Seleme'nin evinde bir cariye gördü. Onun
yüzünde sarılığa meyleden bir değişiklik gördü.
Bunun için : Bu kadından korunun; çünkü bunda göz değmesi vardır,
buyurdu."
936-
İbn Abbâs'dan
(radıyallahü anhüma) yapılan
rivâyete göre Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem:
"Göz değmesi hakdır. Kaderin önüne geçecek bir şey olsaydı, onun önüne
göz değmesi geçerdi. Gözü değen kimseye abdest aldırdığınız zaman
onun abdest suyu ile göz değmişi yıkayın, buyurdu."
Ben derim: İstiğsal, gözü
değen insana: elbisenin vücut tarafında olan kısmını su
ileyıkadiye iyilikle söylenmesidir. Sonra o su, kendisine göz
değenin üzerine dökülür. Hazret-i Âişe'den
(radıyallahü anha) şöyle dediği
sabit olmuştur: Gözü değen kimse, abdest almakla emrolunurdu.
Sonra o su ile kendine göz değen yıkanırdı. Bunu
Buhârî ve
Müslim'in şartı üzere
Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.
837- Ebû Sa'îd el-Hûdrî'den
(radıyallahü anh) yapılan rivâyete
göre şöyle demiştir:
"Muavvizeteyn (Felâk ve Nâs sûreleri) ininceye kadar,
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
Cinlerden ve insanın göz değmesinden Allah'a sığınırdı. Bu iki
sûre nazil olunca onları okumaya başladı ve diğer sığınma
tedbirlerini bıraktı."
838-
İbn Abbâs'ın şu hadisi rivâyet
edilmiştir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
(torunları) Hasan ve Hüseyin'i şöyle (duâ ederek) korumaya alırdı:
"Uîzükümâ bikelimâtillâhittâmmeti min külü şeytânın ve himmetin ve min
külli aynin lâmmetin."
"İkinizi, her Şeytandan, her felâketten ve her fenalık veren göz
değmesinden Allah'ın tam olan kelimelerine (Kur’ân'ına)
sığındırırım." Bir de (Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem)
torunlarına) şöyle derdi: Sizin atanız (İbrahim
Peygamber), bunların
şerrinden İsmâîl ve İshak'ı Allah'a sığındırırdı."
839- Said ibn Hakim'den
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde şöyle demiştir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem, gözü
ile bir şeye isabet etmekten korktuğu zaman şöyle buyururdu:
Allahümme bârik fîhi ve lâ tedurrehû." "Allah'ım! Buna bereket ver ve
ona zarar verme.”
840-
Enes'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
"İnsan hoşuna giden bir şeyi görür de şöyle derse ona zarar vermez:
Mâ şâellâhu lâ kuvvete illâ billâh."
"Allah'ın dilediği olur. Kuvvet de ancak Allah iledir. "
841- Sehl ibn Huneyf'den
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Sizden biriniz kendi nefsinde yahut
malında hoşuna giden bir şey görünce, ondan ötürü bereket
dileğinde bulunsun (Bârekellah desin). Çünkü göz değmesi haktır. "
842- Âmir ibn Rabî'a'dan
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Sizden biriniz kendi nefsinde ve malında bir şey görürde hoşuna giden
bir şey onu hoşlandınrsa, bereket Duâsında bulunsun (Allah'ım,
buna bereket ver, desin)."
Allah kendilerine rahmet etsin âlimlerimizden
İmâm Ebû Muhammed el-Kadî
Hüseyin mezheb üzerindeki Ta'hk kitabında anlatmıştır: Allah'ın
selâmı hepsinin üzerlerine olsun,
peygamberlerden biri bir gün kavmine baktı da onları
çoğumsadi ve onlar peygamberin
hoşuna gittiler. Bundan dolayı onlardan yetmiş bin kişi hemen
öldü. Allah Sübhânehu ve Tealâ o
peygambere vahyetti:
Onlara senin gözün değdi. Eğer onlara gözün isabet ettiği zaman
kendilerini koruyaydm (Allah'dan onlara bereket isteyeydin) heiâk
olmazlardı. Peygamber
sordu:
Hangi şeyle onları korumalıydım? Bunun üzerine
Allahü teâlâ ona vahyetti:
"Hiç bir zaman ölmeyen, hayat sahibi olup her şeyi idare eden Allah'ın
kuvveti ile sizi korurum. Kötülüğü de sizden "Lâ Havle ve Lâ
kuvvete illâ billahi’l-Azım ile kaldırırım."
Kâdî Hüseyin'den nakil yapan
demiştir: Allah kendisine rahmet etsin, Kadi’ınn âdeti şu idi:
Arkadaşlarına baktığı zaman onların gidişat ve güzel Halleri
hoşuna gidince bu sözlerle onları felâketten korurdu. Allah en
iyisini bilendir. |
٣٨- باب ما يقولُه إذا رَأى مِن نفسِه أو ولده أو مالِه أو غير ذلكَ
شيئاً فأعجبَهُ وخاف أن يصيبه بعينه وأنْ يتضرّرَ بذلك
٨٣٤-
روينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن أبي هُريرة
رضي اللّه عنه، عن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم
قال قال:
”العَيْنُ
حَقٌّ". (٦)
٨٣٥-
وروينا في صحيحيهما، عن أُمّ
سلمة رضي اللّه عنها:
أن
النبيّ صلى اللّه عليه وسلم
رأى في بيتها جاريةً في وجهها سفعة
فقال قال:
”اسْتَرْقُوا لَهَا، فإنَّ بِهَا النَّظْرَةَ". (٧)
قلتُ:
السَّفعة بفتح السين المهملة وإسكان الفاء: هي تغيّر وصفرة.
