11. HACCIN ZİKİRLERİ
Bil ki, haccın zikir ve duâları çoktur; bunlar bir sayıya
bağlanamazlar. Fakat biz maksadlarına göre önemlilerini
göstereceğiz. Hac konusundaki zikirler iki kısımdır: Hac
yolculuğundaki zikirler ve haccın kendisindeki zikirler. Biz hac
yolculuğundaki zikirleri, İnşâallah yolculuklarla ilgili bölümde
anlatacağımız için, bunları sonraya bırakıyoruz.
Haccın kendisi ile ilgili zikirlere gelince, biz onları İnşâallah
teâlâ hac işlerinin sırasına göre anlatacağız. Çoğunda da, kitabın
uzamasından bunları inceleyenlerin usanmasından korkarak delilleri
ve hadisleri kaldıracağım. Çünkü bu bölüm doğrusu çok uzundur.
Bundan dolayı İnşâallah teâlâ kısaltmaya koyulacağım.
Bu zikirlerin ilki: İnsan hac için
ihrama girmek istediği zaman gusleder, abdest alır, izar ve
ridasını giyer (İki parçadan ibaret dikişsiz alt ve üst elbisesine
bürünür.) Daha önce, abdest alanın ve gusl edenin söyleyeceği
zikirleri ve elbise giyerken söyleyeceklerini bildirmiştik. Sonra
iki rekât namaz kılar. Namazın zikirleri de geçmişti.
Birinci rekâtta Fâtiha'dan sonra "Kâfirûn" sûresini,
ikinci rekâtta "İhlâs" süresini
okur. Namazı bitirince, dilediği şekilde duâ etmesi müstehabdır.
Zaten namaz arkasında yapılacak duâ ve zikirler daha önce
geçmişti. İhrama girmeyi istediği zaman, kalbi ile ihramı niyet
eder. Kalb niyetine dili ile söylemeyi eklemek müstehab olur.
Şöyle der: Hacca niyet ettim ve Allah azze ve celle rızası için
ihrama girdim. "Lebbeyk Allahümme lebbeyke lebbeyke lâ şerîke Seke
lebbeyk. İnne'l-hamde venniğmete leke velmülk lâ şerike lek."
diyerek telbiyeyi getirir. Kalb ile niyet vâcibdir. Dil ile
söylemek ise sünnettir. Yalnız kalb ile niyet etmiş olsa kifâyet
eder. Yalnız dil ile söyleyip kalb ile niyet etmemek caiz olmaz.
İmâm Ebû’l-Feth Süleym ibnü Eyyûb el-Razî
şöyle demiştir: Kalb ile niyeti kasdettikten sonra şöyle demesi
güzel olur: Allah'ım! Benim vücudum, saçlarım, cildim, etim ve
kanım senin rızan için ihrama girdi.
Bundan başkası da yine şöyle söyler demiştir: Allah'ım, ben hacca
niyet ettim, onu başarmama bana yardım et ve benden onu kabul et.
Sonra Telbiye getirmeye başlayıp şöyle söyler:
"Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamde
vennîğmete leke ve’l-mülk. Lâ şerike lek."
"Allah'ım Sana itaat ve ibâdete hazırını, emrine boyun eğiyorum. Sana
ibâdet üzereyim, Senin ortağın yoktur, emrine boyun eğiyorum. Hamd
ve nimet gerçekte Senindir, mülk de Sana mahsustur. Senin ortağın
yoktur." Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'in
Telbiyesi budur.
Yaptığı Telbiyenin başında: LEBBEYK ALLAHÜMME BİHACCETİN, demesi
müstehab olur, eğer hac için ihrama girmişse... Eğer umre için
ihrama girmişse, LEBBEYK BİUMR'ETİN demesi müstehabdır. Sahîh ve
muhtar olan mezhebe göre, diğer telbiyelerde hacc veya umre
anılmaz
Bil ki, Telbiye sünnettir. Bir
kimse onu terk ederse, haccı ve umresi Sahîh olur ve üzerine bir
ceza gerekmez; fakat büyük bir fazileti ve
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'e
uymayı kaçırmış olur, (Şâfiî)
mezhebimizde ve âlimlerin çoğunun mezhebinde Sahîh olan budur.
Bazı âlimlerimiz Telbiyeyi
vâcib kılmıştır ve haccın sıhhati için de bazıları Telbiyeyi şart
koşmuştur. Bize göre doğrusu evvelki sözdür; fakat muhalefetten
çıkmak için ve Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'e
uymak için Telbiyeyi bırakmamak müstehabdır Allah en doğrusunu
bilendir.
