10. Yolcunun Yüksek ve Benzeri Yerlere
Çıkışında Tekbir Getirmesi ve Vadi Gibi Yerlere İnmesi Halinde
Tesbîhde Bulunması
551-
Câbir'den
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde şöyle anlatmıştır:
“Biz yüksek yerlere çıktığımız zaman tekbir getirirdik (Allahü Ekber,
derdik), indiğimiz zaman tesbihde bulunurduk (Sübhânellah,
derdik)."
552- "insanın bir hayvana
binince okuyacağı Duâ" bölümünde bundan önce Sahîh hadis olarak
ibn Ömer'den
(radıyallahü anhüma) yapılan
rivâyetde şöyle demişti:
''Peygamber ve onun
akserleri yüksek yerlere çıktıkları zaman tekbir getirirlerdi.
Aşağı indikleri zaman tesbih yaparlardı."
553-
İbn Ömer'den
(radıyallahü anhüma) yapılan
rivâyetde şöyle de -mistir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem hacdan
yahut ömreden döndüğü zaman her yüksek yere
yahut bir tepeye çıkınca üç defa tekbir getirirdi. Sonra,
şöyle buyururdu:
"Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerike lehû. Lehu’l-mülkü velehü’l-hamdü
ve hüve alâ külli şey'in kadir. Âyibûne tâibûne âbidûne sâcidûne
lirabbi-nâ hâmidûnesadaka'llâhu va'dehû venasara abdehû vehezeme'l-ahzâbe
vahdehû."
"Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur; yalnız O vardır. O'nun ortağı
yoktur. Bütün mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. O, her şeye
kadirdir. Tevbe ediciler olarak, ibâdet ediciler olarak, secde
ediciler olarak, Rabbimize hamd ediciler olarak dönüyoruz. Allah
sözünde sadık olmuştur, kuluna yardım etmiştir ve yalnızca
düşmanları perişan etmiştir."
554-
Ebû Mûsa el-eş'arî'den
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde demiştir ki: Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem ile
beraberdik. Bir vadi üzerine çıktığımız zaman Tehlîl ve Tekbîr
getirirdik (Lâ ilâhe illallah ve Allahu Ekber, derdik.) Böylece
seslerimiz yükselmişti. Bunun üzerine
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
buyurdu: Ey inşalar! Kendinize zorluk çıkarmayın; çünkü siz ne
işitmeyene, ne de gaibde olana seslenmiyorsunuz. Allah sizinle
beraberdir. Rahmeti ile yakındır, her şeyi (gizli aşîkâr)
işitendir."
555- Öğüt almak bölümünde,
daha önce Tirmizî'nin kitabından naklettiğimiz hadisi şerifde
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştu:
“Daima Allah'dan bir korku üzere bulun ve (yolda giderken) her yüksek
yerde tekbir getir.
556-
Enes'den
(radıyallahü anh) yapılan rivâyet
de şöyle demiştir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
yeryüzünden yüksek bir yere çıktığı zaman şöyle buyururdu:
Allahümme leke'ş-şerefu alâ külli şerefin ve leke'l-hamdü alâ
külli hâlin." Allah'ım! Her şeref ve yükseklik üzerinde şeref,
Sana mahsustur. Her hâlde de hamd Sanadır." |
١٠- باب تكبير المسافر إذا صعد الثَّنايا وشبهها وتسبيحه إذا هَبَطَ
الأودية ونحوها
٥٥١-
روينا في صحيح البخاري، عن
جابر
رضي اللّه عنه قال: كنّا إذا صَعِدْنَا كَبَّرْنَا، وإذا
نزلنا سبَّحنا. (٢٣)
٥٥٢-
وروينا في سنن أبي داود في
الحديث الصحيح الذي قدَّمناه في باب
ما يقولُ إذا ركبَ دابّته، عن ابن عمر
رضي اللّه عنهما قال: كأن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم وجيوشُه إذا عَلَوا الثنايا كبَّروا،
وإذا هَبَطوا سبَّحُوا. (٢٤)
٥٥٣-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن ابن عمر
رضي اللّه عنهما قال: كأن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم إذا قَفَل من الحجّ
أو العمرة ـ قال الراوي: ولا أعلمه
إلا قال: الغزو ـ كلما أوفى على ثنية أو
فَدْفَدٍ كبَّرَ ثلاثاً ثم قال قال:
”لا إِلهَ إِلاَّ اللّه وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ،
وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، آيِبُونَ
عابِدُونَ، ساجِدُونَ لِرَبِّنا حامِدُونَ، صَدَقَ اللّه وَعْدَهُ،
وَنَصَرَ عَبْدَهُ، وَهَزَمَ الأحْزَابَ وَحْدَهُ"
هذا لفظ رواية البخاري، ورواية
مسلم مثله إلا أنه ليس فيها
"ولا أعلمه إلا قال الغزو" وفيها "إذا قفل من الجيوش
أو السرايا
أو الحجّ
أو العمرة". (٢٥)
قلت:
قوله: أوفى: أي ارتفع؛ وقوله:
فَدْفَد، هو بفتح الفاءين بينهما دال مهملة ساكنة وآخره دال أخرى:
وهو الغليظ المرتفع من الأرض؛
وقيل
الفلاة التي لا شيء فيها؛
وقيل
غليظ الأرض ذات الحصى؛
وقيل
الجلد من الأرض في ارتفاع.
٥٥٤-
وروينا في صحيحيهما، عن
أبي موسى الأشعري
رضي اللّه عنه قال: كنّا مع
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم، فكنّا إذا
أشرفنا على وادٍ هلَّلنا وكبَّرْنا وارتفعتْ أصواتُنا، فقال
النبيُّ
صلى اللّه عليه وسلم قال:
”يا أيُّهَا النَّاسُ ارْبَعُوا على أنْفُسِكُمْ فإنَّكُمْ لا
تَدْعُونَ أصَمَّ وَلا غائِباً، إنَّهُ مَعَكُمْ إنَّه سَمِيعٌ
قَرِيبٌ". (٢٦)
قلتُ:
أربَعُوا بفتح الباء الموحدة، معناه: ارفقوا بأنفسكم.
٥٥٥-
وروينا في كتاب الترمذي الحديث
المتقدم (٢٧) في
باب استحباب طلبه الوصية
أن
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم
قال قال:
”عَلَيْكَ
بِتَقْوَى اللّه تَعالى، وَالتَّكْبِيرِ على كُلِّ شَرَفٍ".
٥٥٦-
وروينا في كتاب ابن السني، عن
أنس
رضي اللّه عنه قال: كأن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم إذا علا شرفاً من الأرض قال قال:
”اللّهمَّ لكَ الشَّرَفُ على كُلِّ شَرَفٍ، وَلَكَ الحَمْد على
كُلّ حالٍ".(٢٨) |