Geri

   

 

 

İleri

 

35. Allâhu teâlâ'nın Güzel İsimleri Ve Faziletleri

Allahü teâlâ buyuruyor:

En güzel isimler Allah'ındır. O hâlde bu isimlerle O'na duâ edin."

el-Esmâu’l-Husnâ'yı Ezberleyenlerin Cennet'e Gireceği:

282- Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Allahü teâlâ’nın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberleyip sayarsa, cennete girer. Allah tektir (birdir), teki sever:

O Allah'dır ki, O'ndan başka ilah yoktur, Rahmân'dır (dünyada her yaratığa merhamet edendir), Rahîm'dir (ahirette yalnız Mü’minlere merhamet edendir.), el-Melikü (her şeye sahib ve mutasarrıftır), el-Kuddûsü (noksanlık ve hudüs alâmetlerinden münezzehtir), es-Selâmu (her afet ve ayibdan selâmet üzeredir), el-Mü’minu (mucize yaratıp peygamberini doğrulayandır), el-Müheyminü (yaratıkların bütün ihtiyaçlarını karşılayandır), el-Azîzu (her şeye galip ve üstündür), el-Cebbâru (kulların işlerini düzeltendir),

el-Mütekebbiru (yegâne azamet sahibidir), el-Hâliku (yaratıcıdır), el-Bâri'u (yaratıkları illetlerden kurtarandır), el-Musavviru (Eşyaya şekil verendir), el-Gaffâru (günahları örtendir), el-Kahhâru (kudreti ile her şeyi emri altında tutandır), el-Vehhâbu (nimet ve bağışları çoktur), Er-Rezzâku (rızıklan ve sebebleri yaratandır), el-Fettâhu (yaratıkları arasında hüküm verendir), el-Alîmu (her şeyi bilendir), el-Kâbızu (rızkı daraltandır), el-Bâsîtu rızkı genişletendir), el-Hâfidu (sapıkları alçaltandır), Er-Râfi'u (Mü’minleri yükseltendir), el-Muizzu (kemâle erdirendir), el-Müzillü (dereceden düşürendir), es-Semî'u (her şeyi işitendir), el-Basîru (her şeyi görendir), el-Hakemu (hükmü geçersiz kılınmayan hâkimdir), el-Adlü (tam adalet sahibidir), el-Latîfu (gizli ve ince şeyleri bilendir), el-Habîru her şeyden haberdar olandır), el-Halîmu (günahkârlara ceza vermekte acele etmez), el-Azîmu (ululuk mertebelerinin en üstünde olandır), el-Gafûru (küçük-büyük günahları bağışlayandır), Eş-Şekûru (az amele çok sevab verendir), el-Aliyyu (yücelerin yücesidir), el-Kebîru (yücelik ve azamette en üstün olandır), el-Hafîzu (her şeyi koruyandır), el-Muğisü (imdad isteyenlere yardım edendir), el-Hasîbu (muhtaçları mustağnî kılandır), el-Celîlü (celâl sıfatlan ile vasıflanandır), el - Kerîmu (ezelen ve ebeden kerem sahibidir), Er Rakîbu (her şeyi gözetleyendir), el-Mucîbu (duâ edenin duâsını kabul buyurandır), el-Vâsiu (her şeyi ilmi ile kuşatandır), el-Hakîmu (hikmet sahibidir), el-Vedûdu (kullar için hayır seven ve onlara ihsan edendir), el-Mecîdu (ikramı bol olan yüce varlıktır), el-Bâ'isü (ölüleri diriltendir), Eş-Şehîdü (bütün mevcudatın zahirini bilendir), el-Hakku (gerçek var olan ve hakki izhar edendir), el-Vekılü (kulların ihtiyacını karşılayandır), el-Kaviyyu (her şeye gücü yetendir), el-Metînü (kuvveti kesilip tükenmeyendir), el-Veliyyü (yardım edendir), el-Hamîdü (hamdedilmeye ve övülmeye müstahak olandır), el-Muhsî (hiçbirşey kudreti dışında kalmayandır), el-Mübdi'u (yoktan var edendir), el-Mu'îdü (bir şey yok olduktan sonra onu yaratandır), el-Muhyî (hayat verendir), el-Mümîtü (öldürendir), el-Hayyu (hayat sahibidir), el-Kayyûmu (bizatihi var olup başkasına muhtaç olmayan ve her şey kendisine muhtaç bulunan varlıktır), el-Vâcidü (dilediği her şeye sahib olandır), el-Mâcidü (kerem ve şerefi büyük olandır), el-Vâhidü (zâtında birdir ve eşi yoktur), es-Samedü (ihtiyaçtan münezzeh olup kendisine daima muhtaç olunandır), el-Kâdiru (kudret sahibidir), el-Muktediru (Kudretine nihâyet olmayandır), el-Mukaddimu (varlıkları birbiri üzerine takdîm edendir), el-Muahhiru (varlıkların bir kısmını diğer kısmından sonraya bırakandır), el-Evvelü (bütün eşyadan önce var olandır), el-Âhiru (her şey helâk olduktan sonra bakî kalandır), Ez-Zâhiru (sayısız açık delillerle varlığı meydandadır), el-Bâtınü (varlığının keyfiyeti gözlerden ve idrakten saklı olandır), el-Vali (Hâkim olandır), el-Müteâli (yüce zatına uygun olmayan her şeyden çok münezzehtir), el-Bernı (ihsan sahibidir), Et-Tevvâbu (kullarının tevbesini ziyadesiyle kabul edendir), el-Müntakımu (dilediği kimseye şiddetle azab edendir), el-Afuvvü (günahları bağışlayıp silendir), Er-Ra'ûfu (çok şefkatlidir), Mâlikü'l-Mülki (mülkünde dilediği tasarrufu yapan ve geçerli kılandır), Zü’l-Celâli ve’l-İkrâmi (yücelik sıfatlarına sahibdir ve yaratıklara nimet ikram edendir), el-Muksitu (eziyeti giderip adaleti icra edendir), el-Câmî'u (Kıyâmet günü insanları bir araya toplayandır), el-Ganiyyu (zatında, sıfatlarında ve işlerinde hiç bir şeye muhtaç olmayandır), el-Muğnî (hikmeti gereği her şeyden ihtiyacı giderendir), el-Mâni'u (helâk ve noksanlık sebeblerini kaldırandır), Ed-Dârru (zarar veren şeyleri yaratandır), En-Nâfi'u (faydalı şeyleri yaratandır), En-Nûru (bizatihi zahir olup başkasını yoktan var edendir), el-Hâdî (dilediği kulunu saadete kavuşturandır), el-Bedî'u (icad edendir), el-Bakî (üzerine yokluk geçmeyecek şekilde varlığı devam edendir), el-Vârisu (bütün mahrukat yok olduktan sonra baki kalandır), Er-Reşîdü (hidâyete erdirendir), es-Sabûru (âsi ve günahkârları cezalandırmakta acele etmez)."

"Allah “tek”i sever" sözüne kadar olan hadîs, Buhârî ve Müslim'in rivâyetidir. Ondan sonrası, Tirmizî ve başkasının rivâyeti olup hasen hadîstir.

Hadîsi şerifin başında: Allah'ın güzel isimlerini "ihsâ eden = onları sayan" sözündeki "İhsâ" kelimesinin manası onları ezberlemektir; Buhârî ve çok kimseler onu böyle tefsir etmişlerdir. Sahîh'de olan bir rivâyette:

 

 

 

 

 

 

 

“Kim bunları ezberlerse, cennete girer" ifadesi de bu manayı kuvvetlendirmektedir. Denilmiştir ki, bunun manası, Esma-i Hüsna’ınn manalarını bilen ve onlara îman eden cennete girer, demektir, bir de, bunlarla amel etmek şartı ile alışkanlık elde eden ve manalarını güzel gözeten cennete girer şeklinde manalandırılmıştır.