Başkası adına ihram edince şöyle der:
“Hacca niyet ettim ve falan adına Allah rızası için ihrama girdim.
Lebbeyk an fülamn (an Bekrin) "Allah'ım! Filanın yerine da'vetine
icabet ediyorum" diyerek, aslen kendisi için yaptığı telbiyeyi
sonuna kadar aynen söyler. |
١١- كتاب أذكار الحجّ
اعلم أن أذكار الحجّ ودعواته كثيرة لا تنحصر، ولكن نُشير إلى المهمّ
من مقاصدها. والأذكار التي فيه على ضربين: أذكار في سفره، وأذكار
في نفس الحجّ. فأما التي في سفره فنؤخرها لنذكرَها في أذكار
الأسفار- إن شاء اللّه تعالى-
وأما التي في نفس الحج فنذكرُها على ترتيب عمل الحجّ إن شاء اللّه
تعالى، وأحذفُ الأدلة والأحاديث في أكثرها خوفاً من طول الكتاب،
وحصول السآمة على مُطالِعِهِ، فإن هذا البابَ طويلٌ جداً، فلهذا
أسلُك فيه الاختصار إن شاء اللّه تعالى.
فأول ذلك:
إذا أراد الإِحرام اغتسل وتوضأ ولبس إزاره ورداءه
(١)، وقد قدَّمنا ما يقوله
المتوضىء والمغتسل، وما يقول إذا لبس الثوب ثم يُصلِّي ركعتين،
وتقدمت أذكار الصلاة، ويُستحبّ أن يقرأ في الركعة الأولى بعد الفاتحة
{قُلْ يا أيُّهَا الكافِرُونَ}
وفي الثانية
{قُلْ هُوَ اللّه أحَدٌ} فإذا
فرغ من الصلاة استحبّ أن يدعوَ بما شاء، وتقدَّم ذكرُ جُملٍ من
الدعواتِ والأذكار خلفَ الصلاة، فإذا أراد الإِحرام نواه بقلبه.
ويُستحبُّ أن يساعدَ بلسانه قلبه، فيقول: نويتُ الحجَّ وأحرمتُ به
للّه عزّوجلّ، لبّيك
اللّهمَّ لبّيك إلى آخر التلبية. والواجب نيّة القلب واللفظ سنّة،
فلو اقتصر على القلب أجزأه، ولو اقتصر على اللسان لم يجزئه.
قال الإِمام أبو الفتح سُليم بن
أيوب الرازي: لو قال يعني بعد هذا:
اللّهمّ لك أحرم نفسي وشعري وبشري ولحمي ودمي كان حسناً.
وقال غيره: يقول أيضاً: اللّهمّ إني نويت الحجّ فأعنّي عليه وتقبله
مني، ويلبّي فيقول: لبيكَ اللّهمّ لبّيك، لبّيك لا شريك لك لبّيك،
إن الحمد والنعمة لك والمُلْك لا شريك لك. هذه تلبية
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم، ويُستحبّ أن
يقولَ في أوّل تلبية يلبّيها: لبّيك اللّهمّ بحجة إن كان أحرم بحجة،
أو لبّيك بعمرة إن كان أحرم بها،
ولا يُعيد ذكرَ الحجّ والعمرة فيما يأتي بعد ذلك من التلبية على
المذهب الصحيح المختار.
واعلم أن التلبيةَ سنّةٌ
لو تركها صحّ حجّه وعمرتُه ولا شيء عليه، لكن فاتته الفضيلةُ العظيمة
والاقتداء برسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم، هذا هو الصحيح
من مذهبنا ومذهب جماهير العلماء، وقد أوجبها بعضُ
أصحابنا، واشترطَها لصحة الحجّ
بعضُهم، والصوابُ الأول، لكنْ
تُستحبّ المحافظة عليها للاقتداء برسول
اللّه صلى اللّه عليه وسلم،
وللخروج من الخلاف، واللّه أعلم.
