14. Künye İle Ad Vermenin Caizliği Ve
Fazilet Sahîhlerine Bununla Hitab Etmenin Müstehablığı
Bu konu hakkında herhangi bir delil nakletmemize gerek olmadığı
aşikârdır. Çünkü bunun delilleri üzerinde hem seçkin insanlar, hem
de seçkin olmayanlar iştirak halindedirler. Fazilet sahibi
olanlara ve bunlara yakın bulunanlara künye ile hitab etmek
sünnettir. Yine böyle bir kimseye mektub yazılırsa ve bundan bir
rivâyet yapılırsa ona künyesi yazılır ve isnad edilir. Şöyle
denir: Falanın babası, falanın oğlu Şeyh,
yahut İmâm bize anlatmıştır. Buna benzer ifade kullanılır.
Bir kimsenin kendi mektubuna künyesini yazmaması edebdir. Mektubdan
başka yazılarında da durum böyledir. Ancak künyesi ile tanınıyorsa
yahut künyesi isminden daha meşhur ise, o zaman kendi
yazılarında künyesini kullanır.
Nahhas demiştir: Künye meşhur olduğu
zaman emsal kimseye yazılan yazılarda künye belirtilir ve
kendisinden faziletçe üstün olana kendi adını yazıda söyler ve
sonra ilâve eder: Falanın yahut
falancanın babası diye tanınan... |
١٤- باب جوازِ الكِنى واستحباب مخاطبةِ أَهْلِ الفَضْل بها
هذا الباب أشهر من أن نذكر فيه شيئاً منقولاً، فإن دلائله يشترك فيها
الخواصّ والعوامّ، والأدب أن يُخاطب أهل الفضل ومن قاربهم بالكنية،
وكذلك إنْ كتبَ إليه رسالة، وكذا إن رَوى عنه روايةً،
فيُقال: حدّثنا الشيخ
أو الإِمام أبو فلان، فلان بن فلان
وما أشبهه؛ والأدبُ أن لا يذكرَ
الرجلُ كنيتَه في كتابه ولا في غيره، إلا أن لا يُعرف إلا بكنيته،
أو كانت الكنية أشهرَ من اسمه.
قال النحاس: إذا كانت الكنية
أشهر، يُكنى على نظيره ويُسمَّى لمن فوقه، ثم يلحق بـ: المعروف أبا
فلان أو بأبي فلان. |