٣٥- باب أسماء اللّه الحسنى

قال اللّه تعالى‏: {‏وَللّه الأسْماءُ الحُسْنَى فادْعُوهُ بِها‏} ‏الأعراف‏: ‏١٨٠‏.‏

 

٢٨٢- وعن أبي هريرة رضي اللّه عنه أن ر٩سول اللّه صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

‏‏"‏إنَّ للّه تَعالى تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْماً، إِلاَّ وَاحِداً، مَنْ أحْصَاها دَخَلَ الجَنَّةَ، إنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الوِتْرِ

هُوَ اللّه الَّذي لا إِلهَ إِلاَّ هُوَ، الرَّحْمَنُ، الرَّحِيمُ، المَلِكُ، القُدُّوسُ، السَّلامُ، المُؤْمِنُ، المُهَيْمِنُ، العَزِيزُ، الجَبَّارُ، المُتَكَبِّرُ، الخالِقُ، البارىءُ، المُصَوّرُ، الغَفَّارُ، القَهَّارُ، الوَهَّابُ، الرَّزَّاقُ، الفَتَّاحُ، العَلِيمُ، الباسِطُ، الخَافِضُ، الرَّافِعُ، المُعِزُّ، المُذِلُّ، السَّمِيعُ، البَصِيرُ، الحَكَمُ، العَدْلُ، اللَّطِيفُ، الخَبيرُ، الحَليمُ، العَظِيمُ، الغَفُورُ، الشَّكُورُ، العَلِيُّ، الكَبِيرُ، المُغِيثُ، الحَسِيبُ، الجَلِيلُ، الكَرِيمُ، الرَّقِيبُ، المُجِيبُ، الوَاسِعُ، الحَكِيمُ، الوَدُودُ، المَجِيدُ، الباعِثُ، الشَّهِيدُ، الحَقُّ، الوَكِيلُ، القَوِيُّ، المَتِينُ، الوَليُّ، الحَمِيدُ، المُحْصِي، المُبْدِىءُ، المُعِيدُ، المُحْيِي، المُمِيتُ، الحَيُّ، القَيُّومُ، الوَاجِدُ، المَاجِدُ، الوَاحِدُ، الصَّمَدُ، القادِرُ، المُقْتَدِرُ، المُقَدِّمُ، المُؤَخِّرُ، الأول، الآخِرُ، الظَّاهِرُ، البَاطِنُ، الوَالي، المُتَعالِ، البَرُّ، التَّوَّابُ، المُنْتَقِمُ، العَفُوُّ، الرًّؤُوف، مالك المُلْكِ، ذُو الجَلالِ وَالإِكْرَامِ، المُقْسِطُ، الجامِعُ، الغَنِيُّ، المُغْنِي، المَانِعُ، الضَّار، النَّافعُ، النُّورُ، الهَادِي، البَدِيعُ، الباقِي، الوَارِثُ، الرَشِيدُ، الصَّبُورُ‏"‏

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

هذا حديث البخاري ومسلم إلى قوله ‏"‏يحبّ الوتر‏"‏  وما بعده حديث حسن، رواه الترمذي وغيره‏.‏

قوله ‏"‏المغيث‏"‏ روي بدله ‏"‏المقيت‏"‏ بالقاف والمثناة، وروي ‏"‏القريب‏"‏ بدل ‏"‏الرقيب‏"‏،

وروي ‏"‏المبين‏"‏ بالموحدة بدل ‏"‏المتين‏"‏ بالمثناة فوق، والمشهور المثناة، ومعنى أحصاها‏: حفظها، هكذا فسره البخاري والأكثرون، ويؤيده أن في رواية في الصحيح

‏"‏مَنْ حَفِظَهَا دَخَلَ الجَنَّةَ‏"‏

وقيل معناه من عرف معانيها وآمن بها،

وقيل معناه‏: من أطاقها بحسن الرعاية لها وتخلَّق بما يمكنه من العمل بمعانيها، واللّه أعلم‏.‏