وأما النظرة فهي العين، يُقال صبيّ منظور: أي أصابته العين.
٨٣٦-
وروينا في صحيح مسلم، عن
ابن عباس
رضي اللّه عنهما؛ أن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم
قال قال:
”العَيْنُ
حَقٌ، وَلَوْ كانَ شَيْءٌ سابَقَ القَدَرَ سَبَقَتْهُ العَيْنُ، وَ
إِذَا اسْتُغْسلْتم فاغْسِلُوا". (٨)
قلتُ:
قال العلماء: الاستغسال أن يُقال
للعائن، وهو الصائب بعينه الناظر بها بالاستحسان: اغسلْ داخلَ
إِزارك مما يلي الجلد بماء، ثم يُصبّ على العين، وهو المنظور إليه.
وثبت عن عائشة
رضي اللّه عنها قالت: كان يُؤمر
العائن أن يَتوضأ ثم يغتسل منه المعين. رواه
أبو داود
(٩) بإسناد صحيح على شرط
البخاري ومسلم.
٨٣٧-
وروينا في كتاب الترمذي والنسائي
وابن ماجه، عن أبي سعيد الخدريّ
رضي اللّه عنه قال: كأن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يتعوّذُ من الجانّ وعين الإِنسان حتى
نزلت المعوّذتان، فلما نزلتا أخذَ بهما وتركَ ما سواهما.
قال الترمذي: حديث حسن.
(١٠)
٨٣٨-
وروينا في صحيح البخاري حديث
ابن عباس؛
أن النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم كان يُعوِّذ الحسن والحسين:
"أُعِيذُكُما بِكَلِماتِ اللّه التَّامَّةِ مِنْ كُلّ شَيْطانٍ
وَهامَّةٍ وَمنْ كُلّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ، ويقول: إن أباكما كانَ يعوّذ
بهما إسماعيلَ وإسحاقَ". (١١)
٨٣٩-
وروينا في كتاب ابن السني، عن
سعيد بن حكيم رضي اللّه عنه قال: كأن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم إذا خافَ أن يُصيبَ شيئاً بعينه قال:
"اللّهمَّ بارِكْ فِيهِ وَلا تَضُرّهُ". (١٢)
٨٤٠-
وروينا فيه، عن أنس
رضي اللّه عنه, أن رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"مَنْ رأى شَيْئاً فَأعْجَبَهُ
فَقالَ: ما شَاءَ اللّه لا قُوَّةَ إِلاَّ باللّه، لَمْ
يَضُرَّهُ". (١٣)
٨٤١-
وروينا فيه، عن سهل بن حنيف رضي اللّه عنه
قال: قال رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم قال:
”إذَا رأى أحَدُكُمْ ما يُعْجِبُهُ في نَفْسِهِ
أوْ مَالِهِ فَلْيُبَرّكْ عَلَيْهِ،
فإنَّ العَيْنَ حَقُّ". (١٤)
٨٤٢-
وروينا فيه، عن عامر بن ربيعة رضي اللّه
عنه قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم قال:
”إِذَا رأى أحدُكم من نفسِه ومالِه وأعْجَبَهُ ما يُعْجِبُهُ
فَلْيَدْعُ بالبَرَكَةِ". (١٥)
وذكر الإِمامُ أبو محمد القاضي
حسين من أصحابنا رحمهم اللّه في
كتابه التعليق في المذهب قال: نظرَ بعضُ الأنبياء ـ صلواتُ اللّه
وسلامُه عليهم أجمعين ـ إلى قومه يوماً فاستكثَرهم وأعجبُوه، فماتَ
منهم في ساعة سبعون ألفاً، فأوحى اللّه سبحانه وتعالى إليه: أنَّكَ
عِنْتَهُمْ، وَلَوْ أنَّكَ إذْ عِنْتَهُمْ حَصَّنْتَهُمْ لَمْ
يَهْلِكُوا، قال: وَبأيّ شَيْءٍ أُحَصّنُهُمْ؟ فأوحى اللّه تعالى
إليه: تقولُ: حَصَّنْتُكُمْ بالحَيِّ القَيُّومِ الَّذي لا يَمُوتُ
أبَداً، وَدَفَعْتُ عَنْكُمُ السُّوءَ بِلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ
إِلاَّ باللّه العَلِيّ العَظيمِ. قال المعلّق عن
القاضي حسين: وكان عادة
القاضي رحمه اللّه إذا نظرَ إلى
أصحابه فأعجبَه سَمْتُهم وحسنُ حالهم، حصَّنهم بهذا المذكور، واللّه
أعلم. |