وإذا أحرم عن غيره قال: نويتُ الحجَّ وأحرمتُ به للّه تعالى عن
فلان، لبّيك اللّهمّ عن فلان إلى آخر ما يقوله مَن يُحرم عن نفسه. |
1. Fasıl
Telbiye'den sonra Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'e
salât getirmek, kendisi için ve dilediği kimse için dünya ve
âhiret işleri ile ilgili duâ etmek, Allah'ın rızâsını ve Cennet'i
istemek ve ateşden Allah'a sığınmak müstehabdır. Yine Telbiye'yi
çok yapmak müstehab olduğu gibi, her hâlde: ayakta iken,
otururken, yaya yürürken, binici iken, yaslanırken, inerken,
dolaşırken, abdestsizken, cünüb iken, hayız iken telbiye yapmak
müstehabdır. Zaman ve yer bakımından durumların yenilenip
değişmesi zamanında da Telbiye getirilir. Gece ve gündüzün
değişmesi hallerinde seher vakitlerinde, arkadaşların toplanma
zamanında, kalkmak ve oturmak hallerinde, çıkış ve inişlerde,
vasıtaya binip inmelerde, namazların arkasında ve bütün
mescidlerde getirmek gibi... Sahîh olan Tavaf ve Sa'y hallerinde
Telbiye getirmemektir. Çünkü bunlar için özel zikirler vardır.
Kendine zorluk vermeyecek şekilde telbiyede sesi yükseltmek de
müstehabdır. Kadın için ses yükseltmek yoktur. Çünkü onun sesinden
fitneye düşmekten korkulur.
Her telbiye getirilişi üç defa veya daha çok yapmak da müstehabdır. Bu
telbiyeler arka arkaya yapılır ve arada konuşulmaz ve başka bir iş
sebebiyle kesilmez. Bu telbiye hâlinde olana selâm vermek
mekruhtur; fakat verilen selâmı almak gerekir.
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
yaptığına uyarak hoşuna giden bir şey gördüğü zaman şöyle der:
“Lebbeyk inneVayşe ayşü'l-ahireti (Lebbeyk! Gerçek yaşayış ahiret
yaşayışıdır.)"
Bil ki, Nahir günü (Kurban bayramının birinci günü) Akabe taşlarını
atıncaya kadar yahut önceden farz
tavafı yapmışsa, tavaf anına kadar telbiye müstehaptır. Bunlardan
birine başladığı zaman ilk anda Telbiye'yi keser ve tekbir
getirmeye başlar.
İmâm Şâfiî (Allah ona rahmet
etsin) şöyle demiştir: Umre yapan kimse, tavaf için Hacer-i Esved
karşısına çıkıncaya kadar telbiye yapar. |
١- فصل: ويُستحبّ أن يصلِّي على رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم بعد
التلبية،
وأن يدعوَ لنفسه ولمن أراد بأمور الآخرة والدنيا، ويسألُ اللّه تعالى
رضوانَه والجنّة، ويستعيذُ به من النار، ويُستحبّ الإِكثار من
التلبية، ويستحبّ ذلك في كلّ حال: قائِماً، وقاعداً، وماشياً،
وراكباً، ومضطجعاً، ونازلاً، وسائراً، ومُحْدِثاً، وجُنباً، وحائضاً،
وعند تجدّد الأحوال وتغايرها زماناً ومكاناً وغير ذلك، كإقبال الليل
والنهار، وعند الأسحار، واجتماع الرِّفاق، وعند القيام والقعود،
والصعود والهبوط، والركوب والنزول، وأدبار الصَّلواتِ، وفي المساجد
كلِّها، والأصحُّ أنه لا يُلبّي في حال الطواف والسعي، لأن لهما
أذكاراً مخصوصة.
ويُستحبّ أن يرفعَ صوتَه بالتلبية بحيث لا يشقّ عليه، وليس للمرأة
رفع الصوت، لأن صوتَها يُخاف الافتتان به. ويُستحبّ أن يُكرِّر
التلبية كل مرّة ثلاث مرات فأكثر، ويأتي بها متوالية لا يقطعها بكلام
ولا غيره. وإن سلَّم عليه إنسانٌ ردّ السلام، ويُكره السلام عليه
في هذه الحالة، وإذا رأى شيئاً فأعجبه قال: لبّيك إن العيشَ عيشُ
الآخرة. اقتداءً برسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم.
واعلم أن التلبية لا تزالُ مستحبةً حتى يرميَ جمرة العقبة يومَ النحر
أو يطوفَ طوافَ الإِفاضة إن قدّمه
عليها، فإذا بدأ بواحد منهما قطعَ التلبية مع أول شروعه فيه واشتغلَ
بالتكبير. قال الإِمام الشافعي
رحمه اللّه: ويُلبّي المعتمرُ حتى يَستلم الركن. |